Kategori: Bilim

  • Tarsus Gençlik Kampı

    Tarsus Gençlik Kampı

    3 farklı robotik alandaki kategoride gerçekleşen etkinlikte Full Volume, Master Piece ve Doğal Afetler Projeleri yarışmaları gerçekleştirdi. Etkinlik boyunca, katılımcılar doğal afetlerle mücadelede kullanılabilecek projeler geliştirdiler. Bunlar arasında mobil yangın söndürme dronları, tsunami uyarı sistemleri ve çevre kirliliğini önlemeye yönelik atık su arıtma projeleri gibi fikirler ön plana çıktı.

    “Çocuklarımızda, teknoloji konusunda merak uyandırmaya çalışıyoruz”

    Kampa katılan misafirlerle birebir ilgilenen Kadın ve Aile Hizmetleri Dairesi Başkanı Şerife Hasoğlu Dokucu, çocuk atölyeleri ile bilimsel çalışmaları yaygınlaştırmayı hedeflediklerini söyleyerek, “Çocuklarla yaptığımız çalışmalarda en gurur duyduğumuz çalışmalardan birisi, teknoloji çalışmalarımız. Çocuklarımızda, teknoloji konusunda merak uyandırmaya çalışıyoruz. Onların yapabilirliklerini kendilerine göstermeye çalışıyoruz. Aileler de bu konuda bizi çok destekliyor. Şu anda Mersin ve Tarsus’ta 2 atölyemiz var. Bu etkinlikleri yaptığımız Silifke’de ek bir binamız ve bir de gezici otobüsümüz var. Ama biz istiyoruz ki, önümüzdeki 5 yılda tüm kadın ve çocuk çalışması yaptığımız yerlerde, çocuklara bu teknoloji çalışmalarını gösterebildiğimiz birimler açalım. İhtiyacımız da bu, amacımız da bu, gitmek istediğimiz yol da bu” dedi.

    “Tarsus’ta bu kapsamda bir robotik kamp gerçekleştirilmedi”

    Mersin Büyükşehir Belediyesi Kadın ve Çocuk Bilim, Teknoloji Atölyeleri Sorumlusu Emre Aşkın da kampa katılımın oldukça yoğun olduğunu belirterek, “Burada Mersin Robot Kampının 2.’sini gerçekleştiriyoruz. İlkini 2022 yılında yapmıştık ve 350 öğrenci katılmıştı. Bu yıl ise 500 öğrenci ile 6 farklı şehirden gelen 74 takım burada mücadele veriyor. 3 farklı kategoride robot performansları, proje geliştirme etkinlikleriyle etkinliğimiz devam ediyor. Çok heyecanlıyız, çocuklar çok mutlu. Tarsus’a ilk defa gelen öğrenciler var ve bu konuda hazırladığımız etkinliklerle şehrimizi tanıtıyoruz. Tarsus’ta bu kapsamda bir robotik kamp gerçekleştirilmedi. Zaten bizim konseptimiz, özellikle kamp statüsünde. Bu anlamda Mersin genelinde de bir ilki 2022’de gerçekleştirdik. Bunu da geleneksel hale getirdik ve her yıl bu etkinlikleri düzenlemeye devam ediyoruz” ifadelerini kullandı.

    “Mühendis olma hevesim arttı”

    Tarsus Kadın ve Çocuk Bilim, Teknoloji Atölyesinden faydalanan 7. sınıf öğrencilerinden Remzi Sarı, atölye çalışmaları ile gelecek hayallerinin değiştiğini kaydederek, “Bu yarışmalara katılmadan önce, bu atölyede olmadan önce doktor olmak istiyordum. Ama bu atölyeyi görüp kayıt olduktan sonra fikrim değişti. Çünkü atölyeye katıldıktan sonra, teknolojiyle buluştuktan sonra hevesim artmaya başladı. Takımla beraber turnuvalara başladık. Mühendis olma hevesim arttı” diye konuştu.

    “Arkadaşlarımla, takımımla beraber çok güzel robotlar yaptık”

    Mezitli Kadın ve Çocuk Bilim, Teknoloji Atölyesi öğrencilerinden Eymen Yedigöz, “Hep bilgisayar mühendisi ya da uzay mühendisi olmak isterdim. Buraya katıldığımda hevesim daha da arttı. Arkadaşlarımla, takımımla beraber çok güzel robotlar yaptık, kodladık, tasarladık, denedik. Turnuvaya bu ilk kez katılışım. Bu yarışma ve turnuvalar için Vahap Başkana teşekkür ediyorum” şeklinde konuştu.

    “Hayata bakış açım değişti”

    12. sınıf öğrencisi Eylül Tutak ise Tarsus’ta bir yıl önce başladığı atölye çalışmaları ile hayatının çok değiştiğini belirterek, “Çok güzel bir etkinlik. Dışarıdan gelen arkadaşlarla dostluğumuz gelişiyor. Hem dostluğumuzu geliştirip hem de bilgilerimizi tazeliyoruz. Robot yapıyor, çeşitli etkinlikler gerçekleştiriyor ve kendimizi geliştiriyoruz. Bir yıl öncesindeki benle, şu anki ben çok farklı. Çok geliştim ve bu konuda hiçbir fikrim olmamasına rağmen, birçok fikir edindim. Hayata bakış açım değişti. Bu imkanları sağladığı için de Belediye Başkanımız Vahap Seçer’e teşekkür ederim” dedi.

  • Laboratuvara alındı, vitamin ve mineral deposu çıktı

    Laboratuvara alındı, vitamin ve mineral deposu çıktı

    Meksika’nın Saragossa Körfezi’nden yola çıkıp Okyanusu aşarak, Cebelitarık Boğazından geçip, Akdeniz üzerinden Büyük Menderes Nehri vasıtasıyla Bafa Gölü’ne gelip yaşam döngülerine devam eden yılan balıklarına yönelik incelemeler devam ediyor. Karya Farma HBX Ar-Ge Yönetim Kurulu Başkanı Hakan Başlık, gizemli yolculuklarının sırrı çözülemeyen yılan balıklarının laboratuvar sonuçlarını açıkladı.

