Kategori: Balıkesir

  • Edremit Belediye Başkanı makamında saldırıya uğradı

    Edremit Belediye Başkanı makamında saldırıya uğradı

    Öğle saatlerine doğru makamında vatandaşları kabul eden Edremit Belediye Başkanı Selman Hasan Arslan M.T.’nin isteklerini dinlemeye başladı. Kısa sürede konuşma tartışmaya dönüştü ve M.T. Edremit Belediye Başkanı Selman Hasan Arslan’a kafa atarak saldırdı.

    Saldırı etraftakilerin müdahalesi ile sonlandırıldı. Başkan Selman Hasan Arslan hemen Edremit Devlet Hastanesine sevk edildi. Yapılan muayenesinde burnunun kırıldığı ve yüzünün çeşitli yerlerinde ezikler ve yaralanmalar olduğu öğrenildi. Başkan Selman Hasan Arslan’ın yarın kırık burnu için bir operasyon geçireceği bildirildi. Hastanesinden Edremit İlçe Emniyet Müdürlüğüne giden Başkan Arslan burada ifade vererek M.T. hakkında şikayetçi oldu. M.T. ise olay sonrasında gözaltına alındı.

    Emniyet çıkışında basın mensuplarının sorularını cevaplayan Başkan Selman Hasan Aslan, “Görevimiz gereği bir saldırıya uğradık makamımızda. Beş arkadaşımız ile birlikte iken. Böyle bir saldırıya uğradık. Kınıyoruz. Gerekli yasal işlemleri başlattık. Sağ olsunlar sayın valimize, sayın kaymakamımıza, emniyet müdürümüze tüm devletimiz bu işe sahiplendi. Gerekli işlemler yapıldı. Bildiğim kadarıyla sanık gözaltına alındı. Hukuki işlemleri devam ediyor. Şikayetçiyiz, bu saldırı Hasan Arslan’ın şahsına değil, Edremit haklına makamda yapılmış bir saldırıdır. Bununla ilgili gerekli işlemleri yapıyoruz. Şikayetimizi yaptık. İfademizi verdik. Raporumuzu aldık. Burnuma bir kafa darbesi aldım, az da olsa bir kırık da var. Yarın bir operasyon da geçireceğim” dedi.

    Edremit Belediye Başkanı Selman Hasan Arslan olay hakkında bilgi verdi. Arslan, “Baskıyla, zorbalıkla Edremit halkının mallarını peşkeş çekmeyiz. Yani. duruşumuz budur ve bu duruşumuzun üzerinde dik durduk” dedi.

  • Balıkesir’de 12 saatte 55 deprem

    Balıkesir’de 12 saatte 55 deprem

    Balıkesir’de gece saat 01.13’de Karesi ilçesi Çaypınar mevki merkez üslü deprem tüm il ve civarında hissedildi. Kandilli Rasathanesi Ve Araştırma Enstitüsü saat 01.58’de Halkapınar’da 4.7’lik ikinci bir deprem de yaşandı.12 saat içerisinde Balıkesir’de büyüklüğü 1 ile 3.5 arasında değişen 55 deprem yaşandı. Depremlerde herhangi bir can ve mal kaybı yaşanmadı.

  • Balıkesir Valisi’nden deprem açıklaması

    Balıkesir Valisi’nden deprem açıklaması

    Balıkesir Valisi Hasan Şıldak gece yarısında oluşan depremlerle ilgili yaptığı açıklamada, ‘Karesi İlçemiz kırsalında meydana gelen 4.1 ve 4.7 büyüklüğündeki iki deprem sonucunda ilk tarama sonuçlarına göre olumsuz bir durum bulunmamaktadır. Afad ve Jandarma ekiplerimiz çalışmalarını sürdürüyor. Bütün vatandaşlarımıza geçmiş olsun dileklerimi iletiyorum’ dedi.

