Kategori: Ankara

  • Ankara’da kaza: 21 yaralı

    Ankara’da kaza: 21 yaralı

    İddialara göre Ankara çevre yolu Tulumtaş mevkiinde yabancı uyruklu kişileri taşıyan minibüs başka bir araca arkadan çarptı. Kazaya başka bir  otomobil de karıştı.

    Vatandaşların ihbarı üzerine olay yerine sağlık, itfaiye ve polis ekipleri sevk edildi. Kazada 21 kişi yaralanırken bazı yabancı uyruklu şahıslar hastaneye kaldırılırdı, bazılarının ise kaçtığı iddia edildi. Minibüste sıkışan iki kişiyi ise itfaiye ekipleri kurtardı. Olayla ilgili inceleme başlatıldı.

  • Yasa ihlali yapanlara yaptırım uygulandı

    Yasa ihlali yapanlara yaptırım uygulandı

    RTÜK, haftalık olağan toplantısında izleme raporlarını görüştü. Beyaz TV’de yayınlanan “Derin Futbol” programında yorumcu Rasim Ozan Kütahyalı’nın “Sukiyo” isimli Japon şarkısının ismini açık olarak yanlış anlaşılacak şekilde farklı telaffuz ederek küfürleştirmesi RTÜK engeline takıldı. RTÜK, Beyaz TV’ye yayında dilin düzeysiz ve kaba kullanımından dolayı idari para cezası kararı aldı.

    Terörist ile bağlantı TV5’e yaptırım getirdi

    Toplantıda, TV5 kanalında yayınlanan “Düşünme Vakti” programına firari FETÖ sanığı Hakan Şükür’ün canlı bağlantı ile konuk olması da görüşüldü. Üst Kurul, 6112 sayılı Yasa’da geçen yayıncılık ilkelerine aykırı hareket edildiği gerekçesiyle TV5 hakkında 3 kez program durdurma kararı verdi.

    Halk TV’ye manipülasyon cezası

    Üst Kurul, Halk TV’nin “Medya Mahallesi” programında sunucu Ayşenur Arslan ve konuk Emin Çapa’nın kanal hakkında daha önce verilen yaptırım kararının manipüle edilmesini yayıncılık ilkelerine aykırı buldu. Müeyyide kararı terör örgütlerini haklı gösteren açıklamalardan dolayı verilmişken, cezanın sebebinin sanki mimik hareketleriymiş gibi gösterilmesine karşı çıkan RTÜK, Halk TV’ye yeni bir idari para cezası yaptırımı daha uyguladı. Toplantıda Halk TV’ye uygulanan diğer bir yaptırımsa dilin kaba ve düzeysiz kullanımından ötürü geldi. “Perdenin Önü Arkası” isimli programda konuk Avukat Faik Işık’ın küfürlü sözlerini yasaya aykırı bulan RTÜK, yayıncı televizyon hakkında idari para cezası yaptırımı kararı verdi.

    RS FM’e ağır yaptırım

    Üst Kurul’da Radiosputnik’in “Ali Çağatay’la Seyir Hali” programında Amerikan askerleri tarafından sistematik işkencelerin yapıldığı Guantanamo ve Ebu Gureyb cezaevleriyle Türkiye’deki cezaevlerinin bir tutulması ve gardiyanlar ile jandarmanın hapishanelerde suç işlediğinin söylenmesi yasa ihlali olarak değerlendirildi. Yayıncı radyoya 6112 sayılı Kanun’un 8. maddesi ilk fıkrası a bendinde düzenlenen “Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin varlık ve bağımsızlığına, devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğüne, Atatürk ilke ve inkılâplarına aykırı olamaz” hükmünün ihlali sebebiyle üst sınırdan idari para cezası ve 3 kez program durdurma cezası uygulandı.

    Kurul toplantısında Virgin Radıo Türkiye’de yayınlanan “Mesut Süre ile Rabarba” isimli programda çocukların radyo başında olduğu bir zaman diliminde onların zihinsel ve ahlaki gelişimini olumsuz etkileyebilecek türden “kadınlar arasında eşcinsel ilişki” ile ilgili açıklamalar yapılması üzerine de yaptırım kararı verildi.

  • “Kılık kıyafette kesin ve kalıcı çözüm hedefliyoruz”

    “Kılık kıyafette kesin ve kalıcı çözüm hedefliyoruz”

    Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nde “21. Yüzyılda İnsan Haklarının Geleceği” temasıyla düzenlenen Uluslararası Ombudsmanlık Konferansı’nda konuştu. Konferansın hayırlara vesile olmasını dileyen Erdoğan, konferansa katkı sunanlara teşekkür etti. Bu sene 10. yılına ulaşan Kamu Denetçiliği Kurumunu ve Kamu Başdenetçisi Şeref Malkoç’u programa vesile olduğu için tebrik eden Erdoğan, “Cumhuriyetimizin 100 yılını geride bırakıp Türkiye Yüzyılı diye isimlendirdiğimiz, yeni asrına girmeye hazırlandığımız bir dönemdeyiz. Bu tarihi süreçte her alanda olduğu gibi insan hakları konusunda da yeni bir gelecek inşa etmenin gayreti içinde olacağız” dedi.

    Bugünün dünyasında en çok konuşulan, tartışılan, gündemi en fazla meşgul eden hususların başında insan haklarının geldiğine dikkat çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, yerel siyasetçilerden medyaya, akademiden uluslararası kuruluşlara kadar hemen herkesin insan hak ve özgürlüklerinden bahsettiğini belirtti. Dünyanın birçok yerinde insan haklarının muhafaza ve müdafaasıyla ilgili toplantılar düzenlendiğini, kararlar alındığını, beyanatlar verildiğini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Ancak tüm bunlar yaşanırken hayat hakkı dahil insanların en temel hakları göz göre göre çiğnenmeye devam ediyor” dedi.

    Suriye’den Filistin’e, Yemen’den Arakan’a, Türkistan’dan Afrika’ya kadar dünyanın birçok yerinde insan hak, hürriyet ve haysiyetini hiçe sayan ağır ihlallere sürekli yenilerinin eklendiğini kaydeden Erdoğan, ”Bizi birbirimize yakınlaştırması, merhamet duygumuzu harekete geçirmesi gereken krizler tam tersine insanı insani değerlerden uzaklaştırabiliyor. Covid-19 salgını, mülteci meselesi, bölgemizde patlak veren çatışmalar, bu acı gerçeğin en çarpıcı örnekleri olarak önümüzde duruyor. Gelişmiş diye ifade edilen ülkelerin salgın döneminde sadece kendilerini korumak adına sergiledikleri bencillikleri bugün utançla hatırlıyoruz. Aşı ve maske gibi salgınla mücadelede ihtiyaç duyulan tıbbi malzemelerin nasıl bir rekabet unsuru haline dönüştürüldüğünü halen unutmadık. Hatta bu süreçte kendi halkları içindeki dezavantajlı kesimleri dahi hizmet yelpazesinin dışında tutacak kadar vicdanını yitiren ülkeler gördük” diye konuştu.

