Kategori: Bayburt

  • Hem üretim hem eğitim

    Hem üretim hem eğitim

    Bayburt Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi, Yiyecek İçecek Hizmetleri Alanı öğrencileri, ‘Hem Üretim, Hem Eğitim’ sloganıyla bir yandan üretim yapıyorlar, bir yandan da okulda öğrendikleri bilgileri serada uygulama imkanı bularak, bilgilerini pekiştiriyorlar. Fabrika gibi işleyen okulda, sebze yetiştiriciliğinin yanı sıra atık malzemelerden eşyalar üretiliyor, sporsal faaliyetlerde başarılar elde ediliyor. Her alanda aşkla çalışan meslek liseliler ekonomiye katkıda bulunurken, ‘Meslek Lisesi, Memleket Meselesi’ sloganıyla da üretimle de adından söz ettiriyor.

    Öğrenciler, okulun bahçesinde kurulan seraya yılın belli dönemlerinde sebze ekiyorlar. Hasat dönemi gelince de ektikleri sebze, meyveleri toplayarak dalından tüketiyorlar. Serada sebze, meyve yetiştiren öğrencilerin mahsulleri okulun yemekhanesinde pişirilerek, diğer öğrencilerin de toplanan sebzelerden tüketmesi sağlanıyor. Hasat edilen sebze ve meyveler, okulda öğrenim gören tüm öğrencilerin öğlen yemeğinde sofralarında yer alıyor. Öğretmenleri gözetiminde serada ekim, bakım, biçim yaparak çalışan öğrenciler, işlerini hem severek yapıyorlar, hem de kendi el emekleriyle ortaya ürün çıkarmanın mutluluklarını yaşıyorlar.

    Kasa kasa, kilo kilo ıspanak toplayan öğrenciler, topladıkları ıspanakları okulun yemekhanesine getirdiler. Okulun aşçısı Doğan Alper Karagülle, öğrencilerin hasat ettiği ıspanakları bir güzel yıkayıp, temizledikten sonra öğrenciler için öğlen yemeğine hazırladı. Üretimin her aşamasında yer alan öğrenciler, kendi üretimi olan sebzeleri tüketmenin, toprakla iç içe çalışmanın keyfini sürdüklerini belirterek, yeni dönemde de tarlayı farklı sebze ve meyvelerle buluşturacaklarını söylediler.

    “Üretirken öğrensinler, emeğin kıymetini bilsinler istedik”

    Öğrencilere üretimin kıymetini anlatabilmek için ‘Hem Üretim, Hem Eğitim’ sloganıyla yola çıktıklarını ifade eden Müdür Yardımcısı Arif Köprücü, “Bu serayı geçen sene Tarım İl Müdürlüğümüzün teşvikiyle yaptık. Geçen yıl tek mahsul almıştık, bu sene ilk olarak ıspanağımızı ektik, hasadını yaptık. Ispanak hasadından sonra domates, salatalık ve biberlerimizi ekeceğiz. Mevsim el verirse sezonu yeşil soğan, maydanoz gibi farklı sebzelerle tamamlamayı düşünüyoruz.

    ‘Hem Üretim, Hem Eğitim’ sloganıyla bu yola girdik, amacımız öğrencilerimize üretimin kıymetini, önemini anlatabilmekti. Bir taraftan da öğrencilerimize emeğin kolay olmadığını anlatarak, bu farkındalığı kazanmalarını amaçladık. Sebzeleri, meyveleri manavların tezgahlarında değil de böyle topraktayken görsünler istedik, manava gelinceye kadar hangi aşamalardan geçiyor, nasıl onlarca insan bu iş için emek veriyor buna şahit olsunlar istedik. Ispanak hasadımızı yaptık, şu an ıspanaklarımız yemekhanemize doğru yola çıktılar. İnşallah öğle yemeğinde de hep beraber yiyeceğiz” dedi.

