Kategori: Ankara

  • Kızını öldüren babaya verilen cezanın gerekçesi açıklandı

    Kızını öldüren babaya verilen cezanın gerekçesi açıklandı

    Ankara’nın Çubuk ilçesinde kızı Şeyma Yıldız’ı (17) internette uygunsuz görüntüleri olduğu gerekçesiyle öldüren Harun Yıldız’a (51) verilen ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasının gerekçesi açıklandı. Kararda Harun Yıldız’ın iddia ettiği gibi Şeyma’nın uygunsuz videosunun bulunmadığı, bulunmuş olsa bile bunun sanığa yönelen, mağdur tarafından gerçekleştirilmiş herhangi bir ‘haksız fiil’ kabul edilemeyeceği belirtildi.

    Harun Yıldız, geçen 6 Şubat’ta, dershane çıkışında aracıyla aldığı kızı Şeyma Yıldız’ı, Çubuk Kargın Mahallesi’ne götürüp, burada tabancayla vurarak, öldürdü. Polisi arayarak teslim olan baba, sevk edildiği mahkemece tutuklandı.

    MAHKEME CEZADA İNDİRİM UYGULAMADI

    Ankara 33’üncü Ağır Ceza Mahkemesi’nde tutuklu yargılanan sanık savunmasında, kızının internette uygunsuz videosunu gördüğünü ileri sürerek, “Daha önce mahkemeden görüntülerin incelenmesini talep etmiştim ancak bu kabul görmedi. Kızım, o görüntülerde baygın olarak görülüyordu, birileri kızıma bu kötülüğü yaptı. Onların bulunup cezalandırılmasını istiyorum” dedi. Mahkeme Başkanı Hasan Şatır, “Görüntülerin gerçek olduğunu kabul etsek ne değişecek. Bundan yola çıkarak ölen çocuğu kusurlu mu kabul edeceğiz?” diye karşılık verdi. Sanık, ‘alt soydan akrabayı kasten öldürmek’ suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptırılırken, cezada indirim uygulanmadı.

    GEREKÇELİ KARAR: VİDEODAKİ ŞEYMA DEĞİL

    Mahkeme, kararın gerekçesini açıkladı. Kararda, babanın savunmasında; kızına, görüntüleri sorduğunu, ölenin de bunu kabul etmediğini ve sonra ‘sus baba’ dediğini söylediği aktarıldı. Ölü muayene raporunda Şeyma’nın 9 ateşli silah yaralanması sonrası öldüğü belirtilerek, “Her ne kadar sanık görmüş olduğu videodaki şahsın kızı olduğunu söylemiş ise de; mahkememizce alınan bilirkişi raporunda videodaki kişinin Şeyma Yıldız olmadığı belirlenmiştir. Videodaki şahıs ölen Şeyma Yıldız olsa bile bu durum sanığa yönelen haksız bir eylem oluşturmadığı gibi sanığın da böyle bir düşüncesi olmayıp, savunmalarında amacının videoyu çeken kişiyi bulup öldürmek oluğunu, kızına bunu yapanların cezalandırılmasını, ölen Şeyma Yıldız’ı korumak istediğini söylemiştir. Bu durumda sanığa yönelen, mağdur tarafından gerçekleştirilmiş herhangi bir haksız fiil oluşmadığından unsurları oluşmaması nedeniyle sanık lehine haksız tahrik hükümleri uygulanmamıştır” denildi.

    Kararda ayrıca, Şeyma Yıldız’ın olay tarihinde 18 yaşından küçük olması, sanığın öz kızının olması nedeniyle ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası verildiği, suçun işleniş biçimi, olayın vahameti ve toplumda yarattığı infial ile sanığın yargılama sürecindeki davranışları göz önünde bulundurularak, TCK’nın 62’nci maddesinde öngörülen takdir indiriminin de uygulanmadığı belirtildi.

