Kategori: Ankara

  • Tarihi Ankara Palas müze oldu

    Tarihi Ankara Palas müze oldu

    Ankara Palas, 96 yıldır tarihe tanıklık ediyor. Türkiye’nin ilk yıllarında Ankara’da milletvekilleri için bir sosyal tesis ve resmi konuklar için konukevi olarak hizmet veren Ankara Palas’ın restorasyonu tamamlandı. Koleksiyonu zenginleştirilen ve modern sergileme kriterlerine uygun olarak teşrif edilen Ankara Palas Müzesi, bin metrekareyi bulan kapalı alanda 5 salon ve bin 200’e yakın eserle kültür-sanat hayatının yeni adresi olmaya hazırlanıyor.

    “Zemininde ve temelinde güçlendirilmeler yapıldı”

    Milli Saraylar Başkanı Yasin Yıldız yaptığı konuşmada, “Binanın yaşından ve kullanımından dolayı ciddi bir restorasyon ihtiyacı vardı. 2019 yılının başından itibaren bu restorasyon çalışması yürütüldü. Ankara birinci derece deprem kuşağında olmasa da özellikle binanın yaşından dolayı ciddi anlamda zemininde ve temelinde güçlendirilmeler yapıldı. Yaklaşık sekiz dönüm bahçenin içerisinde ve bin metrekareye yakın oturumu olan bir binadan bahsediyoruz. Bu restorasyon çalışmaları iki buçuk yıl içerisinde tamamlandı” dedi.

    “Cumhurbaşkanımız Ankaralılarla buluşmasını arzu edip talimatlandırdı”

    Dönemin bütün özgün dokusuyla binanın restorasyon ve konservasyonunun tamamlanarak hazır hale getirildiğini belirten Yıldız, “Cumhurbaşkanımızın burayı Milli Saraylara bağlarken bir talimatı vardı. Milli Sarayların envanterinde binlerce taşınabilir tarihi eser var ve bunların çoğu İstanbul’da bulunduğu için İstanbul’daki müzelerde sergileniyor. Ankara Palas’ın da her yıl Milli Saraylar koleksiyonlarından seçme koleksiyonları sergilenebileceği bir müze olarak Ankaralılarla ve ülkemizle buluşmasını arzu edip talimatlandırırdı” diye konuştu.

    “Diplomatik yolla gelmiş pek çok hediyeleri burada sergiliyoruz”

    Restorasyonun ardından bir buçuk yıl bu müze projesiyle ilgili salonlarda teknik düzenleme gerçekleştirildiğini anlatan Yıldız, şöyle konuştu:
    “Mekanların yanında burada bin 200 parça taşınabilir tarihi eseri sergilemekteyiz. Burada çok çeşitli koleksiyonlara ait sergiler var. Hazine koleksiyonumuzdan eserler var. El yazmaları koleksiyonumuzdan var. Hilal koleksiyonumuzdan eserler var. Bir salonu diplomatik hediyelere ayırdık. Çünkü Cumhuriyet tarihi boyunca önemli diplomatik etkinliklere burası ev sahibi yapmıştı. Özellikle Osmanlı döneminden başlayıp cumhuriyet dönemine kadar ülkemize diplomatik yolla gelmiş pek çok hediyeleri burada sergiliyoruz.”
    Ankara Palas Müzesi, pazartesi günleri hariç haftanın 6 günü saat 09.00 ile 17.00 arasında vatandaşlar tarafından ücretsiz ziyaret edilebilecek.

    Türk siyasi hayatının önemli olaylarına tanıklık etti

    Yeni kurulan Cumhuriyet’in modern yüzünü temsil eden Ankara Palas, milli mücadeleye destek olan aydınların buluşacağı ve konaklayacağı bir binaya duyulan ihtiyaç üzerine 1928 yılında inşa edildi. Ankara Ulus’taki İkinci Meclis binasının karşısında bulunmasından ötürü politikanın merkez noktası oldu. Zamanla siyasilerin, gazetecilerin ve aydınların uğrak mekanı haline geldi. Devrin devlet başkanlarından İran Şahı Rıza Pehlevi, Irak Kralı Birinci Faysal, Yunanistan Başbakanı Venizelos ve ABD Başkanı David Eisenhower gibi seçkin konuklar burada ağırlandı.

