Edinilen bilgiye göre, Kızılcapınar Mahallesi’nde bir vatandaşa ait müşterek tapulu bahçelerinden 4 adet 1 tonluk su deposu çalınması olayı ile ilgilşi çalışma başlatıldı. Jandarma Suç Araştırma Timi ve Asayiş Ekiplerimizce yapılan kamera/tanık araştırması sonucu hırsızlık olayı ile ilgili 4 şüpheli şahıs yakalandı. Ele geçirilen malzemeler sahiplerine teslim edilirken olayla ilgili adli sürecin devam ettiği öğrenildi.
Kategori: Aydın
-
Jandarma sokak hayvanlarını unutmadı
Aydın İl Jandarma Komutanlığı, Çevre Doğa ve Hayvanları Koruma Tim Komutanlığınca “Jandarmadan Patili Dostlarına Sevgi Eli” faaliyeti devam ediyor. Arzular Mahallesinde soğuk ve yağışlı havalarda yiyecek bulmakta zorlanan sokak hayvanlarına yönelik besleme faaliyeti gerçekleştirilirken, 5199 sayılı Hayvanları Koruma Kanunu çerçevesinde bölgede gerekli kontroller yapılarak ve vatandaşlara bilgilendirme faaliyeti yapıldı.
-
Depremzede kadınlar örgü örerek stres atıyor
Kahramanmaraş Depremi’nin yaralarını sarmak için ülke genelinde olduğu gibi Aydın’da da vatandaşlar ve kurumlar seferber olurken, afet bölgelerinden gelen depremzede vatandaşlar da öğrenci yurtlarına yerleştirildi. İl genelinde bulunan depremzede vatandaşların ihtiyaçlarını karşılamak ve psikolojik destek sağlamak faaliyetlerini yürütün kurumlar da depremzede aileleri yalnız bırakmıyor. Gerçekleştirilen etkinliklerle çocuklar başta olmak üzere depremzedelere moral olunuyor. Bu çerçevede Gençlik ve Spor Bakanlığı’nın kültür faaliyetleriyle Efeler ilçesinde bulunan Güzelhisar Öğrenci Yurdu’nda örgü kursu açıldı. Depremzede kadınlara yönelik açılan kursta kadınlar hem moral buluyor hem de el emeği ile işledikleri ürünleri ilmek ilmek örüyor. Aydın Gençlik ve Spor İl Müdürlüğü ve Efeler Halk Eğitimi Merkezi işbirliği ile açılan kursa yoğun ilgi gösteren kadınlar, patikten yeleğe, liften örgü bebeğe kadar bir çok örgüyü yapmayı öğreniyor.
“Zaman, burada bizim için güzel geçiyor”
Adıyaman’dan gelen ve kurs sayesinde bir nebze de olsa yaşadıklarını unuttuğunu ifade eden depremzede Elif İsot; “Zaman, burada bizim için güzel geçiyor. Bu projede emeği olan herkese çok teşekkür ediyorum. Burada lif, patik yelek gibi ürünler örüyoruz. Burada birbirimize arkadaş, kardeş hatta yeri geldi anne yeri geldi abla olduk. Burada zaman geçirerek kafamızı dağıtıyoruz ve örgü örüp, yeni şeyler öğreniyoruz. En önemlisi ise burası yaşadığımız olayları bir nebze olsun bizlere unutturuyor” dedi.
“Bize terapi gibi oldu”
Kahramanmaraş’tan Aydın’a gelen ve açılan kursun kendilerine terapi gibi olduğunu ifade eden depremzede Hatice Dölen ise “ Zamanımın oldukça güzel geçiyor. Çocuklarımla ilgilendikten sonra buraya gelip arkadaşlarımızla örgü örüyoruz. Örgü örmeyi daha önceden biliyordum ama burada kendimi geliştiriyorum. Şimdilik lif ve patik ördüm. Burası bize terapi gibi oldu. Daha huzurlu hissetmemizi ve kafamızı dağıtmamızı sağladı” şeklinde konuştu.