  • Balıkesir’e şehit ateşi düştü

    Balıkesir’e şehit ateşi düştü

    Siirt’in Pervari ilçesi Sarıyaprak bölgesinde Siirt 2. J.Tb. Komutanlığında görevli Jandarma Uzman Çavuş Ercan Özcan, mayın araması yaptığı esnada meydana gelen el yapımı patlayıcı maddenin infilak etmesi sonucu ağır yaralandı. Siirt Eğitim ve Araştırma hastanesine kaldırılan Özcan, yapılan tüm müdahalelere rağmen kurtarılamayarak şehit düştü.

    5 ve 3 yaşında kız ve oğlan babası olan Şehit Ercan Özcan’ın baba ocağına da acı haber verildi. Şehidin Altıeylül ilçesi Ortamandıra Mahallesi’ndeki evine Türk bayrağı asıldı.

  • Bandırma’da arabalı vapur seferleri durduruldu

    Bandırma’da arabalı vapur seferleri durduruldu

    Yakıt, bakım-onarım ve işçilik maliyetlerini gerekçe gösteren İDO, 20 yıldır Mudanya ve Bandırma’ya araç taşıyan feribotlarını hattan çıkartarak İBB’ye iade etti.

    Osmangazi Köprüsü’nün açılmasıyla Bursa ve Yalova’ya karayolunun kısalması, yakıt, bakım-onarım ve işçilik maliyetlerini gerekçe gösteren İstanbul Deniz Otobüsleri İşletmesi (İDO), 20 yıldır Mudanya ve Bandırma’ya araç taşıyan Orhan Gazi -1 ve Osman Gazi -1 feribotlarını hattan çıkartarak İBB’ye iade etti.

    Yenikapı’ya bağlanan iki feribotun sigorta, bakım gibi masrafları İBB’ye kalmış oldu. İBB, İstanbul içinde çalışamayacak kadar büyük olan feribotların 10 yılı geçmeyecek süreyle kiralayabilmek ya da satabilmek için İBB Meclisi’nden yetki istedi.

    Teklifi inceleyen Hukuk – Plan ve Bütçe ortak komisyonu, satışı talep edilen gemilerin Ticaret Kanunu’na göre taşınmaz mal sayılamayacağını değerlendirip, satış için meclisin yetkisine gerek olmadığı gerekçesiyle dosyayı iade etti. Yani İBB, Meclis onayına gerek olmadan gemileri satabilecek.

  • Ayvalık’ta 34 göçmen yakalandı

    Ayvalık’ta 34 göçmen yakalandı

    Ayvalık’ın 22 adasından biri olan Güneş Adası kıyısında bir grup göçmenin bulunduğunu tespit eden Sahil Güvenlik Komutanlığı bünyesindeki ekipler, harekete geçti.

    Sahil Güvenlik Botu (SAGET-35) ve Sahil Güvenlik Dalış Timi (DEGAK-12) ada üzerinde insan tacirlerini bekleyen göçmenleri yakaladı.

    Yakalanan göçmenleri Cunda Adası’ndaki Sahil Güvenlik Komutanlığı’na getirilirken, yiyecek, içecek, ilaç ve tıbbi malzeme gibi insani yardımlarda bulundu.

    Göçmenlerin Balıkesir Göç İdaresi’ne gönderileceği öğrenildi.

  • Bina temeli kazısında çıkan bombaların sırrı çözüldü

    Bina temeli kazısında çıkan bombaların sırrı çözüldü

    Bandırma’da önceki gün bina temeli kazılırken bulunan bombalarla ilgili inceleme tamamlandı. Balıkesir’in Bandırma ilçesinde kepçe tarafından yapılan temel kazısında toprağa gömülü halde bulunan bombaların 1. Dünya Savaşı’ndan Osmanlı dönemine ve Almanlara ait olduğu tespit edildi. Bombaların 411´i boş, 420´sinin ise içi dolu el bombası olduğu tespit edildi.