  • Tecavüz davasında sperm delili ortadan kayboldu

    Tecavüz davasında sperm delili ortadan kayboldu

    Ankara’da Prof. Dr. Hasan Bilgili’nin, sahibi olduğu hayvan hastanesinde çalışan veteriner hekim Ç.B.’ye (23) tecavüz ettiği suçlamasıyla tutuksuz yargılandığı davada ‘sperm örneği’ delilinin kaybolduğu ortaya çıktı. Olaydan sonra Ç.B.’den alınan ve sperm tespit edilen numunenin, üzerinde ‘adli olgu’ yazmadığı gerekçesiyle hastanede çöpe atılarak imha edildiği belirlendi. Ç.B.’nin avukatının suç duyurusu üzerine hazırlanan bilirkişi raporunda, hastane idaresi ile ilgili personel kusurlu bulundu.

    Veteriner Prof. Dr. Hasan Bilgili, Ankara Üniversitesi Veteriner Fakültesi’nde öğretim üyesi olduğu 2019 yılı Nisan ayında, kendisine ait hayvan hastanesinde çalışan veteriner Ç.B’ye cinsel saldırıda bulunduğu iddiasıyla gözaltına alındıktan sonra tutuklandı; ancak savcılık tarafından re’sen tahliye edildi. Olayla ilgili idari soruşturma kapsamında üniversitedeki görevinden çıkarılan Bilgili hakkında, ‘nitelikli cinsel saldırı’, ‘cebir ve tehdit ile hürriyeti yoksun kılma’, ‘tehdit’ ve ‘hakaret’ suçlarından 5 yıldan 27,5 yıla kadar hapis cezası istemiyle de dava açıldı.

    Ç.B.’NİN AVUKATINDAN SUÇ DUYURUSU

    Bilgili, delilleri yok etmek amacıyla ona yardım ettiği ileri sürülen veteriner hekim Serkan Durmaz ve Ç.B’nin vücudundaki cinsel saldırı izlerini temizlediği iddia edilen jinekolog Dr. Hüseyin Şenyurt’un, Ankara 31’inci Ağır Ceza Mahkemesi’nde yargılaması sürerken, ‘sperm örneği’ delilinin soruşturma aşamasında hastanede kaybolduğu, Hasan Bilgili’nin de bu yüzden re-sen tahliye edildiği ortaya çıktı. Ç.B.’nin Avukatı Aslı Arıhan, dava için çok önemli olan bu delilin kaybolmasında sorumlu olduğunu ileri sürdüğü hastane personeli ve görevli polis memurları hakkında Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’na suç duyurusunda bulundu. Avukat Arıhan, suç duyurusu dilekçesinde, olay günü hastanede alınan ilk cinsel saldırı raporunda ve daha sonra alınan raporlarda sanığın müvekkiline cinsel saldırıda bulunduğunu gösteren sperm hücreleri tespit edilmişken, en son alınan Adli Tıp Kurumu raporunda, numunelerin hastaneden kuruma yanlış gönderilmesi nedeniyle delilerin karartılarak, suçun örtbas edilmeye çalışıldığını iddia etti ve sorumluluğu bulunanlar hakkında kamu davası açılmasını talep etti.

    HASTANE: ‘ADLİ’ İBARESİ BULUNMADIĞI İÇİN İMHA EDİLDİ

    Bunun üzerine savcılık soruşturma başlattı. Soruşturma kapsamında Ankara Şehir Hastanesi’ne yazı gönderilerek görüş istendi. Hastaneden savcılığa gönderilen yanıtta, Ç.B’den alınan örneklerin adli kaydının bulunmadığı, bu nedenle tutanak işlemi yapılmadığı için de numuneyi bırakan görevlinin isim kaydının olmadığı ifade edildi. Yanıtta ayrıca numunenin üzerinde ‘adli’ ibaresi bulunmasının bu süreçte belirleyici olduğunun altı çizilerek, “Kişiden alınan swaplar üzerinde ‘adli vaka’ ibaresi olmadığı için sonuç raporlandıktan sonra imha edilmiştir” denildi.

