Kategori: Antalya

  • Ses kaydı ortaya çıktı: “Benzin döke döke gittim”

    Ses kaydı ortaya çıktı: “Benzin döke döke gittim”

    Antalya’da Akseki ve Manavgat orman yangınlarını çıkardığı iddiasıyla tutuklanan Ali Y.’yi kız arkadaşının kaydettiği ses kaydı ele verdi. Kayıtlarda Ali Y.’nin, “Benzinle döke döke, yaka yaka gittim” demesi dikkat çekti.

    Türkiye’yi kasıp kavuran orman yangınlarıyla ilgili soruşturmalar devam ediyor. Antalya’daki yangınlarla ilgili Manavgat Cumhuriyet Başsavcılığının koordinasyonunda yürüyen soruşturmalarda dehşet verici detaylara ulaşıldı. Antalya’da Akseki ilçesinin Manavgat sınırındaki bölgelerinde çıkan yangın bir süre sonra Manavgat’ın ormanlarına da sıçramış binlerce hektar alan kül olmuştu. Ayrıca bir vatandaş ve iki orman işçisi de hayatını kaybetmişti.

    Hürriyet gazetesinden Musa Kesler’in haberine göre, bu yangınlarla ilgili olarak Özlem T. (40) adlı bir kadın jandarmaya bir ses kaydı teslim etti. Konuşmalarda Ali Y. (40) adlı kişi bu ormanları nasıl yaktığını anlatıyordu.

    ELİ SARILI HALDEYDİ

    İlk olarak Özlem T.’nin ‘şahit’ sıfatıyla ifadesi alındı. Özlem T., “Telefonumdaki bir program ile görüşmelerimi kaydediyorum. Kayıtlar çoğaldığında silerim. Ancak Ali ormanı yaktığını anlattığı için bu ses kaydını silmedim. Ali telefonla beni aramıştı ‘Güçlüköy’ün Manhayıt mevkisindeki yangını bin lira karşılığında ben çıkardım. Hatta yangını çıkarmak için para veren kişi 250 lira da fazla verdi. Bu kişi bana ‘Yakalanırsan sarhoş ve madde bağımlısı olduğunu ve hiçbir şey hatırlamadığını söyle’ diye talimat verdi. Bana ormanı yaktıran ve para verenler farklı kişiler. Parayı vereni biliyorum ama yaktıranın kim olduğunu bilmiyorum. Çıkan yangının kimin işine yaradığını da bilmiyorum’ dedi. Ama bu talimatı ve parayı verenlerin kim olduğunu bana söylemedi” diye konuştu.

    1 Ağustos’ta Güneykaya’da bir çeşmenin yanında buluştuklarını belirten Özlem T., “O esnada köyün olduğu taraf ve dağlar yanıyordu ve yangın söndürme uçakları geçiyordu. Ben ‘Ne olmuş buralara’ diye sorduğumda, sarılı haldeki elini göstererek ‘Bunun hesabını verecekler, burayı ben yaktım’ dedi. Yüz yüze görüşmemizde para meselesinden bahsetmemişti. Ali önceden de madde kullanırdı. Ancak en son gördüğümde madde bağımlığının ileri düzeyde olduğunu gördüm. Onun madde parası için orman yakacağını düşünmezdim. Ama son gördüğüm haliyle yapabileceğini düşünüyorum. Yangını anlattığı ses kaydını jandarmaya teslim ettim. Yangının suçlularının ve azmettiricilerinin yakalanması için elimden geleni her şeyi yapmaya hazırım” dedi.

    ÖZLEM’İ ETKİLEMEK İÇİN

    Ses kaydı ve bu ifade üzerine Ali Y. gözaltına aldı. Sorguda madde bağımlısı olduğunu belirten Ali Y., “Özlem’i etkilemek için yangını benim çıkardığımı söyledim. O gün alkol ve bali kullanmıştım, kafam iyi değildi. O yüzden o yangını benim çıkardığımı söyledim. Hatta kendi oturduğum Güneykaya’yı da yakacağımı söyledim. Ancak Özlem ile böyle bir görüşme yaptığımı hatırlamıyorum. Görüştüğüm zaman bali, alkol ve üzerine de çakmak gazı kullanmıştım. O yüzden hatırlamıyorum. Ormanı yaktığımı söylersem Özlem’i etkileyebileceğimi düşündüm. Parayla ilgili bahsetmemin sebebi demek ki paraya ihtiyacım varmış da paradan bahsetmişimdir. Konuşmanın devamında yakın zamanda ‘Güneykaya’yı da yakacağım’ dediğimi hatırlıyorum. 15-16 yıldır madde bağımlısıyım. Suçlamayı kabul etmiyorum. Paraya düşkünlüğüm vardır. Parayı da çok severim. Bu sebeple Özlem’le görüşmemde yangını bana bin liraya yaptırdıklarını söylemiş olabilirim” diyerek kendisini savundu.

    Tutuklanan Ali Y. ve bağlantılı olabileceği kişilerle ilgili soruşturma çok yönlü olarak sürdürülüyor. Öte yandan suçlamaları reddeden Ali Y. yangın sırasında ve sonrasında başka yerlerde olduğunu iddia etti. Ancak HTS kayıtları ve görgü şahitlerinin ifadeleriyle bu beyanlarının doğru olmadığı da ortaya çıktı.

  • Yanan ormanda ilk hayıtlar filizlendi

    Yanan ormanda ilk hayıtlar filizlendi

    Antalya’nın Manavgat ilçesinde 10 gün süren 50 bin hektardan fazla alanın zarar gördüğü orman yangını sonrası yanan alanlarda ilk filizlenen bitkiler Akdeniz’e özgü maki türü, mavi-mor renklerde çiçek açan ‘hayıt’ isimli bitkiler oldu.

