Kategori: Ankara

  • Sahte alkol tehlikesi

    Sahte alkol tehlikesi

    Yeni yıla sayılı günler kala sahte alkol konusunda vatandaşlara uyarıda bulunan Türkiye Esnaf ve Sanatkarları Konfederasyonu (TESK) Genel Başkanı Bendevi Palandöken, “Ülke genelinde emniyet güçleri tarafından yapılan denetimlerde son 10 yılda yaklaşık 15 milyon litre sahte içki ele geçirildi.

    Sahte alkolün sonucu körlük, sakatlık veya ölümle sonuçlanabiliyor. Bu nedenle devletin, sanayide kullanılan etil alkolün kimlere verildiğini bir takip sistemiyle kontrol etmesi gerekiyor. Şayet bu ürünlerin şişelenip piyasaya sürülmesi gibi durumlar engellenmediği ve suçlular ciddi şekilde cezalandırılmadığı sürece, insan ölümleri artmaya devam edecektir.

    Yılda ortalama 500 kişinin bu nedenle hayatını kaybettiği bir süreç yaşanıyor. Bunun dışında tedaviyle kurtulan veya hiç tespit edilemeyen vakalar da mevcut. Sahte alkolle mücadelede etil alkolün piyasadaki teminini zorlaştırmak en önemli adımdır.

    İkinci olarak, devletin vergi kaybını önlemek için yüksek alkollü içki vergilerinin bu durumdaki etkisinin de göz ardı edilmemesi gerekir. İnsanların alkol tüketimini tamamen engelleyemediğimizde, fiyatların yükselmesi bu ölümcül vakalara zemin hazırlamaktadır” diye konuştu.

    “Odalar ve meslek kuruluşları etkin rol almalı”

    İnsan sağlığını hiçe sayanlara en ağır cezaların verilmesi gerektiğini belirten Palandöken, “En önemli mesele, insanların sağlığıdır. Kontrollü bir şekilde bandrollü ürünlerin, belirlenmiş ve satış izni verilmiş noktalardan temin edilmesi sağlanmalıdır.

    Ayrıca odalar ve meslek kuruluşlarının bu konuda daha etkin rol alması gerekir. İçki satışı yapılan noktalarda ciddi denetimler yapılmalı, oda kaydı ve gerekli belgeler talep edilerek bu noktalar ruhsatlandırılmalıdır.

    Bu önlemler, ölümlü vakaların önüne geçilmesi için en etkili yöntemlerden biridir. Bununla birlikte, insan sağlığını hiçe sayanlara çok ağır cezalar verilerek bu tür olayların kökünden kaldırılması şarttır. Ailelerin ve canların zarar görmesine, memlekette vergi kaybının sürmesine artık bir son verilmelidir” şeklinde konuştu.

  • Bakan Şimşek’ten açıklama

    Bakan Şimşek’ten açıklama

    Hazine ve Maliye Bakanı Şimşek: “Sanal ortamda işlenen suçların önlenmesine, suç gelirlerine el konulmasına ve suç gelirlerinin aklanmasının zorlaştırılmasına yönelik ilave tedbirler alıyoruz.”

  • Yunus polisleri suç ve suçlularla mücadelede etkin rol üstleniyor

    Yunus polisleri suç ve suçlularla mücadelede etkin rol üstleniyor

    Ankara Emniyet Müdürlüğü’nün düzenlediği özel eğitimi başarıyla tamamlayan motosikletli yunus polislerine İl Emniyet Müdürü Engin Dinç tarafından sertifikaları takdim edildi. Yunuslar tarafından törende yapılan gösteri ve operasyon seremonisi ise büyük beğeni topladı. Dinç yaptığı konuşmada, “Yunus polislerimiz aldıkları
    üst düzey eğitimlerle hem hız hem de refleks konusunda kendilerini kanıtladı. Başkent halkının huzuru ve güvenliği onların ellerinde” dedi.

    Yunusların yakaladığı şüphelilerden 23’ü tutuklandı
    Son 1 ayda yunus polisler tarafından yapılan çalışmalarda hakkında aranma kararı bulunan 17 şüpheli yakalandı. Ekipler, narkotik suçuna karışan 73 şüpheliyi de yakalayarak, ilgili birimlere teslim etti. Yakalanan şüphelilerden 23’ü tutuklanarak cezaevine gönderilirken, çalışmalarda ele geçirilen 93 ruhsatsız tabancanın inceleneceği aktarıldı.

  • Çocuklar beyaz perdeyle buluştu

    Çocuklar beyaz perdeyle buluştu

    Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından hayata geçirilen “Gezen Sinema” etkinliğine 2018 yılından bu yana toplam 61 il ve 358 ilçede, 895 bin çocuk ve genç katıldı. Kültür ve Turizm Bakanlığı ile “Sanat İçin Yola Çık Kültür ve Sanat Derneği” iş birliğinde ilk olarak 2018 yılında hayata geçirilen “Gezen Sinema” etkinliği, sinema salonlarına erişimi kısıtlı çocukları ve gençleri beyaz perde ile buluşturmaya devam ediyor. Etkinlik, Anadolu’nun dört bir yanındaki iller ve ilçelerde sinema salonu bulunmayan bölgelere ulaşarak kültürel ve sanatsal bir köprü oluşturuyor.

