Kahramanmaraş merkezli iki depremden en çok etkilenen iller arasında yer alan Adıyaman’da bin 485 bina yıkıldı. 4 bin 85 binanın hasar ağır hasar gördüğü Adıyaman’da, 6 binden fazla acil yıkılması gereken bina bulunuyor. Depremin 11’inci gününde kent genelindeki çöken binalarda başlatılan enkaz çalışması, tüm hızıyla devam ediyor. İş makineleri ile kaldırılan enkazlar, hafriyat kamyonları ile il dışına taşınıyor. Ekipler il genelinde kontrolleri tamamlanan tüm binalarda enkaz çalışmalarını devam ettiriyor. Yürütülen enkaz kaldırma çalışmaları, dron ile görüntülendi.
Kategori: Adıyaman
-
Enkaz çalışmaları tüm hızıyla sürüyor
Kahramanmaraş merkezli iki depremden en çok etkilenen iller arasında yer alan Adıyaman’da bin 485 bina yıkıldı. 4 bin 85 binanın hasar ağır hasar gördüğü Adıyaman’da, 6 binden fazla acil yıkılması gereken bina bulunuyor. Depremin 11’inci gününde kent genelindeki çöken binalarda başlatılan enkaz çalışması, tüm hızıyla devam ediyor. İş makineleri ile kaldırılan enkazlar, hafriyat kamyonları ile il dışına taşınıyor. Ekipler il genelinde kontrolleri tamamlanan tüm binalarda enkaz çalışmalarını devam ettiriyor. Yürütülen enkaz kaldırma çalışmaları, dron ile görüntülendi.
-
“Hayallerimizi gömdük yaşıyoruz”
Merkez üssü Kahramanmaraş olup, 11 ili etkileyen 7,7 ve 7,6’lık iki depremin ardından Aras ailesi, Kocaeli’deki Kredi ve Yurtlar Kurumu (KYK) yurduna yerleşti. Adıyaman’da 3 katlı apartmanın 3. katında depreme yakalanan ve korku dolu anlar yaşayan aile, vestiyerin kapıya dayanmasıyla hemen dışarı çıkamadı. Aras ailesi, molozları temizledikten sonra dışarı çıkabildi. Depremden sonra epilepsi atağı geçiren Belma Sultan Aras düştü ve belinde kırık oluştu.
“Sevdiklerim içeride olduğu için ben dışarı çıkamadım”
Depreme uykuda yakalandıklarını söyleyen Belma Sultan Aras, “Deprem olduğunda birden yataktan fırladım. Eşim, 9 yaşındaki kızım ve annemle birlikteydim. Annem duvara vurmaya başladığında biz ses bile veremedik çünkü donakalmıştık. Deprem o kadar şiddetliydi ki alttan alttan vuruyordu. Kapının arasında adım bile atamadık. Bir buçuk dakika boyunca sallandık. Duvarlar çatır çatır çatlıyordu. Kapıyı açtık, dışarıdaki vestiyer kapıya dayanmıştı. Tekrar o kapıyı açmaya çalıştık. Allah’tan yanımızda telefonlar vardı, ışıklarıyla molozları temizledik. Annemin bastonsuz yürüyemeyen, yalnızca abdeste gidebilecek ayakları var. Kızımla beraber molozları temizleye temizleye indik. Merdivenden inerken komşumun salonunun ortada olduğunu gördüm. Duvarları hep yıkılmış. Allah’tan merdivenler sağlam duruyordu. Sevdiklerim içeride olduğu için ben dışarı çıkamadım. Onlara kapıyı açıp ‘Lütfen çıkın, bekliyorum sizi, haydi’ diyordum. Zorla çıkardık. Annemi komşunun arabasına koyduk” sözlerini kullandı.
