Kategori: Ankara

  • “Benim çocuğum reklam malzemesi değil”

    “Benim çocuğum reklam malzemesi değil”

    2016 yılında Diyarbakır’ın Sur ilçesinde terör örgütüne yönelik düzenlenen operasyonda, Uzman Çavuş Selçuk Paker’in teröristlerce düzenlenen saldırıda şehit olmuştu. Paker’in adı, İstanbul Ümraniye’de yer alan bir camiye verildi. Cami, inşaatı tamamlanıp ibadete açıldıktan sonra, adıyla ilgili sorunlar meydana geldi. Şehit Paker’in annesi Sevgi Daşdemir, ibadete açılan caminin, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu tarafından, hem adının değiştirilerek hem de oğlunun adı kullanılarak seçim için reklam malzemesi yapıldığını iddia etti.

    “Benim çocuğum reklam malzemesi değil”

    Anne Daşdemir, Şehit Selçuk Paker Camii olarak adlandırılan cami arazisinin bir vakıf tarafından İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne cami yapılması için bağışlandığı bilgisini vererek, “Kadir Topbaş döneminde inşaatı başlıyor. Daha sonrasında gelen belediye başkanı da devam ettiriyor. İnşaatın bitmesine az bir süre kalmışken belediye yönetimi değişti. Şu an ki belediye yönetimi de inşaatın kalan kısmını tamamlıyor. Ümraniye Müftüsü Muharrem Gül tarafından gerekli yasal işlemler başlatılarak Aile Bakanlığı, Cumhurbaşkanlığı ve Valilik kararı ile Selçuk Paker isminin verilmesini istiyorlar. Selçuk Paker Ümraniye şehidi olması sebebiyle camiye isminin verilmesi isteniyor. Üç sene önce de bu caminin inşaatı bitti ve ibadete açıldı. Üç senedir bu camide namaz kılınıyor. Üç sene önce bu camide bir açılış yapılmadı, gündeme getirilmedi. Şimdi ise seçimlere dört ay kalmışken ismi Şehit Selçuk Paker Camii olarak gözüken camiye Ekrem İmamoğlu Ümraniye’de, Üsküdar’da İstanbul’un her yerinde billboardlara baskı yaptırmış, ‘Şehit Selçuk Paker Gülistan Camii tamamlanıp İmamoğlu tarafından ibadete açılmıştır’ diye. Benim çocuğum reklam malzemesi değil” değerlendirmesini yaptı.

    “Ben evladımı tabuta sığdıramadım”

    Oğlu Selçuk Paker’in 2016 yılında Diyarbakır Sur’da şehit olduğunu hatırlatan Daşdemir, “Ben evladımı tabuta sığdıramadım. Bu güne kadar bir tane bile şehidin ismini anmayan dört ay önce Halkların Demokratik Partisi bez parçaları altında Van’da ve farklı yerlerde miting yapan Ekrem İmamoğlu’nun bu gün nereden aklına geldi Şehit Selçuk Paker Camii’ni açmak? Ben evladımın isminin reklam malzemesi olmasını istemiyorum. Bu şekilde anılmasını da istemiyorum” ifadelerini kullandı.

    “Nasıl böyle billboardlar asıyorsunuz? Benden izin aldınız mı?”

    İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ni aradığını dile getiren Daşdemir, “Özel kalem ile görüştüm. Bu konuda rahatsız olduğumu söyledim. Billboardların toplatılmasını istediğimi söyledim. Bana tekrar dönüş yaptılar ve İstanbul’un her yerine billboardların asıldığını ve toplayamayacaklarını söylediler. Ekrem İmamoğlu’na ben buradan soruyorum: Benim evladım şehit olduğunda neredeydi? Bir kere bile ismini anmadı. Biz binlerce şehit verdik. Her yere çıkıyorlar, Selahattin Demirtaş’a, Abdullah Öcalan’a, Osman Kavala’ya ‘özgürlük özgürlük’ diye bağırıyorlar. O zaman bir tane şehit akıllarına gelmiyor da seçim yaklaştığında bitmek üzere olan bir camiye iki tane çivi çaktın diye reklamını yapmak mı geliyor akıllarına? Ben bu konuda rahatsızım. Billboardların toplanmasını istiyorum. Benim günlerce gözüme uyku girmedi. Bu şehidin bir ailesi var. Nasıl böyle billboardlar asıyorsunuz? Benden izin aldınız mı?” diye konuştu.

