Kategori: Batman

  • Cumhuriyet’in ilk yıllarını anlattı

    Cumhuriyet’in ilk yıllarını anlattı

    Türkiye Cumhuriyeti 100 yaşına giriyor. 7 çocuk ve 80’in üzerinde torun sahibi 110 yaşındaki Cemile Yıldırım da Cumhuriyet’in kurulduğu ilk yıllarda yaşadıklarını anlattı.

    20 yıl önce terörle mücadelede oğlunu şehit veren Cemile nine, Cumhuriyet’in kurulduğu ilk yıllarda ülkenin yokluk içinde olduğunu, köylerine saldıran Ermeni çetelerine karşı savaşan iki dayısının ayaklarının donduğunu söyledi. Çocukken Ermenilerin köylerine saldırıp kendilerini yok etmek istediklerini belirten Yıldırım, saldıranların çok kalabalık olduğunu, köylerinde ise o dönem az sayıda erkek olduğunu aktardı.

    “Kar üzerinde onlara karşı mücadele eden dayılarımın ayakları dondu” diyen Yıldırım, şöyle konuştu:

    “Bir gün köyümüzü bastılar. Evimizin damını deldiler ve bizi yok etmek istediler. Bizim yokluk içinde olduğumuzu biliyorlardı. Hiç kurşunumuz yoktu. Onlarda silah vardı. Evimizin üzerine geldiklerinde bir tek kurşunumuz kalmıştı. Babam son kurşunu atınca onlar bizim mühimmatımız olduğunu düşünerek kaçtılar. Köyümüzün çevresinde çok sayıda düşman askeri öldürüldü. Allah’ın desteğiyle onları kovduk. Kar üzerinde ayakkabısız ve çorapsız düşmana karşı mücadele veren birçok kişinin ayakları donuyordu. Sürekli Ermeni çetelerine karşı koyardık. Kıtlık çoktu, hiç yiyecek bulamıyorduk. Kar suyunu eriterek içiyorduk. Yemek hiç yoktu. Bir metre kumaş bulamıyorduk. Çok şükür şu anda her şeyimiz var.”

    “Maşallah ülkemiz yüz yaşına ulaştı”

    Yaşanılan onca zorlukların geride kaldığını ifade eden Cemile nine, “Maşallah, Türkiye yüz yaşına geldi. Allah, her türlü kaza ve beladan korusun. Her gün ülkem için dua ediyorum” şeklinde konuştu.

  • 110 yaşındaki Cemile nine Cumhuriyet’i anlattı

    110 yaşındaki Cemile nine Cumhuriyet’i anlattı

    Türkiye Cumhuriyeti 100 yaşına giriyor. 7 çocuk ve 80’in üzerinde torun sahibi 110 yaşındaki Cemile Yıldırım da Cumhuriyet’in kurulduğu ilk yıllarda yaşadıklarını anlattı. 20 yıl önce terörle mücadelede oğlunu şehit veren Cemile nine, Cumhuriyet’in kurulduğu ilk yıllarda ülkenin yokluk içinde olduğunu, köylerine saldıran Ermeni çetelerine karşı savaşan iki dayısının ayaklarının donduğunu söyledi. Çocukken Ermenilerin köylerine saldırıp kendilerini yok etmek istediklerini belirten Yıldırım, saldıranların çok kalabalık olduğunu, köylerinde ise o dönem az sayıda erkek olduğunu aktardı.

    “Kar üzerinde onlara karşı mücadele eden dayılarımın ayakları dondu” diyen Yıldırım, şöyle konuştu:
    “Bir gün köyümüzü bastılar. Evimizin damını deldiler ve bizi yok etmek istediler. Bizim yokluk içinde olduğumuzu biliyorlardı. Hiç kurşunumuz yoktu. Onlarda silah vardı. Evimizin üzerine geldiklerinde bir tek kurşunumuz kalmıştı. Babam son kurşunu atınca onlar bizim mühimmatımız olduğunu düşünerek kaçtılar. Köyümüzün çevresinde çok sayıda düşman askeri öldürüldü. Allah’ın desteğiyle onları kovduk. Kar üzerinde ayakkabısız ve çorapsız düşmana karşı mücadele veren birçok kişinin ayakları donuyordu. Sürekli Ermeni çetelerine karşı koyardık. Kıtlık çoktu, hiç yiyecek bulamıyorduk. Kar suyunu eriterek içiyorduk. Yemek hiç yoktu. Bir metre kumaş bulamıyorduk. Çok şükür şu anda her şeyimiz var.”