    Ankara Evkaf Oteli’nden Ankara Palas Müzesi’ne

    Milli değerlerin modern yöntemlerle ele alınmaya çalışıldığı Ulusal Mimarlık Dönemi’nde inşa edilen Ankara Palas’ın ilk projesini Vedat Tek hazırladı. Yapıya esas şeklini Mimar Kemaleddin Bey verdi. Cephe tasarımında kubbe ve Türk motifleri gibi geleneksel izler kullanıldı. Ankara Palas, 1975 yılına kadar Vakfılar İdaresi’ne bağlı ‘Evkaf Oteli’ olarak işletildi. 1976-1982 yılları arasında Sanayi ve Ticaret Bakanlığı tarafından ofis ve sergi alanı olarak kullanıldı. Yapı, 2018 yılında ise Milli Saraylar Başkanlığı’na devredildi.

    Ankara Palas’ta Milli Saraylar dönemi

    Ankara Palas, tarihinin en kapsamlı restorasyonunu Milli Saraylar döneminde gördü. Restorasyon işlemleri kapsamında binanın inşaat, statik güçlendirme, ince restorasyon, mekanik ve elektrik işleri 2021 yılında tamamlandı. 2022’de teşhir ve tanzim çalışmaları başlatıldı. Teşhir üniteleri, vitrinler, dijital bilgi panoları hazırlandı. Sergilenecek eserler vitrinlere yerleştirildi, etiket ve tanıtım çalışmaları tamamlandı. Müze içerisinde kütüphane, konferans salonu, çocuk atölyesi, kafeterya alanları oluşturuldu. 2024 yılı itibarıyla da Ankara Palas, başkente yakışır bir müze olarak açılışa hazır hale getirildi.

  • Ankara’da bir baba 7 yaşındaki oğlunu silahla rehin aldı

    Ankara’da bir baba 7 yaşındaki oğlunu silahla rehin aldı

    Olay saat 18.00 sıralarında Çubuk ilçesi Cumhuriyet Mahallesi Fidanlık Sokak’ta bulunan 5 katlı binanın 2. katındaki dairede meydana geldi.

    Edinilen bilgiye göre 2 hafta önce eşinden boşanan, bunula beraber psikolojik sorunları ve madde bağımlılığı olan H.V. (35) velayeti annesinde bulunan 7 yaşındaki oğlu M.E.V.’yi evinde silahla rehin aldı.

    Anne S.Y.’nin ihbarı üzerine olay yerine Polis Özel Harekat (PÖH), sağlık ve itfaiye ekipleri sevk edildi. Baba H.V., polis ekipleri ve yakınları tarafından 12 saat boyunca ikna edilmeye çalışıldı. İkna çalışmaları sonuç vermeyince PÖH ekiplerinin düzenlediği operasyonla küçük çocuk kurtarıldı. Küçük çocuk, kontrol amaçlı hastaneye götürüldü. Operasyon esnasında polise silahla karşılık veren baba, omzundan ve bacağından vurularak etkisiz hale getirildi. Aile yakınları ve akrabaları sinir krizi geçirdi. H.V., sağlık ekiplerinin müdahalesinin ardından Çubuk Devlet Hastanesi’ne kaldırıldı.

    Olayla ilgili soruşturma başlatıldı.

  • Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Şahin, Suudi mevkidaşıyla görüştü

    Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Şahin, Suudi mevkidaşıyla görüştü

    Suudi Arabistan Krallığı Başsavcısı Suud Bin Abdullah Almujib, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Bekir Şahin’in davetine icabetle Ankara’ya resmi ziyaret gerçekleştirdi. Suudi Arabistan Krallığı heyetinde Savcılar Kurulu Üyesi İbrahim Alfantokh, Uluslararası İlişkiler Departmanı Başkanı İsam Alosaimi ve Hukuki İşler Departmanı Genel Müdürü Suud Bin Libde yer aldı.
    Ziyaret çerçevesinde İncek yerleşkesinde bulunan Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığında yapılan görüşmelerde Başsavcılığın görev ve yetkilerine ilişkin bilgilendirmeler yapıldı. İki ülke arasında hukuki işbirliğinin güçlendirilmesi amacıyla imzalanması öngörülen Mutabakat Zaptına ilişkin değerlendirmeler yapılan görüşmede, kurulması öngörülen İslam Ülkeleri Başsavcılar Birliğinin kuruluş belgesine ilişkin olarak karşılıklı görüş alışverişinde bulunuldu.

    Suudi Arabistan Krallığı Başsavcısı Almujib, Yargıtay Başkanı Mehmet Akarca ve Adalet Bakanı Yılmaz Tunç ile de görüşmeler gerçekleştirecek.