  • Mehmet Akif Ersoy unutulmadı

    Mehmet Akif Ersoy unutulmadı

    Keçiören Belediyesi tarafından doğumunun 150’nci, vefatının 86’ncı yılı dolayısıyla Mehmet Akif Ersoy’u anma ve söyleşi programı düzenlendi. İlçedeki Necip Fazıl Kısakürek Tiyatro Salonu’nda gerçekleştirilen program, saygı duruşunda bulunulması ve İstiklal Marşı’nın okunmasıyla başladı. Belediye Başkanı Altınok’un konuşması ve Gazi Üniversitesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mustafa Kurt’un konuşmasıyla devam etti.

    Prof. Dr. Kurt, konuşmasında Mehmet Akif Ersoy’un hayata bakışı, edebi kişiliği, İstiklal Marşı’nı yazma süreci ve Türk-İslam alemine yönelik düşüncelerini anlattı.

    Keçiören Belediye Başkanı Turgut Altınok ise yaptığı konuşmada şunları kaydetti:

    “İstiklâl Marşı’mızın yazarı Millî Şair Mehmet Akif Ersoy’dan alacağımız, anlayacağımız çok şey var. Akif, 1910’lu yıllarda Osmanlı Devleti’nin tehlike içinde olduğunu ve bir yıkılışa doğru gittiğini gören millî kahramanlarımızdandır. Millî Mücadele’ye katkı vermiştir. 1920 yılında Hacı Bayram Cami’de yaptığı ateşli konuşma ile herkesi Millî Mücadele saflarına davet etmiştir. Bununla birlikte hatip kişiliğiyle ülkenin her yerinde Millî Mücadele şuurunun yeşermesinde, Türkiye Cumhuriyeti devletinin varoluşunda büyük katkısı vardır.”

    Aynı zamanda Akif’in veterinerliği dışında iyi bir vaiz, tarihçi ve edebiyatçı olduğunu dile getiren Altınok, şöyle konuştu: “Mehmet Akif, İstiklâl Marşı’mızın da yazarıdır bunu biliyorsunuz. O dönemde millî marş yarışması düzenleniyor, para ödülü konuluyor. 700 tane şiir yazılıyor. Akif’in de parası yok paltosu yok. Böyle bir durumda iken Mehmet Akif diyor ki: ‘İstiklâl Marşı’nı ben parayla yazmam. Ödülü para olan bir İstiklâl Marşı yarışmasına da katılmam.’ Paranın şehit aileleri, yetimler, kadın ve çocuklar için kurulmuş olan bir vakfa bağışlanması şartıyla bir marş yazacağını dile getiriyor ve bir gecede Ankara’daki Taceddin Dergahı’nda marşımızı kaleme alıyor. Millî Mücadele Dönemi’nde vatanın, ülkenin, milletin varlığının böylesine tehdit altında olduğuna şahitlik ettiği için Mehmet Akif, İstiklâl Marşı’nı bütün yüreğiyle, kalbiyle böylesine güzel ve manalı yazıyor. Daha sonrasında marş, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde kabul ediliyor, millî marşımız ilan ediliyor. Ardından Atatürk, Akif’i Burdur mebusu olarak görevlendiriyor. Vatan böyle kıymetli insanların omuzlarında yükselir. Akif’i örnek almalıyız.”

