MSB’nin sosyal medya hesabından gerçekleştirilen paylaşımda, “Suriye’nin kuzeyinde büyük bir insanlık dramının önüne geçen, hudutlarımızın güvenliğini sağlayan ve yeni bir göçü önleyen Bahar Kalkanı Harekatı’nın 3’üncü yıl dönümünde şehitlerimize Allah’tan rahmet; gazilerimize sağlıklı, mutlu ve uzun ömürler diliyoruz” ifadelerine yer verildi.
Kategori: Ankara
-
İstinat duvarı çöken binayla ilgili iddialar
Tedbir amaçlı boşaltılan toplam 34 dairelik 2 apartmanın sakinleri yardım ve açıklama beklerken inşaatın müteahhiti Yunus Koçak, “İki binanın arasına kaçak kanalizasyon yapılmış o da sızdırma yapmış” iddiasında bulundu.
Ankara’nın Mamak ilçesi Fahri Korutürk Mahallesi 881 Sokak’ta gündüz saatlerinde inşaat için temel kazma çalışmaları yapılan alanın bitişiğindeki binaların saat 19.30 sıralarında sallanması üzerine, apartman sakinleri panikle dışarı çıkmıştı. Binanın temel kısmında göçük olduğunu gören vatandaşların ihbarı üzerine adrese polis, sağlık, itfaiye, AFAD ve belediye ekipleri sevk edildi. Olay yerinde inceleme yapan ekiplerce 2 apartman da bulunan 34 daire tedbir amaçlı tahliye edilmişti.
“Sanki deprem oluyormuş gibi hissediyorduk. Zaten ülkece psikolojimiz çok bozuk”
Yaşanan olaylar üzerine garajı çöken Aşılı Apartmanı sakini Akın Aygün, “Bizim binamızın önünde inşaat yapılıyordu. Temelde taş olduğu için sürekli makinalarla taşları kırıyorlardı. Bu durumdan çok rahatsız oluyorduk. Sanki deprem oluyormuş gibi hissediyorduk. Psikolojimiz zaten çok bozuk ülkece. Bizim binaya çok yaklaşılmasın diye sürekli inşaattakileri ve kepçe operatörlerini uyarıyorduk. Akşam 19.30 gibi bir sarsıntı hissettik. Balkona çıkıp baktığımda binanın garaj bölümünde çökmeler olduğunu gördüm. Daha sonra aşağı inip baktığımda garajın altı olduğu gibi oyulmuş, boşluğa doğru çökmüş. Yetkililerden edinebildiğimiz kadarıyla bilgi alıyoruz. Ama bize ne olacağına dair bir bilgi vermediler.
Biz ailecek dışarıda kalmadık çok şükür akrabalarımıza gittik. Bizim canımız önce Allah’a sonra devletimize emanet. Devlet bizi böyle bırakacak değil. onlardan bir yardım bekliyoruz. En azından bize bir açıklama yapılsın. Müteahhitlere açıklama yapılıyor, onları korumaya çalışıyorlar. Kendimizi güvence altına almak istiyoruz. Evlerimize girmek istiyoruz. Çok tedirginiz. Ne olacağını bilmiyoruz. Uzaktan bakmakla yetiniyoruz. Evden çıkarken sadece telefonumu ve cüzdanımı alıp çıktım. Her şeyimiz evde kaldı. Ne yapılacağını biz de bilmiyoruz. Bizim binanın temelinde moloz gözüküyor. Bunu da yeni öğrenmiş olduk” ifadelerini kullandı.
