Mantar zehirlenmelerine karşı uyarılarda bulunan Dr. Meltem Arslan, “Mantarların zehirli olup olmadıklarını şekline, rengine vb. bakarak anlamak mümkün değildir. Mantarın taze ya da konserve olması, sirkeli ya da tuzlu suda bekletilmesi, yoğurtla birlikte tüketilmesi gibi hiçbir yöntem mantar zehrini yok edemez. Mantar yenecekse mutlaka kültür mantarları tercih edilmeli ve bol su ile iyice yıkanarak pişirdikten sonra tüketilmelidir. Satın alacağınız mantarın ambalajlı olmasına ve etiketinde üretim yeri, üretim izni, üretim tarihi gibi bilgilerin yer almasına dikkat edilmelidir. Mantar zehirlenmesinin ilk bulguları; sersemlik, uykuya meyil, bulantı, kusma, ateş, terleme, bulanık görme, yüzde kızarıklık, ağızda metalik tat, karın ağrısı ve ishaldir. Daha sonra karaciğer, böbrek ve diğer organlar etkilenebilir, daha da ilerlerse koma ve ölümle sonuçlanabilir. Bu belirtilerden biri ya da birkaçı ortaya çıktığında en kısa sürede bir sağlık kuruluşuna başvurulmalıdır” diye konuştu.
Kategori: Bayburt
-
Şoförlüğü bırakıp hayallerinin peşinden gitti
Çahmutoğlu kuzenine hayallerinden bahsettiğini, kuzeninin de kendisini kırmayıp hayallerini gerçekleştirmek adına maddi destekte bulunduğunu ve bugünlere gelmelerinde Zeki isimli kuzeninin payının büyük olduğunu ifade etti.
“Hayallerimizden asla vazgeçmedik, bu işe 10 poşetle başladık şimdi 400 poşete ulaştık “
Deneyerek, araştırarak, çatı katında mantar yetiştirmeyi akıllarına koyan iki arkadaş çatı katında da mantar üretebildi. Ürettikleri mantarlara zehirli olabilir diye güvenmediklerini söyleyen Çahmutoğlu, “Bu iş bizim hayalimizdi. 15-16 yaşlarında Bilal arkadaşımla beraber, çatı katında biz bu işe başladık. Deneyler yaparak, farklı farklı poşetler deneyerek, bol bol araştırma yaparak işe koyulduk. Çatı katında yaptığımız mantarlar hedeflediğimiz şekilde olmuyordu. O zamanlar mantarlar zehirli mi, sağlıklı mı diye güvenemiyorduk. Zamanla biraz daha işi büyütelim, biraz daha güzel işler yapalım, hayallerimizin peşinden koşalım maksadıyla 21 yaşındayken İstanbul’a tır şoförü olarak çalışmaya gittim. 2 sene boyunca para biriktirmek adına İstanbul’da tır şoförlüğü yaptım. Bilal arkadaşım da burada mantar üretebilmek için çatı katında deneyler yapmaya devam ediyordu. Hayallerimizden asla vazgeçmedik, bazen mantar alamadık, yapamadık ama pes etmedik. 10 poşetle bu işe başladık, 10 poşetten 1 tane mantar aldığımız anlar oldu. 1 ay gibi uzun bir sürede 10 gram, 20 gram gibi mantar alıyorduk ona rağmen yılmayıp, hayallerimizin peşinden koştuk.
10 poşetle yola çıktılar ayda 500 kilo mantar üretiyorlar
Bazen siparişlere yetişemediklerini aktaran Çahmutoğlu, mantarların güvenilir olduğunu belirterek, “Bayburt Tarım İl ve Orman Müdürlüğünden gıda, sebze, üreticilik belgemiz vardır. Ankara İl Sağlık Müdürlüğünden sağlık raporlarımız vardır. Mantarlarımızın tamamı sağlıklıdır, istiridye et mantarıdır. Bugünlere gelmek gerçekten kolay olmadı. Maddi manevi çok zorluklar çektik. Bir de mantar çok alışılmış bir lezzet olmadığından, herkesin tercih ettiği farklı mantar olduğundan bu iş biraz riskli oldu. Dediğim gibi ilk işe başladığımızda 10 poşet mantarımız vardı, şimdi 400 poşet civarı mantarımız var, ayda 500 kilo mantar üretiyoruz. Zamanla bu işi daha da büyüteceğiz” dedi.