    “Erdoğan’ı sürekli destekliyorum”

    Yaşanan onca yokluğun ardından şu anda ülkenin çok iyi durumda olduğunu anlatan Cemile nine, “Sürekli Cumhurbaşkanı Recep Tayip Erdoğan’ı destekledim. Erdoğan, Müslümanlar için daha iyidir. Ben sürekli ona dualar ettim. Bir gün kadın kolları kapımızı çaldı, benden oy istediler. Ben Erdoğan’dan başkasına oy vermeyeceğimi söyledim. Onlar benden kendilerine oy vermemi söylediler. Ben Erdoğan’dan başkasına oy vermeyeceğimi söyledim. Onlar bana sarılarak Erdoğan için geldiklerini söylediler. Onu iyi tanıyorum. Adı Recep Tayyip Erdoğan’dır. Allah ona güç kuvvet versin” dedi.

    “Maşallah ülkemiz yüz yaşına ulaştı”

    Yaşanılan onca zorlukların geride kaldığını ifade eden Cemile nine, “Maşallah, Türkiye yüz yaşına geldi. Allah, her türlü kaza ve beladan korusun. Her gün ülkem için dua ediyorum” şeklinde konuştu.

  • Asit taşıyan tırda sızıntı meydana geldi

    Asit taşıyan tırda sızıntı meydana geldi

    Alınan bilgilere göre, Batman-Diyarbakır kara yolu üzerinde Diktepe mevkiinde İran menşeili tırda bulunan asit yüklü bidonlardan sızıntı meydana geldi.

    Tırı yol kenarın çeken sürücü, 112 Acil Çağrı Merkezine bildirdi. İhbar üzerine sevk edilen AFAD ve itfaiye ekipleri çevre güvenliği aldıktan sonra itfaiye aracıyla su ile asit seyrelterek etkisizleştirildi.

  • Batman ADSM hastane statüsüne kavuştu

    Batman ADSM hastane statüsüne kavuştu

    Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, Batman Valisi Ekrem Canalp, AK Parti Batman Milletvekili Ferhat Nasıroğlu ve İl Sağlık Müdürü Semih Canpolat’ın girişimleri sonucu Sağlık Bakanı Dr. Fahrettin Koca’nın destekleri ile Batman Ağız ve Diş Sağlığı Merkezi, Batman Ağız ve Diş Sağlığı Hastanesi oldu. Batman Ağız ve Diş Sağlığı Merkezinin hastaneye dönüşmesi ile artık Batman’daki diş hastalarının diğer illere sevk edilmeyeceği belirtildi.

    Hastane müjdesini kente duyuran İl Sağlık Müdürü Semih Canpolat, Batman’ın bölgenin sağlık merkezi konumunda olduğunu söyledi. Artık Batman’da önemli diş ameliyatlarının da yapılabileceğini belirten Canpolat, “Bu önemli değişiklikle birlikte uzman diş hekimi kadro sayımız ve çeşitliliği artacak, sağlık personel sayımız artacak ve dışarı sevk sayılarımız azalacaktır. Hastanemize ayrıca 5 yatak tahsis edilmesiyle, genel anestezi altında yapılan işlemlerin eğitim ve araştırma hastanesi yerine hastanemizde yapılmasıyla beraber, sadece diş çekimleri değil, diğer işlemler de yapılabilecek. İleri düzey tetkik ve cerrahi işlem gerektiren kistik ameliyatları, hibrit protez gibi işlemleri artık hastanemizde yapabileceğiz” dedi.

  • 3 bin yıllık nekropol bulundu

    3 bin yıllık nekropol bulundu

    Hasankeyf Müze Müdürlüğü ekipleri, bazı resimli mağaraları tescillemek için gittikleri Doruk Mezrasında köylülerin yönlendirmesi üzerine tesadüfen gittikleri Cehennem Deresi’nde kazdıkları her noktadan tarih fışkırdı.
    İlk etapta arkeologlar eşliğinde 8 açma açan görevliler, yaklaşık 100 metrekarelik alanda Milattan Önce birinci bine tarihlenen Demir Çağ Asur Medeniyetine ait olduğu belirlenen 150’ye yakın Urne (Küp mezar), Kaya Mezar ve toprak mezarın olduğu nekropol buldu.