Bahsi geçen inşaatın müteahhiti Yunus koçak ise Aşılı Apartmanı’nda bazı ihmallerin söz konusu olduğunu ama kalabalık bir ekiple sorunu hızlıca çözeceklerini ifade ederek şu sözleri kaydetti:
“İstinat duvarının altını molozlarla doldurmuşlar. İki binanın arasına kaçak kanalizasyon yapılmış o da sızdırma yapmış. Oradan ufak bir toprak kayması oluştu. Bu iki binada da herhangi bir hasar yok. AFAD, Ankara Büyükşehir Belediyesi ve Mamak Belediyesi’nden ekipler dün buraya geldiler. Derhal olaya intikal ettiler. Şu an o iki binada herhangi bir risk görünmüyor. Bizde 25 kişilik bir ekiple hızlı bir şekilde bütün önlemleri alıyoruz. Koordineli bir şekilde çalışıp en sağlamını yapmaya çalışıyoruz.Binalara çok fazla yaklaştığımız iddiası yalan. İki bina arasında 6 metrekarelik bir boşluk var. Aşılı Apartmanı’nın zaten perde betonu öncesinden boşalmıştı. Orası boştu çünkü pabuç atılmamış. Dolgu toprak üzerine kanal geçmişler o yüzden orada bir su akıntısı var. Bu yüzden toprak yumuşamış. Olay olduğu andan itibaren tüm önlemleri aldık. Kepçelerle besleme ve sertleştirme yapıp en hızlı şekilde önlemleri alıp sağlamlaştıracağız.”
-
Bakan Bilgin, DİSK heyetiyle görüştü
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Bilgin, Kahramanmaraş merkezli yıkıcı depremler sonrasında DİSK Genel Başkanı Arzu Çerkezoğlu, DİSK Genel Sekreteri Adnan Serdaroğlu ve DİSK Genel Başkan Yardımcısı Remzi Çalışkan’ın alınması gereken sosyal politika önlemlerine ilişkin görüş, öneri ve taleplerini dinledi.
-
Türk Eğitim-Sen Bakan Özer’e önerilerini sundu
Türk Eğitim-Sen Genel Başkanı Talip Geylan, Milli Eğitim Bakanı Mahmut Özer’in düzenlediği toplantıya katılarak, sahadan aldıkları tespitler doğrultusunda deprem bölgesinde yapılacaklara dair görüş ve önerilerini dile getirdi.
Genel Başkan Geylan, Türk Eğitim-Sen’in önerilerini şu şekilde sıraladı:
“Fiziki kayıplarının yanı sıra ciddi psikolojik bir yıkım yaşamış olan bu öğretmenlerimizin sağlıklı ve verimli eğitim hizmeti vermesi mümkün görünmemektedir. Dolayısıyla bölgedeki öğretmenlerimizden dileyenlerin öğretim yılı sonuna kadar başka illere görevlendirilmesi uygun olacaktır. Deprem bölgesinde görev yapan ve eş durumundan dolayı tayin isteyen öğretmenlerimize süre şartı aranmaksızın nakil hakkı verilmelidir. Öğretmenlerin ve diğer eğitim çalışanlarının barınma sorunu temel problemdir. Dolayısıyla, kurulacak konteyner şehirlerde öğretmenlere öncelik verilmesi, okullarımızın açılabilmesi için ön koşul olarak değerlendirilmelidir. Okulların Adana, Kilis ve Şanlıurfa’da 1 Mart’ta açılacağı duyurusu gözden geçirilmelidir. Çünkü 6,4’lük son depremle birlikte yeni koşullar oluşmuştur. Mülki amirlerin, bölgedeki okul yöneticilerini ve öğretmenleri zoraki görevlendirmeleri doğru değildir. Yakınlarını kaybetmiş, şehir dışına zorunlu göç etmiş, enkaz altında kalan yakınları ve varlıkları için uğraş veren meslektaşlarımızın görevlendirmelerinde gönüllülük esas alınmalıdır. Yeni öğretmen ataması süreci bir an önce başlatılmalıdır. Türk Eğitim-Sen’in yıllardır dile getirdiği zorunlu hizmet tazminatı benzeri bir uygulama, depremin oluşturduğu yeni zor koşullarda görev yapan öğretmenlere yönelik olarak bir an önce hayata geçirilmelidir. Bu tedbir, hem her şeye rağmen bölgede kalan hem de bölgeyi tercih edecek öğretmenlerimizi teşvik edecektir. Deprem bölgesinde dershane ve özel kurs imkanından yoksun kalan 8. ve 12. sınıf öğrencileri için sınava hazırlık kursları düzenlenmelidir” -
20 bin 700 kişilik istihdam
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Bilgin sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda, “Afetten etkilenen yerlerde kamusal ihtiyaçların giderilmesi için Toplum Yararına Program çerçevesinde 1 buçuk milyar lira tahsis ederek 20 bin 700 kişilik istihdam sağladık. Sosyal devlet olma bilinciyle emeğin yanında olacak, depremin yaralarını sarmak için elimizden geleni yapacağız” dedi.