    ‘ADLİ VAKA OLDUĞU BİLGİSİ VERİLMEDİ’

    Bunun üzerine laboratuvar raporunda ismi bulunan doktorlar ile polise teslim tutanağında ismi olan özel firma çalışanının ifadesi alındı. Doktorlar ve özel firma çalışanı, olayda sorumlulukları ve kusurları olmadığını, ayrıca sistemde numunelerin ‘adli vaka’ olduğuna dair herhangi bir kayıt bulunmadığını ve olayın ‘adli vaka’ olduğunu bilmediklerini öne sürdü. Ç.B’den alınan numune üzerinde sperm analizi yapan doktor, “Sperm örneğini görünce bunu raporda belirttim. Bu olayda adli vaka olup olmadığını bilmiyorum. Bize böyle bir bilgi verilmedi. Sistemde böyle bir kayıt görmedim. Adli vakalarda nasıl bir yol izleyeceğimiz bilinmiyordu. Adli vaka olduğu bize bildirilmiş olsaydı elbette danışır ve alınması gereken tedbirler varsa bunları alırdık” ifadelerini kullandı.

    ‘ADLİ OLGU TİTİZLİK VE ÖZENİ İLE UYUMSUZ’

    Soruşturma kapsamında hazırlanan bilirkişi raporunda da hastanede Ç.B’ye ait örneklerin incelenmesi ve polise teslimi sırasında yaşanan yanlışlıklara dikkat çekildi. Raporda Ç.B’nin 5 Nisan 2019 tarihinde polis memuru eşliğinde Ankara Şehir Hastanesi Acil Servisi’ne ‘cinsel saldırı’ şikayetiyle başvurduğu hatırlatılırken, “Rutin bekleme süresi içerisinde iken olguya ait örneklerin bir kısmının polis memuruna teslimi de gerçekleşmiş olmasına rağmen, kalan örneklerin imha edilmiş olması, adli olgu titizlik ve özeni ile uyumsuz bulunmuştur” denildi.

    LABORATUVAR GÖREVLİSİ ‘ASLİ’, DOKTORLAR ‘TALİ’ KUSURLU

    Bilirkişi raporunda, polise örnekleri eksik teslim eden laboratuvar görevlisi ‘asli’ kusurlu bulunurken, hastanede idari soruşturma yapılması gerektiği yönünde görüş bildirildi. Raporda, adli olgulara ait örneklerin alınması ve laboratuvara gönderilmesinde, muayene eden hekimin sorumlu olduğuna, ancak laboratuvarda çalışan hekim ve personelin de adli olguya yönelik sorumluluğu bulunduğuna dikkat çekildi. Ayrıca, “Örneklerde sperm aranması istenmesine rağmen, sistemde adli olgu kaydı bulunduğu halde ve polis memuruna örneklerin teslim edilmesi basamakları gerçekleşmiş olduğu halde, olgunun ‘adli olgu’ olduğunun anlaşılamamış olması ve ‘adli olgu’ bildirimi yapılmadığı şeklinde savunma yapılması hukuki sorumluluğu ortadan kaldırmaz” tespiti yapıldı. Raporda, örnekleri koruyucu madde kullanmadan laboratuvara gönderen doktor ile, mikrobiyoloji laboratuvarında yaptıkları inceleme sonucu örneklerde sperm bulan; ancak örneklerin adli olguya ait olması nedeniyle önlem almayan doktorlar ‘tali’ kusurlu bulundu.

    HASTANE İDARESİ ‘TALİ’ KUSURLU

    Raporda ayrıca, sperm tespit edilen swap örneklerin ismi bilinmeyen bir mikrobiyoloji kliniği personeli tarafından, ‘adli olgu’ olup olmadığı kontrol edilmeksizin imha edildiği, imhayı gerçekleştiren personelin de ‘tali’ kusurlu olduğu belirtildi. Laboratuvardaki organizasyon bozuklukları sebebiyle hastane idaresinin de ‘tali’ kusurlu olduğuna dikkat çekilerek, “Bu nedenle hastanede konuya ilişkin olarak kapsamlı bir idari soruşturma yapılarak sorumluların belirlenmesi ve eksikliklerin giderilmesi hususunun çok önemli olduğunu değerlendirmekteyiz” denildi. Savcılığın, sorumlular hakkında Sağlık Bakanlığı’nın soruşturma izni vermesi halinde dava açması bekleniyor.

  • FETÖ firarisi eski emniyet müdürü tutuklandı

    FETÖ firarisi eski emniyet müdürü tutuklandı

    Ankara’da, polis operasyonunda yakalanan FETÖ firarisi, eski 1’inci Sınıf Emniyet Müdürü Yüksel Sezer, mahkemece tutuklandı.

