Kategori: Ankara

  • Onur Eker’in ölüm nedeni belirlenemedi

    Onur Eker’in ölüm nedeni belirlenemedi

    Ankara’da, Kurban Bayramı’nın ilk günü kaçan kurbanlığın peşinden giderek kaybolduktan 2 gün sonra cesedi çalılık alanda dere yatağında bulunan tıp fakültesi öğrencisi Onur Eker’in (20) ölüm nedeni belirlenemedi. Soruşturma kapsamında İstanbul Adli Tıp Kurumu’nca hazırlanan raporda, Onur Eker’in mevcut verilerle ölüm sebebi ve mekanizmasının bilinemediği belirtildi.

    Kırıkkale Üniversitesi Tıp Fakültesi 2’nci sınıf öğrencisi Onur Eker, Kurban Bayramı’nın 1’inci günü, Pursaklar ilçesinde dedesi Zühtü Erdoğan’ın (65) dağlık alana kaçan kurbanlık koyununu yakalamak için peşinden gidince kayboldu. Bayramın 3’üncü günü akşam saatlerinde kaybolduğu yerden yaklaşık 12 kilometre uzaklıkta dere yatağının kenarında Onur Eker’in cansız bedenine ulaşıldı. Onur Eker’in cenazesi Ankara Adli Tıp Kurumu’nda yapılan otopsinin ardından Karşıyaka Mezarlığı’nda toprağa verildi.

    ‘ÇÜRÜME NEDENİYLE ANALİZ YAPILAMADI’

    Onur Eker’in ölümüyle ilgili Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’nca yürütülen soruşturma kapsamında İstanbul Adli Tıp Kurumu’nca hazırlanan otopsi raporu dosyaya ulaştı. Raporda bedende ileri derecede çürüme nedeniyle yumuşak dokularda ayrıntılı travmatik değişim analizi yapılamadığı, iç organlarda ayrıntılı değerlendirme yapılamadığı, kan ve idrar elde edilemediğinden ayrıntılı analizlerin yapılamadığı belirtildi. Raporda, “Tespit edilen etil alkolün çürüme ile oluştuğu dikkate alındığında; mevcut verilerle kişinin ölüm sebebi ve mekanizmasının bilinemediği değerlendirilmiştir” denildi.

    ‘NEGATİF OTOPSİ SONUCU ORTAYA ÇIKMIŞTIR’

    Ailenin avukatı Tuncay Seven, DHA’ya yaptığı açıklamada, 20 Temmuz 2021 tarihinde kaçan kurbanlık peşinde kaybolan ve yaklaşık 2 gün süren arama tarama çalışmaları sonucu dere yatağında cansız bedeni bulunan Onur Eker’in ölüm sebebine ilişkin yürütülen savcılık soruşturmasında önce Ankara Adli Tıp Kurumu’ndan rapor alındığını; ancak ölüm nedeninin tespit edilemediğini söyledi. Seven, bunun üzerine kesim ölüm nedeninin belirlenmesi için dosyanın İstanbul Adli Tıp Kurumu’na gönderildiğini hatırlatarak, “Yapılan tetkikler sonucunda İstanbul Adli Tıp Kurumu tarafından düzenlenen raporda da Onur Eker’in ölüm sebebi ‘mevcut verilerle kişinin ölüm sebebi ve mekanizmasının bilinemediği’ gerekçesiyle ne yazık ki belirlenememiş, ‘negatif otopsi’ sonucu ortaya çıkmıştır. Yine merhumun bedeninde ölümüne yol açacak herhangi bir dış etken, bulgu, arı sokması tespit edilememiştir” dedi.

    ‘TAKİPSİZLİK VERİLECEĞİ BİLDİRİLDİ’

    Avukat Seven, bu negatif otopsi raporu sonrası Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’nca soruşturmanın doğal ölüm sebebine bağlı olarak takipsizlik kararı ile sonlandırılacağının kendilerine bildirildiğini söyledi.