    “Agresif kanser hastalıklarına karşı daha etkili”

    Bir süredir devam eden çalışmalarının neticeleri ile ilgili açıklama yapan Karya Farma HBX Ar-Ge Yönetim Kurulu Başkanı Hakan Başlık, “Laboratuvar ortamında yaptığımız çalışmalarda 100 gram yılan balığında 26 mg kalsiyum, 3 bin 787 İU A vitamini, 1.8 mg C vitamini, 0,64 mg demir ortaya çıktı. Aynı zamanda protein, Omega- 3 yağ asitleri, vitamin ve mineral kaynağı bakımında oldukça zengin ve yüksek yağ içeren yılan balıklarının lezzetinin yanında başta kanser hastalarının tedavisi olmak üzere fosfor bakımından zengin olması açısından da agresif kanser türü hastalıklar ile birlikte pek çok klinik tedavilere destek olarak kullanılabilmesi için üzerinde çalışmalar başlattık” dedi.

    Kanser veya tümörlerin önlenmesinde, tedavisinde veya bu hastalıklardan kaynaklanan semptomların giderilmesinde kullanılan tedavi yöntemlerin arasında günümüzde toksik etki içermeyen farmasötik bileşiklerin tercih edileceğinin öngörüldüğünü kaydeden Başlık, “Bu anlamda yılan balıkları yolculukları kadar faydaları da oldukça gizemli çıktı. Yaptığımız çalışmalarda bahsedilen farmasötik bileşiklerin sadece zararlı kanser veya tümör hücrelerine etki ediyor olması; sağlıklı hücrelere karşı bir etkisinin bulunmaması yılan balıklarının tıpta tercih konusu olmasını sağlayacaktır” dedi.
    Yapılan araştırma sonucunda; yılan balığı bileşenlerinde B6 ve C vitaminini, fosfat, sodyum, potasyum, selenyum, çinko, kükürt, manganez minerallerini içerdiği belirtildi. Yılan balığının lezzetli olmasının yanı sıra faydaları, “- Kalp ve damar sağlığını korur. Kolesterolü düşürür. Astım ve alerjik hastalıklara yararı vardır. Cinsel gücü kuvvetlendirir. Cildi kuvvetlendirir. Çatlak ve pişiklere yararı vardır. Bağışıklık sistemini güçlendirir. Beyin hücrelerini güçlendirir” ifadelerine yer verildi.

  • Sanal gözlükle Mersin’i keşfettiler

    Sanal gözlükle Mersin’i keşfettiler

    Kültürel, tarihi ve ören yerleri, zengin mutfağı ve gastronomisi ile Akdeniz’in incisi Mersin’in, ulusal ve uluslararası düzeyde daha geniş kitlelerce tanınması için çalışmalarını sürdüren Mersin Büyükşehir Belediyesi, bu kez bir AVM’de kurduğu etkinlik alanı ile vatandaşların Mersin’i yeniden keşfetmesini sağladı. Bilgi İşlem Dairesi Başkanlığı tarafından gerçekleştirilen etkinlikte vatandaşlar, ‘Sanal Gerçeklik Yöntemi ile Bilişim Tabanlı Mersin Tanıtım’ videosunu VR gözlüklerle izleyerek, kentin tarihi, turistik ve ören yerlerini sanal gerçeklik deneyimi ile gezme ve görme imkânı buldular. Ziyaretçiler Büyükşehir Belediyesinin hazırlamış olduğu ‘Antik Mersin’ projesine ait tanıtım filmini izleme şansı buldular. ‘Antik Mersin’ projesi tanıtım filmi; FPV drone ile yenilikçi bir yaklaşımla ünlü sanatçı Mazlum Kiper tarafından seslendirilerek anlatıldı. Vatandaşlar, belediyenin bu uygulaması sayesinde kenti baştan başa benzersiz bir deneyimleme fırsatı buldukları için memnuniyet duydular.

    “Büyükşehir Belediyesi olarak, yenilikçi teknolojileri takip ediyoruz”

    Vatandaşlara sanal gerçeklikle Mersin’in bilişim tabanlı tanıtımını yaptıklarını kaydeden Bilgi İşlem Dairesi Başkanlığında görev yapan Göktürk Şener; Mersin’in tanıtılması için 360 derece tanıtım videolarına önem verdiklerini belirterek, vatandaşlara VR gözlükler aracılığıyla kenti bir ucundan bir ucuna gezme ve görme hissini yaşattıklarını ifade etti. Ulusal ve uluslararası fuarlarda da Mersin’i tanıtmak için yer aldıklarını söyleyen Şener, “En son yapılan EMIT Fuarında da Mersin’in tanıtımını gerçekleştirdik. ‘Antik Mersin’ projesi tamamlanmak üzere. Proje ile Mersin’in tarihi yerlerinin illüstrasyonları çizilerek tanıtılmasını sağlıyoruz. Vatandaşlarımız, VR gözlükleri takarak Mersin’in tarihi, turistik ve ören yerlerini fotoğraf ve video ile izleme şansı buluyor” dedi.
    Büyükşehir Belediyesinin, yenilikçi teknolojileri takip eden bir belediye olduğunu aktaran Şener, “Yaptığımız projelerin sürdürülebilir olması, bizim için önem arz ediyor. Yeni teknolojileri takip ediyor ve bunu projelerimizde uygulayarak vatandaşlarımızın hizmetine sunuyoruz” diye konuştu.

    Vatandaşlar, Mersin’i VR gözlükler sayesinde yeniden keşfetti

    Etkinliğe katılan Selin Kırmızı, yapılan etkinliği çok beğendiğini söyleyerek, “Harikaydı ve videoyu izlerken uçuyormuş gibi hissediyorsun. Daha önce görmediğim yerleri gördüm. Tarsus Şelalesini çok merak ediyordum. Gitmemize gerek kalmadan, sanki oradaymışım gibi hissettim. Çok beğendim ve herkese tavsiye ediyorum” ifadelerini kullandı.
    Etkinliğe katılan çocuklardan Çağan Çekiç ise “Çok güzeldi. Mersin’in anıtları vardı. Çok büyüleyiciydi. Bugün güzel ve değişik bir deneyim yaşadım” şeklinde konuştu.

  • Yapay zeka hayatımızı şekillendirecek

    Yapay zeka hayatımızı şekillendirecek

    Yapay Zeka Mühendisliği Ana Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Cüneyt Güzeliş, “Yeni tür yapay zeka günlük yaşamın neredeyse her alanında etkisini gösterecek, yaşamı kolaylaştıracak ama bazı bilgi güvenliği risklerini de beraberinde getirecek” dedi.