“Genç arkadaşlarımıza destek vermek istiyoruz, genç kardeşlerimize örnek olmak istiyoruz”
İlerleyen süreçte işleri büyüttükten sonra mantar üretim tesisi kurarak, istihdam oluşturmayı hedeflediklerini dile getiren Çahmutoğlu, “Gençlere elimizden geldiği kadar destek olmaya çalışıyoruz. Kompost yapımlarında tanıdıklarımızı, yeni tanıştıklarımızı çağırarak yardım istiyoruz. İhtiyacımız olmadığı halde onlar da bir şeyler yapsınlar, görsünler istiyoruz. Bu abiler mantar üretiyor, biz başka bir şey üretebiliriz diyip görmelerini istiyoruz. Bayburt’ta iş imkanı kısıtlı olabilir ama bir şeyler yapılabilir genç arkadaşlarımız bizler gibi bir şeylere yeniden başlayabilirler. Biz gerçekten çok zorluklar çektik ama inanın pes etmedik” diye konuştu
“Tır şoförüyken çok para kazanıyordum şoförlüğü bırakarak hayallerimi gerçekleştirmeyi tercih ettim”
Tır şoförlüğü yaptığı zamanlarda Mantar işinden daha çok para kazandığını sözlerine ekleyen Çahmutoğlu, “Ben tır şöförüyken burada kazandığım paradan kat kat fazlasını kazanıyordum ama ne olursa olursa hayallerimin peşinden gitmeyi tercih ettim, hayallerimden vazgeçmedim. Arkadaşım Bilal’de aynı şekilde pes etmeyip, bir şeylerden vazgeçmedi. Hiçbir zaman bu işi acabalarımız olmadı, bu işi yapmamalı mıyız diye tereddütümüz olmadı. Sonuna kadar bu işi yapacağız, bu işi çok iyi şekilde yapacağız dedik. İşleri büyüttüğümüz zaman istihdam alanı oluşturup gençlere, kadınlara iş imkanı sunmayı istiyoruz. Bayburt’a gençlere örnek olacağız. İnşallah bizleri gören kardeşlerimiz olur, bizleri örnek alarak işe koyulan gençler olur. Bu arkadaşlar mantar üretmişler, biz de farklı bir şey üretelim diyenler umarım çıkar. Üretici bir şehir olabiliriz, çok değerli topraklarımızı var. Umarım hakkımızda hayırlısı olur” şeklinde konuştu.
-
Yağışlar sonrası debisi yeniden arttı
Kışın donan ve su seviyesi bir hayli azalan Çoruh Nehri, bahar aylarının gelmesiyle birlikte dolarak eski su seviyesine ulaştı. Çoruh Nehri’ni bahar aylarında daha çok taşkınlarla hatırlayan Bayburtlu vatandaşlar, geçen senelerde yaşanan kuraklık nedeniyle nehrin su seviyesinin azalmasından dolayı üzüntü duyduklarını belirterek, Çoruh’un bu sene doluluğundan memnun olduklarını söylediler. Çoruh Nehri’nin Bayburt’a ayrı bir güzellik kattığını ifade eden vatandaşlar, Çoruh Nehri’ni daha çok yüksek su seviyesiyle görmeye alışkın olduklarını ifade ettiler.
