Kategori: Antalya

  • İlkokul öğretmeni hakkında ‘taciz’ iddiası

    İlkokul öğretmeni hakkında ‘taciz’ iddiası

    Antalya’nın Serik ilçesinde H.B. (18) adlı genç kız, otomobille önünü keserek, kendisine sözlü tacizde bulunduğunu öne sürdüğü sınıf öğretmeni K.Y.’den (43) şikayetçi oldu. H.B., “Bu yaştaki adamın böyle şeyler yapmasına aklım ermiyor. Buradan velilere seslenmek istiyorum. 5- 6 yaşındaki çocuklar böyle bir adama nasıl emanet edilir” dedi.

    Serik ilçesi Kökez Mahallesi’nde oturan ve üniversite sınavına hazırlanan H.B., 3 Aralık tarihinde çarşı merkezinde gittiği bir özel eğitim kurumundan evine dönerken, sonradan öğretmen olduğunu öğrendiği K.Y.’nin otomobille önünü kesip, kendisine sorular sorduğunu, kendisinin “Ben sizi tanımıyorum” diyerek yoluna devam etmesi üzerine bir sokak ileride tekrar araçla yanına yaklaşıp, sözlü taciz ederek, otomobile bindirmek istediğini öne sürdü. O anda çok korktuğunu anlatan H.B., durumu ailesine anlattığını ancak polise şikayetçi olmadığını söyledi.

    İKİNCİ KEZ ÖNÜNÜ KESTİ

    15 Aralık tarihinde tekrar çarşıdan dönerken evinin yakınlarındaki bir markete uğradığını kaydeden H.B., market çıkışında kapının önünde aynı kişinin kendisini beklediğini, sözlü taciz ederek, araca bindirmek istediğini söyledi. Bunun basit bir taciz olmadığını anlayınca durumu anlattığı ağabeyiyle birlikte polise giderek, şikayetçi olduğunu belirtti.

    H.B., polisteki ifadesinde, 3 Aralık günü dershane dönüşünde eve giderken aniden bir otomobilin önünde durduğunu belirterek, şunları anlattı:

    “Bana, ‘sen Şerife ablanın kızı mısın’ dedi. Ben, ‘hayır’ diyerek, yanlış anlaşılma vardır diye düşündüm. Yoluma devam ederken bir sokak ileride tekrar önümü kesti. Aracın kapısını açıp beni bindirmeye çalıştı. O an çok korktum ve heyecanlandım. Arabaya binmedim ve yoluma devam ettim. İleride ilk sokakta tekrar önüme çıktı. Aynı şeyi 3- 4 defa tekrarladı. Israrla arabaya binmemi istedi. Ben bir markete girdim. Marketteyken gitti, sonra eve gittim. Bu olaydan 12 gün sonra, yani 15 Aralık’ta dershane dönüşünde bir markete girmiştim. Bir baktım marketin önünde arabadan inmiş beni gözetliyordu. Ben görünce o şahıs olduğunu anladım. Yoluma devam etmeye çalıştım. Tenha bir yerde önümü kesti. Arabaya bindirmek için zorladı. ‘Arabaya binmelisin’ dedi, ‘beni tanıdın mı’ diyerek, sorular sordu. Tekrar tekrar ‘arabaya girmelisin’ dedi. Ben de aracın plakasını aldım ve polisi aradım. Ağabeyimle birlikte polis merkezine gittik. İfademi verdim aracın plakasından şahsı tespit ettiler. Ben de teşhis ettim ve şikayetçi oldum.”

    ‘BU YAŞTAKİ ADAMIN BÖYLE ŞEYLER YAPMASINA AKLIM ERMİYOR’

    K.Y.’nin sınıf öğretmeni olduğunu öğrendiğini aktaran H.B., “Bu yaştaki adamın böyle şeyler yapmasına aklım ermiyor. Buradan velilere seslenmek istiyorum. 5- 6 yaşındaki çocuklar böyle bir adama nasıl emanet edilir. Beni ilk kez taciz ettiğinde ağabeyim ve anneme durumu anlattım. Birincisinde normal bir şeydir diye düşündüm, o yüzden şikayetçi olmamıştım. Aynı şey ikinci kez olunca normal biri değil, takıntılı bir sapık olduğunu anladım” diye konuştu.

    H.B.’nin ağabeyi M.B. ise “Ben konuyu duyduğumda Rize’den üniversiteden dönüyordum. Kardeşim beni aradı ve bu adamın kendisini yeniden taciz ettiğini söyledi. Ben ilk seferde bir akraba falan olabilir, taciz etme düşüncesi yoktur diye düşünmüştüm. İkinci kez olunca kardeşime polisi aramasını söyledim. Ben de öğretmen adayıyım, son sınıfta okuyorum. Eğer bir sınıf öğretmeni bunu yapıyorsa meslekten ihracı gerekir. Milli Eğitim Bakanlığımız konuya el atmalı. Bu 6 yaşındaki çocukların derslerine giriyor. Böyle bir suça meyilli bir insana çocuk verilmesi bence sakıncalı” dedi.

    H.B.’nin şikayeti üzerine emniyetteki işlemlerin ardından dosya, adli makamlara gönderildi. Evli olduğu öğrenilen K.Y.’nin kadrosunun Gündoğmuş ilçesinde olduğu, Manavgat ilçesinde geçici görevle çalıştığı, ailesinin ise Serik’te oturduğu öğrenildi.

  • Hemşirelere ‘Ben Salağım’ yazdıran Başhekim görevden alındı

    Hemşirelere ‘Ben Salağım’ yazdıran Başhekim görevden alındı

    Antalya Kumluca Devlet Hastanesi Başhekim Dr. Ayşegül Alkan’ın, görev yerini terk ettikleri gerekçesiyle 2 hemşireye 500 kez, “Ben salağım, servisimden başka servise gittim” yazdırdığı iddiası üzerine Sağlık Bakanlığı ve İl Sağlık Müdürlüğü soruşturma başlattı. Başkehim Dr. Alkan ise iddiaların gerçeği yansıtmadığını savunarak, “Saygı ve meslek etiği çerçevesinde tepkimi sözlü olarak ve asla hakaret içermeyen şekilde görev yerini terk eden personele gösterdim” dedi. İl Sağlık Müdürlüğü, Dr.Alkan’ın görevinden alındığını açıkladı.

    Kumluca Devlet Hastanesi Başhekimi Dr. Ayşegül Alkan, 13 Aralık günü servis kontrolleri sırasında, hemşireler Merve Şahiner Çalışkan ve Ayşe Yetkin’in yerlerinde olmadığını belirledi. İddiaya göre Başhekim Alkan, diğer birim müdürlerinin de olduğu bir ortamda azarladığı hemşirelere, görev yerini terk ettikleri gerekçesiyle kağıda 500 kez, “Ben salağım, servisimden başka servise gittim” yazmalarını söyledi.