    Anma programının sonunda Altınok, “Milli şairimiz, Milli Mücadele kahramanımız Mehmet Akif Ersoy’un doğumun 150’nci, ebediyete irtihalinin de 86’ncı yılı. Bu vesilelerle kendisini, İstiklâl Marşı’mızı ve dönemin havasını kıymetli hocamız Prof. Dr. Sn. Mustafa Kurt’tan dinledik” diyerek teşekkür etti ve kendisine plaket takdim etti.

  • Pursaklar Belediyesi yolları yeniliyor

    Pursaklar Belediyesi yolları yeniliyor

    Vatandaşların güvenle seyahat edebilmeleri için 5 yılda 807 sokakta yol yenileme çalışması yapan Pursaklar Belediyesi, sıcak geçen kış aylarını fırsata çevirerek ilçe sokaklarını, daha konforlu, modern ve güvenli hale getirmeye devam ediyor.
    Pursaklar’da yolların kalitesini yükselterek, sokakları modern bir görünüme kavuşturduklarını belirten Belediye Başkanı Ertuğrul Çetin, “Pursaklar’ın dört bir yanını konforlu, estetik ve modern yollarla buluşturmak için yoğun mesai harcıyoruz. Yollar hemşerilerimizin temel ihtiyaçlarından birisidir. İhtiyaç görülen sokaklarımızda asfalt serimi ve kilitli parke taşı çalışmaları yapıyoruz. Mesai arkadaşlarımızın özverili çalışmaları sayesinde kısa sürede tamamlanan yollar, mahalle sakinlerimize büyük rahatlık sağlıyor. İhtiyaç önceliğine göre sokaklarımızı modern görünümlerine kavuşturmaya devam edeceğiz” diye konuştu.

  • Bakan Göktaş’tan sosyal yardım açıklaması

    Bakan Göktaş’tan sosyal yardım açıklaması

    Çocuklara yönelik hizmetlere özel önem verdiklerini ve çocukların farklı ihtiyaçlarını gözeterek hizmetlerini çeşitlendirdiklerini kaydeden Bakan Göktaş, bu doğrultuda Sosyal ve Ekonomik Destek (SED) ile çocukları ailelerinin yanında ve sosyal çevresinden ayırmadan desteklediklerini ifade etti.

    Bakan Göktaş, çocukların milli değerlere sahip, kendine güvenen, eğitimli ve sağlıklı birer fert olarak yetişmeleri için tüm gayretleriyle çalıştıklarını belirterek, “Bu kapsamda çocukların sosyal açıdan desteklenmesi ve eğitim giderlerinin karşılanması için Aralık ayına ilişkin 587 milyon TL SED ödemesi yaptık” dedi.

    Aile bütünlüğünün korunmasına ve çocukların ailelerinin yanında geleceğe hazırlanmasına önem verdiklerini vurgulayan Göktaş şunları söyledi:

    “Çocukların ekonomik gerekçeler nedeniyle ailelerinden kopmamasını amaçlıyoruz. Çocukların aile ortamında büyümelerinin toplumsal değerlerin korunmasında vazgeçilmez bir rolü olduğuna inanıyoruz. Aile odaklı sosyal hizmet modellerimiz ile çocukların öncelikli olarak aile şefkati ve sıcaklığı ile yetişebilmeleri için gayret gösteriyoruz.”

  • ÖSYM’den ‘KPSS tercih’ duyurusu

    ÖSYM’den ‘KPSS tercih’ duyurusu

    Ölçme, Seçme ve Yerleştirme Merkezi (ÖSYM), bazı kamu kurum ve kuruluşlarının kadro ve pozisyonlarına yapılacak yerleştirme için aday tercih başvurularının başladığını bildirdi.

    ÖSYM’nin internet sitesinden yapılan duyuruda, bazı kamu kurum ve kuruluşlarının kadro ve pozisyonlarına, “Kamu Görevlerine İlk Defa Atanacaklar İçin Yapılacak Sınavlar Hakkında Genel Yönetmelik” hükümleri uyarınca yerleştirme yapılacağı belirtildi. Adayların, yayımlanan KPSS-2022/2 tercih kılavuzuna göre tercih işlemleri bugün saat 10.00 itibarıyla başlayarak 27 Aralık saat 23.59’da sona erecek.