    Yeni neslin ilgi odağı
    Prof. Dr. Güzeliş, yapay zekanın hayata etkisinin 2024 sonuna doğru daha çok hissedileceğini belirterek şunları söyledi:
    “Çağımızda teknolojilerin yayılım hızı geçmiş dönemlere göre çok daha yüksek. Derin öğrenme algoritmaları ve üretken büyük dil modellerinin yapay zekayı taşıdığı yeni türden yapay zeka ekosistemi aslında yeni bir geçit. Bu geçidin arkasında daha önce göremediğimiz yepyeni imkanları ve aynı anda da riskleri göreceğiz. 2024 yılının başı ve sonu arasındaki fark, 2023 sonundan 2024 sonuna kadar elde edilen farkın 3-4 kat üzerinde olacak. Farkı oluşturacak olan; temel olarak genç kuşakların iş ve eğitim ortamlarında günlük uğraşılarında başvuracakları en temel kaynağın yapay zeka sohbet robotları ve diğer yazılım ortamları olmasından gelecek.”

    Prof. Dr. Cüneyt Güzeliş, “Henüz ulaşım, alışveriş gibi günlük yaşamın bileşenlerinde yeni türden yapay zeka ekosistemi, yeni yazılımların henüz uygulamaya alınmaması nedeniyle oluşmadı. Günlük yaşamdaki etkilerinin 2024 yılı sonuna doğru hissedileceğini düşünüyorum. Ancak iş ve eğitim ortamlarında; çalışanların, öğrencilerin ve eğitimciler için yeni türden yapay zeka araçları hem en temel başvuru kaynağı oldu hem de bu türden yeni ürünlerin geliştirilmesi ve gerçekleştirilerek ekosisteme sunulmasında büyük bir ivmelenme yaşandı” dedi.

    “Aynı iş daha kısa sürede yapılacak”
    Yıllarca iş yeri ortamında çalışılmasının ulaşım açısından zaman kaybı olduğuna değinen Prof. Dr. Güzeliş, “Benim de içerisinde yer aldığım teknoloji ve iş ekosistemleri için gelecek öngörülerinde bulunan uzmanlar; on yıllardır insanın haftada 40 saat çalışmasının ve iş yerlerine taşınmak için toplu ulaşımda zaman harcamasının gereksiz olduğunu, işte geçirilen süre yerine evden çalışmanın ve kişinin kendine daha fazla zaman ayırmasının iş verimini ve üretkenliği artıracağını söylemekteydi. Salgın döneminde bunu hepimiz yaşadık. Tutucu iş görüşlerine sahip olanlar dışında herkes bu yeni duruma kendisini uyarladı. Özetle, sohbet robotları ile görsel ve konuşma-ses alanlarında ortaya çıkan yeni türden yapay zeka ekosistemi, eğer iş dünyası tutucu yaklaşırsa, geçici olarak işsizliğe yol açar. Ama yenilikçi iş çevreleri, işte ve evde iş için geçirilen zamanları azaltıp çalışanların aynı, hatta yapay zeka araçları ile daha nitelikli işi daha kısa sürede yerine getirmelerine imkan tanıdıklarında fark oluşturacaklardır. Tutucu çevreler de onları izleyecektir. Doğanın ve ekonominin gelişim çarkı dönecek, herkese doğruyu gösterecektir” diye konuştu.

    “Bilgi güvenliği en temel risk”
    Yaşar Üniversitesi Yapay Zeka Mühendisliği Ana Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Cüneyt Güzeliş, yeni nesil robotların yapay zeka algoritmaları kullanmadıklarına dikkat çekti. Bilgi güvenliğinin ise temel risklerden olduğunu vurgulayan Güzeliş, sözlerini şöyle sürdürdü:
    “Üretim hatlarında robot kullanımında aynı ortamda çalışan işçilerin iş sağlığı ve güvenliği kurallarına çok dikkat etmeleri gerekir. İş yeri yöneticilerinin de bu duruma özel eğitim vermeleri mutlak bir gereklilik. Üretim hatlarındaki robotların günümüzde çok az bir kısmı, yeni türden yapay zeka algoritmaları kullanıyor. Klasik yazılımlara dayalı çalışan robotların da oluşturduğu benzer riskler var ve birçok vaka yaşandı. Yeni türden yapay zekanın oluşturduğu en temel riskler ise aynı zamanda en yararlı, kullanışlı olduğu alanlardır. Genel olarak bilgi güvenliği en temel risk alanıdır. Artık gördüğümüze de inanmamamız gereken bir dönemdeyiz. Yeni türden yapay zeka araçları ile üretilmiş bir görselin, sesin, elektronik iletinin, kaydın, ev ödevinin, tasarımın, çizimin, raporun, spam iletilerin gerçek olup olmadığının anlaşılması insanlar için olduğu kadar bu amaçla geliştirilmiş yapay zeka araçları için de imkansız olmasa da zorluk derecesi oldukça yüksek bir görevdir.”

  • Yapay zekada ‘telif’ uyarısı

    Yapay zekada ‘telif’ uyarısı

    Yapay zekanın iş hayatından ziyade edebiyat noktasında da çalışma alanına girdiğini söyleyen Bilişim Uzmanı Hakan Topuzoğlu, “Yapay zeka bilindiği üzere insan düşünce ve davranışlarını daha hızlı bir şekilde işleyebilen yapılar diye karşımıza çıkıyor. Bugüne kadar ona soru sorabiliyorduk ya da bir konuda danışabiliyorduk. Artık iş o kadar gelişti ki iş hayatının içerisinde de birçok yerde kullanabiliyoruz. Bunlara da tamam derken bir anda edebiyatta da karşımıza çıkmaya başladı. Ben de denemiştim daha önce. Mesela ‘Erciyes’le ilgili bir şiir yazar mısın?’ diye sorulduğunda gerçekten çok da güzel bir şiir yazdı. Altına not düşmesem bir şairin yazdığı da düşünülebilirdi. İş artık kitap yazma seviyesine geldi ve şöyle ilerliyor; örneğin ekonomik gelişmeler hakkında ya da iktisat hakkında, spor hakkında konuyu belirliyorsunuz ve kitap yazmak istediğinizi söylüyorsunuz. ‘İçindekileri oluşturur musun?’ diyorsunuz ve yapay zeka içindekileri sizin için madde madde oluşturuyor. Daha sonra bu maddeleri de aşarak ilerliyor ve bunları toplayıp bir araya getirdiğiniz zaman da bir kitap haline gelmiş oluyor” dedi.

