Kategori: Antalya

  • Cama çarpan gökkuzgun, 18 günlük bakım sonrası doğaya döndü

    Cama çarpan gökkuzgun, 18 günlük bakım sonrası doğaya döndü

    ANTALYA’da yaralı yaban hayvanları ve kuşların da tedavisini yapan veteriner hekim Gökçe Coşkun, bir binanın camına çarpıp travma geçiren gökkuzgununu, 18 günlük bakım sonrası doğaya saldı.

    Antalya’da ağırlıklı göçmen kuşlar başta olmak üzere, doğada çeşitli nedenlerle yaralanmış birçok kuş ve yaban hayvanı türünü de gönüllü olarak tedavi edip, yeniden doğaya salan veteriner hekim Gökçe Coşkun’a, 7 Eylül’de bir binanın camına çarparak travma geçiren bir gökkuzgun getirildi. Kuşu, kliniğinde muayene eden Coşkun, gökkuzgunu yarası veya kırığı olmadığını fakat ayaklarını iyi kullanamadığını belirterek “Aşırı susuz ve besinsiz kalmış. Çünkü bulunduktan sonra 3 gün kafeste önünde su ve bulgurla bekletmişler. Aslında bu tür yaban hayvanları bulunduğunda uzman kişilere ulaşılması gerekiyor. Bir süre aminoasit içeren sıvı takviyesi verdim. Sıvı ihtiyacını bu şekilde karşıladıktan sonra da beslemeye başladım. Parmaklarını kapatamıyordu ama his vardı” dedi.

    Gökkuzgunu, Morio kurdu ve çekirge ile beslendiğini söyleyen Coşkun “Antibiyotik ve diğer ödem ilaçlarını da vermeye devam ettim. Bir süre sonra da ayakları üzerinde durmaya başladı. Önce kısa mesafe uçabiliyordu ama ayaklarını kullanamıyordu. Uzun uçuş denemelerinde başarılı oldu ve 24 Eylül’de özgürlüğüne yeniden kavuştu. Sağ ayağı düzeldi ancak sol ayağında hala his kaybı devam ediyor. Fakat ayaklarının üzerinde durmayı, tutunmayı sağlıyor. Bu durumu tolere edebilir. Tutsaklık stresine girmeden gitmesi önemliydi. Salınca da epey uzun uçtu” diye konuştu.

    ‘GÜNDÜZ BİNA CAMLARINI FARK ETMİYORLAR’

    Gökkuzgunların çok güzel renklere sahip olduğunu anlatan Coşkun “Sonbaharda güneye doğru göçe başlarlar. Bu birey de o göç sırasında yardıma muhtaç hale gelmiş ve sonbahar göçünü kaçırmadan iyileşti. Maalesef göçmen kuşlar özellikle ışıkları görerek şehir merkezlerine geliyor, gündüz güneş doğduğunda ise binalardaki camları fark etmedikleri için çarpıp yaralanma ve ölüm vakaları çok yaşanıyor. ABD’de bununla ilgili sürekli çalışma yapılıyor, şehir merkezlerinde gece ışıklarının azaltılması yönünde. Gökdelen şeklindeki yüksek binalar ise neredeyse tam camla kaplı olduklarından daha da tehlikeli oluyor” diye konuştu.

    İLK SIRADA TRAVMA GELİYOR

    Kuşların ölüm veya yaralanma nedenleri ile ilgili yaptığı iki yıllık tez çalışmasının sonuçları hakkında da bilgi veren Coşkun, şunları söyledi:

    “Yaptığım iki yıllık çalışmada gelen kuş vakalarının yüzde 47,09’u travma kaynaklı. Travma olguları pencereye çarpma ve araç çarpması gibi tehditleri içermektedir. İkinci sırada yüzde 22,09 ile öksüz kalan yavru kuşlar. Yüzde 19,19 ise kedi saldırısı. Yüzde 9,3’ü göç yorgunu, yüzde 1,74’ü ateşli silah, yüzde 0,58’i enfeksiyon olarak sıralanıyor.”

  • Savcılık rapor istedi: Parçalanırken sağ mıydı?

    Savcılık rapor istedi: Parçalanırken sağ mıydı?

    Antalya’da 28 Temmuz’da kaybolan ve kendisinden 5 gün haber alınamayan Azra Gülendam Haytaoğlu’nun (21), iş insanı Mustafa Murat Ayhan tarafından 13 parçaya bölünerek öldürüldüğü ortaya çıktı. Adli tıptan Azra’nın kesin ölüm nedenini soran savcılık, maktulün canlıyken mi ya da öldükten sonra mı parçalara ayrıldığının tespitini istedi.