    Türkiye’de en büyük orman yangın olarak kayıtlara geçen Manavgat yangını, toplamda 75 bin hektarda etkili oldu. Yerleşim yerleri ve tarım alanları haricinde 50 bin hektarı aşkın orman yok oldu. Bir taraftan yangından etkilenen yerleşim yerleri, diğer taraftan da bölgenin yeniden ağaçlandırılması için çalışmalar yürütülürken, ormanın doğal olarak kendini yenilemesiyle ilgili, bölgeden ilk sevindirici haber de geldi.

    Kuş ve doğa gözlemcisi Gökçe Coşkun, Manavgat’ta yanan ormanlarda incelemelerde bulundu. Coşkun, Beydiğin bölgesinde yanan alanlarda yeni filizlenmiş ‘hayıt’ isimli bitkileri görüntüledi. Ormanla birlikte bölgede makiliklerin de yandığını belirten Coşkun, “Maki bitkisi olan hayıt onlardan biri. Köklerinden yeniden yükselmeye başlamış. Mavi ve mor renklerde, aralıklarla beyaz da bulunan çiçekler açar ve oldukça güzel kokarlar. Yangın söndürüldükten sonraki bir haftalık süreçte yanan alanlarda ilk filizlenen hayıt çiçekleri oldu diyebiliriz” diye konuştu.

    SİNEK VE BÖCEK İSTİLASI

    Bölgedeki gözlemlerini de anlatan Coşkun, yangın çok geniş alanı etkilediği için habitat kayıplarının çok fazla olduğunu kaydetti. Yanan alanlarda sinek istilasının çok yoğun olduğunu ifade eden Coşkun, “Alana diğer böcekler de akın etmeye başlamış. Çekirge, karınca, yusufçuk gibi türlerden çokça gördüm. Orman içinde çokça yusufçukla karşılaştım. Yanmış dal ve ağaçlara konuyorlardı” dedi.

    KUŞLAR DA YANAN ALANDA

    Yanan alanlardaki kuşlarla ilgili de bilgi veren Coşkun, “Az sayıda kırlangıçlar uçuyor. Değişik bölgelerde 25 büyük baştankara saydım. Zeminde dolaşıp böcekleri yiyorlardı. Yanan ağaç dallarında ötleğenlere de denk geldim. Yangın sınırında alakarga ve alaca ağaçkakanlar dolaşıyordu. Yangının batı kısmı Beydiğin mevkisinde 6 kuzgun ve 1 şahin, diğer alanlarda ise 3 şahin ve 1 kerkenez gördüm. Yangın sonrası kaynaklarda belirtildiği gibi alanlara yırtıcı kuşlar akın edebiliyor. Şahin tam yanan kısımların üzerinde dolanıyor, ara ara dalışa geçiyordu. Kuzgunlar birçok yerde birden fazla leşe saldırıyordu” ifadelerini kullandı.

    AKARSULAR CAN ÇEKİŞİYOR

    Yer yer küçük bitki filizlerinin çıktığını da gözlemleyen Coşkun, şöyle konuştu:

    “Bunlara yangın sonrası toprağın ilk umutları diyebiliriz. Yangın belirli bölgelerde yüksek sıcaklıklara ulaştığı için ağaç iskeleti bile bırakmamış. Ancak bazı bölgelerde iğne yaprakları üzerinde bulunan yerler var. Kısmi ağaçsız bölgeler sayesinde ise orman içinde yangından etkilenmemiş alanlar kalmış. Genel anlamda beklediğimden daha az yaban hayvan yangından direkt etkilenmiş. Ancak bu yangının dolaylı etkileriyle birçok olumsuz sonuç ortaya çıkabilir. Bunlardan en önemlisi bölgede can çekişen küçük akarsulardaki suyun kirlenmesi. Akarsu diyorum ama ne yazık ki akan sulardan pek eser yok bölgede. Hepsi ıslah edilmiş veya kum, mermer ocağı tarafından yok edilmiş.”

    RESTORASYONU KUŞLAR YAPSIN

    Restorasyonu kuşların yapması önerisinde de bulunan Coşkun, “Yanmış ağaç ve çalıları yangından sonra kuşlar tünek olarak kullanır. Dışkılarıyla bu bölgelere tohum taşırlar. Bu şekilde yanmış bu bölgelerde tekrardan bitki örtüsü şekillenmeye başlar. Unutmayalım, ormana ve doğaya en iyi yapacağımız şey, onu kirletmemek. Başta çöpleri ve molozların bu alanlara atılmasına engel olmamız lazım. Yanan ormanlar kendini yeniler ama atılan pet şişeyi gidip çöpe atamaz” diye konuştu.

    ALAGEYİKLERE RASTLAMADI

    2020 yılında Beydiğin bölgesine salınan 15 erkek alageyikle ilgili, büyük bir alan olmasına rağmen, yürüyerek ve 2 saate yakın dronla tarama yaptığını anlatan Coşkun, “Herhangi bir alageyik leşine rastlamadım. Üzerlerinde verici olan bu alageyikler umarım güvendedir. İkinci olarak merak ettiğim tür ise Oymapınar bölgesinde yuvası olan balık baykuşu. Giriş kapalı olması ve yaşadığı yere ancak tekneyle gidileceğinden ulaşmam mümkün olmadı. Ancak alanın komple yanmış olması beni epey üzdü. Diğer üreme alanlarını ziyaret ettim, bir sıkıntı yok. Orman içinde en fazla yaşamını yitirmiş kaplumbağalar ve Eynif Ovası’na yakın yüksek kesimlerde bir sincapla karşılaştım. Ancak alan çok geniş olduğu için 12 saatlik taramam bile yeterli olmadı” dedi.

