Kategori: Adana

  • Müteahhidin ofisine uzun namlulu silahla ateş eden 3 şüpheli tutuklandı

    Müteahhidin ofisine uzun namlulu silahla ateş eden 3 şüpheli tutuklandı

    Olay, 2 Kasım’da Seyhan İlçesine bağlı Gürselpaşa Mahallesindeki bir sitede meydana geldi. İddiaya göre, Mustafa T. (18) ve arkadaşı Altay B. (23) müteahhit Mevlüt A.’nın ofis olarak kullandığı daireye geldi. Şüphelilerden Mustafa T., uzun namlulu silahla daireye 4 el ateş açtı. Ardından suç ortağı arkadaşı Altay B.’nin kullandığı motosiklet ile bölgeden kaçtı. Şüphelilerin daha sonra cep telefonundan Mevlüt A.’yı arayarak, “Sana ceza kestik, bize 300 bin TL vereceksin” dediği öne sürüldü.
    Site güvenliğinin ihbarı üzerine bölgeye polis ekipleri sevk edildi. Yaklaşık 50 saatlik kamera görüntülerinin incelemesinin ardından şüphelilerin kimliği tespit edildi. Yapılan detaylı incelemede ekipler şüphelilere yardım eden 2 kişiye de ulaştı.

    “Evlerinde hafif makineli tüfek çıktı”
    Mustafa T., Altay B. ve bu iki kişiyi evlerinde saklayan Hasin Ö. (23) ile Yusuf Ali Ö. (19) operasyonla yakalandı. Şüphelilerin kendi ve saklandıkları evde yapılan aramada uzun namlulu silah, ruhsatsız tabanca, uzun şarjör, 104 mermi, çelik yelek ve olayda kullanılan motosiklet ele geçirildi.
    İşlemlerinin ardından adliyeye sevk edilen Mustafa T., Altay B. ve Hasin Ö. çıkarıldıkları mahkemede tutukladı, Yusuf Ali Ö. ise adli kontrol şartıyla tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakıldı.

  • “İstanbul’da 7.2 büyüklüğünde deprem bekliyoruz”

    “İstanbul’da 7.2 büyüklüğünde deprem bekliyoruz”

    Jeoloji Mühendisleri Odası Deprem Danışma Kurulu Üyesi Prof. Dr. Süleyman Pampal, “İstanbul yıkılırsa Türkiye altında kalabilir. 7,2 büyüklüğünde bir deprem bekliyoruz. Ancak Türkiye’nin santimetrekaresi yok ki tehlikeden muaf olsun. Tüm yapıları depreme dayanıklı hale getirmeliyiz” dedi.

    Adana Büyükşehir Belediyesince deprem eylem planı çalışmaları kapsamında “Adana’da Fay Hatları ve Deprem Paneli” yapıldı.
    Panel öncesi Gazi Üniversitesi Deprem Araştırma Merkezi Kurucu Başkanı ve Jeoloji Mühendisleri Odası Deprem Danışma Kurulu Üyesi Prof. Dr. Süleyman Pampal, İhlas Haber Ajansı’na açıklamalarda bulundu.

    “Daha büyük depremleri bekleyebiliriz”
    Prof. Dr. Pampal, Kahramanmaraş merkezli depremlerden 11 ilin etkilendiğini ve Doğu Anadolu Fayı ile Çardak Fayı’nın deprem üretmeye devam ettiğini anlatarak, şunları söyledi:

    “Kahramanmaraş, Hatay ve Adıyaman en büyük depremlere kaynaklık eden Doğu Anadolu Fayı’nın üzerinde. Ayrıca Kahramanmaraş’ın ilçeleri, en büyük ikinci depremi üreten Çardak Fayı’nın üzerinde. 6 Şubat’ta birisi 7.8, diğeri 7.6 olmak üzere 2 büyük deprem yaşandı. Bu faylar kırıldı. Ancak bu fayın çevresinde bu kadar büyük deprem üretmeyecek ancak deprem üretme potansiyeli olan başka faylar var. Bu faylar maalesef kırılmaya devam ediyor. Özellikle fayların uç kısmına transfer edilen stres nedeniyle Malatya, Sivas, Adıyaman ve Suriye’de depremler oluyor. Bu depremler olmaya devam edecek. Daha büyüklerini de bekleyebiliriz ancak ne zaman olacağını bilemeyiz.”