    Antalya’da Akdeniz Üniversitesi İletişim Fakültesi Gazetecilik Bölümü 3’üncü sınıf öğrencisi Azra Gülendam Haytaoğlu, 28 Temmuz’da evden çıktıktan sonra kendisinden haber alınamadı. Telefonu da kapalı olan Haytaoğlu’na ulaşılamayınca Adana’dan gelen babası Mustafa Haytaoğlu kızını aramaya başladı, polise kayıp başvurusu yaptı. Sosyal medyadan da Azra’nın bulunması için çağrılar yapıldı.

    ÇAPRAZ SORGUDA İTİRAF

    Antalya Emniyet Müdürlüğü Asayiş Şube Müdürlüğü Cinayet Büro Amirliği ekipleri, Azra’nın cep telefonundan en son inşaat mühendisi ve emlak ofisi sahibi Mustafa Murat Ayhan ile görüştüğünü tespit etti. Cinayet masası ekipleri, Ayhan’ı çapraz sorguya aldı. Ayhan, sorguda cinayeti işlediğini itiraf etti.

    Mustafa Murat Ayhan ifadesinde, Azra Gülendam Haytaoğlu’nu banyoda boğup, öldürdüğünü, 13 parçaya böldükten sonra koyduğu valizle Kepez ilçesi Varsak bölgesindeki ormanlık alana taşıyıp gömdüğünü söyledi. Azra’nın 28 Temmuz’da kendisini aradığını ifade eden Ayhan, “Buluştuk. Evde birlikte yemek yedik. Alkol aldık. Bu sırada aramızda tartışma çıktı. Boğarak öldürdüm. Banyoya götürüp parçalara ayırdım” dedi.

    Ayhan, Varsak’taki ormanlık alanda Azra Gülendam Haytaoğlu’nu gömdüğü yeri ekiplere gösterdi. Cesedi gömüldüğü yerden çıkaran ekipler, bulunan parçaları otopsi için Antalya Adli Tıp Kurumu morguna gönderdi. Haytaoğlu’nun kafatası ve sol kalçası tüm aramalara rağmen bulunamadı. Mustafa Murat Ayhan ise tutuklandı.

    KESİN ÖLÜM NEDENİ SORULDU

    Soruşturmayı yürüten Antalya Cumhuriyet Başsavcılığı Cinayet Suçları Soruşturma Bürosu, dosyayı İstanbul Adli Tıp Kurumu’na gönderdi. Savcılık adli tıptan, Azra’nın kesin ölüm nedenini sordu. Maktulün canlıyken mi ya da öldükten sonra mı parçalara ayrıldığının tespiti istendi. Savcının sanık için hazırlanacak iddianamenin ceza isteminde, bu hususların önemli olduğu vurgulandı.

  • ‘Kokteyl aşı’ insan deneylerine hazır

    ‘Kokteyl aşı’ insan deneylerine hazır

    Akdeniz Üniversitesi’nde çalışmaları devam eden kokteyl Covid-19 aşısı, insan deneylerine hazır hale geldi. Nicotiana Benthamiana adlı yeşil bitki yapraklarından üretilerek hem spike proteini hem de nukleokapsid proteinini hedefleyen kokteyl aşının, çocuklarda da güvenle kullanılabileceği bildirildi.

    Akdeniz Üniversitesi Ziraat Fakültesi Tarımsal Biyoteknoloji Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Tarlan Mammedov ve ekibinin 1,5 yıldır üzerinde çalıştığı kokteyl Covid-19 aşısı, insan deneylerine hazır hale geldi. Nicotiana Benthamiana adlı yeşil bitki yapraklarından üretilen kokteyl aşıda hem spike proteini hem de nukleokapsid proteini hedeflediklerini belirten Sağlık Bakanlığı Aşı Bilim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Mammedov, 1 kilo bitkiden yaklaşık 5 bin doz aşının üretilebileceğini, aşının çocuklarda da güvenli kullanılabileceğini söyledi.

    İLK KEZ NUKLEOKAPSİD PROTEİNİ HEDEFLENDİ

    SARS-CoV-2 virüsünün çok mutasyona uğradığı için mevcut aşıların etkisinin azaldığına dikkati çeken Prof. Dr. Mammedov, dünyada ilk kez spike proteinin yanında nukleokapsid proteini hedef aldıklarını söyledi. Geliştirdikleri aşının umut verici olduğunu ifade eden Prof. Dr. Tarlan Mammedov, “Çünkü burada iki antijen var. Spike proteini ile nukleokapsid protein. Mevcut aşılardaki spike proteinde az değişiklik oluyor ama nukleokapsid proteinde değişiklik daha az oluyor. O nedenle mevcut mutasyonlara karşı etkili” dedi. Geliştirdikleri aşının protein bazlı olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Mammedov, “Aşımızın vücutta iki antikor üretmesini hedefledik. Kokteyl dememizin nedeni bu. Böylelikle aşının koruyuculuğunu iki kat artırıyor” diye konuştu.