  • Ailesinden gizlice aldığı otomobil arkadaşının sonu oldu

    Ailesinden gizlice aldığı otomobil arkadaşının sonu oldu

    Antalya’da, 13 yaşındaki N.K.T.’nin ailesinden izinsiz alıp kullandığı otomobil, refüje çarpıp takla attı. Bu sırada yan koltukta oturan 15 yaşındaki Bedirhan Şirazi, aracın penceresinden yola savruldu. Otomobilin üzerine düştüğü Şirazi, olay yerinde yaşamını yitirdi. Durumu haber alıp gelen yakınları, sinir krizi geçirdi.

    Antalya Kepez’e bağlı Gazi Mahallesi’nde öğle saatlerinde kavşakta meydana gelen kazada Gazi Mahallesi’nde oturan N.K.T., yakınlarına ait otomobili habersiz aldı. N.K.T., bir süre sonra mahallede arkadaşı olan Bedirhan Şirazi’yi (15) yanına alarak, araçla sokaklarda gezmeye başladı.

    Vali Recep Yazıcıoğlu Caddesi üzerine geldikleri sırada N.K.T. aracın direksiyon hakimiyetini kaybetti. Kontrolden çıkan otomobil önce kavşakta bulunan refüje çarptı, ardından yan yattı.

    OTOMOBİLİN DIŞINA SAVRULDU

    Bu sırada aracın yolcu koltuğunda oturan Bedirhan Şirazi, otomobilin dışına savruldu. Devrilen otomobil, Şirazi’nin üzerine düştü. Kazayı görenler, çocuğun üzerine düşen aracı kaldırdı. Durumun bildirilmesi üzerine gelen sağlık ekipleri, Bedirhan Şirazi’nin hayatını kaybettiğini belirledi.

    Durumu haber alıp gelen yakınları, sinir krizi geçirdi. Zaman zaman yerde yatan çocuğa sarılarak gözyaşı döken iki ağabeyini, olay yerine gelen diğer yakınları teskin etmeye çalıştı. İki genç, uzun süre ağıt yaktı. Kazada yaralanan sürücü çocuk N.K.T. ise hastaneye kaldırıldı.

    Olay yerine gelen polis ekipleri, kaza alanını güvenlik şeridiyle çevirdi. Yapılan incelemenin ardından ceset, Adli Tıp Kurumu morguna götürüldü.

  • Yoğun bakımdakilerin yüzde 90’ı aşısız

    Yoğun bakımdakilerin yüzde 90’ı aşısız

    Akdeniz Üniversitesi (AÜ) Tıp Fakültesi’nden Prof. Dr. Ata Nevzat Yalçın, yoğun bakımdaki koronavirüs hastalarının yüzde 90’ının, serviste yatanların ise yüzde 40’ının aşısız olduğunu söyledi.

    AÜ Tıp Fakültesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi ve Bulaşıcı Hastalıkları Önleme Derneği (BUHASDER) Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Ata Nevzat Yalçın, son birkaç günde hastaneye yatan ya da yoğun bakım gereksinimi olan koronavirüs hastalarının sayısının arttığını belirtti. Bu hastalar içinde özellikle aşılanmamış kişilerin oranının yüksek olduğunu aktaran Prof. Dr. Yalçın, “Servis hastalarında yüzde 40 aşılanmamış grup yatarken, yoğun bakımdaki hastalarda bu oran yüzde 90’ı buluyor. Bu grupta aşıları tamamlanmamış, bir ya da iki aşı yapılmış gruplar var ama aşıları tamamlanmadan kişilerin bağışıklık kazanması, yeterli antikor düzeyleri olmadan hastalığı atlatabilmeleri mümkün olamıyor. Aşı, kişinin yoğun bakıma yatmasını, hastaneye yatmasını engelliyor ya da mekanik ventilasyon, entübasyon gibi değişik uygulamalar gereksinimini bir şekilde azaltan elimizdeki en önemli enstrüman. Bugünlerde karşımıza çıkan hamile hastalardan birini kaybettik. Hamilelerin özellikle hamilelik öncesi ya da hamileliğin ilk üç ayı sonunda mutlaka aşılanması gerektiğini düşünüyoruz. İlk üç aya ait veriler biraz daha bu grupları riskten kurtarıyor. Sadece bu grupların değil değişik hastalığı olan bireylerin de zamanları geldiyse aşılanmasında yarar var” dedi.

    ‘4 KİŞİDEN 1’İNİN AŞILANMAMIŞ OLMASI CİDDİ TEHDİT’

    Aşılanma oranını hızla artırmak gerektiğine dikkat çeken Prof. Dr. Yalçın, “Bir ara artan aşılama oranlarının giderek azaldığını gördük. Muhtemelen bu hafta eksik aşılı olanların tamamlanmalarını bekliyoruz. Ülke boyutuna baktığımızda her iki doz aşısını yaptırmış bireyler yüzde 37’ler civarında, aslına bakarsanız yüzde 60’ı aşmamız gerekiyor. Yaklaşan sonbahar mevsimiyle birlikte solunum yolu enfeksiyonlarının sıklığının artması göz önünde bulundurulduğunda, aşılama oranlarının çok hızlı artması lazım. Türkiye’de 4 kişiden 1’inin aşılanmamış olması toplum için ciddi bir tehdit. Aşıyla birlikte kişilerin maske kullanımını da terk etmemesi lazım” diye konuştu.