    Görüşme sonrası basın mensuplarına açıklamada bulunan Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Bekir Şahin “Suudi Arabistan Başsavcısı Almujib resmi ziyaret için başsavcılığımızda bulunmakta. Kendisiyle Londra’da Uluslararası Savcılar Birliği’nin toplantısı sırasında bu resmi görüşmeyi kararlaştırmıştık. Kendisiyle Türkiye ve Suudi Arabistan başsavcılarında mutabakat zaptı imzalanma konusunda görüşmemiz oldu. Ayrıca İslam Ülkeleri Başsavcılar Birliği kurulması konusunda taslak metin üzerinde görüş alışverişinde bulunduk. Kendilerine taslak metni sunduk. Kendi yönetimiyle görüşecekler. Nisan veya Mayıs ayı gibi mutabakat zaptını ve Uluslararası İslam Ülkeler Başsavcılar Şura Birliği’nin kurulmasına ilişkin bir adım atmış olacağız. Onlar da olumlu yaklaşıyorlar. İnşallah dileğimiz gerçekleşecek. Bundaki amacımız kutsal kitabımız Kur’ân-ı Kerîm’e yönelik saygısız tavırlar nedeniyle ve Gazze’de yaşanan olaylar nedeniyle İslam Ülkelerinin birliği için bir araya gelmenin önemine vurgu yaptım. Kendisi de yerinde olacağını düşünüyor, inşallah bu birliğin kurulması konusunda ciddi bir adım atmış olacağız” ifadelerini kullandı.

  • Yargıtay 10. Ceza Dairesi Başkanı Kocamış oldu

    Yargıtay 10. Ceza Dairesi Başkanı Kocamış oldu

    Yargıtay Büyük Genel Kurulunca 21 Şubat’ta yapılan seçim sonucunda 10. Ceza Dairesi Başkanlığına aynı Daire Üyesi Yüksel Kocamış seçildi. Kırşehir doğumlu olan Kocamış, Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesinden 1988 yılında mezun oldu. Ankara hâkim adayı olarak mesleğe başlayan Kocamış; sırasıyla Hınıs, Seydiler hâkimliği ve Yargıtay Tetkik Hâkimliği görevlerinde bulundu.

  • Okul arkadaşını bıçakla öldürdü

    Okul arkadaşını bıçakla öldürdü

    13 Şubat’ta Sincan’da meydana gelen olayda, 17 yaşındaki lise üçüncü sınıf öğrencisi Hüseyin Ünal, önceki gün tartışma yaşadığı okul arkadaşı E.N.D.’nin (17) bıçaklı saldırısı sonucu hayatını kaybetti. Olayla ilgili gözaltına alınan E.N.D. tutuklanarak cezaevine gönderilirken, Y.B. (17) ise savcılıktaki ifadesinin ardından serbest bırakıldı. Öldürülen gencin ise olayın yaşanacağı parka gittiği esnadaki görüntüleri ortaya çıktı. Söz konusu görüntülerde, Ünal’ın beraberindeki iki kişiyle birlikte tuzağa düşürüldüğünden habersiz davet edildiği parka gittiği anlar görüldü. Çocuklarını kaybeden anne Nazire Ünal ile görme engelli baba İlhami Ünal ise saldırganın en ağır cezayla yargılanmasını talep etti.

    “Ağır bir sonuç olabileceğini aklıma dahi getirmek istemedim”

    Evladının bıçaklandığını duyunca bilincinin kaybolduğunu söyleyen baba İlhami Ünal, “Olayı ilk ben duydum. Polisler beni aradı. Bıçaklanma olayının olduğunu söylediler. O anda şehir dışındaydım. Ne yapacağımı bilemedim. Bilincimi kaybettim. Bıçaklandığını ve kan kaybettiğini düşündüm. Daha da ağır bir sonuç olabileceğini aklıma dahi getirmek istemedim. Hastanenin yoğun bakım servisine gittim ve oğluma seslendim. Ben iki defa geldim yanına, artık sende kalk yürüyerek yanıma gel dedim” dedi.

    “Oğlumla en son konuştuğumda kontörünün bittiğini söylemişti”

    Oğluyla konuştuğu son cümlelerden bahseden Baba Ünal, “Benim çocuklarım kimseye bir şey anlatmaz. Çünkü meseleleri o kadar büyük görmezler. Oğlumla en son konuştuğumda kontörünün bittiğini söylemişti. Ben de tarifesini değiştirmiştim. Sonraki günler de bu tarifeyle idare etmesini sonra değiştireceğimizi söylemiştim” diye konuştu.

