Tarım sektöründe artan maliyetler karşısında çiftçinin zor durumda bırakıldığında değinen Sarıbal, “2002 yılında 3 milyon olan çiftçi sayısının bugün 2 milyona düşmesi ve tarımın Gayri Safi Milli Hasıla’daki payının %10,2’den %5 seviyelerine gerilemesi, sektördeki çöküşün önemli göstergeleri arasında yer alıyor. Bu ülkenin çiftçisinin bütçe hakkı var, çünkü bu ülkeye katkı koyuyorlar. Bütünüyle baktığımızda tarımda artık tamamıyla dışa bağımlı bir ülke noktasına gelmişiz. 2023 yılında seçilmiş ürünlerde yaptığınız ithalat 12 milyar 963 milyon Dolar. Sadece hayvancılıkta 1,3 milyar dolar. 2010 yılından bu güne kadar hayvancılığa ödediğiniz rakam, 11 milyar Dolar. Ben tarlada buğday üretiyorum. Sen buğdaya 22 yılda 105 milyon tona 30 milyar Dolar veriyorsan itiraz ediyorum” ifadelerini kullandı.
BU TOPLUMA SADAKA DAĞITMIYORSUNUZ!
Sarıbal, 2024 yılı bütçesinde tarıma 135 milyar TL ayrılmasına rağmen, çiftçinin mazot, gübre ve yem gibi temel ihtiyaçlarının maliyetinin bu rakamın çok üstünde kaldığına vurgu yaptı. Bu yıl, 2024’te yeni bir zam gelmezse çiftçinin kullandığı mazotun bedelinin 130 milyar TL olduğunu belirten Sarıbal, “Siz hangi desteklemeden bahsediyorsunuz? Alay mı ediyorsunuz bizimle? Bu yıl için 91.5 milyar TL öngördünüz. Biliyor musunuz mazottaki vergi miktarınız 54 milyar TL. Domuz eti yemekten korktuğunuz kadar kul hakkı yemekten korksaydınız ülke bu hale gelmezdi. Gübre en az 100 milyar, mazot 136 milyar. Hayvancılıkta kullanılan yemin bedeli 600 milyar. Çiftçinin toplam gideri 1,5 milyon TL. Yapmayın, bu bütçe falan değil. Bu topluma sadaka dağıtmıyorsunuz” ifadelerini kullandı. Çiftçinin aldığı destek ile Avrupa ülkelerindeki çiftçilerin aldığı destek arasındaki farka da dikkati çeken Sarıbal, Almanya’nın çiftçiye milli gelirden yıllık 45 bin Dolar, Fransa’nın 35 bin Dolar, İtalya’nın 17 bin Dolar pay verdiğini, Türkiye’de çiftçilerin milli gelirden aldığı payın 4 bin dolar seviyesinde kaldığını vurguladı.
Bir yanıt yazın