    Ekiplerin yaklaşık 5 kilometre boyunca güvenlik korucuları eşliğinde yürüyerek ulaştığı sarp kayalıklar üzerinde Dicle Nehri’ne hakim noktada kurulan nekropolde, ölen kişinin yakıldıktan sonra kalan kemiklerinin konularak gömüldüğü Urne mezarlarda ölen kişiye ait olduğu düşünülen mızrak, ok uçları, kama, bıçak, kılıç ve çok çeşitli savaş malzemeleri çıkarıldı.
    Hasankeyf Müze Müdürü ve Kazı Başkanı Şehmus Genç, İhlas Haber Ajansı (İHA) muhabirine, kazılardan çıkarılan Asurlulara ait silindir mührün bölge tarihine ışık tutacağını söyledi.

    Asurluların bölgede yaşayıp yaşamadıkları konusunda tarihsel bilgi sıkıntılarının olduğunu belirten Genç, Deraser bölgesi olarak adlandırdıkları bu bölgede yüzey incelemeleri esnasında bir nekropol alanına denk geldiklerini, Kültür Varlıkları Müzeler Genel Müdürlüğünün izin ve destekleriyle burada bir kurtarma kazısı başlattıklarını dile getirdi.

    Kurtarma kazısını ilk etapta küçük bir açma olarak düşündüklerini, gittikçe alanın büyümeye başladığını aktaran Genç, şöyle konuştu:

    “Burada urne mezarlar, sanduka mezarlar ve toprak mezarlar olmak üzere birçok mezar yapısına denk geldik. Bu mezarlarda kendilerine ait ortaya çıkan ölü hediyeleri bizleri sevindirdi, heyecanlandırdı. Kazılar sırasında mezarlardan kişilere ait hediyeler çıktı. Bulunan Asur silindir mührünün Asurların yayılım alanlarının tespiti açısından önemli. Bu hediyeler arasında mızraklar, ok uçları, kamalar, bıçaklar, kılıçlar ve birçok savaş aletine denk geldik.”

    “150’ye yakın mezar açtık ancak öngörümüz daha çok mezara denk geleceğimizdir”

    “Bununla birlikte bizleri sevindiren ise bölgenin tarihini bize verebilecek Asurlulara ait silindir mührünün bulunması oldu” diyen Genç, “Çünkü Asur’un bölgede yayılımları ile ilgili ciddi tarihsel sıkıntılar vardı. Şimdi bu kazılarımız sayesinde anlıyoruz ki Asurluların yayılım alanı bu bölgelere kadar gelmiştir. Bu arkeolojik kazıların en güzel yanı da bu bilgiye ulaşmamız oldu. Şu ana kadar 8 açma açtık. Bu açmaların içerisinde 150’ye yakın urne mezarlar, sanduka mezarlar ve basit toprak mezarlar bulundu. 150’ye yakın mezar açtık ancak öngörümüz daha çok mezara denk geleceğimizdir” diye konuştu.

    Hasankeyf Müze Müdürlüğü’nde Arkeolog olarak görev yapan Metin Ağrak, köylülerin uyarısı üzerine yaptıkları kazılarda 150 mezar bulduklarını söyledi.

    Kültür Varlıkları Müzeler Genel Müdürlüğünün izniyle Hasankeyf Müze Müdürlüğü Başkanlığında çalışmaları genişlettiklerini belirten Ağrak, “Çalışmalarımız sabah gün doğumuyla başlar ve mevsimsel şartlara göre öğlen veya öğleden sonraya kadar devam eder. Burada bulduklarımız buluntuları güvenlik önlemleri alınarak Hasankeyf Müze Müdürlüğümüze götürmekteyiz. Buluntularımız Hasankeyf Müze Müdürlüğünde koruma altında. Bunlar hepsi temizlenip belgelendikten sonra müzede sergilenecektir” dedi.