    Salgının da etkisiyle kültürel ırkçılık, yabancı karşıtlığı ve İslam düşmanlığı gibi nefret suçlarının özellikle Batı toplumlarında korkunç boyutlara ulaştığına vurgu yapan Cumhurbaşkanı Erdoğan, bazı medya kuruluşları ve siyasetçilerin de söylemleriyle bu nefret iklimini körüklediklerini söyledi.

    “Bazı ülkeler, Türk adaletinden kaçan haydutların sığınağı haline dönüşmüştür”

    Milyonlarca Müslüman’ın temel özgürlüklerinin ayaklar altına alındığı, ifade hürriyeti kisvesi altında kutsallarının aşağılandığı, inançlarının bir tehdit kaynağı olarak gösterildiği vahim bir tabloyla karşı karşıya olunduğunu söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, kimi zaman medya, kimi zaman siyasetçiler, kimi zaman da bizzat devlet tarafından ötekileştirilen bu toplum kesimleri için İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’ndeki kayıtlı haklarını kullanmanın giderek zorlaştığını kaydetti.

    Hemen her gün gazetelerde ibadethaneleri, yabancılara ait iş yerlerini, sivil toplum kuruluşlarını hedef alan şiddet eylemi haberlerinin yer aldığını ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, ”Dahası göçmenlere ve yabancılara yönelik nefret suçları ya görmezden geliniyor ya soruşturulmuyor ya da örtbas ediliyor. Gerek insan haysiyetini korumakla görevli uluslararası kuruluşlar, gerekse her fırsatta demokrasi ve insan hakları dersi veren kimi ülkeler maalesef bu hak ihlalleri karşısında derin bir suskunluk içinde” dedi.

    Kendi güvenlik ve refahları dışında hiçbir şeyi önemsemeyenlerin çifte standardının artık fiyakalı sloganlarla, yasak savma türünden tavırlarla örtülemeyecek hale geldiğini dile getiren Erdoğan, “Benzer bir durum doğrudan insanımızın hayatına kıymış, kan dökmüş, sivillere yönelik terör eyleminde bulunmuş teröristler için de geçerlidir. En temel insan hakkı olan yaşam hakkına kasteden eli kanlı caniler, siyasi sığınmacı bahanesiyle korunmakta, hiçbir hukuki tahkikata uğramadan hayatlarını özgürce sürdürebilmektedir.

    Üzülerek ifade etmek isterim ki bugün NATO’da, Avrupa Konseyinde veya BM çatısı altında beraber olduğumuz bazı ülkeler, Türk adaletinden kaçan haydutların sığınağı haline dönüşmüştür” açıklamasını yaptı.
    Terör suçlularının yargıya hesap vermesi konusunda maalesef kayda değer ve somut sonuçlar doğuran hiçbir çaba harcanmadığını bildiren Erdoğan, “Bilindiği gibi 15 Temmuz gecesi 252 vatandaşımızı katleden, Meclisimizi ve Cumhurbaşkanlığı binasını bombalayan FETÖ’nün elebaşı, Amerika’daki malikanesinden örgütünü yönetmeye devam ediyor” dedi.

    Haklarında kırmızı bültenle arama kaydı olan PKK terör örgütü militanlarının Avrupa’nın göbeğinde polisin himayesinde örgüt paçavraları eşliğinde protesto düzenleyip, Türk vatandaşlarına ve temsilciliklere saldırabildiğini söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, kısa süre önce Fransa’nın başkenti Paris’te yaşanan hadiselerin bunun en son örneğini teşkil ettiğini vurguladı. Bölücü örgüt mensuplarının sadece sokakları, arabaları ve mağazaları ateşe vermekle kalmadığını, saldırılarını özellikle işindeki gücündeki insanların canına kastetmeye kadar götürdüklerini ifade eden Erdoğan, ”İyi terörist-kötü terörist ayrımının yanlışlığını bir kez daha gösteren bu olayların terörle mücadelede yeni bir dönemi başlatmasını ümit ediyorum. Şimdiye kadar Türkiye’nin bölücü örgütün uzantılarına karşı sınırları içinde ve ötesinde yürüttüğü haklı mücadeleye şaşı bakanların, bundan sonra hatalarının farkına varacaklarına inanıyorum” dedi.

    Avrupa’nın yuvalanan terör yandaşlarına karşı tedbir almakta geç kaldıklarını ifade eden Erdoğan, her gün tehlikenin daha da büyüyerek tıpkı kanser hücresi gibi bünyeyi saracağını kaydetti. Türkiye’nin teröre karşı kararlı mücadele yanında ihtiyaç sahiplerine el uzatmasıyla da örnek bir duruş sergilediğini dile getiren Erdoğan, “Çatışma bölgelerinden kaçan 3,5 milyonu Suriyeli başta olmak üzere 4 milyonu aşkın mazlum ve mağdura biz kucak açtık. Kapımıza gelip ülkemize sığınan hiç kimseyi zorla geri göndermedik. Suriyeli Türkmenler kadar Kobanili Kürtlere, Halep’teki, İdlib’deki ve Suriye’nin diğer bölgelerindeki Arap kardeşlerimize de sahip çıktık” diye konuştu.

    Suriye’deki çadır kentlerde hayata tutunmaya çalışan mazlumlara yardım götürürken kimsenin inancına, kökenine bakılmadığını ifade eden Erdoğan, ”Şu anda çadırlardan oradaki mültecileri kurtarmak için briket evler yapmaya başladık. Bunlar insan değil mi? İnsanca yaşamalarını sağlayalım istedik. Kar kışta bu çadırlardan bu insanları kurtaralım istedik. Şu anda briket evlere onları yerleştirerek, oraya tekrar geri dönüşlerini sağlayarak insani bir yaşama şeklini onlara hazırlayalım istedik. Terörden temizleyerek emniyetli hale getirdiğimiz bölgelere şimdiye kadar ülkemizden 550 bin sığınmacı geri dönmüştür. Rusya, Suriye ve Türkiye olarak bir süredir yürüttüğümüz diplomatik temaslar meyvesini verdikçe inşallah bu sayılar daha da artacaktır” açıklamasını yaptı.

    Suriye’de huzur, istikrar ve barış ortamı tesis edilene kadar Türkiye’nin kardeşlik, komşuluk ve insanlık görevini yerine getirmeyi sürdüreceğine dikkat çeken Erdoğan, ”Ege Denizi’ndeki operasyonlar sayesinde sadece geçen yıl ölümün eşiğinden kurtarılan göçmen sayısı 20 bini buluyor. Sığınmacıları denizde, Ege’de ölüme terk eden, hatta botlarını batırarak kasten öldüren, döverek, soyarak onurlarını kırarak sınırları dışına zorla iten ülkeler ise maalesef baş tacı yapılıyor. Onca görüntüye, şahide, habere, şikayete rağmen göçmenlere bu zulmü reva görenler hakkında maalesef hiçbir adım atılmıyor. Biz tüm bu riyakarlıklara rağmen insan haklarını sözde değil, elimizi taşın altına koyarak savunma devam ediyoruz” dedi.