    Hemşireler Çalışkan ve Yetkin ise, görev yerlerini terk etmediklerini öne sürerek, yazıyı yazmaya karşı çıkıp, resmi disiplin yönetmeliğinin uygulanmasını talep etti. Başhekim Alkan’ın talebi kabul etmemesi üzerine 2 hemşire, 7 A4 kağıdına 500 kez “Ben salağım, servisimden başka servise gittim” yazdı. Altına da “Başhekimin ısrarı ile kaleme alınmıştır” notunu düştü.

    İKİ SORUŞTURMA BİRDEN

    Daha sonra hemşireler Merve Şahiner Çalışkan ve Ayşe Yetkin, mobbinge uğradıklarını belirterek, Başhekim Dr. Ayşegül Alkan hakkında İl Sağlık Müdürlüğü’ne şikayette bulundu.

    Sağlık Müdürlüğü iddialar üzerine geniş kapsamlı inceleme başlatırken, Sağlık Bakanlığı da duruma el koydu. Başhekim Dr. Ayşegül Alkan hakkında hem bakanlık hem de İl Sağlık Müdürlüğü’nce açılan soruşturmanın sürdüğü öğrenildi.

    BAŞHEKİM ALKAN: TEPKİMİ SÖZLÜ OLARAK GÖSTERDİM

    Başhekim Dr. Ayşegül Alkan ise iddialara yaptığı yazılı açıklamayla yanıt verdi. 13 Aralık günü saat 13.30 sıralarında Kumluca ve çevresinde meydana gelen aşırı yağışlar neticesinde hastanenin acil servisi ile ek bina inşaatı arasında kalan bölümde toprak kayması meydana geldiğini belirten Başhekim Dr. Alkan, açıklamasında şunları anlattı:

    “Bu nedenden ötürü güvenlik gerekçesiyle acil servis, hastanemiz poliklinik girişine taşınmıştır. Bu durumla ilgili gerekli bilgilendirmeler kaymakamlığımız ve Antalya İl Sağlık Müdürlüğü’ne ivedilikle yapılmıştır. Yapılan bilgilendirmeler sonrası Antalya İl Sağlık Müdürlüğü Kamu Hastaneleri Başkanı Sayın Op. Dr. Mehmet Akdağ saat 15.00- 16.00 civarında hastanemize gelerek acil serviste meydana gelen toprak kayması ile ilgili hasar tespit çalışması yapılmış ve poliklinik girişine taşınan acil serviste incelemelerde bulunularak, tarafımca bilgilendirmeler yapılmıştır. Kamu Hastaneleri Başkanı Sayın Op. Dr. Mehmet Akdağ taşınma süreci bitinceye kadar hastanemizden ayrılmayarak gerekli desteğini bize göstermiştir. Bu taşınma esnasında Covid-19 pandemisi kapsamında kurulan klinik ve tedavi alanlarını da Kamu Hastaneleri Başkanı Sayın Op. Dr. Mehmet Akdağ ziyaret etmek istemiş, bu alanlar ziyaret edilirken, pandemi servisinde görevli iki hemşirenin yerinde olmadığı tarafımca tespit edilmiştir. Kamu Hastaneleri Başkanı Sayın Op. Dr. Mehmet Akdağ hastanemizden ayrıldıktan sonra; pandemi kliniğine giderek yaşadığımız toprak kaymasına bağlı taşınma süreci, bir üst amirimin önünde düşürüldüğüm üzücü durum ve daha da önemlisi pandemi süresince en önemli tedavi ünitelerinden olan pandemi kliniğinde sağlık personellerinin bulunmamasına bağlı olarak saygı ve meslek etiği çerçevesinde tepkimi sözlü olarak ve asla hakaret içermeyen şekilde görev yerini terk eden personele gösterdim.”

    ‘OLAY GERÇEĞİ YANSITMAMAKTADIR’

    Söz konusu hemşirelerin o sırada bir alt katta bulunan klinikte bir hastanın düşmesine müdahale amaçlı klinikte olmadıklarını belirttiklerini aktaran Başhekim Dr. Ayşegül Alkan, “Ancak hastanemizde 13.12.2020 tarihli hasta düşmesine bağlı olay bildirimi yapılmadığı tarafımca tespit edilmiştir. Buna ek olarak özellikle Covid-19 tedavisi gören hastaların klinik bulgularının ani değişiklik gösterebileceği, bu nedenle bir klinikte görevli iki hemşirenin kişisel ihtiyaçları için bile olsa aynı anda yerinde bulunmaması kabul edilebilir bir durum değildir. Saygıdeğer kamuoyuna ve değerli basın mensuplarına önemle belirtmek isterim ki sosyal medyada gündem olan ve Kumluca Devlet Hastanesi’nde yaşandığı iddia edilen tarafımla ilgili olay gerçeği yansıtmamaktadır.”

    ‘GERÇEKDIŞI İDDİALAR SOSYAL MEDYADA BİR ÇIĞ GİBİ BÜYÜDÜ’

    Bu şekilde gerçek dışı iddialarla gündeme gelmenin üzüntüsü içinde bulunduğunu aktaran Başhekim Dr. Alkan, “Maalesef gerçek dışı iddialar sosyal medyada bir çığ gibi büyüyerek, tarafıma karşı yürütülen bu algı operasyonu tüm fedakar sağlık çalışanlarımızı ve nihayetinde mensubu olduğum Sağlık Bakanlığı’nı hedef almaktadır.

    Söz konusu gerçek dışı iddialar nedeniyle derin bir üzüntü içerisinde olsam da yaşanan olayların ülkemiz ve tüm dünyada yaşanan Covid-19 salgınına karşı verdiğimiz kararlı mücadelemizi asla sekteye uğratmayacağını ve aynı kararlılıkla Kumluca halkının sağlığı için mücadele etmeye devam edeceğimi saygılarımla kamuoyunun bilgisine sunarım” dedi.

    BAŞHEKİM GÖREVDEN ALINDI

    Başhekim Uzm. Dr. Ayşegül Alkan görevden alındı. İl Sağlık Müdürlüğü’nden konuya ilişkin yapılan yazılı açıklamada, “Antalya’da Kumluca Devlet Hastanesi’nde gerçekleşen ve tüm basında yer alan haber üzerine yapılan inceleme ve soruşturma sonucu Kumluca Devlet Hastanesi Başhekimi Uzm. Dr. Ayşegül Alkan başhekimlik görevinden alınarak asli görevine iade edilmiştir” denildi.

    SAĞLIK BAKANI KOCA’DAN İLK AÇIKLAMA

    Sağlık Bakanı Fahrettin Koca Twitter hesabından yaptığı açıklamada “Antalya Kumluca Devlet Hastanesinde yaşanan müessif olayla ilgili Bakanlığımız derhal harekete geçerek duruma el koymuştur. Görev yerinden ayrıldığı gerekçesiyle iki hemşiremize başhekim tarafından verildiği ileri sürülen cezai uygulamanın kabul edilmesi mümkün değildir.