    “Adana’daki faylar 6 Şubat’taki kadar yıkıcı değil”
    Adana’da bulunan Akçalıuşağı ve Bozdoğanuşağı faylarının 5 ile 6 büyüklüğünde depremler üretebileceğini vurgulayan Prof. Dr. Süleyman Pampal, “Adana’da en son Kasım ayının başında Kozan ilçesinde 5 büyüklüğünde deprem meydana geldi. Son durumları kontrol etmek için Adana’ya geldik. Adana’da Akçalıuşağı ve Bozdoğanuşağı fayları var. Bu faylar, Kozan, Saimbeyli ve Feke gibi yerleşim alanlarına yakın. Bu faylar kırılıyor. Bu faylar 6 Şubat’taki kadar yıkıcı deprem üretecek faylar değil ama 5-6 büyüklüğü arasında deprem üretebilecek faylar” diye konuştu.

    “Tüm yapıları depreme dayanıklı hale getirmeliyiz
    Tüm Türkiye’nin depreme hazırlanması gerektiğini ve yapı stokunun yüzde 80-90’ının depreme dayanıklı olmadığını anlatan Prof. Dr. Süleyman Pampal, “Ülkemizi bir seferberlik ruhuyla depreme hazırlamamız lazım. Bunun içinde bir kentsel dönüşüm yasası çıktı. Bu yasa gelişerek devam ediyor.

    Ülkemizdeki yapı stokunun yüzde 80-90’ı depreme dayanıklı değil. Bu çerçevede yapı stokunu güçlendirmekten başka çaremiz yok. Riskleri azaltmamız lazım. Tehlike var, tehlike büyük ama tehlike her yer için var. Türkiye’nin santimetrekaresi yok ki tehlikeden muaf olsun. O halde yapacağımız tek bir şey var oda vatandaşlarımızı bilgilendirip, bilinçlendirmek. Tüm yapıları depreme dayanıklı hale getirmeliyiz. Öyle ayrı, gayrı değil, herkesin bu işin altına elini koyması lazım. Çünkü deprem gelirse kimseyi ayırmıyor. El ele verip bu problemi çözmemiz lazım” ifadelerini kullandı.

    “İstanbul yıkılırsa Türkiye altında kalabilir”
    Beklenen İstanbul depremi hakkında da konuşan Prof. Dr. Süleyman Pampal, 7 ve üzeri bir depremin meydana geleceğini anlatarak, “7 ve 7,5 arası bir deprem bekliyoruz. 7,2 civarında bir depremin olmasını temenni ediyorum. Bu temenniyle olacak bir şey değil ama üst sınır ve alt sınıra baktığımızda alt sınıra yakın olsa keşke. İstanbul’un yapı stokunu dikkate aldığımızda sonuç çok kötü olabilir. İstanbul yıkılırsa Türkiye altında kalabilir. Hepimiz kalabiliriz. Onun içinde İstanbul, Ankara, İzmir ve Adana diyerek şehirleri ayırmadan tüm Türkiye’yi depreme hazırlamalıyız” dedi.

  • Başkan Demirçalı, akülü sandalye hediye etti

    Başkan Demirçalı, akülü sandalye hediye etti

    Yüreğir Belediye Başkanı Ali Demirçalı, yürüme güçlüğü çeken Yüreğirli vatandaşın akülü tekerlekli sandalye talebini karşıladı.
    Yüreğir Belediye Başkanı Ali Demirçalı, akülü tekerlekli sandalye ihtiyacını bildiren Keziban Sarıdoğan’ın talebini yerine getirdi. Engelli vatandaşların sosyal hayata kolayca karışmasını sağlamak amacıyla desteklerini sürdüren Başkan Demirçalı, Keziban Sarıdoğan’ın da talebi üzerine akülü sandalyesini teslim etti.

    Akülü sandalye teslimi sonrasında konuşan Başkan Demirçalı, “Kışla Mahallemiz sakinlerinden Keziban ablamızın akülü tekerlekli sandalyesini teslim ettik. Artık dışarı çıkacak, istediği gibi zaman geçirecek, ihtiyaçlarını karşılayabilecek. Yüzündeki mutluluğu görmek her şeye değer. Kazasız iyi günlerde kullanması diliyorum” dedi.