    FETÖ/PDY soruşturması kapsamında, hakkında yakalama kararı bulunan ve 3 yıldır aranan Yüksel Sezer, 14 Kasım’da başkasına ait kimlikle Çankaya’da polis ekiplerince yakalandı. Emniyetteki işlemleri tamamlanan, eski 1’inci Sınıf Emniyet Müdürü Sezer, Ankara Adliyesi’ne gönderildi. Sezer, savcılık işlemlerinin tamamlanmasının ardından tutuklama istemiyle Nöbetçi Sulh Ceza Hakimliği’ne sevk edildi. Yüksel Sezer, ‘silahlı terör örgütüne üye olma’ suçundan tutuklandı.

  • Yine Ankara yine sağlık çalışanlarına saldırı girişimi

    Yine Ankara yine sağlık çalışanlarına saldırı girişimi

    Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Cebeci Hastanesi Çocuk Yoğun Bakım Servisi’nde hasta yakınları, sağlık çalışanlarına saldırı girişiminde bulundu. Sağlık personelinin, kapının açılmaması için arkasına tıbbi cihazları koyarak, kendilerini korumaya aldıkları anlara ilişkin görüntüler, sosyal medyada tepki çekti. Olayla ilgili 5 kişi, gözaltına alındı.

    https://www.dailymotion.com/video/x7xh9z6

    Ankara’da, Keçiören Eğitim ve Araştırma Hastanesi’ndeki sağlık çalışanlarına saldırının benzeri, dün gece Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Cebeci Hastanesi’nde yaşandı. Geçirdiği kaza sonucu Çocuk Yoğun Bakım Servisi’ne kaldırılan hastanın yakınları, bilinmeyen nedenle sağlık personeline saldırı girişiminde bulundu. Sağlık çalışanları da yoğun bakım kapısının açılmaması için arkasına tıbbi cihazları koyarak, kendilerini korumaya aldı. Hasta yakınlarına ilk müdahaleyi özel güvenlik görevlileri yaptı. Daha sonra gelen polis ekiplerince hasta yakınları, kapı önünden uzaklaştırıldı. Olaya karışan 5 kişi, gözaltına alındı.

    SENDİKADAN KINAMA

    Sağlık çalışanlarının tıbbi cihazlarla barikat kurup, korku içinde beklerken çekilen görüntüleri, sosyal medyada paylaşıldı. Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası’nın (SES) Twitter’daki hesabından olaya ilişkin videolar paylaşılarak, tepki gösterildi. ‘Sağlık emekçilerine yönelik şiddeti kınıyoruz’ notu ile paylaşılan mesajda, “Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Cebeci Hastanesi Çocuk Yoğun Bakım Servisinde dün akşam hasta yakınları tarafından saldırıya uğrayan ve kapıları tutarak kendilerini korumaya çalışan sağlık emekçilerine yönelik şiddeti kınıyoruz. Sağlıkta şiddete karşı mücadelemiz devam edecek” denildi.

    BİLİM KURULU ÜYESİ KAYA: ÇİRKİN SALDIRIYI KINIYORUZ

    Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Göğüs Hastalıkları Uzmanı ve Sağlık Bakanlığı Bilim Kurulu üyesi Prof. Dr. Akın Kaya da saldırıyı Twitter’daki hesabından kınadı. Kaya, “Ankara Üniversitesi Cebeci Hastanesi Çocuk Yoğun Bakım Ünitesi’nde dün gece sağlık çalışanlarımıza yapılan çirkin saldırı ve şiddeti kınıyoruz. Olayla ilgili adli süreçler başlatılmış olup suçluların gerekli cezayı almalarını bekliyoruz” dedi.

    Ankara Keçiören Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde, 22 Eylül’de yine hasta yakınları, sağlık çalışanlarına saldırmıştı. Sağlık çalışanları, saldırıdan korunmak için kapının arkasında barikat kurmuştu. Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’nca olayla ilgili başlatılan soruşturma sonunda iddianame düzenlenmiş, olaya karışan 5 kişi hakkında ‘görevi yaptırmamak için direnme’ ve ‘kamu malına zarar vermek’ suçlarından 8 yıl 6 aya kadar hapis cezası istemiyle dava açılmıştı.

