Kategori: Bitlis

  • İtalya ve Avrupa’ya kurutmalık domates

    İtalya ve Avrupa’ya kurutmalık domates

    Nisanda ekimi yapılan domatesler, hasat edildikten sonra ağustos ve eylül aylarında kurutulma işleminden geçiriliyor. Domatesler, kesilerek kavurucu sıcakta 10-12 gün içinde doğal olarak kuruduktan sonra makarna sosu ve pizzada kullanılmak üzere İtalya ve Avrupa ülkelerine gönderiliyor.

    Adilcevaz ilçesinde hasat edilerek kurutulmak için tarlalara serilmeye başlanan yaklaşık 4 bin ton domates, güneş altında doğal yöntemlerle kurutulduktan sonra ihraç ediliyor. Lezzeti sebebiyle çok talep gören Bitlis’in kuru domatesi dünya sofralarında da yerini almaya başladı. Özellikle Güneydoğu illerinden gelen tarım işçileri tarafından hasadı yapılan domatesler, büyük bir titizlikle ikiye kesilip tuzlandıktan sonra beyaz örtüler üzerinde kurutulmaya bırakılıyor.

    Adilcevaz’da 25 yıldır domates üretimi yapan çiftçi Cüneyt Duk, geçen yıl yaptıkları deneme üretiminin ardından bu yıl kurutmalık domates sektörüne de girmeye başladıklarını söyledi. Duk, “Yaklaşık 25 yıldır domates üreticiliği yapıyorum. Geçen yıl domates kurutma işine girdik ve 100 dönüm arazi ile başladık bu işe. Bu yıl bunu yükselterek 250 dönüm ekili alanımız mevcuttur. Kurutmuş olduğumuz bu domateslerin tamamını başta İtalya olmak üzere Avrupa ülkelerine ihraç ediyoruz. Bu domateslerimiz makarnada sos ve pizza yapımında kullanılıyor. İstihdama da katkımız oluyor. Bu yıl itibari ile 150 ile 200 arası tarım işçisi çalışıyor. Bu sayıyı önümüzdeki yıllarda daha da arttırarak hem işçimize hem de bölgedeki çiftçimize alternatif ürün olarak sunmayı düşünüyoruz” diye konuştu.

    Bu yıl yaklaşık 4 bin ton domates kuruttuklarını ifade eden Duk, “Sergi alanımızda yıllık 4 bin ton üretimimiz vardır. Bu 4 bin ton üretimden yaklaşık 10-12 kilodan 1 kilo domates kurusu elde ediyoruz. İlçe ekonomisine alternatif bir ürün olarak sunuyoruz. Burada genelde sofralık domates ekiliyor. Piyasası belli olmuyor günbegün değişiyor. Ama ekmiş olduğumuz bu domatesin sabit bir piyasası var. Çiftçinin piyasa düşecek mi diye herhangi bir korkusu olmuyor. Rahat bir şekilde alım garantili olarak domatesini ekip pazarlayabiliyor. Kendi ektiğimiz 250 dönümün haricinde de çifti arkadaşlarımızdan domates alıp burada kurutuyoruz” diye konuştu.

    Manisa’dan gelip kuru domatesleri alıp İtalya ve Avrupa’ya ihraç eden İsmail Mürselim de, 10 yıldır Güneydoğu Anadolu Bölgesinde yapığı işi son iki yıldır Bitlis’te de yaptığını belirtti. Mürselim, çiftçilerle sözleşmeli tarım yaptıklarını ifade ederek, “Ege Bölgesinde uzun yıllardan beridir yapmış olduğumuz bu kurutulmuş domates işini Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesine 10 yıldır taşımaktayız. Daha önce Şanlıurfa, Mardin ve Diyarbakır’da yaptığımız işi iki yıldır Bitlis’in Adilcevaz ilçesinde de yapmaya başladık. Burada çiftçilerimizle sözleşmeli tarım yapıyoruz. Cüneyt Duk çiftçimizle 250 dekarla başladık. Diğer çiftçilerimizden de sözleşmeli olarak aldığımız domatesleri sergi alanında kesip kurutup ihracatını yapıyoruz” şeklinde konuştu.

     

  • Boz ayılar aç kalınca çöplüklere dadandı

    Boz ayılar aç kalınca çöplüklere dadandı

    Dünyanın ikinci, Avrupa’nın ise en büyük krater gölü olan Nemrut Krater Gölü civarında yaşayan yetişkin ve yavru ayılar, sürü halinde gezerek insanlardan sonra yiyecek arıyorlar. Genelde tek olarak dolaşan ayılar, son zamanlarda sürüler halinde gezerken, bu sürülere birkaç aylık olan iki yavru ayı da katıldı.