    ANTALYA’DAN ÇIKAN AŞI ÇALIŞMALARI DÜNYANIN GÜNDEMİNDE

    Yaklaşık 1,5 yıldır devam eden çalışmalarının bir kısmının dünyanın en prestijli dergisi olan Viruses’da yayımlandığını kaydeden Prof. Dr. Mammedov, hayvan deneylerini tamamladıklarını, patent başvurusu yaptıklarını ve artık insan deneylerine geçilebileceğini belirtti. Prof. Dr. Tarlan Mammedov, aşıyla ilgili Sağlık Bakanlığı ile görüşmelerinin devam ettiğini kaydetti.

    AŞININ HAM MADDESİ OLAN BİTKİ, TOPRAKSIZ ÜRETİLEBİLİR

    Covid-19 virüsünün antijenlerini ‘Nicotiana Benthamiana’ adlı yeşil bitki yapraklarından ürettiklerini belirten Prof. Dr. Mamedov, “Bu bitkiyi topraksız olarak yüksek miktarda üretebiliriz. Biz şu anda laboratuvarda üretiyoruz” dedi. Yaklaşık 1 kilo bitkiden 5 bin insanı aşılayacak kadar doz üretebileceğini sözlerine ekleyen Prof. Dr. Mammedov, “Ümit ediyorum ki kokteyl aşı insan deneylerine başlayacaktır. Düşünüyoruz ki 5 mikrogram dozundaki aşı yeterli koruyuculuk sağlayabilir. Bizim aşımız çocuklarda da 2 mikrogram doz olarak güvenle kullanılabilir. Bence bizim aşımız en güvenli aşıdır. Çünkü protein bazlı. Bir problem olacağını düşünmüyorum” ifadelerini kullandı.

    MUTASYONLARA KARŞI ETKİLİ

    Doktora öğrencileri Burcu Güleç, Damla Yüksel, İrem Gürbüz Aslan, Merve Ilgın, Fadime Demirel ve yüksek lisans öğrencileri Öznur Berfin Ülgen, Ramazan Talha Palaz ile birlikte 3 laboratuvar ve 1 iklim odasında ‘Transient Bitki Ekspresyon Sistemi’ ile bir tür tütün bitkisi olan Nicotiana Benthamiana’nın, iklim odasında 22-24 derecede yüzde 50-60 nem seviyesinde özel formülasyonu sonucu üretilen aşının çalışmaları 1,5 yıldır devam ediyor. Prof. Dr. Tarlan Mammedov, 1500’den fazla koronavirüs proteininin analizinin yapıldıktan sonra sürdürülen çalışma sonucu üretilen kokteyl aşının, koronavirüsün birçok mutasyonuna karşı etkili olabileceğini söyledi.

  • Asansör kabinini sökerken yakalandı, ‘Recebim’ türküsünü söyledi

    Asansör kabinini sökerken yakalandı, ‘Recebim’ türküsünü söyledi

    ANTALYA’da S.D (27), elinde çekiç ve tornavidayla üst geçidin asansör kabinini sökmeye çalışırken suçüstü yakalandı. Gazetecilerin kendisini görüntülediğini fark edince ‘Recebim’ türküsünü söyleyen S.D, polis merkezine götürüldü.

    Olay, dün akşam saatlerinde Muratpaşa ilçesi Gazi Bulvarı’nda meydana geldi. Daha önce defalarca parçaları çalınan üst geçitte bulunan asansör kabinini, bir kişinin elinde çekiç ve tornavidayla sökmeye çalıştığını fark edenler, durumu 112 Acil Çağrı Merkezi’ne bildirdi. İhbarın ardından adrese çok sayıda polis ekibi sevk edildi. Polisin geldiği fark eden şüpheli suç aletleri ile birlikte kaçmaya başladı. Hırsızlık şüphelisi S.D., kısa sürede yakalandı. S.D., ifadesi alınmak üzere polis merkezine götürüldüğü sırada gazetecileri fark etti. Gazetecilerin görüntü almaması için tişörtüyle yüzünü kapatan S.D., ‘Recebim’ türküsünü söylemeye başladı. Ekip aracına bindirilen S.D, sağlık kontrolünün ardından polis merkezine götürüldü.