    Tercih işlemleri, ÖSYM’nin “https://ais.osym.gov.tr” internet adresinden, T.C. kimlik numarası ve aday şifresi kullanılarak bireysel olarak yapılabilecek.

  • Özhaseki’den kentsel dönüşüm açıklaması

    Özhaseki’den kentsel dönüşüm açıklaması

    Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı ve bağlı kuruluşlarının 2024 yılı bütçesi, Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Genel Kurulu’nda görüşüldü. TBMM Başkanvekili Celal Adan başkanlığında toplanan Genel Kurul’da Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Mehmet Özhaseki, Bakanlığın ve bağlı kuruluşların 2024 yılı bütçesine ilişkin konuşma yaptı. Bakan Mehmet Özhaseki konuşmasında, afetlere karşı dirençli, yatay mimariye sahip, mahalle kültürünü yaşatan, sıfır atık uyumlu ve yeşil varlığı artırılmış ‘akıllı şehirler’ inşa etmeyi hedeflediklerini belirtti.

    Teknolojik ve bilimsel gelişmelerle birlikte şehirlerin ‘akıllı şehir’ konseptine doğru büyük ve hızlı dönüşüm yaşandığını ifade eden Bakan Özhaseki, “Akıllı şehirler; afetlerden iklim değişikliğine, enerji verimliliğinden ulaşıma, sağlıktan eğitime kadar pek çok alanda birçok yenilik ve kolaylıklar sunuyor. Bize düşen ise şehircilik alanındaki bu treni yakalamak hatta bu yolculuğun öncüsü ve lokomotifi olmaktır. İnşallah ‘Türkiye Yüzyılı’na yakışır, afetlere karşı güvenli, kimlikli, çevre dostu ve Sıfır Atık uyumlu şehirler inşa etmeyi kararlılıkla sürdüreceğiz” diye konuştu.

    “500 civarında canlı ve hareketli fay hattı mevcut”

    Türkiye’nin deprem ülkelerinden biri olduğunu vurgulayan Bakan Özhaseki, “Vatanımızın yüzde 66’sı, birinci ve ikinci derecede deprem riski altında yer alıyor. Geride bıraktığımız son bir asırda, 6 ve üzeri büyüklükte tam 231 depremle sarsıldık. Denizde yaşananları bir kenara bırakırsak bunların 60’tan fazlası topraklarımız üzerinde yaşandı. Bu depremler nedeniyle son yüzyılda toplam 130 bin canımızı yitirdik. Ülkemizi tehdit eden depremleri oluşturan üç büyük fay hattı topraklarımızın altından geçiyor. Kuzey Anadolu Fay Hattı, Doğu Anadolu Fay Hattı, Batı Anadolu Fay Hattı. Tarihimiz boyunca karşı karşıya kaldığımız depremler bu üç hat üzerinde meydana geldi ve şu anda yaşadığımız coğrafyada 500 civarında canlı ve hareketli fay hattı mevcut” şeklinde konuştu.

    “10 ayda neler yaptık?”

    6 Şubat Kahramanmaraş merkezli depremlerinin ardından 680 bini konut, 170 bini iş yeri olmak üzere 850 bin bağımsız bölümün ağır hasar alarak kullanılamaz hale geldiğini tespit ettiklerini belirten Bakan Mehmet Özhaseki, 10 ayda yapılan çalışmaları şöyle anlattı