    Başkan Demirçalı’ya akülü sandalye hediyesinden dolayı teşekkür eden Keziban Sarıdoğan da “Belediye Başkanımız Ali Demirçalı evimize gelerek bizi onurlandırdı. Ailemin yardımı olmadan yürümekte zorlanıyordum. Bundan sonra kendi işimi kendim görebileceğim için çok mutluyum. Desteklerinden dolayı kendisine teşekkür ediyorum. Allah razı olsun kendisinden” diye konuştu.

  • Gölde cesedi bulunan Medine’nin ölümünde ‘ihmal’ iddiası

    Gölde cesedi bulunan Medine’nin ölümünde ‘ihmal’ iddiası

    Edinilen bilgiye göre, 15 yaşındaki Medine Gezer, merkez Seyhan ilçesi Gürpınar Mahallesi’nde çalıştığı tekstil atölyesinden öğle saatlerinde ‘Yürüyüş yapacağım’ diyerek çıktı. Ardından Çukurova ilçesi Adnan Menderes Bulvarı’na giden Medine, burada deniz bisikleti kiralayıp Seyhan Baraj Gölü’ne açıldı. Daha sonra çalıştığı iş yerinin sahibine ‘Ben artık yokum’ mesajı ve 3 saniyelik gölden görüntü atan Medine, daha sonra suya atladı. Genç kızın suda çırpındığını görenler durumu polise bildirdi. Su Altı Grup Amirliği’ne bağlı ekipler, 2 gün boyunca gölde arama çalışması yaptı ancak sonuç alamadı. Cumartesi günü sabahın ilk ışıklarıyla birlikte ekipler yeniden arama çalışması başlattı ve kısa süre sonra Medine Gezer’in cansız bedenini buldu. Medine’nin cansız bedeni Adana Adli Tıp Kurumu’nda yapılan otopsinin ardından Küçükoba Mezarlığı’nda gözyaşları arasında toprağa verildi. Ailesi, 15 yaşındaki Medine’nin kabrinin üzerine gelinlik bıraktı.

    “Benim canım yandı, başka annelerin yanmasın”
    İhlas Haber Ajansı’na konuşan anne Feride Gezer (34), kızının hiçbir problemi olmadığını söyleyerek, “Benim kızımın hiçbir sorunu yoktu. Neden böyle bir şey yaptı bir türlü anlamadık. Ancak biz deniz bisikletini kiralayan şahıstan şikayetçiyiz. O şahıs, 15 yaşındaki bir kız çocuğuna nasıl deniz bisikleti kiralar. Burada bir ihmal var, şikayetçiyiz. Benim canım yandı, başka annelerin canı yanmasın” dedi.

    “İhmal var, çözülsün”
    Baba Hüseyin Gezer ise kızının ölümünün ardından acı çektiğini söyleyerek, “Ben kızıma bugüne kadar hiçbir şey söylemedim. Neden böyle oldu bilmiyorum. Ancak ben de eşimin söylediği gibi deniz bisikleti kiralayan şahıstan şikayetçiyim. Bir ihmal var ve çözülmesini istiyoruz” diye konuştu.

  • Nesli tükenmekte olan ‘semender’

    Nesli tükenmekte olan ‘semender’

    Adana’nın Pozantı ilçesinde “Türk semenderi” olarak bilinen ve nesli tükenme tehdidi altında olan “sarı benekli semender” görüldü.
    Adana’nın Pozantı ilçesinde bulunan Belemedik Tabiat Parkı’nda yürüyüş yapan bir kişi, yolda yürürken “Türk Semenderi” olarak bilinen hayvan ile karşılaştı. Semender, tren raylarından uzak bir bölgeye taşınarak görüntülendi. Lekeli semender bir süre sonra gözden kayboldu.