    Her türlü görev ihmali ve hatalı davranış karşısında ne tür bir işlem yapılacağı ilgili mevzuatımızda belirtilmiştir. Kimsenin bunun dışında bir işlem yapma, yargılamayı kendisi yaparak kendi belirlediği bir cezayı uygulamaya hakkı yoktur.

    Özellikle bütün sağlık çalışanlarımızın özveri ile mücadele yürüttüğü bu dönemde Bakanlığımızın herhangi bir sağlık personelimizi incitecek bir fiile bile tahammül etmeyeceği bilinmelidir.

    Söz konusu olay duyulur duyulmaz, Antalya İl Sağlık Müdürlüğümüz ve hemen ardından Bakanlığımız tarafından soruşturma başlatılarak Antalya Kumluca Devlet Hastanesi Başhekimi Uz. Dr. Ayşegül Alkan başhekimlik görevinden uzaklaştırılmıştır. Yürütülen disiplin soruşturmasının sonucu beklenmeksizin Alkan’ın başhekimlik sözleşmesi feshedilerek görevine son verilmiştir”

  • Başhekimin hemşirelere ‘Ben Salağım’ yazdırdığı iddiasına soruşturma

    Başhekimin hemşirelere ‘Ben Salağım’ yazdırdığı iddiasına soruşturma

    Antalya Kumluca Devlet Hastanesi Başhekim Dr. Ayşegül Alkan’ın, görev yerini terk ettikleri gerekçesiyle 2 hemşireye 500 kez, “Ben salağım, servisimden başka servise gittim” yazdırdığı iddiası üzerine Sağlık Bakanlığı ve İl Sağlık Müdürlüğü soruşturma başlattı. Başkehim Dr. Alkan ise iddiaların gerçeği yansıtmadığını savunarak, “Saygı ve meslek etiği çerçevesinde tepkimi sözlü olarak ve asla hakaret içermeyen şekilde görev yerini terk eden personele gösterdim” dedi.

    Kumluca Devlet Hastanesi Başhekimi Dr. Ayşegül Alkan, 13 Aralık günü servis kontrolleri sırasında, hemşireler Merve Şahiner Çalışkan ve Ayşe Yetkin’in yerlerinde olmadığını belirledi. İddiaya göre Başhekim Alkan, diğer birim müdürlerinin de olduğu bir ortamda azarladığı hemşirelere, görev yerini terk ettikleri gerekçesiyle kağıda 500 kez, “Ben salağım, servisimden başka servise gittim” yazmalarını söyledi.

    7 SAYFALIK METİN

    Hemşireler Çalışkan ve Yetkin ise, görev yerlerini terk etmediklerini öne sürerek, yazıyı yazmaya karşı çıkıp, resmi disiplin yönetmeliğinin uygulanmasını talep etti. Başhekim Alkan’ın talebi kabul etmemesi üzerine 2 hemşire, 7 A4 kağıdına 500 kez “Ben salağım, servisimden başka servise gittim” yazdı. Altına da “Başhekimin ısrarı ile kaleme alınmıştır” notunu düştü.

    İKİ SORUŞTURMA BİRDEN

    Daha sonra hemşireler Merve Şahiner Çalışkan ve Ayşe Yetkin, mobbinge uğradıklarını belirterek, Başhekim Dr. Ayşegül Alkan hakkında İl Sağlık Müdürlüğü’ne şikayette bulundu. Sağlık Müdürlüğü iddialar üzerine geniş kapsamlı inceleme başlatırken, Sağlık Bakanlığı da duruma el koydu. Başhekim Dr. Ayşegül Alkan hakkında hem bakanlık hem de İl Sağlık Müdürlüğü’nce açılan soruşturmanın sürdüğü öğrenildi.

    BAŞHEKİM ALKAN: TEPKİMİ SÖZLÜ OLARAK GÖSTERDİM

    Başhekim Dr. Ayşegül Alkan ise iddialara yaptığı yazılı açıklamayla yanıt verdi. 13 Aralık günü saat 13.30 sıralarında Kumluca ve çevresinde meydana gelen aşırı yağışlar neticesinde hastanenin acil servisi ile ek bina inşaatı arasında kalan bölümde toprak kayması meydana geldiğini belirten Başhekim Dr. Alkan, açıklamasında şunları anlattı:

    “Bu nedenden ötürü güvenlik gerekçesiyle acil servis, hastanemiz poliklinik girişine taşınmıştır. Bu durumla ilgili gerekli bilgilendirmeler kaymakamlığımız ve Antalya İl Sağlık Müdürlüğü’ne ivedilikle yapılmıştır. Yapılan bilgilendirmeler sonrası Antalya İl Sağlık Müdürlüğü Kamu Hastaneleri Başkanı Sayın Op. Dr. Mehmet Akdağ saat 15.00- 16.00 civarında hastanemize gelerek acil serviste meydana gelen toprak kayması ile ilgili hasar tespit çalışması yapılmış ve poliklinik girişine taşınan acil serviste incelemelerde bulunularak, tarafımca bilgilendirmeler yapılmıştır. Kamu Hastaneleri Başkanı Sayın Op. Dr. Mehmet Akdağ taşınma süreci bitinceye kadar hastanemizden ayrılmayarak gerekli desteğini bize göstermiştir. Bu taşınma esnasında Covid-19 pandemisi kapsamında kurulan klinik ve tedavi alanlarını da Kamu Hastaneleri Başkanı Sayın Op. Dr. Mehmet Akdağ ziyaret etmek istemiş, bu alanlar ziyaret edilirken, pandemi servisinde görevli iki hemşirenin yerinde olmadığı tarafımca tespit edilmiştir. Kamu Hastaneleri Başkanı Sayın Op. Dr. Mehmet Akdağ hastanemizden ayrıldıktan sonra; pandemi kliniğine giderek yaşadığımız toprak kaymasına bağlı taşınma süreci, bir üst amirimin önünde düşürüldüğüm üzücü durum ve daha da önemlisi pandemi süresince en önemli tedavi ünitelerinden olan pandemi kliniğinde sağlık personellerinin bulunmamasına bağlı olarak saygı ve meslek etiği çerçevesinde tepkimi sözlü olarak ve asla hakaret içermeyen şekilde görev yerini terk eden personele gösterdim.”

    ‘OLAY GERÇEĞİ YANSITMAMAKTADIR’

    Söz konusu hemşirelerin o sırada bir alt katta bulunan klinikte bir hastanın düşmesine müdahale amaçlı klinikte olmadıklarını belirttiklerini aktaran Başhekim Dr. Ayşegül Alkan, “Ancak hastanemizde 13.12.2020 tarihli hasta düşmesine bağlı olay bildirimi yapılmadığı tarafımca tespit edilmiştir. Buna ek olarak özellikle Covid-19 tedavisi gören hastaların klinik bulgularının ani değişiklik gösterebileceği, bu nedenle bir klinikte görevli iki hemşirenin kişisel ihtiyaçları için bile olsa aynı anda yerinde bulunmaması kabul edilebilir bir durum değildir. Saygıdeğer kamuoyuna ve değerli basın mensuplarına önemle belirtmek isterim ki sosyal medyada gündem olan ve Kumluca Devlet Hastanesi’nde yaşandığı iddia edilen tarafımla ilgili olay gerçeği yansıtmamaktadır.”