    Topuzoğlu, yapay zeka tarafından yazılan kitabın anonim olacağını ve telif hakları noktasında sıkıntılar yaşanacağını söyleyerek, “Genel anlamda baktığımızda biraz daha telif haklarını ortadan kaldıracak. Yani artık ‘Bu kitabı ben yazdım’ diyemeyeceğiz. Bu sonuçta anonim hale gelmiş olacak. Bununla birlikte şu an hukuki anlamda da çalışmalar devam ediyor ama ne yazık ki işin içinden çıkmak çok fazla mümkün değil. Yapay zeka bir fotoğraf oluşturabiliyor, resim çizebiliyor, portre oluşturabiliyor. Bunların da telif haklarının kime ait olacağı bilinemiyor. Ya da bir şiir veya kitap yazılıyor, bunun telif hakları kime ait olacak bu konu netlik kazanamıyor. Bu büyük bir tehlike. Tabii bununla birlikte kontrolünün de yapılması çok zor. Yani buradaki bilgilerin doğruluğunu da denetlemek başlı başına bir iş haline gelecek. Bu da bir takım zafiyetleri ortaya çıkaracak diye düşünüyoruz” ifadelerine yer verdi.

  • “Lokomotif sektöründe kendi sayılı ülkelerden biriyiz”

    “Lokomotif sektöründe kendi sayılı ülkelerden biriyiz”

    Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Abdulkadir Uraloğlu, bir dizi program ve ziyaretleri için Eskişehir’e geldi. Yüksek Hızlı Ten ile kente gelen Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Abdulkadir Uraloğlu, ilk olarak Türkiye Raylı Sistem Araçları Sanayii AŞ (TÜRASAŞ) Bölge Müdürlüğü’nde düzenlenen TÜRASAŞ-TCDD Taşımacılık (Eskişehir 5000) Elektrikli Anahat Lokomotifi Sözleşmesi İmza Töreni‘ne katıldı. Programa Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Abdulkadir Uraloğlu’nun yanı sıra Eskişehir Valisi Hüseyin Aksoy, Eskişehir AK Parti Milletvekili Fatih Dönmez, AK Parti Eskişehir Büyükşehir Belediye Başkan adayı Nebi Hatipoğlu, TÜBİTAK Başkanı Prof. Dr. Hasan Mandal, TCDD Taşımacılık A.Ş. Genel Müdürü Ufuk Yalçın, TÜRASAŞ Genel Müdürü Mustafa Metin Yazar ve birçok önemli isim katıldı.

    “Son 22 yılda yerli sanayimizi geliştirerek imal ettiğimiz milli teknoloji ürünleriyle dünya çapında küresel bir üretici ve ihracat ülkesi olduk”

    Bakan Uraloğlu, TÜRASAŞ Eskişehir Bölge Müdürlüğünde 95 adet “Eskişehir 5000 Elektrikli Anahat Lokomotifi”nin üretimine başlayacaklarını belirterek, “Bu yüzyıl ülkemizin dünya tarihine ‘Sanayisi güçlü, teknolojisi milli bir Türkiye’ vizyonuyla damga vurduğu bir dönem olacak. Zaten daha şimdiden sayın Cumhurbaşkanımız liderliğindeki son 22 yılda yerli sanayimizi geliştirerek imal ettiğimiz milli teknoloji ürünleriyle dünya çapında küresel bir üretici ve ihracat ülkesi olduk. Ülkemizin savunma sanayisi başta olmak üzere makine, medikal, ulaştırma, elektrik, elektronik gibi orta yüksek ve yüksek teknoloji ürünleri ihracatı 2023’te 100 milyar dolara yaklaştı. Bundan yaklaşık 60 yıl önce TÜRASAŞ’ın Eskişehir tesislerinde üretilen Devrim otomobilini engelleyenlere de Togg ile cevap verdik. Kendi arabamızı üreterek milletimizin bir özlemini bir hayalini daha gerçeğe dönüştürdük. Saatte 160 kilometre hıza sahip ‘Yeni Sakarya’ ismini verdiğimiz ilk yerli ve milli elektrikli tren seti projemizde, 2 prototip seti tamamlayarak hizmete sunduk ve seri üretimine başladık. 2030 yılına kadar bu tren setlerinin sayısını 56’ya tamamlamayı planlıyoruz. Saatte 225 kilometre hıza sahip ‘Milli Elektrikli Hızlı Tren Seti Projesi’nde de tasarım çalışmalarında son aşamaya geldik. Bu yıl prototip üretimin tamamlanmasını planlıyoruz. Milli Banliyö Tren Seti Prototip araç üretimi çalışmalarımız da devam ediyor” ifadelerini kullandı.

    “Nice başarı ve projeye TÜRASAŞ Eskişehir Bölge Müdürlüğümüzde imza attık”

    Konuşmasına devam eden bakan Uraloğlu, TÜRASAŞ Eskişehir Bölge Müdürlüğü’nün, üretim verilerine dikkat çekerken, “TÜRASAŞ Eskişehir Bölge Müdürlüğümüz; lokomotif, boji, elektrik makinaları, motor, vagon, talaşlı imalatlar ve kimyasal işlemler fabrikalarından oluşan 7 fabrika ile bütünleşmiş dev bir üretim merkezimizdir. Bugüne kadar toplam 912 adet çeşitli tipte lokomotif, 11 bin 974 çeşitli tipte vagon üretimi gerçekleştirmiştir. Sayın Cumhurbaşkanımızın vizyonunda ve liderliğinde geçen son 22 yılda; bin beygir gücünde DH10.000 tipi dizel hidrolik anahat ve manevra lokomotifi üretimi ve ihracı, 2001-2012 yılları arasında; DH7.000 / DH10.000 / DH12.000 tiplerinde toplam 31 adet lokomotif ve lokomotiflere ait yedek parçaların Irak’a ihracı, DH 12.000 tipi lokomotif 2003-2009 yıllarında; 3 bin 300 beygir gücünde DE 33.000 tipi anahat lokomotifinin imalatı, 2009 yılında; 2 adet DH12.000 tipi dizel hidrolik anahat lokomotifinin İran’a ihracı, 2013-2015 yılları arasında; denizcilik sektöründe ve Van Gölü feribotlarında kullanılmak üzere 8 adet dizel jeneratör seti üretimi, TCDD için 72 adet E 68.000 tipi yeni nesil elektrikli lokomotifin üretimi, TSI Sertifikalı yük vagonlarının seri üretimi, yazılımları milli olarak tasarlanan 1 Megavat gücünde ilk milli elektrikli lokomotif E1.000, yerli ve milli tasarımla üretilen DE 10.000 tipi dizel elektrikli lokomotifimiz gibi nice başarı ve projeye TÜRASAŞ Eskişehir Bölge Müdürlüğümüzde imza attık” dedi.