    “Aşçı olmak istediğini söylüyordu”

    Oğlunun ileride aşçı olmak istediğini dile getiren kederli baba, “Hüseyin’in hayalleri, düşünceleri hep ileriye dönüktü. Çevresini düşünür, insanlara yardım ederdi hep. Hüzünlü ortamları sevmez, hemen neşe getirirdi. Kavgayı, husumeti bilmezdi. Onu hep böyle yetiştirmeye çalıştım. İleride üniversiteyi bitirip aşçı olmak istediğini söylüyordu. 11 yaşından itibaren yemek yapıyordu ve hepsi de çok lezzetliydi. Hayali buydu. Benim oğlum hakkın rahmetine kavuştu ama başka Hüseyinlerin canı yanmasın. Katilin yaşı küçük diye cezasında indirime gidilmesin. Bu olay kasıtlı. Benim oğlum ne ilkti ne de son olacak. Sözün bittiği yerdeyim. Bu olay burada kalmasın. Hüseyinlerin kurtulması için bir şeyler yapılmalı” ifadelerini kullandı.

    “Oğlumun kanı son damlasına kadar akmış”

    Ünal’ın acılı annesi Nazire Ünal, tarifsiz bir acı yaşadıklarını söyleyerek, “Tarifi olmayan bir durum. Şu anda bile içim parçalanıyor. O sırada işteydim. Duyduğumda dünyam başıma yıkıldı. Hastaneye gittiğimde oğlum ameliyattaydı. Doktorlar ümit vermedi ama operasyonun iyi geçtiğini söyledi. Oğlumun kanı son damlasına kadar akmış, beynine oksijen gitmemiş. Uzun süre yerde kalmış ve müdahale eden olmamış” dedi.

    “Benim çocuğumun başına gidip fotoğrafını çekmişler”

    Anne Ünal, olaydan sonra ihmallerin olduğunu ve kimsenin yardım etmediğini ileri sürerek, “Oğlum ayağa kalkar diye beklerken yanıma biri geldi. ‘Ben her şeyi gördüm. Yanına kimse yoktu. Sesi çıkmıyordu. Ailene haber vereyim gelsinler dedim, sadece bir hırıltı sesi geldi. Sağlık ocağına haber verdim gelmediler. Gelmezseniz sizi şikayet ederim dedim. Bir hemşire geldi müdahale dahi edemedi. Ben yarasına baskı yaptım ama diğer yarayı göremedim’ dedi bana. Benim çocuğumun başına gidip fotoğrafını çekmişler. Kimse yardım etmemiş. İnsanlık bu kadar mı öldü” diye konuştu.

    “En samimi arkadaşını ikna edip, onun aracılığıyla dışarıya çıkarmışlar”

    Oğlunun daime güler yüzlü bir mizaca sahip olduğunu belirten Anne Ünal, “Hüseyin, hiçbir zaman arkadaşlarını şikayet etmezdi. Hep ben sorardım bir sıkıntı var mı diye. Saz çalardı, ney üflerdi. Enstrümanlarını okula götürüp arkadaşlarını eğlendirirdi. Güler yüzlüydü, güldürüp eğlendirirdi. Hüseyin o gün tartışmayı sürdürmemiş. Küçücük bir sözü saldırgana ağır gelmiş. Çocuğum o gün sağlık raporu aldı ve okula gitmedi. En samimi arkadaşını ikna edip, onun aracılığıyla dışarıya çıkarmışlar” ifadelerine yer verdi.

    “Çocuğumun kanı yerde kalsın istemiyorum”

    Saldırganın en ağır biçimde yargılanmasını dile getiren anne Ünal, “Bu bilinçli yapılan bir şey. Çocuğumun kanı yerde kalsın istemiyorum. Sessiz kalırsam çok anneler benim gibi perişan olur. Adalet istiyorum. Saldırgan aftan yararlanmak için madde etkisi altındaydım demesin. Park görevlisi olayı görmüş, ‘Küçük bir sataşma’ diyor. Sağlık ocağının güvenlik kamerasını nasıl olmaz. Benim oğlum yükselmek, iyi yerlere gelmek istiyordu. Herkesin gönlünü kazanan bir çocuktu” dedi.