  • Ekmek almaya giden kadın ölü bulundu, kocası ve kızı gözyaşlarına boğuldu

    Ekmek almaya giden kadın ölü bulundu, kocası ve kızı gözyaşlarına boğuldu

    Olay, Çukurova ilçesine bağlı Belediye Evleri Mahallesi’nde meydana geldi. İddiaya göre, Gülbeyaz Demirel (59) ekmek almak için evden çıktı. Bir süre sonra evinin yakınındaki boş arazide komşuları tarafından yerde hareketsiz yatarken bulundu.
    İhbar üzerine bölgeye sağlık ve polis ekipleri sevk edildi. Bölgeye gelen sağlık ekipleri Gülbeyaz Demirel’in öldüğünü belirledi.
    “Biri annesinin biri karısının cansız bedeni önünde gözyaşlarına boğuldu”
    Acı haberi alan ölen kadının eşi ve kızını olay yerine geldi. Eşi, karısının cansız bedeninin önünde gözyaşlarına hakim olmadı. Kızı ise üzüntüden sinir krizi geçirdi.
    Kalp krizi geçirdiği değerlendirilen kadının cesedi otopsisi yapılmak üzere Adana Adli Tıp Kurumu morguna kaldırıldı. Gülbeyaz Demirel’in kesin ölüm sebebi yapılacak otopsisinin ardından belirlenecek.

  • Düğün salonunu kamp alanına çevirdiler

    Düğün salonunu kamp alanına çevirdiler

    Adana’da evlenen çift, düğün salonuna çadır kurup kamp alanına çevirirken düğüne motosiklet ile geldi.
    Motosiklet tutkunu Doğan Mevlüt (31) ve kamp tutkunu Feyza Esra Cansız (27) çifti birbirini severek evlendi. Çift, geçtiğimiz gün dünyaevine girerken önce düğün salonunun ortasına kamp çadırı kurdu; daha sonra Doğan Mevlüt, motosikletle düğün salonuna girip kamp sandalyesinde oturan eşi Feyza Esra’nın etrafında motosikletle tur attı.

    “Artık eşimle birlikte geziyoruz”
    Gönüllerince eğlenen çift, yaşadıklarını İhlas Haber Ajansı’na anlattı. Doğan Mevlüt Cansız, “10 yıldır motosiklet sürmekteyim. Motosiklet sürmek, kamp yapmak benim için büyük bir tutkuydu. Eşimle tanıştığımda motosiklete karşıydı ama artık birlikte geziyoruz” dedi.

    “Dünyayı gezmek istiyoruz”
    Feyza Esra Cansız ise düğününden çok keyif aldığını anlatarak, “Birlikte güzel yerlere gidip kamp yapmak istiyoruz. Önce motosiklet ile ülkemizi dolaşmak sonra da yurt dışına çıkıp dünyayı gezmek istiyoruz. Düğünde de öyle bir konsept yaptık. Çok eğlendik ve bizim için tutkumuzu yansıtan bir şeydi. Çadırımızla, motosikletimizle güzel bir konsept düzenledik” diye konuştu.

  • Gençlerin yeni düşmanı ‘Fentani’e’ dikkat

    Gençlerin yeni düşmanı ‘Fentani’e’ dikkat

    Eroinden 50 kat güçlü olduğu bilinen ‘Fentanil’in Türkiye’de yayılmaya başladığını söyleyen Avukat Cem Duman, uyuşturucu ticareti ve kara paranın aklanmasıyla ilgili ayrı yasal düzenleme yapılmasına dikkat çekti.
    Amerika Birleşik Devletleri (ABD) ile Kanada’da birçok kişinin ölümüne yol açtığı belirtilen fentanil maddesinin son dönemlerde Türkiye’de görülmeye başlandığı öne sürülüyor.

    Uyuşturucular arasındaki en tehlikeli maddelerden birisi olduğu iddia edilen fentanil hakkında konuşan Avukat Cem Duman, maddenin beyne hızla hücum ederek tıbbi müdahaleye fırsat bile bırakmadan ölüme sebebiyet verdiğini ifade etti. Ayrıca Türkiye’de bağımsız bir uyuşturucuyla mücadele kanununun olmadığını dikkat çeken Duman, suçtan elde edilen gelirin aklanması konusunda yapılan çalışmaların yetersiz kaldığını vurgulayarak uyuşturucu ticareti ile elde edilen kara paranın aklanması yönünde ayrı yasal düzenlemelerin yapılmasını tavsiye etti.

    Duman, yeni çalışmalarla toplumun devletin ve adaletin üstünlüğüne olan inancı arttırılarak hem ekonomik sistemin korunacağını hem de toplumsal barış ve güvenliğin sağlanabileceğini dile getirdi.