  • FETÖ firarisi eski emniyet müdürü böyle yakalandı

    FETÖ firarisi eski emniyet müdürü böyle yakalandı

    Ankara’da, ‘FETÖ/PDY üyeliği’nden 3 yıldır aranan, eski 1’inci Sınıf Emniyet Müdürü Yüksel Sezer, polisin düzenlediği operasyonla gözaltına alındı.

    İl Emniyet Müdürlüğü Organize Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü ekipleri, yapılan teknik ve fiziki takip sonucu ‘FETÖ/PDY silahlı terör örgütüne üye olmak’ suçundan 3 yıldır aranan, meslekten ihraç 1’inci Sınıf Emniyet Müdürü Yüksel Sezer’in, Çankaya ilçesi Ata Mahallesi’ndeki adresini tespit etti. Ekipler, sabahın erken saatlerinde düzenlenen operasyonla Sezer’i yakaladı. Üzerinden başka birisine ait kimlik çıkan Sezer, sorgulanmak üzere Ankara Emniyet Müdürlüğü’ne götürüldü.

    FETÖ’NÜN ‘A5’ KATEGORİSİNDEYMİŞ

    Emniyet Genel Müdürlüğü İstihbarat Daire Başkanlığı’nda şube müdürü, Güvenlik Daire Başkanlığı’nda başkan yardımcısı ve Strateji Daire Başkanlığı’nda 1’inci sınıf emniyet müdürü olarak görev yapan Yüksel Sezer’in, FETÖ’nün şifreli haberleşme programı ‘ByLock’u kullandığı tespit edildi. FETÖ tarafından isimlendirilen ‘A5’ kategorisinde yer aldığı belirlenen Sezer’in, terör örgütü elebaşı Fetullah Gülen’in Pensilvanya’da yaşadığı konutun güvenlik açıklarının tespiti amacıyla ‘yurt dışına gönderilecekler listesi’nde olduğu ortaya çıktı. Ayrıca Sezer’in, Sivas Emniyet Müdürlüğü İstihbarat Şube Müdürlüğü görevi sırasında usulsüz dinlemeye ilişkin yürütülen idari soruşturmadan ceza aldığı belirlendi.

    FETÖ’NÜN ORGANİZE ETTİĞİ PROTESTOLARDA YER ALMIŞ

    Yüksel Sezer’in, ayrıca 2015 yılında FETÖ’nün organizasyonuyla Ankara Kızılay’da düzenlenen Polis Koleji ve Polis Akademisi’nin kapatılma protestolarında yer aldığı belirlendi. Soruşturma dosyasında Sezer’in katıldığı 8 ayrı protesto gösterisindeki görüntüleri de yer aldı. Sezer’in kendisiyle irtibatlı olan örgüt üyelerine üzerlerindeki mal varlıklarını kaçırmak adına üçüncü şahıslara devretmelerine ilişkin yönlendirme yaptığı da öğrenildi.

  • Şırınga çikolatan ölen Mert kusurlu bulundu

    Şırınga çikolatan ölen Mert kusurlu bulundu

    Ankara’da boğazına şırınga şeklindeki çikolata kutusunun kapağının kaçması sonucu hayatını kaybeden Mert Yağız Köksal, Adli Tıp Uzmanlığından alınan bilirkişi raporuna göre “asli kusurlu” kabul edildi. Raporun ardından baba Köksal, “Satışı okulda yasak olan bir ürünün satılmasına izin verenleri suçlayacakları yerde benim oğlumu suçluyorlar” ifadelerini kullandı.

    Ankara’nın Keçiören ilçesinde ‘oyuncak şeklinde şırınga çikolata’dan hayatını kaybeden Mert, açılan soruşturma kapsamında kusurlu bulundu.

    Ankara Cumhuriyet Başsavcılığınca hazırlanan iddianameyle ilkokul öğrencisi Mert Yağız Köksal’ın 10 Aralık 2019’daki ölümüne ilişkin şırınga şeklindeki çikolata kutusunun satıldığı kantin işletmecisi Neşe Yavuz ile ürünü dağıtan firmanın yöneticisi Yunus Taycı hakkında “taksirle ölüme neden olma” suçundan 6’şar yıla kadar hapis istemiyle dava açılmıştı.