    “TOKİ Başkanlığımız, Emlak Konut ve Yapı İşleri Genel Müdürlüğümüz e

    liyle 250 bin konutumuzun yapımına devam ediyoruz. ‘Deprem Gerçeği ve Kentsel Dönüşüm Şuramızda’ hocalarımızın bize tavsiyesi; ‘Köy evlerini çelikten yapın; fay hattının üzerine bile denk gelse o çeliği yıkacak herhangi bir şey olmaz.’ dedikleri için o tavsiyeye uyarak şu anda 50 bin civarında köy evimizin ihalesini yapıyoruz. Her gün 100-200 civarında ihaleye çıkıyoruz, yapabilecek insanlara hangi köylerde, hangi ilçelerde bu işleri yapabileceklerse teslim ediyoruz. Şehir merkezlerini, kent meydanlarını, şehirlerin ana caddelerini de Bakanlık olarak biz yapıyoruz. Buralarda, o şehre özgü sivil mimari tasarımlarını uyguluyoruz. TOKİ ve Emlak Konut eliyle inşaatına başlanan konutları 1 yıl, çelik köy evlerini de 6-8 ayda teslim edeceğiz”

    “Deprem riskini aklımızdan çıkarmadan çalışacağız”

    Deprem bölgesini hızla ayağa kaldırmak için hayata geçirdikleri ‘Yerinde Dönüşüm’ projesiyle de vatandaşlara kendi yerlerinde evlerini yapma imkanı sunduklarını belirten Bakan Özhaseki, “Yerinde Dönüşüm projesine 250 bin 500 civarında bir müracaat var. Yerinde Dönüşümü yürütürken, topraklarımızın barındırdığı deprem riskini asla aklımızdan çıkarmadan çalışacağız. Bakanlık olarak belirlediğimiz şu 4 kırmızı çizgiden asla taviz vermeden hareket edeceğiz: Fay kırıklarının üzerinde yapılaşma olmayacak. Zemin sıvılaşması olan noktalarda yapılaşmaya izin verilmeyecek. Dere yatakları asla imara açılmayacak. Mimarlık-mühendislik hizmetlerinde sıfır tolerans uygulanacak” şeklinde konuştu

    “İstanbul’da 600 bin konut acilen dönüştürülmek zorunda”

    81 ili deprem bölgesi kabul ederek çalıştıklarını belirten Bakan Mehmet Özhaseki, “2012 yılında çıkan yasayla; yurdumuz genelinde 2 milyon 200 bin bağımsız bölümün dönüşümünü gerçekleştirdik. 400 bin bağımsız bölümün dönüşümü ise sürüyor.” dedi. Bakan Özhaseki, İstanbul’da 6 milyon konut ve 1,5 milyon ticari alandan oluşan toplam 7,5 milyon bağımsız birimin bulunduğunu vurgulayarak, “600 bininin çok acil olarak değiştirilmesi, dönüştürülmesi, kentsel dönüşüme girmesi icap ediyor. İstanbul’da 2012’den kentsel dönüşüm yasasının çıktığı günden bugüne kadar 800 bin konut değiştirilmiş, dönüştürülmüş, 170 bin civarında da inşaat şu anda devam ediyor” diye konuştu.

    “Yeni yasayla İstanbul’da kentsel dönüşümün önü açılmış oldu”

    İstanbul’un depreme hazırlanması için başlattıkları ‘Yarısı Bizden’ kampanyasına da değinen Bakan Özhaseki, “İstanbul’da yol haritamız belli oldu, bunu titizlikle takip edeceğiz. Yeni yasayla İstanbul’da kentsel dönüşümün önü açılmış oldu. Belirlediğimiz rezerv alanlarda 300 bin konut yapacağız. ‘Yarısı Bizden’ kampanyasıyla 300 bin konutun dönüşümünü sağlayacağız” dedi.