     

  • ‘Beni iyi savunmadın’ kurşununa 5 yıl hapis

    ‘Beni iyi savunmadın’ kurşununa 5 yıl hapis

    ANTALYA’da, avukatı Semih G.’yi, sahibi olduğu kolejin tahliye davasını kaybettiği için ayağından tabancayla yaralayan Bilal Kuray, tutuklu yargılandığı davada, 5 yıl hapis cezasına çarptırıldı.

    Olay, 19 Haziran günü saat 16.30 sıralarında, Muratpaşa ilçesi Güzeolaba Mahallesi 2173 Sokak’taki kolejde meydana geldi. Kolejin sahibi Bilal Kuray ve avukatı Semih G., okul binasının tahliye kararını konuşmak için buluştu. Kolejde bir araya gelen ikili, bir süre sonra tartışmaya başladı. Büyüyen tartışma, kavgaya dönüşürken, iddiaya göre Bilal Kuray, “Bizi iyi savunmadın, o yüzden davayı kaybettik” diyerek Semih G.’yi tabanca ile ayağından yaraladı. Silah sesini duyanlar, 112 Acil Çağrı Merkezi’ni aradı. İhbarla kısa sürede olay yerine polis ve sağlık ekipleri sevk edildi. Sağlık ekiplerince ilk müdahalesi yapılan Semih G., ambulansla hastaneye kaldırıldı.

    POLİSE TESLİM OLDU

    Avukatı Semih G.’yi yaralayan ve olay yerinden kaçan Bilal Kuray, bir süre sonra polis merkezine giderek teslim oldu. Adliyeye sevk edilen Kuray, çıkarıldığı mahkemece tutuklandı. Kuray hakkında Antalya 14’üncü Asliye Ceza Mahkemesi’nde dava açıldı. Dava, ikinci duruşmada karara bağlandı. Karar duruşmasına sanık Bilal Kuray, cezaevinden SEGBİS ile katılırken, şikayetçi Semih G. ve taraf avukatları da salonda hazır bulundu. Antalya Baro Başkanlığı da davaya müdahil oldu; avukat Salim Aykut, duruşmaya katılan sıfatıyla dahil oldu.

    SAVCI CEZALANDIRMA İSTEDİ

    Cumhuriyet savcısı, esas hakkındaki mütalaasında, sanığın kolejin tahliye davasının aleyhlerine sonuçlanması nedeniyle Semih G.’yi suçladığını belirterek, “Sanığın sinirlenerek bağırması üzerine Semih G., tekrar okul binasına girmiştir. Ortağının arkasından binaya giren sanık tabancayı belinden çıkararak şikayetçinin bacağına ateş etmiştir. Doktor raporuna göre ayaktaki yaralanma şikayetçinin hayatını tehlikeye soktuğundan sanığın ‘silahla kişinin yerine getirdiği kamu görevi nedeniyle kasten yaralama’ suçunu işlediği anlaşılmıştır” dedi.

    ‘MÜVEKKİLİM PİŞMAN’

    Olay sırasında orada bulunan sanık avukatı ise mütalaaya katılmadığını dile getirerek, “Olay günü ben de meslektaşımı defalarca telefonla aradığımda bana ‘yemekteyim’, ‘adliyedeyim’, ‘dışarıdayım’ dedi. Beni 5 saat bekletti. Müvekkilim olaydan dolayı pişmandır. 15 milyon lira zarara uğramıştır ancak meslektaşıma tekrar geçmiş olsun dileklerimizi tekrar ederiz. Zararı var ise gidermek isteriz” diye konuştu.

    ‘EN ÜST HADDEN CEZALANRIRILMASINI İSTİYORUM’

    Şikayetçi Semih G. ise hiç kimsenin ‘geç kaldı’ diye vurulamayacağını belirterek, “Tedavim 19 Haziran’dan beri devam ediyor. Özellikle bir okulda vurulacağım hiç aklıma gelmezdi. Sanığın üst hadden cezalandırılmasını istiyorum” dedi.

    Sanık Bilal Kuray ise son sözünde takdiri mahkemeye bıraktığını söyledi.

    Mahkeme heyeti, sanığı 5 yıl hapis cezasına çarptırarak, tutukluluğunun devamına karar verdi.

  • Antalya’ya ekimde 5 ülkeden turist beklentisi

    Antalya’ya ekimde 5 ülkeden turist beklentisi

    ANTALYA’ya gelen turistin yüzde 70’ini oluşturan ve çeşitli kısıtlamalar nedeniyle aynı dönemde bir araya gelemeyen Rusya, Almanya, Ukrayna, Polonya ve İngiltere pazarları, ekim ayından itibaren kente misafir gönderecek.