Nisan ayının sonuna kadar karların erimesiyle birlikte kar sularının iyice su seviyesini yükselteceğini söyleyen Ahmet Demiröz isimli vatandaş, “Türkiye’de yaşanan yağmur olayı Bayburt’ta sistematik bir şekilde etkili oldu. Diğer illerde yağmur aşırı şekilde yağdı ve sele neden oldu. Bayburt’ta durum böyle olmadı, çok fazla yağış oldu ama sistematik bir şekilde olduğundan afete neden olmadı. Bu yağışlar ise Çoruh’un su seviyesini en az 2 katına çıkardı. Bu gördüğünüz su seviyesi daha da yükselecektir. Nisan ayının sonuna kadar karlar iyice eriyecek ve kar sularıyla birlikte su seviyesi bir hayli artacaktır” dedi. Şeref Arslan isimli vatandaş ise geçen sene Çoruh’un suyunun neredeyse kuruma noktasına geldiğini belirterek, “Geçen sene yazın neredeyse Çoruh Nehri kuruyacaktı, dibi gözüküyordu. Balıklar görünüyordu, balıklar daha derin yerlere doğru akın ediyorlardı. Son zamanlarda yağan yağışlar, Çoruh’un bu şekilde yükselmesine neden oldu. Bu su seviyesi daha da yükselir, dağlardaki karlar eridiği sürece yükselmeye devam edecektir. Öyle bir zaman gelecek ki su seviyesi bayağı bir yükselerek taşacak, köprünün üzerine çıkacak” ifadelerini kullandı.Bununla birlikte meteorolojinin hava tahmin raporuna göre, Bayburt’ta hafta boyunca gök gürültülü sağanak yağış etkili olacak. Hava sıcaklığı gündüz saatlerinde 8 ila 10 derece arasında değişkenlik gösterecek, gece saatlerinde ise hava sıcaklığı eksi 1 ile 3 derece arasında olacak.
-
Altın dolu battaniyeyi deprem bölgesine gönderdi
Kahramanmaraş merkezli depremler sonrası her ilde olduğu gibi Bayburt’ta da başlatılan yardım kampanyasına destek vermek isteyen Mecnun Şener isimli vatandaş, evinde bulunan iki battaniyenin birini depremzedelerle paylaşmak üzere deprem bölgesine göndermek istedi. Bayburt Belediyesinin başlatmış olduğu yardım kampanyasını duyan Şener, içinde altınlarının bulunduğu battaniyeyi kontrol etmeden, toplama alanına getirerek görevlilere teslim etti.
Eşinin kolyesini, küpelerini, yüzüklerini ve çocuklarının altın bilekliklerini battaniye içine koyan Şener, 2 ay sonra altınlarını bozdurmak için evde bulunan diğer battaniyenin arasına baktığında hayatının şokunu yaşadı. Altınlarını koyduğu yerde bulamayan Şener, kız kardeşini eve çağırıp, evin altını üstüne getirerek, her yerde altınlarını aradı.
Birikimini, çocuklarının rızkını yanlışlıkla deprem bölgesine gönderdiğini anlayan Şener ise gerekli yerlere başvuruda bulunarak, mağduriyetinin giderilmesini talep etti.
Yardım araçlarına battaniyeyi teslim ettiğini söyleyen Şener, battaniyenin hangi ile gönderildiğini bilmediğini, belirterek, altınlarını alan depremzedeye çağrıda bulunarak, altınlarını geri istedi.“Çocuklarımın rızkı olan altınları bulan, alan lütfen geri göndersin”
Asgari ücretle temizlik işçisi olarak çalışan Şener, tüm birikiminin bu altınlar olduğunu kaydederek, “6 Şubat’ta meydana gelen depremde zaman kaybetmeden 7 Şubat tarihinde depremzede kardeşlerimize evimizdeki iki battaniyenin birini gönderdik. Mağdurum, içinde altınlarım vardı. Battaniyeyi Bayburt Belediyesinin başlatmış olduğu kampanya dahilinde görevlilere teslim ettim. Aradan 2 ay geçtikten sonra altınlara ihtiyacım oldu, kız kardeşimle birlikte evi aradık, altınları bulamadık. Bulan, gören varsa lütfen ulaştırsın. Elimdeki battaniyenin aynısıydı, birini deprem bölgesine gönderdik, diğerini de biz kullanıyoruz. Göndermiş olduğum battaniyenin içinde altınlar vardı, kendi elimle oraya koymuş, saklamıştım. Deprem olacağını bilmiyorduk, nereden bilebilirdik. Apar topar battaniyemizi depremzedeler üşümesin diye gönderdik. Altınları bulan kardeşlerimiz yetkili arkadaşlara iletsinler, göndersinler” dedi.