“Bu zamanları birlikte aşacağız”
Depremzede kadınları deprem psikolojisinden uzaklaştırmak amacıyla kursun açıldığını ifade eden Efeler Halk Eğitimi Merkezi eğitmenlerinden Meryem Pak; “Kursiyerlerimizin hepsi depremzede kadınlarımız. Moral motivasyon anlamında onlara destek olmak için böyle bir etkinlik düzenlendi. Onlara yeni şeyler öğretmek ya da onları deprem psikolojisi ortamından uzaklaştırmak beni mutlu ediyor. Kursumuz açılalı 20 gün oldu ama yeni açılmasına rağmen kadınlarımız oldukça aktif ve çok güzel ürünler ortaya çıkarttılar. Kursumuzu günde 4,5 saat ve haftanın beş günü olacak şekilde yapıyoruz. Bazı kursiyerlerimiz bir günde bir lif örerken, bazıları üç günde örebiliyor. Ama genellikle bebek ürünleri örüyoruz. Kadınlar bebek ürünlerine daha çok ilgi gösteriyorlar. Kursumuzda da patik, lif, yelek gibi örülmesi biraz daha kolay olan ürünleri göstermeye ağırlık veriyoruz. Kursumuzun genel amacı ise depremzede kadınları deprem psikolojisinden uzak tutmak. Ayrıca buraya farklı illerden gelen kadınlarımız var. Yeni arkadaşlıklar oluşuyor ve sosyalleşiyorlar bu durum onlar için çok faydalı oldu. Ben de böyle bir duruma vesile olduğum için çok mutluyum. Umarım böyle devam eder. Büyük bir felaketten kurtulmuş olan insanlara yardım etmek çok güzel bir duygu. Bu zamanları birlikte aşacağımızı düşünüyorum. Umarım hepimiz için mutlu yarınlar olur” dedi.
-
Denizde bir ceset daha bulundu
Didim Mavişehir Mahallesi Denizli Öğretmenler Sitesi sahilinde bir ceset bulundu. Cesedin sahile balık tutmaya gelen bir vatandaş tarafından fark edilmesinin ardından olayla ilgili olarak Didim İlçe Emniyet Müdürlüğü ekipleri bölgeye sevk edildi.
Olay yerinde yapılan incelemenin ardından ceset Belediye Cenaze Müdürlüğü ekiplerince denizden çıkartıldı.
Cenaze aracıyla Didim Devlet Hastanesi morguna kaldırılan erkek cesedinin geçtiğimiz günlerde batan bottaki kayıp mültecilerden olduğu tahmin ediliyor. Didim’de dün başka bir sahilde de erkek cesedi bulunmuştu.
-
Didim sahilinde kıyıya vurmuş ceset bulundu
Didim’de faaliyet gösteren bir otelin sahilinde kıyıya vurmuş şekilde kayalık alanda bir erkeğe ait ceset bulundu. Cesedin otelin güvenlik görevlisi tarafından fark edilmesinin ardından olayla ilgili olarak Sahil Güvenlik Komutanlığı ekipleri bölgeye sevk edildi.
Olay yerine gelen Sahil Güvenlik Komutanlığına bağlı dalgıçlar tarafından ceset denizden çıkartıldı. Cenaze aracıyla Didim Devlet Hastanesi morguna kaldırılan cesedin, 11 Mart günü Didim açıklarında lastik botun batması sonucunda 11 düzensiz göçmenin kurtarıldığı, 7’sinin cansız bedenine ulaşıldığı olayla ilgili olarak, batan bottaki kayıp düzensiz göçmenlerden birisine ait olduğu üzerinde duruluyor.
-
Bu ev tarihin izlerini üzerinde taşıyor
Doğal güzellikleri ve ören yerleri ile dikkatleri üzerine çeken Aydın’ın, sokaklarında da adeta tarih fışkırıyor. Merkez ilçe Efeler başta olmak üzere Aydın’ın birçok ilçesi tarih ile iç içe yaşarken, tarihi yapı taşlar ise sokaklardaki eski yapılarda görenlere göz kırpıyor. Hemen her sokağında tarihin kapılarını aralayan ilçelerden olan Karpuzlu’da bulunan eski yapılardaki tarihi yapı taşları da görenlerin dikkatini çekiyor. Tarihin ilk alışveriş merkezlerinden biri olarak kabul edilen agora bölümünü de içerisinde bulunduran ve önemli Karia kentlerinden biri olan Alinda Antik Kenti yakınlarındaki tarihi cumbalı taş ev, dönemin ustalığı ile dikkat çekerken bölge tarihinin sırlarını da duvarlarında saklıyor. Duvarlarının yapım aşamasında Alinda’dan getirilen tarihi eser niteliğindeki taş bloklar kullanılırken, günümüze kadar uzanan evin duvarlarında tarihi motifleri de görmek mümkün.