    İddianamede, otopsi sonucu Mert Yağız Köksal’ın ölümünün “solunum yollarının yabancı cisimle tıkanmasına bağlı mekanik asfiksi sonucu meydana geldiği” ifade edildi.

    “MAKTÜL KENDİ DİKKATSİZ DAVRANMASI SONUCU ÖLÜMÜNE NEDEN OLMUŞTUR”

    Adli Tıp Uzmanlığından alınan bilirkişi raporunun Mert Yağız Köksal’ı “asli kusurlu” kabul ettiği belirtilen iddianamede, şu ifadelere yer verildi:

    “Dosyada mevcut 15 Ekim 2020 tarihli Adli Tıp Uzmanlığından alınan bilirkişi raporuna göre maktulün plastik enjektörün ucundaki tıpayı eliyle çıkarmadan ağzına alarak dişiyle çıkarmaya çalışırken tıpanın boğazına kaçması ve boğularak ölmesine neden olduğu, maktulün böylece kendi tedbirsiz ve dikkatsiz davranması sonucu ölümüne neden olduğu ve bu nedenle asli kusurlu olduğunun anlaşıldığı belirtilmiştir.”

    Haklarında dava açılan Yavuz ve Taycı’nın yaşanan olayda “tali kusurlu” olduğu kaydedilen iddianamede, okul müdürü, nöbetçi öğretmen, hizmetli ve Mert Yağız Köksal’ın götürüldüğü sağlık merkezindeki doktor hakkında soruşturmanın sürdüğü bildirildi.

    Köksal ailesinin avukatı Özge Şimşek Çağlayan, yaptığı açıklamada, hukuka aykırı şekilde çocuğun asli kusurlu sayıldığı rapora dayanılarak iddianame hazırlandığını ifade etti.

    Mert Yağız Köksal’ın asli kusurlu sayılmasının kamu vicdanını yaralayacağını vurgulayan Çağlayan, şunları kaydetti:

    “Bu durumun kamu vicdanını derinden yaralayacağı tartışma götürmezdir. Bir çocuktan yetişkin düzeyde birinin göstermesi gereken özen ve dikkati beklemenin mümkün olmadığı nasıl gözardı edilmiş akıl alır gibi değil. Gerekli itirazları yapacağımızı ve konunun tüm çocuklar adına takipçisi olacağımızı kamuoyuna duyururuz”

    ”7 YAŞINDAKİ ÇOCUĞU NASIL SUÇLARSINIZ?”

    İddianameyle ilgili konuşan Mert’in babası Faruk Köksal, “7 yaşındaki çocuğu nasıl suçlu buluyorlar, üreten firma ya da onu denetleyen müfettişler değil, okul yönetimi değil. Yetişkin bir insanın açamadığı kapağı Mert Yağız’ın ağzıyla açıp boğazına kaçmasını çocuğuma yüklüyorlar. Bu durum çok hoşumuza gitmedi” dedi.

    Baba Köksal, şöyle devam etti:

    “Yetişkin birini suçlayabilirsiniz ama 7 yaşındaki çocuğu nasıl olur da suçlarsınız. Devlet büyüklerimizden bu konuyla ilgili yardım bekliyoruz. Biz zaten evladımızı yitirdiğimizden dolayı yaralıyız bu tür şeylerde bizleri daha fazla yıpratıyor. Bu kararı herkesin vicdanına bırakıyoruz.”
    Baba Köksal, “Adalet yerini bulana kadar başka Mertler gitmesin başka aileler yanmasın diye sonuna kadar savaşacağız” diye konuştu.

  • Ankara’da mesai saatlerine yeni düzenleme

    Ankara’da mesai saatlerine yeni düzenleme

    Ankara İl Umumi Hıfzıssıhha Kurulu, “Organize Sanayi Bölgeleri, Küçük Sanayi Siteleri ve Sanayi Kuruluşları için 16.11.2020 tarihinden itibaren geçerli olmak üzere Mesai saatlerinin 07:00- 16:00 olarak düzenlenmesine, vardiya saatlerinin de buna göre düzenlenmesine karar verildi” açıklaması yaptı.