    “Allah devletimizden razı olsun”

    “Soframızdaki yemeklerin, evimizde pişen yemeklerden hiçbir farkı yok” diyerek devletin sağladığı imkanlardan memnun olduğunu belirten Hamit Bayram isimli öğrenci, “Şu an soframızdaki yemeklerin evimizde annemizin yaptığı yemeklerden hiçbir farkı yok. Bizlere böyle bir imkan sağladığı için Allah devletimizden razı olsun. Arkadaşlarımızla birlikte bugün serada topladığımız ıspanaklar pişirildi, şimdi de soframızda hep birlikte yiyoruz” diyerek konuştu.

    “Bir saat önce seradaydı şimdi soframızda”

    Serada topladıkları ıspanakları bir güzel afiyetle yiyen Mehmet Taha Polat isimli bir diğer öğrenci ise, “Bir saat önce hasadını yaptığımız ıspanağı aşçımız pişirdi. Bir saat önce seradaydı, şimdi soframızda. Öğretmenimle, arkadaşlarımla beraber yiyoruz. Tadı muhteşemdi, çok lezzetliydi” ifadelerini kullandı.

  • Dede Korkut Hikâyeleri temalı sergi

    Dede Korkut Hikâyeleri temalı sergi

    Sanat ve Tasarım Fakültesi Resim Bölümü 1. sınıf öğrencileri, Dr. Öğr. Üyesi Adem Öcal danışmanlığında Kültür Merkezinde açtıkları “Dede Korkut Hikayeleri” temalı yıl sonu sergisinde, birçok hikayedeki mitolojik kahramanları ve bu kahramanlar arasındaki ilişkileri, asıllarına sadık kalarak resmettiler.

    Sanat ve Tasarım Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Mahir Kadakal’ın katılımlarıyla açılan sergi için dönem içerisinde Dede Korkut hikayelerini okuyarak resim kompozisyonlarını belirleyen öğrenciler, Dr. Öğr. Üyesi Adem Öcal danışmanlığında eserlerine son hallerini vererek sergiye hazır hale sundular. Her öğrencinin eseriyle yer aldığı sergide bazı eserler karakterlere odaklanırken, bazıları ise olay öykülerine ve aforizmaların canlandırılmasına odaklandı.

    Dede Korkut Hikâyeleri temalı sergi

    Tuval kompozisyonlarının karakalem çalışmaları ve kütük boyama performansları da sergilendi. Sergide, Resim bölümü öğretim üyeleri Doç. Dr. Mahir Bayramoğlu, Dr. Öğr. Üyesi Yasemin Tümer Çelik, Dr. Öğr. Üyesi Murat Gürbüz ve Arş. Gör. İlknur Emir de açılışa eşlik ettiler. Serginin konsept tasarımı hakkında bir açıklamada bulunan Dr. Öğr. Üyesi Adem Öcal, “Dede Korkut’un yaşadığına ve eserlerinde değindiğine inanılan Bayburt’un en önemli kültürel zenginlikleri ve değer mirasları arasında gösterebileceğimiz bu hikayeleri, çağdaş ve yeni yorumlarla zamanın ruhuna hitap eder hale getirmeyi ilke ediniyoruz. Dede Korkut’un insanlığa verdiği mesajın sanat yönüne baktığımızda, çağlar ötesi bir anlamla karşılaşıyor ve her bir insanın zihin dünyasında farklı kendine özgü derinlikler oluşturan bir üsluba rastlıyoruz. Bu üslup ve anlam, genç sanatçılarımızın zihin dünyalarında yeniden yorumlandığında, Dede Korkut’un hedeflediği nesiller arası bağ ve aktarım ilişkisi de kurulmuş oluyor. Bugün, Dede Korkut’un sanat geleneğini kendilerine has üsluplarıyla yorumlayan gençlerin, anlatıyı evrenselleştirme ve çağdaşlaştırma emeklerine tanıklık ediyoruz.” dedi.

