Kategori: Ankara

  • TBMM’de milletvekili kayıtları devam ediyor

    TBMM’de milletvekili kayıtları devam ediyor

    CHP Mersin Milletvekili Hasan Ufuk Çakır, AK Parti Ordu Milletvekili Mustafa Hamarat, CHP İzmir Milletvekili Murat Bakan, CHP Kayseri Milletvekili Mahmut Arıkan, CHP Antalya Milletvekili Şerafettin Kılıç, Yeşil Sol Parti İstanbul Milletvekili Sırrı Süreyya Önder, CHP Adıyaman Milletvekili Abdurrahman Tutdere, CHP Samsun Milletvekili Murat Çan, Yeşil Sol Parti İstanbul Milletvekili Çiğdem Kılıçgün Uçar, AK Parti Batman Milletvekili Fatih Nasıroğlu, CHP Balıkesir Milletvekili Serkan Sarı, AK Parti Sinop Milletvekili Nazım Maviş, CHP Denizli Milletvekili Sema Silkin Ün, AK Parti Gaziantep Milletvekili Abdulhamit Gül, AK Parti İstanbul Milletvekili Seda Gören Bölük, AK Parti İstanbul Milletvekili Zafer Sarıkaya ve AK Parti Karaman Milletvekili Selman Oğuzhan Eser bugün kayıtlarını yaptırdı.

    CHP Muğla Milletvekili Selçuk Özdağ, Cumhur İttifakı’nın ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın “Millet iradesi tecelli etti” ifadesine atıf yaparak, “İsteriz ki ‘taç giyen baş uslanırmış’ sözü gereğince 48’e 52’lik bir sonuçla TBMM gerçekten kendisini göstersin. Milletvekilleri de hür iradeleri ile çalışmış olsun. Zaten bir yandan meclis çoğunluğu var, bir yandan cumhurbaşkanlığı var. Bu durum içinde biz muhalefet olarak şunu yapacağız; Türkiye’deki tüm problemleri yapıcı muhalefet olarak dile getireceğiz. Tekrar yeniden 10 ay sonra yapılacak belediye seçimlerine hazırlanacağız. Gerçek millet iradesinin orada tecelli edeceğini göreceğiz” dedi.
    Adalet Bakanı ve AK Parti Şanlıurfa Milletvekili Bekir Bozdağ, Türkiye’nin demokratik seçimleri geride bıraktığını belirterek, “Birinci ve ikinci tur da büyük bir demokratik olgunlukla gerçekleşti. Milletimizin iradesi hür bir şekilde sandığa yansıdı. Sandık üzerinde herhangi bir şaibe, gölge tartışması yapılmadı” diye konuştu.

    Bozdağ, Cumhurbaşkanı Erdoğan’a milletin büyük çoğunluğunun başkanlık görevini verdiğini hatırlatarak, “Yasamada salt çoğunluğu hem Cumhur İttifakı’ndan yana kullanarak hem de Cumhur İttifakı’nın adayı Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’dan yana kullanarak Erdoğan Bey’i cumhurbaşkanı seçmek suretiyle iktidardan yana tercihte bulundu. Hem yasama çoğunluğu hem yürütmenin aynı istikamette koşması milletimizin gücüne güç katacaktır” diye konuştu.

    AK Parti Gaziantep Milletvekili Abdülhamit Gül, eşi İlknur, kızları Zeynep ve Serra, oğlu Ali Hamza ile beraber Meclise kaydını yaptırmaya geldi. Gül’e rozetini eşi İlknur takarken, oğlu Ali Hamza ise kadın basın mensuplarına karanfil hediye etti. Gül, daha sonra basın mensuplarına yaptığı açıklamada, Cumhur İttifakı olarak Türkiye Yüzyılı hedefleri doğrultusunda durmadan çalışacaklarını belirterek, “Seçim beyannamemizdeki vaatlerin hepsini tek tek yerine getireceğiz. Bu konuda Mecliste yasama faaliyetlerini hayata geçireceğiz. İnanıyorum ki ülkemiz için, milletimiz için en hayırlı, güzel, verimli bir dönem olacak. Bu seçimlerde ülkemiz kazanmıştır. Seçimlerin kaybedeni yoktur. Demokrasinin kaybedeni olmaz. Milletimizin tercihi her zaman en doğru tercihlerdir. Her siyasi partinin de milletin verdiği mesajı çok iyi okuyup değerlendirmesi lazım. Biz de vatandaşımızın verdiği iradeyi çok iyi değerlendireceğiz. Milletimize daha fazla yüzümüzü döneceğiz, daha fazla kucaklayacağız. Ülkemizin kalan sorunlarını hep birlikte çözmüş olacağız. Temennim odur ki Mecliste yasama faaliyetleri milletimize yakışır şekilde başarıyla bir dönem geçmiş olur. 28. Dönem ülkemize, demokrasimize, siyasi tarihimize hayırlar getirsin” diye konuştu.
    AK Parti MYK’de Grup Başkanvekilliği için adının geçtiği iddialarına cevap veren Gül, “Meclis Grup Genel Kurulu değerlendirecek cumhurbaşkanımızın takdiri çerçevesinde. Önemli olan mevkiler değil, ne yaptığınızdır. Bu konuda milletimizin temennisine, milletimizin teveccühüne layık olmak her şeyin başında gelir. Allah milletimize mahcup eylemesin. Herkesin duasını bekliyoruz” diye konuştu.
    CHP listelerinden Gelecek Partisi adına Denizli Milletvekili seçilen Sema Silkin Ün ise basın mensuplarına içinde doğal taşlardan yapılan bileklik hediye etti.

  • Yılda sadece bir kez açıyor

    Yılda sadece bir kez açıyor

    DKMP’nin sosyal medya hesabından yapılan paylaşımda, yılda bir kez baharın son döneminde çiçek açan Manisa lalesinin Spil Dağı Milli Parkı’nda zirveye yakın bölgelerde görüldüğü belirtilerek, yöreye özgü endemik türün DKMP tarafından koruma altına alındığı kaydedildi.
    Öte yandan Manisa lalesini koparmanın 2022 yılında 109 bin lira olan idari para cezası bu yıl 244 bin 315 lira olarak belirlendi.

  • “Asla ümitsizliğe kapılmayınız”

    “Asla ümitsizliğe kapılmayınız”

    Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu, “Millet İttifakı’na destek vermiş olan değerli vatandaşlarıma da sesleniyorum. Asla ümitsizliğe de olası tahriklere de kapılmayınız. Seçim neticeleri bir iktidar değişimine yol açmamışsa da toplumun yarısı statükoya karşı değişim talebini açık bir şekilde ortaya koymuştur. Sayın Erdoğan’ın dün geceki üslubu sizi yanıltmasın. Cumhur İttifakı’na destek verenlerin iktidarın uygulamalarını ve otoriter yolsuzluk düzenine dayalı statükoyu benimsediği düşüncesine kapılmayınız. Onların bu tercihi, oluşturulan korku ikliminin eseridir. Onlarla köprüleri atmayalım, yeni köprüler kuralım. Kutuplaşma tuzağını biz bozalım” dedi.

    Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu, bugün Twitter hesabından seçimlere ilişkin bir açıklama yaptı. Davutoğlu şunları söyledi:

    “Hepimizin geleceği açısından son derece önemli bir seçimi geride bıraktık. Demokrasilerde seçimler sonuçları ne olursa olsun bir yenilenme imkanı sunarlar. Bu imkanı değerlendirenler bir sonraki seçime daha hazır hale gelirler. Bugün gerek siyasi partiler gerekse bütün bir toplum olarak bu değerlendirme sorumluluğu ile karşı karşıyayız. Her şeyden önce dünyada örneği az görülen bir katılım oranı ile sandığa giden halkımızın demokratik olgunluğu geleceğimizin en büyük teminatıdır. Bu siyasi katılım bilinci oldukça her krize çözüm bulabilir, her çürümüş siyasete alternatif üretebilir, her karanlık tünelden yeni bir ufka yelken açma umudunu sürdürebiliriz. Bu bilinç dolayısıyla sandığa giden her bir vatandaşımıza, sandık başında demokrasinin namusu olan oylara sahip çıkmak için çaba gösteren her bir görevlimize ve müşahidimize teşekkür ediyorum. Milletimizin tecelli eden iradesi başımızın tacıdır. Seçim sonuçlarına göre yeniden Cumhurbaşkanı seçilen Sayın Tayyip Erdoğan’ı tebrik ediyorum. Son derece eşitsiz şartlarda demokrasi mücadelesi veren sayın Kılıçdaroğlu’na ve birlikte mücadele ettiğimiz Millet ittifakı liderlerine ve belediye başkanlarına teşekkürü bir borç biliyorum.

    “SEMBOL İSTİSMARINA DAYALI SİYASET ALTERNATİF POLİTİKA ÖNERMELERİNE DAYALI AKLİ SİYASETE, KUTUPLAŞTIRMA DİLİ NEZAKET DİLİNE, MONTAJA DAYALI YALAN PROPAGANDA UMUDA DAYALI KAMPANYAYA GALEBE ÇALDI”

    Bugün ülkemizin karşı karşıya olduğu son derece yaygın bir yoksullaşmaya yol açan ekonomik kriz, on bir şehrimizi ve insan dokusunu tahrip etmiş depremin getirdiği sorunlar, kurumsal çözülme, ekonomi-politik sistemin her bir yanına nüfuz etmiş yolsuzluklar, adalet sistemine güvensizlik vb. derin bunalım unsurları bütün can yakıcılığıyla gündemimizde. Bütün bu sorunların müsebbibi olan iktidar elindeki devlet imkanları ve tekeline aldığı propaganda araçları ile kampanya süresince bu sorunların değil, milli ve dini sembollerin kullanıldığı terör ve din özgürlüğü bağlamında bir tehdit algısının gündemi işgal etmesini başardı. Kabul etmek durumundayız ki, en azından bu aşamada sembol istismarına dayalı siyaset alternatif politika önermelerine dayalı akli siyasete, kutuplaştırma dili nezaket diline, montaja dayalı yalan propaganda umuda dayalı kampanyaya galebe çaldı.

    “OTORİTER YOLSUZLUK DÜZENİNİN DEVAMI YÖNÜNDEKİ HER UYGULAMAYA KARŞI KARARLILIKLA DİRENECEĞİZ”

    Ancak şimdi seçim bitti ve bütün bu can alıcı sorunlar başta iktidar olmak üzere hepimizin gündeminde. Şahıs ve grup çıkarını değil, ülke çıkarını siyasetin merkezine alan Gelecek Partisi olarak bundan sonra bu sorunların çözümü yönündeki çabalarımızı yapıcı muhalefet anlayışı zemininde sürdürecek, otoriter yolsuzluk düzeninin devamı yönündeki her uygulamaya karşı da kararlılıkla direneceğiz.

    Dün gece Sayın Erdoğan’ın Kısıklı ve Beştepe konuşmalarını hiçbir önyargı olmaksızın sadece tek bir saikle dinledim: Sayın Erdoğan acaba son dönemine başlarken artık seçim hedefine ulaşmış olmanın özgüveni içinde yeni bir sayfa açarak hep birlikte ülke sorunlarını çözmeye yönelme olgunluğu gösterecek mi, yoksa alışageldiği siyasi nezaketten yoksun hakaret ve kutuplaştırma yöntemi ile var olan sorunları ve yolsuzlukları hamaset şalı ile örtecek bir dil mi kullanacaktı? Maalesef, arzu etmediğim ama beklediğim oldu ve beni şaşırtmadı. Karşımızda iki Erdoğan vardı. Prompter’a sadık kaldığında metin yazarlarının ifadeleriyle ‘bu seçimin kaybedeni olmayacak, 85 milyon kazanacak’ diyerek kucaklayıcı mesajlar verirken, prompterdan koparak irticalen konuştuğunda bilinçaltını ortaya dökerek yine hakaret ve itham diline döndü. Bizlerin de içinde olduğu bütün bir muhalefeti LGBT’ci, terör ile iş birlikçi, dış güçlerin aparatı ilan etti, milli iradeyle seçilmiş milletvekillerine ‘kiralık vekiller’ diye hitap etti, rakibi Sayın Kılıçdaroğlu’nu kitlelere yuhalattı.

    “MADEM SEÇİMİ KAZANDINIZ, ÜLKENİN SORUNLARINA ODAKLANIN”

    Seçilen Cumhurbaşkanının kullandığı bu kutuplaştırıcı dil toplumsal barış ve ülke için en büyük tehdittir. Sayın Erdoğan’a bir kez daha sesleniyorum: Demokratik ülkelerde rastlanmayan yöntemlerle de olsa seçimi kazandınız ve kaybetmekten çok korktuğunuz iktidarınızı korudunuz. Muhalefet de milli iradeye saygısını ortaya koydu. Artık biraz olgunluk gösterin ve bu dışlayıcı aşağılayıcı dili terk edin. Millet bu kutuplaşmadan yorgun düştü, daha fazla yormayın. Madem seçimi kazandınız, ülkenin sorunlarına odaklanın.