    Ankara’da salgın önlemleri kapsamında mesai saatlerinde yeni düzenlemeye gidildi.

    Ankara İl Umumi Hıfzıssıhha Kurulu açıklamasında “Organize Sanayi Bölgeleri, Küçük Sanayi Siteleri ve Sanayi Kuruluşları için 16.11.2020 tarihinden itibaren geçerli olmak üzere Mesai saatlerinin 07:00- 16:00 olarak düzenlenmesine, vardiya saatlerinin de buna göre düzenlenmesine karar verildi” ifadesi kullanıldı.

    Ankara’da daha önce sağlık ve güvenlik personeli hariç, 30.08.2020 tarihinden itibaren hamile ve kronik hastalığı olanların idari izinli sayılması ve 10 yaş ve daha küçük yaşta çocukları olan kadın personelin ikinci bir emre kadar evden çalışmaları uygun görülmüştü.

    Ayrıca 11.09.2020 tarihinde ilde kamu kurumlarının çalışma saatlerinde değişikliklere gidilmiş olup kurumların mesai saatleri; 08.00-17.00, 08.30-17.30, 09.00-18.00, 10.00-19.00 şeklinde dört farklı şekilde belirlenmişti.

  • Testinin pozitif çıktığı duyulunca otobüs karıştı

    Testinin pozitif çıktığı duyulunca otobüs karıştı

    Ankara’da belediye otobüsünde sağlık çalışanı kadının telefonda konuştuğu kişiye Covid-19 testinin pozitif çıktığını söylemesi paniğe neden oldu. Yolcular, otobüsten inmesini istedikleri kadın ile tartıştı. Olayı değerlendiren Sağlık Bakanlığı Toplum Bilimleri Kurulu Üyesi Prof. Dr. Mustafa Necmi İlhan, böyle bir durumda otobüsteki tüm yolcuların risk altında olduğunu söyledi.

    Ankara’da Sincan hattında çalışan belediye otobüsünde bulunan bir kadın, telefonda konuştuğu kişiye Covid-19 testinin pozitif çıktığını söyledi. Diğer yolcular bunu duyunca panik ve gerginlik yaşandı.

    KADININ OTOBÜSTEN İNMESİ İSTENDİ

    Yolcular, kadının otobüsten inmesini istedi. Sağlıkçı olduğunu söyleyen kadın ise buna karşı çıkarak, yolculara tepki gösterdi. Yolcular ile kadın arasındaki tartışma cep telefonu ile görüntülendi.

    Test sonucunu yeni öğrendiğini ve yanındaki koltuğun boş olduğunu, gelenlere de ”Oturmayın” dediğini söyleyen kadın, “Ben zaten sağlıkçıyım, hastanedeyim akşama kadar, insanlarla uğraşıyorum, ‘yanıma oturmayın’ diyorum insanlara” dedi ve rahatsız olanlara inmelerini söyledi. Bir yolcu ise “Siz ineceksiniz, burada 30 kişi var, biz neden iniyoruz? ‘Yanıma oturmayın’ diye bir şey mi var, arkanda insan oturuyor” diyerek tepki gösterdi.

    Yolculardan bazıları ise polis çağrılmasını istedi. Bu sırada şoför araya girerek, kadın ve yolcuları yatıştırdıktan sonra yola devam etti.

    ”HANIMEFENDİNİN OTOBÜSTEN İNMESİ GEREKİYOR”

    Sağlık Bakanlığı Toplum Bilimleri Kurulu üyesi Prof. Dr. Mustafa Necmi İlhan, cep telefonuna yansıyan görüntüleri izleyerek değerlendirmelerde bulundu.