    “Lokomotif sektöründe kendi teknolojisine sahip sayılı ülkelerden biriyiz”

    Bakan Uraloğlu, “Bu alandaki ilklerin ve enlerin projesi olarakta kabul ettiğimiz Eskişehir-5000 projemizin öne çıkan birçok özelliği de bulunuyor. Örneğin; Cer motorlarının her biri 1280 kW gücündedir ve bugüne kadar ülkemizde tasarlanan en yüksek güçlü cer motoru özelliğini taşımaktadır. Cer konvertörlerinin her biri 2.5 MW gücünde olup bir raylı sistem aracı için ülkemizde tasarlanan en yüksek güçlü yüksek gerilim cer konvertörüdür. Ayrıca anahat lokomotifler için yerli olarak tasarlanmış ilk araç gövdesi, ilk boji ve ilk Tren Kontrol ve Yönetim Sistemi bu projemizle hayata geçmiştir. Üstelik Eskişehir-5000 lokomotif için geliştirilen tüm ana bileşenler ayrı birer ürün olarak ihraç edilebilir kritik teknolojiye sahip ürünlerdir. Bu ürünler, TCDD taşımacılık bünyesindeki mevcut lokomotiflerde de hem yedek parça hem de modernizasyonları kapsamında kullanılabilecektir. Hayırlı uğurlu olsun. Projemiz kamu, TÜBİTAK; üniversite ve özel sektör kuruluşlarının birlikte çalışması için de iyi bir örnek oldu. Ayrıca lokomotifimizi üretirken 115 yerli tedarikçiyle çalışarak ekonomiye ve cari açığın azaltılmasına büyük katkı sağladık. Proje kapsamında geliştirdiğimiz tüm çıktılar, katma değeri yüksek ve daha önce Türkiye’de tasarımı yapılmamış ürünlerdi. Elde edilen bilgi birikimi ve tecrübe ile ülkemizin ihtiyacı olan raylı taşıtlardaki yerlilik oranını arttırdık. Lokomotifimizin yerlilik oranı şu an için yaklaşık yüzde 65 ama seri üretimde bu rakamı yüzde 80’e çıkarmayı planlıyoruz. Buradan gururla belirtmek istiyorum ki; artık lokomotif sektöründe kendi teknolojisine sahip sayılı ülkelerden biriyiz” diye konuştu.

    “Cari açığın azaltılmasına büyük katkı sağladık”

    Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Abdulkadir Uraloğlu sözlerini ise şöyle tamamladı:
    “Ayrıca lokomotifimizi üretirken 115 yerli tedarikçiyle çalışarak ekonomiye ve cari açığın azaltılmasına büyük katkı sağladık. Proje kapsamında geliştirdiğimiz tüm çıktılar, katma değeri yüksek ve daha önce Türkiye’de tasarımı yapılmamış ürünlerdi. Elde edilen bilgi birikimi ve tecrübe ile ülkemizin ihtiyacı olan raylı taşıtlardaki yerlilik oranını artırdık. Lokomotifimizin yerlilik oranı şu an için yaklaşık yüzde 65 ama seri üretimle bu arakamı yüzde 80’e çıkarmayı planlıyoruz. Buradan gururla belirtmek istiyorum ki artık lokomotif sektöründe kendi teknolojisine sahip sayılı ülkelerden biriyiz. Elde ettiğimiz tecrübe ve bilgi birikimi sayesinde, yurtdışına bağımlılığımız kalkmış durumdadır. Tekrardan hayırlı uğurlu olsun.”

    “62 yıl önceki aynı milli ruhun milli başarının bir eseridir”

    Törende, konuşan Eskişehir Valisi Hüseyin Aksoy, “Ülkemizin ilk buharlı lokomotifi Eskişehir’de üretilmiştir. İlk elektrikli lokomotifini de Eskişehir inşallah üretecektir. Eskişehir bir demir yolu şehridir. Bundan 130 yıl önce şehirden geçen demir yolu hem Eskişehir’in hem de milletimizin geleceğini belirlemiştir. Şehri değiştiren, yıllar boyu Eskişehir sanayisinin lokomotifi olan demir yolları sektörü, sürekli bir üretim üssü olmuştur. Seferberlik ruhuyla güç şartlarda hep daha iyinin, peşinde koşan atölyesi ülke gözde kurumlarından biri haline gelmiştir. 1958 yılında, Eskişehir Demir Yolu Fabrikası adıyla yeni ve büyük hedefler için organize edilmiştir. Bu hedef ilk yerli lokomotifi imal etmektir ve 1961 yılında Türk İşçi ve Mühendisleri ülkemizde bir ilke imza atmıştır. 62 yıl önce Eskişehir ülkemizin ilk buharlı lokomotifi Karakurt’u üretmiştir. Yerli ve milli imkanlarla ilklere imza atan üretim anlayışı şimdi de ilk elektrikli lokomotif ile şehrimize bu büyük gururu yaşatmaktadır. Geçen yüzyılımızın ilk lokomotifini de Türkiye Yüzyılı’mızın ilk lokomotifini de üretmek Eskişehir’e nasip olmuştur. Eskişehir 5000 elektrikli ana hat lokomotifi, çağımızın teknolojisini yansıtmaktadır.

    Raylı sistemler karbonsuzlaştırma politikaları çerçevesinde yeni bir boyut kazanmıştır. Bu kapsamda şimdiye dek üretilen en güçlü elektrik motorunun tasarımında ve üretiminde Türk mühendis, teknisyen ve işçilerin alın ve akıl teri bulunmaktadır. Yerli ve milli tedarikçilerin yazılım ve ekipmanları üretilen bu etkileyici lokomotif 62 yıl önceki aynı milli ruhun milli başarının bir eseridir. Hem yolcu hem yük taşıyabilen bu lokomotif Ulaştırma Bakanlığı’mızın ve Sanayi Bakanlığı’yla birlikte geliştirdiği bir projedir” dedi.
    Törende, AK Parti Eskişehir Milletvekili Fatih Dönmez, TCDD Taşımacılık AŞ Genel Müdürü Ufuk Yalçın, TÜRASAŞ Yönetim Kurulu Başkanı Mustafa Metin Yazar, TÜBİTAK Başkanı Hasan Mandal ve AK Parti Eskişehir Büyükşehir Belediye Başkan adayı Nebi Hatipoğlu imzalanan sözleşmenin ve gelişmeler hakkında konuştu.
    Son olarak TÜRASAŞ Yönetim Kurulu Başkanı Mustafa Metin Yazar ile TCDD Taşımacılık Genel Müdürü Ufuk Yalçın, 95 adetlik Elektrikli Anahat Lokomotifi Sözleşmesi’ne imza atarken, protokol Eskişehir 5000’ni inceledi. Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Abdulkadir Uraloğlu ve beraberindekiler buradan Eskişehir Valiliğini ziyaret etti.