    90 koltuk kapasiteli, iklimlendirme ve uygun teknik ekipmanlarla donatılmış bir tır ile gerçekleştirilen Gezen Sinema etkinliği, bu yıl 22 ilde 206.850 çocuğa ve gence ulaştı. Böylelikle, 2018 yılından bu yana toplam 61 il ve 358 ilçede, 895 bin çocuk ve genç sinema izleme keyfi yaşadı.

    2024 yılı boyunca Adana’da başlayan etkinlik, Hatay, Kilis, Kırıkkale, Şanlıurfa, Samsun, Ordu, Van, Hakkâri, Artvin, Erzurum, Bilecik, İstanbul, Çanakkale, Kütahya, Gaziantep, Adıyaman, Diyarbakır, Muğla, Antalya ve Düzce’de gerçekleştirilen gösterimlerle kültür ve sanatın yaygınlaştırılmasına katkı sundu.

    Çocukların ve gençlerin kültürel birikimlerine katkı sağlamayı amaçlayan Gezen Sinema etkinliği, her yıl daha fazla noktaya ulaşarak sinema keyfini Türkiye’nin dört bir yanına taşımaya devam edecek. Beyaz perdeyle tanışmamış çocuk kalmaması hedefiyle yürütülen bu proje, sanatın birleştirici gücünü yaygınlaştırmayı sürdürüyor.

  • Köpeklerin dron kovalamaca şovu

    Köpeklerin dron kovalamaca şovu

    Ankara’nın çeşitli bölgelerinde çekilen dron görüntüleri, izleyenleri hem şaşırttı hem de gülümsetti. Görüntülerde, bazı sokak köpeklerinin dronu fark ettikten sonra verdikleri tepkiler ve onu yakalamaya çalışmaları dikkat çekti.

    Dronun sesine ve hareketine tepki gösteren köpekler, cihazın peşinden koşarak dakikalarca onu kovalamaya çalıştı. Yerden zıplayarak havada asılı duran drona ulaşmaya çalışan sevimli dostlar, izleyenlere eğlenceli anlar yaşattı.

    Görüntülerde sadece köpekler değil, bazı kedilerin de durumu merakla izlediği ve bir anlığına hareketsiz kalarak dronu takip ettiği görüldü. Sokak hayvanlarının bu doğal ve samimi tepkileri, sosyal medyada da hızla yayıldı ve pek çok kişi tarafından beğeni topladı.

  • 2017’de çalınan tarihi eser Ankara’da yakalandı

    2017’de çalınan tarihi eser Ankara’da yakalandı

    Edinilen bilgilere göre Geç Roma dönemine ait, yaklaşık bin 600 yıllık olan ve üzerinde Grekçe Roma Ordusunda görevli Diodoros isminde Optio (Hemen her görevi üstlenmiş ve bundan dolayı çok çeşitli görevleri yerine getirmiş bir rütbe) görevinde bulunan komutana ithafen yapılan mezar steli 31 Ekim 2010 tarihinde Nevşehir’den Isparta ili Yalvaç ilçesine tarihi eser satmaya geldiği belirlenen 4 kişinin Eğirler Köyü yakınlarında durdurulması sonucu ele geçirilmişti. 2014 yılından itibaren Yalvaç Müzesi Müdürlüğü envanterine girerek sergilenmeye başlanan eser, 2017 yılında sergilendiği Yalvaç Hükümet Konağı ve Adliye Binası ortasında bulunan ve demir korkuluklarla çevrili Müze Müdürlüğü bahçesinden kimliği belirsiz kişiler tarafından çalındı. Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürlüğü sitesinde Kaybolan Kültür Varlıkları Listesinde bulunan tarihi eser Ankara Emniyet Müdürlüğü Kaçakçılık Suçları ile Mücadele Şube Müdürlüğü ekiplerince düzenlenen operasyon ile envantere kazandırıldı. Operasyonların sonucunda ise yakalanarak gözaltına alınan 4 kişiden 3’ü tutuklanarak cezaevine gönderildi 1’i ise adli kontrol ile serbest bırakıldı.

  • 3 yaşındaki çocuğun şüpheli ölümü: Anne tutuklandı

    3 yaşındaki çocuğun şüpheli ölümü: Anne tutuklandı

    Edinilen bilgiye göre, olay 19 Kasım saat 08.30 sıralarında Ankara’nın Ayaş ilçesinde meydana geldi.