    Diğer alanlarda da aynı ilkeli tutumla çalışmaların yürütüldüğünü aktaran Erdoğan, bu yaklaşımın en somut neticelerinin Rusya-Ukrayna savaşı sırasında gösterildiğini dile getirdi. Türkiye’nin Karadeniz üzerinden tahıl koridorunu ve esir takası anlaşmasını hayata geçirmek suretiyle milyarlarca insanın hayatını olumsuz etkileyen gıda ve enerji krizinin çözümüne katkı sağladığını hatırlatan Erdoğan, ”Sayın Putin’in biz bilabedel tahılı gönderebiliriz ve sizler de bunun nakliyesini yapıyorsunuz, evet biz de bilabedel bunun nakliyesini yaparız. Tabii bir şart oluştu.

    Durumu iyi olan Avrupa ülkelerine değil fakir, az gelişmiş Afrika ülkelerine bunları gönderelim dedik. Ben de bu teklifi doğrusu kabul ettim. Biz de Bila bedel bunları un fabrikalarımıza una çevireceğiz ve bütün çuvallara doldurarak fakir Afrika ülkelerine bunları göndermeye biz de varız dedik. Şeref Bey bir teklifte bulundu. Malum özellikle yaralılar içinde bir koridorun açılması. Biz zaten buna varız. Biz, her an sadece Rusya- Ukrayna değil aynı şekilde Suriye’den, aynı şekilde Azerbaycan’dan, Libya’dan yaralıları getirmek suretiyle hastanelerimizde bunların tedavilerini yaptırıp tekrar geri gönderiyoruz. Bunlar bizim insani görevlerimiz, vicdani görevlerimizdir. Bundan sonraki süreçte de bunları yapmaya devam edeceğiz” dedi.

    Balkanlar’da tırmanan gerilimleri düşürerek bölgenin yeni bir kan ve ateş sarmalına girmesinin önüne geçildiğini söyleyen Erdoğan, Kafkaslar’da yaşanan gerilimin yıllardır yol açtığı istikrarsızlığın dengeli ve hakkaniyetli politikayla önemli ölçüde hal yoluna koyulduğunu bildirdi. Erdoğan, ”Ülkemizin içinde de 20 yıldır gerçekleştirdiğimiz sessiz devrimlerle her kesimden insanımızın temel insan haklarıyla ilgili taleplerini yerine getirdik. Son olarak kadınlarımızın başörtüsü ve aile kurumuyla ilgili bir anayasa değişikliği teklifini meclisimize sunduk. Burada bir konunun üzerinde durmak istiyorum. Afganistan’daki son dönemdeki özellikle başörtülü kızların üniversitelerde , okullarda, okutulmasını engelleme anlayışını biz gayri insani buluyoruz, gayri İslami buluyoruz. Bir defa bizim dinimizde böyle bir şey yok. Bu kızlar, buralarda eğitim- öğretimini almalıdır.

    Onlara mani bir şeyi kimse İslam’la bize tanımlamasın, anlatmasın. İslam böyle bir şeyi kabul etmiyor, tam aksine Beşikten mezara kadar ilmi tahsil ediniz diyen bir dinin mensuplarıyız. Böyle bir şeyi yapamazsınız. Ve gerek Dışişleri Bakanlığımız gerek bizler bu işin takipçisiyiz. Hak ve özgürlükleri daha genişletme irademizin sembolü olan bu düzenleme ile acı hatıralarımızın olduğu kılık kıyafet meselesini kesin ve kalıcı bir çözüme kavuşturmayı hedefliyoruz. Türk demokrasisinin olgunluk seviyesini göstererek önemli teklif konusunda meclisimizin gerekli adımı atacağına yürekten inanıyorum.

    Şayet meclisimiz üzerine düşeni yerine getirmezse elbette son sözü milli irade söyleyecek son kararı milletimizin bizatihi kendisi verecektir. Hangi siyasi partiden olursa olsun hiçbir milletvekilimizin sorumluluktan kaçarak böyle ağır bir vebalin altına girmeyeceğini düşünüyorum. ‘Türkiye Yüzyılı’na demokrasi ve kalkınma eksiklerimizi tamamlamış, çok daha büyük hedeflere yönelmiş olarak güçlü bir başlangıç yapmakta kararlıyız. Ülkeyi yönetme sorumluluğunu üstlenirken kendimize, insanı yaşat ki devlet yaşasın düsturunu ilke edindik” ifadelerini kullandı.

    Cumhurbaşkanı Erdoğan konuşmasını şu sözlerle sürdürdü:
    “Hazırlanan her programı, hayata geçirdiğimiz her düzenleme ve projeyi bu ilke rehberliğinde planladık, uyguladık, neticelendirdik. Böylece ülkemizde tüm vatandaşlarına eşit davranan, farklılıkları zenginlik olarak gören, kuşatıcı, özgürlükçü bir devlet anlayışını hakim kıldık.”

    Türkiye’nin dünyada yönetim sistemini halkın iradesi ve demokratik yöntemlerle değiştirebilen ender ülkelerden biri olduğunu ifade eden Erdoğan, “Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ne geçmek suretiyle hem 200 yıllık yönetim tartışmalarına nokta koyduk hem de vesayet heveslilerine adeta davetiye çıkaran yürütmekteki çift başlılığa son verdik. Milli iradenin temsilcisi olan Meclisimizi güçlendirmek için oluşturduğumuz yapılardan biri de Kamu Denetçiliği
    Kurumu’dur.

    İdarenin hizmet kalitesini yükseltmeye, insan haklarının gelişmesini sağlamaya yönelik bu kurumumuz devlet ile vatandaşının kucaklaşmasının sembolü olarak görevini başarıyla ifa ediyor. Haksızlığa uğradığını düşünen vatandaşlarımızın ilgili kurumla biz çözüm bulmasını sağlayan Kamu Denetçiliği Kurumumuz yargının yükünü de hafifletiyor. Devlet ile vatandaşı arasındaki güven ilişkisini tahkim eden kurumumuz meclisimiz adına bir hak arama kapısı olarak vazifesini yerine getirmektedir. Kuruluşundan bugüne 207 binin üzerinde başvuru alan bunların 75 bini için tavsiye, 16 bine yakını için dostane çözüm kararı veren kurumumuz, yaklaşık 1 milyon kişiye hizmet sunmuştur. Özellikle devlet sistemimizdeki kurumlarımızın kamu denetçiliğinden gelen kararlara uyma oranı yüzde 80’e ulaşmıştır. Tüm kurumlardan Kamu denetçiliği kararları konusunda daha fazla hassasiyet beklediğimizi belirtmek istiyorum. Kamu Denetçiliği Kurumumuz dünyadaki diğer ombudsmanlıklarla kurduğu ilişkileri takdirle takip ediyoruz” dedi.