Bir yaşındaki çocuğuna yeni doğan hediyesi olarak eşinin ailesinin hediye ettiği altın bilekliğin de battaniye içerisinde olduğunu ifade eden Şener, bileklikler üzerinde isimlerin yazılı olduğunu söyledi. Kolye ve bilekliklerin üzerlerinde Aylin, Ramazan, Mecnun, Ennure yazılı olduğunu aktaran Şener, “Yani tahmini olarak söylüyorum gramını net bilmiyorum o yüzden 7-8 bin liralık bir maddi değeri vardır altınların. Belki daha fazla da olabilir. Çocuklarımın altınlarıydı, isimleri de yazıyordu üzerine. Eşim Ennure’nin ismi, kızım Aylin’in ve oğlum Ramazan’ın ismi yazılıydı kolyede. Bir adet yüzük vardı, 3 adet künye vardı, zincir kolye vardı. Çocuğumun doğum hediyesi olarak alınan künyesi vardı, üzerine Ramazan-04.11.2020 yazıyor” diyerek konuştu.
“Yardım etmek isterken mağdur olduk”
Tüm birikimini yanlışlıkla deprem bölgesine gönderen Şener, mağdur olduğunu belirtti. Duyarlı vatandaşlardan altınlarını geri isteyerek çağrıda bulunan Şener, depremzedelerin sesine kulak vermesini ve mağduriyetinin bir an önce son bulmasını istedi. “Aradan 2 ay geçmiş ama altınlarım inşallah bulunur” diyerek konuşan Şener, “Yardım etmek isterken mağdur olduk, mağduriyetimizin giderilmesini istiyorum. Depremzede vatandaşlardan, duyarlı vatandaşlardan altınlarımı göndermelerini istiyorum, başka bir şey istemiyorum. İnşallah gelir diyoruz, aradan 2 ay geçmiş o ayrı mesele. Bir hafta önce altınlarımızın olmadığını fark ettik. Her yeri döküp, boşalttık, aradık, bulamadık. Kendi elimle bu battaniyenin içine altınları koydum, dolabın üzerine battaniyeyi kaldırdım. 7 Şubat’ta battaniyeyi göndermemle bu iş başımıza geldi” ifadelerini kullandı.
-
Yağışlar arıcılara bereket olacak
Bu yıl ülke genelinde olduğu gibi Bayburt’ta da kış ayı kurak geçerken, bu durumdan en çok etkilenenlerden biri de arıcılar oldu. Mevsim normallerinin üzerinde seyreden hava sıcaklıklarından dolayı arılar kış uykusuna yatmadı. Bu durum kovandaki balın tükenmesine, arıların doğa ile temasına ve ömrünün kısalmasına sebep oldu. Arı ölümlerinin de yaşandığı ilde arıcıların tek ümidi baharın yağışlı geçmesiydi. Beklenen yağmurların gelmesi arıcıları sevindirdi. Doğanın zengin olmasıyla arıcılık faaliyetinin bir o kadar zengin ve güçlü olacağını dile getiren Bayburt’un Demirözü ilçesinde arıcılık yapan Şakir Seven, yağışların arıcılar üzerinde olumlu yansımalar yapacağını aktardı.
Seven, “Özellikle bizler olumsuz bir kış geçirdik. Sonbaharın uzaması, kışın da daralmasından dolayı bölgemizdeki arıcılarımızın arıları kışlatmaya giremedi. Kovanlardaki stoklarda bir azalma söz konusu oldu. Bu azalmadan kaynaklı bölgemizde standartların üzerinde bir ölümle karşılaştık. Arıcılarımız ilk kontrollerini yapmaya başladı. Bölgede ilkbahar kendini yeni yeni göstermeye başladı. Arıların ilk faydalanacağı meyve bahçeleridir.Bölgede görülen yağışların ileride arıcılar üzerinde olumlu yansıması olacaktır. Çünkü arıcılık faaliyetine baktığımız zaman doğa temaslı faaliyettir. Doğanın bu sektöre yüzde 75 gibi katkısı bulunmaktadır. Doğa ne kadar zengin olursa, arıcılık faaliyeti de zengin ve güçlü olur. Bizim temennimiz bu yağışların olumlu yansıyacağı yönündedir. Yağışların da önümüzdeki haftalarda devam edeceği bildirilmektedir. Olumsuz ekstrem bir olay gelişmediği sürece bu yağışların doğaya çok büyük bir katkısı olacaktır. Bu katkı da bizim arıcılık sektörüne olumlu yansıyacaktır. Yağışlar sele dönecek bir durum oluşturmadığı sürece arıcılar açısından olumlu bir bahar bekliyoruz” diye konuştu.