Çektiği doğa ve tarih fotoğrafları ile Aydın’ın tanıtımına katkı sağlayan eğitimci ve fotoğraf sanatçısı Yücel Sevingül’ün karelerine yansıyan tarihi cumbalı taş ev, görenlerde hayranlık uyandırırken, Sevingül; “Karpuzlu’da cumbalı bir ev, tarihin bütün izlerini taşıyor” dedi.
-
Şeftali bahçeleri görsel şölen oluşturuyor
Büyük Menderes Nehri’nin suladığı bereketli ovalar üzerinde 800 bin 700 hektar alanda kurulu Aydın’ın yüzde 46’sında tarım yapılıyor.
Uygun ekolojik özellikler, yeryüzü şekli ve iklim şartlarının bulunduğu Aydın, güçlü bir tarımsal potansiyele sahip.
Aydın’da tarımsal yetiştiricilik alanında dört mevsim üretim yapılabilirken bahar aylarının gelmesi ile bahçelerde açan çiçekler dolayısıyla oluşan renk cümbüşü seyrine doyumsuz görüntüler ortaya çıkartıyor.
Bölgeden geçenlerin durarak izlediği rengarenk bahçeler drone ile havadan görüntülendi.
Pembe çiçek açan şeftali ağaçları ve bahçeyi saran beyaz papatyalar baharın güzelliğini ortaya çıkarttı.
-
Yeni bir böcek türü bulundu
Bilim dünyası için yeni tür niteliğindeki bu parazitoite, akademik hayatında entomoloji alanında çok önemli çalışmalar yapmış ve ADÜ’de akademik ve idari görevlerde önemli başarılara imza atmış Prof. Dr. Hüseyin Başpınar’a atfen, Leptomastix baspinari Japoshvili ismi verildi. Söz konusu parazitoit ‘Encyrtidae’ familyasından olup Aydın’da tarım ve tarım dışı arazilerde zarar yapan başta pamuk unlubiti (Phenacoccus solenopsis) olmak üzere altı farklı unlubit türü üzerinde tespit edildi.
Öğr. Gör. Hüseyin Yerlikaya, “Hüseyin hocam, lisansüstü eğitim-öğretim sürecim boyunca bana elinden geldiğince her türlü desteği veren, meslek etiği çerçevesinde, adil, dürüst ve tarafsız bir anlayış benimsememi sağlayan; gerek akademik hayatım gerekse mesleki ve özel hayatım boyunca örnek aldığım yegane kişidir. Bana olan katkılarından dolayı, Aydın’da bulunan ve dünyada da ilk olan bu böceğe Prof. Dr. Hüseyin Başpınar hocamın soyadının verilmiş olması benim için gurur vericidir” dedi.
Kimyasal mücadelenin insan sağlığı ve çevre açısından olumsuz etkilerinin gözlendiği son yıllarda zararlı ile mücadele stratejisi oluşturmada dikkat edilen en önemli hususlardan birinin, çevre kaynakların sürdürülebilir bir şekilde yönetilmesi ilkesi olduğunu belirten Yerlikaya, “Bu açıdan bakıldığında unlubitlere karşı biyolojik mücadele çalışmaları önem kazanmaktadır. Unlubitlerin biyolojik mücadelesinde kullanılmak üzere zararlının predatör ve parazitoitlerinin belirlenmesi, hatta bu türlerin üretilerek salımının yapılması klasik biyolojik mücadelenin ana unsurlarından bir tanesidir. Söz konusu çalışmada Aydın ilinde unlubitler üzerinde; dünya için bir yeni tür, Türkiye için dört yeni kayıt olmak üzere toplamda 19 parazioit türü belirlenmiştir. Böylelikle Türkiye doğal düşman faunasına katkı sağlanmıştır. Aynı zamanda bu çalışma, ileriki yıllarda yapılacak biyolojik mücadele çalışmaları açısından da yol gösterici olacaktır” şeklinde konuştu.
