Alınan bilgilere göre, kaza, sabah 09.30 sıralarında, Diyadin-Doğubayazıt yolu kavşağında meydana geldi.
65 HA 531 plakalı minibüsün kontrolsüz girdiği kavşakta tırla çarpışması sonucu kazada 3 kişi yaralandı. Yoldan geçenlerin kazayı 112 Acil Çağrı Merkezine bildirmesi üzerine, olay yerine Jandarma ekipleri, trafik polisi ve sağlık ekipleri sevk edildi.
Kazada yaralanan 3 kişi, bölgeye gelen ambulanslarla en yakın hastaneye kaldırıldı. Kazaya ilişkin incelemenin başlatıldığı belirtildi.
Olay, Patnos Merkez’e oldukça yakın bir konumda, yerleşim yerlerine 500 yüz metre mesafede gerçekleşti. Yılanın genellikle zehirli Vipera (engerek) türlerinden biri olduğu tahmin ediliyor. Türkiye’nin doğu bölgelerinde sıkça rastlanan bu yılan türü, özellikle yaz aylarında kırsal kesimlerde görülmeye başlıyor.
Gündoğdu Kısa, olayı şu sözlerle anlattı:
“Bahçede çalışıyordum, birden yılanı fark ettim. İlk başta korktum ama zarar vermeden yakalayabileceğimi düşündüm. Yılanı tutup, yaşam alanından uzak bir doğa alanına bıraktım. Kimse zarar görmediği için mutluyum.”
Patnos bölgesinde engerek yılanlarına rastlamak yaygın bir durum olmakla birlikte, bu tür yılanların genellikle insanlara saldırmaktan kaçındığı belirtiliyor ancak yine de zehirli oldukları için temkinli yaklaşmak gerekiyor. Uzmanlar, bu tür bir durumla karşılaşan vatandaşların yılanları öldürmeye çalışmaması gerektiğini, mümkünse doğaya bırakılmasının en sağlıklı çözüm olduğunu belirtiyor.
Yılanların doğal dengenin önemli bir parçası olduğunu hatırlatan uzmanlar, insan müdahalesinin sınırlı tutulması gerektiğini ve bu tür olayların, doğanın bir parçası olarak kabul edilmesi gerektiğini vurguluyor.
Sarp kayalıkların oyularak yapıldığı ve birçok medeniyetin izini taşıyan ‘Meya Antik Kenti, Türkiye’nin en eski antik kentlerinden biri olarak biliniyor. Kültür turizmi için büyük bir potansiyel taşıyarak içerisinde bulunan mağaralar ve yaşam alanlarıyla da dikkat çekiyor.
Köyün batısında yer alan bir dağın sarp kayalıklarına oyularak yapılan antik kentin içinde türbe,kale mezarları, cami, kilise, yaşam alanı ve ibadethane olarak kullanılan çok sayıda mağara yer alıyor. Kayaçların aşınması sonucu peribacalarını andıran şekillerin oluştuğu antik kent, keşfedilmeyi bekliyor.
Bu mağaraların mutlaka korunması jeolojik miras kapsamında ele alınması ve burada mutlaka arkeolojik kazıların başlatılması turizm bölgesi olarak ele alınmasının son derece önemli olduğunu söyleyen Fen Edebiyat Fakültesi Coğrafya Bölümü Beşeri ve Ekonomik Coğrafya Anabilim Dalı öğretim üyesi Prof. Dr. Faruk Kaya, “Şu an bulunduğumuz yer Meya Antik Kent’i, Diyadin ilçesi Günbuldu köyü sınırları içerisinde yer alan, bu alan tamamen volkanik arazilerden oluşuyor. ve özellikle günümüzden yaklaşık 3,5 milyon önce Hüdavendiyer volkanının patlaması sonucunda ignimbiritlerin işte burada oluşturmuş olduğu basamaklı yapılar üzerine, katmanlı yapılar üzerindeki kayaklıklara oyulmuş mağaralar bulunmaktadır. Bu mağaraların önemli bir kısmı insan tarafından oyulmuş yani insan emeğiyle oyulmuş mağaralar, bu mağaraların içerisinde çeşitli odalar, ibadethaneler, tapınaklar ve farklı amaçlı kullanım alanları yaşam alanları bulunmaktadır. Ancak daha sonra yukardan gelen kayaların özellikle buraları kapatması ve aşınması sonucunda doğal oluşumlu mağaraların ve geçmişe ait kültürel izleri taşıyan türbe, kale mezarı, cami, kilise gibi yerlerin bugün çok görünmediğini görüyoruz.