    Prof. Dr. İlhan, hastalıktan korunmada ihtiyaç olan en önemli şeyin sakinlik ve önlemlere uymak olduğunu söyledi. Herkesin her an yakınındaki kişilerin Covid-19 pozitif olduğunu düşünerek önlem alması gerektiğine vurgu yapan Prof. Dr. İlhan, “Baktığımızda otobüs içinde herkes maskesini takıyor. 3 ayrı grubun da yapması gereken şey birbirinden farklı. Corona virüs olduğunu öğrenen hanımefendinin maskesi yüzünde, yanı boş; ama çevresinin de biraz boş olması gerekiyor. Otobüs şoförü arkadaşın ise hanımefendiyi olabildiğince uygun bir yerde inmeye davet etmesi gerekiyor, hanımefendinin de bunu yapması gerekiyor. Çevredeki vatandaşların da panik olmadan o hanımefendinin çevresinden daha ötede durması gerekiyor” dedi.

    ”OTOBÜSTEKİ HERKES İÇİN RİSK VAR”

    Prof. Dr. İlhan, böyle bir durumda araçtaki tüm yolcuların risk altında olduğuna vurgu yaparak, “Bu otobüsteki herkes için elbette ki corona virüs riski söz konusu. Hasta olan kişilere karşı da ötekileştirici, damgalayıcı davranmamak gerekiyor, bu çok önemli bir şey. Hepimiz corona virüs hastası olabiliriz. Şüpheli temas varsa 7 gün kendimize dikkat etmemiz gerekiyor. Otobüsten çıktıktan sonra mümkünse maskeyi çıkarmak gerekiyor. Vatandaşlarımız kendi semptomlarını izlemeli, şüphe ettikleri bir durum varsa o zaman bir hekime başvurabilirler. Nazikçe inmeye davet etmek gerekiyor; ama inmezse iş adli mercilere yansıyacak, polis gelecek; ama ben vatandaşlarımızın böyle yapmaması gerektiğini düşünüyorum” ifadelerini kullandı.

  • 8 yaşındaki Eylül’ü öldüren sanığın cezası belli oldu

    8 yaşındaki Eylül’ü öldüren sanığın cezası belli oldu

    8 yaşındaki Eylül Yağlıkara’yı alıkoyduktan sonra öldüren sanık Uğur Koçyiğit, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptırıldı.

    Ankara’nın Polatlı ilçesinde 22 Haziran 2018’de kaybolan 8 yaşındaki Eylül Yağlıkara’nın cinsel saldırıya uğrayıp öldürülmesine ilişkin davada sanık Uğur Koçyiğit, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası verildi.

    Sanık Koçyiğit’e ayrıca “çocuğa nitelikli cinsel istismar” ve “çocuğu hürriyetinden yoksun kılma” suçlarından 42 yıl hapis cezası verildi.

    Uğur Koçyiğit’in annesi sanık Huriye Koçyiğit ise yardım suçundan 15 yıl 10 ay hapis cezasına çarptırıldı.

    Mahkeme sanık Uğur Koçyiğit’e verdiği cezadan hiçbir indirim uygulamadı.

  • Fransız mallarına boykot çağrısına ATO’dan destek

    Fransız mallarına boykot çağrısına ATO’dan destek

    Ankara Ticaret Odası (ATO) Başkanı Gürsel Baran, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Fransız mallarının boykot edilmesi çağrısını desteklediklerini belirterek, “Ne Fransa’da ne de dünyanın herhangi bir yerinde Müslümanlar’a yapılan zulme kayıtsız kalamayız.” ifadesini kullandı.

    Baran, Erdoğan’ın boykot çağrısına yaptığı yazılı açıklamayla destek verdi. Baran, Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’un teşvikiyle Fransa’da İslam dinine ve Müslümanlar’a yönelik çirkin saldırıların kabul edilemez olduğunu belirtti.

    Macron’un iyi niyet sınırlarını aştığını vurgulayan Baran, şunları kaydetti:

    “Müslüman kardeşlerimize yapılan saldırılara kayıtsız kalmamız mümkün değil, tepkimizi en üst düzeyde vermemiz gerekiyor. Boykotun etkili olması ve amacına ulaşması için vatandaşların Fransız markalara talep etmemesi gerekiyor. Üyelerimize ve vatandaşlarımıza boykota destek vermeleri çağrısında bulunuyorum. Ne Fransa’da ne de dünyanın herhangi bir yerinde Müslümanlar’a yapılan zulme kayıtsız kalamayız. Unutmayın, aldığınız her Fransız markası ile Müslüman kardeşlerimize yapılan zulme destek vermiş olacaksınız.”