  • İYİ Parti Grup Toplantısı

    İYİ Parti Grup Toplantısı

    Partisinin grup toplantısında konuşan Akşener, hükümetin ekonomi politikasını eleştirerek, “Kendileri de biliyor ki sözde ekonomik model işlemiyor. Enflasyon canavarı açıklanandan daha fazla büyüyor. Sayın Erdoğan, sen kendini yorma. Önümüzdeki 5 ayda senin seçilebileceğin herhangi bir tarih yok. Sandıkta senin için emeklilikten başka seçenek yok. Cumhurbaşkanlığın kötü geçti, bari jübilen güzel olsun” dedi.

    Hazine ve Maliye Bakanı Nureddin Nebati’nin ÖTV açıklamasına da değinen Akşener, “İktidar kalan son aklını da koltuk elden gidecek telaşıyla kaybetmiş durumda. İşin en trajikomik tarafı konuştukça saçmalıyorlar, daha da rezil oluyorlar. EYT ile yeni tanışan ışıltılı bakan, ÖTV ile de yeni tanışmış. Şakacı şirin diyor ki ‘ÖTV’yi indireceklermiş’ de araba kıtlığı çektiğimiz için indirmiyorlarmış. Patronu bay krizle birlikte Edi’yle Büdü gibiler. Kendisi de çıktı, ‘Türkiye’nin 20 yılı ücretli çalışanların enflasyon karşısında en güçlü olduğu, asla ezilmediği yıllar olarak tarihe geçti’ dedi” şeklinde konuştu.

    Akşener, memur ve emekli memurların maaşlarına yüzde 30 zam yapıldığını hatırlatarak, “2022 yılında çalışanlar yüksek enflasyon nedeniyle ciddi bir refah kaybına uğradılar. 6 ayda bir enflasyon farkı verilmesi yetmiyor. Enflasyon farkını TÜİK’in makyajlı enflasyonuna göre hesaplarsan refah kaybı hiç telafi edilmiyor. Memur ve emeklilerin maaş artışının en az yüzde 55 olan asgari ücret kadar olması gerekiyordu. Gördüğü rüyanın ve yaptığı hamasi konuşmaların aksine esnafı, memuru, emekliyi, öğrenciyi, çiftçiyi bu ucube sisteme geçtiğimizden beri enflasyona ezdiriyor. Her gün daha fazla açlıkla sınıyor, yoksulluğa itiyor. Hala milletimize masal anlatmaya devam ediyor. Artık çok az kaldı Sayın Erdoğan” dedi.

  • “2022’de 182,3 milyon yolcu ağırladık”

    “2022’de 182,3 milyon yolcu ağırladık”

    Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Adil Karaismailoğlu, 2022 yılı uçak, yolcu ve yük trafik verilerini açıkladı. Aralık ayında üst geçişler ile birlikte toplam uçak trafiğinin yüzde 18,6 artarak 144 bin 578’e çıktığını belirten Karaismailoğlu, yılın son ayında iç hat yolcu trafiğinin 6 milyon 19 bin, dış hat yolcu trafiğinin 6 milyon 854 bin olduğunun altını çizdi. Karaismailoğlu, transit yolcular ile birlikte toplam yolcu sayısının yüzde 26,7 artışla 12 milyon 883 bini aştığını duyurdu. Karaismailoğlu, “İstanbul Havalimanı’na aralık ayında iniş-kalkış yapan uçak trafiği iç hatlarda 8 bin 684, dış hatlarda 28 bin 752 olmak üzere toplamda 37 bin 436’ya ulaştı. Rekorların havalimanı İstanbul’da iç hatlarda 1 milyon 119 bin, dış hatlarda 4 milyon 303 bin olmak üzere toplamda 5 milyon 422 bin yolcumuza hizmet verdik” ifadelerini kullandı.

    “Uçak trafiği yüzde 28,4 arttı”

    Geçen yılın tamamında uçak trafiğinin iç hatlarda yüzde 7 artarak 789 bin 257’ye, dış hatlarda yüzde 49,9 artışla 699 bin 40’a çıktığını ifade eden Bakan Karaismailoğlu, üst geçişlerle toplam uçak trafiğinin yüzde 28,4 artışla 1 milyon 883 bine yükseldiğini kaydetti. Ulaştırma Bakanı Karaismailoğlu, “İç hat yolcu trafiğinin 78 milyon 670 bin, dış hat yolcu trafiğinin 103 milyon 278 bin olduğu bu dönemde transit yolcular ile birlikte toplam 182 milyon 334 bin yolcumuzu havalimanlarımızda ağırladık. Yolcu trafiği 2021’e göre iç hatlarda yüzde 14,9, dış hatlarda ise yüzde 73 arttı. Toplam yolcu trafiğindeki artış bir önceki yıla göre yüzde 42,1 oldu. Aynı dönemde havalimanları yük (kargo, posta ve bagaj) trafiği iç hatlarda 774 bin 112 ton, dış hatlarda 3 milyon 230 bin ton olmak üzere toplamda 4 milyonu aştı” dedi.

    95 milyon 256 bin yolcu İstanbul havalimanlarını kullandı

    Dünyanın ve Avrupa’nın sayılı havalimanları arasında yer alan, kırdığı rekorlar ile gündeme gelen İstanbul Havalimanı’nda geçen yıl iç hatlarda 109 bin 634, dış hatlarda 316 bin 263 olmak üzere toplamda 425 bin 897 uçak trafiği gerçekleştiğini aktaran Karaismailoğlu, “İstanbul Havalimanımızda iç hatlarda 15 milyon 894 bin, dış hatlarda 48 milyon 592 bin olmak üzere toplamda 64 milyon 486 bin yolcumuza hizmet verdik. İstanbul Sabiha Gökçen Havalimanı’nda ise iç hatlarda 97 bin 130, dış hatlarda 102 bin 904 olmak üzere toplamda 200 bin 34 uçak trafiği gerçekleşti. İç hatlarda 15 milyon 218 bin, dış hatlarda 15 milyon 551 bin olmak üzere toplamda 30 milyon 770 bin yolcu trafiği oldu” dedi.

    Yeni açılan havalimanlarında 605 bin 740 yolcu ağırlandı

    Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Karaismailoğlu, 14 Mayıs 2022 tarihinde hizmete açılan Rize-Artvin Havalimanı’nda toplam 3 bin 725 uçak trafiğinin gerçekleştiğini, 524 bin 694 yolcunun da ağırlandığını belirterek, 25 Mart 2022 tarihinde hizmete sunulan Tokat Yeni Havalimanı’nda da toplam 184 uçak ve 81 bin 46 yolcu trafiğinin olduğunu aktardı.

    Turizm merkezlerinde 50 milyon 279 bin yolcuya hizmet verildi

    Dış hat trafiğinin yoğun olduğu turizm merkezlerindeki havalimanlarında iç hatlarda 16 milyon 352 bin, dış hatlarda ise 33 milyon 927 bin yolcuya hizmet sunulduğunu bildiren Karaismailoğlu, açıklamasına şöyle devam etti:
    “Uçak trafiği ise iç hatlarda 131 bin 344, dış hatlarda ise 220 bin 801 olarak gerçekleşti. Antalya Havalimanı’nda iç hatlarda 6 milyon 79, dış hatlarda 25 milyon 131 bin olmak üzere toplamda 31 milyon 210 bin yolcu trafiği gerçekleşti. İzmir Adnan Menderes Havalimanı’nda 9 milyon 837 bin, Muğla Dalaman Havalimanı’nda 4 milyon 622 bin yolcumuzu ağırladık. Muğla Milas-Bodrum Havalimanı’nda 3 milyon 904 bin, Gazipaşa Alanya Havalimanı’nda 705 bin 440 yolcumuza hizmet verdik.”