  • Tarihi surlar uçurtmalarla renklendi

    Tarihi surlar uçurtmalarla renklendi

    Türkiye’nin en büyük üçüncü kalesi unvanına sahip tarihi Bayburt Kalesi’nde uçurtmalarını uçuran 60 öğrenci hem eğlendiler, hem de keyifli bir gün geçirdiler.

    İl Kültür Turizm ve Müze Müdürlüğü iş birliğiyle gerçekleştirilen etkinlikte, tarihi kalede öğrenciler uçurtma uçurdular. İlk önce arkeolojik kazı çalışması yapan öğrenciler, farklı bir deneyime imza atarken, kaleyi gezerek tanıyan öğrenciler kültür mirası olan kaleyi yakından inceleyebilme imkanı buldular. Daha sonra uçurtmalarını öğretmenleri ve Müze Müdürlüğü görevlileri gözetiminde uçuran öğrencilerin uçurtma şenliği renkli görüntülere sahne olurken, öğrencilerin mutlulukları gözlerinden okundu.

    Tarihi surlar uçurtmalarla renklendi

    Tarihi kalede ilk defa uçurtma uçurma deneyimi yaşayacağını ve çok heyecanlı olduğunu belirten Nil Ecrin Eraslan isimli öğrenci, “Tarihi kalede ilk defa uçurtma uçuracağım. Hem çok heyecanlıyım, hem de çok mutluyum” dedi.
    Güzel bir etkinlikle unutulmaz bir gün yaşadığını söyleyen Nisa Selin Pekmezci isimli öğrenci, “Bayburt’un Çinimaçin Kalesi’nde uçurtma uçurtmak hem çok güzeldi, hem de çok zevkliydi. Hem eğlendik, hem de yeni bilgiler öğrendik. Bize uçurtma uçurmanın inceliklerini öğretenlere çok teşekkür ederim” diyerek konuştu.

    Tarihi surlar uçurtmalarla renklendi

    Arkadaşlarıyla birlikte keyifli bir gün geçirdiğini ifade eden Yusuf Berkay Bedir isimli bir diğer öğrenci ise, etkinliğin düzenlenmesinde emeği geçenlere teşekkür ederek, “Tarihi kalemizde uçurtma uçurduk, arkadaşlarımızla birlikte oyunlar oynadık. Eğlendik, çok mutlu olduk. Bize bu imkanı sağlayan herkese çok teşekkür ederim” sözlerini kullandı.

    Kültür varlıklarını tanıtmak amacıyla 60 öğrenciyi uçurtma şenliğinde bir araya getirdiklerini kaydeden Müze Müdürlüğünde görevli Sanat Tarihçisi Demet Eryılmaz, “18 Mayıs Müzeler Günü kapsamında çocuklarımıza kültür varlıklarını sevdirmek, tanıtmak için Bayburt Kalesi’nde kazı çalışması ve uçurtma şenliği düzenledik. Bugün burada 60 çocuğumuza kazı deneyimi yaşattık. Uçurtma şenliğiyle de kalede onlara unutulmaz bir gün yaşatmaya çalıştık” şeklinde konuştu.

  • Amerikalı kadın Bayburt’ta Müslüman oldu

    Amerikalı kadın Bayburt’ta Müslüman oldu

    Amerika vatandaşı Kendra Dawn Warnick, Bayburt İl Müftülüğünde gerçekleştirilen ihtida töreniyle Müslüman oldu. Kendra Dawn Warnick, İslamiyet’ten etkilendiğini söyleyerek Müslüman olmaya karar verdiğini belirterek Kelime-i Şehadet getirdi. Kur’an-ı Kerim tilavetiyle başlayan merasimde, İl Müftüsü Bayram Danacı, Dawn Warnick’e İslamiyet hakkında bilgiler verdi, ardından Danacı, Warnick’e Kelime-i Şehadeti tekrar ettirdi. Müslüman olan Warnick ise Kübra ismini aldı.
    Müftü Danacı, Allah katında en güzel amellerden birinin bir insanı İslam ile buluşturmak olduğunu belirterek, “Siz şimdi İslam’a göre hayatınızda bütün günahlardan arınmış, tertemiz yepyeni bir sayfa açtınız. Müslüman olduğunuz andan itibaren geçmiş günahlarınızı Allah Teâlâ’nın bağışladığını yüce kitabımız Kur’an-ı Kerim bildirmekte ve Peygamber Efendimiz müjdelemektedir. Biliniz ki insanların günahlarını sadece yüce Allah affeder. Sadece ona yönelerek tövbe edilmeli ve bağışlanma dilenmelidir. Siz, İslam’ı hak din olarak kabul ettiniz ve Müslüman oldunuz. Bizler de burada ikrarınıza şahit olduk. Mübarek olsun” dedi.