    Balıkesir İl Emniyet Müdürlüğü, Olay Yeri İnceleme Şube Müdürlüğü, Bomba İmha İnceleme Büro Amirliği ekiplerince yapılan 2 günlük çalışma sonucunda ele geçirilen bombaların 1. Dünya Savaşı’ndan Osmanlı dönemine ve Almanlara ait el bombaları olduğu anlaşıldı.

    831 adet el bombasından 346 adedinin içi boş Osmanlı fitilli el bombası, 310 adedinin dolu Osmanlı fitilli el bombası, 105 adedinin dolu Alman modeli 24 el bombası, 65 adedinin boş Osmanlı el bombası, 5 adedinin dolu Osmanlı el bombası ve 265 adedinin ise ateşleyici fitil olduğu belirlendi.
    Ele geçirilen bombaların Olay Yeri İnceleme Şube Müdürlüğü, Bomba İmha İnceleme Büro Amirliği tarafından imha edileceği belirtildi.

  • Marmara Denizi’nde, toksik tehlikesi

    Marmara Denizi’nde, toksik tehlikesi

    Balıkesir Üniversitesi’nden Prof. Dr. Abdullah Soykan, Prof. Dr. İsa Cürebal ve Uzman Furkan İnan, Ardahan Üniversitesi’nden Doç. Dr. Serkan Kükrer, Dr. Öğretim Üyesi Dilek Aykır, Kırşehir Ahi Evran Üniversitesi’nden Araştırma Görevlisi Dr. Şakir Fural, Manisa Celal Bayar Üniversitesi’nden Öğretim Üyesi Doç. Dr. Hilal Aydın’dan oluşan araştırma ekibi, Erdek ve Bandırma körfezlerinde deniz dibinden aldığı toplam 69 sediment ve karot örneğinin, laboratuvar ortamındaki incelemesini tamamladı. Yapılan çalışmanın ardından, araştırmanın sonuç bilgisi raporu paylaşıldı. Raporda; Erdek ve Bandırma körfezlerinin karşı karşıya olduğu tek tehlikenin müsilaj olmadığı, alınan örneklerde cıva, kadmiyum, bakır, çinko gibi toksik element zenginleşmelerine de rastlandığı kaydedildi.

    ‘KANALİZASYON VE SANAYİ ATIKLARI ALG ÇOĞALMASINA NEDEN OLUYOR’

    Müsilaj sorununun çözümüne katkı sağlamak amacıyla gerçekleştirilen çalışmada, müsilaja sebep olan mikroskobik alg türlerinin çoğalma dinamiklerini deniz dibindeki çökellerden takip edilerek güncel ve tarihsel kayıtlar çıkaran ekip, ilginç sonuçlara ulaştı. Sonuç bilgisi raporunda yapılan çalışma ve incelemelerden elde edilen verilere göre, “Denizin dibini kaplayan çamur (sediment) tabakasının özellikle üstten 10 santimetrelik kısmında müsilaja sebep olan türlerin aşırı üremesini teşvik eden azot ve fosforun uluslararası kriterlerin çok üzerinde birikim yaptığı tespit edilmiştir. Bu birikime paralel olarak sedimentte aşırı alg üremelerinin göstergelerinden, klorofil ve biyojenik silika konsantrasyonunun da yüksek olduğu belirlenmiştir. Bu durum, azot ve fosfor varlığı ile alg artışları arasında doğrudan ilişkiyi göstermektedir. Sedimentin 10 santimetreden daha derinde bulunan kısımlarında ise azot ve fosfor azalışı ile uyumlu düşük birincil üretim gözlenmiştir. Bu durum, kanalizasyon ve sanayi atıklarının Marmara Denizi’ne yoğun şekilde deşarj edilmediği dönemlerde günümüzdeki gibi rahatsız edici alg çoğalmalarının olmadığına işaret etmektedir” denildi.