-
Gönüllü doktor yaşadıklarını anlattı
Kulak Burun Boğaz (KBB) alanında Uzman Doktor Fatma Cemre Sazak Kundi merkez üssü Kahramanmaraş olan ve 11 ili etkileyen yıkıcı depremlerin ardından gönüllü olarak gittiği deprem bölgesinde yaşadıklarını ve depremin acı tablosunu anlattı.
“Bazı asistan arkadaşlarımız üstündeki ameliyathane kıyafetleriyle hiçbir şey almadan gelmek zorunda kaldı”
Sabah uyandıklarında deprem haberini aldıklarını ve hemen hastaneye gelerek organize olmaya çalıştıklarını ayrıca gönüllü olarak deprem bölgesine gitmek istediklerini belirten Kundi, ”Sabah uyandığımızda deprem haberini aldık ve hastaneye geldik. Deprem bölgesine gönüllü olarak gitmek istediğimizi idari sorumlumuza bildirdik. Hastanemizde bu taleplerin toplandığını öğrendik. Bu süreç işlerken biz sürekli nasıl yapabiliriz, gidebilir miyiz, kendimiz gitsek olur mu diye düşündük. O gün ameliyat günümüzdü. Randevulu hastalarımızın ameliyatlarını yapıyorduk. İhtiyaca göre parça parça gönüllülerin yollanacağını öğrendik. O süre içerisinde bir yerlerden haber almaya çalıştık. Bir şekilde kendimiz gitsek yollar ne durumda bilmiyoruz. Bir yandan da buraya hasta gelirde bize ihtiyaç olur mu düşüncesiyle geçirdik saatleri. Sonra saat 4 gibi bize haber geldi. Bir gönüllü ekibinin bölgeye gönderileceğini öğrendik. Biz klinik olarak kulak burun boğaz bölümündeki hocamız ve asistanlarımız ile birlikte ameliyathaneden çıktığımız gibi yola çıktık. Bazı asistan arkadaşlarımız üstündeki ameliyathane kıyafetleriyle hiçbir şey almadan yola çıkmak zorunda kaldı. 6 gün kadar kaldık. Arkadaşlarımızın kalın montlarını alarak yola çıktık” diye konuştu.
“Bir an önce birisini enkaz altından çıkarıp bir faydamız olsun diye dakikaları saydık”
Deprem bölgesindeki vatandaşlara yardım etmek için bir an önce yola çıkmak istediklerini belirten Kundi, “Burada kaldığımız her dakika sıkıntı oluşturdu bize. İkinci depremi ameliyat sırasında yaşadık zaten. Saat 4 buçuk gibi hastaneden çıktık ve Adana Havaalanına indik. Bir an önce birisini enkaz altından çıkarıp bir faydamız olsun diye dakikaları saydık. Pazartesi gecesi çok yoğundu. Biz 5-6 saat soğukta ayakta bekledik. Burada soğukta beklemek ayakta beklemek bizim için hiç sıkıntı değildi ama biz burada boşa duruyoruz, geldik ama boşa duruyoruz diye bir panik olduk. sabah dörde karşı bizi Antakya Şehir Hastanesi’ne getirdiler. Ama hastaneye girilemediğini gördük. Önünde UMKE ve AFAD’ın getirdikleriyle gönüllü doktorların olduğu bir çadır merkezi kurulmuştu. Daha sonraki günlerde orası sahra hastanesine çevrildi” ifadelerini kullandı.