“Çöpten çıkarılan ekmeği bile paylaştığımız oldu”
Yaşadıkları zor anları anlatan Aras, ateş yakarak ısındıklarını ve yiyecek bulamadıkları için çöpten çıkarılan ekmeği yediklerini söyledi. Epilepsi atağı geçirdiğini ve düşmenin etkisiyle belinin de kırıldığına değinen Belma Sultan Aras, “Günleri bile hatırlamıyorum, 4-5 gün sokakta ateş yakarak oturduk. Tenekelerin içinde ateşler ve taş fırınlar etrafımızda olduğu için odunlar yığılıydı. Bir yandan yağmur ve soğuk bir hava vardı. Bir yandan ateşi bir sacın içine aktarıyoruz, o ateş 10 dakika sürmüyor, hemen küle dönüyor. İnsanlar büyük marketleri yağmalamaya başladılar. Ben markete gittim çünkü annem rahatsız. Sadece çocuk bezi ve tuvalet kağıdı aldım. Yiyecek bir şey yoktu. Çöpten ekmek çıkarıp çocuklara yedirdiğimizi hatırlıyorum. Çöpten çıkarılan ekmeği bile paylaştığımız oldu. Dışarısı gerçekten çok soğuktu. Hala sallanıyorum, yatakta bile sallanıyorum. Çıktıktan sonra epilepsi atağı geçirmişim. Birinde dizlerimin üstüne düşmüşüm. Dizlerim zaten kireç ve menisküs ameliyatlı. İkinci düşüşümde belimi nasıl kırdığımı hatırlamıyorum. Buraya geldiğimizde insanlarımızdan, Müslüman kardeşlerimizden Allah razı olsun. Hepsi seferber oldular. Bizi hastaneye götürdüler, MR’lar çektiler. Belimin kırık olduğunu tespit ettiler. Doktor arkadaşlarımız hiç bizi arabadan indirmeden ilaçlarımızı temin ettiler. Çok zordu, kimsenin başına böyle bir afet, böyle bir felaket gelmesin. Biz yaşadık, Allah kimseye yaşatmasın” şeklinde konuştu.
“Tüm hayallerimi, umutlarımı hepsini evimin içine gömdüm ve çıktım”
Ne yapacaklarını henüz bilmediklerini belirten Aras, “Bundan sonra ne yapacağımızı hiç bilmiyorum. Çıkmışız bir alamete, ne olacağımızı bilmiyorum. Ev yok, iş yok, iş yerlerimizi, evimizi her şeyimizi kaybettik. Onun ötesinde hayallerimizi kaybettik. Ölmeden önce onları mezara gömdük. Sonra herhalde kefene gireceğiz. Biz önce onları kefenledik. Tüm hayallerimi, umutlarımı hepsini evimin içinde gömdüm ve çıktım. Sadece Kur’an’ımı alıp çıktım. O da yatağımın başında olduğu için” diye konuştu.
“Ayakkabılarımı giymeden merdivenden indim”
Belma Sultan Aras’ın 4. sınıf öğrencisi 9 yaşındaki kızı Nilhan Nur Aras, “Çok korktum. Anneannemin değneklerini bulamadığım için anneannem değneksiz merdivenden indi. Ayakkabılarımı giymeden merdivenden indim. Dışarıda ayakkabılarımı giydim ama çok korkuyordum. Sonra anneannemi arabaya bindirdiler ama ben girmek istemiyordum. Çünkü her an arabanın içinde deprem olacak diye korkuyordum” ifadelerini kullandı.
“Babamdan arsa kalmıştı, 10 daireden 1’i bile kalmadı”
Oruç tutacağı için sahura kalkan ve depreme sahur yaparken yakalanan Fahriye Aras ise, “Gece sahur yapmak için kalktım. Pazartesi günü oruç tutacaktım. Bir bardak su içip bir mandalina soyup yedim. Bir baktım sallanma oldu. Sallanma olunca da duvara vurmaya başladım. Çocuklara, ‘Kalkın, uyanın’ dedim. Elim, duvarın içine girdi. Sonra Allah damadımdan razı olsun, ‘Anne indireyim sizi. Siz kurtulun ben içeride kalayım, bir şey olmaz’ dedi. Molozları kapının önünden temizledi. ‘Anne ayağını oraya bas, buraya bas’ diyerek 3 katlı binadan beni zor indirdi. Kurtulduğumuza şükür. Babamdan arsa kalmıştı, 10 daireden 1 daire bile kalmadı. Gitsin, biz kurtulduk ya Allah’ımıza bin şükürler olsun. Buranın halkından da Allah bin kat razı olsun. Bizimle çok ilgileniyorlar. Yemeğimizi, giysimizi, her şeyimizi temin ediyorlar. Hastalıklarımızla bile ilgileniyorlar. Allah memleketimize de halkımıza da zeval vermesin, zarar ziyan vermesin. Bizim çektiğimiz acıları onlar çekmesin inşallah” ifadelerine yer verdi.