  • “Duvar Arkası Radar” itfaiyenin de envanterinde

    “Duvar Arkası Radar” itfaiyenin de envanterinde

    Türk savunma sanayii firması STM tarafından yerli ve milli imkanlarla geliştiren DAR sistemi, kapalı mekanlarda bulunan sabit ve hareketli hedef unsurlara ait konum bilgilerini iki boyutlu olarak elde etmek için kullanılıyor. Rehine kurtarma, terörle mücadele ve iç güvenlik operasyonları gibi askeri senaryolarda kullanılabilen DAR; deprem, çığ, yangın gibi çeşitli afetler sonrasında arama kurtarma faaliyetleri, insan ticareti ve göçmen kaçakçılığı ile mücadele gibi sivil amaçlar için de aktif görev yapabiliyor.
    Cumhurbaşkanlığı Savunma Sanayii Başkanlığı öncülüğünde çalışmalarını sürdüren STM, askeri ve sivil kullanım amacıyla geliştirdiği STM DAR sistemini güncellenen konfigürasyonu ile Denizli Büyükşehir Belediyesi İtfaiyesi’nin envanterine kazandırdı. Denizli İtfaiye Teşkilatı, STM DAR’ı envanterine alan ilk itfaiye teşkilatı oldu. DAR’ın kullanım eğitimleri STM tarafından itfaiye teşkilatında görevli personele verildi. STM DAR, enkaz altında canlı tespit radarı olarak kullanılacak.
    Kahramanmaraş merkezli 6 Şubat depremlerinde arama ve kurtarma görevlerinde aktif olarak kullanılan DAR, 50’den fazla kişinin enkaz altındaki konumunu tespit ederek, sağ kurtarılmasını sağladı. Sistem, enkaz altında bulunan canlının nefes hareketlerinden, nefes alıp vermesinden, el kol hareketlerinden, mikro-makro hareketlerden yerini tespit edebiliyor.

    “Anlık tespit yapabiliyoruz”

    DAR’ın radyo frekans sistemiyle çalıştığını belirten Kıdemli Tekniker Onur Aydoğdu, “Bir dizi sinyal üretiyoruz cihazdan. Ürettiğimiz sinyaller, duvarın arkasına geçerek duvarın arkasında bulunan bir canlı varsa bu canlı mikro veya makro hareket yapıyorsa, onlardan gelen sinyaller tekrar bize ulaşıyor. Cihazımızda kaç metrede ve mesafede olduğunu ekranda görebiliyoruz. Biz anlık tespit yapabiliyoruz. Duvara göre değişiyor. Şu anki örnekte aldığımız duvarımız tabliye beton dediğimiz beton duvar ya da tuğla, ahşap, tahta gibi çeşitli duvarların arkasından da geçebiliyor” ifadelerini kullandı.
    Sistemin tek duvarda 22 metre mesafeye kadar hareket algılayabildiğini dile getiren Aydoğdu, “Bir radyo frekans sistemiyle çalıştığından dolayı bir sinyal üretiyoruz ve sinyal gönderiyoruz. Bu sinyal ister istemez arkasında daha fazla duvar var ise sinyaller yayılacağından dolayı bize sinyaller zayıf kalacağından ister istemez mesafemiz düşecektir” diye konuştu.

    “Deprem bölgesinde genelde elle taşınarak kullanıldı”

    DAR sistemini tek kişinin kullanabildiğine dikkat çeken Aydoğdu, “Kurulumu tek kişi tarafından rahat bir şekilde yapılabiliyor. Deprem bölgesinde genelde elle taşınarak kullanıldı. Düğmeye basıldığında bir iki dakika içerisinde açılıyor ve anlık tespit yapabiliyoruz. 6,5 kilo ağırlığındadır. Bir kişinin rahat bir şekilde taşıyabileceği ağırlıktadır ve boyut olarak da bir insanın göğüs kafesi boyutunda olduğundan dolayı bir insanın girebileceği her yere girebilir” dedi.

  • Sincan’da bilim ve teknolojide büyük hamle

    Sincan’da bilim ve teknolojide büyük hamle

    Sincan Belediyesi ve T3 Vakfı birliğiyle gençlerin bilim, teknoloji, yazılım, donanım ve kodlama gibi alanlarda eğitim alabileceği “Bilim Sincan” hizmete açıldı. Gençlere yeni ufuklar açacak olan “Bilim Sincan”, yeni nesillerin bilimle iç içe olmasını amaçlıyor.

    Açılış törenine Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mehmet Fatih Kacır da katıldı. Açılışta konuşan Sincan Belediye Başkanı Murat Ercan, şunları kaydetti:
    “Gençlerin akademik ve eğitim hayatına dokunuyoruz. Sadece bununla da yetinmiyoruz. Hamdolsun 5 yıllık dönemde havuzlardan gençlik merkezlerine, futbol, voleybol, basketbol sahalarına kadar gençlerin kullanabileceği çok sayıda spor alanı kazanırdık. Kültürle ilgili de çok işler ortaya koyduk, Sincan’ı bir kütüphaneler şehri yaptık.”
    “Bilim Sincan” projesinin detaylarını aktaran Ercan, “Yeni bir eseri hayata geçiriyoruz, inşallah daha da güzel adımlar atacağız. Bu kompleks o kadar fonksiyonel ki her türlü etkinlik, her türlü proje eklemlenebilir buraya. İnşallah buranın devamıyla ilgili düşüncelerimiz var” ifadesini kullandı.

    Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mehmet Fatih Kacır ise, “Hangi projeyi hazırlamışsa yeter ki gençlerimiz için olsun, onları bilim ve teknolojiyle buluşturmak için olsun, biz Murat Ercan başkanımızın sonuna kadar yanındayız, arkasındayız. Bugün de Sincan’ımıza Bilim Merkezi kazandırmanın mutluluğunu yaşıyoruz. Sincan Bilim Merkezi ile gençlerimizin bilim ve teknolojiye olan ilgisi artacak ve geleceğin bilim insanlarını keşfetmemizi sağlayacak. Merkezimizde astronomi, uzay ve havacılık, doğa bilimleri, tasarım ve teknoloji alanlarında 5 atölyeyle gençlerimize edindikleri teorik bilgileri pratiğe dökme ve kendi projelerini geliştirme imkanı sunacağız. Ayrıca Bilim Merkezimiz sayesinde önümüzdeki eğitim yılında faaliyete geçireceğimiz Dene Yap Teknoloji Atölyesi’yle de Sincanlı gençlerimizi erken yaştan itibaren geleceğin teknolojileriyle buluşturacağız” dedi.

    TÜBİTAK Başkanı Hasan Mandal ise bilim ve teknoloji için en önemli unsurun insan kaynağı olduğunu belirterek, “Bizim kaynağımız çocuklarımız, gençlerimiz, teknoloji yıldızlarımız. İnsan kaynağımız sadece bugünün ihtiyacını değil gelecek için, insanlık için, ülkemiz için gerekli olacak teknolojileri geliştirecek ve bunun için bilgiyi üretecek” açıklamasında bulundu.
    T3 Vakfı Mütevelli Heyeti Üyesi ve Yönetim Kurulu Başkanı Elvan Kuzucu Hıdır ise gençler için üretimin önemine işaret etti. Hıdır, “Bilim Türkiye projesiyle hedeflediğimiz amaç gelecek nesillerimizin sadece tüketen değil aynı zamanda da üreten ve keşfetme arzusuyla sürekli öğrenen bir ruha sahip olmalarıdır. Geleceğin Özdemir Bayraktarları Aziz Sancarları bilim merkezlerinde yetişecek, gençlerimiz önce ülkemiz, sonra tüm insanlığın faydası için teknolojiler geliştirecek” şeklinde konuştu.

    Bilim Sincan bünyesinde sergi alanı, Doğa Bilimleri Atölyesi, Tasarım Atölyesi, Matematik Atölyesi, Astronomi-Havacılık ve Uzay Atölyesi, Teknoloji Atölyesi, Deneyap Atölyesi gibi birimler yer alıyor. Açılan atölyelerle küçük çocukların ve gençlerin okul dışı öğrenmeleri kolaylaştırılırken, öğrenciler aynı zamanda hem eğlenecek hem de yeni deneyimler kazanacak.

  • Hedefi Türkiye’de çalışmak

    Hedefi Türkiye’de çalışmak

    Eskişehir Teknik Üniversitesinde, 55. TÜBİTAK Lise Öğrencileri Araştırma Projeleri Bursa Bölge Yarışması Ödül Töreni düzenlendi. Törende Bursa Bölgesi içinde yer alan Eskişehir, Bursa, Çanakkale, Yalova, Balıkesir, Bilecik ve Kütahya illerinden katılan öğrencilerin başarıları dikkat çekti. Eskişehir’deki lise öğrencilerinin de çok sayıda öğrenci dereceye girerek öğretmen ve ailelerin gururlandırdı. Farklı kategorilerde farklı dereceler elde eden öğrencilerin bazılarının projeleri ise yurt dışından kabul aldı. Kanserli hücreleri sağlıklı hücrelere zarar veremeden öldüren projesi ile Fizik Alanı’nda birincilik alan Eskişehirli Umut Şahan’ın hedefi ise yurtdışında kendini geliştirip Türkiye’ye dönerek çalışmalarına devam etmek.

    “Ben hepsine teşekkür ediyorum”

    Öğrencilerin yaptığı projelerin önemine dikkat çeken TÜBİTAK Başkanı Hasan Mandal şöyle konuştu;
    “Türkiye’nin şu an eş zamanlı 12 ilinde Türkiye’nin tüm öğrencilerinin yarıştığı lise öğrencilerimizin yarıştığı araştırma projelerinin bölge finallerini gerçekleştiriyoruz. Türkiye’deki tüm öğrencilerimiz 23 binden fazla projeyle, 37 bine yakın arkadaşımız, lise öğrencimiz, 12 farklı alanda bugünün ihtiyacı, geleceğin ihtiyacı sorunları, güçlüklere cevap bulabilmek için fikirlerini projelendirip yarıştılar. Ve bugün de onun bölge finali vardı. Bursa Bölgesi olarak ifade ettiğimiz ama Eskişehir Teknik Üniversitesi’nin ev sahipliğinde buraya gelen işte arkadaşlarımızdan 101 projemiz, 214 tane arkadaşımız projelerini burada sergilediler. Ben hepsine yürekten teşekkür ediyorum. Ülkemizin geleceğine baktığımız zaman Türkiye Yüzyılını konuştuğumuz zaman Türkiye Yüzyılı, Türkiye’nin gençliğiyle işte o gençlik burada o gençlik ihtiyaçlarımızı, güçlerimizi, sorunlarımızı birileri çözsün diye değil, biz buradayız, güçlük varsa ihtiyaç varsa biz onları çözmeye hazırız diyen gençlerimiz hepsini tebrik ediyorum. Tabii bu sürecin devamında Mayıs ayının sonunda Türkiye finali yapılacak Ankara’da işte 12 bölgede dereceye girenler, arkadaşlarımız bölge birincileri, 12 farklı alandaki bölge birincileri bu kez Türkiye’de yaşayacaklar. Ve orada başarılı olanlar da ülkemizi dünyada temsil etmek üzere her yıl Amerika’da gerçekleştirilen mühendislik ve teknoloji yarışmasına gidecekler. Türkiye artık teknolojileri kullanan değil, tasarlayan, geliştiren bir ülke ve onu en iyi yapan da bu gençlerimiz. Teknofest’te bu sürecin diğer bir parçası. Dolayısıyla bu arkadaşlarımız projelerini fikirden aynı zamanda orada ürüne tasarıma dönüştürüp yarıştırıyorlar. Yani ben tüm gençlerimizi buraya gelen herkes başarılı olan bu öğrencilerimiz 23 bin tane projeden 37 bin öğrencimiz var seçilerek buraya geldiler. Ben hepsine teşekkür ediyorum, danışmanlarına teşekkür ediyorum, ailelerine teşekkür ediyorum ve inşallah ülkemizin geleceği için hayırlı olsun diyorum ve Türkiye Yüzyılı gençlerimizle birlikte gelişmeye devam edecek. Benim kendi üniversitem, 17 yıl çalıştığım, görev aldığım Eskişehir Teknik Üniversitesi. Her zaman ev sahipliklerinin, profesyonelliğinin en iyi biçimde yapıldığını bildiğim için ve bugün de onu en iyi biçimde gerçekleştirdik. Bu kapsamda ESTÜ rektörüne ve Eskişehir Valimize teşekkür edip, minnetlerimizi sunuyoruz.”