“Enkazdan çıkan bebeklerin bezlerini bile değiştirdik”
Psikolojik olarak çok etkileyici bir ortam olduğunu ve çok farklı duyguları aynı anda yaşamak zorunda kaldığını vurgulayan Kundi, “Bir şeyler yapmak için oradasınız ve ne yapacağınızı bilmiyorsunuz. Bir anda ilk başta bir öfke oluyor. Neden bize ne yapacağımızı söylemiyorlar. Götürseler bir işe yarasak diyorsunuz ama öyle değil orası afet bölgesi götürseler diyeceğiniz birinin olmasından ziyade neyse onu yapmamız gerektiğini fark ediyorsunuz. İlk gece ikinci depreme hastanede yakalanan vatandaşlarımızın cenazeleri hala kaldırılamamıştı. Çünkü hastaneye yaklaşılmıyor. Sonra bir ateş yakılmış, ateşin etrafında tek katlı bir birim var. Oraya yaklaştık ve baktık önünde de Türkçe konuşmayan insanlar var, Suriyeliler. Işığı tutup içeri baktık. İçeride sedyelerde maalesef hayatını kaybetmiş insanlar. Aralarında bir anne ve iki çocuk bir sedyenin üstünde hareket ediyorlar. Kimse onları fark etmemiş mi diye panikledik. Herkes gönüllü. Herkes faydalı olmaya çalışıyor ama psikoloji çok farklı bir şey. Bunu fark ediyorsunuz. Depremde her şeyi fiilen yapmak değil, sosyal olarak da izlemek lazım.
Doktor arkadaşlarla birlikte biz hastaneye girdik. İki tane çocuk annesiyle birlikte. Sanıyorum ki ilk depremde yaralanmışlar ve bir de tekerlekli sandalyedeki bir canlı bir insanımızın daha olduğunu, yaralı olduğunu fark ettik. Onları alıp tekrar hastaneye götürdük. Hiçbir şey yapamasak da dört kişinin hayatını kurtardık. Biraz daha bir şeyler yapmalıyım düşüncesiyle hareket ediyorsunuz. Bunun bir felaket olduğunu biz o an idrak ettik. Gönüllü olsanız da olayın felsefesini anlamak biraz daha farklı. Enkazdan çıkan bebeklerin bezlerini bile değiştirdik. Sonra bize Kahramanmaraş’ta ihtiyaç oldu. Dörtyol’dan bir grup arkadaşımızı, genel cerrahi ve ortopediden arkadaşlarımızı alarak Kahramanmaraş’a yola çıktık. Nurdağı yolundaki viyadüklerden biri kırılmış olduğu için, biz üst taraftaki hafif hasar almış yoldan devam ettik. 1.5 saatlik yol yaklaşık 12 saat sürdü. Biz askeri araçla gitmemize rağmen çok zorlandık. Çünkü orası mahşer gibi hepimiz hala öyle hatırlıyoruz” dedi.