    “DEVLETİN RESMİ KANALI TRT DE DAHİL OLMAK ÜZERE TÜM İLETİŞİM KANALLARININ BİZE KAPALI OLMASI NEDENİYLE TÜM SAMİMİ ÇABALARIMIZA RAĞMEN BİZ DE SİZE YETERİNCE ULAŞAMADIK”

    Cumhur İttifakına oy vermiş değerli vatandaşlarım. Verdiğiniz oya saygım sonsuzdur. Ancak büyük bir çoğunluğunuzun ülkedeki bütün bu sorunların müsebbibi olan iktidara bu desteği iç huzuru ile vermediğinizi de biliyorum. İktidardaki güç yozlaşmasının ve var olan yakıcı sorunların siz de farkındaydınız; ancak iktidarın oluşturduğu din ve vicdan özgürlüğü ile ilgili kazanımların korunması ve terörle mücadele kaygısına dayalı korku iklimi var olan sorunları ertelemenize yol açtı. Ne yazık ki devletin resmi kanalı TRT de dahil olmak üzere tüm iletişim kanallarının bize kapalı olması nedeniyle tüm samimi çabalarımıza rağmen biz de size yeterince ulaşamadık.

    “AK PARTİ BU SEÇİMİ OLUMLU İCRAATLARI İLE DEĞİL ÜRETTİĞİ KORKU VE DÜRTÜ POLİTİKASI İLE KAZANDI”

    Ancak siz de şunu görün lütfen. AK Parti bu seçimi olumlu icraatları ile değil ürettiği korku ve dürtü politikası ile kazandı. Artık seçim geçti; arzu ettiğiniz gibi bu korkuları engelleyeceğini düşündüğünüz iktidar İslam ahlakına, devlet kültürümüze ve Anadolu irfanına açıkça aykırı yolsuzluk düzeninin daha da derinleşmesi pahasına da olsa sürecek. Ortada bir vehim şeklinde üretilen muhalefet kazanırsa; ‘Diyanet işleri başkanlığı kapatılacak, Ayasofya tekrar müze yapılacak, başörtüsü yasaklanacak, savunma sanayi durdurulacak, LGBT’ye özgürlükler tanınacak’ vb. yalanlara dayalı vehimler artık geçersiz olduğuna göre iktidardan verdiğiniz oyun hesabını sormaktan çekinmeyin. Bunu bizim için değil çocuklarınız ve torunlarınız için yapın. Bizim ne yapacağımızı merak ediyorsanız onu da söyleyeyim. Hakkımda uydurulan iftiralara inanmış kardeşlerim de dahil herkesle yüzleşmeye ve helalleşmeye hazırım.

    Evet, gençliğimden beri savunduğum değerlerle buradayım. ‘Eski Başbakan’, ‘Gelecek Partisi Genel Başkanı’, ‘Ahmet Hoca’, ‘Prof. Dr. Ahmet Davutoğlu’ olarak değil ‘Mehmet oğlu Ahmet’ olarak huzurunuzdayım. Arkamda ne iktidar ne medya ne sermaye gücü var; dış odakların da iç odakların da hedefinde oldum, hala hedefindeyim. Bırakın gemiyi, sandalım dahi yok ki yakayım. Neye mi güveniyorum? Mutlak adaletine inandığım Rabbime ve nihai kertede hiçbir zaman şaşmayacağına inandığım milletimin vicdanına.

    “İNSANIM, HATA YAPTIM BELKİ AMA HATAMI İNANCIMLA VE VATANPERVERLİK HAMASETİ İLE ÖRTMEYE ÇALIŞMADIM”

    12 Eylül’ün sert rüzgarlarında, 28 Şubat’ın kuru ayazında, 15 Temmuz’un yakıcı gecesinde neredeysem hala oradayım. Başını omuzuma koyup ağlayan Arakanlı kardeşimle, bütün varlığıyla sadece bana değil bir umuda sarılan Doğu Türkistanlı yaşlı büyüğümle, Gazze’de bombalar altında Şifa hastanesinde şehit kızının başında teselli arayan Filistinli kardeşimle kucaklaştığımda hangi hal ile hallenmişsem yine aynı hal üzereyim. 28 Şubat şartlarında dahi hiç ara vermediğim ilim kürsüsünde, İslam dünyasına yeni bir nesil yetiştirme amacıyla Malezya’da 85 milletten gençlere verdiğim derslerde, Mavi Marmara katliamı sonrası BM Güvenlik Konseyi’nde, terörle mücadelede Van havaalanında şehitlerimizi uğurlarken, Arakan’da bir selam ile ayağa kalkan mazlumlara hitap ederken kelamım hangi nefesten çıkmışsa yine aynı nefese sahibim. Ne insani kimlik, tarih ve zaman bilinciyle donandığım değerlerden taviz verdim, ne küçük çıkarlar için güç yozlaşmasının girdabına kapıldım. İnsanım, hata yaptım belki ama hatamı inancımla ve vatanperverlik hamaseti ile örtmeye çalışmadım.

    “MESELEMİN BİR ŞAHSİ İKBAL MESELESİ OLMADIĞINI GÖSTEREBİLMEK İÇİN HERKESİN PEŞİNDE KOŞTUĞU BAŞBAKANLIK MAKAMI DAHİL BÜTÜN MAKAMLARI ÜLKEM VE PARTİ ZARAR GÖRMESİN DİYE TERK ETTİM”

    Başbakanken devleti kurumsal çürümeden, ülkeyi terör örgütlerinden, AK Parti’yi yolsuzluklardan temizlemek için nasıl çaba sarf ettiğime Rabbim de sizler de şahitsiniz. Meselemin bir şahsi ikbal meselesi olmadığını gösterebilmek için herkesin peşinde koştuğu başbakanlık makamı dahil bütün makamları ülkem ve parti zarar görmesin diye terk ettim. Ülke yasaklar, yolsuzluklar ve yoksulluktan oluşan şeytan üçgeninin girdabına girdiğinde ise güçlü bir alternatif oluşturmak için nasıl gayret ettiğime de bu süreçlerin içinde olanlar şahittir. Bütün bu çabalarım karşılıksız kaldığında her türlü çileyi göze alan dava arkadaşlarımla yola çıktığımda bunu beyhude çaba olarak görenler olmuştu. Halbuki biz gücü değil ahlakı, zaferi değil seferi, çıkarı değil çileyi, beni değil bizi öncelemiştik.

    Bütün benliğimle, çıkarlarıyla değil ilkeleriyle siyaset yapan, ‘olduğu gibi görünen, göründüğü gibi olan’ Gelecek Partisinin fedakar ve samimi kadrolarıyla bugün de buradayız. Dürtüleriyle değil yüreğiyle yaşayan insanlara has bir vakarla dimdik ayaktayız. Sizin oylarınızın hukukunu da aramak üzere siyaset yapmaya devam edeceğiz. Sizden tek talebimiz kısa dönemli güç politikasının sürmesi adına kulaklarınızı bize, gözlerinizi gerçeklere kapatmayın. Her Müslümanın bildiği hadis mucibince ‘haksızlık karşısında susan dilsiz şeytan olmayalım’ ve gerektiğinde Hz. Ömer’den hesap soran sahabinin ahlakı ile ahlaklanalım. Kendimize örnek olarak her tür yolsuzluğa meşruiyet kılıfı bulan din adamlarını değil, haksızlık söz konusu olduğunda kimliğe değil fiile bakan ve hem Emevi hem Abbasi hapishanelerinde çile çeken ve bir rivayete göre son nefesini adalet arayışı için zindanda veren İmam-ı Azam Ebu Hanife’yi örnek alalım. Onu sadece ibadet ederken değil toplumsal ahlak için de rehber edinelim.