    Yatırımlar 2023’te de devam edecek

    Geçen yıl havacılık sektöründe Rize-Artvin, Tokat Yeni Havalimanı olmak üzere birçok yatırımı hayata geçirdiklerine işaret eden Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Karaismailoğlu, Amasya Merzifon Havalimanı yeni terminal binası ile yıllık yolcu kapasitesinin 700 bin yolcunun üzerine çıkarıldığını ifade etti. Yapılan yatırımların yolcu sayısına da yansıdığını kaydeden Karaismailoğlu, ihalesi gerçekleştirilen Antalya Havalimanı’nda kapasite arttırma çalışmalarının başladığını vurguladı. Karaismailoğlu, Esenboğa Havalimanı kapasite arttırma ihalesinin de aralık ayında yapıldığını hatırlatarak, ihalede en yüksek teklifin KDV dahil 560 milyon 500 bin euro olduğunu, 118 milyon 750 bin avro olan 25 yıllık kira bedelinin 90 gün içinde peşin ödeneceğini belirtti. 2023 yılında da ulaşımın her modunda olduğu gibi havacılık sektöründe yatırımların hız kesmeden devam edeceğinin altını çizen Karaismailoğlu, “Türkiye Yüzyılı’nda ulaştırmanın her alanında vatandaşımıza hizmet götürmeyi sürdüreceğiz. Milletimize hizmet etme aşkıyla çıktığımız bu yolda milletimizin desteği ile ülkemizin 2023, 2053 ve 2071 hedeflerine emin adımlarla yürüyoruz” dedi.

  • Canan Kaftancıoğlu hakkında beraat

    Canan Kaftancıoğlu hakkında beraat

    Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun’a hakaret ettiği gerekçesiyle hakkında ‘kamu görevlisine alenen hakaret’ suçundan 2 yıl 4 aya kadar hapsi istenen CHP İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu’nun yargılanmasına devam edildi. Anadolu 40. Asliye Ceza Mahkemesi’nde görülen duruşmaya, sanık Canan Kaftancıoğlu ve taraf avukatları katıldı.

    Duruşmada söz alan Fahrettin Altun’un avukatı Sezgin Tunç, “Şikayetimiz devam etmektedir. Sanık Canan Kaftancıoğlu üzerine atılı suçu işlemiştir, bu sabittir. Müvekkile yönelik kaçak işler yapma, kaçak işler peşinde koşma, dolandırıcılık ve devletin nüfuzunu kullanma şeklinde suç isnadı içeren ifadeler kullanmıştır. Bu nedenle sanığın cezalandırılmasını talep ediyoruz” dedi.

    Savcı mütalaasını tekrar etti

    Cumhuriyet Savcısı, daha önceden verilen mütalaayı tekrar ettiğini belirtti. Mütalaada, sanık Kaftancıoğlu’nun ifade özgürlüğünü aşacak şekilde isnatlarda bulunduğu gerekçesiyle ‘kamu görevlisine alenen hakaret’ suçundan 2 yıl 4 aya kadar cezalandırılması istenmişti.

    “Kesinlikle hakaret etmedim”

    Mütalaaya ilişkin söz verilen Canan Kaftancıoğlu, “Bütün vakıf arazileri 2 yıllığına kiraya veriliyorken yargılama konusu arazinin katılana 10 yıllığına kiraya verilmesi devletin nüfuzunu kötüye kullanmaktır. Katılan tarafından kaçak inşaat yapılmıştır. Söz konusu yapının kaçak olduğu anlaşıldıktan sonra yıkımına müteakip aynı gün sözleşme yapılmıştır. Ben katılan tarafa kesinlikle hakaret etmedim. CHP İl Başkanı olarak 16 milyon İstanbullunun iradesi gereği boğazın ön görünümünde olan bir araziye çivi bile çakmanın yasak olduğu bir durumda katılan tarafından yapılan kaçak yapıyı kamuoyuna duyurdum. Üzerime atılı suçlamayı kabul etmiyorum” dedi.

    “Yaptığı açıklama eleştiri mahiyetindedir”

    Sanık Kaftancıoğlu avukatı ise, “Müvekkilim yapmış olduğu görevi nedeniyle kamuoyunu bilgilendirmiştir. Yaptığı açıklama eleştiri mahiyetindedir, hakaret kastı bulunmamaktadır. Üstelik muhatabın üst düzey bir bürokrat olduğu düşünüldüğünde eleştirinin sert olması da kaçınılmazdır” diyerek Kaftancıoğlu’nun beraatine karar verilmesini talep etti.

    Mahkemeden beraat kararı

    Son sözü sorulan sanık Canan Kaftancıoğlu, “Ben gerçeği söylemek dışında hiçbir şey yapmadım” diyerek beraatini istedi. Davayı karara bağlayan mahkeme, sanığın üzerine atılı suçun yasal unsurlarının oluşmadığı gerekçesiyle beraatine karar verdi.

  • “Anayasa ile çözmek doğru bir yol olacaktır”

    “Anayasa ile çözmek doğru bir yol olacaktır”

    TBMM Başkanı Şentop, Dünya Çalışan Gazeteciler Günü vesilesiyle PMD’yi ziyaret etti. Şentop, AK Parti’nin başörtüsü teklifini müzakere etme talebinin muhalefet tarafından reddedildiğini hatırlatan gazeteciye, “Teklifi komisyon ve Genel Kurulda görüşecekler. Bu nezaket ziyareti. Süreci etkileyen bir durum değil. Sürecin başlangıcında Kılıçdaroğlu kanun teklifi verdi. Bu şekilde siyasetin gündemine geldi. Bir düzenlemeye gerek var mı yok mu ayrı bir konu. Sorun ortadan kalktı.

    Kamuda her alanda kalktı. Toplumsal ve belki siyasi mutabakatla çözüldü. Ama bir düzenleme gerekir deyince başka bir tartışma başladı. Tüm partiler bu hukuki düzenlemenin gerekli olduğunu açıkladılar. Ben bu konuda mücadele etmiş ve çalışma yapmış biri olarak çözümün ancak anayasal düzeyde olması görüşümü ifade ettim. Kanunla denenmiş, olmamış. Kanunla bu iş çözülememiş. Anayasa ile çözmek doğru bir yol olacaktır. Ayrıca serbestlik getiren bir hukuki düzenleme kanunla olmaz. Kanuna dayanırsa bir başkası da kanunla yasak getirir. Kanunla alınan verilen bir serbestliğe indirmiş olursunuz. Anayasa daha güçlü bir teminat” dedi.