    “Oğlumun daha önce yardım ettiği kişiyle onu öldüren kişi aynı”

    Anne Ünal, oğlunun olaydan birkaç ay önce kendisine saldıracağından habersiz E.N.D.’ye yardım ettiğini ileri sürdü. Oğlunun, E.N.D.’ye üşümemesi için yardım ettiğini söyleyen anne Ünal, şunları dedi:

    “Hüseyin arkadaşlarını eve getirmezdi. Bir gün bana, ‘Arkadaşımı babası dışarıya atmış, eve getirebilir miyim’ diye sordu. Ben de kabul etmeyince, ‘Hırka ve battaniye götüreyim soğukta üşümesin’ dedi. Dayanamadım, al eve getir dedim ama kabul etmedi. Sabaha kadar o çocuğu orada bırakmadı. Sonra haber aldım ki, o çocuk Hüseyin’i öldüren kişiymiş”

  • “130 gazeteci İsrail tarafından katledildi”

    “130 gazeteci İsrail tarafından katledildi”

    Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun, Ankara’da düzenlenen “Gazze’de Soykırım: Yeni Kanıtlar” paneline katıldı. Panelde, İsrail’in Gazze’ye yönelik düzenlediği saldırılar ile soykırım suçları fotoğraf ve görüntülerle kanıtlandı.

    “Soykırım, bir halkın maddi ve manevi varlığına yönelen topyekûn bir saldırıdır”

    İletişim Başkanı Altun, yaptığı konuşmada, Gazze’de apaçık bir soykırım işlendiğini söyledi. İsrail’in Gazze’de Roma Statüsü’nün suç olarak tanımladığı birçok ağır cürmü işlediğini belirten Altun, “Soykırım, bir halkın maddi ve manevi varlığına yönelen topyekûn bir saldırıdır. İsrail sadece Gazze’de yaşayan insanları toplu bir şekilde katletmiyor; bölgenin manevi varlığını da yok etmek için kültürel bir soykırıma imza atıyor” diye konuştu.

    “Gazze’de 194 cami ve 100 okul tamamen yıkıldı”

    İsrail’in Gazze’deki saldırıların tahribatına dikkat çeken Altun, şöyle konuştu:
    “Saldırıların başlamasından bugüne kadar, Gazze’de 194 cami ve 100 okul tamamen yıkıldı; 266 cami, 3 kilise ve 295 okul ise ağır hasar aldı. İsrail, kültürü, gelenek, görenekleri ve bütün hafızasıyla bir halkın varlığını külliyen ortadan kaldırmaya çalışıyor. Son günlerde İsrail’in sözüm ona güvenli bölge diyerek insanları sürdüğü Refah bölgesine yönelik saldırıları yürüttüğü soykırım politikasının apaçık bir örneğidir.”

    “Fosfor bombalarının kullanılması İsrail’in savaş suçu işlediğinin delili”

    Gazze’de İsrail’in hukuku yok saydığını dile getiren Altun, “İsrail’in, ısrarlı ve sistematik bir şekilde sivilleri ve sivil altyapıyı hedef alması insancıl hukukun apaçık bir ihlalidir. Yine çeşitli sözleşmelerle yasaklanan fosfor bombası gibi silahların da Gazze’de bilhassa sivil nüfus üzerinde yoğun bir şekilde kullanılması İsrail’in savaş suçu işlediğinin delili konumundadır” ifadelerini kullandı.
    Bölgede gerçekleştirilen katliamların gizlemeye çalışıldığını vurgulayan Altun, Filistinlilere yönelik vahşetin ve barbarlığın İsrail tarafından yürütülen kapsamlı bir dezenformasyon politikası ile yürütüldüğünü anlattı.
    İsrail’in dezenformatif içerik ve yalan haberlerle görünmez olmayı amaçladığını aktaran Altun, bölgedeki vahşiliklere, barbarlıklara ve soykırım girişimlerine karşı duyarsız kalınmaması gerektiğini dile getirdi.
    İletişim Başkanlığının duyarsızlığa, unutkanlığa ve dezenformasyona karşı ilk günden itibaren teyakkuz halinde olduğunu ve çalıştığını belirten Altun, “Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın ‘daha adil bir dünya mümkündür’ şiarını esas alarak, hakikat bayrağını dalgalandırmayı en önemli misyonumuz olarak bildik ve bilmeye devam ediyoruz” kaydetti.

    “Merkezimiz, 7 Ekim’den bugüne kadar, 200’ye yakın dezenformasyonu deşifre etti”