    Doruk Köyü’ndeki resimli mağaraları tescil etmek amacıyla gittiklerini anlatan Ağrak, “Köylülerin uyarısı üzerine bu alana geldik. Burada birkaç çukur içinde küplerin olduğunu fark ettik. Bunun üzerine çalışmamızı genişlettik ve şuanda sekizinci açmamızı açtık. Bu açmalarda yaklaşık 150 urne mezara denk geldik. Bu nekropol alanda urne mezarların yanı sıra sanduka mezarlar ve toprak mezarlarda bulunmakta. Ölüler, yakıldıktan sonra geriye kalan kemik ve külleri küp mezarlara konularak gömülmüş. Bu küpler üzerinde açılan “Amulet” denilen bir delik açıldığını ve bu şekilde ölen kişinin kötü ruhlardan arındığına inanılmış” şeklinde konuştu.

    Mezarlardan ölen kişilere ait özel eşyaların çıkarıldığını ifade eden Ağrak, “Bu Urne’lerin yanında ölü yakıldıktan sonra kalan kemiklerinin konulduğu çömlekler ve bu çömleklerin hepsi birbirinden değişik formlarda. Bunların yanında ölü hediyeleri olarak da mızrak, bucak, kılıç, boncuk ve bir tane çömleğin içinde de mühür bulduk. Mührün üzerindeki tasvire baktığımız zaman milattan önce birinci bin yılına tarihlendirdiğimiz Asur dönemine ait mücadele sahnelerinin olduğunu tespit ettik. Hala restorasyon çalışmalarımız devam etmektedir. Bulunan kemikler laboratuvarda yapılacak incelemenin ardından net bir tarih ortaya çıkacaktır. Şuana kadar 150 mezar bulduk ve hala mezarlar çıkmaya devam ediyor. Bu mezarlar yüzeye yaklaşık 15 santimetre derinlikte bulunuyorlar. Alanda hala açılmayan mezarların tespitini yaptıktan sonra içindeki kemikleri belgeleyip laboratuvara gönderdikten sonra ölülerin kaç yaşında öldüğü, kime ait olduğu daha da netleşecektir” ifadelerinde bulundu.

    “Bölgede ilk defa bir nekropol alanında bu kadar fazla urne mezar ortaya çıktı”

    Bulunan nekropolün bölge arkeolojisi açısından önemli olduğunun altını çizen Ağran, “Burası bölge arkeolojisi için çok önemli bir yer. Bölgede ilk defa bir nekropol alanında bu kadar fazla urne mezar ortaya çıktı. Şuana kadar Kavuşan Höyük’te 27 tane bulunmuştu. Ama burası bölge ve bölge arkeolojisi için çok önemli bir buluş oldu. Bulunan urne mezarların çoğu kapaklı. Kırılmayan urne mezarlarda ölü yakıldıktan sonra kalan kemikleri çıkıyor bunlardan ancak zamanla kırılanlar olduğu için içlerine toprakta girmiş oluyor. Urnelerden mızrak, boncuk, mühür, bilezik, ölüye ait hediyeler çıkıyor. Ama erkek savaşçılar olarak düşündüklerimizden kılıç, mızrak, bıçak çıkarken kadın olduklarını düşündüklerimizden ise bronz veya demir bilezikler bulunmaktadır. Birkaç urnede de Urartular döneminde olduğu gibi bronz kapaklar çıktı. Çok karmaşık bir yer. Kazdıkça başka şeylerle karşılaşıyoruz. Aynı yerde bir tane sanduka mezar bulduk diğerlerine göre çok daha büyük. Kazdıkça nelerle karşılaşacağımızı göreceğiz” dedi.

  • Kilosu 2 bin 500 lira

    Kilosu 2 bin 500 lira

    Batman’da 3 bin rakımlı Mereto Dağı’nın eteklerinde tamamen doğal şekilde üretilen Sason balı yurt dışından ve yurt içinden 2 bin 500 liraya kadar alıcı buluyor.
    Sason ilçesinde bulunan 3 bin rakımlı Mereto Dağı’nın eteklerinde coğrafi işaret olarak tescillenen Sason balı üretiliyor. Bahar ayının gelmesiyle beraber kovanların dağın eteklerine çıkarılmasıyla Sason balının üretim süreci başlıyor. Yüksek rakımlarda binlerce çiçekten beslenen arılar, herhangi bir şeker desteği sağlanmadan bal üretiyor. Tamamen doğal şekilde elde edilen bal, hasat zamanında hem yurt içinden hem de yurt dışından 2 bin lira ile 2 bin 500 lira arasında alıcı buluyor.