  • Vahşice katledilen Başak Cengiz son yolculuğuna uğurlandı

    Vahşice katledilen Başak Cengiz son yolculuğuna uğurlandı

    İstanbul’da Can Göktuğ Boz tarafından samuray kılıcıyla öldürülen Başak Cengiz, memleketi Ankara’da son yolculuğuna uğurlandı. Cenazede kızının tabutuna sarılan anne Beyhan Cengiz, geçirdiği sinir krizi sonrası bayıldı.

    İstanbul Ataşehir dün akşam saatlerinde 27 yaşındaki Can Göktuğ Boz, iş için Ankara’dan İstanbul’a gelen hiç tanımadığı mimar 28 yaşındaki Başak Cengiz’e samuray kılıcıyla saldırdı. Ağır yaralanan genç kadın kanlar içinde yere yığıldı. Cengiz, kaldırıldığı hastanede yapılan tüm müdahaleye rağmen kurtarılamadı. Şüpheli Boz ise polis tarafından gözaltına alındı.

    Cengiz’in cenazesi, otopsi işlemlerinin ardından memleketi Ankara’ya getirildi. Bugün Yenimahalle ilçesindeki Yahyalar Merkez Camii’nde Başak Cengiz için cenaze namazı kılındı. Cenazeye babası Avni ve annesi Beyhan Cengiz ile nişanlısı Mahir Mızrak ve çok sayıda yakını katıldı. Cenazede taziye dileklerini babası Avni Cengiz ile nişanlısı kabul etti.

    ‘SEVGİLİMİ PAZAR GÜNÜ ALACAKTIM AMA CENAZE ARABASIYLA GETİRDİM’

    Ayakta durmakta güçlük çeken Mahir Mızrak, “Kendisini bilmez birinin saldırına uğradı ve hayatını kaybetti. Kendisi bir melekti ve bu dünyaya fazlaydı, bu yüzden çekip gitti. Saldırgan yakalandı ve konunun takipçisi olacağız. En ağır şekilde cezalanmasını istiyoruz. Hatta idam istiyoruz. Her gün servise binen benim sevgilim o gün servise binemedi. Pazar günü işi bitiyordu onu alıp gelecektim. Düğün hazırlıklarına başlayacaktık. 6 aydır nişanlıydık, 2 yıldır beraberdik. Görevi çıkmasaydı ve oraya gitmeseydi daha erken evlenecektik. Ancak cenaze arabasıyla getirdim onu” dedi.

    ‘GERİ DÖNECEKTİN, GELİN OLACAKTIN YAVRUM’

    Bu arada sinir krizi geçiren Beyhan Cengiz, kızının tabutuna sarılarak, ‘Yavrumu dalından kopardılar, yavrum doğradılar, yavrumu bizden ayırdılar. Geri dönecektin, gelin olacaktın yavrum. Kuzum benim’ diyerek feryat ederken baygınlık geçirdi. O sırada Cengiz’in yanındakiler anneyi omuzlarına alarak cami dışına çıkardı. Beyhan Cengiz, gelen ambulansla hastaneye götürüldü.

    Başak Cengiz’in cenazesi, öğle namazının ardından kılınan cenaze namazı sonrası Karşıyaka Mezarlığı’nda gözyaşları arasında toprağa verildi.

  • Eşi yerine baldızını öldüren sanığa iyi hal indirimi

    Eşi yerine baldızını öldüren sanığa iyi hal indirimi

    Ankara’da şiddet gördüğü gerekçesiyle evi terk eden eşini pompalı tüfekle öldürmek isterken, yanında bulunan ablasını öldüren Abdulsamed Ünal’a verilen cezada iyi hal indirimi uygulandı. Tutuklu yargılanan Ünal’a baldızını öldürmekten verilen ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası, müebbet hapse çevrildi. Sanığa, eşini öldürmeye teşebbüsten verilen 15 yıl hapis cezası da tahrik ve iyi hal indirimiyle 9 yıl 4 aya düşürüldü.