-
Bayburt’ta bir ilk: ‘Askıda et’
Hayır yapanın ihtiyaç sahibini, ihtiyaç sahibinin de hayırseveri görmediği uygulamada hayırseverler etin, pidenin ücretini ödüyorlar. Fırına, kasaba giden ihtiyaç sahibi vatandaşlar ise ihtiyaçları kadarını ücretsiz bir şekilde gönül rahatlığıyla alabiliyorlar.
20 yaşındaki genç kasap Yusuf Yılmaz, evine et götüremeyen vatandaşlara yönelik esnaf komşularının böylesi bir taleple geldiğini belirterek, gelen talepleri geri çevirmeyerek, kabul ettiğini söyledi. Yılmaz, yan tarafında bulunan fırıncı esnafının askıda pide uygulamasını başlatmasının ardından, kendisinin de komşusuna askıda et kampanyasıyla destek verdiğini kaydetti. Başta komşu esnafların uygulamaya katkı sağladığını aktaran Yılmaz, hayırsever Bayburtluların da günden güne desteklerini sürdürdüğü ifade etti. Günlük 3-4 kilo etin askıda yer aldığını bildiren Yılmaz, etin bitmesi durumunda et talep eden vatandaşlara kendi et reyonundan vererek, kimseyi eli boş çevirmediklerini vurguladı.
Vatandaşlara az çok demeden yardım ettiklerini sözlerine ekleyen Yılmaz, “Mübarek Ramazan ayındayız, evine et götüremeyen vatandaşlarımız var. Esnafımız olsun, hayırsever vatandaşlarımız olsun bize gelerek bizim öncülüğümüzde askıda et kampanyasını yapmamızı istediler. Biz de hiç sorun yapmadan destek verdik. Bu şekilde vatandaşlarımıza destek oluyoruz. Günlük 2-3 kilo et askıda yerini alıyor. Bazen etimiz bitmiş oluyor, kendi reyonumuzdan da veriyoruz, hiç sıkıntı değil” diye konuştu.Vatandaşların uygulamaya yoğun ilgi gösterdiğini ifade eden Yılmaz, “Kasabımıza gelen bir hayli fazla. Biz de burada bazı konularda sıkıntı yaşıyoruz. Gerçek ihtiyaç sahiplerine ulaştırmaya çalışıyoruz, gerçek ihtiyaç sahiplerini göz önünde bulundurmaya çalışıyoruz ama bezen gözden kaçabiliyor ona yapabileceğimiz bir şey yok, biz gerçek ihtiyaç sahibine ulaştırmak maksadıyla verdiğimiz için içimiz rahat” diyerek konuştu.
Komşu esnaflardan anlamlı hareketAskıda ekmek uygulamasını yaklaşık 4 ay önce başlattıklarını vurgulayan fırıncı esnafından Mükremin Pala, pide uygulamasına desteğin gecikmediğini belirterek, komşu kasabın da uygulamaya katıldığını söyledi. Sosyal yardımlaşmanın bir örneği olan askıda ekmek, pide uygulamasını fırınlarında başlatma kararı aldıklarını dile getiren Pala, “Geleneklerimizin en güzel örneklerinden biri olan, alan elin veren eli görmediği askıda ekmek uygulamasını fırınımızda başlattık. Yardımsever vatandaşlarımız parasını veriyor bize, biz de yardıma ihtiyacı olan insanlarımıza ulaştırıyoruz” şeklinde konuştu.
“Depremzede vatandaşlarımızı da fırınımıza bekliyoruz”
Depremzede vatandaşlara da kapılarının sonuna kadar açık olduğunu söyleyen Pala, “Bayburt’ta bulunan depremzede kardeşlerimiz de bu uygulamadan faydalanabilirler. Buraya gelip ekmeklerini, pidelerini hiç çekinmeden alabilirler, kapımız herkese olduğu gibi depremzede kardeşlerimize de daima açıktır” dedi.