    İl Müftüsü Danacı, Kendra Dawn’a Warnick’e İhtida Belgesi, Kur’an-ı Kerim Meali ve Diyanet İşleri Başkanlığı yayınlarından çeşitli kitaplar hediye etti.

  • Vali Eldivan’dan köy sakinlerine ziyaret

    Vali Eldivan’dan köy sakinlerine ziyaret

    Vali Eldivan, köy ziyaretleri çerçevesinde Demirözü ilçesine bağlı Otlukbeli, Yukarı Dikmetaş, Kalecik ve Damlıca köylerinde vatandaşlarla buluştu. Köy odalarında vatandaşlarla bir araya gelen Vali Eldivan, köy sakinlerinin ihtiyaç ve taleplerini aldı. Vali Eldivan, daha sonra köylerde mahalli hizmetler kapsamında yürütülen altyapı çalışmalarına ilişkin incelemelerde bulundu.

    Vali Eldivan’a ziyarette, İl Jandarma Komutanı Albay Dr. Talha Övet, İl Emniyet Müdürü Nihat Uzun, İl Genel Meclis Başkanı Hüseyin Şahin eşlik etti.

  • Atık malzemelerden ahşap eşyalar üretiyorlar

    Atık malzemelerden ahşap eşyalar üretiyorlar

    Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın eşi Emine Erdoğan’ın himayelerinde Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığınca başlatılan ‘Sıfır Atık’ projesi çerçevesinde atık malzemeleri geri dönüştüren öğrenciler, çalışma masası, çitler, elbise dolapları, sehpalar, kitaplık gibi eşyalar üretiyorlar. Öğrencilerin ürettikleri eşyalar ise kurumlarda masa, sandalye, sehpa olarak kullanıma hazır hale getiriliyor.

    Öğrenciler hem üretiyorlar hem de kazanıyorlar

    Paketlenmiş malzemeleri taşımakta kullanılan tahta paletleri atmayıp, geri dönüşüme kazandıran öğrenciler atölyede hem çalışıyorlar, hem de ürettikleri ürünler sonucunda gelir elde ediyorlar. Adeta bir fabrika gibi işlerin yürütüldüğü okulda, öğrenciler hem ekonomiye katkı sağlıyorlar, hem de cep harçlıklarını çıkarıyorlar.

    Elbise dolabında olması gereken tüm ince detayları düşünerek kullanıma hazır gardırop üreten öğrencilerden Yusuf Yazıcı, “Bu gördüğünüz gardırobu arkadaşlarımızla hep birlikte yaptık. İlk önce atölyemizdeki daire testere makinesinde kesimler yaptık daha sonra pvc bantlama makinesinde güzelce bantladık. Gardırobun her detayını düşündük, askılıklar, kravatlıklar için bölmeler yaptık. Dolabın çekmecelerini santim santim ölçtük. Sürgü kapakları takıldıktan sonra kullanıma hazır olacak” dedi.

    Okullardaki eski sıralar sehpaya dönüştü

    Okullardaki eski sıralardan geri dönüşümle sehpa ürettiklerini belirten Mobilya ve İç Mekan Tasarım Bölümü öğretmeni Ramazan Şahin, “Bu görmüş olduğunuz sehpa ürünümüzü okullardan kalan eski sıralardan yaptık. İlk etapta gerekli dönüşümlerini, temizliğini gerçekleştirdik. Kündekari motiflerini sehpamıza işledik. Üzerine renklendirici işlemi yapılmış, tamamen geri dönüşüm ürünüdür. Atık, çöp olacak bir malzemelerden her yerde kullanılabilecek sehpa ürettik” diyerek konuştu.