    “SEÇİM NETİCELERİ BİR İKTİDAR DEĞİŞİMİNE YOL AÇMAMIŞSA DA TOPLUMUN YARISI STATÜKOYA KARŞI DEĞİŞİM TALEBİNİ AÇIK BİR ŞEKİLDE ORTAYA KOYMUŞTUR”

    Millet İttifakı’na destek vermiş olan değerli vatandaşlarıma da sesleniyorum. Asla ümitsizliğe de olası tahriklere de kapılmayınız. Seçim neticeleri bir iktidar değişimine yol açmamışsa da toplumun yarısı statükoya karşı değişim talebini açık bir şekilde ortaya koymuştur. Sayın Erdoğan’ın dün geceki üslubu sizi yanıltmasın. Cumhur İttifakına destek verenlerin iktidarın uygulamalarını ve otoriter yolsuzluk düzenine dayalı statükoyu benimsediği düşüncesine kapılmayınız. Onların bu tercihi, oluşturulan korku ikliminin eseridir. Onlarla köprüleri atmayalım, yeni köprüler kuralım. Kutuplaşma tuzağını biz bozalım.

    “BU ÇABA 200 YILLIK MODERNLEŞME, 150 YILLIK MECLİS, 100 YILLIK CUMHURİYET, 75 YILLIK DEMOKRASİ TARİHİMİZİN BÜTÜN ANA DAMARLARINI BİR ARAYA GETİREN BİR TOPLUMSAL BARIŞ PROJESİDİR”

    Altılı Masa ve sonucunda oluşan Millet İttifakı’nın siyasi tarihimiz içindeki önemine ilk günkü gibi inanıyorum. Biz sadece altı lider olarak bir araya gelmedik; birbirini tanıma şansı olmayan kitleleri de ortak bir demokratik toplum hedefinde buluşturduk. Yine söylüyorum: bu çaba 200 yıllık modernleşme, 150 yıllık Meclis, 100 yıllık Cumhuriyet, 75 yıllık demokrasi tarihimizin bütün ana damarlarını bir araya getiren bir toplumsal barış projesidir. Bu toplumsal barış projesine destek veren bütün liderlere ve zorlu seçim mücadelesinde omuz omuza mücadele veren parti teşkilatlarımıza teşekkür ediyorum. Bu süreçte yeni dostluk köprüleri kuruldu, yeni bir iklim oluştu. Ülkemizin bu dostluk köprülerine ve bu toplumsal barış iklimine ihtiyacı var.

    Özetle, bu toplumsal barış projesi asla başarısız olmamıştır. Bu misyon yeni şartlara uyum sağlayacak şekilde yeniden değerlendirilmeli, bu çabalarla oluşan toplumsal zemin ise mutlaka korunmalıdır. Ülkenin muhafazakar, milliyetçi ve laik akımların gittikçe radikalleşen otoriter formlarına karşı özgürlükçü muhafazakarlığın, özgürlükçü milliyetçiliğin ve özgürlükçü laikliğin ortak bir zeminde ve gelecek vizyonunda buluşması son derece değerlidir. Bu misyonun gerektirdiği şekilde Erdoğan liderliğinde oluşan Cumhur İttifakı ve seçim yaklaşırken aralarına katılan yeni bileşenleri de dahil olmak üzere sergilenen otoriter yaklaşımların daima karşısında olacağız.

    “ÖNÜMÜZDE BİZİ BEKLEYEN EN BÜYÜK TEHLİKE DÜN SEÇİM NETİCESİNİN ORTAYA ÇIKARDIĞI ORTADAN İKİYE YARILMIŞ TOPLUM GÖRÜNTÜSÜNÜN KEMİKLEŞEREK KALICI HALE GELMESİDİR”

    Bir bütün olarak toplumumuzun bütün kesimlerine de seslenmek istiyorum. Önümüzde bizi bekleyen en büyük tehlike dün seçim neticesinin ortaya çıkardığı ortadan ikiye yarılmış toplum görüntüsünün kemikleşerek kalıcı hale gelmesi ve bu parçalanmanın yetmişli ve doksanlı yıllarda olduğu gibi otoriter dikta heveslilerince istismar edilmesidir. Sayın Erdoğan’ın dünkü konuşması bu kaygıyı azaltmadığı gibi artırmıştır. Aslında birbirine karşı imiş gibi görünen veya iktidar tarafından böyle gösterilen bu yüzde ellilik topluluklar aynı ideal ve özlemin peşindedirler: bağımsız ve güçlü bir ülke, özgür ve demokratik bir toplum, insan onuruna yakışır bir hayat standardı.

    “BU ZOR ŞARTLARDA ŞİARIMIZ KUTUPLAŞMA DEĞİL KUCAKLAŞMA OLMALIDIR”

    Demokrasi tarihimizde hiçbir siyasiye nasip olmamış bir tecrübemi paylaşarak bu kanaatimi pekiştirmek istiyorum. 2015 yılındaki iki seçimde AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan olarak büyük çoğunluğu muhtemelen bu seçimlerde Cumhur İttifakı’na oy vermiş AK Partililere hitap ettiğim İstanbul (Maltepe), İzmir (Konak), Samsun (Cumhuriyet) ve Bursa (Gökdere) meydanlarında bu kez Gelecek Partisi Genel Başkanı olarak AK Partiye muhalif Millet İttifakı seçmenlerine hitap ettim. Benim için hem son derece duygusal hem de sınama niteliği taşıyan tecrübelerdi. İki farklı kutbu temsil ettiği düşünülen iki kitle ile de coşku yüklü duygusal iletişim bağı kurduğumda şunu fark ettim: Yüreğinizle konuştuğunuzda milletimizin farklı kesimlerinin duygularını buluşturabilirsiniz. Kitleler farklı idi ama ben hemen hemen aynı milli duyguları ve aynı demokratik vurguları öne çıkarmıştım ve aynı coşkuyla karşılanmıştım. Bugün de kendime ve partime biçtiğim en önemli misyon iktidar sahiplerinin otoriter yolsuzluk düzenini korumak için kutuplaştırma taktiği ile birbirine hasım hatta düşmen kılmaya çalıştığı bu kitleleri ortak bir gelecek vizyonunda buluşturmaktır. Bu zor şartlarda şiarımız kutuplaşma değil kucaklaşma olmalıdır.