Bayburtlu diğer esnaflara çağrıda bulunan Pala, “Diğer esnaf arkadaşlarımız da bu uygulamaya destek vererek, katkıda bulunsunlar. Ne kadar çok destek olunursa, büyük bir yardımlaşma faaliyeti olur. İnsanımız kasaptan, fırından alabildiklerini manavdan, mağazadan, şarküteriden de alsınlar, yararlansınlar. Böylelikle ortaya güzel bir dayanışma örneği çıkar” ifadelerini kullandı.
-
Dağların arasında bir müze
Mart ayının sonunda yağan karla müzenin yakınında bulunan Çoruh Nehri’nin yeniden kısmen donması, ağaçların kırağı tutması, beyaz örtüyle kaplanan arazi görenleri hayran bıraktı. Odun ateşiyle ısınmaya çalışan vatandaşlar, havanın soğuk olduğunu söyleyerek ateş başında ısınmaya çalıştıklarını, manzarayı ateş başında seyretmenin güzelliğinden bahsettiler.
Müze kurucusu Hüsamettin Koçan ise, karın Baksı Müzesini kuşatmasının ardından Baksı’nın başka bir havaya büründüğüne değinerek, “Kar Baksı’yı kuşatınca müzemiz başka bir müze oluyor. Müze beyazlara bürününce gökyüzüne yükselen bir görüntü oluşuyor.
Doğrusunu isterseniz bir düş kenti haline geliyor burası. Dağlarla Çoruh Nehri arasında geçitler oluyor, bazen sis çöker, orada kendinizi gerçekten bir düş dünyasında hissedersiniz” diye konuştu.
Beyaz örtüyle kaplanan müze ve çevresinin havadan görüntüleri görenleri mest etti. -
Bayburt’ta karla mücadele devam ediyor
Hava sıcaklığının yer yer sıfırın altına düştüğü Bayburt’un yüksek rakımlı köy ve yaylalarında karla mücadele çalışması devam ediyor. Bayburt-Trabzon sınırında yer alan 3 bin 500 rakımlı Soğanlı Dağı’nda Karayolları 106. şube şefliği ekiplerince karla mücadele çalışması sürdürülüyor. Kar yağışının etkili olmaya devam ettiği Soğanlı Dağı’nda ekipler, karla kaplı yollarda sürücülerin sorun yaşamaması için seferber oluyorlar. Kar kalınlığının yaklaşık 50 santimetreyi bulduğu dağda, tipi ise ekiplere zor anlar yaşattı. Geceden beri devam eden kar yağışının ardından civarda hayvancılık yapan köylüler karla kaplı yollarda mahsur kaldılar. Henege yaylasına giden yol ise ekiplerce açılarak, köylülerin mağduriyetleri giderildi. Bununla birlikte bölgede çalışma yürüten ekipler, Kavlatan, Günbuldu, Dumlu köylerinin yollarının ulaşıma kapalı olduğu bilgisini aktardı. Ekiplerden alınan bilgiye göre, kapalı bulunan köy yolları karların erimesiyle birlikte ulaşıma Nisan ayında açılmaya başlanacağı belirtildi.
-
Ramazan’da bakırlar kalaylanıyor
Bayburt’ta bakır, kalay işiyle uğraşan 67 yaşındaki Hanefi Sarıkaya, 11 yaşında çırak olarak başladığı mesleğini 56 yıldır sürdürüyor. Yarım asırdır bakırı parlatarak geçimini sağlayıp, 4 çocuğunu büyüten Sarıkaya, “Ömrüm yettikçe bu mesleği yaşatmaya devam edeceğim” dedi.
Ramazan ayında bakır kap, tencere ve kazanlar kalaya götürülürken kalay ustası Hanefi Sarıkaya, son dönemde bakır kapların revaçta olduğunu, bu dönemde işlere yetişmekte zorlandıklarını belirtti. -
Kazandığı altını depremzedeler bağışladı
Kahramanmaraş merkezli depremler nedeniyle bölgeye yapılan yardımlar sürerken Erdem Bayazıt İmam Hatip Ortaokulu öğrencisi Hafız Zeynep Saka, hafızlık merasiminde kendisine hediye edilen altını okulda başlatılan prefabrik ev kampanyası için bağışladı.