Mağaralar tüf ve kalkerden oluşan kayalara oyulmuş, kayaların o oluşumu yumuşak olduğundan dolayı çeşitli mağaraların oyulması çok daha kolay oluşmuş. Tabi bu mağaralardan tüneller vasıtasıyla üç bölgeye çıkıldığı, hatta bunlardan bir tanesi Tokluca Kalesi’ne çıkıldığı görülmektedir. Bu kale kentler genellikle savunma amaçlı kurulmuş kentlerdir. Kale kentlerin kurulmasında asıl olan saldırılara, işgallere karşı korunmak özellikle baktığın zaman mağaraları da çok korunaklı kayaların içerisine oyulmuş olarak görüyoruz. Yine kale kentlerin kurulmasına esas olan faktörlerden bir tanesi su faktörüdür. Hemen önümüzden geçen Meya deresi, burada, bu şehrin kurulmasında etkili olmuştur. Yine ön tarafta çok geniş tarım alanları var, bu tarım alanları da tarımsal faaliyetler için kurulmuş ve şu an da da gördüğünüz gibi, hayvancılık faaliyetlerinde de çok elverişli, günümüzde korunmasız olduğundan dolayı hayvanlar burada gelişi güzel otlatılmaktadır.
Burası çok ciddi bir turizm potansiyeline sahiptir, kültürel miras potansiyelini bünyesinde barındırmaktadır çünkü biraz önce ifade ettiğim, Meya Antik Kenti içerisinde kayalıklara oyulmuş kaleler, kale kentin içerisinde çeşitli kültürlere ait izler bulunmaktadır. Yani Hristiyan kültürle, Müslüman kültürle hatta Urartu kültürüne kadar giden izler vardır bundan dolayı da biraz önce mağaraların içerisinde maalesef definecilerin mağaraları bile kazdıklarını gördük. Burası korunmazsa belki de bir süre sonra geldiğimizde bu mağaraların büyük bir çoğunluğunu göremeyeceğiz ve ya şu ön taraftaki kayaların üzerinde yer alan işaretler hackarlar ve benzeri işaretlerin de bulunan dönemin kültürünü yansıtan işaretlerin bir çoğu da yok olma tehlikesiyle karşı karşıyadır. Dolayısıyla 2 bin 200 metre yükseklik üzerinde yer alan Meya Antik Kenti ve gerçekten günümüzde hala çok önemli bir gizeme ve görüntüye sahip olan bu mağaraların mutlaka korunması jeolojik miras kapsamında ele alınması ve burada mutlaka arkeolojik kazıların başlatılması ve turizm bölgesi olarak ele alınması son derece önemlidir. Buranın korunma altına alınması daha doğrusu bir sit alanı olarak ilan edilmesi, kültürel miras açısından son derece önemlidir” ifadelerine yer verdi.
İl Jandarma Komutanlığı ekipleri, Gümrük Muhafaza ve Gümrük KİM personeli ile kaçakçılıkla mücadele faaliyetleri doğrultusunda yürütülen çalışmalar neticesinde Doğubayazıt ilçesinde, gümrük sahası içerisinde üç ayrı çekiciye bağlı dorselerde yapılan aramalarda 9 bin 810 paket gümrük kaçağı sigara ele geçirildi.
Ağrı’da, bul yıl 1 milyon 750 bin dekar alana çiftçilerin alın teriyle ekilen buğdaylar hasat edilmeye başlandı. Tutak ilçesine bağlı Yukarı Özdek köyündeki çiftçilerle hububat hasadına katılan Ağrı Valisi Mustafa Koç, bu yıl beklenen verimin geçen yıla göre arttığını ve bu yıl 1 milyon 750 bin dekar alanda 550 bin ton üretim hedeflediklerini ifade etti.