-
Enkaz altına girip ineğini besliyor
Binlerce yıkılan ve ağır hasarlı binanın bulunduğu Adıyaman’da hikayelerin yanı sıra yürekleri ısıtan görüntüler de ortaya çıkıyor. Merkeze bağlı Dardağan Köyü’nde yaşayan Birgül Tuncay ve Aziz Tuncay’ın altı ahır üstü ev olan yapıları depremde tamamen yıkıldı. Kendileri depremi hafif sıyrıklarla atlattı ancak ahırda bulunan hayvanları onlar gibi şanslı değildi. Ahırda bulunan 4 inekten 2’si, 15 keçisi ve 30 tavuğu enkaz altında kalarak telef oldu. Hayatta kalan 2 inekten birisi dışarı çıkartılırken, birisi ise enkazda sıkıştı.
Birgül Tuncay, depremin ilk gününden itibaren enkazda sıkışan ineğini kurtarmak için çabaladı ancak enkazdan çıkartamadı. ‘Bircan’ isimli ineğini her gün enkazın altına sürünerek girip su ve yiyecek vererek besleyip “Geldim kızım, geldim” diyerek ulaşan Birgül Tuncay, ineğiyle konuşuyor. Ölen hayvanları için gözyaşı döken Tuncay, ineğinin kurtarılmasını istiyor.“Çocuğum yok hayvanlarımızı çocuğum yere koyuyorum”
Birgül Tuncay “Biz depremde kurtulduk ama hayvanlarım enkaz altında kaldı. İki ineğim, 15 keçim, 30 tavuğum kaldı. İneklerimizden 1’ini çıkarttık, 1’i ise hala enkazın altında. Onu da deliğin içinden girerek suyunu, yemini veriyorum. Korka korka giriyorum ve acele çıkıyorum. Ölümü göze alıyorum. Dışarda kaldık, evimiz yok, bir şeyimiz yok. Hayvanlarımı çok seviyordum. Çocuğum yok, onları çocuğum yerine koyuyorum” dedi.
-
Asrın Felaketi’nde Adıyaman
Kahramanmaraş merkezli meydana gelen iki depremden en çok etkilenen iller arasında yer alan Adıyaman’da bin 485 bina yıkıldı.
4 bin 85 binanın hasar ağır hasar gördüğü Adıyaman’da, 6 binden fazla acil yıkılması gereken bina bulunuyor.
Kent genelinde enkaz çalışmaları tüm hızıyla devam ederken, bir yandan da hasar tespit çalışmaları devam ediyor.
Ekipler tarafından yapılan kontrollerin ardından enkaza dönen binaların üzerine, yaralı bulunmadığını gösteren ‘kontrol edilmiştir’ yazılıyor.
Adıyaman’da dron ile havadan çekilen görüntüler ise depremin sebep olduğu yıkımın büyüklüğünü gözler önüne serdi.
“Dehşet verici bir geceydi”
Depremin ardından hasar gören binasındaki eşyalarını tahliye etmeye çalışan Yunus Işık isimli vatandaş, şehri terk etmek zorunda kaldıklarını belirterek, “Dehşet verici bir geceydi. Büyük bir gürültü ve sallantı ile uyandık. Eşim ve iki çocuğumla beraber depremin dinmesini bekledik. Bekledikçe hızlandığını gördük. Hızlıca aşağı indik. Depremin ilk saatlerinde bizim yaşadığımız binanın bitişiğindeki binanın çöktüğünü ve evimizin girişini kapattığını gördük. Binadaki arkadaşlarla yardımlaşarak enkazın üzerinden dışarı çıktık. Yan binadan sesler geliyordu. Saat 05.00 sıralarında 4 tane yaralı çıkarttık. Ama ondan sonra bir şey yapamadık. Şu anda da eşyalarımızı tahliye etmeye çalışıyoruz. Başka bir şehre gideceğiz. Kış şartlarında çadırda kalmak biraz problemi olacak. Devletimiz sağ olsun, yardım elini uzatıyor. Geçici bir süre akrabalarımızın bulunduğu Mardin’e gideceğiz” dedi.