    ‘GERÇEKDIŞI İDDİALAR SOSYAL MEDYADA BİR ÇIĞ GİBİ BÜYÜDÜ’

    Türkiye’de ilk Covid-19 vakasının görüldüğü 11 Mart’tan bu yana mesai kavramı gözetmeksizin canlarını hiçe sayarak, fedakarca görevlerini sürdüren sağlık çalışanları ordusunun bir neferi olduğunu ve bu süreçte bu şekilde gerçek dışı iddialarla gündeme gelmenin üzüntüsü içinde bulunduğunu aktaran Başhekim Dr. Alkan, “Maalesef gerçek dışı iddialar sosyal medyada bir çığ gibi büyüyerek, tarafıma karşı yürütülen bu algı operasyonu tüm fedakar sağlık çalışanlarımızı ve nihayetinde mensubu olduğum Sağlık Bakanlığı’nı hedef almaktadır. Söz konusu gerçek dışı iddialar nedeniyle derin bir üzüntü içerisinde olsam da yaşanan olayların ülkemiz ve tüm dünyada yaşanan Covid-19 salgınına karşı verdiğimiz kararlı mücadelemizi asla sekteye uğratmayacağını ve aynı kararlılıkla Kumluca halkının sağlığı için mücadele etmeye devam edeceğimi saygılarımla kamuoyunun bilgisine sunarım” dedi.

    Hemşireler Ayşe Yetkin ve Merve Şahiner Çalışkan ise yaşanan olay sonrasında cep telefonlarını kapattı.

    TABİP ODASI: ŞİDDETLE KINIYORUZ

    Yaşanan olaya Antalya Tabip Odası Yönetim Kurulu da yaptığı açıklamayla tepki gösterdi. Açıklamada, “Kumluca Devlet Hastanesi’nde görev yapan bir hemşireye görev yerini terk ettiği gerekçesiyle Başhekim Ayşegül Alkan tarafından bir A4 kağıdına 500 kere ‘Ben salağım görev yerimi terk ettim’ şeklinde yazma cezası verilmiştir. Hiçbir şekilde meslek etiğine uymayan ve onur kırıcı bu yaptırım kabul edilemez. Yöneticilik yetkisi ile kimseye, hele sağlık çalışanlarının zorlu koşullarda canla başla çalıştığı böylesi dönemlerde, motivasyonlarını kıran, onları baskı altına almaya çalışan kendi özsaygılarına yönelik bu tür uygulamalar reva görülemez, şiddetle kınıyoruz. Sağlık çalışanlarının görevlerini yerine getirirken uyması gereken sorumlulukları yönetmelik ve yasalarla belirlenmiş ve aksi hallerde uygulanacak yöntemler belliyken insan onurunu ve etik anlayışı zorlayan anlayışlar akıl tutulmasıdır ve kabul edilemez” denildi.

    KULUÖZTÜRK: KABUL EDİLEMEZ

    Sağlık-Sen Antalya Şube Başkanı Sinan Kuluöztürk ise, “Koronavirüs salgını başladığı günden bu yana sağlık çalışanlarımız fedakârca çalışıyorlar, kendi hayatlarını ortaya koyuyorlar. Tüm kamunun bildiği zor şartlar altında canlarını dişlerine takarak sağlık hizmetlerinin aksamaması için mücadele eden sağlıkçılarımıza yönelik bu tarz davranışlar asla kabul edilemez. Yöneticilerimiz, içinde bulunduğumuz pandemi şartlarında sağlıkçılarımızın morallerini bozmak yerine onların motivasyonlarını daha da yükseltmeli, sağlıkçıların yanlarında olduklarını onlara hissettirmeli. Sağlık-Sen olarak sağlık çalışanlarımızın yanındayız” açıklamasında bulundu.

  • Virüs bulaştırmasın diye yastıkla boğmaya çalıştı

    Virüs bulaştırmasın diye yastıkla boğmaya çalıştı

    Antalya’da, koronavirüs teşhisiyle hastaneye yatırılan kayınvalidesi Iraz M.’yi (83), kendisine virüs bulaştırmasından korktuğu için yastıkla iki kez boğmaya çalıştığı iddiasıyla tutuklanan Hasan B. (51), ilk duruşmada tahliye edildi.

    Olay, 16 Eylül günü saat 21.00 sıralarında, Antalya Eğitim ve Araştırma Hastanesi Pandemi 4 bölümünde meydana geldi. Çiftçilikle uğraşan yüzde 55 görme engelli Hasan B., 15 yıldır baktığı kayınvalidesi Iraz M.’yi kızının evine gönderdi.

    Yaklaşık bir ay sonra, 13 Eylül’de Iraz M., üzerine sıcak su dökülünce hastaneye kaldırıldı. Kayınvalidesinin durumunu öğrenmek için hastaneye giden Hasan B., pandemi bölümüne kaldırılan Iraz M.’nin yanında refakatçı olarak kalmaya başladı.

    16 Eylül günü Sağlık Bakanlığı’nın kendilerini araması ile kayınvalidesinin koronavirüs olduğunu öğrenen Hasan B., ‘Kaynanam sürekli öksürüyor. Virüsü bana da bulaştırmasından korkuyorum’ diyerek, yanında kalmak istemedi.

    GÜVENLİK GÖREVLİSİ FOTOĞRAFLADI

    Refakat edecek başka kimse olmadığı için Iraz M.’nin yanında kalmaya devam eden Hasan B., iddiaya göre onu yastıkla boğmaya çalıştı.

    Durumu gören doktor, Hasan B.’yi odadan uzaklaştırıp, durumu hastane güvenliğine bildirdi. Hasan B., güvenlik görevlisi gelmeden yeniden odaya girip, kayınvalidesinin yüzüne çarşaf örtüp, ağız-burun kısmına da yastık kapatarak beklemeye başladı.

    Bu sırada gelen güvenlik görevlisi, odada bu şekilde bekleyen Hasan B.’nin fotoğrafını çekti. Daha sonra hastaneden ayrılan Hasan B., bir gün sonra evinde yakalanarak gözaltına alındı.

    Hasan B., sevk edildiği adliyede çıkarıldığı nöbetçi hakimlikçe tutuklandı. Hasan B. hakkında Beden bakımından kendisini savunamayacak durumda bulunan kişiyi kasten öldürmeye teşebbüs’ suçlamasıyla iddianame hazırlandı.