-
Jandarma ekiplerinden ‘torbacı’ operasyonu
Aydın İl Jandarma Komutanlığı Kaçakçılık ve Organize Şube Müdürlüğü ekipleri tarafından uyuşturucu madde kullanımı ve ticaretinin engellenmesine yönelik çalışmalar aralıksız sürüyor. Edinilen bilgiye göre, ekipler torbacı olarak tabir edilen uyuşturucu madde satan şahıslara yönelik çalışma çerçevesinde Germencik ilçesi Hıdırbeyli Mahallesi’nde şüpheli bir şahsın evine operasyon düzenledi. Düzenlenen operasyonda evde yapılan aramalarda; 31 gram metamfetamin, 3 adet tabanca şarjörü, 1 adet tabanca tetik tertibatı, 12 adet fişek, 1 adet ruhsatsız av tüfeği ele geçirildi. Gözaltına alınan şüpheli şahsın sağlık kuruluşunda yapılan testinde uyuşturucu madde kullandığı tespit edilirken, şahsa ait 2 iki pitbull cinsi köpeğe mikroçip taktırılmadığından dolayı idari para cezası için tutanak tanzim edildi.
Olayla ilgili soruşturma sürüyor.
-
Söke’nin terk edilmiş köyleri zamana direniyor
Saz ve Kızılkarlar mahalleleri bölgede geçmiş zamanlarda Yörüklerin ilk yerleşim yerlerinden olma özelliği taşıyor. 15 haneden oluşan Saz Mahallesi’nde yaşam 1955’te, Kızılkarlar Mahallesi’nde ise yaşam 1962’de sona ermiş. Boşaltılan köylerdeki yaşayanlar Kızılkarlar’a yaklaşık 5 kilometre, Saz Mahallesi’ne ise 8 kilometre mesafedeki bugünün Akçakaya Mahallesi başta olmak üzere Bağarası ve Söke merkeze taşınmış. İki yerleşim yerinde doğal su kaynağı olan pınarlar ve küçük dere yatakları olsa da terk edilme nedenlerinin başında susuzluk yaşanmaya başlaması olmuş.
Söke ovasının büyük bir bölümünü ve Söke ilçesini uzaklardan panoramik bir manzarayla gören Saz Mahalle, Latmos Dağı’nın yüksek bölgesinde bulunan adeta bir yaylaya kurulmuş. Dönemin köy evlerinde kullanılan tipik mimari özelliklerle yapılan taş evler, yaklaşık 70 yıldır yaşam olmamasına rağmen adeta zamana direniyor. Her evin içinde bugün şömine olarak adlandırılan odun ocakları dikkat çekiyor. Saz Mahalle’nin tam ortasında dere kenarında tahıl öğütmek yada zeytinyağı sıkımı için ortak kullanılan taş değirmen ve yine ortak kullanılan bir de fırın bulunuyor.
Saz Mahalle ile Kızılkarlar arası yaklaşık 3 kilometrelik bir mesafe olsa da iki terk edilmiş yer arasında araç yolu bulunmuyor. Zeytin arazileri içince patika yollardan ulaşım sağlayabildiğiniz iki yerleşim yeri arasında yürüyüşçüleri bölgenin endemik bitkileri, yaban armudu ağaçları ve bol miktarda nergis çiçekleri karşılıyor.
En az 400-500 yıllık olduğu belirtilen ve 1962 yılında terk edilen Kızılkarlar Mahallesi ise adeta film platosunu andırıyor. Söke’ye bağlı Akçakaya Mahallesi girişinde mezarlık yanından asfalt bir yolla 5 kilometrelik bir yolculukla ulaşılabilen Kızılkarlar’da bulunan bazı yapılar bugün sadece zeytin dönemlerinde ev sahiplerini ağırlıyor. Kızılkarlar’ın tam ortasında 1954-1955 yılında yapıldığı belirtilen küçük bir cami bulunuyor. Caminin iç duvarlarında basit resim işlemeler dururken, el oyması ahşap kapısı dikkat çekiyor. Kızılkarlar’da da geçmişin izlerini taşıyan zeytinyağı yapımında kullanılan taş değirmenler hala meydanda duruyor. İçilebilir durumdaki bir pınar bugün hala daha suyunu ziyaretçileri ile paylaşıyor. Kızılkarlar’da pınarların dışında su ve aynı zamanda elektrik de yok.