    Şentop, başörtüsü teklifinin kabul edilmeme ihtimaline yönelik soruya, “Sürecin başlangıcı itibariyle baktığımızda kanun değişikliği teklifi verilmişti. Konu bu şekilde siyasetin gündemine geldi. Bir hukuki düzenleme gerekir diye teklif gelince tartışma başladı. Düzenlemenin ne olacağı tartışması başladı. 80-90’larda iki düzenleme yapılmış ama çözüme kavuşmamış. Kanunla bu iş çözülmemiş. Anayasa ile çözülmesi bakımından doğru olacaktır. Benim kanaatim kalıcı bir şekilde çözülsün isteniyorsa anayasa değişikliği geçer diye düşünüyorum. Ama gözünün üstünde kaşın var gibi bazı tartışmalarla ‘istemiyoruz’ gibi yaklaşıldığında bazı bahaneler var” şeklinde konuştu.

    AK Parti Grup Başkanvekili Yılmaz Tunç, PMD’yi ziyaret etti. Tunç, başörtüsü teklifine yönelik olarak, “Teklif sunuldu. Daha önce görüşme yapıldı hatırlarsanız, metin ortaya çıktı artık komisyon süreci başlayacak. Genel Kurul aşaması olacak siyasi partilerin, AK Parti grubunun görüşme talebinin reddetme gerekçeler doğru değil. Bunu kabul etmemiz mümkün değil, grubumuzun görüşme isteğini gerekçe olarak Karma Komisyon gündeme alınıyorsa, bunlar birbiriyle farklı. Karma Komisyondaki konu dokunulmazlıklarla ilgili bunu karıştırmak, buna gerekçe göstermek doğru değil” ifadelerini kullandı.

  • Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan 6’lı masaya ilişkin açıklama

    Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan 6’lı masaya ilişkin açıklama

    Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye Esnaf ve Sanatkarlar Kredi ve Kefalet Kooperatifleri Birlikleri Merkez Birliği (TESKOMB) tarafından ATO’da düzenlenen Yüz Yüze Türkiye Esnaf Buluşması programına katıldı. Erdoğan, kredi ve kooperatiflerin sayısının 932’e çıkartarak hizmet ağını genişlettiklerini belirtti. Geçen yıl esnafın kooperatifler vasıtasıyla kullandığı kredi bakiyesinin 123,2 milyar lirayı bulduğunun bilgisini veren Erdoğan, “Bununda 90,5 milyar lirası faizle indirimli kredilerdir. Cumhuriyet tarihinin en büyük sosyal konut hamlesinin bir ayağını da ilk iş yerim projesi oluşturmaktadır. Özellikle genç girişimcilerimizi ilk iş yerim projesiyle uygun şartlarda iş yeri sahibi yapıyoruz. Aynı şekilde 1 milyon alt yapılı arsa kampanyasından aynı zamanda esnaflarımızın yararlanacağını düşünüyoruz. Birlikte üreterek birlikte çalışarak ülkemizi hedeflerine ulaştırana kadar bize durmak dinlenmek yok” diye konuştu.

    Dünya’nın resesyonu konuştuğu bir dönemde Türkiye’nin 2021’de yüzde11.,4 ve 2022 ilk 3 çeyreğinde yüzde 6.2 oranına bir büyüme oranına ulaştığının bilgisini veren Erdoğan sözlerini şu şekilde sürdürdü:
    “Geçtiğimiz dönemde sadece küresel krizlere karşı insanımızı korumakla kalmadık, ekonomi programımızı hem önümüzdeki engelleri aşacak, hem de büyük hedeflere yönelebilmemizi sağlayacak şekilde yeniden oluşturduk. Yatırım, istihdam, üretim ihracat ve cari fazla yoluyla ülkemizi büyütme esasına dayalı ekonomi programımızı kararlıkla uyguladık. Dünya’nın resesyonu konuştuğu bir dönemde biz 2021’de yüzde 11.,4 ve 2022 ilk 3 çeyreğinde yüzde 6.2 oranına bir büyüme oranına ulaştık.

    Milli gelirimizdeki döviz kurundaki aşırı yükselişten kaynaklanan nisbi yavaşlamayı durdurup yeniden yükselişe geçtik. İstihdamda 31,5 milyonla tarihimizin en yüksek seviyesine ulaştık. İhracatımızı 254,2 milyar dolarla Cumhuriyet tarihinin rekorunu kırdı. Buraya nereden geldik 36 milyar dolardan geldik. Nereden nereye? Cari açığımızın en önemli sebebi olan enerji, Karadeniz gazından, yeni petrol kuyularına, güneş ve santrallerine kadar her alanda çok büyük bir atılım içindeyiz. Çalışanların ve emeklilerin ücretlerine yaptığımız yüksek oranlı artışla enflasyon sebebiyle oluşan refah kaybını telafi ediyoruz. Bu yıl uzun süredir emek verdiğimiz pek çok projenin hayata geçtiğine hep beraber şahit olacak sevincini hep beraber kutlayacağız.”

    2023 seçimlerinde herhangi bir kazaya meydan vermemek gerektiğinin altını çizen Erdoğan,
    “2023 seçimlerinde herhangi bir kazaya meydan vermemek gerekiyor. Yeni yönetim sistemimize göre seçimlerde Cumhurbaşkanı ayrı mecliste görev yapacak milletvekilleri ayrı seçiliyor. Biz Cumhur ittifakının adayı olarak aylardır milletimizin huzurundayız. Bir yandan bugüne kadar yaptıklarımızı anlatıyor bir yandan Türkiye 100 yılı vizyonumuzla geleceğimize ışık tutuyoruz. Ama er meydana olan seçim meydanında mücadele tek kişiyle olmuyor. Daha önceki cumhurbaşkanlığı seçimlerinde karşımıza adaylar çıkmıştı. Onlarla yarışmış ve milletimizin teveccühüyle sandıkta ipi göğüslemiştik. Şimdi seçime kaldı şurada 4-5 ay ama hala karşımıza çıkabilen veya çıkartılabilen bir aday yok” dedi.

    Gelecek Partisi Ahmet Davutoğlu’nun sözlerine ilişkin Erdoğan, “Bir masa kurmuşlar etrafında 6 kişi gözüküyor bir de gözükmeyen var 7, tabii bunun dışında kimler var bilmiyoruz. Habire toplanıp duruyorlar. Her defasında millet bekliyor ki aday çıkarsınlar da ülke ve millet için hayırlı bir yarış başlasın. Herkes bir aday ismi beklerken masadan çıka çıka ülkeyi altı kişi ile yönetecekleri kararı çıktı. En iyi siz bilirsiniz. kardeşlerim 6 kaptan bir gemiyi batırır, tek kaptan bir gemiyi gider. Yedekler ayrı. İki şoför bir arabaya muhakkak kaza yaptırır.