“Biz çiftçilerimizin emeklerinin karşılığını alabilmeleri için bütün kurumlarımızla beraber tüm imkanlarımızı seferber etmiş durumdayız”
Ağrı’nın tarım ve hayvancılık kenti olmasından gurur duyduğunu belirten Vali Mustafa Koç, çiftçilerin özverisi ve gayretiyle bu yılki verimin arttığını ve 550 bin ton üretim hedeflediklerini söyleyerek, “Bugün Ağrı ilimizin, güzel ilçesi Tutak Yukarı Özdek köyündeyiz. Aslında Ağrı’mızda tarımla alakalı değişik sektörlerde hasat başlamıştı. Yağışlardan dolayı biraz gecikmiş olsa da hububat hasadımızda başlamış oldu. Biz de bu kapsamda hem çiftçilerimize hayırlı olsun demek, hem bereketli olsun demek için onları ziyaret ettik hasatlarına ortak olduk. Demin de ifade ettik; Ağrımız, biz bununla her ortamda gurur duyuyoruz, bir tarım ve hayvancılık kenti, çok verimli ovalara, gayretli, özverili çiftçilerimiz var. Ağrı’mızda hububat ekimi alanı olarak geçen yıl yaklaşık 1 milyon 600 bin dekarda 600 bin ton ürün elde etmiştik. Bu yılda 1 milyon 750 bin dekarda 550 bin ton ürün elde etmeyi, hasat etmeyi umut ediyoruz diyoruz. Bunun sebebi bu sene buğdayları tam başkalaşma döneminde biraz yağışların fazla olmasıdır. Az önce de sizler şahit oldunuz. Biz hem çiftçilerimizin hasadına ortak olurken onların sorunlarını dinlemek, onların sorunlarına çözüm üretmek için sohbet ediyoruz. Bu minvalde bu en çok dile getirilen husus Tutak ilçemizde Toprak Mahsulleri Ofisi’nin alım noktasının açılmasıydı. Ağrı’mızda geçtiğimiz yıl Toprak Mahsulleri Ofisimiz 75 bin ton hububatı çiftçilerimizden aldı. Bu yılda yine 80 bin ton almayı hedefliyoruz. Ama biz çiftçilerimizin emeklerinin, alın terlerinin karşılığını alabilmeleri için bütün kurumlarımızla beraber, bütün imkanlarımızı seferber etmiş durumdayız. Kaldı ki geçen yıl 3,5 milyon dekarda 500 milyon TL gibi sadece tarımsal destekleme çiftçilerimize verildi devletimiz tarafından, Tarım Bakanlığımız tarafından sadece destekleme değil, demin de ifade ettiğim gibi çiftçilerimizin ürünlerinin alın terlerine karşılık alabilmeleri için mahsullerini biz her alanda onları desteklemeye devam ediyoruz. Devam edeceğiz inşallah, bugün de Yukarı Özbek köyünde Mustafa kardeşimizin tarlasındayız onun hasadına ortak olduk. Yaklaşık 700 dekara yakın buğday ekimi var. Ben bütün çiftçilerimize kazasız, belasız bir hasat diliyorum. Onlar üretmeye devam etsinler, biz hep onların yanlarında olacağız. Bu vesileyle de sizlerin aracılığıyla da bir hususu vurgulamak istiyorum. Tabii hububat hasadının olmasıyla beraber çiftçilerimizde maalesef anız yakma gibi bir eğilim söz konusu, ki bu anız yakma hem toprağa zarar veriyor, hem canlılara zarar veriyor doğanında ekolojik dengesini bozuyor. Kaldı ki istemediğimiz olumsuz sonuçlara da sebep olabiliyor. Bundan sebep biz bu konuda kendilerinden hassasiyet bekliyoruz. Ben tekraren bütün çiftçilerimize kazasız, belasız bir hasat sezonu diliyorum. Emeklerinin karşılığını alabilecekleri, alın terlerinin karşılığını alabilecekleri bir hasat diliyoruz” ifadelerini kullandı.
Patnos ilçesine bağlı Süphan Dağı’na tırmanışa geçen dağcılar, Türkiye’nin en yüksek dağı olan Süphan Dağı zirvesinde kamp kurdu. Gece saatlerinde tırmanışa geçen Asya Dağcılık Kulübü ve Murat Ali Koç yönetimindeki 25 dağcı, 6 saatlik zorlu bir tırmanış sonrasında Süphan Dağı’nın zirvesine çıkmayı başardı.
Grup lideri Murat Ali Koç, “Asya Dağcılık olarak Türkiye’nin 3’üncü en yüksek dağı Süphan Dağı’nın zirvesindeyiz. 15 Temmuz Demokrasi ve Milli Birlik Günü’nde burada olmamızda ayrıca bir mutluluk, ekibimizle birlikte zorlu bir tırmanıştan sonra 6 saat sonra zirveye vardık. Biraz dinlendikten sonra inişe geçeceğiz” şeklinde konuştu.