    İletişim Başkanlığı bünyesinde faaliyet gösteren Dezenformasyonla Mücadele Merkezi’nin İsrail’in yalanlarını tek tek tespit ve ifşa ettiğine işaret eden Altun, şunları kaydetti:
    “Dezenformasyonla Mücadele Merkezimiz, 7 Ekim’den bugüne kadar, 200’ye yakın dezenformasyonu deşifre etti. Birincisi Gazze’deki el-Ehli Baptist Hastanesi’nin bombalanmasıyla ilgiliydi. İsrailli yetkililer, İsrailli medya kuruluşları ve sosyal medya kullanıcıları, ‘Saldırıyı İsrail değil Hamas yaptı’ yalanını orta attılar. Dezenformasyonla Mücadele Merkezimiz, yaptığı çalışmada, söz konusu iddiayla beraber paylaşılan görüntülerin 2022 yılına ait olduğunu tespit etti. Yine merkezimiz ayrıca İsrail başbakanının eski dijital medya sorumlusu olan şahsın, İsrail ordusunun Gazze’de hastane bombaladığına ilişkin adeta zafer paylaşımı yaptığını, bir süre sonra bu paylaşımını silerek saldırının Hamas tarafından yapıldığına ilişkin ikinci bir paylaşım yaptığını ortaya çıkardı. Söz konusu İsrailli görevlinin tavrı İsrail’in dezenformasyonu nasıl sistemli şekilde kullandığını ortaya koyan örneklerden biridir.”

    “Gazze’de bugün ölü sayısı 30 bine dayanmış durumda”

    İsrail’in ifşalarından söz eden Altun, “İsrail, Gazze’de canlı insanların Hamas tarafından kefenlenerek ölü taklidi yaptırıldığını öne sürdü ve bunu uluslararası medya da işledi. Gazze’de bugün ölü sayısı 30 bine dayanmış durumda ve bunlar içinde de binlerce masum çocuk, kadın ve insanlar var ve hal böyleyken İsrailli yetkililer utanmadan böyle bir iddiayı ortaya attı. Peki doğrusu neydi? İddiaya konu görüntüler, geçtiğimiz yılın 19 Ağustos’ta sosyal medya platformlarında paylaşılan görüntülerdi. Görseller Malezya’da bir camide verilen cenaze işlemleri eğitimine aitti” açıklamalarında bulundu.

    “Hakikati duyurmaya çalışan gazetecileri de doğrudan hedef alıyor”

    İsrail’in ‘Gazze’de canlı insanlar kefenlenerek ölü taklidi yaptırılıyor’ iddiasını değerlendiren Altun, şunları kaydetti:
    “Birincisi, İsrail’in hakikati çarpıtmakta sınır tanımaz olduğunu. İkincisi İsrail’in hakikat karşısında elinin ne kadar zayıf olduğunu gösterdi. İsrail, dezenformasyonu sistemli şekilde kullanarak hakikati katlettiği gibi bölgede, hakikati duyurmaya çalışan gazetecileri de doğrudan hedef alıyor onları da katlediyor.”

    “130 gazeteci görevleri başında İsrail tarafından katledildi”

    2023 yılında öldürülen gazetecilerin yüzde 75’inin Gazze’de can verdiğine dikkat çeken Altun, “Bugüne kadar 130 gazeteci görevleri başında gerçeği ve hakikati dünyaya duyurmak için görev yaptıkları esnada İsrail tarafından katledildi. Bugün ne yazık ki Batı medyasının hatırı sayılır bir kısmı, İsrail’in yaptığı katliamları görünmez kılmaya çalışmak için yoğun çaba gösteriyor. Batılı medya organlarının birçoğunda yaşanan çatışmalar İsrail’in bakış açısı ile aktarılıyor. Gazze’de yaşanan trajedi ve soykırım gizlenmeye çalışılıyor” ifadelerine yer verdi.

    “Gazze’de katledilen yerel halk için ‘öldü’ ifadesi kullanılmakta”

    Yaşanan trajediyi gizlemek ve İsrail’in yaptığı soykırımı örtbas etmek için söz konusu medya organlarının farklı strateji ve taktikler uyguladığına vurgu yapan Altun, “Bu tür medya organlarında, Filistin halkı küresel çapta ‘yabancı, ‘öteki’ ve ‘geri kalmış’ bir topluluk olarak lanse edilirken İsrailliler ise ‘ilerici’, ‘modern’ ve ‘Batılı’ bir toplum olarak tasvir edilmektedir. İsraillilerin ölümleri İngilizce manşetlerde ‘cinayete kurban gitti’ şeklinde yer bulurken Gazze’de katledilen yerel halk için ‘öldü’ ifadesi kullanılmakta ve katil gizlenmeye çalışılmakta” ifadesini kullandı.