    Raporda, Coğrafi Bilgi Sistemleri (CBS) ile hazırlanan arazi kullanım haritaları ve arazi çalışmalarıyla yapılan kaynak değerlendirmesinde, Erdek Körfezi’nin çevresinde başta tarım, sanayi ve yerleşme alanları olmak üzere antropojenik aktivitenin yoğunlaştığının tespit edildiği de belirtilerek, “CBS verilerine dayalı mekansal analiz ve çok değişkenli istatistik sonuçları, Erdek Körfezi’ndeki azot, fosfor ve potansiyel toksik element kaynağının körfez çevresi ve Gönen Çayı havzasında sürdürülen antropojenik faaliyetler olduğunu göstermiştir” ifadelerine yer verildi.

    Bandırma Körfezi’nde besleyici elementlerin kaynağının değiştiğinin vurgulandığı araştırma raporunda, “CBS ile yapılan mekansal analizler Bandırma Limanı’nın iç kısmı ve kıyı hattında bulunan sanayi tesisleri açıklarının önemli azot fosfor ve potansiyel toksik element birikim noktaları olduğunu göstermektedir” denildi.

    ‘HER İKİ KÖRFEZ İÇİN DE TEK SORUN MÜSİLAJ DEĞİL’

    Yapılan çalışmada her iki körfez için de tek çevre sorununun müsilaj olmadığı, bölgede önemli düzeylerde cıva, kadmiyum, bakır, çinko gibi toksik element zenginleşmelerinin de meydana geldiğinin tespit edildiğine dikkat çekildi. Gelecek dönemlerde, sedimentte birikmiş olan tüm kirleticilerin, deniz dibinden suya geçmeye devam edeceği, bu yüzden tüm önlemler alınsa bile aşırı alg çoğalmalarının uzun yıllar sorun olmayı sürdüreceği vurgulandı.

    ‘ALG ARTIŞLARI EKOSİSTEME ZARAR VERECEK’

    Müsilaj sorununa yönelik yapılan çalışma raporunda ‘Müsilajla Mücadele Eylem Planı’nın bir an önce hayata geçirilmesi gerektiğine dikkat çekilerek şunlar kaydedildi:

    “Her alg artışı müsilaj ile sonuçlanmayabilir. Müsilajı yaratan türler, toplam alg komünitesi içindeki bir gruptur. Önümüzdeki yıllarda değişen koşullara bağlı olarak başka özelliklere sahip türlerde de artışlar olabilir. Ancak kesin olan şudur ki aşırı alg artışlarının tamamı ekosisteme zarar verecektir. Araştırma bulgularımız; Müsilaj ile Mücadele Eylem Planı’nın hızlı şekilde uygulanması, Marmara Denizi’ne atık deşarjının durdurulması için kentsel ve endüstriyel kaynakların yanında eylem planının 12’nci maddesinde değinilen havza içi kaynaklara daha fazla odaklanılması gerektiğini göstermektedir. Müsilaj ile Mücadele Eylem Planı, Marmara Denizi’nin ekolojik bozulmadan kurtarılması için oldukça etkin maddeler içermektedir. Ancak eylem planında sadece azot ve fosfata dikkat çekilmiştir. Araştırma bulgularımız Marmara Denizi güney kıyılarında potansiyel toksik element kirliliğinin varlığını göstermektedir. Bu nedenle, cıva, arsenik, kadmiyum vb. toksik kirleticilerin müsilaj eylem planına dahil edilmesini öneriyoruz. Marmara Denizi’nin ve Türkiye’nin bütün sulak alanlarının ekolojik risklerden korunması için yerel yönetimler ve yetkili kurumlar ile iş birliği içerisinde çalışmaya devam edeceğiz. Karar vericilere sağladığımız verilerin sulak alanlarımızdaki ekolojik risklerin azaltılması ve önlenmesinde etkili olacağını düşünüyoruz.”

     

  • Görenler şaşırıyor! Issızlığın ortasında camisiz minare

    Görenler şaşırıyor! Issızlığın ortasında camisiz minare

    Yıllar önce Işıklar Mahallesi’nin deprem ve sel felaketi sonrasında taşınmasıyla eski konumda kalan caminin minaresi yıllara meydan okuyarak dimdik ayakta duruyor.