    “Afetlerle mücadelenin önündeki engelleri kaldırdık”

    Bakan Mehmet Özhaseki, ‘Kentsel Dönüşüm Yasası’yla birlikte kentsel dönüşümün ve afetlerle mücadelenin önündeki engelleri kaldırdıklarını söyledi. Bakan Özhaseki, “Meclisimizden geçen kanunla birlikte bundan sonra; kentsel dönüşüm kararı, yüzde 50+1 ile yani hak sahiplerinin salt çoğunluğuyla alınabilecek. Kanun kapsamındaki riskli yapıların bir an evvel tespit edilip yıktırılmasını sağlamak maksadıyla, riskli yapı tespitine ve tahliyeye ilişkin tebligatların, yapıların kapısına asılmak, maliklere e-Devlet kapısı üzerinden bildirilmek ve ilgili muhtarlıkta ilan edilmek suretiyle yapılacak. Kentsel dönüşüm sürecinde yapısı yenilenen ve ödeme imkanı bulunmayan dar gelirli vatandaşlara bu bağımsız bölümler üzerinde hak sahibine ve eşine oturma hakkı tanınacak. Hak sahiplerine yapım için nakdi yardım yapılabilecek. Kanun kapsamında onaylanacak imar ve parselasyon planlarının ilan, askı ve itiraz sürelerinin kısaltılması yönünde düzenlemeler yapıldı.” diye konuştu.

     

    “Yeni yerleşim alanı yerine ‘rezerv alan’ tabiri geldi”

    2012 yılında çıkarılan yasada yer alan ‘yeni yerleşim alanı’ tabirinin çıkarılarak ‘rezerv alan’ tabirinin eklendiğini belirten Bakan Özhaseki, “Bunu niye çıkardık? Mahkemeler, ‘yeni yerleşim alanı’ denince şehirlerin uzağında boş bir araziyi anladıkları için yürütmeyi durdurma ve oradaki işi tıkama yoluna gidiyorlardı. İstanbul Büyükşehir Belediyemiz ‘rezerv alan’ diyor, ilan ediyor; bakın, tamamının içi dolu. Biz de ‘Haklısın’ dedik, verdik; kötü bir şey değil ki, vatandaşın evini yıkmak için istemiyor ki, tapularını alıp gasp etmek için istemiyor ki, burayı dönüştürmek için istiyor. Bu tabiri koyduğumuzda her türlü yardımı alabilecek; kira yardımı da alacak, rezerv alandan da istifade edecek, taşınma yardımı da alacak ve orada işleme başlayabilecek. Yasada değişen hiçbir şey yok. Sadece, ‘yeni yerleşim alanı’ tabiri oradan çıkarılmış oldu. Onun dışında değişen bir şey yok. 11 sene içerisinde tapusu elinden alınıp da sokağa atılan bir vatandaş gördünüz mü? Kadıköy’deki evi alınıp da Sultanbeyli’den ev verildiğini gördünüz mü?” şeklinde konuştu.

    “Doğayı korumak için büyük bir mücadele veriyoruz”

    İklim değişikliğinin en büyük sebebinin Sanayi Devrimi ile birlikte başlayan çevre kirliliği ve atmosfere salınan sera gazı emisyonları olduğunu ifade eden Bakan Mehmet Özhaseki, “Dünyayı kirleten ülkeler sınıflamasına baktığımızda Hindistan, Rusya, Çin, Amerika, Avrupa Birliği ülkeleri. Bunlar neredeyse yüzde 80’ini kirletiyorlar. Türkiye’nin kirletme oranı yüzde 1’in altında. Böyle olmasına rağmen biz gerçekten doğayı korumak, ülkemizi de bu tür tehlikelerden uzak kılabilmek adına büyük bir mücadele veriyoruz” diye konuştu.

    Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı ve bağlı kuruluşlarının 2024 Yılı bütçesi, TBMM Genel Kurulu’nda oy çokluğuyla kabul edildi.