    Hem el becerilerini geliştiriyorlar hem de ekonomiye katkı sağlıyorlar

    Öğrencilerin üreterek el becerilerini geliştirdiğini, bununla da sınırlı kalmayıp kendi paralarını kazandığını belirten Okul Müdürü Rikap Cemil Kurt, okuldaki çalışmalarla ülke ekonomisine de katkı sağlandığını ifade etti. Çeşitli geri dönüşüm malzemelerinin öğrencilerin elinde şekillendiğini kaydeden Kurt, “Cumhurbaşkanımızın eşi Emine Erdoğan’ın Sıfır Atık Projesi ile ilgili Türkiye genelindeki etkin çalışmalarına okulumuzda katkı sağlamaktadır. Okulumuz öğrencileri demir, palet, ağaç, kağıt gibi çeşitli atıkları okulumuza kazandırarak okulumuzda geri dönüşüm etkinlikleri içerisinde çalışmalar yürütüyorlar. Okulumuz öğrencileri bu çalışmalar neticesinde döner sermayeden de destek alıyorlar. Öğrencilerimiz el becerilerini geliştirirken, ülke ekonomisine de katkı sağlıyorlar. Sıfır Atık Proje yarışmalarına katılan öğrencilerimiz, Ankara’da Bayburt’u temsil etmektedirler. Bunun dışında okulumuzda üretime sağlayacak projelerimiz mevcut. Bunlardan bir tanesi de seramızdır. Seramızla ilgili çalışmaları da arkadaşlarımız yakinen takip ediyorlar” şeklinde konuşt

  • Bayburt’un yüksek tepelerine kar yağdı

    Bayburt’un yüksek tepelerine kar yağdı

    Mayıs ayında yağan kar yüksek tepelerin, zirvelerin üzerini beyaza bürürken, Bayburt’a 55 kilometre uzaklıktaki Ağören köyü ise lapa lapa yağan kar sonrası beyaz örtüyle kaplandı.
    Bununla birlikte Bayburt-Erzurum arasındaki Kop Dağı güzergahında da karla mücadelenin başladığı, ekiplerin söz konusu bölgede çalışma yürüttüğü öğrenildi.

  • Depremzede, Bayburt’ta şifa buldu

    Depremzede, Bayburt’ta şifa buldu

    Bayburt Devlet Hastanesi Göz Hastalıkları Kliniği yapılan başarılı ameliyatlarla dikkat çekmeye başladı. Klinikte katarakt ameliyatları ile birlikte göze et yürümesi olarak bilinen pterjium ameliyatı, gözyaşı kanal tıkanıklığı tedavisi olan dakriyosistorinostomi (DSR) ameliyatı, göz kapağı düşüklüğü ve kirpik dönmesi ameliyatları yapılmaya başlandı. Aynı zamanda Bayburt Devlet Hastanesi’nde bir ilk olarak uzağı ve yakını aynı anda gözlüksüz görmeye imkan sağlayan, halk arasında akıllı mercek olarak da bilinen çok odaklı merceklerin de takılabildiği belirtildi.

    Geçtiğimiz sene yaşanan deprem sonrasında Bayburt’a gelen 20’li yaşlarda olan ve deprem sonrasında tek gözünde tamamen görme kaybına sebebiyet veren katarakt gelişen bir depremzede Bayburt Devlet Hastanesine başvurdu. Yaşının henüz genç olmasından dolayı yakın gözlüğü kullanmak istemediğini belirten depremzedeye akıllı merceği temin edildi. Hastanede kataraktı alınarak temin edilen akıllı mercek takılan ve ameliyat öncesinde görmeyen gözü, ameliyattan sonra yüzde yüz oranında açılarak hem uzağı hem yakını gözlüksüz görecek şekilde şifa buldu.