    Bunlar ise görünürde 6 kişiyle Allah bilir aslında kaç kişiyle ülkeyi yönetmeye talibiz diyorlar. Parlamenter sisteme tekrar geçeceğiz diyerek çıktıkları yolda döndüler dolaştılar sonunda dünyada eşi benzeri olmayan bir sistem ortaya attılar. Biliyorsunuz ülkemizde Cumhurbaşkanı seçilebilmek için en az her iki kişiden birinin oyunu almak gerekiyor. Ama bunların seçtiği Cumhurbaşkanı oyunu aldığı en az 2 kişiden biri değil masadaki 6 kişiye karşı sorumlu olacakmış. 2 kavram çok önemli güven ve istikrar. Ülkenin ve halkın hiçbir hayatı meselesinde kendi özgür iradesiyle karar alamayacak birini millet niye Cumhurbaşkanı diye başına geçirsin ki? Oyu millet verecek, ülkeyi 6 tane kayyum yönetecek. Bırakın davulun başkasının toprağın başkasının elinde olmasını bir tane davula 6 tokmak birden inecek.

    Bir yanda 25 -30 milyon insanın oyuna olan cumhurbaşkanı olacak. Diğer tarafta çoğu birkaç yüz bini bile bulmayan oy gücüyle onu yöneten 6 kişi olacak. Bu modeldeki cumhurbaşkanının Anadolu’daki insanımızın ‘kargaları uzak tutsun diye tarlasına koyduğu nedir? Bostan korkuluğunda’ daha fazla iradesi daha fazla şahsiyeti daha fazla iktidar olabilmesi mümkün mü? Millet ülkeyi yönetecek Cumhurbaşkanı arıyor. Bunlar cumhurbaşkanının yönetecek 6 kişinin derdine düşmüş. Bu çarpıklığın bu akıl tutulmasının bu ihtiras kumkumasını millet ödeyecek. Bu millet bu oyunu bozar” diye konuştu.

    “85 milyon yerine 6’lı masadaki genel başkanlara hizmet edecek bir kuklayı aday diye dayatmak kibrin ve bencilliğin dik alasıdır”

    85 milyon yerine 6’lı masadaki genel başkanlara hizmet edecek bir kuklayı aday diye dayatmak kibrin ve bencilliğin dik alası olduğunun vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şu sözleri kaydetti:
    “Bu millet bu millet seçim meydanlarında açıkladığı hiçbir projeyi verdiği hiçbir sözü kifayetsiz muhterislerin kurduğu masadaki ağa babalarından izin ve icazet almadan gerçekleştirmeyecek kişiyi oraya çıkarmaz. Yıllarca istikrarsızlıktan yürütmede ki çift başladıktan çok çekmiş bizim gibi ülke böyle bir model önermek en başta millete hakaretti.

    Bu ülkede biliyorsunuz 6 ayda bir seçim yapıldı senede bir seçim yapıldı. Bir buçuk yılda bir seçim yapıldı. İstikrar diye bir şey kalmış mıydı ? Hayır meselenin çok daha vahim yani mutabakata vardır dedikleri bu sistemin mevcut anayasamıza alenen aykırı olmasıdır. Anayasanın vermediği bir yetkiyi kullanmaya çalışmanın adı demokrasi değil sivil darbe teşebbüsüdür. Bizim milletimiz nasıl Bürokratik vesayete sokak vesayetine, terör örgütleriyle kotarılmak istenen silah vesayetine boyun eğmemişse ise altılı masadaki muhterislerin sivil vesayetine karşıda dimdik duracaktır.

    Uzaktan bir kumandayla hareket edecek olan bir cumhurbaşkanı adayına oy verin demek milletin aklıyla alay etmek demektir. 85 milyon yerine 6’lı masadaki genel başkanlara hizmet edecek bir kuklayı aday diye dayatmak kibrin ve bencilliğin dik alasıdır. Milletimizde böyle bir adaya ne oy verir nede bu adayın iradesine ipotek koyan vasilerine itibar eder. ‘Horozun çok olduğu yerde sabah olmazmış derler.’ Bu kadar çok Cumhurbaşkanı silüetinin olduğu yerde eserde olmaz, hizmet olmaz. Daha da önemlisi ülkemizin dünyanın ve bölgemizin içinde bulunduğu fırtınalı sularda böyle bir yönetime yol alması savaşlardan krizlere uzanan gerilimleri başarıyla yönetmesi mümkün değildir.”

  • “Anadolu’da esnaf demek kardeş demektir”

    “Anadolu’da esnaf demek kardeş demektir”

    Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Ato Congresium ‘da gerçekleşen ”Yüz Yüze Türkiye Esnaf Buluşması” programında konuştu.

    Erdoğan, ”Gönülleri fethede fethede bu toprakları vatan haline getirdik. Yaşanan her kargaşa döneminden sağ salim çıkabilmemizi, kısa sürede toparlanıp yeniden ayağa kalkabilmemizi gizli gücümüz esnafımızın ahilerimizin dirayetine borçluyuz. Bunun son örneğini 15 Temmuz’da gördük. Darbeci hainlere sokakları dar eden vatandaşlarımızdan önemli kısmı esnafımızdı. Sivil Şehit ve gazilerimiz arasında ilk sırayı esnafımız alıyor. O gece birileri atacakları sosyal medya mesajlarının tonunu ayarlamakla meşgulken bizim esnafımız ölüm kusan silahlara meydan okuyordu” dedi.

    Esnaf toplumun sorunlarını yansıtan önemli bir topluluk olduğunu kaydeden Erdoğan,” Hayatının bir döneminde esnaflık yapmış bir kardeşiniz olarak biz de sizlerin içinden çıkarak buralara geldik. Ülkemizde işlerin nasıl gittiğini anlamak için önce esnafa bakıyoruz. Orada huzur, dirlik, şükür varsa tamam diyoruz. Orada sıkıntı görüyor, şikayet duyuyorsak dikkatimizi öne çıkan meselelerin çözümüne yöneltiyoruz” diye konuştu.

    Geçtiğimiz ay Antalya’da Kumluca’da yaşanan sel felaketinin ardından bölgeye giden ekiplerin esnafa acil ihtiyaçları için 10’ar bin lira maddi destek verildiğini söyleyen Erdoğan, ”Esnafımızın bir kısmı benim zararım o kadar fazla değil, daha çok ihtiyaçları olanlara verin diyerek kendilerine sunulan parayı iade etti. Esnafımız bu ahlaka, bu duruşa sahip olduğu müddetçe Allah’ın izni ile ne bu ülkeye, ne bu millete hiç kimse diz çöktüremez. Anadolu’da esnaf demek ahi demektir. Ahi demek de kardeş demektir. Ahiliğin esasları da şunlardır. İnançta; sebat, doğru yolda; olgunluk, dilde; açıklık, sözde; düzgünlük, işte; kuvvet, çalışmada; dikkat, mal ve rızıkta; bolluk, dostlara sevgi; akrabalara şefkat” açıklamasını yaptı.

    Cumhurbaşkanı Erdoğan,” İlk asrını geride bıraktığımız cumhuriyeti esnafımızla kurup bu günlere getirdiysek ülkemizi vesayetçilerin, darbecilerin, terör örgütlerinin kifayetsiz muhterislerin pençesinden nasıl esnafımızla kurtardıysak geçtiğimiz 20 yılda gerçekleştirdiğimiz demokrasi ve kalkınma altyapısını nasıl esnafımızla tamamladıysak inşallah Türkiye Yüzyıl’ını da esnafımızla birlikte inşa edeceğiz” dedi.