    Pandemi sürecinde en çok zarar gören sektörlerin başında gelen turizmde, Antalya 2019 yılında toplam turist sayısının yüzde 70’ini oluşturan 5 ana pazar ülkeden bu yıl ilk defa aynı anda turist misafir edebilir duruma geldi. Antalya Kent Konseyi Turizm Çalışma Grubu Başkanı Recep Yavuz, Antalya turizmini yıllardır Rusya, Ukrayna, Almanya, İngiltere ve Polonya şeklinde 5 ülkenin sırtladığına işaret ederek, “2019 yılında bu beş ülke, aslan payı Rusya’nın olmak üzere gelen toplam turistin yaklaşık yüzde 70’ini oluşturuyordu. Turizm tarihinin en parlak yılı olan 2019’da Antalya’ya gelen toplam 15 milyon 280 bin turistin 10 milyon 331 binini bu beş ülkeden sağladık” dedi.

    ‘BİRİ VARKEN DİĞERİ YOKTU’

    2019’da Rusya’nın 5,5 milyon, Almanya’nın 2,5 milyon, İngiltere ve Ukrayna’nın 1 milyona doğru yol aldığını dile getiren Yavuz, “Ne ilginçtir ki bütün dengelerin alaşağı olduğu 2020 yılında da bu beş ülke yıl sonunda gelen 3,5 milyon turistin 2,7 milyonunu getirerek pazar payını yüzde 77’ye kadar çıkardı. Antalya turizminin bel kemiğini son yıllarda bu muhteşem beşli oluşturuyor. Ancak korona ertesinde tekrar ayağa kalkmaya çalıştığımız 2021 yılında bu beş ülkeyi hiçbir arada göremedi Antalya. Biri varken bir diğeri yoktu” diye konuştu.

    5 ÜLKENİN 2021 TABLOSU

    Bu 5 ülkenin 2021 yılındaki durumlarını değerlendiren Yavuz, şöyle konuştu:

    “Baş aktör Rusya 15 Nisan’dan itibaren Türkiye’ye uçuşlarını yasakladı ve 22 Haziran’a kadar sürdü. Polonya da dönemsel değişikliklere rağmen, kimi kez düşük, kimi kez yoğun gelişlerini sürdürdü. İngiltere, Türkiye’yi 12 Mayıs’ta kırmızı listeye alarak, uçuşları durdurdu ve bu yasak 22 Eylül’e kadar tüm sezon boyu sürdü. Almanya ise Türkiye ile adeta oynadı. Önce nisan ayı ortasında Türkiye’yi yüksek riskli ülke ilan etti, daha sonra 6 Haziran’da riskli ülke statüsüne indirdi, 17 Ağustos’ta tekrar yüksek riskli ülkelere dahil ederek sezon boyu tatilcilerin planlarını alt üst etti. Ukrayna ise sezon başından beri aralıksız gelişlerini sürdüren tek ülke oldu.”

    BU YIL TAHMİNİ 9 MİLYON

    Antalya’nın en önemli 5 pazar ülkesinin bu yıl ilk kez ekim ayında birlikte geleceklerini belirten Yavuz, şunları kaydetti:

    “Ekim ayında Hırvatistan, Bulgaristan, Avusturya gibi Orta Avrupa ülkelerinin devreden çıkması ile sezonun bu en keyifli döneminde Antalya’nın keyfini çıkarmak isteyen en az 1,5 milyon turist gelecektir. Bu da Antalya turizminin en verimli ekim ayı olabilir. 2019 yılının ekim ayında 1 milyon 700 bin misafir Antalya’yı ziyaret etmişti. Eldeki verilere göre Antalya eylül ayını iyimser bir tahminle 7 milyon, ekimi 8,5 milyon, sezonu da 9 milyon ziyaretçi ile kapatacak. Bu rakam 2019’un yarısından biraz fazla, 2020’nin 3 katından biraz az. Yavaş yavaş düzelecek her şey. Araştırmalarıma göre dünyada bu yıl 9 milyon turist sayısına ulaşan maksimum iki tatil destinasyonu olacak. Ülke olarak bütün bu zor şartlara rağmen hala ilk 10’da şehir olarak ilk 3’teyiz.”