Diyadin Halk Eğitim Merkezi Müdürlüğünce 2023-2024 eğitim- öğretim dönemi kapsamında kursiyerlerin yıl boyunca yaptıkları el işi eserlerinin sergisi düzenlendi.
Halk Eğitim Merkezi Müdürlüğünce açılan kurslara katılan kursiyerlerin yıl boyunca yaptıkları çalışmalar Millet Bahçesinde sergilendi. Sergide yer alan el emeği ürünler katılımcılardan tam not aldı.
Gençlik merkezinde ilçe protokolü ve vatandaşlar tarafından gezilen öğrencilerin el emeği göz nuru hazırladıkları; resim, filografi, hat, ebru, gibi bir çok el sanatlarının sergilendiği sergi beğeni kazandı.
Sergi tanıtımından sonra Eleşkirt gençlik ve spor müdürlüğü ilçe gençlik merkezi öğretmen ve öğrencilerinin hazırladığı konser düzenlendi.
Konser de öğrencilerin güzel seslerine yine öğrencilerin çeşitli enstrümanlarla büyük bir ahenk ve uyum içerisinde izleyicileri büyüleyen bir performans sergilediler. Çeşitli şarkıların seslendirmelerinin ardından piyano öğrencilerinin piyano sunumları gerçekleşti.
Halk oyunları ekiplerinin gösterileri sonrası toplu fotoğraf çekimi ile program sona erdi. Programda ilk defa saz çalarak yeni bir deneyim kazanan 12 yaşındaki Asmin Aslan yaptığı konuşmada “Çok heyecanlandım. İlk defa böyle bir etkinlikte yer aldım. Bize bu fırsatı sunan hocalarıma ve gençlik merkezi ekibine çok teşekkür ederim” dedi.
Programa; Eleşkirt Belediye Başkanı Ramazan Yakut, Ağrı Gençlik Spor il müdürlüğü yurt hizmetleri müdürü Gökmen Aslankılıç, Ağrı gençlik hizmetleri müdürü Ebru Duru, Eleşkirt Ak Parti ilçe başkanı Taner Kazak, Eleşkirt ilçe gençlik spor müdürü Sabahattin Güzel, Eleşkirt Belediye başkan yardımcısı Orhan Aydın ve çok sayıda vatandaş katıldı.
Ağrı Erol Parlak Güzel Sanatlar Lisesi öğrencileri, İsrail’in Gazze Şeridi’ne yaptığı saldırıları kınamak için “Savaşa Hayır” konulu resim sergisi yaptı. Ulu Cami önünde yapılan sergide, savaşın basına yansıyan ve öğrenciler tarafından kefiye üzerine çizilen resimler yer aldı. Kudüs’ü temsil eden resmin önüne ise çocuk ayakkabıları bırakılarak savaşın hissedilmesi sağlandı. Ağrı Valisi Mustafa Koç’un da ziyaret ettiği sergide, öğrenciler resimleri hakkında bilgi verdi.
Sergide yaptığı konuşmada savaşın bitip, çocukların bir an önce okullarına dönmesini istediklerini söyleyen İl Milli Eğitim Müdürü Hasan Kökrek, “Ağrı Güzel Sanatlar Lisesinde okuyan öğrencilerimiz Filistin’deki İsrail’in zulmüne dur demek için basına yansımış fotoğrafları resmettiler, canlandırmaya çalıştılar. İnşallah Filistin’deki zulüm bir an önce biter. Çocuklarımız güler, olması gereken yerlerde, okullarında olurlar” ifadelerine yer verdi.
Sergiye Ağrı Valisi Mustafa Koç, İl Jandarma Komutanı Tuğgeneral Hüsamettin Erol, İl Emniyet Müdürü Yılmaz İpar, Milli Eğitim Müdürü Hasan Kökrek, öğrenciler ve vatandaşlar katıldı.
Birçok dinde kutsal sayılan, terörden arındırıldıktan sonra tırmanışa açılan ve yaz-kış dağcı gruplarını ağırlayan Ağrı Dağı’na tırmanmak Rusya’dan Ağrı’nın Doğubayazıt ilçesine gelen 5’i kadın toplam 9 dağcı kar ve tipi engeline takıldı. Görüş mesafesi düşmesi rağmen hedefledikleri tırmanışı tamamlamak isteyen Rus dağcılar, rehber Cuma Saltik eşliğinde kar ve tipiye aldırış etmen 4 bin 800 metreye ulaştı.