    Anne Nuriye S., 3 yaşındaki Elif İkra S.’nin hastalandığını söyleyerek komşularından yardım isterken, uzman çavuş olan eşi Ö.S.’ye de haber verildi. Haber üzerine eve gelen baba Ö.S., kızını kendi imkanlarıyla Ayaş Çiftçi Devlet Hastanesine götürdü. Hastanede ilk müdahalesinin yapılmasının ardından küçük kız Bilkent Şehir Hastanesine sevk edildi. Şehir hastanesinde 2 gün müşahede altında kalan küçük kız doktorların müdahalesine rağmen kurtarılamadı.

    Anne Nuriye S. kızının yataktan düştüğünü iddia ederken, hastanede yapılan tetkiklerin ardından küçük kızın vücudunda darp izleri ve kaburgalarında kırık tespit edildi.

    Elif İkra S’nin ölümü ile ilgili yapılan ön incelemenin ardından anne Nuriye S. gözaltına alındı. Kızının şüpheli ölümü ile ilgili anne Nuriye S. sevk edildiği nöbetçi mahkeme tarafından tutuklandı.

    Olayla ilgili inceleme devam ediyor.

  • Gazi ve şehit aileleri için

    Gazi ve şehit aileleri için

    Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Özgür Özel, “Şehit ailelerinin ve gazilerin gözünün içine bakamayacağımız hiçbir şeye ‘evet’ demeyeceğiz” dedi.

    CHP Lideri Özgür Özel TBMM’de partisinin grup toplantısında konuştu. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ‘Seninle pazar gezemem’ sözüyle ilgili Özel, “Diyor ki, ‘Beni pazara çağırıyor, seninle pazar gezemem.’ Benle gezme, mesulü ben değilim.

    Baktım ne zaman pazara gitmiş? Başbakanlığından beri uğradığı yok. Tarım Kredi’de alışveriş yaparken görülmüş. Erdoğan’ın üç yıl önce Tarım Kredi marketinden 4,5 liraya aldığı gofret, bugün 35 lira. 1 liraya aldığı çikolata, bugün 10 lira. 4,5 liraya aldığı bisküvi, 45 lira olmuş.

    Gidip aynı alışverişi yapsın, fişini görelim. Üç yılda maaşlardan bir sıfır attın, fiyatlara bir sıfır ekledin. 10 kat fark var. Millet daha önce ihtar etti, anlamadın. İlk seçimde Erdoğan gidiyor, halkın iktidarı kuruluyor” dedi.

    “Eğitimden memnuniyetsizlik yüzde 80 oranında”
    Öğretmenler Günü’nde öğretmenlerin, emekli öğretmenlerin, atanmayan öğretmenlerin ve Türkiye’deki eğitim sisteminin bütün sorunlarını konuştuklarını dile getiren Özel, “Milli Eğitim Akademisi’nin gelecek yıldan itibaren yapacağından beteri de bu sene yapılan ve subjektif kriterlerle, söz verildiği halde yapılmayacağına yapılan mülakatla yeni mağdurlar oluşturuldu.

    En düşük öğretmen maaşı bu iktidar geldiğinde 23 çeyrek altın satın alabilirken, bugün 8 çeyrek altın satın alabiliyor. Düşünün ki bu iktidar bir öğretmenin maaşından 15 çeyrek altın, bugünkü parayla 75 bin lira çalmış. Beğenmedikleri, her fırsatta kötüledikleri üçlü koalisyon, Ecevit hükümeti öğretmenleri bu iktidara emanet ederken öğretmenler 23 çeyrek altın, kabataslak bugünün parasıyla 110 bin lira maaş alıyorlardı.

    Bugün 40 bin lira maaş alır hale getirdi bu iktidar onları. Biz tüm sorunları etraflıca konuştuğumuz, değerlendirdiğimiz ve yol haritamızı önümüzde netleştirdiğimiz bir sürecin içindeyiz. Yapılan tüm çalışmalar vatandaşın yüzde 80’inin bu eğitim sisteminden memnun olmadığını, AK Parti’nin en çok oy aldığı seçmen gruplarında bile eğitimden memnuniyetsizliğin yüzde 80’lere yakın olduğunu gösteriyor” diye konuştu.

    “Yerinde dönüşüm desteği en az iki katı artırılmalı”
    Rezerv alan sorununun bütün deprem bölgesinde sürdüğünü savunan Özel, “Belirsizlik sürüyor. ‘Az hasarlı yapıları onarıp içine geçebilirsin’ dediler. Kredi çekildi, borç alındı.

    Şimdi ‘Biz orayı rezerv alan ilan ettik. Senin evini de yıkacağız’ diyorlar. Bu soruların derhal ortadan kaldırılması gerekiyor. Ayrıca yerinde dönüşüm için 750 bin lirası hibe, 750 bin lirası kredi bir destek vardı. Ama bu 21 ay öncesinin rakamıydı. Şimdi geldiğimiz noktada bu para ile yani 750 bin lira hibe, 750 bin lira kredi ile ev yapmak bugünkü fiyatlarla mümkün değil.