     

  • Küle dönen ormanda konser verdi

    Küle dönen ormanda konser verdi

    KEMAN virtüözü Cihat Aşkın, Cumhuriyet tarihinin en büyük orman yangınının yaşandığı Manavgat’ta küle dönen ağaçların arasında, sanatçı arkadaşlarıyla birlikte keman çaldı. Orman yangınlarına dikkat çektiklerini anlatan Aşkın, “Bizim müzik enstrümanlarımız ağaçtan yapılıyor. Eğer onlar yanarsa ve ölürse ruh ölür, müzik hayat bulamaz, enstrümanlar yapılamaz” dedi.

    Keman virtüözü, besteci, akademisyen ve sanatçı Cihat Aşkın, Akdeniz Üniversitesi’nden Can Özhan ve Sonat Coşkuner, Antalya Devlet Senfoni Orkestrası’ndan Sevinç Yalaz ve Barış Aygün ile birlikte orman yangınlarına dikkat çekmek, ağaçların sesi olmak için Johann Pachelbel’den Kanon’u seslendirdi. Manavgat ormanlarında yanan ağaçların arasında çaldıkları müzikle farkındalık çalışması yaptıklarına dikkat çeken Cihat Aşkın, enstrümanların ağaçlardan yapıldığını, ağaç olmadığı takdirde müzik de yapılamayacağını söyledi.

    MÜZİSYENLER DOĞAYA DİKKAT ÇEKTİ

    Cihat Aşkın, orman yangınlarının sadece Türkiye’de değil bütün dünyada bilinç uyandırdığını, fakat ilk defa bu kadar büyük bir alanın yandığını anlattı. Sadece Türkiye’de değil, bütün dünyada aynı anda ormanların yanmaya başladığını hatırlatan Cihat Aşkın, orman yangınlarına dikkat çekmek ve farkındalık yaratmak için bir grup müzisyen arkadaşıyla birlikte proje yaptıklarını söyledi. Cihat Aşkın, şöyle konuştu:

    “Yanan ormanlar her ne olursa olsun milli bir servet. Bütün bu ormanların gerek tedbirler alarak korunması daha ciddi bir şekilde denetlenmesi ve milli servetin yanmaması bilinci uyandırmak amacıyla müzisyenler olarak Manavgat’ta yanan orman alanında bir çalışma yapmayı uygun gördük. Yanan ağaç, orman, hayvanlar, doğa olsun hepsinin birer canlı olduğunu, canların bütün insanlık için önemli olmasının yanı sıra müzisyenler için de ne kadar önemli olduğunu düşündük. Çünkü müzik sanat anlamında ruh veriyor. Bizim müzik enstrümanlarımız da ağaçtan yapılıyor. Açıkçası doğanın, ağacın sadece oksijen alanı olmaktan başka bizim hayatımıza getirdiği kolaylıklar ve bizim eşgüdüm içerisinde yürüyen canlılar olduğuna dikkat çekmek istedik. Eğer onlar yanarsa ve ölürse ruh ölür, müzik hayat bulamaz, enstrümanlar yapılamaz.”

  • Emekli maaşını kedilere harcadı, icralık oldu

    Emekli maaşını kedilere harcadı, icralık oldu

    ANTALYA’da yaşayan Gönül Güler (52), sokaktaki yardıma muhtaç 80 kediyi evine aldı, mama ve klinik giderleri nedeniyle çektiği kredilerle 90 bin liral borç yaptı. Aylardır kesintilerden sonra emekli maaşından 25 TL kalan Güler, klinik borcu nedeniyle icraya verildi.

    Gönül Güler, 5 yıl önce emekli oldu. Evinin çevresinde ve sokakta gördüğü yardıma muhtaç, yaralı, aç kedi ve köpekleri sahiplenen Güler, zamanla evinde 80 kedi ve 2 köpeğe bakmaya başladı. Her renk ve cinsten kediyi besleyen Güler, evinin salonunu birbirleriyle iyi anlaşan kedilere ayırdığını, kavgacı ve saldırgan olanları ise bir başka odada tuttuğunu söyledi. Kedileriyle bir arada olmaktan mutluluk duyduğunu belirten Güler, emekli maaşını kedilerin bakımına harcadığını anlattı. Bu nedenle maddi durumu kötüye giden Güler, bankalardan kredi çekti. Hem çektiği krediler, hem de özel kliniklere toplamda 90 bin liralık kredi borcu biriken Güler’in son 6 aydır emekli maaşından kendisine yalnızca 25 TL kalıyor.

    ‘BU CANLARA SAHİP ÇIKILSIN’

    El işi yaptığı ürünleri satarak kirasını ödemeye ve kendi ihtiyaçlarını karşılamaya çalışan Güler hakkında, borcunu ödemediği için özel klinik tarafından icra işlemi başlatıldı. Mahalledekilerden bazılarının kendisine tepki gösterdiğini ve kedilerinden birkaçının zehirlendiğini öne süren Güler, “Bu yavruların dışarıda kalmaması için desteğe ihtiyacım var. Onların klinik ve mama ihtiyaçları derken aylardır maaşımdan yalnızca 25 TL kalıyor. Borcumdan dolayı icralık oldum. Bu canlara sahip çıkılmasını istiyorum” dedi.