-
‘Son videom’ diye çekti, enkazdan sağ çıktı
Deprem esnasında uyanan ve kaçmaya çalışırken kapıya çarparak bayılan Taha Erdem (17), daha sonra binadakilerin çığlıkları ile uyandı. Uyandığında üzerinde enkaz yığını olduğunu fark etti. Ayağı sıkışan ve kıpırdayamayan 11. sınıf öğrencisi Taha Erdem, kurtulamayacağını düşündüğü için ‘son videom’ diye bir video çekti.
Kendisini kaydettiği anlarda yaşanan şiddetli artçıları kaydeden Taha Erdem, görüntüde, “Öleceğim, şu an tavan üzerimde. Çok pişman olduğum şeyler var; Allah’ım bütün günahlarımı affet” diye konuşurken sürekli sarsıntıların olduğunu dile getiriyor. Sürekli dua ettiği görülen Erdem’in videosu daha sonra sona eriyor.
Taha Erdem, depremden 2 saat sonra akrabalarının yardımıyla enkazdan çıkartıldı. Hafif yaralı olan Erdem’in anne ve babası da enkazdan sağ olarak kurtarıldı. Yaşadıklarını anlatan Taha Erdem, “Deprem olduğunda kapıya doğru giderken kafamı çarptım, yeri düşmüşüm. Gözümü açtığımda kendimi tabutta hissettim. Sırtımda tavan vardı. Bacaklarım bayağı molozların altında kalmıştı. İlk uyandığımda rüya sandım. Sonra kendimi kurtarmaya çalışırken bir baktım molozların içindeyim. Telefonum elimdeydi. Kendimi kısa bir videoya aldım. Video çekerken sürekli depremler oluyordu. Artçı sarsıntılar çok şiddetliydi. Alt katlardan sesler geliyordu. Komşularımızın çığlıklarını duydum” diye konuştu. -
“Ne yapmak istiyorsanız bir dakika bile ertelemeyin”
“İnsanlar umutlarını kaybetmesinler, ne olursa olsun kaybetmesinler. Ben enkaz altındayken ‘bu son yaşım’ diye düşünürken çok şükür olmadı. Bağıra bağıra söyleyeceğim; ne yapmak istiyorsanız bir dakika bile ertelemeyin”
Kahramanmaraş merkezli depremlerden etkilenen illerden Adıyaman’da yıkılan bir binanın altında kalan 28 yaşındaki eczacı Gizem Özkan, 54 saat sonra çıkarıldığı enkazda ilk 1 saatin çok zor geçtiğini ve şarkı mırıldanarak kendini rahatlatmaya çalıştığını söyledi.
Depremin yıkıma neden olduğu illerden askeri uçaklarla İzmir’e getirilen 193 yaralının kentteki hastanelerde tedavileri sürüyor.
Buca Seyfi Demirsoy Eğitim ve Araştırma Hastanesinin yoğun bakım ünitesindeki afetzedeler de yeniden yaşama tutunmanın buruk sevincini taşıyor.
Bina yıkılınca 7 kişilik ailesinin beton yığınlar altında kaldığını söyleyen Özkan, tüm aile fertlerinin yıkıntılardan kurtarıldığını, ancak yaşadıkları korku dolu saatlerin unutulamayacağını belirtti.Gizem Özkan, deprem sonrasında enkaz altında geçen saatler boyunca en büyük sıkıntısının “nefes alamamak” olduğunu ifade ederek, “Çok büyük çaresizlik. Nefes alamıyorsun, üstünde kocaman bir şey var. Dört taraftan sarılmış şekildesin, nefes alabileceğin yer yok. Benim üstüm sıkışmıştı, altım sıkışmamıştı. Şöyle koltuk altımı kaldırdığım zaman ayaklarımın olduğu alandan nefes pompalıyordum kendime doğru. Biraz yatıp kalktığım zaman tekrar koltuk altını açıp ayaklarımdaki havayı tekrar pompalıyordum. Oksijen ne kadardı bilmiyorum ama komik bir rakamdır herhalde. Ama insan çok ihtiyaç duyuyor.” dedi.