  • Harç desteğine öğrencilerden yoğun ilgi

    Harç desteğine öğrencilerden yoğun ilgi

    Gölbaşı Belediye Başkanı Ramazan Şimşek, sosyal belediyecilik anlayışı ve eğitimde fırsat eşitliğini sağlamak amacıyla öğrencilere yönelik desteklerine devam ediyor. Gölbaşı Belediyesi, geçtiğimiz yıllarda olduğu gibi Yükseköğretim Kurumları Sınavı’na girecek öğrencilerin başvuru ücretini karşılama kararı aldı. Yapılan duyuruların ardından başvurularını tamamlayan öğrenciler, belediyeye akın etti. Harç desteğinden yararlanmak isteyen öğrenciler sınava giriş belgesi, ödeme dekontu ve geçerli bir IBAN numarasıyla beraber Merkez Belediye Binası, Prof. Dr. Fuat Sezgin Aile Yaşam Merkezi ve İncek Ek Hizmet Binasına gelerek destek için başvurdu. Başvuru merkezlerindeki yoğunluk dikkati çekerken, öğrenciler verilen destek için Başkan Ramazan Şimşek’e teşekkür etti.

    “Kardeşlerimizin her zaman yanındayız”

    Eğitim alanında birçok projeye imza attıklarını belirten Gölbaşı Belediye Başkanı Ramazan Şimşek, “Gölbaşı’nda okuyan evlatlarımızın iyi bir eğitim alabilmesi için belediye imkanlarını seferber ettik. Ücretsiz servis hizmetimizle ulaşım sorununu ortadan kaldırırken, e-dershane uygulamamızla onlara destek olmaya çalıştık. İlkokuldan üniversiteye öğrencilerimiz için destek projelerini, sosyal projeleri, kültür gezisi projelerimizi hayata geçirdik. Şimdi de geçtiğimiz yıllarda olduğu gibi Yükseköğretim Kurumları Sınavı’na girecek öğrencilerimizin başvuru ücretlerini karşılama kararı aldık. Başvuru noktalarında oluşan yoğunluğa baktığımızda ne kadar doğru bir karar aldığımızı görebiliyoruz. Onlar yeter ki okusun. Biz kardeşlerimizin her zaman yanındayız” dedi.

    Başvurular 19-28 Şubat tarihleri arasında haftanın her günü, 08.00-17.00 saatleri arasında alınmaya devam edilecek.

  • Van Gölü Ekspresi fotoğrafçıların ilgi odağı oldu

    Van Gölü Ekspresi fotoğrafçıların ilgi odağı oldu

    Türkiye’nin farklı illerinden Bitlis’e gelen fotoğrafçılar, karlı dağlarla bütünleşen trenin en iyi fotoğrafını çekmeye çalıştı. Fotoğrafçılara özellikle kış aylarında muhteşem görüntüler veren Van Gölü Ekspresi, yolculuk meraklısı her kesim tarafından tercih ediliyor. Seyahat ve gezi tutkunlarının yanı sıra üniversite öğrencilerinin de ilgi odağı olan ve Ankara-Tatvan arası sefer yapan Van Gölü Ekspresi, kış aylarında muhteşem manzaralar eşliğinde yolculuk imkanı sunuyor.
    Yolculuk esnasında ortaya çıkan muhteşem görüntüler ile sıra dışı yolculuk seçeneklerinden biri olarak dikkati çeken Van Gölü Ekspresi’ni fotoğrafçılar görüntüledi. Hat üzerindeki uçsuz bucaksız ova ve arazilerin yanı sıra dere, akarsu ve tepelerinde karların olduğu yüksek dağların oluşturduğu manzarayı yolcularına seyrettiren Van Gölü Ekspresi, kış mevsiminde her yaştan insana unutulmaz bir yolculuk yaşatıyor.

    İstanbul’dan Van Gölü Ekspresi’ni fotoğraflamak için Bitlis’e gelen Suna Adak Bulut, “İstanbul’dan fotoğrafçılarla birlikte geldik. Özellikle Van Gölü Ekspresi’ni fotoğraflamak istedik. Van Gölü Ekspresi Kars’a giden Doğu Ekspresi gibi çok özel bir tren ama insanlar bunu çok fazla bilmiyor. Ankara’dan kalkıyor. Son durak olarak Tatvan’a geliyor. Çok keyifli bir tren. Bu trenin içinde olmaktansa bu sefer treni karlar içinde fotoğraflamayı tercih ettik, albümlerimizde olsun diye” dedi.
    Fotoğraf sever Lale Çaktı ise daha önce trenle Tatvan’a 2 kez geldiğini ifade ederek “Bu sefer de dışarıdan çekmek istedik. Burası treni çekmek için en uygun nokta. Buradan treni çekmeye karar verdik. Bu güzergahı bence herkes kullanmalı” diye konuştu.