  • 2 kişinin boğazını falçatayla kesen sanığa 30 yıl hapis talebi

    2 kişinin boğazını falçatayla kesen sanığa 30 yıl hapis talebi

    ANTALYA’da, denize karpuz kabuğu attıkları için Atilla A. (25) ve Özcan G.’nin (30) boğazını falçatayla kesip, ağır yaraladığı iddiasıyla tutuklanan Bekir Sunar (30) hakkında hazırlanan iddianame, kabul edildi. Sunar için ‘kasten öldürmeye teşebbüs’ suçundan 15’er yıldan 30 yıl hapis istendi.

    Olay, 27 Haziran’da, Muratpaşa ilçesi Yeşilbahçe Mahallesi’ndeki plajda meydana geldi. Atilla A. ile Özcan G., bir süre denizde yüzdükten sonra kıyıda karpuz keserek, yemeye başladı. İkilinin yanına gelen Bekir Sunar, karpuz kabuklarını denize attıkları iddiasıyla Atilla A. ve Özcan G. ile tartışmaya başladı. Tartışmanın kavgaya dönüşmesi üzerine Sunar, üzerindeki falçata ile iki arkadaşı boğazlarını keserek ağır yaraladı. İhbar üzerine olay yerine polis ve sağlık ekipleri sevk edildi. İki arkadaş, yakındaki özel hastaneye kaldırılırken, Sunar ise polis tarafından gözaltına alındı. Adliyeye sevk edilen Bekir Sunar, çıkarıldığı nöbetçi hakimlikçe tutuklandı.

    İDDİANAME KABUL EDİLDİ

    Antalya Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından hazırlanan iddianame, Antalya 6’ncı Ağır Ceza Mahkemesi’nce kabul edildi. İddianamede Bekir Sunar’ın, Atilla A. ve Özcan G.’nin boğazını keserek, ağır yaraladığına dikkat çekilerek, “Her iki müşteki şüphelilerin boğaz kısmında 8-15 cm uzunluğunda, 3-5 cm derinliğinde kesi oluşmuştur. Boğazları kesilen Atilla A. ile Özcan G. ise Bekir Sunar’a taşla vurup, çenesinden basit tıbbi müdahale ile giderilir şekilde yaralamışlardır. Dosyaya yansıyan raporlara göre, şüpheli müştekilerin boğaz kısmından derin ve uzunca kesi oluştuğu, dolayısıyla öldürücü bölge olarak boğazın seçilmiş olması, yapılan darbenin niteliği ve şüphelinin sabıkalı suç geçmişi dikkate alındığında, kasten iki kez öldürmeye teşebbüs suçundan sorumlu tutulması gerekmektedir. Müşteki şüpheliler Atilla A. ve Özcan G. ise falçatalı saldırı karşısında kendilerini savunma amaçlı ve daha fazla darbeye maruz kalmamak amacıyla yaptıkları eylem meşru müdafaa sınırları kapsamında değerlendirilmesi gerektiği kanaat ve sonucuna varılmıştır” denildi.

    İddianamede, tutuklu sanık Bekir Sunar’ın ‘kasten öldürmeye teşebbüs’ suçundan 15’er yıldan toplam 30 yıl hapsi istendi. Sunar’ın yargılanmasına ilerleyen günlerde başlanacak.

     

  • O anları anlattı: Boğazımı kesmeye başlamıştı

    O anları anlattı: Boğazımı kesmeye başlamıştı

    Antalya’nın Manavgat ilçesinde, pazar günü, çalıştığı restoranda garson Kamil Tarık Albayrak (25) tarafından 2 bıçakla 5 saat boyunca rehin alınan Lütfü Salman, “Yalan yok ‘Artık bu dünyada kalacak halim kalmadı’ dedim kendi kendime. Artık ölüme gidiyorum, diye düşündüm. Elinden takla atarak kurtuldum. O kadar çok sıkı tutuyordu ki bıçak, boğazımı kesmeye başlamıştı. Ben takla atmasaydım bitmişti” dedi.