Şarkılarla uyudu, su içmeyi düşledi
Özkan, enkazda geçen saatler boyunca kendini rahatlatmak için çok sevdiği bir şarkıyı mırıldandığını, kendisine ninni gibi gelen bu şarkının adını da gizli tutmak istediğini söyledi.
Yıkıntılar altındayken en çok özlediği şeyin ise su içmek olduğunu belirten Özkan, günyüzüne kavuşunca su içebilmeyi düşlediğini dile getirdi.
Uyanık kaldığı saatler boyunca sürekli çevresindeki eşyalara vurarak ses çıkarmaya çalıştığını ifade eden Özkan, şöyle devam etti:
“İlk 1 saat çok zor. Gerçekten tüm kalbinle ölmek istiyorsun. Artçı depremler oluyor. Bir saat sonra insan alışıyor. Ses duyunca kurtulma ihtimalin olunca kendine geliyorsun. Ben sürekli vuruyordum, sesim gelmemiş herhalde. Sonra çok uzaktan bir ses geldi. Hatta şeyi düşündüm ben, ‘İnsan göçük altındayken ses nasıl kilometrelerce uzaktaymış gibi gelir?’ Biraz tuhafıma gitti.”Özkan, beton bloklar altındayken ilk duyduğu sesi iyi hatırladığını, ancak enkazdan çıkarılırken baygın olduğunu anlattı.
Gizem Özkan, yaşadığı için çok mutlu olduğunu, kırıklar nedeniyle tedavi gördüğü hastaneden çıktığında da ailesine kavuşacağı anı sabırsızlıkla beklediğini söyledi.
Hayatın değerini çok daha iyi anladığını ifade eden Özkan, şu çağrıda bulundu:“İnsanlar umutlarını kaybetmesinler, ne olursa olsun kaybetmesinler. Ben enkaz altındayken ‘bu son yaşım’ diye düşünürken çok şükür olmadı. Bağıra bağıra söyleyeceğim, ne istiyorsanız, ne yapmak istiyorsanız bir dakika bile ertelemeyin.”
“Baktım nurlu bir teyzeydi”
Depremin merkez üssü Pazarcık ilçesinden getirilen Ejder Güzel (50) ise vardiya amiri olarak çalıştığı fabrikanın bahçesinde bulunduğu anda depremin meydana geldiğini ve üzerine duvarların devrildiğini söyledi.
Duvarın altında kalan sağ bacağının ezildiğini, buna rağmen çevresindeki insanlara yardım etmek istediğini ancak yerinden kıpırdayamadığını ifade eden Güzel, çalışma arkadaşları tarafından ilçedeki bir hastaneye kaldırıldığını dile getirdi.
Güzel, kaldırıldığı ilk hastanenin hasarlı olduğunu, bu nedenle sağlıkçıların yaralılara hastane bahçesinde müdahalede bulunmak zorunda kaldığını dile getirdi.
Çevresinin hayati tehlikesi bulunan depremzedelerle dolu olduğunu, yaklaşık 3,5 saat yağmur altında eski bir tahtanın üstünde yattığını ifade eden Güzel, “Eski bir kapının üzerindeydim, sedye gibi. Onun üzerinde yatıyordum. Çok üşüdüm, inan bana çok üşüdüm. Yaşlı bir teyze geldi biliyor musun? ‘Oğlum Allah yardımcın olsun’ dedi, şemsiyeyi üzerime bıraktı. Baktım nurlu bir teyzeydi.” diye konuştu.
Güzel, ilk müdahalenin ardından getirildiği Buca Seyfi Demirsoy Eğitim ve Araştırma Hastanesinde ameliyat edildiğini ve ailesine kavuşacağı günleri özlemle beklediğini söyleyerek, “Bu dünyada yaşıyorsunuz ya kimseyi incitmeyin. Bayanlar erkekleri incitmesin, erkekler de bayanları incitmesin.” dedi.
Psikolojik destek alıyorlar
İzmir Buca Seyfi Demirsoy Eğitim ve Araştırma Hastanesi Başhekimi Prof. Dr. Yekta Öncel de şu ana kadar 40 hasta kabul ettiklerini söyleyerek, hastaların genelde Kahramanmaraş ve Adıyaman’dan sevk edildiği bilgisini verdi.