    “Bu bal Türkiye’nin birçok iline, hatta Avrupa’ya gidiyor”

    Üretilen balın Avrupa’ya kadar gittiğini belirten bal üreticisi İrfan Malgir, “Burada yıllardır babalarımızdan, dedelerimizden kalma unutulmaya yüz tutmuş kara kovanı canlandırmaya çalışıyoruz. Bu bal, genelde hastalara gitmektedir ve şifa olarak satılmaktadır. Herhangi bir katkı maddesi kullanılmamaktadır. Bu bal Türkiye’nin birçok iline, hatta Avrupa’ya dahi gittiği oluyor. Aromasıyla, kıvamıyla, rengiyle ve kokusuyla çok kaliteli ve benzeri bulunmaz bir bal” dedi.

    “Kilosu 2 bin ila 2 bin 500 lira arasında satılmaktadır”

    Bu sene mahsulün düşük olduğunu dile getiren Malgir, “Kara kovanların hasadı birkaç güne başlayacak, soğuk havaları bekliyoruz. Kilosu 2 bin ila 2 bin 500 lira arasında satılmaktadır. Mevsim şartlarına bağlı olarak kimi dönemlerde 10 bin ton da çıkarılır, kimi dönemlerde de bin tonu da bulabilir. Bu seneki mahsulümüz hava şartlarından dolayı çok düşük. Arıları kurtarmaya çalışacağız. Birkaç güne balları alacağız ve göndereceğiz. Ondan sonra arı bakımına geçeceğiz ve seneye tekrar bal üreteceğiz. Bu şekilde devam edeceğiz” diye konuştu.
    Arıların bal üretimi için çok fazla bitki türünün olduğunu belirten Malgir, “Burada polen olarak çeşit çok. Bal nektarı olarak da kekik, geven, sütleğen, topuz dikeni, deve dikeni ve ballı baba gibi, kara çalı dediğimiz kara diken gibi birçok endemik bitki türüyle beslenir. Bin bir çiçekle besleniyor. Polenle beraber beslenince hem aroması hem de kalitesi çok artıyor. 5 kilometrelik bir alanı tarayıp içinde beslenme yapabiliyor. Arılar zorlanırsa bu sayı 7 kilometreyi de bulabiliyor. 7 kilometreye kadar uçuş menzili var” diye konuştu.

  • Batman’da çocuklar, görenleri korkuttu

    Batman’da çocuklar, görenleri korkuttu

    Kent merkezi Ahmet Necdet Sezer Bulvarı’nda çocuklar, yolun karşısına geçmek için yakında bulunan üst geçit yerine refüjden geçmeye çalıştı. Çocukların bu davranışı çevredeki vatandaşların yüreğini ağzına getirdi.

    O anlar cep telefonu kamerasıyla kaydedildi. Şans eseri bir kaza meydana gelmezken zaman zaman birçok vatandaşın yola kontrolsüz bir şekilde atladığı belirtildi.

  • Batman’da 15 scooter toplatıldı

    Batman’da 15 scooter toplatıldı

    Belediye, izinsiz faaliyette bulunarak trafik ve yaya güvenliğini tehlikeye sokan scooter şirketleri ve kullanıcıları hakkında Batman Cumhuriyet Savcılığına suç duyurusunda bulunduğunu duyurdu.

    27 Eylül 2023 tarihi itibari ile Batman il sınırları içerisinde hiçbir firmaya izin verilmediğinin altını çizen yetkililer, faaliyette bulunma izni olmaksızın scooter kullanan veya pazarlayan tüm şahıslara ve firmalara idari işlem uygulanacağını ve adli makamlara da suç duyurusunda bulunulacağını paylaştı.

    Belediye açıklamasında, “Batman Valiliği ve Batman Belediyesinin herhangi bir izni ve onayı olmadan yaya geçişlerini engelleyecek şekilde kaldırımlarda ve parklarda bulunan ağaç, aydınlatma direkleri ile trafik uyarı levhalarına bağlanan ve kaldırım işgaline sebep olan 15 scooter da Zabıta Müdürlüğü tarafından toplatıldı” ifadelerine yer verildi.