    Bunun en az 1,5 milyon hibe, 1,5 milyon lira krediye dönüştürülmesini talep ediyor örgütler. Biz Cumhuriyet Halk Partisi olarak zaten bu evlerin ücretsiz yapılmasını, bir evin ücretsiz verilmesini savunuyorduk.

    Bu çok haklı talebi de buradan dile getiriyoruz ve sonuna kadar destekliyoruz. Hatta keşke 2 milyonu hibe olsun, 1 milyon lirası kredi olsun, çok daha doğru olur. Bunu da bütçe görüşmelerinden önce deprem bölgesinin en önemli meselelerinden bir tanesi olarak kayda geçirmek isteriz” dedi.

    “Oradaki mücadele çok önemli, anlamlı
    Nallıhan’daki işçi eylemleri hakkında konuşan Özel, “Nallıhan’da, Meclis’e 2 saatlik mesafede Çayırhan Termik Santrali ve Maden İşletmesi’nde madenciler haklarını arıyorlar.

    Oradaki mücadele çok önemli, anlamlı ve aslında bugünkü saray rejiminin gerçek yüzünü göstermek açısından da çok anlamlı. 1987’de devlet kurdu oraya; hem santrali, hem madeni açtı ve 13 sene işletti. 2000-2020 yılları arasında da rödovans yoluyla özel sektöre kiralandı. 2020’de sözleşme bitti, tekrar devlete geçti.

    2020 öncesi 20 yılda, yılda 100 milyon dolarlık oradan kömür çıkarılıp yakılarak, elektrik satılmış. 100 milyon dolar yıllık. 20 yılda 2 milyar dolar. Ne yapmışız? O özelleştirme furyasında, ne yapmışız? Altın yumurtlayan tavuğu kesmişiz. Alan çok kârlı bir iş yapmış, parasına para katmış. 2020’de de usulüne uygun devlete devretmiş.

    4 yıldır orayı TKİ’nin bir şirketi yönetiyor ve şimdi yeniden özelleştirme kapsamına alıyorlar. 4 Aralık tarihinde yeniden özelleştirecekler” ifadelerini kullandı.

    “Şehit ailelerinin ve gazilerin gözünün içine bakamayacağımız hiçbir şeye ‘evet’ demeyeceğiz”
    MHP Lideri Devlet Bahçeli’nin “Öcalan” çağrısına ilişkin Özel, “Bahçeli geçen ay bir açıklama yaptı. O açıklamasının arkasında durduğunu defalarca söyledi. Bugün de söyledi. O konuda da bizimle ilgili söyledikleri konusunda da konuşmanın sonunda bir şeyler söyleyeceğim ama ben geçen hafta şöyle bir şey yaptım.

    Bu Bahçeli’nin söyledikleri var, bizim de bir hattımız var. Biz ne diyoruz? ‘Şehit gelmeyecekse, annelerin gözyaşı dinecekse, Meclis odaklı, samimi, şeffaf ve toplumsal mutabakata dayalı bir iş olacak, bütün partiler içinde olacak, biz de oluruz’ diyoruz. Ama ‘Toplumsal mutabakatta bir kırmızı çizgimiz var’ diyoruz. O da şehit ailelerinin ve gazilerin gözünün içine bakarız. Onlar ‘olur’ diyorsa ‘olur’ deriz. Böyle yapıyorlarsa ‘olmaz’ deriz. Onların rızası olmayan hiçbir iş yapmayız diyoruz.

    Geçen hafta daha önce Sayın Genel Başkan Yardımcım, gölge Milli Savunma Bakanımız Yankı Bağcıoğlu, 34 şehit ailesine ve Gazi Derneği’ne gitti. Geçen hafta Ankara’daki ikisi dernek biri vakıf, polislerin, terörle mücadelenin ve muharip gazilerin derneklerine ve vakıflarına gittik. Üçünün özelliği, kamu yararına çalıştığı için devlet tarafından belge verilen ve devlet tarafından Milli Savunma Bakanlığı’nın verdiği binada oturan, devletten yaptıkları hizmetler için katkı alan, ödenek alan üç derneği ziyaret ettim, canlı yayında basın toplantısı yaptım, başkanları yanlarımdaydı ve gazetecilerin önünde de başkanlar konuştu.

    Dedikleri şu, ‘’Meclis’te şeffaf, hesap verebilir, toplumsal mutabakata dayalı deyip şehit aileleri de bu sürecin içinde olursa’ diyorsunuz biz Cumhuriyet Halk Partisi’ne teşekkür ediyoruz, bu süreçte tek güvencemiz sizsiniz’ dediler. Dernekler orada, başkanlar orada ve dedi ki başkan, kayıt altında. ‘Biz huzur gelsin isteriz ama süreç siyasi bekaya malzeme edilirse haklarımızı da helal etmeyiz’. Ben de kendilerine söyledim, buradan bir kez daha söylüyorum: Biz şehit ailelerinin ve gazilerin gözünün içine bakamayacağımız, onların ‘evet’ demediği hiçbir şeye ‘evet’ demeyeceğiz” açıklamasında bulundu.