    Hastanede Covid-19 tedavisi gören Iraz M. ise bir süre sonra yaşamını yitirdi.

    20 YIL HAPSİ İSTENDİ

    20 yıla kadar hapsi istenen Hasan B., Antalya 6. Ağır Ceza Mahkemesi’nde ilk kez hakim karşısına çıktı.

    Hasan B. duruşmaya tutuklu bulunduğu cezaevinden SEGBİS aracılığıyla katılırken, sanığın yakınları ve o gün olaya müdahale eden hastane personeli ile avukatı salonda hazır bulundu.

    ‘ÖKSÜRÜĞÜ YAYILMASIN DİYE ÇARŞAFI YÜZÜNE KAPATTIM’

    Savunmasında kayınvalidesine 15 yıldır kendisinin baktığını, onu öldürmek gibi bir niyeti olamayacağını belirten Hasan B., “Kayınvalideme hastanede bakacak olmayınca yanında ben kaldım. Kayınvalidemin korona olup olmadığını bilmiyordum. Hastanede kayınvalidemin başında beklerken kızım beni telefonla aradı ve anneannesinin koronavirüs testinin pozitif çıktığını söyledi. Ben de hemşire ve doktora sordum. Onlar da ‘pozitif’ dedi. Çok korktum. Kayınvalidemden çekindim. Çünkü çok kuvvetli öksürüyordu. Etrafa öksürüğü yayılmasın diye çarşafı yüzüne kapattım. Yastığı ağzına veya yüzüne denk gelecek, nefes alışına engel olacak şekilde koymadım. Yastığı baş ucuna koydum ki, öksürürken çarşaf üzerinden kaymasın istedim” dedi.

    Hasan B.’nin eşi ve yakınları ise sanıktan şikayetçi olmadıklarını söyledi. Duruşmada tanık olarak dinlenen doktor M.S. ise odaya girdiğinde hastanın başının çarşafla örtülü olduğunu, burun ve ağız kısmını kapatacak şekilde üzerinde yastık olduğunu söyledi. Yastığın hastanın başının altında olması gerektiğine vurgu yapan doktor M.S., konuşmasını şöyle sürdürdü:

    “Yatak 45 derecelik açıyla duruyordu. Hastanın başındaki yastığı ve yüzündeki çarşafı kaldırdıktan sonra odadan çıktım ve durumu hemşireye anlattım. Sonrasında güvenlik ve polise haber verildi. Ben odadan çıktıktan sonra sanık yeniden odaya girmiş. Güvenlik görevlisi odaya girdiğinde hastanın yüzünün çarşafla örtülü, başında yastık görünce fotoğrafını çekmiş. Ben 10 aydır orada çalışıyorum ve daha önce böyle bir durumla karşılaşmadım” ifadelerini kullandı.

    Fotoğrafı çeken ve duruşmada tanık olarak dinlenen güvenlik görevlisi M.K. de çarşafın hastanın yüzünü kapatacak şekilde durduğunu, ancak aradan zaman geçtiği için yastığın hastanın ağzını ve yüzünü kapatacak pozisyonda olup olmadığını hatırlamadığını ifade etti.

    Sanık avukatı Burak Soybir ise müteveffanın ölüm belgesinde ‘ölüm nedeni’ olarak bulaşıcı hastalık belirtildiğine dikkat çekerek, “Müvekkilim kendini korumak kastıyla hareket etmiştir. Üzerine örttüğü çarşaf kaymasın diye yastığı hastanın baş kısmına koymuştur. Ayrıca müvekkilimin böyle bir niyeti olsaydı, oksijene müdahale ederdi. Tahliyesini talep ediyorum” dedi.

    Diğer tanıkların dinlenmesinin ardından mahkeme, sanığın tutuksuz yargılanmasına karar verip, yurt dışına çıkma tedbiri uygulayarak tahliye etti.

  • 2 gün önce baba olmuştu, kazada can verdi

    2 gün önce baba olmuştu, kazada can verdi

    Antalya’nın Kumluca ilçesinden Burdur’da vefat eden kayınvalidesinin cenazesine katılmak için yola çıkan Adem İşler’in içinde bulunduğu otomobil, karşı yönden gelen ticari araçla çarpıştı. Kazada 2 gün önce baba olan Adem İşler (26) ile otomobili kullanan Mehmet Aydoğmuş (30) hayatını kaybetti, ticari aracın sürücüsü Kerem Karademir (38) ise yaralandı.

    Kaza sabah saatlerinde Kumluca- Antalya kara yolunda meydana geldi. Kumluca’dan Antalya yönüne giden Mehmet Aydoğmuş’un kullandığı 07 AZM 40 plakalı otomobille karşı yönden gelen Kerem Karademir’in kullandığı 20 U 9570 plakalı ticari araç kafa kafaya çarpıştı. Kazada, Mehmet Aydoğmuş ve beraberindeki Adem İşler ile ticari araç sürücüsü Kerem Karademir, araçlarda sıkıştı.

    İhbar üzerine gelen sağlık ekipleri, Mehmet Aydoğmuş ile Adem İşler’in yaşamını yitirdiğini belirledi. Yaralanan Kerem Karademir ise ambulansla Kumluca Devlet Hastanesi’ne götürülerek tedaviye alındı.

    Mehmet Aydoğmuş ve Adem İşler’in cenazeleri itfaiye ekiplerinin yaklaşık 1 saatlik çalışması sonucu sıkıştıkları yerden çıkarılabildi.

    Kumluca’da seracılıkla yapan Adem İşler’in, 2 gün önce baba olduğu, vefat eden kayınvalidesinin cenazesine katılmak üzere Mehmet Aydoğmuş ile birlikte Burdur’a gitmek için yola çıktığı öğrenildi.

  • Haluk Levent cinsel saldırı mağduru buzağıyı satın aldı

    Haluk Levent cinsel saldırı mağduru buzağıyı satın aldı

    Sanatçı Haluk Levent, Antalya’da cinsel saldırıya uğrayan 2 aylık buzağıyı satın aldı. Buzağı ve annesi bundan böyle 2 sene önce kurban bayramında denize atlayan Boğa Ferdinand ile aynı çiftlikte yaşayacak.

    Antalya’nın Gazipaşa ilçesinde cinsel saldırıya uğrayan 2 aylık buzağı ile annesi, sanatçı Haluk Levent tarafından satın alındı. Buzağı ve annesi kamyonetle boğa Ferdinand’ın da bulunduğu İzmir’deki çiftliğe götürüldü. Buzağı ve annesinin sahibi Abdulkerim Gürbüz, “Yazın üzücü bir olay yaşadık, Haluk Levent hayvanlarımıza ücretini ödeyerek sahip çıktı. Haluk Levent abimize teşekkür ederiz. Çiftlikte hayvanlarımızın daha güzel yaşayacaklarına inanıyorum” dedi.