    Ankara’da Zennure Ünal (24), 2019’da şiddet uyguladığını iddia ettiği, 1 çocuğunun babası olan eşi Abdulsamed Ünal’dan (27) şikayetçi oldu.

    Boşanmak istediğini söyleyen ve ablası Leyla Kılınç’ın (31), Mamak’taki evine yerleşen Zennure Ünal, eşi hakkında uzaklaştırma kararı aldırdı.

    Bu durumu kabullenemeyen Abdulsamed Ünal, satın aldığı pompalı tüfekle eşinin kaldığı evin önünde pusu kurdu. Ünal, eşi ve ablası binaya girerken üzerlerine ateş açtı.

    Leyla Kılınç, saçmaların başına isabet etmesi sonucu olay yerinde yaşamını yetirirken, Zennure Ünal bina içerisine kaçtı. Eşinin arkasından 2 el, o sırada yardım etmek için kadını evine alan komşusu İ.P.’ye de 1 el ateş eden Ünal, olay yerinden kaçtı. Zennure Ünal yara almadan kurtulurken, İ.P. hafif yaralandı.

    AĞIRLAŞTIRILMIŞ MÜEBBET TALEBİYLE DAVA

    Abdulsamed Ünal, olaydan 4 gün sonra teyzesine ait saklandığı evde yakalandı. Ünal, emniyetteki işlemlerinin ardından çıkarıldığı sulh ceza hakimliğince tutuklandı.

    Ünal hakkında ‘tasarlayarak kasten öldürme’, ‘eşe karşı kasten öldürmeye teşebbüs’, ‘kasten öldürmeye teşebbüs’, ‘mala zarar verme’ suçlarından; evinde saklandığı teyzesi ve eniştesi hakkında da ‘suçluyu kayırma’ suçlarından dava açıldı.

    EŞİNİ VE ABLASINI SUÇLADI

    Ankara 33’üncü Ağır Ceza Mahkemesi’nde tutuklu yargılanan sanık Ünal, savunmasında eşinin kendisini aldattığını ileri sürdü.

    Ünal, “Tek amacım 3 yaşındaki çocuğumu kurtarmaktı. Çocuğumu almak için gittim. Leyla bana ‘Yiyorsa gel’ dedi. O sırada bir el ateş ettim. Kaçan eşimin peşine binaya girdim. Birkaç el ateş ettim. Bu sırada birisi vuruldu sonra binadan çıktım. 1,5 gün bir sığınakta saklandım. Daha sonra teyzemlere giderek olayı anlattım. Birkaç gün sonra polisler gelince teslim oldum” dedi.

    “HAMİLEYKEN BİLE DAYAK YEDİM”

    Zennure Ünal ise eşinden evlilikleri boyunca şiddet gördüğünü, hamileyken bile dayak yediğini ileri sürerek, “Boşanmak istediğimi söylediğimde şiddeti daha da arttı. Yaralanmadık yerim kalmadı. Bıçaklandım, yerlerde sürüklendim. Beni, çocuğumu öldürmekle tehdit etti. Olay günü evin önüne pusu kurup ablamı öldürdü. Ben kaçarak kurtuldum. Komşumuzu yaraladı. Şikayetçiyim” diye konuştu.

    KAMERA GÖRÜNTÜLERİ DELİL OLDU

    Zennure Ünal’ın avukatı, sanığın cinayeti tasarlayarak işlediğini ileri sürerken, olay anına ilişkin güvenlik kamerası görüntülerini delil olarak sundu.

    Görüntülerde Ünal’ın elinde pompalı tüfekle beklediği ve ateş ettiği görüldü. Avukat, sanığın bina önünde yaklaşık 1,5 saat beklediği ve elinde pompalı tüfekle binaya girdiği anları gösteren görüntülerin, cinayetin tasarlayarak işlendiğinin kanıtı olduğunu söyledi.