    “MİLLET İTTİFAKI İÇİNDE KAYNAŞTIRICI BİR MİSYON, SEÇİM SATHI MAHALLİNDE ENERJİK BİR GÜÇ KAYNAĞI OLDUNUZ”

    Son olarak bütün bu zorlu süreçlerde kendilerine hiçbir çıkar ve makam vaat etmememe rağmen beni hiç yalnız bırakmayan vefakar Gelecek Partisi kadrolarına seslenmek istiyorum. Sizler yeni parti kurma ortamı açısından herkesin korku ikliminde sustuğu Cumhuriyet tarihinin en zor dönemlerinden birinde samimiyetle ve cesaretle çağrımıza kulak verdiniz, mahallelerinizdeki konfor alanlarından çıktınız ve ayağa kalktınız. Fiili saldırılara, hukuki davalara, baskılara, dışlamalara direnerek sadece bir parti kurmadınız, ülkenin siyasi iklimini değiştirdiniz. Ekonomik zorluklara rağmen kimseye boyun eğmeden özgürlükçü demokrasi mücadelesinde milletimizin gür sesi oldunuz. Millet ittifakı içinde kaynaştırıcı bir misyon, seçim sathı mahallinde enerjik bir güç kaynağı oldunuz. Teşkilatlarımız olarak adayımızın olmadığı illerde dahi büyük bir gayretle gece gündüz çalıştınız.

    “ÖNÜMÜZDEKİ GÜNLERDE HER DÜZEYDE YAPACAĞIMIZ İSTİŞARELERLE BAŞTA YEREL SEÇİMLER OLMAK ÜZERE YENİ SİYASİ KONJONKTÜRDEKİ YOL HARİTAMIZI BELİRLEYECEĞİZ”

    Bugün yeni bir başlangıç günüdür. Her zamankinden daha büyük bir azim ve kararlılıkla çınar yaprağının beş kolunu oluşturan adalet, demokrasi, refah, eşitlik ve siyasi ahlak mücadelemize devam edeceğiz. Önümüzdeki günlerde her düzeyde yapacağımız istişarelerle başta yerel seçimler olmak üzere yeni siyasi konjonktürdeki yol haritamızı belirleyeceğiz. TBMM’ndeki on cesur yürek arkadaşımızla insanlarımızın hakkını ve hukukunu koruyacak, daha büyük birlikteliklerin önünü açacağız. Bu vesile ile Aziz İstanbul’umuzun Fethi’nin 570. yılı kutlar, çağ kapatıp, çağ açarak Hz. Muhammed’in övgüsüne mazhar olan Fatih Sultan Mehmet Han’ı ve fetih şehitlerimizi rahmetle anarım.”

  • “Çalışkan ve dürüst kadroları kalmadı”

    “Çalışkan ve dürüst kadroları kalmadı”

    Demokrasi ve Atılım (DEVA) Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, “Sayın Erdoğan ve irili ufaklı ortakları bu ülkeyi maalesef yönetemeyecek. Çünkü iş bilen, çalışkan, dürüst kadroları kalmadı artık. Üzülerek söylüyorum, her alanda sadece ve sadece kötüye gidişin devamını göreceğiz. Ancak biz buradayız. Her yanlışa dur diyecek kadar güçlüyüz. Yanlışlarını sürekli anlatacağız. Doğrular konuşunda da sürekli tavsiyelerimizi, önerilerimizi ortaya koyacağız. Aylardır bu ülkenin yüzde 48’ine terörist diyenlerine karşı bu ülkenin vatansever ve onurlu yurttaşlarının hakkını savunacak insanlar bizleriz” dedi.

    DEVA Partisi lideri Ali Babacan, DEVA Partisi Genel Merkezi’nde düzenlediği basın toplantısında seçim sonuçlarına ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Babacan, şunları söyledi:

    “TÜRKİYE ARTIK DEMOKRASİDE BELLİ BİR OLGUNLUK SEVİYESİNİ YAKALAMIŞ DURUMDA”

    “Cumhurbaşkanlığı seçiminin ikinci tur oylaması tamamlandı. Sonuçların ülkemiz için hayırlı olmasını temenni ediyorum. Bu seçim sürecinde sandıklarda görevli olan bütün sandık üyelerine, müşahitlere, sandık güvenliğiyle ilgili çalışma yapan bütün sivil inisiyatif kuruluşlarına, il ve ilçe seçim kurullarımıza ve YSK’ya bu 28 Mayıs seçimlerinin şeffaf ve düzenli bir şekilde yapılmış olması sebebiyle özellikle teşekkürlerimi sunmak istiyorum. Türkiye artık demokraside belli bir olgunluk seviyesini yakalamış durumda ama tedbirin alınması, sandık güvenliğiyle ilgili bir yandan sivil inisiyatifin bir yandan da siyasi partilerin tedbir alması çok önemli bir caydırıcı etken aynı zamanda. Dolayısıyla nispeten sakin, sükûnet içinde geçen bu seçimin ülkemiz, milletimiz için hayırlı olmasını diliyorum.

    “ERDOĞAN’A ÇAĞRIM, VATANDAŞLARIMIZIN VERDİĞİ YETKİYİ; ADALET, LİYAKAT VE İSTİŞARE İLKELERİNDEN SAPMADAN KULLANMASIDIR”

    Vatandaşlarımızın yüzde 52’si bu seçimlerde, cumhurbaşkanlığı seçiminin ikinci turunda, tercihini Sayın Erdoğan’dan yana kullanmıştır, kendisini tebrik ediyorum. Kendisine çağrım vatandaşlarımızın verdiği bu yetkiyi; adalet, liyakat ve istişare ilkelerinden sapmadan kullanmasıdır. Erdoğan’ı destekleyen vatandaşlarımızın siyasete ve siyasetçilere verdiği mesajı duyduğumuzu da ifade etmek isterim. Bu mesajı iyi tahlil edeceğiz ve üstümüze düşen sorumluluğun farkında olacağız. Vatandaşlarımız, bu seçimlerde DEVA Partisi’ne demokratik denetim yapma görevini vermiştir. Bu görevi en iyi şekilde yapmaya devam edeceğiz. DEVA Partisi genel merkez kurullarıyla, TBMM çatısı altındaki temsiliyle ve geniş teşkilat yapısıyla hem yanlışlara işaret etmeye devam edecek hem de doğrular konusunda çalışma ve tavsiyeleri kamuoyu ile paylaşmaya devam edecektir.