    Prof. Dr. Yalçın, başlangıçta alfa ve beta, gama ve delta grupları olduğunu belirterek, “Yakın zamanda nadir de olsa Kolombiya’dan bildirilen suç vardı ki çok sıkıntılı değil ama özellikle o ülkede ve Amerika’da uzun süre sağlık tesislerinde kalan bireylerde ölümlere yol açtı. Çok fazla yayılımı olacağını düşünmüyoruz ama yine de bu yeni varyantların her an çıkabileceğini akla getirmek gerekiyor. Bu varyantlar çıkacaktır mutlaka, bizim daha hızlı davranıp aşılanmamız lazım. Örneğin; İsrail ve Almanya aşılanma oranını çok yükseltti. Varyant orada da geliyor ancak oranları düşük, vakaların hastaneye yatma oranı ve ağır geçme süreleri düşük seyrediyor” dedi.

    ‘İKİ ARTI BİR DOZ 9 AY KORUR’

    Türkiye’de şu anda iki doz, sonrasında bir doz daha aşı programının yürüdüğünü aktaran Yalçın, “Şu an bu sistemin 9 aya kadar koruyuculuğu mevcut. Bu üç aşıdan sonra 9 aylık bir bağışıklık öngörülüyor. Antikor düzeyleri düştüğünde sonraki aşılara da gereksinim olabilecek. Henüz bununla ilgili bir şey söylemek zor. Aşıların yan etkileri insanlarda tereddüde yol açıyor. Aşı karşıtı olanlar var. Tereddüdü gidermek lazım. Aşı olmadıkları takdirde genç insanlarımızı kaybediyoruz. Aşıların kısa vadede yan etkileri olabilir bunlar öngörülüyor. Uzun vadedeki yan etkileri bugün hastalığın getirdiği sonuçlar göz önünde bulundurulduğunda çok daha az can sıkıcı, diye düşünüyorum. Farklı düşünceler var bunların hepsi hurafe” diye konuştu.

    ‘YÜZ YÜZE EĞİTİM ÖNEMLİ’

    Eğitim- öğretimin çocuklar için önemine ve okulların açılmasına yönelik tedbirlerin alınmasına dikkati çeken Yalçın, “Yüz yüze eğitim çok önemli. Bunun yapılabilmesini savunuyoruz. Burada kritik olay şu; çocuklar hastalığı kolay geçiriyor. Hatta biz 16 yaşın altına, hastalandıklarında ilaç dahi vermiyoruz. Burada kritik nokta ebeveynlerin aşı yaptırması, öğretmenlerin, okul personelinin aşı yaptırması. Bu gerçekleştiği takdirde çocukları güvenli bir şekilde okula gönderebilirler. Çocuklarda hafif geçiyor ama hastalığı alıp evlerine erişkinlere taşımaları ve onların hastalığı ağır geçirmeleri olasılığı var. Okul çalışanları ve aile bireylerinin mutlaka aşılanması, okul açılana kadar birincil görev olmalıdır” dedi.

  • Alevlerle 220 saatlik savaşın kahramanları

    Alevlerle 220 saatlik savaşın kahramanları

    Antalya’nın Manavgat ilçesinde, 28 Temmuz’da başlayan orman yangınlarına müdahale için ülkenin dört bir yanından gelen orman işçileri, 220 saatte söndürülen yangın boyunca canlarını hiçe sayarak, alevlerle mücadele etti. Günlerce uykusuz ve yorgun kalan, ağır hortumları sırtlayıp, alevlerin arasına giren işçiler, taşın toprağın, arazözlerin üzerinde uyuyabildi, sabahın ilk ışıklarında arazözün üzerinde kahvaltılarını yaptı. Orman işçileri, duş almak, kıyafetlerini yıkamak için arazözdeki suyu kullandı.

    Antalya’da 28 Temmuz’da çıkan orman yangınları, 10’uncu günde kontrol altına alındı. Manavgat’ta başlayan yangın, Akseki, İbradı, Gündoğmuş ve Alanya sınırlarındaki mahallelerde de etkili oldu. Bölgede 8 uçak, 2 İHA, 19 helikopter, 1 insansız helikopter, 1832 araç ve 6 bin 511 personelle günde ortalama 1650 sortiyle havadan su atılan yangında; 5 ilçedeki 48 mahalle büyük zarar gördü. 1352’si ağır hasarlı olmak üzere 2 bin 164 bina da hasar aldı. Yangından 770 kişi ve görevli etkilendi; 763’ü tedavi edildi, 7 kişinin tedavisi devam ediyor. 2’si ormancı 7 kişi yaşamını yitirirken, 1 kişi de ‘yangın çıkarmak’tan tutuklandı. Manavgat merkezli büyük yangın, dün saat 15.30 sıralarında tamamen kontrol altına alındı. Ekipler, 220 saatte söndürülen yangınların ardından soğutma çalışmalarına başladı.

    ALEVLE MÜCADELENİN KAHRAMANLARI

    Yangına destek için Diyarbakır’dan Yalova’ya ülkenin dört bir yanından Orman Genel Müdürlüğü’ne bağlı çalışan orman işçileri, ailelerini, yaşamlarını geride bırakıp söndürme çalışmalarına katılmak için arazözleriyle bölgeye geldi. Orman işçileri, yangının en yoğun olduğu noktalarda gözlerini kırpmadan, canlarını hiçe sayarak, günlerce uykusuz ve yorgun, kilolarca ağırlıkta hortumları kucaklayıp alevlerin arasına girdi.