    1964 yılında meydana gelen deprem ve ardından yaşanan sel felaketi sonrasında taşınan Işıklar Mahallesi’nin eski bulunduğu konumda camisi olmayan minare dikkat çekiyor.

    Deprem öncesinde 1963 yılında yapılan caminin minaresi aradan geçen 59 yıla rağmen dimdik ayakta duran camisiz minare görenleri şaşkına çeviriyor.

    Muhtar Cicibaş: “Köy taşınınca minare tek kaldı”

    Işıklar Kırsal Mahallesi Muhtarı İbrahim Cicibaş eski yerleşim yerinde dimdik ayakta duran camisiz minaresinin hikayesini anlattı. Köyün deprem ve sel felaketinin ardından başka yere taşınmasına rağmen eski yerleşim yerinde kalan ve yıkılmaya kıyılmayan minarenin yabancılar tarafından ilgi gördüğünü söyledi.

    Cicibaş, “Camisiz minarenin bulunduğu alan köyümüzün taşınmadan önceki yerleşim yerinde bulunuyor. Köyümüzün ilk kuruluş tarihi kimse tarafından bilinmiyor. 1960’l yıllarda sel baskını, 1964 yılında meydana gelen deprem nedeniyle köyümüz şimdiki yerine taşınmış. 1962 yılında köyümüzün camisine yapılan minare 1964 yılındaki depremde çatlama olmuş. Minareyi yapan usta depremde zarar gören minareyi tamir etmiş. Bunun akabinde ise 1967 yılında köyümüz şimdiki bulunduğu yere taşınmış. Köyün taşınmasının ardından bulunun tüm binalar zaman içinde yıkıldı ama minareye kimse elini sürmedi. Şu anda minare tek olarak tarım arazilerinin içinde yer alıyor” diye konuştu.

    “Köy var sanıp yanına gelenler oluyor”

    Köyün içinden gelip geçenlerin tek minareye büyük ilgi gösterdiğini söyleyen Muhtar İbrahim Cicibaş, “Yoldan gelip geçenler minareyi görerek burada köy var deyip minarenin yanına kadar gelenler oluyor. Minare tek başına kalmasına rağmen herhangi bir tehlike oluşturmuyor. Minarenin bakımı için sadece badanası yapılıyor. Minare için belli zamanlarda bakımı yapılıyor. Zaten bu minareyi yapan usta depremde çatladıktan sonra gelerek iki yerinden kanca atarak ‘eğer bu minare yıkılırsa ben bu minareyi tekrar para almadan yapacağım’ diye söylemiş” ifadelerini kullandı.

  • Silahla oynarken arkadaşını vurdu! Gözlerini kaybetti

    Silahla oynarken arkadaşını vurdu! Gözlerini kaybetti

    Balıkesir’de lise 10’uncu sınıf öğrencisi K.Y. ailesinin evde olmadığını söyleyip sınıf arkadaşı Alp Kanıbir ile ikiz kardeşi Mert Kanıbir’i eve davet etti. Evde vakit geçiren gençlerden K.Y., iddiaya göre emekli astsubay olan babasının evdeki silahıyla oynamaya başladı. Bu sırada silah ateş aldı, Alp Kanıbir şakağından vuruldu. Kanıbir, kanlar içinde yere yığıldı. İhbar üzerine adrese polis ve sağlık ekipleri yönlendirildi. Ambulansla Bandırma Devlet Hastanesi’ne kaldırılan Alp Kanıbir, buradan da Bursa Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi’ne sevk edildi.

    Olayın ardından K.Y. polis tarafından gözaltına alındı. Emniyetteki ifadesinde, arkadaşını kazayla vurduğunu söyleyen K.Y., işlemlerinin ardından sevk edildiği adliyede çıkarıldığı mahkemece, ‘taksirle yaralamaya neden olmak’ suçundan tutuklandı.