    Her zaman Van Gölü Ekspresi’ni karlar içinde çekmeye özendiğini belirten Emine Özel de, “İstanbul’dan geldik. Van Gölü Ekspresi trenini fotoğraflamak için bu noktada bekleyerek çok güzel fotoğraflar aldık. Daha önce arkadaşlarımın Kars’a giden Doğu Ekspresi fotoğrafları vardı. Çok hoşuma gidiyordu. Özeniyordum. Bugün burada o duyguyu yaşadım. Çok keyifli bir anı kaldı bizim için” şeklinde konuştu.

  • Maden sahasındaki çalışmalar devam ediyor

    Maden sahasındaki çalışmalar devam ediyor

    Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığından yapılan açıklamada, İliç ilçesindeki madende meydana gelen toprak kaymasının hemen ardından bölgeye sevk ettiği 8 teknik ekibin çalışmalarını büyük bir titizlikle sürdürdüğü belirtildi.

    Ekiplerin her gün 9 ayrı noktadan aldığı numuneler 3 ayrı laboratuvarda analize gönderildiği, bugüne kadar herhangi bir olumsuzluğa rastlanılmadığı açıklandı. Su ve toprağın yanı sıra bölgedeki hava kalitesinin de, 2’si tesis yakınında, 4’ü İliç’te olmak üzere toplam 6 hava kalitesi izleme istasyonunda sürekli takip edildiği, hava kalitesinde de siyanür kaynaklı bir olumsuzluğun tespit edilmediği bildirildi.

    Bölgedeki toprak kayması sonucu akan malzemenin geçici olarak depolanacağı alanların belirlendiği, mevcut alanda sızdırmazlık şartlarının sağlandığı, bölgeye akan malzemenin hazırlanan alana transferinin başladığı belirtildi.

  • “Bozdoğan-3” operasyonlarında sığınaklar imha edildi

    “Bozdoğan-3” operasyonlarında sığınaklar imha edildi

    İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya, sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada, Bölücü Terör Örgütü (BTÖ) mensubu teröristlerin kırsalda kış aylarında eylem yapmak amacıyla mağara ve sığınaklara sakladıkları çeşitli silah, mühimmat ve patlayıcıların yok edilmesine yönelik gerçekleştirilen “Bozdoğan-3” operasyonlarında 9 ilde 24 mağara, sığınak ve barınma alanının imha edildiğini belirterek şu bilgileri paylaştı:
    “Aziz milletimizin bilmesini isterim ki; teröristlerin inlerini bir bir başlarına yıkıyoruz, yıkmaya da devam edeceğiz. Tek bir hedefimiz var, o da son terörist etkisiz hale getirilinceye kadar durmadan, duraksamadan mücadele etmek.

    Jandarma Genel Komutanlığı Terörle Mücadele Daire Başkanlığı ve İstihbarat Başkanlığı koordinesinde; Şırnak, Diyarbakır, Mardin, Tunceli, Tokat, Hakkari, Batman, Hatay ve Mardin’de Jandarma Özel Harekat (JÖH), Komando ve Güvenlik Korucularından oluşan 123 tim, bin 628 Jandarma Personelinin katılımı ve J-SİHA ile ATAK helikopterlerinin desteğiyle gerçekleştirilen ‘Bozdoğan-3’ Operasyonlarında bin 820 ADET RPG-7 mühimmatı ve sevk fişeği ile çok sayıda makineli tüfek, EYP sistemi ve patlayıcı madde ele geçirildi.

    Silopi, Şırnak Merkez, Kumçatı, Lice, Nusaybin, Hozat, Almus, Yüksekova, Kozluk, İskenderun ve Beytüşşebap kırsalında düzenlenen operasyonlar sonucunda; 910 anti-tank mühimmatı, 910 adet RPG-7 mühimmatı ve sevk fişeği, patlamaya hazır hale getirilmiş, düzenekleri kurulmuş 5 kg patlayıcı maddesi, zaman ayarlı EYP anahtar sistemi, el bombası, bombaatar mühimmat, hava mühimmatı, LMGK Makineli Tüfeği, 2 adet MG-3 Makineli Tüfeği, 5 adet AK-47 Piyade Tüfeği, 1 adet gece görüş dürbünü, G-3 Piyade Tüfeği, Keskin Nişancı Tüfeği, 54 adet role, 25 adet tüp ile çok sayıda örgütsel doküman, mutfak, sağlık ve yaşam malzemeleri ele geçirildi.
    Terör örgütünün kış aylarında lojistik amaçlı kullanmak ve eylem yapmak için hazırladığı sığınaklar tek tek tespit edilip imha edildi. Operasyonları gerçekleştiren Kahraman Jandarmamızı tebrik ediyorum. Milletimizin duası sizinle.”