    “SEÇİMİ KAZANMAK UĞRUNA KUL HAKKINA GİRDİLER”

    Aynı zamanda partimiz yoğun bir şekilde, derhal, yarından itibaren yerel seçimler için de çalışmaya başlayacaktır. Bu seçimlerde yer yer sandık başlarında ülkemize yakışmayan toplumsal barışımıza hizmet etmeyen görüntüler de gördük. Ancak asıl sorun şu ki: Seçimlere doğru giden propaganda döneminde her türlü haksızlığı, hukuksuzluğu da yaşadık. Erdoğan cumhurbaşkanı olmanın yetki ve imkanlarını fiilen kullanırken aynı zamanda aday oldu. Kampanyasında montaj videolar, iftiralar, yalanlar, hakaretler, karalamalar vardı. Kamu malını, kamu imkanlarını kendi seçim kampanyasında kullandı. Devletin, milletin sahip olduğu basın yayın organlarını neredeyse tamamen kendine, tek bir partiye tahsis etti. Kamu kurumlarını seçime alet etti. Bakanlar, milletvekili adayı olduklarında görevlerinden ayrılmadılar. Bakan olmanın verdiği yetki ve imkanları da sonuna kadar seçim kampanyasında alabildiğine kullandılar. Kısacası seçimi kazanmak uğruna kul hakkına girdiler. Bunu vatandaşlarımızın değerlendirmesine ve vicdanına bırakıyorum.

    “TAM DEMOKRASİYE OLAN SEVDAMIZDAN ASLA VAZGEÇMEYECEĞİZ. HİÇBİR GÜÇLÜK BİZİ YILDIRMAYACAK”

    Değerli vatandaşlarım, hem 14 Mayıs’ta hem de 28 Mayıs’ta kullanılan hiçbir oy zayi değildir. Umutsuzluğa, karamsarlığa asla yer yok. Bizler bir sonraki seçim takvim başlayana kadar ortadan kaybolup son anda meydana çıkanlardan değiliz. Biz buradayız, sapasağlam ayaktayız. Elbette ki bu seçim sonuçlarından bizim de kendi payımıza çıkaracağımız dersler olacaktır. Partimizin yetkili kurullarıyla beraber seçim sonuçlarıyla ilgili kapsamlı değerlendirmeleri de önümüzdeki günlerde yapacağız. Ancak biz bu seçim sonuçlarına bakıp kavgacı, popülist, anlık politikalar peşine düşmeyeceğiz. Biz, hiçbir zaman uzlaşıdan, istişareden, ortak akıldan ve birlikte çalışma kültüründen vazgeçmeyeceğiz. Doğru yoldan sapmayacağız. Biz bu demokrasi yolculuğuna çıktığımızda Ferhat’ın dağları delmesi kadar zor ve uzun bir işimiz olduğunu gayet iyi biliyorduk. Tam demokrasiye olan sevdamızdan asla vazgeçmeyeceğiz. Hiçbir güçlük bizi yıldırmayacak. Partimiz tam demokrasinin mihenk taşı olmaya devam edecek. Demokrasi, adalet, hukukun üstünlüğü, hak ve özgürlükler için başlattığımız bu mücadeleyi sonuna kadar kararlılıkla sürdüreceğiz. Korkmayacağız, yılmayacağız, ideallerimizden alsa vazgeçmeyeceğiz.

    “DEVA PARTİSİ YİNE MÜCADELEYE DEVAM EDECEK”

    DEVA Partisi kurulduğu ilk günden bu yana nasıl ki hem sorunları tespit edip hem de eylem planları, çözüm önerilerini net ve somut bir şekilde ilan ettiyse yine aynı şekilde çalışacak. DEVA Partisi kurulduğu günden bu yana nasıl ki ülkemizin her köşesinde vatandaşlarımızı dinlediyse, onların derdini sahiplenip mücadele etiyse yine mücadeleye devam edecek. Umutsuzluğa yer yok. Biz buradayız, dimdik ayaktayız. Buradan gecesini gündüzüne katarak çalışan teşkilat mensuplarımıza da özellikle teşekkür etmek istiyorum. 9 Mart 2020 günü DEVA Partisi’ni kurarken büyük bir iş yaptığımızı ve bunun çok önemli bir siyasi hareket olacağını biliyordum. Gücümüze güç kattınız, sağ olun, var olun. İyi ki varsınız, iyi ki ailemsiniz.

    “ERDOĞAN VE İRİLİ UFAKLI ORTAKLARI BU ÜLKEYİ MAALESEF YÖNETEMEYECEK”

    Sevgili vatandaşlarım, Sayın Erdoğan ve irili ufaklı ortakları bu ülkeyi maalesef yönetemeyecek. Çünkü iş bilen, çalışkan, dürüst kadroları kalmadı artık. Üzülerek söylüyorum, her alanda sadece ve sadece kötüye gidişin devamını göreceğiz. Ancak biz buradayız. Her yanlışa dur diyecek kadar güçlüyüz. Yanlışlarını sürekli anlatacağız. Doğrular konuşunda da sürekli tavsiyelerimizi, önerilerimizi ortaya koyacağız. Aylardır bu ülkenin yüzde 48’ine terörist diyenlerine karşı bu ülkenin vatansever ve onurlu yurttaşlarının hakkını savunacak insanlar bizleriz. Aylardır bu ülkenin yüzde 48’inin kalbini kıranlara karşı toplumsal barışımızı inşa edecek insanlar da bizleriz. Tüm bu seçim sürecini adeta bir savaşa çevirip bu ülkenin yüzde 48’ini düşman ilan edenlere karşı tüm sokakları huzurla dolduracak insanlar da bizleriz.

    “ERDOĞAN, SEÇİMLERDEN SONRAKİ İLK AÇIKLAMASINDA, VATANDAŞLARIMIZIN YÜZDE 48’İNİN DESTEĞİNİ ALAN KILIÇDAROĞLU’NU YUHALATTI”

    O balkon konuşması yapan Erdoğan’a ne oldu? Bugün seçim sonuçlarından sonra İstanbul’daki ilk yaptığı konuşmayı dinlediniz, değil mi? Bir zamanların seçim kazandıktan sonra, ‘Ben bütün ülkenin başbakanıyım, cumhurbaşkanıyım’ diyen Erdoğan, seçimlerden sonraki ilk açıklamasında, vatandaşlarımızın tam yüzde 48’inin desteğini alan rakibini, Sayın Kılıçdaroğlu’nu, yuhalattı. Değişti, arkadaşlar değişti, çok değişti ve üzülerek söylüyorum, bunu daha çok göreceğiz. Önümüzdeki her hafta, her ay daha çok göreceğiz. Onun için söylüyorum, ülkemiz iyiye gitmeyecek. Üzülerek söylüyorum ama gerçeği de tespit etmek zorundayız.

    “TARİHİN DOĞRU TARAFINDA YER ALDIK HEP BERABER HAKÇA MÜCADELE ETTİK”

    Değerli dostlarım, demokrasi bir müsabaka değildir. Birinin kazandığı, diğerinin kaybettiği; birinin galip geldiği, diğerinin mağlup olduğu bir yarış değildir. Sayın Kılıçdaroğlu’na oy veren dostlarım, mağlup değiliz. Biz her birimiz, Türkiye Cumhuriyeti’nin eşit ve onurlu vatandaşlarıyız. Vicdanınız rahat olsun. Tarihin doğru tarafında yer aldık hep beraber hakça mücadele ettik. Mücadeleye de devam edeceğiz. Çünkü haklıyız. Haklı olmanın verdiği güçle mücadeleye devam edeceğiz. Çünkü demokrasi, sadece seçimden seçime oy kullanmaktan ibaret bir sistem değildir. Demokrasi muhalefet partileriyle, sivil toplum kuruluşlarıyla, özgür basınla her daim denetleme, denge ve kontrol çabasıdır. Aynı zamanda hep söylediğim gibi, demokrasi emek, sabır, özen ister. Çok çalışacağız, daha da çok çalışacağız.