  • Bayburt karla kaplandı

    Bayburt karla kaplandı

    Bayburt’ta bir süredir devam eden sağanak, yüksek kesimlerde yerini kar yağışına bıraktı, dağlık alanlar karla kaplandı. Bayburt’un Aydıntepe ilçesi ile Trabzon’un Çaykara ilçesi arasında bulunan 2 bin 400 rakımlı Soğanlı Dağı eteklerindeki Dumlu, Kavlatan ve Günbuldu köyleri ile yaylalar beyaz örtüyle kaplandı.

    Yüksek kesimlerde kış adeta geri döndü.
    Yüksek kesimlere yağan karla birlikte il genelinde hava sıcaklıkları mevsim normallerinin altına düştü.

  • 66 yıldır okuduğu kitapların kaydını tutuyor

    66 yıldır okuduğu kitapların kaydını tutuyor

    Kitap sevgisi 66 yıl önce bir kitapla başladı

    Kendi kayıtlarına göre 1959 yılında, ilkokul 5’inci sınıftayken ‘Ege’nin dibi’ isimli kitabı okuduktan sonra kitaplarla tanıştığını belirten Demiröz, astronomiye merakının da 12 yaşındayken ‘Ay’a yolculuk’ kitabıyla başladığını aktararak, zamanla astronomi içerikli sayısız kitabın kütüphanesinde yer aldığını söyledi. “Ruhumu en fazla dinlendiren dini ve astronomi kitaplarıdır” diyerek konuşan Demiröz sosyoloji, tarih, psikoloji, felsefe, dünya klasikleri gibi birçok eseri de okuduğunu bildirdi.

    “Bir kitap paradan, puldan daha kıymetlidir”

    Kitapların paradan daha kıymetli olduğunu ifade eden Demiröz, “Saman kağıdına yapılmış 10 sayfalık bir kitap değer bakımından paradan daha önemli, daha kıymetlidir. Kitap, parayla değerlendirilecek, parayla değeri ölçülebilecek bir şey değildir. Kitap beynin kardeşidir, aklın arkadaşıdır” dedi.

    “İlk kitaplığım limon sandığıydı”

    Öğrenci olduğu yıllarda kendi kütüphanesini oluşturmaya kararan veren Demiröz, ekonomik nedenlerden ötürü kitaplık alamadığını, limon sandığını ters çevirerek sandıktan kitaplık yaptığını aktararak, “İlk kitaplığım limon sandığıydı, kendi çapımda kütüphane oluşturmam limon sandığıyla başladı. Limon sandığını ters çevirdim içine kitaplarımı koydum, öyle bu işe başladım. Garsonluk yaptım, orman fidanlığında çalıştım aldığım paralarla küçük bir dolap yaptırdım ve kitaplarımı oraya koymaya başladım. Öğretmen olduktan sonra maaşımla daha büyük bir kitaplık yaptırdım ve kitaplarımı düzenli bir şekilde o kitaplığa yerleştirdim” şeklinde konuştu.

    “Elimden gelse kütüphanemi büyütürüm”

    4 çocuğuna, torunlarına en büyük mirasının kitapları olduğunu vurgulayan Demiröz, çocuklarının, torunlarının kendi yolundan gitmesini istediğini belirterek, “Elimden gelse, biraz daha kütüphanemi büyütürüm. Benden sonrakilere en güzel mirasım, hediyem bu kitaplarım olacak. Param pulum olmasın, evim barkım, arabam hiçbir şeyim olmasın kitaplarım çocuklarıma, torunlarıma kalsın yeterli. Benden sonraki neslim kitaplarımı güzelce değerlendirsinler, desinler ki benim dedem bu eserleri okumuş, benim büyüğüm bu kitapları okuyarak güzelce değerlendirmiş, notlar almış. Biz de onun gittiği yolundan gidelim diyebilsinler. Ben bunu istiyorum” dedi.