  • Kıbrıs Adasında Siyonist işgal tehlikesi

    Kıbrıs Adasında Siyonist işgal tehlikesi

    İsrail’in Gazze’de başlattığı yoğun saldırılar devam ederken, 30 bin civarında Yahudi’nin Kuzey Kıbrıs Türkiye Cumhuriyeti’ne (KKTC) yerleşmesi akıllara Yahudilerin Arz-ı Mev’ud hayalini hayata geçirme arzusunu getirdi. Ada’nın Türkiye için önemi ve Yahudilerin KKTC’de artan nüfusu hakkında İhlas Haber Ajansı (İHA) muhabirine değerlendirmelerde bulunan emekli kıdemli Albay Osman Nuri Balcı, “Kıbrıs Adası Akdeniz’in doğu ortasında Türkiye’ye 65 kilometre İsrail’e ise 267 kilometre mesafede bir ada. Çok kritik bir noktada. Bu adanın üçte birlik bölümü Türklerin idaresinde üçte ikilik bölümü ise güneyde Rumlar tarafından idare ediliyor. Ada’nın yüz ölçümü 9 bin 251 kilometrekare Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin yerleştiği alan 3 bin 355 kilometrekare. Ada’nın genel nüfusu bir buçuk milyon bunun dört yüz bini Türk nüfustur. Ayrıca Ada’da otuz bin civarında da Türk askeri mevcuttur” ifadelerini kullandı.

    Ada’nın stratejik öneminin fazla olduğuna vurgu yapan Balcı, “Özellikle Asya, Avrupa ve Afrika kıtalarını birbirine bağlayan deniz ve hava yolları üzerinde bulunuyor. Ortadoğu’yu ve Süveyş Kanalı’nı kontrol ediyor. Dolayısıyla Türkiye’nin güvenliği için de son derece önemli. Türkiye’nin güvenliği güneyde Kıbrıs Adası’na bağlı. Kıbrıs Adası elden çıktığı takdirde Türkiye’nin kara suları ve ‘Mavi Vatan’ dediğimiz bu bölgede ki kaynakları elden çıkar. Bunun için buraya çok dikkat etmek gerekiyor” şeklinde konuştu.
    “Doğu Akdeniz, enerji kaynaklarının ve Orta Doğu’daki doğal gaz kaynaklarının Avrupa’ya ulaştırılmasında en kısa ve en ekonomik yol burasıdır”
    Siyonist işgalin başlangıç nedenlerine değinen Balcı, “İsrail’in Arz-ı Mev’ud dediğimiz hayali aslında bir büyüme, toprak işgaline dayanıyor. Bu Arz-ı Mev’ud sınırları içerisinde Kıbrıs da mevcut. Ayrıca Kıbrıs’ın başka bir özelliği daha var. Doğu Akdeniz, enerji kaynaklarının ve Orta Doğu’daki doğal gaz kaynaklarının Avrupa’ya ulaştırılmasında en kısa ve en ekonomik yol burasıdır. Dolayısıyla burada İsrail Devleti çeşitli entrikalar ile aynen Filistin de ki gibi hareketler yapmaktadır” dedi.

    “Yahudiler, değişik isimler altında gizli bir plan ile buraya yerleştirildi”

    Yahudilerin Şabat adında tarikatı olduğunu aktaran Balcı, “Bu tarikatın içerisinde Netenyahu da dahil olmak üzere pek çok Museviler ve Siyonistler de mevcut. Bu tarikat çeşitli ülkeler de ki Yahudi nüfusunu arttırmak ve buralarda önce toprak alımı sonra Yahudilerin değişik isimler altında gizli bir plan ile buraya yerleştirilmesi ve sonradan da burayı fiili olarak işgal esasına dayanan bir harekettir bu” diye konuştu.

    “30 bin civarında Yahudi’nin buralara yerleştiği ve 25 bin dönüm arazi aldıkları değerlendirilmekte”

    Balcı, değerlendirmesine şöyle devam etti:
    “Şabat Tarikatı Ada’nın Karpaz bölgesinde yani kuzey doğusunda ve doğusunda yani İsrail tarafında ki sınırında tarıma elverişli arazileri üçüncü şahıslar eliyle satın alarak buralarda birtakım koloniler oluşturmaya başlamışlar. Bu kolonilerde çalışan işçi statüsünde İsrail askerlerinin eğitimlerinin yapıldığına dair istihbarı bilgiler alınmakta. Bu durumlar için tabii ki ilgili birimler gerekli önlemleri alıyorlar. 30 bin civarında Yahudi’nin buralara yerleştiği ve 25 bin dönüm arazi aldıkları değerlendirilmekte. İsrail’in veya gizli elemanlarının yani üçüncü kişiler tarafından buradan alınan topraklar ve buralarda yapılan inşaatlar derhal devletleştirilmeli.”