    ARAZÖZLERİ EVLERİ GİBİ

    220 saat alevlerle savaşan orman işçileri; 3,5, 5, 9 ve 12 ton su kapasiteli ve uçurumların kenarından dahi korkusuzca geçtikleri arazözlerini de evleri olarak kullandı. Günün büyük bölümünde çalışan işçiler, gece saatlerinde boşluk olursa arazözün üzerinde veya buldukları taşın üzerinde az da olsa uyuyup dinlenmeye çalıştı. Yangına müdahale ile geçen gecenin ardından sabahın ilk ışıklarıyla yanlarındaki kumanyalarla arazözün üzerinde kahvaltılarını yapan kahramanlar, duş almak veya kıyafetlerini yıkamak için arazözün içerisindeki suyu kullandı.

    2 İŞÇİ HAYATINI KAYBETTİ

    Karabük’ten müdahale için gelen Cihan Toşur’un yangında yaralanan kolunu sarıp görevine dönmesi, işçilere büyük motivasyon kaynağı oldu. Yangına müdahale sırasında yanan arazözün içinde kalarak hayatını kaybeden Erdal Tovka ve Yaşar Cinbaş için ise büyük üzüntü yaşandı. Ancak yaşadıkları üzüntü, orman işçilerini mücadelelerinden vazgeçirmedi.

    ‘GEÇİCİ İŞÇİ’ OLARAK ÇALIŞIYORLAR

    Zaman zaman kendilerini merak eden aileleriyle yangının devam ettiği dağların zirvesinde cep telefonları çektiği takdirde görüşebilen işçiler, o anlarda yakınlarını teselli etti. Yangınlarda büyük kahramanlık ve fedakarlık göstererek mücadele eden işçilerin en büyük sorunu ise ‘geçici orman işçisi’ sıfatıyla çalışıyor olmaları. Yangına müdahale eden işçilerin çoğu 5620 sayılı kanuna göre ‘geçici işçi’ sıfatıyla 9 ay 29 gün çalışıyor. Çalışmadıkları süre zarfında ailelerini geçindirebilmek için gündelik işlere giden işçilerin en büyük isteği ise kadrolu olarak 12 ay boyunca çalışmak.

    ‘1 AĞACI KURTARMAK BİZİM İÇİN MUTLULUK’

    Yangına müdahale için Isparta’dan gelen Servet Ünal, “Ben 3 gündür buradayım. Diğer arkadaşlarım daha önce buraya gelmişlerdi. Yoruldukları için onları dinlendirmek için biz geldik. Yoğun bir şekilde mücadele verdik. Uyku durumumuz 3 günde en fazla 1,5 saat oldu. Sabaha kadar ateşe müdahalede bulunduk. 1 ağacı kurtarmak bizim için büyük bir mutluluk. Ateşin büyümesini engelleyince gurur duyuyoruz” dedi.

    ‘GÜNLERİMİZ UYKUSUZ VE YORGUN GEÇTİ’

    Gölhisar’dan görev için Manavgat’a gelen İbrahim Avcı da “8 gündür burada yangınla mücadele ettik. Günlerimiz genelde uykusuz, yorgun geçti. 1 ağaç, 1 can kurtarmak için elimizden geleni yaptık. 10 dakika, yarım saat, bazen 1 saat uyuyabildik, o kadar. Ailemizden uzaktayız. Onlar da televizyonlardan takip edebildikleri kadarıyla biliyor. Ailelerimizde endişe ve korku hakim. Bazı yerlerde telefon çekmiyor, haber alamayınca telaşlanıyorlar. Fırsat buldukça mücadele ne kadar el verirse onları da aramaya çalıştık” diye konuştu.

    SESİ TİTREYEREK AİLESİYLE GÖRÜŞTÜ

    Kızıldağ’daki yangın sırasında arazözün üzerinde oturan orman işçisi Hüseyin Özyalçın, uzun süredir görüşemediği ailesini arayarak, hasret giderdi. Özyalçın, eşine ve çocuklarına nasıl olduklarını sorduktan sonra eşi yangının ne zaman biteceğini sorunca sesi titreyerek, “İnşallah bir an önce biter” cevabını verdi. Özyalçın, bu görüşmeden kısa süre sonra ise yangının bittiğini müjdeledi. Özyalçın, telefonu kapatmadan önce de ailesine onları çok özlediğini söyledi.

    ‘SÜREKLİ TETİKTEYİZ’

    Orman işçisi Hakan Çetin de “10 gündür uyuduğumuz 2-3 saat uyku ama görevimiz bu tabi ki. Gece sürekli tetikte oluyoruz, rahat yatma gibi bir durumumuz yok. Yatabilirsek arazözün üzerinde veya taşın kenarında yatıyoruz. Özel bir yatma yerimiz yok, dağın başındayız zaten” dedi.

  • Manavgat’taki büyük yangın 8’inci gününde

    Manavgat’taki büyük yangın 8’inci gününde

    Antalya’nın Manavgat ilçesindeki orman yangınlarında 8’inci güne girildi. Alevler, ilçenin batısındaki Demirciler Mahallesi’nde, doğusunda ise Gülendağı mevkisinde sürüyor. Gündoğmuş Çayırucu’ndaki yangını kontrol altına alma çalışmaları devam ederken, ikinci yangın ise ilçenin güneybatısında Alara Çayı’nın Alanya tarafından kuzeybatıya gelme riski taşıyor. 4 ilçede 48 mahalleyi etkileyen yangını söndürmek için 6 bin 524 kişilik personel görev yapıyor. Yangından doğrudan etkilenen 670 kişiden 654’ü ise tedavileri hastanelerde yapılarak taburcu edildi.