    “Hiç kreş açmadık’ diyeceklerine ‘kreşleri kapatırız’ diyorlar”
    Özel konuşmasına şöyle devam etti:
    “Şimdi sizlere siyasi hırsların, siyasi hazımsızlığın eseri olan bir iktidarın nasıl suçüstü yakalandığı anlatacağım, nasıl suçüstü yakalandığını. Mevzu şu: Herkes kamuoyu araştırmalarına bakıyor, seçmen davranışlarını anlamaya çalışıyor. Bir çalışma var, kendileri yaptırmışlar. 2019’da birinci seçimde AK Parti’ye oy vermiş.

    Mazbata iptal olmuş, YSK darbe yapmış. İkinci seçimi Ekrem Başkan 806 bin farkla kazanmış ya. Orada da Tayyip Bey’e inanmış, yine AK Parti’ye oy vermiş kadın seçmenleri çalışıyorlar. İki seçimde de AK Parti’ye vermiş, bu seçimde dönmüş İmamoğlu’na oy vermiş. Niye diye soruyorlar? Niye? Oy değiştirme davranışında ne etkili? Birinci sıra; Anne Kart. 0-5 yaş arası kadınlara Ekrem Başkan’ın yolladığı, işte doğumdan itibaren Hoş geldin Bebek paketiyle başlayan, esas olarak da ücretsiz ulaşım sağlayan çocuklarıyla annesine, bir yakınına gitmeye.

    Parası yok ki çocuğu bir yere bıraksın. Bir yakınına ücretsiz gidiyor, oraya bırakıyor, işini görüyor. Ücretsiz Anne Kart. Ben gözümle gördüm. Çocuğu bir eliyle tutuyor, çantadan çıkarıyor Anne Kart’ı. Ekrem Bey’e, kartı tutarak kalp yapıyorlardı seçim otobüsüne.

    Kaç Anne Kartlı annenin Ekrem Başkan’a minnet gösterdiğini gördüm. AK Parti de çalışmada görmüş. Bir Anne Kart, iki ücretsiz kreş; çok uygun fiyatlı kreşler. Bunu görünce, ‘Kardeşim biz yanlış yapmışız. Biz İstanbul’da hiç kreş açmadık. Bunlar geldiler, İstanbul’da bir yıl içinde 105 tane kreşi açtılar. Milletin gönlüne girdiler.”

    “11 aydır asgari ücrete zam yok, neden hala yüksek enflasyon?”
    Yılın son ayına girdiklerini ve Aralık‘ta 2025 asgari ücretinin belirleneceğini hatırlatan Özel, “Geçen hafta sendikalar geldi. DİSK, HAK-İŞ, TÜRK-İŞ. Verdikleri, üzerinde mutabık oldukları veriye göre Türkiye’de işçilerin yüzde 57’si asgari ücret alıyor. Bu rakam Avrupa’da, Avrupa Birliği ülkeleri arasında yüzde 9. Bir tarafta 100 kişiden 9’u asgari ücret alıyor, asgari ücretleri çok yüksek.

    Ama hızla işçi kıdem aldıkça altı ay, bir yıl içinde asgari ücretten kurtuluyor, kopuyor, daha yukarılara gidiyor. Bizde her sene asgari ücret alanların sayısı artıyor çünkü gitgide emek daha çok sömürülüyor. Türkiye’deki oran yüzde 57. Beş işçiden üçü asgari ücretle çalışıyor ve bu iktidar asgari ücretin nasıl artırılacağına çalışacağına, ‘Asgari ücretle ilgili nasıl algı operasyonları yapabilirim, nasıl insanları kandırabilirim’ ona çalışıyor.

    Diyor ki, ‘Enflasyonu düşürmek için gerçekleşen enflasyona göre değil hedeflenen enflasyona göre zam vermeliyiz.’ Türkçesi, 17 bin lira olan, seçimden önce ‘Yılda dört kez enflasyon ayarlaması yaparız’ deyip, 11 aydır enflasyona mahkûm edilen, bir yıl boyunca zam yapılmayan 17 bin 2 liralık asgari ücret, verildiği güne kadar alım gücü 9 bin liraya düşmüş olan asgari ücret.

    Bugün o asgari ücrete enflasyon kadar, yüzde 49, yüzde 50, yüzde 49 zam yapmak yerine ‘Biz yüzde 22 enflasyon hedefliyorduk, o zammı yapalım. Sonra yüzde 22 diyelim, son gün 30’a çıkaralım, bu işi yüzde 30’a bağlayalım’ diye düşünüyorlar. Yani ‘17 bin liralık asgari ücreti 22 bin lira yapıp, bir sene boyunca insanlara bu asgari ücrete mahkûm edelim’. Bütün hesap bu.

    Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’nın yaptığı hesaplamaya göre asgari ücrete yapılan yüzde 1’lik zam, enflasyonu 10 binde 7 etkiliyor. Geri kalanı bu hükümetin yaptığı diğer işlerden etkileniyor ama bir laf yaymaya çalışıyorlar, ‘Asgari ücrete zam verirsek fiyatlar fırlar’. 11 aydır zam vermiyorsun asgari ücrete. Neden fırladı bu fiyatlar? Neden hala yüzde 50 enflasyon” diye konuştu.

  • Erdoğan’dan açıklama

    Erdoğan’dan açıklama

    Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, ”Dijital hareket, yeryüzündeki tüm semavi dinleri, özellikle de İslam’ı hedef alıp yıpratmak suretiyle yeni bir yapay din oluşturma gayreti içindedir” dedi.

    Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Diyanet İşleri Başkanlığı Konferans Salonunda Dijitalleşen Dünyada Diyanet Hizmetleri temasıyla düzenlenen 7. Din Şurası’nda konuştu.

    Şura’nın hayırlı olmasını dileyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “7. Din Şurasının açılışında Diyanet İşleri Başkanlığı Külliyemizde sizlerle bir araya gelmenin bahtiyarlığını yaşıyorum. Şuranın aramızdaki birliği, beraberliği, muhabbet ve kardeşlik ruhunu tazelemesini, güçlendirmesini Allah’tan temenni ediyorum.

    Şura kapsamında üç gün boyunca beş ayrı çalışma komisyonu bünyesinde düzenlenecek oturumların sunulacak tebliğlerin yapılacak tartışmaların ve müştereken alınacak şura kararlarının ülkemiz milletimiz ve alemi İslam için hayırlar getirmesini Rabb’imden niyaz ediyorum. Bu önemli toplantıyı tertip eden Diyanet İşleri Başkanlığımıza Din İşleri Yüksek Kurulumuza programın başarılı bir şekilde geçmesi için emek sarf eden tüm kardeşlerimize yürekten teşekkür ediyorum. Sözlerimin hemen başında şu hususu samimiyetle ifade etmek istiyorum” dedi.

    “Bizler beş yılda bir toplanan din şuralarını temiz ve imanlı ellerin muhlis bir kalple hazırladığı bereketli bir ilim ve tefekkür sofrası olarak görüyoruz“ diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, ”Sözü, fikri, eseri, müktesebatı ve tavsiyeleriyle bu sofrayı zenginleştiren ilim ve fikir insanlarına, yani sizlere İslam’ın çizdiği o emin istikamette ebedi saadete giden bu muazzez yolda birlikte yürüdüğümüz yol arkadaşlarımız olarak bakıyoruz. Rabbim bu sofrayı daha da büyütmeyi, daha da bereketlendirmeyi, sizlere de, bizlere de nasip eylesin diyorum.

    Yalnızca ülkemiz için değil, gönül coğrafyamız, yurt dışındaki vatandaşlarımız ve dünyanın farklı köşelerindeki tüm kardeşlerimiz için fayda sağlamasını ümit ettiğimiz 7. din şurası kararlarının titizlikle uygulamaya konulmasının ehemmiyetini şimdiden hatırlatmak isterim” diye konuştu.
    Bugüne kadar şuralarda alınan kararların takibini bizzat yaptıklarını kaydeden Cumhurbaşkanı Erdoğan,”2019’da düzenlediğimiz 6. din şurasının kapanış programında Sayın Başkanımıza kararların tatbikiyle ilgili hassasiyetimizi ifade etmiştim.

    Bir önceki şurada alınan kararların 5 yıllık bir süre zarfında yüzde 95’lik bir oranla hayata geçirilmesini takdirle karşılıyor, Diyanet İşleri Başkanlığımızı ve kıymetli mensuplarını yürekten tebrik ediyorum. Diyanet teşkilatımız bünyesinde yurt içi ve yurt dışında ila-yi kelimetullah yolunda büyük bir gayretle çalışan, aşkla atan kalpleri İslam’la buluşturan tüm kardeşlerimize tüm hocalarımıza, tüm büyüklerimize çalışmalarında iyilikler, güzellikler, hayırlar temenni ediyorum.

    Dünya defterini kapatıp ebedi aleme irtihal eden hocalarımıza da bu vesileyle Allah rahmet diliyor, aziz hatıralarını şükranla yad ediyorum. Muhterem hocalarım, saygıdeğer katılımcılar, Allah azze ve celle Kuranı Kerim’de Hicr suresinin 9. ayetinde on dört asır önce müminlere şöyle buyuruyor. Muhakkak ki bu kitabı bu vahyi biz indirdik ve muhakkak ki onu koruyan da biziz. Mukaddes kitabımız Kur’an’ı, vahiy, yani dinimizi muhafaza edecek olan, ebedi koruyacak olan Allah Teala’dır” açıklamasını yaptı.