Afetzedelerin genellikle kollarında ve bacaklarında ezilme bulunduğunu kaydeden Öncel, “Ekstremite (uzuv) kaybı olan hastalarımız da var ne yazık ki. Kas ezilmesine bağlı dediğimiz crush sendromu var. Bazen böbrek yetmezliği eşlik ediyor. Böbrek yetmezliği nedeniyle şu an 5 hastamız diyaliz tedavisi alıyor.” dedi.
Öncel, yaralı depremzedeler arasında entübe durumda hasta bulunmadığını dile getirerek, bölgeden getirilen hastalara psikolojik destek verildiğini de sözlerine ekledi.
-
Şehrin her köşesine dezenfektan sıkılıyor
Deprem sonrasında Adıyaman’da binlerce vatandaş yaralanmış ve yine binlerce vatandaş ise kaldıkları enkazların altında hayatını kaybetmişti. Depremin üzerinden 9 gün geçmesine rağmen enkazların altında kalan vatandaşların cenazelerine ulaşılamadı. Enkaz alanlarında ve çevresinden yayılan kokuların bastırılması amacıyla Şanlıurfa Büyükşehir Belediye Başkanlığına ait 7 ekip tarafından kentte bulunan sokaklar, caddeler ve çevre yolları üzerinde araçlarla kokulu dezenfektan sıkılıyor.
Gece gündüz demeden çalıştıklarını dile getiren görevlilerden Abdullah Polatoğlu, “Kardeş memleketimiz olan Adıyaman’a dezenfektan ekibi olarak çalışmaya geldik. Daha enkaz altında kalan insanlarımız var ” diye konuştu.
-
198 saat sonra kurtarıldı, su ve et yemeği istedi
Abdülmusa Caddesi’ndeki 6 katlı Fırat Sitesi B Blok enkazında sabah saatlerinde canlı olduğu bilgisi üzerine çalışma başlatıldı. Yaklaşık 3 saatlik çalışma ile Zonguldaklı madenciler ‘Domuz damı’ denilen yöntemle Muhammed Cafer Çetin’e ulaştı. Zonguldaklı madencilerin yanı sıra Kara Kuvvetleri Doğal Afetler Taburu, AFAD, UMKE, Tayvanlı arama kurtarma ekipleri, jandarma arama kurtarma ekiplerinin de katıldığı operasyonla yaşam koridoru oluşturulmasının ardından Muhammed Cafer Çetin gün ışığına çıkarıldı. Burada oksijen tüpü, serum ve termal battaniye hazır bulunduruldu. Halat yardımıyla kurtarma ekiplerince sedye ile taşınan Muhammed Cafer Çetin hastaneye kaldırıldı. Muhammed’in sağlık durumunun da iyi olduğu öğrenildi.
Depremzede Çetin dışarı çıkarıldığında panik yaşamaması için kurtarma ekiplerinden alkış ya da kutlama yapmaması istenirken, ambulansın hastaneye gitmesinin ardından tüm ekipler birbirlerine sarılarak kutlama yaptı.
Muhammed Cafer’i kurtaran ekipte bulunan Madenci Ercan Çömlek, “Zonguldak’tan geldik. Ülkemizin başı sağolsun. Sevinçliyiz, mutluyuz, söylenecek bir şey yok. Arkadaşımızı sağ salim aldık. Çok mutluyuz. Et yemeği istedi, su istedi, arkadaşa yemek borcumuz var” dedi. -
177 saat sonra 7 yaşındaki Hivay kurtarıldı
Kahramanmaraş merkezli depremlerin yıkıma neden olduğu Adıyaman’da 7’nci gününde de arama kurtarma çalışmaları hız kesmeden devam ediyor. Bitlis’ten Adıyaman’a sevk edilen JÖH arama kurtarma ekipleri, merkeze bağlı Alitaşı Mahallesi 1246. Sokak Bozbey Apartmanı enkazında yapılan arama ve tespit çalışmaları sonucunda Hivay Üşer’i sağ olarak çıkardı.
Saatler süren çalışma sonucunda enkazdan sağ olarak çıkarılan Üşer, sedyeye alınıp ambulansa taşındı. Bölgede arama kurtarma çalışmaları devam ediyor.