    “Fentanil, kişilerin kaslarını gevşeterek motor fonksiyonlarının bozulmasına neden olmakta”
    Avukat Cem Duman, konuyla ilgili olarak, “İlk olarak 1959 yılında ortaya çıkan ve ağrı tedavisinde ağrı kesici olarak kullanılan sentetik opioid (uyuşturucu) fentanil; morfinden yaklaşık 100 ve eroinden yaklaşık 50 kata kadar daha güçlü etkiye sahip olan, afyon veya eroin gibi doğal uyuşturucuların etkilerini taklit eden ancak ölüm riski kat kat daha fazla olan insan yapımı bir ağrı kesici ve uyuşturucu maddedir.

    En korkunç uyuşturucu maddelerden birisi olan fentanil, kişilerin kaslarını gevşeterek motor fonksiyonlarının bozulmasına neden olmakta ve bu nedenle ayakta dik durabilecek kas gücünü toplamalarını neredeyse imkânsız hale getirmektedir” dedi.

    “Bilinçsiz tüketim Türkiye’de de binlerce uyuşturucu bağımlısının ölümüne yol açacaktır”
    ABD ve Kanada’da birçok kişinin ölümüne neden olan fentanilin son dönemlerde Türkiye’de de görülmeye başladığını ve maddenin halk arasında ‘apaçi, çinli kız, dans ateşi, jackpot ya da tnt’ olarak bilindiğini söyleyen Duman, “Özellikle gençler için büyük tehdit oluşturan ve diğer uyuşturuculara özellikle de eroine karıştırılarak satılan fentanil, solunumu yavaşlatarak kalp ritminin düşmesine neden olmakta, diğer uyuşturuculara nazaran beyne daha hızlı hücum ederek tıbbi müdahaleye fırsat bile bırakmadan ölüme sebebiyet vermektedir.

    Halk sağlığını büyük çapta tehdit eden bu maddenin zararlarının farkında olunmaması ve kullanıcılar tarafından bilinçsizce tüketilmesi tüm Dünya’da olduğu gibi Avrupa’da uyuşturucu madde kullanımından kaynaklı ölümlerde ilk sırada yer alan Türkiye’de de binlerce uyuşturucu bağımlısının ölümüne yol açacaktır.

    Türkiye, bulunduğu coğrafi konum nedeniyle uyuşturucu kaçakçılığında önemli bir geçiş ülkesi olmaya devam etmektedir. Tehlikeli bir organize suç türü olan yasadışı uyuşturucu ticaretinden elde edilen kara para ve bunun aklanmasından elde edilen haksız kazançların ekonomiye verdiği zararların yanı sıra uyuşturucu tacirleri için vazgeçilmez bir durum olan uyuşturucu kullanıcılarının artması isteği, toplum ve birey sağlığının yanında toplumsal güvenlik açısından da önemli sorunların kaynağını oluşturmaktadır” şeklinde konuştu.

    “Bağımsız bir kanununun olmaması uyuşturucu ile mücadelede yetersiz kalmaktadır”
    Avukat Cem Duman, sözlerine şöyle devam etti:
    “Uyuşturucu ile mücadele çerçevesinde Türkiye’de mevcut yasalarla uyuşturucu veya uyarıcı madde imal etmek, aynı zamanda ticaretini yapmak, bununla beraber uyuşturucu madde veya uyarıcı maddenin kullanılmasını kolaylaştırmak, kullanım amacı ile uyuşturucu madde veya uyarıcı madde satın alma, kabul etme ve bulundurma durumlarını yasaklanmıştır.

    Ancak bağımsız bir uyuşturucuyla mücadele kanununun olmaması ve uyuşturucu ticareti ile bu suçtan elde edilen gelirin aklanması hususunun yeterince detaylandırılmaması uyuşturucuyla mücadelede yetersiz kalmaktadır. Uyuşturucu ticareti ve uyuşturucu satışından elde edilen kara paranın aklanması başta olmak üzere yolsuzluk suçları, organize suç ağının önemli bir parçasıdır.

    Bu nedenle uyuşturucu ticareti ve özellikle uyuşturucu satışından elde edilen kara paranın aklanması yönünde ayrı yasal düzenlemelerin yapılması başta toplumun devlete, adalete ve hukukun üstünlüğüne olan inancının artmasını, ekonomik sistemin korunmasını ve hem toplumsal barışın hem de güvenliğin mümkün olmasını sağlayacak.”