    Cumhurbaşkanı Erdoğan, İslam Dinine yönelik saldırılara karşı güven ve sorumluluk vurgusu yaparak,” Şurası bir gerçek ki bu ayeti kerime dinimize yönelik saldırılar konusunda bizlere sonsuz bir özgüven aşılıyor. Hiç şüphesiz dinimiz emin ellerdedir. Dinimiz Yüce Rabbimizin muhafazası, koruması altındadır.

    Ancak bu garanti bizim yani kulların üzerinden mesuliyeti çekip almasın. Müslümanlar olarak bizler de dini yaşamak ve yaşatmakla mükellefiz. Dinimize yönelik saldırılarda her ne kadar sınırsız bir emniyet içindeysek dindarlara yönelik saldırılarda ise tedbir alacak, bu saldırıları göğüsleyip püskürtecek olan bizden başkası değildir” dedi.

    Cumhurbaşkanı Erdoğan, tarih boyunca İslam medeniyetinin dünya genelinde inşa ettiği büyük ilim ve medeniyet merkezlerine dikkat çekerek, Batı’nın geçici üstünlüğünün er ya da geç sona ereceğini belirtti. Yapmış olduğu açıklamada, tarihimize baktığımızda şunu görüyoruz. Dinimiz İslam, Mekke ve Medine’den başlayarak asırlar boyunca çok geniş bir coğrafyada eşsiz güzellikte medeniyetler inşa etmiştir.

    Bağdat, Şam, Kahire, Buhara, Semerkant, Gırnata, Kurtuba, Konya, Bursa ve İstanbul asırlar boyunca dünyaya istikamet çizen ilim ve medeniyet merkezleri olmuştur. Batının kan, gözyaşı katliam, soykırım ve sömürüye dayanan ilerlemesi Doğu’nun ilahi ve insani medeniyetini boğmak için, altını çizerek söylüyorum, geçici bir dönem üstünlüğü eline geçirmiştir” açıklamasını yaptı.

    İslam medeniyetlerini inşa eden ruh ve özün ilk günkü gibi tazeliğini muhafaza etmekte olduğuna dikkat çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, Müslümanların ruh kökleriyle olan bağlantısının, uygar dünyayı rahatsız ettiğini belirterek,” Gün gelecek kutsalı ve insanı dışlayan ilerleme dönemlerinin parantezi er ya da geç kapanacak, Batı uygarlığı Büyük bir gürültüyle çökerken sahip olduğumuz öz ve ruh ile bizim ilahi, insani aşk medeniyetimiz hem de daha güçlü olarak Allah’ın izniyle tekrar inkişaf edecek, şaha kalkacaktır.Şu hususu özellikle vurgulamak istiyorum.

    Biz kendi kodlarımızla, kendi medeniyetimizin yeniden inşasına ne kadar inanıyorsak medeniyetimizin tekrar dirileceğine de o derece inanıyoruz. Müslümanların kendi ruh kökleriyle olan irtibatı uygar dünyayı rahatsız etmekte, o ruh kökünü yıpratmak, o ruh kökünü koparmak için asırlardır Müslümanlara sadece fiilen değil, manen ve fikren de saldırılmaktadır. Bu saldırıların son asırda büyük ivme kazandığını, son yıllarda ise adeta zirve noktasına ulaştığını burada hatırlatmak durumundayım” değerlendirmesini yaptı.

    “13. yüzyıldaki Moğol istilasının İslam dünyasını harabeye çevirdiğini ancak İslam’ın özünü ve ruhunu yok edemediğini belirten Erdoğan, ”20. yüzyılda Osmanlı Devleti başta olmak üzere İslam topraklarına saldırılar Müslümanları zayıflatmış, güçten düşürmüş, hatta parçalamış, ama İslam’ın nurunu söndürememiştir. Bugün ise işte o nura, o aydınlığa, imanımıza, değerlerimize, yani bizi biz yapan kodlarımıza, ruhumuza, özümüze yönelik çok yoğun, çok kapsamlı, her zamankinden daha planlı ve sinsi bir saldırı söz konusudur.

    Filistin’de, Gazze’de, Lübnan’da ve diğer İslam beldelerinde katliam yaparak, Müslümanların soyunu kurutmaya çalışanlar apaçık ortadadır. Oysa küresel ölçekte Müslümanlara ve İslami değerlere saldıran gizli, sinsi düşman Gazze’dekinden çok daha fazla etki ve hasar bırakmaktadır. O gizli ve sinsi düşman, her yolu ve yöntemi kullanmakla birlikte en çok da medya ve son dönemde sosyal medya ile savaşını yürütmektedir” diye konuştu.

    Dijital dünyanın küresel ölçekte tüm değerleri tahrip ederken, Müslümanları ve özellikle de ehli sünnet akaidini doğrudan hedef tahtasına koyduğun vurgu yapan Cumhurbaşkanı Erdoğan,” Bugün çocuklar anne babalarının, ailenin, öğretmenin, mahallenin talim ve terbiyesinden ziyade, üzülerek ifade ediyorum, dijital medyanın talim ve terbiyesine daha fazla maruz kalıyor. Dijital alemin sadece bir kapitalist araç olmadığını sadece para kazanma sadece eğlence amacı gütmediğini fark etmemiz gerekiyor.