    ‘İYİ HAL’ VE ‘TAHRİK’ İNDİRİMİ

    Mahkeme heyeti sanık Ünal’a ‘tasarlayarak öldürme’ suçundan önce ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası verdi.

    Bu ceza sanığın duruşmadaki davranışları nedeniyle iyi hal indirimi uygulanarak müebbet hapse çevrildi. ‘Eşi kasten öldürmeye teşebbüs’ suçundan sanığa verilen 15 yıl hapis cezası ise tahrik ve iyi hal indirimiyle 9 yıl 4 aya indirildi. Sanığa, eşini evine alan İ.P.’yi öldürmeye teşebbüs suçundan da 8 yıl 4 ay hapis cezası verildi.

    Zennure Ünal’ın avukatı, sanığın indirim alabilmek için eşi ve öldürdüğü ablasına iftira attığını, aldığı cezalardaki indirim yönünden Bölge Adliye Mahkemesi’ne itiraz ettiklerini belirtti.

  • Tacizi önlemek istereken öldürülen Haydarcan’a veda

    Tacizi önlemek istereken öldürülen Haydarcan’a veda

    Ankara’da taciz edilen 12 ve 13 yaşındaki iki kız çocuğunu korumak isterken bıçaklanarak öldürülen 28 yaşındaki Haydarcan Kılıçdoğan, Pir Sultan Abdal Cemevi’nde törenin ardından gözyaşlarıyla toprağa verildi.

    Haydarcan Kılıçdoğan (28) için Batıkent’te bulunan Pir Sultan Abdal Cemevi’nde tören düzenlendi.

    Törene Haydarcan’ın ailesi ile birlikte CHP Genel Başkan Yardımcıları Veli Ağbaba, Tekin Bingöl, Yenimahalle Belediye Başkanı Fethi Yaşar, çok sayıda vatandaş katıldı.

    ”OĞLUM YARDIMSEVERDİ”

    Güçlükle ayakta duran anne Songül Kılıçdoğan, gözyaşlarını tutamadı. Songül Kılıçdoğan, “Hiç böyle düşünmemiştik, aklımızdan geçmiyordu. Hayalimiz böyle değildi. Oğlum bu kadar yardımseverdi. Belaya gitmedi, bela onu buldu. Oğlum ölmedi, melek oldu” dedi.

    Anne Kılıçdoğan, tören sırasında oğlunun tabutunun önünde oturup, gözyaşı döktü.

    ”HAYDARCAN ÖLMEDİ, İNSANLIK ÖLDÜ”

    Törene katılan bir kişi de kalabalığa seslenerek “Haydarcan ölmedi, insanlık öldü” diye konuştu.

    Törende Haydarcan’ın iki kız çocuğuna yardım ederken öldürüldüğü belirtilerek, helallik istendi.

    Törenin ardından Haydarcan’ın cenazesi Karşıyaka Mezarlığı’na götürülerek, gözyaşları arasında toprağa verildi.

    BABASINI ARAYIP ‘BIÇAKLANDIM’ DEMİŞ

    Haydarcan’ın kuzeni Eren Öztaş, gazetecilere yaptığı açıklamada, Haydarcan’ın tacize uğrayan iki kız çocuğuna yardım ederken bıçaklandığını hatırlatarak şöyle konuştu:

    “Olayın ardından babasını kendisi aramış, cep telefonundan ‘Ben bıçaklandım’ diyor. Babası da bizi arayınca olay yerine gittik. Ben gittiğimde Haydarcan’ı ambulansa bindiriyorlardı. Direkt öldürmek için bıçaklamışlar.

    Biz koşarak güvenlik güçleri ile birlikte saldırganları yakaladık. Bıçağı atmışlardı, montlarını atıyorlardı. Artık başka insanların çocukları ölmesin. Önlem alınmasını istiyoruz. Daha fazla olmasın, artık yeter.”