    Katılımcılara seslenen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Cumhuriyetimizin ilk yüzyılının sembolü 2023’te saflarımızı daha da sıklaştırıyor muyuz- Ülkemizin kazanımlarına göz dikenlerin heveslerini bir kez daha kursaklarında bırakıyor muyuz? Türkiye Yüzyılı’nı birlikte inşa ediyor muyuz? Rabbim hepinizden razı olsun. Dünya ile birlikte ülkemizi de olumsuz etkileyen bir Covit -19 salgını yaşadık. Bu salgınla birlikte küresel emtia ve gıda tedarik zincirlerinde kırılmalar başladı. Yetmedi, Rusya Ukrayna Savaşıyla üstüne bir de enerji krizi eklendi. Gelişmiş ülkeler dahil tüm ekonomiler hayat pahalılığının başını çektiği ciddi krizlerle boğuşuyor. Tüm dünya son 60- 70 yılın en yüksek enflasyon oranlarıyla mücadele ediyor” diye konuştu.

    Türkiye güçlü sağlık ve üretim altyapısı sayesinde bu süreçten kendini pozitif ayrışmayı başardığını ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan,” Bu arada sıkıntılar da yaşadık. Ülkemizin önünü kesmeye yönelik önceden beri devam eden sinsi oyunlar ekonomi alanında pervasız bir tehdide dönüştü. İçeride kasıtlı şekilde körüklenen panik bu tehdidin faiz döviz kuru ve enflasyon üzerindeki sonuçlarını daha da ağırlaştırdı. Eşi benzeri görülmemiş bu tablonun yol açtığı tabloları göğüslemek için çok büyük mücadeleler verdik. Öncelikle her kesimin ama özellikle de esnafımızın ve çalışanlarımızın ayakta kalmasını sağlayacak tedbirler aldık” dedi.

    Salgın döneminde esnafa sadece gelir kaybı ve kira desteği olarak aktarılan kaynağın 4. 6 milyar lira olduğunu belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan,” 3 bin ve 5 bin lira tutarındaki hibeler olarak verdiğimiz destek 4. 3 milyar liradır. Halkbank kredilerinde 2020 ve 2021 yıllarında 14 milyar liralık ertelemeler yaptık. Kredi ve kefalet kooperatiflerine olan 850 milyar liralık borçların yeniden yapılandırılmasını temin ettik. Vergi, ve SGK borç yapılandırmalarında kredi garanti kefaletlerinin yükseltilmesine, icra takiplerinin ertelenmesine, mali sicil affına, vergi indirimlerine kadar pek çok kolaylık sağladık. Bunlardan biri de kazancı basit usulde tespit edilen esnafımızın gelir vergisi dışında tutularak yıllık beyanname yükünden kurtarılmasıdır. Hamdolsun bu sıkıntılı dönemi en az kayıpla geride bıraktık” ifadelerini kullandı.

    Son 20 yılda esnafa verilen önemli desteklerin olduğuna dikkat çekerek,” Destekleri saymaya kalksak saatler, günler sürer. Esnafımızın Halkbank’tan kullandıkları faiz indirimli kredi limitini 5 bin liradan 500 bin liraya çıkardık. Yatırımlardaki kredi limitini bir buçuk milyon liraya yükselttik. Politika faizindeki düşüne paralel olarak esnafımızın kullandığı kredilerdeki hazine sübvansiyonunu yüzde 50’ye kadar artırdık. Son olarak esnafımıza tahsis ettiğimiz 100 milyar liralık kaynak için Halkbank kredilerinin faiz oranını yüzde 9 buçuktan yüzde 7 buçuğa indirdik.

    Hazinemiz, esnafımızın kredi indirimini desteklemek için geçtiğimiz yıl 10 milyar liralık bir kaynak kullandı. Cumhuriyetimizin 100. yılında 100 milyar lira esnaf kredisi parolası ile hayata geçirdiğimiz destek paketinden şimdiye kadar 136 bin esnafımız faydalandı.3 ay gibi kısa sürede toplam 45 milyar liraya ulaşan kredi kullanım miktarı günden güne artıyor. Esnafımızın çok büyük teveccüh gösterdiği destek paketinin limitini 50 milyar lira ilave ile toplamda 150 milyar liraya çıkartıyoruz. Ayrıca 1. ve 2. risk grubunda bulunan ve halihazırda esnaf başına 500 bin lira olan kredi üst limitinden diğer risk gruplarındaki esnafımıza da haziran ayı sonuna kadar yararlanma imkanı getiriyoruz. Binlerce esnafımızın daha yüksek tutarda finansmana erişmesini temin ediyoruz” açıklamasını yaptı.

    Halkbank’tan paraf, troy esnaf kredi kartı bulunan esnafın kredi kartı harcamalarına üç ay ödemesiz olmak üzere toplam 12 ay vadeli yüzde 9. 75 gibi düşük faiz oranıyla taksitlendirme yapabileceklerini ifade eden Erdoğan, “Ayrıca paraf troy esnaf kartı olan esnafımızın hammadde, malzeme alımlarında kullandığı kredi kartı üst limitini yüzde 50 oranında artırarak 100 bin liradan 150 bin liraya yükseltiyoruz” müjdesini verdi.

  • Darp raporu alacaktı hemşirelere saldırdı

    Darp raporu alacaktı hemşirelere saldırdı

    Yıldırım Beyazıt Üniversitesi Yenimahalle Eğitim ve Araştırma Hastanesinde meydana gelen olayda Melisa Ç., eşinden şiddet gördüğünü iddia ederek darp raporu talebinde bulundu. Kan verdiği sırada sağlık çalışanları ile tartışan Melisa Ç., annesi M.B. ve arkadaşı Ç.B. ile birlikte 2 hemşireye yumruk ve tekmelerle saldırdı. Kavga, güvenlik görevlilerinin araya girmesiyle yatıştırıldı.

    Şiddete maruz kalan hemşireler şikayette bulunurken, kendilerine ilk müdahaleyi ise mesai arkadaşları yaptı. Polis ekiplerince gözaltına alınan Melisa Ç. ile annesi ve arkadaşı, emniyetteki işlemlerinin ardından adliyeye sevk edildi. Mahkemeye çıkarılan 3 şüpheli, adli kontrol şartıyla serbest bırakıldı.

    “Kendimi tutamadım”

    Melisa Ç.’nin ifadesinde, “Rapor almak için hastaneye gitmiştim. Doktor tahliller için kan aldırmam gerektiğini belirtti. Ben de odadan çıkarak kan vermek için hemşirelerin yanına gittim. Sedyeye oturduğumda hemşire bana emir vererek konuştu. İlk başta sakin kalmaya çalıştım. Lakin aynı şekilde konuşmaya devam edince ben de kendimi tutamadım” dediği öğrenildi.