    Gazipaşa ilçesi Yeşilyurt Mahallesi’nde hayvancılık yapan Abdulkerim Gürbüz, 9 Ağustos günü arkadaşıyla birlikte piknik için hazırlanırken hayvanlarına yem ve su vermek için ahıra gitti. Ahırın kapısının açık olmasından şüphelenen Gürbüz, içeri girdiğinde, iddiaya göre G.E.’nin 2 aylık buzağıya cinsel saldırıda bulunduğunu gördü. Ahıra giren Gürbüz’ü gören G.E., panikleyerek indirdiği pantolonunu çekmeye çalıştı.

    Gürbüz’ün şikayeti üzerine jandarma ekipleri tarafından gözaltına alınan G.E., ifadesinde suçlamayı kabul etmedi. Şüpheli, kümes hayvanlarına zarar veren köpeğe bakmak için ahıra girdiğini ileri sürdü. Şüpheli G.E.’den ve buzağıdan alınan örnekler ise Jandarma Kriminal Daire Başkanlığı’na gönderildi. Gelen sonuçlarda G.E.’nin DNA’sıyla buzağıdan alınan DNA’nın uyumlu olduğu belirtildi. Konuyu inceleyen Gazipaşa Cumhuriyet Başsavcılığı, G.E.’nin ‘mala zarar verme’ suçunu işlemediğini, Hayvanları Koruma Kanunu’na göre idari para cezasıyla cezalandırılmasına, kamu adına kovuşturmaya yer olmadığına karar verdi. Karara, buzağının sahibi Abdulkerim Gürbüz ve hayvan severler tepki gösterdi.

    KARARA İTİRAZ VE SUÇ DUYURUSU

    Antalya Barosu Hayvan Hakları Kurulu Başkanı Avukat Alev Arsan, kararın hatalı olduğunu belirtti. Arsan, “G.E. isimli kişi Abdulkerim Gürbüz tarafından suçüstü yakalanıyor. Müvekkilimiz suç duyurusunda bulunuyor; ancak Cumhuriyet Savcılığı tarafından ‘mala zarar verme’ suçu oluşmadığı gerekçesiyle kovuşturmaya yer olmadığı kararı veriliyor. Halbuki Jandarma Kriminal Laboratuvarı tarafından alınan swap örneklerinde şüpheli G.E.’nin DNA örnekleriyle, buzağıdan alınan örneklerdeki DNA örnekleri eşleşiyor. Yani şüpheli tarafından buzağıya cinsel saldırıda bulunulduğu açık ve net olarak belgeleniyor. Biz bu hatalı karara, itiraz ettik, eksik yapılan nitelendirme nedeniyle de konut dokunulmazlığının ihlali ve hayasızca hareketler suçundan dolayı ek suç duyurusunda bulunduk” dedi.

    ‘BUZAĞI VE ANNESİNİ FERDİNAND’IN ÇİFTLİĞİNE GÖNDERİYORUZ’

    Konudan haberdar olan sanatçı Haluk Levent ise sosyal medyadan yaptığı paylaşımla konunun takipçisi olacaklarını söyledi. Haluk Levent, cinsel saldırıya uğrayan buzağı ve annesini sahibiyle görüşerek alıp, boğa Ferdinand’ın da bulunduğu çiftliğe göndereceklerini açıkladı. Haluk Levent, paylaşımında, “Buzağının sahibi ile görüştük. Sürecin takipçisi olacağız. Bir hayırseverimiz de destek oldu. Buzağı ve annesini Ferdinand’ın çiftliğine gönderiyoruz. Orada mutlu bir şekilde yaşayacaklar” ifadelerine yer verdi. 2018 yılında Kurban Bayramı’nın birinci günü Rize’nin İyidere ilçesinde hayvan pazarından kaçıp, bayramın dördüncü günü de yüzerek geldiği Trabzon’un Sürmene ilçesi sahilinde kurtarıldıktan sonra şarkıcı Haluk Levent’in kurucusu olduğu Ahbap Platformu tarafından satın alınan ‘Ferdinand’ adlı boğa, İzmir’deki çiftliğe yerleştirilmişti.

    BUZAĞI VE ANNESİ GÖTÜRÜLDÜ

    Sanatçı Haluk Levent, buzağı ve annesinin sahibi Abdulkerim Gürbüz’le iletişime geçip, hayvanların bedelini ödeyip satın aldı. Dün İzmir’deki çiftlikten gönderilen hayvan nakil aracı Gazipaşa’nın Yeşilyurt Mahallesi’ne ulaşarak buzağı ve annesini alarak, çiftliğe götürmek üzere yola çıktı.

    ‘HALUK LEVENT ABİMİZE TEŞEKKÜR EDERİZ’

    Abdulkerim Gürbüz, olayın ardından Demirören Haber Ajansı’na (DHA) yaptığı açıklamada, “Üzücü bir olay yaşamıştık, olayın basına yansımasıyla birlikte Haluk Levent hayvanlarımıza ücretini ödeyerek sahip çıktı. Bizler de teslimatını yaptık. Haluk Levent abimize teşekkür ederiz. Çiftlikte hayvanlarımızın daha güzel yaşayacaklarına inanıyorum” dedi.

    ‘KOCAMAN KÖYDE ADINI BATIRDI’

    Abdulkerim Gürbüz’ün annesi Hanife Gürbüz de “85 yaşındayım kötü bir şey başımıza geldi. Ben böyle bir şey görmedim. Yazıklar olsun bunu yapan insana, görülmedik bir şey bu olay. Kocaman köyde adını batırdı. Adı batsın, adı batasıca ne yapalım mallarımızı kazasız belasız yeni sahibine teslim ediyoruz. Alanlar da hayırlarını görsün. Bu yıl da bu geldi başımıza. Hiç yataktan kalmıyorum üzüntüden. Komşularımın yanına gidemiyorum utancımdan, sanki ben yapmışım gibi. Sağ olsun bu ağabeylerimiz geldi, gözümüzün önünden götürdü bari. İyi baksınlar mallarımıza” diye konuştu.

  • Koronadan ölen babası için mevlit okutup yemek verdi

    Koronadan ölen babası için mevlit okutup yemek verdi

    Antalya’nın Alanya ilçesinde esnaflık yapan M.K., koronavirüsten yaşamını yitiren babası için mevlit okutup, yemek verdi. Kaymakamlık mevlide katılan onlarca kişinin tespiti ve cezai işlem uygulanması için inceleme başlattı.

    Alanya’da geçen hafta koronavirüs nedeniyle babası R.K.’yi kaybeden M.K., iş yerinin önünde mevlit okutup yemek verdi. Yeni koronavirüs kısıtlamaları kapsamında, evlerde doğum günü, yılbaşı kutlaması, mevlit gibi toplulukların bir araya geleceği etkinliklere müsaade edilmezken, M.K.’nin babası için verdiği mevlide onlarca kişinin katıldığını gösteren fotoğraflar sosyal medyada hızla yayıldı. Fotoğraflarda maske ve mesafe kurallarına riayet edilmediği de görüldü.