    17 yaşındaki iki katil zanlısı ise tutuklandı.

  • 11 yaşındaki Suriyeli Muhammed, başı taşla ezilmiş halde ölü bulundu

    11 yaşındaki Suriyeli Muhammed, başı taşla ezilmiş halde ölü bulundu

    Ankara’nın Altındağ ilçesinde, 2 gün önce kaybolan Suriye uyruklu Muhammed Hattabi (11), boş bir gecekondunun içinde başı taşla ezilerek öldürülmüş halde bulundu.

    Olay, akşam saatlerinde Alemdağ Mahallesi 917’nci Sokak’ta bulunan metruk gecekonduda meydana geldi. Gecekonduda bir erkek çocuğun hareketsiz yattığını gören vatandaşlar, polise haber verdi. İhbar üzerine bölgeye sağlık ve polis ekibi sevk edildi. Ekiplerin yaptığı konrolde hareketsiz yatan çocuğun başının taşla ezilerek, öldürüldüğü belirlendi. Yapılan incelemede cesedin üzerinden cüzdan ve kimlik çıkmadı. Polis ekipleri, daha önce kayıp bildiriminde bulunan Suriye uyruklu bir aileyi olay yerine getirdi. Cesedin başına gelen karı- koca, çocuğun, kaybolan oğulları Muhammed Hattabi olduğunu teşhis etti. Muhammed Hattabi’nin cansız bedeni, olay yerindeki incelemenin ardından otopsisi yapılmak üzere Adli Tıp Kurumu Morgu’na kaldırıldı.

    Gasp edildiği ortaya çıktı

    Olayla ilgili soruşturma başlatan polis ekipleri, Suriye uyruklu bir şüpheliyi gözaltına aldı. Henüz kimliği açıklanmayan şüphelinin, Muhammed Hattabi’yi gasp etmek için gecekonduya soktuğu, küçük çocuğun direnç göstermesi üzerine de başına taşla vurarak öldürdüğü öğrenildi. Olayla ilgili başlatılan soruşturma sürüyor.

  • Devlet erkanı Anıtkabir’de

    Devlet erkanı Anıtkabir’de

    Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan başkanlığındaki devlet erkanı ve siyasi parti liderleri 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı kutlamaları kapsamında Anıtkabir’i ziyaret etti.

    Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşunun 98’inci yıl dönümü nedeniyle Anıtkabir’de tören düzenlendi. Törene Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, TBMM Başkanı Mustafa Şentop, Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, Anayasa Mahkemesi Başkanı Zühtü Arslan, bakanlar, yüksek yargı temsilcileri, siyasi parti temsilcileri, Genelkurmay Başkanı Orgeneral Yaşar Güler, kuvvet komutanları katıldı. Anıtkabir’in avlusuna, Kuvvet Komutanlıkları ile Sahil Güvenlik ve Jandarma Genel Komutanlığı’nı temsilen askerler de alındı. Alanda vatandaşlar için de yer ayrıldı.

    ‘CUMHURİYETİMİZİ 2023 HEDEFLERİ İLE BULUŞTURMAKTA KARARLIYIZ’

    Cumhurbaşkanı Erdoğan başkanlığındaki devlet erkanı, Aslanlı Yol’dan yürüyerek, Mustafa Kemal Atatürk’ün mozolesine geçti. Erdoğan’ın mozoleye çelenk bırakmasının ardından saygı duruşunda bulunuldu, İstiklal Marşı okundu. Buradan, Misak-ı Milli Kulesi’ne geçen Cumhurbaşkanı Erdoğan’a alandaki vatandaşlar sevgi gösterisinde bulundu.