    Antalya’nın Manavgat ilçesinde 28 Temmuz günü saat 12.05’te 4 farklı noktada başlayan orman yangınlarında 8’inci güne girildi. Manavgat’a sınır ilçeler Akseki, Gündoğmuş ve Alanya’nın bazı mahallelerine de sıçrayan yangında, 7 kişi yaşamını yitirdi. İlk yangınlardan birini ilçe merkezinde başlatan C.Y. (16), Manavgat Cumhuriyet Başsavcılığı’nın soruşturması kapsamında ‘kasten orman yakmak’ suçundan tutuklandı. C.Y.’nin Manavgat’ın Kavaklı Mahallesi ve Sarılar Mahallesi’ni etkileyen ve bir odun deposu, bir marangoz atölyesi, bazı evlerle birlikte ormanlık alanın zarar gördüğü yangını başlattığı tespit edildi.

    2 İLÇEDE 4 NOKTADA YANGIN SÜRÜYOR

    Antalya’da 28 Temmuz’dan bugüne kadar 19 noktada yangın başladığı, 14’ünün kontrol altına alındı. Manavgat yangını ilçenin batısında Demirciler Mahallesi’nde, doğusunda ise Gülendağı mevkiinde sürüyor. Gündoğmuş Çayırucu’ndaki yangını kontrol altına alma çalışmaları sürüyor. İlçenin güneybatısında yangın, Alara Çayı’nın Alanya tarafından kuzey batıya gelme riski taşıyor. Bu sabah erken saatlerden itibaren helikopter ve uçaklarla bölgedeki söndürme çalışmaları yeniden hızlandı.

    YILKI ATLARI TEHLİKEDE

    Manavgat yangını dün ilçenin kuzeybatısında Beydiğin, Sırtköy, Çardak ve Kızıldağ mahallelerinde devam ederek yapımı devam eden Antalya- Konya Karayolu Demirkapı tüneli bölgesini aşarak İbradı ilçesine bağlı Eynif Ovası’na doğru ilerledi. Yangın nedeniyle Eynif Ovası’nın dağlık kesiminde bulunan yaklaşık 50 sürü olduğu belirtilen yabani yılkı atlarının yaşam alanlarının da tehdit altında olduğu belirtildi. Yetkililer, yılkı atlarının yabani olduğunu, bölgede dağınık bir şekilde yaşadıklarını belirterek, yangının ulaştığı alana coğrafi şartlar nedeniyle girilecek yol olmadığını kaydetti.

    8 UÇAK 30 HELİKOPTERLE MÜDAHALE

    Bölgede 6 bin 524 personel, 8 uçak, 2 İHA, 30 helikopter, 456 arazöz, 426 iş makinesi ve 172 itfaiye aracıyla toplamda 1841 araç yangınlara müdahale ediyor. Yangında Antalya’da 48 mahalle doğrudan etkilendi, tamamen boşaltılan mahalle sayısı 31, kısmen zarar gören de 17 mahalle bulunuyor. Yangından doğrudan etkilenen 670 kişiden 654’ü tedavileri hastanelerde yapılarak taburcu edildi, 9’unun da hastanede tedavisi sürüyor. Akseki, Alanya ve Manavgat’ta toplamda 6 bin bağımsız binada tespit yapıldı ve 1071’i konut, diğerleri ticarethane, ahır ve diğer müştemilatlar olmak üzere toplam 1960 birimde hasar, acil yıkılacak yapı tespitleri yapıldı.

    3 BAKAN BÖLGEDE

    Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Çevre ve Şehircilik Bakanı Murat Kurum, Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Adil Karaismailoğlu da bölgedeki söndürme çalışmalarını koordine ediyor. Çavuşoğlu, koordinasyon merkezinde bulunurken, Kurum ve Karaismailoğlu, yangından etkilenen köylerde vatandaşı ziyaret ediyor, taleplerini dinliyor. Bakan Kurum, bugün, Şişeler, Evrenler Yavşı, Yukarı Işıklar, Salur, Sırtköy ve Sevinçköy’de incelemelerde bulunacak. Bakan Karaismailoğlu ise İbradı’daki yol şantiyesini ziyaret edip Manavgat’ın Yaylaalan, Tilkiler ve Sevinçköy mahallerini ziyaret edecek.

    MİLLETVEKİLLERİ YANGIN SAHASINDA

    Antalya’nın Manavgat ilçesinde orman yangının başladığı 28 Temmuz’dan itibaren bütün Antalya milletvekilleri sahada çalışmalara katılıyor ve yangın alanlarında gelişmeleri anlık takip ediyor. AK Parti milletvekilleri Mustafa Köse, Kemal Çelik, İbrahim Aydın, Tuba Vural Çokal, Atay Uslu ve Sena Nur Çelik; CHP milletvekilleri Çetin Osman Budak, Cavit Arı, Aydın Özer ve Rafet Zeybek; İYİ Parti milletvekilleri Hasan Subaşı ve Feridun Bahşi; MHP milletvekili Abdurrahman Başkan, ‘afet bölgesi’ ilan edilen alanlarda yangından zarar gören vatandaşların dertlerini dinleyip taleplerini yerine getirmeye çalıştı.

    ALEVLERE HORTUMLA SU SIKTI

    AK Parti Antalya Milletvekili Mustafa Köse, yangının ilk anlarından itibaren geldiği yangın bölgesinde Manavgat, Akseki, Gündoğmuş ve Alanya arasında mekik dokudu. Köse, dün de alevlerin yükseldiği Manavgat’ın Kızıldağ ve Demirciler mahalleleri arasındaki alanda yangın söndürme çalışmalarına bizzat katıldı. Orman işçilerine yardım eden ve hortumla alevlere su sıkan Köse, tampon bölge oluşturmaya çalışan köylülerin tırmıklı müdahalesine de yardım etti. Köse, yangının başladığı 28 Temmuz’dan bu yana bölgedeki ilçeler ve köyler arasında 7 günde yaklaşık 4 bin kilometre yol katetti.