“Orası öyle bir yer ki kendi çocuklarımız aklımıza bile gelmiyor”
Yaşanan yıkıcı depremlerin çok büyük bir felaket olduğunu insanlarımızın çok büyük fedakarlıklar sergilediğini ve dayanışma ruhunun çok önemli olduğunu belirten Kundi, “Orası öyle bir yer ki kendi çocuklarımız aklımıza bile gelmiyor. Orada esas şey birilerin bize ihtiyacı olduğu. 12 saatlik yolculuk sonunda bizim ekibimiz Kahramanmaraş Sütçü İmam Efendi Üniversitesi’ne geçti. Biz oraya geçtiğimizde hemen acillere destek atmaya başladık. Servisleri toparlamaya çalıştık. Oradaki diğer gönüllü doktor arkadaşlar birlikte ilk iki üç gün çok yoğun bir hasta akışı oldu. Sistem kurulmaya başlandıkça daha rahat oldu. Gönüllü doktor sayısı çok fazla ama her şeyin organize olması bir iki gün sürdü. Herkes birbirine destek oldu orada. O felaket anında kolunu, bacağını kaybetmiş genç arkadaşlarımız bile büyük bir tevekkül içerisinde bize yardımcı olmaya çalışıyor, teşekkür ediyorlar. Biz orada hiçbir şey düşünmeden onlara yardımcı olmaya çalışıyoruz. Gerçekten bazı felaketlerin aslında sonuç olarak kopan bir şeylerin bağlanmasına vesile olduğunu görüyoruz. Çok büyük bir felaket. Gerçekten çok büyük üzüntülere şahit olduk, gördük. Bölgeden dönen gönüllü ekipteki herkes sanki deprem anını orada yaşamış. enkaz altından çıkmış gibiydik. Allah bir daha böyle bir felaketi insanlarımıza yaşatmasın. Ama gördük ki gerçekten çok büyük bir milletiz. Biz devletin oradaki en küçük ferdi olarak canla başla birbirimizin yarasını sarmak için oraya koşmuştuk. Birbirimize nasıl yardım edeceğimizi aslında bir şekilde genetiğimizi biliyor. Çok büyük acılar var. Hepsini birlikte saracağız. Burada hala hastanemize gelen depremzedelerimiz var. Kendini ufak tefek yaralı görüp aslında hastaneyi meşgul etmeyip birkaç hafta sonra gelen hastalarımız da oluyor. Bugünleri atlatacağımızı düşünüyorum” ifadelerini kullandı.
“Bu memleketin yetiştirilmiş insanları olarak ilk bizim gitmemiz gerektiğini düşündük. Bunu bir gönül borcu olarak görmedik”
Ülkenin yetiştirilmiş insanları ve doktorları olarak orada bulunmanın çok önemli olduğunu bunu hiçbir karşılık beklemeden ve kahraman ilan edilmek istemediklerini belirten Kundi sözlerine şöyle devam etti:
“Manevi olarak aslında çok yoğun duyguların yaşandığı bir ortam. Tekrar tekrar gitmek istiyoruz. Biz ekip olarak böyle bir talepte bulunduk. Bir görev beklemeden bir şekilde biz yapacağız bunları algılamış olduk. Bir sonraki felakette biz gidelim istiyoruz. Giden kişi sayısından çok daha fazla burada yapabileceğini yapmak isteyen gönüllü var. Hastalar gelirse burası da boş kalmasın ihtiyaç oldukça gelelim diye bazı arkadaşlarımızı göndermedik. Biz yıllarca eğitim almış, uzmanlığımız olan, pratiğimiz olan, hızlı karar verme yetkisine sahip olan yetişmiş bu memleketin yetiştirilmiş insanları olarak ilk bizim gitmemiz gerektiğini düşündük. Bunu bir gönül borcu olarak görmedik. O anki duygular çok gerçek. Bu gerçeklik hiç gitmez. İnşallah bir daha felaket yaşamadan bu gerçeklerle yaşarız. Oraya gittim bir fedakarlık yapıyorum değil. Hiç kimsenin de bu konuda şartlar uygun olduğu takdirde gönüllü olmayacağını düşünemiyorum.” -
Siyam ikizleri Ankara’ya getirildi
Depremlerin ardından Hatay ve Kahramanmaraş’ta incelemelerde bulunan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Ankara’ya dönüşte Cumhurbaşkanlığı uçağına siyam ikizleri Sema ve Ayşe Tanrıkulu’nun da alınması talimatını verdi.
İkizler, akşam saatlerinde Cumhurbaşkanlığı heyetini taşıyan uçakla Ankara’ya geldi.
-
Altılı Masa ‘Deprem Özel Gündemi’ ile bir araya geldi
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, Demokrat Parti Genel Başkanı Gültekin Uysal, Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu, DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan ve Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu, ‘Deprem Özel’ gündemiyle bir araya geldi. Saadet Partisi Genel Merkezi’nde buluşan liderlerin, yüzyılın felaketi olarak adlandırılan Kahramanmaraş merkezli depremler hakkında açıklama yapması bekleniyor.