    Cumhurbaşkanı Erdoğan, Anıtkabir özel defterine şunları yazdı:

    “Aziz Atatürk; Cumhuriyetimizin 98’inci yıl dönümüne kavuşmanın gururunu yaşadığımız bu müstesna günde, zatıalinizi, silah arkadaşlarınızı ve kahraman şehitlerimizi bir kez daha şükranla yad ediyoruz. Şehitlerimizin canları pahasına bizlere emanet ettiği cumhuriyetimizi her alanda güçlendirmek, itibarını artırmak ve dünyanın en güçlü 10 ekonomisinden biri yapmak için gece gündüz çalışıyoruz. Tüm insanlığın koronavirüs salgını sebebiyle ciddi krizlerle boğuştuğu bir dönemde, Türkiye; ihracat, istihdam, üretim ve yatırım alanında elde ettiği başarılarla kalkınma yolculuğunu sürdürmektedir. Şanlı tarihi zaferlerle dolu kahraman bir milletin mensupları olarak Cumhuriyetimizi 2023 hedefleri ile buluşturmakta kararlıyız. Ruhun şad olsun.”

      

  • Eski Bakan Muammer Güler’in yeğeni ölü bulundu

    Eski Bakan Muammer Güler’in yeğeni ölü bulundu

    Eski İçişleri Bakanı Muammer Güler’in yeğeni Hakan Güler, eşi Betül Güler tarafından evinde ölü bulundu.

    Eski Bakan Muammer Güler’in yeğeni Hakan Güler, Ankara’nın Etimesgut ilçesi Bağlıca Mahallesindeki evinde eşi Betül Güler tarafından ölü bulundu. Eve geldiğinde eşi Hakan Güler’i yatağında hareketsiz şekilde gören Betül Güler’in ihbarı üzerine olay yerine sağlık ve jandarma ekipleri sevk edildi.

    Sağlık ekipleri, yaptığı incelemede Hakan Güler’in hayatını kaybettiğini belirledi. Güler’in cenazesi yapılan ilk incelemenin ardından kesin ölüm nedeninin belirlenmesi için Ankara Adil Tıp Kurumuna kaldırılırken, jandarma olayla ilgili soruşturma başlattı.

  • Covid korkusu yüzünden felç kaldı

    Covid korkusu yüzünden felç kaldı

    Ankara’da Murat Telli (42), bel fıtığı ağrıları artmasına rağmen koronavirüs korkusuyla hastaneye yaklaşık 1 ay geç gidince kısmi felç oldu. Belden aşağısı tutmayan ve yeniden yürüyebilmek için fizik tedavi gören Telli, “Hocalarım ‘Erken gelseydin felç kısmını görmeyecektin, ameliyat olup gidecektin’ dediler. Ben koronavirüsten korktum, hastaneye gelmedim, daha beter hastalığa yakalandım” dedi.

    Bel fıtığı rahatsızlığı bulunan Murat Telli’nin nisan ayının başında ağrıları arttı. Telli, koronavirüs kapıp, ailesine bulaştırma korkusuyla hastaneye gitmeyi ihmal etti. Ağrıları şiddetlenmesine rağmen hastaneye gitmeyen Telli’nin 22 Nisan’da belden aşağısı tutmamaya başladı. Bunun üzerine Sağlık Bilimleri Üniversitesi Gülhane Eğitim ve Araştırma Hastanesi’ne başvuran Telli, acil ameliyata alındı; ancak kısmi felç oldu. Hastaneye yaklaşık 1 ay geç başvurması nedeniyle belden aşağısı tutmayan Telli, şimdi yeniden yürüyebilmek için aynı hastanede fizik tedavi görüyor.

    ‘KEŞKE DAHA ERKEN GELSEYDİM’

    Murat Telli, bulaş korkusuyla hastaneye başvurmadığını anlatarak, “‘Koronavirüs kaparım’ korkusuyla ‘Daha sonra giderim’ diyerek gitmedim. Belimden altında uyuşma oldu, felç geçirdim, hemen hastaneye başvurdum. Acil ameliyata alındım, geç kaldım. Keşke daha erken gelseydim, belki şu an durumum daha normal olurdu. Semptomu, rahatsızlığı olanlar mutlaka hastaneye gelsin. ‘Koronavirüs olurum’ diye insanlar hastaneye gelmiyor; ama diğer hastalık ilerliyor. Hocalarım ‘Erken gelseydin felç kısmını görmeyecektin, ameliyat olup gidecektin’ dediler. Ben koronavirüsten korktum, hastaneye gelmedim daha beter hastalığa yakalandım” dedi.