    Olayın ardından Alanya Kaymakamlığı inceleme başlattı. Yapılacak çalışma kapsamında mevlide giden kişilere koronavirüs tedbirlerini ihlal ettikleri gerekçesiyle cezai işlem uygulanacağı belirtildi.

  • Oğlunun nikahı iptal olmasın diye ilişki yaşadığı kadının cesedini gömdü

    Oğlunun nikahı iptal olmasın diye ilişki yaşadığı kadının cesedini gömdü

    Antalya’da para karşılığı ilişki yaşadığı Belaruslu Anastasiya Yazerskaya’yı (23) öldürdüğü iddiasıyla tutuklu yargılanan öğretmen Ahmet Oğuz Özgür (54), tek suçunun nasıl öldüğünü bilmediği genç kadının cesedini gömmek olduğunu söyledi. Özgür, “11 gün sonra ortanca oğlumun nikahı vardı. Bu olayın duyulması halinde nikahın iptal olabileceğini düşünerek kimseye haber vermedim” dedi.

    Antalya’da dansçı arkadaşı Anastasiya Yazerskaya’dan 15 gün boyunca haber alamayan ev arkadaşı A.D., polise kayıp ihbarında bulundu. İhbar üzerine Antalya Emniyet Müdürlüğü Asayiş Şube Müdürlüğü ekiplerince araştırma başlatıldı. Ekipler, 15 aydır Türkiye’de bulunan kadının kaybolduğu 8 Mart gecesinden itibaren bölgedeki mobese kameralarını incelemeye aldı. Yazerskaya’nın en son 8 Mart gecesi saat 22.15 civarında, evinin yakınında Ahmet Oğuz Özgür’ün kullandığı otomobile bindiği tespit edildi. Bir lisede öğretmen olan Ahmet Oğuz Özgür, gözaltına alındı. Özgür, olayla ilgisi olmadığını savunarak, kayıp kadını tanımadığını iddia etti. Mobese görüntüsü gösterilince de suçunu itiraf etti ve ‘kasten öldürme’ suçundan tutuklandı.

    Antalya 11. Ağır Ceza Mahkemesi’nde açılan davada, Ahmet Oğuz Özgür ilk kez hakim karşısına çıktı. Duruşmaya, tutuklu sanık Özgür, SEGBİS aracılığıyla katılırken, taraf avukatları salonda hazır bulundu. Özgür savunmasında, üzerine atılı suçlamayı kabul etmediğini söyledi. Öğretmenlik yaptığını, daha önce Isparta’da görev yaparken, geçen yıl tayininin Antalya’ya çıktığını belirten Ahmet Oğuz Özgür, şöyle konuştu:

    “Çocuğumun eğitimi nedeniyle ailem benimle Antalya’ya gelemedi. Çocuğumun eğitimi bittikten sonra ailem de Isparta’dan yanıma gelecekti. Güvenlik Mahallesi’nde ev tuttum. Antalya’da bulunduğum süre içerisinde Lena adlı kadınla irtibat kurup para karşılığı başka kadınlarla ilişkiye giriyordum. Maktul Anastasiya ile de bu şekilde birkaç kez ilişkiye girmiştim. Daha önceki ilişkilerimi otelde yaşadım. Olay tarihinde de yine para karşılığı cinsel ilişkiye girmek için Lena’yı telefonla aradım. Kendisi beni o gün için maktule yönlendirdi. Saat 21.30 sıralarında maktulü bana söylenen yerden aracım ile aldım. Yanıma alkollü olarak gelen maktulle bir kafeye gittik. Kafede ismini bilmediğim alkollü içecekten iki kadeh içti. Daha sonra birlikte diskoya gittik. Burada da yarım şişe viski içti. Ben araç kullanacağım için o gece alkol almadım. Saat 01.30 sıralarında benim evime geldik. Eve girmeden önce maktule ilişki için 1800 TL verdim. Salonda ilişkiye girdikten sonra uyumak için odama geçtim.”

    ‘NİKAH İPTAL OLMASIN DİYE KİMSEYE HABER VERMEDİM’

    Maktulün alkollü olduğu için yüz üstü salonda sızıp kaldığını söyleyen Özgür, şöyle devam etti:

    “Sabah maktulün telefonu çaldı. Yanına giderek telefona bakmasını söyledim. Dürttüm ama uyanmadı. Hafifçe yana çevirdiğimde burnunda kanama olduğunu gördüm. Kontrol ettiğimde nefes almıyordu ve kalbi atmıyordu. Göz kapaklarını açtığımda göz akının sararmış olduğunu fark ettim. Hemen suni teneffüs ve kalp masajı yaptım. Ancak sonuç vermedi. O an acil servisi ve polisi aramayı düşündüm. Ancak 11 gün sonra ortanca oğlumun nikahı vardı. Bu olayın duyulması halinde nikahın iptal olabileceğini düşünerek o an kimseye haber vermemeye karar verdim. Evden çıktım ve araba ile biraz dolaştım. Ne yapacağımı o an bilemedim. Daha sonra maktulü gömmeye karar verdim. Bir iş yerinden kazma ve kürek aldım. Maktulü taşırken kullanmak için koli bandı aldım. Öğle saatlerinde eve döndüm. Maktulün kollarını koli bandı ile vücuduna yapıştırdım. İki ayağını da birbirine yapıştırdım ve koltuktaki çarşafa sardım. Maktulün elbiselerini, çizmelerini, çantasını ve cep telefonunu iki ayrı poşete koydum.”

    ‘OĞLUMUN NİKAHINA KADAR ORADA GİZLEMEK İSTEDİM’

    Daha sonra akşam olmasını beklediğini aktaran Özgür, sözlerini şöyle sürdürdü:

    “Saat 21.30 sıralarında maktulü sarmış olduğum çarşaf ile arabama indirdim. Arka koltuğa yatırdım. Fazla bir yer bilmediğim için Isparta yoluna doğru yola çıktım. Isparta’ya 40 kilometre kala bir benzinlikten yakıt aldıktan sonra tekrar Antalya istikametine geri döndüm. Bir müddet sonra yolun kenarında bir boşluk olduğunu görünce oraya maktulü görmeye karar verdim. Aslında ben maktulü tamamen gömmek istemedim. Sadece oğlumun nikahına kadar orada gizlemek istedim. Kazma ve kürek ile toprağı biraz kazdıktan sonra cesedi buraya taşıdım. Taşırken zorlandım. Çarşafa sığmadığı için çarşafı çıkararak cesedi gömdüm. Üzerini toprakla kapattım. Nikahtan sonra bu olayı polise anlatmayı düşündüğüm için cesedin yerinin rahatlıkla bulunabilmesi için orada bulunan bir kamyon lastiğini cesedi gömdüğüm yerin üzerine bıraktım. Ardından aracımla oradan ayrıldım. Bir çeşme başında durup yüzümü yıkarken, poşet içerisindeki maktulün çizmesini çeşmenin arkasına attım. Antalya’ya geldiğimde TEDAŞ kavşağının olduğu yerde maktulün cep telefonunu, içindeki sim kart ve bataryasını yolun kenarına atmak istedim, ancak yolun üzerine düştü. Daha sonra ise başka bir yerde maktulün diğer elbiselerini ve çantasının bulunduğu poşeti çöp konteynerine attım. Yine o gün cesedi gömerken havanın yağışlı olması nedeniyle çamura bulandığı için kıyafetlerimi de çöp konteynerine attım. Üzerimde sadece içlik kaldı. Saat 02.30 sıralarında evime döndüm. Sabah okula gittim. Olay sırasında benim maktule yönelik herhangi bir eylemim olmadı, kendisini darbetmedim. Ölümüne sebebiyet verecek bir eylemde bulunmadım, suçsuzum.”