-
‘Heimlich’ manevrası kurtardı
Olay, Ankara Şehirlerarası Otobüs Terminalinde (AŞTİ) meydana geldi. Malatya’da yaşanan deprem felaketi sebebiyle evleri yıkılan Rabia B. (21) ve ailesi, Manisa’daki yakınlarına gitmek üzere otobüslerinin yanaşacağı perona yöneldiler. Bu sırada ailesiyle birlikte otobüs bekleyen Rabia B’nin soluk borusuna yediği simidin parçası takıldı. Ailenin panikle attığı çığlıklar üzerine genç kızın olduğu yere koşan AŞTİ’den sorumlu müdür yardımcısı Mete Bilici, uyguladığı ‘Heimlich’ manevrasıyla Rabia B.’yi son anda kurtardı. Yapılan ilk müdahalenin ardından hastaneye götürülen depremzede genç kızın genel sağlık durumunun iyi olduğu öğrenildi. Hastanedeki tedavi sürecinin ardından Rabia B. ve ailesi Manisa’ya götürüldü. Günün kahramanlarından Mete Bilici, yaşanılanları anlatırken korku dolu o anlar ise güvenlik kamerasına yansıdı.
“Zor durumda olduğunu gördük”
Bağırma seslerini duyar duymaz olaya müdahale ettiklerini söyleyen Bilici, “Ankara’ya depremzedelerin yoğun olarak geleceğini düşündüğümüzden dolayı sahada görev yapıyoruz. Dışarıdan gelen depremzedelerin ihtiyaçlarını karşılamak için görev alanımızdaydık. Malatya’dan gelen kalabalık bir depremzede aile vardı. O sırada bir çığlık sesi duyduk. Bir kızın zor durumda olduğunu gördük. Yediği lokmanın nefes borusuna takıldığını anladık. Daha önceden almış olduğumuz ilk yardım eğitimi sayesinde Heimlich Manevrası uyguladık. Müdahaleden sonra kızın tekrar nefes aldığını gördük. Diğer tıbbı işlemler için ilgili birimlere gönderdik” dedi.
“Genel sağlık durumu gayet iyi”
Genç kızı korku içerisinde gördüğünü söyleyen Bilici, “Kızımız çok zor durumdaydı. Geçmişe dayalı rahatsızlıklarında dolayı da korkuları fazlaydı. Aile ve kendisi bize oldukça sempati duydular. Depremzede oldukları için korkuyla buraya gelmişler. Kalabalık bir aileydi. Kızımız korkusunu kısa bir sürede atlattı. Bu şekilde de aramızda bir bağ oluştu. Kendileriyle de ara sıra haberleşeceğiz. Manisa’ya gittiler. Orada yakınları varmış. Kendilerine ait 2 ev maalesef depremde yıkılmış. Kızımızın genel sağlık durumu da gayet iyi” ifadelerini kullandı.
“Her aileden bir kişinin mutlaka ilk yardım eğitimi alması gerekiyor”
İlk yardımın öneminden de bahseden Bilici, “Böyle bir olayda bir insanın hayatına dokunmak, hayatta kalmasına vesile olmak manevi olarak çok büyük bir hissiyat. Her aileden bir kişinin mutlaka ilk yardım eğitimi alması gerekiyor. Bir başkasının hayatına dokunabilirler” şeklinde konuştu.
-
Depremzedenin ekmeği Mehmetçikten
Milli Savunma Bakanlığı’nın (MSB) sosyal medya hesabından yapılan paylaşımda: “Bingöl’de konuşlu 49’uncu Komando Tugayımız Kahramanmaraş’taki seyyar sahra fırınında aralıksız olarak ekmek yapımına ve vatandaşlarımıza dağıtmaya devam ediyor” denildi.