    ‘KORONAVİRÜS KORKUSUYLA GELMEYEN HASTALAR VAR’

    Sağlık Bilimleri Üniversitesi Gülhane Eğitim ve Araştırma Hastanesi Beyin ve Sinir Cerrahisi Uzmanı Doç. Dr. Cahit Kural ise Murat Telli’nin hastaneye geldiğinde bacaklarında kuvvet kaybı olduğunu söyleyerek, “Omuriliği ciddi oranda basan bel fıtığı olduğunu tespit ettik. Felç olarak hastaneye başvurdu. Koronavirüs pandemisi süresince bel ve boyun fıtığı olup takiplerini ‘Koronavirüs kaparım, yoğun bakıma düşerim, aileme bulaştırırım’ korkusu ile hastanemize gelmeyen hastalarımız var. Bu hastaların bir kısmında ilerleyici kuvvet kaybı, cinsel fonksiyon bozuklukları, idrar ve gaita ile ilgili problemleri meydana geliyor. Maalesef bu hastalar son çare olarak hastaneye geliyor. Bu yüzden yapacağımız ameliyatın etkisi de sınırlı oluyor. ‘Kuvvet kaybınız varsa büyük abdest ve idrar ile ilgili probleminiz varsa acil gelin, bu tür semptomlar varsa 4-6 saat içinde acil ameliyata alalım’ diyoruz” diye konuştu.

    ‘BAŞARI ORANI DÜŞÜYOR’

    Erken sürede cerrahi işlemde başarı oranının yüzde 95’lerin üzerine çıktığını belirten Doç. Dr. Kural, “Cerrahi süresi uzayınca maalesef başarı oranı da düşüyor. Beyin ve sinir cerrahisi olarak omuriliğe basan fıtığı kaldırıyoruz; ama oluşmuş bir hasarımız var, oluşmuş hasarı fizik tedavi ile geri döndürmek için yoğun şekilde uğraşıyoruz. Murat beyi ameliyattan sonra fizik tedaviye aldık, şu an kısmi felç durumumuz var” dedi.

  • Elleri bağlı, ağzında havluyla ölü bulunmuştu! Vahşetin detayları ortaya çıktı

    Elleri bağlı, ağzında havluyla ölü bulunmuştu! Vahşetin detayları ortaya çıktı

    Ankara’da yalnız yaşadığı evinde elleri bağlı, ağzına da havlu sıkıştırılmış cansız bedeni bulunan kargo firmasında kurye Erşan Aydemir’in (34), internetten bir arkadaşlık sitesi üzerinden tanıştığı Samet Eren Emelce (21) ve Oğuzhan Ülker (24) tarafından öldürüldüğü ortaya çıktı. Gözaltına alınan Emelce ve Ülker, hırsızlık amacıyla Aydemir’in evine girdiklerini, karşı koyunca bayıltma amacıyla darp edip ellerini bağladıklarını ileri sürdü.

    Kargo şirketinde kurye olarak çalışan Erşan Aydemir, önceki gün Keçiören ilçesi Atapark Mahallesi 340’ıncı Cadde’deki evinde elleri bağlı, ağzına da havlu sıkıştırılmış halde ölü bulundu. Vücudunda darp izleri bulunan Aydemir’in cesedi, kesin ölüm nedeninin belirlenmesi için Ankara Adli Tıp Kurumu’na kaldırıldı. Eğitim fakültesi mezunu olan Aydemir’in, 26 Temmuz’da nişanlandığı öğrenildi.