    Olay sırasında telefon görüşmesi yaptığını söyleyen Alp Kanıbir’in ikizi Mert Kanıbir, “Böyle bir şey olacağını tahmin etmezdim. Telefonuma bakıyordum. Biriyle görüntülü konuşuyordum. Görüntülü konuşmamı kapattım. Sonra silah patladı. Tek gördüğüm şey Alp’in kanlar içinde olduğuydu. Silahla oynarken oldu, daha önce de oynuyordu zaten. Bu sefer Alp’e mal oldu” dedi.

    ‘ALP HASTANEDE, ACİL GELİN DEDİLER’

    Oğlunun yaralandığını telefonda öğrendiğini söyleyen Nilgün Kanıbir ise, “Çocuklarım ‘Anne, yarın sınavımız var. Dışarı çıkacağız. 2 saat sonra geleceğiz’ dediler. Hava da güzel olunca izin verdim. Sonra bir telefon geldi, polis memuru ‘Alp hastanede. Acil gelin’ dedi. Biz devlet hastanesine gittik. Alp’in bilinci kapalıydı. Kurşun girmiş alnından, şakağından. Bir kaşından girmiş, öbüründen çıkmış. Bandırma Devlet Hastanesi, Bursa Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi’ne sevk etti. Dünden beri buradayız. Acildeydik, bu sabah bizi servise aldılar. Biraz sonra da ameliyata girecek. Gözlerinden ameliyat olacak ama büyük ihtimalle gözlerini kaybedecek” dedi.

    ‘BİR İHMAL, BİR ÇOCUĞUN İKİ GÖZÜNE MAL OLDU’

    Kurşun sağ şakağından giren Alp Kanıbir’in, yapılan kontrollerde sağ gözünün tamamen parçalandığı, sol gözünün ise görme yetisini kaybettiği belirlendi. Oğlunun yanından ayrılmayan Nilgün Kanıbir, gözyaşlarıyla şunları söyledi:

    “Oğlumun iki gözü gitti. Ve bunu hayatı boyunca taşıyacak. Ben anlamıyorum, çocukların eline bu tabancalar niye veriliyor? Niye evde tutuluyor, niye koruma altında değil? Bunlar daha 16 yaşında. Bir ihmal, bir dikkatsizlik, bir çocuğun iki gözüne mal oldu. Bir gözü zaten kapandı. İkinci gözünü de ameliyat edecekler. Ama doktorun çok umudu yok. Alnında kırıklar var. O kırıkların geçmesi biraz uzun sürebilir. Ama göz için çok üzgünüm yani. Gerçekten çok üzgünüm. Alp, daha 16 yaşında. Çok kızgınım. Bir silah nasıl korumasız bırakılabilir?”

    ‘OĞLUM DAHA 16 YAŞINDA, YAZIK DEĞİL Mİ?’

    Çalışkan ve sevilen bir öğrenci olan oğlunun, üniversite hayalinin artık imkansız olduğunu söyleyen Kanıbir, “Üniversitede ekonomi okumak istiyordu. Tabi ekonomi çok okuması gereken bir bölüm. Artık olmayacak. Alp, bütün öğretmenleri, arkadaşları tarafından çok sevilen bir öğrencidir. Arkadaşları Alp’i çok sever” dedi.

    K.Y.’nin ailesinin olayda ihmali olduğunu öne süren anne Nilgün Kanıbir, “Hiçbir şekilde hiçbir çocuğu suçlamıyorum ben. Arkadaşı da iyi bir çocuktur. Ama niçin tabancayla oynuyor, niçin silahla oynuyor? Bütün çocuklar iyi ama onları yönlendirmesi gereken biziz. Neden benim çocuğumun başına geldi? Daha 16 yaşında. Çok uzun yıllar var önünde. Hayatı boyunca gözleri olmayacak. İnşallah çaresini buluruz. Her türlü tedaviyi deneyeceğim, her türlü çabayı göstereceğim. İnşallah eksikliğini tamamlarım ama niye böyle olsun, niye bana bu kabus yaşatılsın ki? Yazık değil mi?” ifadelerini kullandı.