    “Biz çok memnun olduk”

    Bölge finaline ev sahipliği yapmaktan duydukları mutluluğu dile getiren Eskişehir Teknik Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Adnan Özcan, “Öncelikle tüm konuklarımızı buraya geldikleri için çok teşekkür ediyoruz, biz çok memnun olduk. Gençlerimizin bu kadar istekli yeteneklerini sergilemeleri için fırsat sunduğu TÜBİTAK’ımıza da, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığımıza da ayrıyeten teşekkür ederiz” dedi.

    “Amerika’ya kabul aldım”

    Eskişehir Fatih Fen Lisesinde öğrenim gören Umut Şahan, 2 senedir üzerinde çalıştığı proje ile kanserli hücreleri, sağlıklı hücrelere zarar vermeden öldürmeyi başardı. 55. TÜBİTAK Lise Öğrencileri Araştırma Projeleri Bursa Bölge Yarışması Ödül Töreni’nde Fizik Alanı’nda birinci olan Şahan, “2 senedir hazırlanıyorum yarışmaya. Birçok kez projemiz hakkında çalışmalar yaptık. Birçok defa başarısızlığa uğradığımız anlar oldu ama hiçbir zaman yılmadan projemizi son haline kadar yetiştirmeyi başardık. Ben sonra sınıf öğrencisiyim 12. sınıf. İşte anca mezuniyet seneme kendi projemi yetişmeyi başardım ve TÜBİTAK tarafından değer görüp bölge birinciliğe layık görüldü. Projem biraz uzun ama kısaca şöyle söyleyebilirim, birtakım çalışmalar sonrası sağlıklı hücrelere zarar vermeden kanserli hücreleri öldürmeyi başardık. Çok büyük bir sevinç yani aslında tarif edilebilecek bir durum değil. Çünkü 2 senedir çalıştığım bir işin hani emeğinin karşılığını alıyorum ve hani büyük bir sevinç içerisinde sahneye konuşabildim ilk başta ve sevdiklerimle görüşüp hemen sahneye koştum. Yani şu an bile daha kafamı tam toplamış değilim. Ben Amerika’ya kabul aldım, yaptığım çalışmalarla. Buradan yerli çalışmalarını genişletip yurt dışına daha da gelişmeye sonra ülkeme dönüp stratejik alanlarda çalışmayı planlıyorum ama şu anki kısa dönem hedefim Ankara’da finale kalıp birincilik ödülünü kazanmak” diye konuştu.

    “Çok yoğun şekilde çalıştık”

    Sabiha Gökçen Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi öğrencilerinden oluşan grup ise Tarih Alanı’nda birinci oldu. derece elde eden grup adına konuşan 11. sınıf öğrencisi Salih Safa Öğmen şöyle konuştu;
    “TÜBİTAK’ta Tarih Alanında bölge birincisi olduk, ilk Türk yolcu uçağı Nu.D-38 ve havacılık meşalesi Selahattin Reşit Alan. Selahattin Reşit Alan’ın ne kadar değerli olduğunu bildirmek istedik daha fazla yaymak için. Eskişehir Sabiha Gökçen Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi’nde meslek öğrencileri olarak tarih literatürüne katkıda bulunmak istedik ve inşallah Türkiye’de de arkadaşlarımız ve kendimizi temsil edeceğiz. Yaklaşık 2 buçuk aylık bir sürecimiz vardı. Çok yoğun şekilde çalıştık ama emeğimizin karşılığını aldığımızı düşünüyoruz, inşallah Türkiye. Projeyi daha da ileriye götürmek, herkes tarafından tanınmasını sağlamak istiyoruz. Türkiye’de derece almak istiyoruz ve daha fazla insanın bu projeyi duymasını istiyoruz.”

  • Ağrı’dan 2 proje Türkiye finaline yükseldi

    Ağrı’dan 2 proje Türkiye finaline yükseldi

    Ağrı İl Milli Eğitim Müdürü Hasan Kökrek, yaptığı açıklamada, TÜBİTAK tarafından düzenlenen yarışmaya 5 projeyle katıldıklarını belirterek, “Bu projelerden 4’ü bölge finalinde dereceye girdi. 2 proje de Türkiye finaline yükseldi. Bu büyük bir başarıdır. Öğrencilerimizi, öğretmenlerimizi ve okul yöneticilerimizi tebrik ediyorum” dedi.
    Kökrek, Türkiye finaline yükselen projelerin Hüseyin Celal Yardımcı Fen Lisesi’nin “Volkanik Toprakların Tarım Alanlarına Taşınmasının Yüksek Verimli Ürün Alımına Etkisi, Ağrı İli Örneği” ve Tutak Anadolu İmam Hatip Lisesi’nin “Geçmişten Geleceğimize Türk ve İslam Sembollerinin Senteziyle Yeni Tasarım Örnekleri” olduğunu söyledi.
    Bölge finalinde dereceye giren diğer projelerin ise Taşlıçay Anadolu İmam Hatip Lisesinin “Kırmızı Lahana Bitkisi ile Renklendirilmiş Arpa Bitkisinden Biyoplastik Yapımı” ikinci, Şerife Bacı Anadolu Lisesinin “Ortaöğretim Coğrafya Derslerinde CBS’nin Yeri, Önemi ve Gerekliliğine İlişkin Öğrenci Görüşleri” üçüncü ve Doğubeyazıt Rıza Ertuğrul Eryılmaz Anadolu Lisesinin “Güvenli Yaya Yolu” beşinci olduğunu kaydetti.
    Kökrek, projelerin hazırlanmasında emeği geçen Ar-Ge ekibine de teşekkür ederek, Türkiye finalinde başarılar diledi.
    Türkiye Finali, Mayıs’ta Ankara’da yapılacak.