  • Ev değil cephanelik

    Ev değil cephanelik

    Seyhan İlçe Emniyet Müdürlüğü Suç Önleme ve Soruşturma Büro Amirliği ekipleri, kasten yaralama gibi suçlardan kaydı bulunan Serhat D.’nin evinde ruhsatsız silah olduğu bilgisine ulaştı. Ekipler bunun üzerine şüphelinin Mithatpaşa Mahallesi’ndeki evine yaptığı baskında çekyatın içine gizlenmiş 5 ruhsatsız tabanca, 92 mermi ve ruhsatsız tüfek ele geçirdi.

    Şüpheli ise gözaltına alındı. Emniyetteki işlemlerinin ardından adliyeye sevk olan şüpheli çıkarıldığı mahkemece tutuklandı.

  • Irak’ın, ‘Musul’u ayağa kaldıralım’ çağrısı Türk müteahhitleri sevindirdi

    Irak’ın, ‘Musul’u ayağa kaldıralım’ çağrısı Türk müteahhitleri sevindirdi

    Irak’ta hükümet, DEAŞ terör örgütünün işgalinden büyük zarar gören Musul’da havalimanı başta olmak üzere kentin yeniden imarı için Türkiye’ye çağrı yaptı. Türkiye Müteahhitler Birliği (TMB), yaptığı duyuru ile Irak Musul’da yeni yapılanma için ihalelere katılım çağrısı yaptı.

    Hükümet destekliyor

    Ayrıca Irak hükümeti, Türk firmaların güvenliğini sağlayarak Musul’da işler yapması için Ticaret Bakanlığı’na da başvuruda bulundu. Ticaret Bakanı Ömer Bolat’ta, bu kapsamda TİM organizasyonuyla oluşturulan Genel Ticaret Heyeti, Türkiye Müteahhitler Birliği tarafından organize edilen Müteahhitlik Heyeti ve beraberindeki firma temsilcileriyle Irak’ın başkenti Bağdat ile Basra’yı ziyaret etti.

    Öte yandan Musul’un yeniden imarı için Türkiye’ye yapılan çağrı, müteahhitler tarafından sevinçle karşılandı. Konuyla ilgili Doğu Akdeniz İnşaat Müteahhit Birlikleri Federasyonu Başkanı Mustafa Karslıoğlu (DAİMFED) Genel Başkanı Mustafa Karslıoğlu, gazetecilere açıklamalarda bulundu. Karslıoğlu, Türk müteahhitlerin Orta Doğu’yu çok iyi bildiğini belirterek şunları söyledi:
    “Musul’un davetiyesi çok önemli. Bizim çok ciddi bir tecrübemiz var. Irak bizim kapı komşumuz. Irak hükümeti adeta bizim müteahhitlerimize muhtaç. Bizler Musul’u Türkiye’nin vilayeti gibi görüyoruz. Ancak DEAŞ ve IŞİD’in verdiği tahribat çok büyük. Orada içler acısı bir durum var. Biz bu davetten sonra o şehri ayağa kaldıracağız.”

    “Ciddi tecrübemiz var”

    Türkiye’den bin 100 firmanın ihaleye katılacağını aktaran Mustafa Karslıoğlu, “Müteahhitlerimiz faaliyet göstermeye hazır. Biz tanıtıcı dosyalarımızı ve firmalarımızın listesini teslim edeceğiz. Orada dikkat edilmesi gereken husus, mayın temizliği yapıldıktan sonra firmalarımıza izin verebiliriz. Çünkü orada tekrar bir can kaybı yaşamak istemiyoruz. Fakat bu çağrı, sektör temsilcilerini heyecanlandıran bir konu. Bizlerin altyapı, kanalizasyon, içme suyu, köprü, okul, hastane ve toplu konutlarda ciddi bir tecrübemiz var” diye konuştu.

    Musul’un yeniden inşasının yaklaşık 15 sene süreceğini ve ülkeye ciddi döviz getirisi olacağını vurgulayan DAİMFED Genel Başkanı Mustafa Karslıoğlu, “Bizim tecrübelerimize göre 15 yılda ayağa kaldırılabilecek bir yapıdan bahsediyoruz. Çünkü Musul’da her şey bitik durumda. Türk firmaları biran önce inşaatlara başlamayı hedefliyor. Ülkemize ciddi bir maddi getiri sağlayacağız. Türk şirketlerinin gücünü bir kere daha dünyaya göstereceğiz.”