    “UNUTMAYIN, ‘DOĞACAKTIR SANA VADETTİĞİ GÜNLER HAKKIN, KİM BİLİR BELKİ YARIN, BELKİ YARINDAN DA YAKIN.”

    Erdoğan şunu diyemez: ‘Ben vatandaşlarımızın yüzde 52’sinin oyunu cebime koydum, yüzde 48’inden bana ne.’ Ümit ediyorum ki Ankara’ya gelince yapacağı konuşmada bunları düzeltir. O içindeki fevri hisleri bastırıp eski balkon konuşmalarından birini Ankara’da yapar. Seçim sonucu öyle olmuş, böyle olmuş… Asıl biz Türkiye’yi kazanmak için çalışıyoruz. Türkiye’yi kazanmak için de yolumuza devam edeceğiz. Unutmayın, ‘Doğacaktır sana vadettiği günler hakkın, kim bilir belki yarın, belki yarından da yakın.”

  • Silahlı saldırıya uğrayan genç hayatını kaybetti

    Silahlı saldırıya uğrayan genç hayatını kaybetti

    Mamak’ta meydana gelen olayda İsmail K., bilinmeyen bir nedenden dolayı arkadaşlarıyla tartışmaya başladı. Tartışmanın alevlenmesi üzerine İsmail K., silahlı saldırıya uğradı. Çevredekilerin ihbarı üzerine olay yerine çok sayıda sağlı ve polis ekibi sevk edildi. Hastaneye kaldırılan talihsiz genç yapılan tüm müdahalelere rağmen kurtarılamadı. Olayın şüphelilerinden E.M., ise polis ekiplerince yakalanarak gözaltına alındı.

  • AK Parti’de seçim kutlaması başladı

    AK Parti’de seçim kutlaması başladı

    Kesin olmayan sonuçlara göre AK Parti Genel Merkezi’nde bulunan partililer seçim kutlamasına başladı. Tekbir ve sevinç gösterisinde bulunan partililer Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’ne yürüdü.

  • Sinan Oğan Ankara’da oyunu kullandı

    Sinan Oğan Ankara’da oyunu kullandı

    Cumhurbaşkanı Seçimi ikinci tur oylaması için Çankaya ilçesindeki Kocatepe Mimar Kemal Anadolu Lisesi’ne gelen Ata İttifakı’nın birinci turdaki cumhurbaşkanı adayı Sinan Oğan, 1276 numaralı sandıkta oy kullandı.

    Oğan, basın mensuplarına yaptığı açıklamada, seçimin ülkeye ve millete hayırlı olmasını dileyerek sözlerine başladı. Antalya’dan gelir gelmez oy kullanacağı okula gittiğini belirten Oğan, bu nedenle eşinin yanında olmadığını söyledi.

    Seçimin istikrar getireceğini belirten Oğan, “Bu seçimin ülkemizin ve milletimizin hayrına olacağını ve inşallah da bunda da bizim katkımız olacağını ümit ediyorum. Seçim vatanımıza, milletimize hayırlı olsun” diye konuştu.

    “Her türlü linçleme kampanyasını kınıyorum”

    Oğan, insanları linç etmenin yanlış olduğunu ve demokratik hakları mahalle baskısı kurarak elden almanın hangi sonuçları doğuracağını göstermesi açısından seçimin önemine işaret etti.

    Liderlere yapılan linç kampanyalarını kınadığını ifade eden Oğan, sözlerini şöyle sürdürdü:

    “Bir kez daha burada Sayın Meral Akşener’e yapılan bu linç kampanyasını kınadığımı, Sayın Muharrem İnce’nin seçimden çekilmesine vesile olan linç kampanyasını kınadığımı, depremzedeler farklı tercihte bulundu diye depremzedeleri dahi linçlemeye cüret edenleri kınadığımı ve bize dönük, aileme dönük yapılan her türlü linçleme kampanyasını kınadığımı ifade etmek istiyorum. Bu seçim sanırım diğer seçimlerden, bu linç kültürünün demokrasimiz için ne kadar tehlikeli olduğunun görülmesi açısından da farklı olacaktır. Ülkemiz, milletimiz için hayırlara vesile olsun.”

    “Türkiye ve Azerbaycan’ın birliğini kimse bozamaz”

    Oğan, Azerbaycanlı gazetecinin sorusu üzerine, Türkiye ve Azerbaycan’ın ülkelerinde gerçekleşen seçimlerde birbirlerinin iç işlerine karışmadığını dile getirdi.

    “Bu Azerbaycan Cumhurbaşkanı’na atılmış alçakça bir iftiradır” diyen Oğan, şunları ifade etti:

    “Azerbaycan Cumhurbaşkanı, Türkiye’nin her zaman birlik, bütünlük içerisinde olmasını istediğini ifade etmiştir ancak burada eğer birileri Azerbaycan’a dönük politikalarında Azerbaycan’ı baypas eden politikalar uyguluyorsa, Karabağ yerine Kandil ağırlıklı bir eksende duruyorsa, birileri Zengezur Koridoru’nu baypas ediyorsa, birileri Karabağ’ın kurtarılması için yapılan askeri müdahalelerde Türkiye’nin desteğini ‘Cihatçıları gönderiyorlar” diye ifade ediyorsa elbette ki Azerbaycan’ın da buna, bu kesimlere tepkisi dolayısıyla da bizim de bu kesimlere karşı tepkimiz gayet doğaldır. Doğal algılanmalıdır.”

    Oğan, Türkiye ve Azerbaycan’ın birliğini kimsenin bozamayacağını dile getirerek, “Sanki Azerbaycan’ın değil de Ermeni lobisinin taraftarı gibi çalışan bir kesimi buradan kınadığımı ifade etmek istiyorum. Ben Turancı birisiyim. Türk dünyasının birliğine inanan birisiyim. Azerbaycan da Türk dünyasının bir parçasıdır. Nasıl ki Kazakistan, nasıl ki Türkmenistan, Özbekistan, Kırgızistan ve diğerleri gibi. Dolayısıyla da burada Türkiye’de Azerbaycan’a dönük bir lobi faaliyetine girişilmesi ancak ve ancak Ermeni lobistlerinin işine yarayacak bir politikadır. Herkes buradan dersini çıkarsın” değerlendirmesinde bulundu.