    DURUŞMA BOYUNCA AĞLADI

    Olaydan sonra Anastasiya Yazerskaya’ya 3 mesaj attığının tespit edildiğinin hatırlatılması üzerine Özgür, “Amacım attığım cep telefonunun bulunup bulunmadığını kontrol etmekti” dedi. Duruşma boyunca ağlayan Ahmet Oğuz Özgür, Anastasiya Yazerskaya’nın öldüğünü ilk gördüğünde polise gitmesinin en doğru yol olduğunu, ancak gitmediğini belirterek, “O an salak gibiydim. Öğlen eve geldiğimde ‘İnşallah yaşıyordur’ diyerek dua ettim. Ama yaşamıyordu. O an üzerime çöken ağırlığı bilemezsiniz. 11 gün sonra ortanca oğlumun nikahı vardı. Bu olayın duyulması halinde nikahın iptal olabileceğini düşünerek kimseye haber vermedim. Aptal insan benim gibi olur” diye konuştu.

    Duruşmada tanık olarak dinlenen A.D. ise 1 yıl önce tanıştığı Anastasiya Yazerkskaya ile aynı evde yaşadıklarını ifade ederek, “Maktul ile aramızda duygusal ilişki vardı. Anastasiya’nın para karşılığı cinsel ilişkiye girdiğine dair herhangi bir bilgim yoktu. Sadece bana Oğuz adında bir kişinin kendisini taciz ettiğini ve ‘Seni görmek istiyorum’, ‘Seni çok arzuluyorum’, ‘Muhakkak görüşmemiz gerek’ gibi mesajlar göndermesinden rahatsızlık duyduğunu söylemişti. Ben maktulün sanık ile görüştüğünü bilmiyordum. Sanığı daha önce de görmedim. Maktul ile her gün alkol alması nedeniyle sözlü tartışmamız olmuştu. Ancak fiziki müdahalem olmadı” dedi.

    Sanık avukatlarından Merve Can Harcola Doğan, tüm dosya kapsamında sanığın maktulü öldürmesini gerektirir bir sebep bulunmadığını belirterek, “Ortada doğal bir ölüm bulunmaktadır. Sanığın en büyük hatası bu ölüm olayını o gün ilgili mercilere bildirmemesidir” diye konuştu.

    Sanık Ahmet Oğuz Özgür’ün tutukluluğunun devamına karar veren mahkeme, duruşmayı erteledi.

  • Muhittin Böcek 4 ay sonra göreve başladı

    Muhittin Böcek 4 ay sonra göreve başladı

    Koronavirüs tedavisi sonrası akciğerlerinde oluşan hasar nedeniyle 64 gün yoğun bakımda kalan ve 108 günlük tedavisinin ardından taburcu edilen Antalya Büyükşehir Belediye Başkanı Muhittin Böcek, bugün görevinin başına geçti.

    Antalya Büyükşehir Belediye Başkanı CHP’li Muhittin Böcek, 17 Ağustos’ta koronavirüs nedeniyle tedaviye alındı. Sağlık durumu ağırlaşınca 7 Eylül’de alındığı yoğun bakımda 64 gün kalan Başkan Böcek, 9 Kasım’da normal servise çıkarıldı. Başkan Böcek, 108 günün sonunda Akdeniz Üniversitesi Hastanesi’nden taburcu oldu.

    Tedavisi evinde devam eden Başkan Böcek, bugün saat 14.45 sıralarında makam aracıyla Büyükşehir Belediye binasına gelerek görevinin başına geçti. Yaklaşık 4 ay sonra belediyeye gelen Başkan Böcek’e koronavirüs tedbirleri nedeniyle herhangi bir karşılama töreni düzenlenmedi. Belediye girişinde aracından çevredekilere el sallayan Böcek, “Önümüzdeki günlerde basın toplantısı yapacağım. Sizleri çok seviyorum” dedi.

  • Aspendos Arena Gösteri Merkezi mühürlendi

    Aspendos Arena Gösteri Merkezi mühürlendi

    Antalya’da, Anadolu Ateşi Dans Topluluğu’nun gösterilerinin sahnelendiği Aspendos Arena Gösteri Merkezi, belediye tarafından mühürlendi.

    Serik ilçesi Belkıs Mahallesi’nde bulunan ve yaz aylarında genelde turistlere yönelik gösterilerin yapıldığı Aspendos Arena Gösteri Merkezi, Serik Belediyesi ekiplerince mühürlenerek kapatıldı.

    Topluluğun Genel Sanat Yönetmeni Mustafa Erdoğan, sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımla mühürleme işlemine tepki gösterdi.

    Paylaştığı fotoğrafın altına “Gördüğünüz yazı Aspendos Arena’nın Serik Belediyesi tarafından mühürlendiğinin resmidir” notunu düşüne Erdoğan, açıklamasını şöyle sürdürdü:

    “102 ülkede 5000’den fazla gösteri ile Yeni Zellanda’dan Meksika’ya, Şili’ye, Bahreyn’den Sibirya’ya 45 milyondan fazla dünya izleyicisine kültürümüzü ve memleketimizi tanıtmanın hediyesidir. Aspendos Arena sahnesinde her yıl yüzbinlerce turiste kültürümüzü sergilemenin ödülüdür. Dün Ankara Sanat Tiyatrosu bugün bizim tiyatromuz… Tarih bunları unutmayacak. Mücadeleye devam edeceğiz.”

     “Mahkeme kararı uygulandı”

    Serik Belediyesinin sosyal medya hesabından yapılan açıklamada ise “Belediyenin Aspendos Arena Tiyatrosu’nu mühürlediğine dair sosyal medyada paylaşımlar yer aldığı” belirtildi.

    Açıklamada, “Söz konusu mühürleme işlemi mahkeme kararının uygulanmasından ibarettir. Paylaşım yapan şahısların konuyu yargı nezdinde çözmeleri gerekmektedir. Kamuoyunun bilgisine sunarız.” ifadelerine yer verildi.