  • Kışın eşsiz manzaraları

    Kışın eşsiz manzaraları

    Keçiören’in devasa doğal güzelliklerinden biri olan 300 bin metrekarelik Kösrelik Göleti Mesire Alanı, kış mevsiminin soğuk yüzünü göstermesiyle birlikte içinde barındırdığı ağaçların ve yüzlerce tür bitkinin ortaya çıkardığı rengarenk manzarayla doğal döngüye uyum sağlıyor. Yeşilin ve sarının binlerce tonuyla kartpostallık görüntülere sahne olan mesire alanı, gölette yaşayan karabatak ve ördeklerle oluşturduğu seyri tatmin manzarasını ziyaretçilerin beğenisine sunuyor.

    “Buradaki manzaralar insanımızın içini ısıtacak kadar güzel”

    Tüm mevsimlerin Keçiören’de ayrı güzellikler ortaya çıkardığını söyleyen Keçiören Belediye Başkanı Turgut Altınok, “Şehrimiz, içinde barındırdığı güzelliklerle her mevsim seyirlik görüntüler yansıtıyor. Ağaç ve çiçeğin bin bir türünü Keçiören’imizde görmek mümkün. Hizmete yeni açtığımız mesire alanımız da ilçemizdeki doğal güzelliklerin en önemli parçası oldu. Havalar soğuk ama buradaki manzaralar insanımızın içini ısıtacak kadar güzel. Bu güzelliklerin keyfini çıkarmak isteyen tüm Ankaralıları ilçemize bekliyoruz” diye konuştu.

    Keçiören Bağlum bölgesi Kösrelik Mahallesi’nde yer alan Kösrelik Göleti Mesire Alanı, Ankara merkezden 17 kilometre uzaklıkta yer alıyor.

  • Hafriyat kamyonunun çarptığı kadın hayatını kaybetti

    Hafriyat kamyonunun çarptığı kadın hayatını kaybetti

    Edinilen bilgiye göre, Ankara’nın Mamak ilçesi Başak Mahallesi’nde saat 06.30 sıralarında yaya geçidinden yoldan karşıya geçmeye çalışan A.V.’ye (43) hafriyat kamyonu çarptı. Çevredeki vatandaşların ihbarı üzerine kaza yerine polis ve sağlık ekipleri sevk edildi. Sağlık ekipleri, çarpmanın etkisi ile kamyonun altında kalan A.V.’nin olay yerinde hayatını kaybettiğini belirledi. Kimliği henüz tespit edilemeyen kamyon şoförü ise polis ekipleri tarafından gözaltına alınırken olayla ilgili inceleme başlatıldı.

    A.V.’nin yolun karşısına geçerken hafriyat kamyonunun altında kaldığı anlar çevrede bulunan iş yerinin güvenlik kameralarına yansıdı.

  • Gölbaşı Belediye eski Başkanı vefat etti

    Gölbaşı Belediye eski Başkanı vefat etti

    Geçtiğimiz günlerde hastaneye kaldırılarak ameliyata alınan Kara hayatını kaybetti. Dr. Cevdet Kara’nın vefat haberi Gölbaşılıları yasa boğdu. Merhum Cevdet Kara’nın cenazesi 18 Aralık Pazartesi günü Merkez Camii’nde kılınacak ikindi namazının ardından Gölbaşı mezarlığına defnedilecek.
    Öte yandan, 18 Aralık günü hayatını kaybeden eski başkan Cevdet Kara için Gölbaşı Belediyesi bahçesinde de tören düzenlenecek.