    Seçmenlerle sohbet eden ve fotoğraf çektiren Oğan, daha sonra okuldan ayrıldı.

     

  • MHP Genel Başkanı Bahçeli oyunu kullandı

    MHP Genel Başkanı Bahçeli oyunu kullandı

    MHP Genel Başkanı ve Osmaniye Milletvekili Devlet Bahçeli, Cumhurbaşkanlığı 2. tur seçimleri için Ankara’nın Çankaya ilçesinde bulunan Anıttepe Ortaokulu’na gelerek oyunu kullandı. Oyunu kullandıktan sonra gazetecilere açıklamalarda bulunan Bahçeli, “Yeni yüzyılın ilk seçimi tamamlanmış olmaktadır. Türk milleti olgunluk içerisinde bir seçim dönemi yaşamıştır ve milletimize hayırlı uğurlu olmasını Cenabı Allah’tan niyaz ediyorum. İnşallah hayırlara vesile olacaktır” dedi.

  • İnce oyunu Ankara’da kullandı

    İnce oyunu Ankara’da kullandı

    Memleket Partisi Genel Başkanı Muharrem İnce ve eşi Ülkü İnce, oylarını Ankara’da kullandı. Ardından basın mensuplarına açıklamalarda bulunan İnce, ”Şu anda seçim devam ederken siyasi bir açıklama yapmam doğru olmaz. Köyüme dinlenmeye gidiyorum, torunlarımı seveceğim. Siyasi değerlendirmemi birkaç gün sonra yapacağım. Cumhuriyetimiz boyunca ilk kez farklı bir seçim yaşıyoruz. seçim ikinci tura kaldı. Buna alışacağız artık. Seçimin ikinci tura kalacağını her zaman anlatmaya çalıştım. Kimin nerede yanlış, kimin nerede doğru yaptığını birkaç gün sonra yapacağım basın toplantısında anlatacağım. Memleketimize ve milletimize hayırlı olsun” diye konuştu.

    Yaptığı basın açıklamasının ardından sandık başkanıyla kısa bir sohbet gerçekleştiren İnce, “Bende sandık başkanlığı yaptım. Parti temsilcisi olarak burada bulundum ve cumhurbaşkanı adayı olarak da buradaydım” ifadelerini kullandı.

    Memleket Partisi Genel Başkanı eşi Ülkü İnce ile birlikte oyunu kullandıktan sonra sandık görevlilerine kolay gelsin temennisinde bulunduktan sonra okuldan ayrıldı.

  • Erasmus Bahar Şenliği etkinliği

    Erasmus Bahar Şenliği etkinliği

    Bin 700’den fazla yabancı öğrencinin eğitim aldığı Gazi Üniversitesi binlerce öğrenciyi hem eğitim almaları için hem de staj yapma fırsatları için yurtdışına göndererek öğrencilerin daha nitelikli bireyler haline gelmesini sağlıyor.

    Gazi Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Musa Yıldız, Gazi Üniversitesi’nin Türkiye’de ki 20 araştırma üniversitesinden biri olduğunu ve her geçen gün gelişim sağladıklarını belirterek, “Gazi Üniversitesi Türkiye’nin 20 araştırma üniversitesinden birisi. Ulusallaşma araştırma üniversiteleri için önemli bir kriter. Bizde üniversite olarak bu çerçevede Erasmus günleri düzenliyoruz. Geçen sene ekim ayında ikinicisini düzenlemiştik. Şu an üçüncü etkinliğimizi düzenliyoruz. Erasmus programı çerçevesinde hocalarımızı, öğrencilerimizi ve idari personelimizi faaliyetlere davet etmek istiyoruz. Bu faaliyetlerin şenlik havasında geçmesini istiyoruz. Farklı farklı yarışmalar düzenleyerek sonucunda hediyeler veriyoruz. Şenliğimize katılan misafirlerimiz; öğrencilerimiz ve ailelerinden, hocalarımızdan oluşuyor. Farklı okullardan öğrenciler ve minik misafirlerimizde bugün aramızda. Geleceğimizin Gazi Üniversitesi öğrencileri de aramızdalar. Şenliğimize ayrı bir hava kattılar. Üniversite bünyesinde 50 farklı ülkeden bin 700 yabancı öğrencimiz var” dedi.

    “Gazi Üniversitesi olarak öğrencilerimiz yeter ki Erasmusa gitmek istesin gerisi kolay”

    Gazi Üniversitesi Erasmus ofisi stajyer öğrenci olarak görev yapan Ömer Çetin, öğrencilerin Erasmus programlarından yararlanması için üniversite olarak çok yardımcı olduklarını vurgulayarak ”Staj hareketliliğinden yararlanmak isteyen öğrencilerimiz için hem güz hem de bahar döneminde ilana çıkabiliyoruz. Fakat öğrenim hareketliliği için genellikle tek dönemde ilana çıkıyoruz. İlana çıkıldıktan sonra öğrencilerimizin neler yapacağına dair oryantasyon toplantıları yapılıyor. Üniversitemiz 2004 yılından beri çalışmalarını sürdürdükleri için çok profesyonel durumda olduğumuzu söyleyebilirim. Öğrencilerimizi mümkün olduğunca yurtdışına hibeli olarak gönderiyoruz. Yurtdışına çıkma sürecinde büyük kolaylıklar sağlayabiliyoruz. Elçiliklere yazı gönderirken ve pasaport işlemlerinde kolaylıklar sağlayabiliyoruz. Gazi Üniversitesi olarak öğrencilerimiz yeter ki Erasmusa gitmek istesin gerisi kolay. Biz onlar için bütün çabayı gösteriyoruz” ifadelerini kullandı.

    “Türkiye’de tıp okumak için güzel imkanlar var”

    Kazakistanlı Assen Madeniyetova bir yıldır Türkiye’de yaşadığını ve Türkçe dersleri aldığını vurgulayarak, “Gelecek yıl Gazi Üniversitesi’nde tıp okuyacağım. Türkiye’ye burs programları çerçevesinde geldim. Sadece Kazakistan için değil birçok ülkede geçerli olan geniş bir program. Bu bursu kazanıp Türkiye’ye geldim. Bence Türkiye’de çok iyi bir tıp eğitimi var. Gazi Üniversitesi hakkında çok fazla şey duydum. Üniversiteyi Mustafa Kemal Atatürk’ün açtığını biliyorum. Türkiye’de tıp okumak için güzel imkanlar var. Diğer ülkelerde bu kadar imkan görmedim. Bu yüzden Türkiye’ye geldim. Burada çok iyi bir doktor olabilirim. Erasmus şenliği çok eğlenceli geçiyor. Çok faydalı bir etkinlik.
    Çok fazla sayıda öğrenci, öğretmen ve idari personelin katılım gösterdiği şenliklerde çeşitli oyun ve yarışmalar sonucunda katılımcılara hediyeler dağıtıldı.