    HELİKOPTERDEN YÖNLENDİRDİ

    Manavgat doğumlu, orman mühendisi olan ve Türkiye’nin çeşitli illerinde orman müdürlüğü yapan AK Parti Antalya Milletvekili İbrahim Aydın ise yangın söndürme çalışmalarının sevk ve idare bölümünde yer aldı. Helikoptere binip havadan alanları inceleyen ve ekipleri yönlendiren Andın, “30 yıllık mesleki tecrübemi Antalya’mızda ve Manavgat’ımızda devam eden orman yangınlarının kontrol altına alınıp söndürülmesi için kullanıyoruz. Yangını havadan sevk ve idare ediyoruz” dedi.

  • Manavgat’ta söndürülen alanlar havadan görüntülendi

    Manavgat’ta söndürülen alanlar havadan görüntülendi

    Antalya’nın Manavgat ilçesinde bir haftadır devam eden yangında zarar gören ve söndürülen ormanlık alanlar drone ile görüntülendi. Simsiyah bir renkle kaplı olan alanda sadece yanmayan birkaç bölge ve yollar ayırt edilebiliyor.

    Manavgat’ın 4 farklı noktasında 28 Temmuz’da öğle saatlerinde başlayan ve bir haftadır devam eden orman yangınını kontrol etmek için çalışmalar devam ediyor.

    MİLYONLARCA ÇAM AĞACI VE FİDANI YANDI

    Birçok mahallenin etkilendiği, hayvanların telef olduğu yangında milyonlarca çam ağacı ve fidanı yandı.

    Yangın ilçe merkezinden yaklaşık 45 kilometre uzaklıkta sarp kayalık alanda etkisini sürdürürken, yanan alanlar havadan drone ile görüntülendi.

    Simsiyah bir renkle kaplı olan alanda, sadece yanmayan birkaç alan ve yolların ayırt edilebildiği görüldü.

    Çam fidanlarının yanarak kuru ve siyah bir dal halinde kaldığı görüldü. Yangının önünde ne varsa yaktığı gözlemlendi.

    Öte yandan Naras Baraj Göleti’nin manzarası ve etrafındaki yanan alanlar da görüntülendi.

    İşte Manavgat yangınında söndürülen yerlerden geriye kalanlar…

         

  • Havuza girerek yangından kurtuldular

    Havuza girerek yangından kurtuldular

    Antalya’nın Aksu ilçesinde yaşayan ve tarımla uğraşan Harun Yılmaz, geçen hafta iş yerinden yıllık izne ayrıldı. Ailesiyle baba ocağına giden Yılmaz, burada bir anda alevlerin evlerine doğru geldiğini gördü. 3 çocuğunu, eşini ve Alzheimer hastası anneannesini yanına alan Yılmaz, otomobille bölgeden ayrılmaya çalıştı. Girdiği yolda alevlerin arasından geçen Yılmaz, bir süre sonra döndüğü yolun da çıkmaz sokak olduğunu gördü.

    Arkasından aracına doğru gelen alevleri çaresizce izleyen Yılmaz, bu sırada kapısı kapalı olan villayı fark etti. Kendisi ile ailesini duvardan atlayarak villanın bahçesine sokan Yılmaz, yanındakilerle buradaki yüzme havuzuna girdi. Alevlerin iyice yaklaşmasıyla sıcaklık artınca çocuklarını suya sokup çıkaran Yılmaz, panik içinde ağlayan çocuklarını sakinleştirmeye çalıştı. Saatler süren bekleyişin ardından alevler, villanın etrafındaki ormanları yaktı ve son olarak villaya sıçradı. Alevleri gören Yılmaz, villanın çökeceğini düşünerek ailesiyle aracını bırakıp kaçarak, güvenli bölgeye ulaştı.

    GÖZYAŞLARIYLA ANLATTI

    Yangının ardından ailesiyle birlikte beklediği havuza tekrar giden Harun Yılmaz, villanın yanarak çöktüğünü gördü. Cep telefonu kamerası ile yaşadıklarını gözyaşlarıyla anlatırken video çeken Yılmaz, “Arabayla buraya kadar geldim. Arkamdan çok kuvvetli bir şekilde yangın geliyordu. Kendimiz havuza attık. Üstümüzde alevler vardı. Çocukları havuza batıra çıkara hayatta kaldık. Son anda hayatımızı kurtardık. Bu havuz olmasaydı hepimiz ölüyorduk. Köyümüzde sağlam 5 ev kalmış sadece” dedi.

    ‘DÖNSEM ARABANIN İÇİNDE HEPİMİZ YANACAKTIK’

    Yangının ilk çıkışını gördüklerini ancak evlere ulaşacağını düşünmediklerini söyleyen Yılmaz, “Yıllık izne çıkmış babamı ziyaret gelmiştim. Kozalaklar atınca bir anda yangın evimizin önüne geldi. Kaçarken yanlış yola girmişim. Kaçacak bir yerimiz yoktu. Tekrar dönsem arabanın içerisinde hepimiz yanacaktık. Burada havuz olduğunu görünce korkuluk demirlerinin üzerinden atlayıp buraya girdik. Uzun süre havuzun içerisinde kaldık. Villa tutuştu, yıkılsaydı yine ölecektik. Havuzdan çıktık ve çocukları güvenli bir alana ulaştırınca gidip yardım istedim” diye konuştu.