    Manavgat’ın Bahçelievler Mahallesi Sorgun Bulvarı’ndaki restoranda 15 gün önce garson olarak çalışmaya başlayan ve iş yerinin üst katındaki dairede kalan Kamil Tarık Albayrak, 19 Eylül Pazar günü saat 05.00 sıralarında, bilinmeyen nedenle 2 ekmek bıçağını ustası Lütfü Salman’ın boğazına dayayarak rehin aldı. Restoran çalışanlarının haber vermesi üzerine olay yerine çok sayıda polis ve sağlık ekibi sevk edildi. Kendi vücudunu kesen, restoranın mutfak kısmında, “Güvenlik kameralarını açın. Kameralar gelsin. Arka taraftaki çıksın oradan. Benim sigortam yok” diye bağıran Albayrak, bir süre sonra rehin aldığı ustasıyla çalıştığı iş yerinden çıkarak Sorgun Bulvarı’nın karşı tarafına geçti.

    POLİSLERE ‘JANDARMA İSTİYORUM’ DEDİ

    Polisin ikna çabalarına rağmen Kamil Tarık Albayrak, boğazına bıçak dayadığı Lütfü Salman’ı 800 metre ilerideki alışveriş merkezinin kapısına götürdü. AVM girişinde sıkıştırılan Albayrak, polisin saatlerce çabasına rağmen Salman’ı bırakmadı. Polise güvenmediğini söyleyip, jandarma görevlilerini isteyen Albayrak, olay yerine gelen Antalya Özel Harekat Şube Müdürlüğü polislerini önce asker zannetti. “Aha asker geldi, beni kesin öldüreceksiniz” diye panikleyen Albayrak’ı polis ekipleri, gelenlerin özel harekat polisi olduğunu anlatarak, güçlükle sakinleştirdi.

    Sürekli etrafına bakınan Albayrak, elinde tuttuğu ekmek bıçağı ile Salman’ın boğazını kesti. Bu sırada can havliyle silkelenen Salman, Albayrak’ın elinden kurtuldu. Yakın mesafede bekleyen polis ekipleri tarafından etkisiz hale getirilen Albayrak, emniyete götürüldü. Lütfü Salman da sağlık ekipleri tarafından hastaneye götürüldü.

    O ANLARI ANLATTI

    Tedavisi tamamlanan Lütfü Salman, çalıştığı iş yerinde hem patronu hem de arkadaşlarıyla vedalaşarak memleketi Şanlıurfa’ya döndü. Salman, dönüşü öncesi olay gecesi yaşananları anlattı. Kamil Tarık Albayrak’ın o gece çok tedirgin olduğunu belirten Salman, “Bana ‘Sefa ağabey beni düşmanlarıma şikayet etti’ dedi. Ben de ‘Ne düşmanı?’ dedim. Bana ‘Arkada 5-6 kişi var, yanıma gelip beni öldürecekler’ dedi. Öyle bir şey olmadığını söyleyince bana, ‘Sen olayı biliyorsun, bana anlatamıyorsun. Sen her şeyi biliyorsun ama bana söylemiyorsun’ dedi. Ben, ‘Bak, Sefa ağabeyi uzun zamandır tanıyorum, onun kimseye zararı olmaz’ diye cevap verdim” diye konuştu.

    Bir süre sonra Kamil Tarık Albayrak’ın eline 2 bıçak alıp sallamaya başladığını söyleyen Salman, “Ben onun hap attığını bile fark etmemiştim. Bıçağı bana sallayarak, ‘Para ver’ dedi. Sakinleşsin, diye para da verdim. Benden yevmiyesini istedi, ‘Onu ben veremem’ dedim. Ondan sonra olay patladı. Yalan yok ‘Artık bu dünyada kalacak halim kalmadı’ dedim kendi kendime. Artık ölüme gidiyorum, diye düşündüm. Elinden takla atarak kurtuldum. O kadar çok sıkı tutuyordu ki bıçak boğazımı kesmeye başlamıştı. Ben takla atmasaydım bitmişti yani” dedi.

    DAYISI, ŞİKAYETİNİ GERİ ÇEKMESİNİ İSTEMİŞ

    Lütfü Salman, olayın ardından Kamil Tarık Albayrak’ın babası ve dayısının kendisini arayarak ‘geçmiş olsun’ dediğini söyledi. Albayrak’ın babasının, “Sen ne yaparsan yap, sana bırakıyorum. Sen ne yaparsan haklısın, diyecek sözüm olmaz” dediğini anlatan Lütfü Salman, “Dayısı ise şikayetimi geri çekmemi istedi. Çocuğu tedavi ettireceğini, ne gerekiyorsa yapacağını söyledi. Ben de ‘Benim saatlerce ne yaşadığımı biliyor musun? Ben ifade verdim, şikayetimi geri çekmem’ dedim” diye konuştu.