    TÜM MAHALLENİN GÜVENLİK KAMERALARI İNCELENDİ

    Aydemir’in ölümü ile ilgili Ankara Emniyet Müdürlüğü Cinayet Büro Amirliği ekipleri soruşturma başlattı. Kurulan özel ekip, Aydemir’in evinin bulunduğu mahalledeki tüm güvenlik kamerası görüntülerini incelemeye aldı. Yapılan incelemede, kurye motoru ile Aydemir’in evinin etrafında dolaşan 2 kişi tespit edildi. 2 kişinin, yaklaşık 10 dakika sonra saat 21.40 sıralarında Aydemir’in oturduğu apartmana girdiği belirlendi. Yaklaşık yarım saat içeride kalan bu kişilerin Samet Eren Emelce ve Oğuzhan Ülker olduğu saptandı. Emelce ve Ülker’in, daha sonra ellerinde çanta ve takım elbise ile çıktıları ve motorla uzaklaştıkları belirlendi. Şüpheliler, Keçiören ilçesinde saklandıkları evde polisin düzenlediği operasyonla gözaltına alındı.

    CİNAYETİ İTİRAF ETTİLER

    Emelce ve Ülker, polisteki sorgularında cinayeti itiraf etti. Şüpheliler, Erşan Aydemir ile internetten arkadaşlık sitesi üzerinden tanıştıklarını, evine hırsızlık için gittiklerini, Aydemir’in kendilerine karşı koyması üzerine darp ettiklerini, elini ve kolunu bağladıktan sonra ses çıkarmaması için ağzına havlu koyduklarını söyledi. Şüpheliler, Aydemir’i öldürme niyetinde olmadıklarını, sadece bayıltmak istediklerini ileri sürdü.

    Emelce ve Ülker’in, Aydemir’e ait 2 telefon ve 1 takım elbise alarak evden ayrıldığı, telefonlardan birisini de sattıkları belirlendi. 2 şüpheli, emniyetteki ifadelerinin ardından adliyeye sevk edildi.

  • Ankara’da 2 kız çocuğuna darp ve cinsel taciz iddiasına 2 tutuklama

    Ankara’da 2 kız çocuğuna darp ve cinsel taciz iddiasına 2 tutuklama

    Ankara’nın Sincan ilçesinde 12 ve 13 yaşlarındaki 2 kız çocuğunu darp edip, cinsel tacizde bulunduğu iddiasıyla gözaltına alınan Mustafa Saydam (32) ile kız arkadaşı Dilek Ece Aydemir (18) tutuklanarak cezaevine gönderildi.

    Dilek Ece Aydemir, cumartesi günü, aynı apartmanda ailesiyle oturan N.U. (13) ile binada oturan babaannesinin yanına gelen M.T. (12) adlı kızları ‘Kahvaltı yapacağız’ diyerek, erkek arkadaşı Mustafa Saydam’ın yanına götürdü.

    Mustafa Saydam, Dilek Ece Aydemir, 2 kızı daha sonra taksiyle kiraladıkları eve götürdü. Mustafa Saydam’ın, evde zorla içki içirip, darp ettiği 2 kıza cinsel tacizde bulunduğu iddia edildi.

    Binada görevli kapıcının sesler üzerine zile basmasının ardından Mustafa Saydam, 2 kızı bıraktı. M.T.’nin durumu anlattığı annesi F.T.’nin şikayeti üzerine Mustafa Saydam ile kız arkadaşı Dilek Ece Aydemir, polis tarafından yakalanarak, gözaltına alındı.

    Emniyetteki işlemlerin ardından adliyeye sevk edilen 2 şüpheli tutuklanarak cezaevine gönderildi. Öte yandan Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı yetkililerinin, iki kızın aileleri ile iletişime geçtiği, psikososyal destek sağlanacağı ve hukuki sürecin de bakanlık tarafından takip edileceği öğrenildi.