    ‘BİR ANDA ETRAFIMIZI SARDI’

    Havuzda yanmayız, diye düşünerek suya girdiklerini söyleyen Yılmaz, şunları anlattı:

    “Geldiğimizde alevler bir anda sardı etrafımızı. Havuzda yanmayız, diye düşündüm. Çocukların hepsini kucakladık. Çocuklar ‘Baba öleceğiz’ diye ağlıyordu. Çocukları sürekli suya batırıp çıkarıyorduk. Çocuklarıma bir şey olursa ne yaparım diye düşündüm. Bir şey olsaydı intihar ederdim. Bir baba olarak babalığımı yapamadım, diye. Çocuklarım hala şokta. Uyurken bile ‘Yangın var. Ev yanıyor’ diye bağırıp uyanıyorlar.”

  • “Yangın şehre indi, ne olur buraya uçak gönderin”

    “Yangın şehre indi, ne olur buraya uçak gönderin”

    Yangının başladığı 28 Temmuz’dan bu yana Manavgat’ta çalışmalara katılan Antalya Büyükşehir Belediye Başkanı Muhittin Böcek, alevlerin sardığı Gündoğmuş ilçesine geçti. Yangının ilçe merkezine yaklaşması üzerine 2 bin 100 nüfuslu Gündoğmuş’un tahliye edilmesine karar verildiğini belirten Başkan Böcek, yardım çağrısı yaptı. Böcek, “Gündoğmuş’tayız. Şu anda arka tarafta gördüğünüz gibi yangın şehre indi. Ne olur buraya uçak gönderin, helikopter gönderin. Bütün yetkililere sesleniyorum. Yanıyor insanlar” dedi.

    Başkan Böcek, Gündoğmuş halkının, hava desteğinin yetersiz olduğu konusunda kendisine dert yandığını söyledi.

    GÜNDOĞMUŞ MERKEZİ TAHLİYE EDİLİYOR

    Orman yangının yaklaşması üzerine 2 bin 100 nüfuslu Gündoğmuş ilçe merkezinin tahliyesine, saat 17.00 sıralarında başlandı. İlçenin girişinde bulunan Senir Mahallesi ve çıkışındaki Ümütlü Mahallesi’nde devam eden yangın nedeniyle ilçe merkezi, yoğun dumanla kaplandı. Dernek Dağı zirvesinde alevlerin yükselmesi ve ilçe merkezine rüzgarın da etkisiyle hızla ilerlemesi, paniğe neden oldu. Cami hoparlörlerinden ilçenin hızlıca tahliye edilmesi yönünde anonslar yapıldı. Kadın ve çocuklar ile yaşlılar, valizleriyle ilçeden uzaklaşmaya başladı. Bazı kişilerin koyun ve keçilerini kamyonetlere yükleyip, alandan uzaklaşmaya çalıştıkları görüldü.

    Öte yandan ilçe merkezine Antalya Valisi Ersin Yazıcı geldi ve tahliye işlemlerini yerinde inceledi. Gündoğmuş Belediyesi’nce aracı olmayanların tahliyesi için belediye bünyesindeki otobüsler servis aracı olarak kullanılıp, halk güvenli noktaya götürülüyor.

    MANAVGAT’TA 2 MAHALLE TEHDİT ALTINDA

    Manavgat ilçesinin batı tarafındaki Çardak Mahallesi ile Beydiğin Mahallesi arasındaki ormanlık alan büyük ölçüde yanarken, Beydiğin’deki yerleşim alanlarına orman ve itfaiye ekiplerinin yoğun mücadelesi sonucu girişi engellendi. Ancak dağlık alandaki mahallenin ormana yakın kısmındaki üç ev yangında zarar gördü. Yangın rüzgarın da etkisiyle Beydiğin’den Çardak ve Kızıldağ mahallelerine doğru ilerliyor. Yangın çam ağaçlarıyla kaplı ormanda hızla yayılıyor.

  • Manavagat’ta orman yangını 6’ncı gününde

    Manavagat’ta orman yangını 6’ncı gününde

    Antalya’nın Manavgat ilçesinde 6 gün önce çıkan orman yangını devam ediyor. Yangına havadan ve karadan müdahale devam ederken, bu kez alevler Gündoğmuş ilçesi Senir Mahallesi yakınlarından yükseldi.

    Antalya’nın Manavgat ilçesinde 6 gün önce çıkan orman yangını, rüzgarın da şiddeti ile devam ediyor. İlçenin kuzey kesiminde bulunan Beydiğin Mahallesi yakınlarına ilerleyen yangına ekipler, havadan uçak ve helikopter ile karadan ise onlarca arazöz ile müdahale ediyor. Devam eden yangıdan şu ana kadar ikisi itfaiye eri olmak üzere 7 kişi hayatını kaybetti.

    Ekiplere su ve yiyecek dağıtılıyor

    Öte yandan mahalle halkı ise yangının kendilerine doğru geldiğini görünce adeta seferber oldu. Mahallenin önünde bulunan toplanma alanında toplanan vatandaşlardan kimileri ekiplere su dağıttı. Yardım amaçlı toplanan yiyecek ve içecekler ise toplama noktasında toplanarak zaman zaman ekiplere dağıtıldı.

    Gündoğmuş ilçesinden yükselen dumanlar gökyüzünü kapladı

    Öte yandan bir başka yangın haberi de Gündoğmuş ilçesinden geldi. İlçede Senir Mahallesi yakınlarından yükselen dumanlar adeta gökyüzünü kapladı. Yangının büyümesi üzerine olay yerine çok sayıda helikopter ve arazöz sevk edildi. Ekiplerin yangına havadan ve karadan müdahalesi devam ediyor.