    Dijital tekno kültürü yönetenler ve yayanların, bir taraftan ciddi paralar kazanırken diğer taraftan da kendi fikir, inanç ve yaşam tarzlarını yeni nesillere zerk ettiğini görüyoruz. Bugün şunu çok net biçimde söylemek isterim. Dijital hareket yeryüzündeki tüm semavi dinleri özellikle de İslam’ı hedef alıp yıpratmak suretiyle yeni bir yapay din oluşturma gayreti içindedir.

    Ne yazık ki bu yapay dinin müntesipleri de küresel ölçekte gittikçe artmaktadır. Yapılması gereken çok açıktır. İlk olarak 7. din şurasının da ana temasını oluşturan dijitalleşen dünyada diyanet hizmetleri yeniden değerlendirilmelidir. İkincisi dijital inanç sistemleri karşısında Müslümanların tüm değerleriyle korunabilmesi için acil önlemler alınmalı ve hayata geçirilmelidir.

    Gerek din hizmetlerinde dijital dünyadan istifade ederken gerekse dijital saldırılara karşı değerlerimizi savunurken özümüz, ruhumuz bizi var eden köklerimiz büyük bir itinayla korunmalıdır. Ümmeti Muhammed önce yapay haritalarla bölünmüş, ardından ırkçılığın körüklenmesiyle birbirlerine hasım yapılmıştır. İslam aleminin bugünkü vahdetten uzak görüntüsünün altında 19. yüzyılda Müslümanların içine enjekte edilen mikro milliyetçilik fikri vardır. Bugün de medya ve sosyal medya üzerinden lümpen ırkçı hareketler rahatça örgütlenebilmekte ve propaganda yapabilmektedir” dedi.

  • Okulda kapsamlı yenileme çalışması

    Okulda kapsamlı yenileme çalışması

    Türk İşbirliği ve Koordinasyon Ajansı Başkanlığı (TİKA) Nijerya’nın Kano kentinde eğitim öğretim faaliyetlerini sürdüren “Kano Capital School” adlı okulda kapsamlı yenileme çalışması gerçekleştirdi.

    Nijerya, Afrika’nın en büyük ekonomilerinden biri olmasının yanı sıra, hızla artan genç nüfusuyla dikkat çekiyor. Nüfusunun neredeyse yarısı 18 yaş altında olan ülkede öğrenim gören gençler sağlıklı, modern ve güncel pedagojik ögeleri içeren eğitim ortamlarına erişmekte oldukça zorlanıyor.

    Nüfusunun önemli bir bölümü Müslüman Haussalardan oluşan ve aynı zamanda ülke tarihi ve kültürü açısından da önemli birçok mirasa ev sahipliği yapan Kano, 4 milyona yakın nüfusuyla Nijerya’nın en büyük ikinci şehri Kano’da yer alan “Kano Capital School” TİKA tarafından yenilendi.

    Kapsamlı yenileme
    Uzun yıllardır kısıtlı imkanlarla eğitim veren okulun 6 sınıflı ana binası ve bilgisayar bloğu kapsamlı bir yenileme sürecinden geçti.

    Çalışmalar kapsamında, okulun çatısı yeniden inşa edildi; iç ve dış duvarlar onarılarak boyandı; kapı ve pencereler yenilendi; zeminlere fayans ve mozaik döşendi; elektrik ve su tesisatları değiştirildi; LED aydınlatma sistemleri kuruldu; tuvaletler onarıldı ve paratoner sistemleri kurularak okulun güvenlik altyapısı güçlendirildi.

    Ayrıca okul, akıllı tahtalar, projeksiyon cihazları, güvenlik kameraları, öğretmen masaları, öğrenci sıraları, klima ve vantilatörlerle donatıldı.

    Enerji ve su altyapısı güçlendirildi
    Okulun enerji altyapısı da güneş enerjisi sistemleriyle desteklenirken, açılan yeni bir su kuyusu ile öğrencilerin temiz suya erişimi sağlandı. Bu yeniliklerle birlikte okulda, 4-18 yaş arası 600 öğrenciye daha sağlıklı ve modern bir eğitim ortamı oluşturuldu.

    Modern Eğitim teknolojilerine erişim hedefleniyor
    Yenilenen Kano Capital School, 22 Kasım 2024 tarihinde düzenlenen bir törenle Nijerya Milli Eğitim Bakanlığına teslim edildi. Törene, yerel yetkililer, TİKA temsilcileri ve öğrenciler katıldı. TİKA’nın gerçekleştirdiği bu proje, Nijerya’nın eğitim altyapısını güçlendirmeyi, öğrencilerin modern eğitim teknolojilerine erişimini artırmayı ve eğitimde fırsat eşitliğini desteklemeyi hedefliyor.