  • Her gün birinin tarlasındalar

    Her gün birinin tarlasındalar

    Gönüllü ve Akyar köylerinde yaklaşık 50 dönümlük alanda ekilen çeltikler, sabah saat 06.00‘da serin havada önceden belirledikleri köylünün tarlasının yolunu tutan köylüler, ilk olarak oraklarını biliyor, daha sonra coşkulu bir şekilde biçme işlemi yapılıyor.

    Biçilen çeltikler, heybe ve çarşaflara konulup yük hayvanları ile düz alana seriliyor. Daha sonra traktörle çeltikleri çiğneyen köylüler, pirinci çeltikten ayırıyor. Bir hafta boyunca güneşte kurutulan pirinç, değirmende kabuklarından sıyrılarak sofra için hazır hale getiriliyor.
    Hasadı gerçekleştirilen pirinç, ata tohumu ve gübre kullanılmadan tamamen organik olarak yetiştirilmesi ile diğer pirinçlerden ayrılıyor. Geçen yıl 35-40 TL’den pirinçlerini satan köylüler, bu yıl 65-70 TL arasında değişen fiyatlarla satacak.

    Köylülerden Mehmet Aydın, İHA muhabirine, 3 aylık ve 6 aylık diye adlandırdıkları iki tür çeltik ekimi yaptıklarını söyledi. Şu an 6 aylık pirincin hasadını gerçekleştirdiklerini ifade eden Aydın, “İlkbaharda çift sürüyoruz. Daha sonra oluşturduğumuz havuzlara suyu dolduruyoruz. İmece usulü ile köylülerle birlikte el birliğiyle ekiyoruz. Geçimimizi bununla sağlıyoruz. El emeğidir. Evet, teknoloji ilerledi ama sabanla ürünlerimizi ekip biçiyoruz. Oraklarla biçiyoruz. Şallarla hayvanlara yükleyip düz alana taşıyarak seriyoruz. Daha önce hayvanlarla pirinçleri çeltiklerden ayırıyorduk ama şimdi traktörle yapıyoruz. Kuruduktan sonra taş değirmenlere götürüyoruz. Orada kabuklarını soyarak pazarda satıyoruz” dedi.

    En çok gayrimüslim müşterileri var

    Geçen sene 35-40 TL’den alıcı bulduklarını belirten Aydın şöyle konuştu:
    “Şu an 65-70 TL civarı satmayı hedefliyoruz. Bu pirinci diğerlerinden ayıran özelliği soğuk suyla yetiştiriyoruz, taş değirmenlerde işliyoruz. Kendi unuyla güzelleşiyor. Yerli tohum olması da ayrıca tat katıyor. Özellikle Midyat çevresindeki Hristiyanlar bu pirincimize rağbet gösteriyor. Tadı bambaşkadır.“

    Tek geçim kaynakları ata tohumu pirinç

    Köylülerden İlham Gümüş ise pirinçlerinin tamamen doğal olduğunu dile getirdi. Sabah erken saatlerinde tarlaya gittiklerini belirten Gümüş, “Köylüler olarak birbirimize yardım ediyoruz. Her gün birinin tarlasını biçiyoruz. Tek geçim kaynağımız bu pirinçtir. Buranın pirinci on numaradır, her şey doğal ve hiç gübre kullanılmıyor, tamamen doğaldır” şeklinde konuştu.

  • Mezarlıkta bebek cesedi bulundu

    Mezarlıkta bebek cesedi bulundu

    Merkeze bağlı Çamlıtepe Mahallesi’nde bulunan Tılmerç Mezarlığında mezarlık görevlisi, mezarlığı kontrol ettiği sırada mezarlık içerisinde poşete koyulmuş halde bebek cesedi bulundu.

    Poşete sarılı ve kanlı halde bulunan bebek cesedini gören görevli, durumu 112 Acil Çağrı Merkezine bildirdi. İhbar üzerine olay yerine polis ve sağlık ekipleri sevk edildi.

    İncelemelerinin ardından erkek olduğu anlaşılan bebek cesedi otopsi yapılmak üzere sağlık ekibi tarafından Batman Eğitim ve Araştırma Hastanesi morguna kaldırıldı.

    Polis olayla ilgili inceleme başlattı.