    Piknik için bölgeye gelen ziyaretçilerin verdiği yiyeceklerle karınlarını doyuran ayılar, insanlar gittikten sonra da çöp konteynerlerini devirip poşetleri parçaladılar. Sevimli halleriyle Nemrut’un maskotu haline gelen boz ayı kardeşler, Nemrut’un ziyaretçi sayısını da arttırdı.
    Nemrut Krater Gölü çevresindeki yetişkin ve yavru ayılar, piknik yapan vatandaşlardan arta kalan atıkları yerken kameralara takıldılar. Nemrut Krater Gölü, doğal güzelliklerin yanı sıra sıcak ve soğuk gölleri, buz mağarası, buhar bacası ve çeşitli kuş türlerini bünyesinde barındırıyor.
    Avrupalı Seçkin Destinasyonlar (EDEN) Projesi çerçevesinde “Mükemmeliyet Ödülü” alan ve el değmemiş doğasıyla her yıl çok sayıda turisti ağırlayan Nemrut Krater Gölü, yerli ve yabancı turistlerin ilgisini çekiyor.

    Doğal güzelliği dolayısıyla ekoturizm potansiyeli yüksek olan ve bu alanda çok sayıda göçmen kuş türünün yanı sıra keklik, ördek, martı, kaya kartalı, tavşan, tilki, kurt ve ayılara rastlanıyor.

    Bitlis Eren Üniversitesi (BEÜ) Öğretim Üyesi Dr. Cihan Önen, Nemrut Krater Gölü çevresinde görünen 7, ancak görünmeyen pek çok ayının olduğunu söyledi. Önen, “Nemrut’ta çok uzun yıllardan beri gözlemler yapmaktayım. Gözlemlerimi kayıt altına almaktayım. Uzay, su altı ve vahşi yaşam gözlemciliği yapıyorum. Son zamanlarda 4 tane ayı insanlar tarafından görünür oldu. Ayrıca bir anne ve iki yavru ayı da görünmekte.

    Anne ve yavru ayılar genellikle gece görünürdü. Son zamanlarda gündüzleri de görünür oldu. Anne ayı yavrularına bölgeyi tanıtmakta ve besin kaynaklarına ulaşmayı öğretmekte. Toplamda sık sık görünür olan 7 ayı daha çok insanların piknik yaptığı yerlere gelmektedir. Bu ayıların yanı sıra kaldereda insanlara gözükmeyen pek çok ayı var. Ayıların insanlar arasında olması bunların evcil olması anlamına gelmez. Fakat pek çok inanımız bunun farkında değiller. Ayıları beslemeye çalışıyorlar ve ayılarla fotoğraf çekmek istiyorlar. Bu da haliyle bir hayli tehlikeli bir durum olabilir” dedi.

  • Harik ustasının Müslüm Gürses hayranlığı

    Harik ustasının Müslüm Gürses hayranlığı

    Lise yıllarından bu yana büyük bir hayranlık duyduğu Müslüm Gürses’in bütün albümlerini toplayan Yılmaz; bilgisayar, tablet ve akıllı telefon yerine antika sayılabilecek kasetçalarda dinliyor. Bitlis’te 26 yıldan beridir yöresel ayakkabı üretimi ile uğraşan 2 çocuk babası 43 yaşındaki Yılmaz, çocukluğundan beri hayranı olduğu arabesk müziği sanatçısı Müslüm Gürses’in kasetlerini biriktirdi. Bitlis’te yöresel ayakkabı harik sanatının son temsilcisi Haydar Yılmaz, harikleri örerken yıllarca biriktirdiği Müslüm Gürses kasetlerini dinliyor.

    Müslüm Gürses’in bugüne kadar çıkardığı kasetlerden 85 tanesini alarak koleksiyon yapan Yılmaz, gençlik yıllarında kazandığı harçlıklarından aldığı kasetlere de gözü gibi bakıyor. Kasetleri dolabında saklayan, zaman zaman da çıkarıp tozlarını alan Haydar Yılmaz, yeni nesil dijital cihazlarda dinlemek yerine kasetleri müzik çalara takarak dinlemeyi tercih ediyor.

    Haydar Yılmaz, Müslüm Gürses dinleyerek ördüğü harikleri daha kısa sürede tamamladığını belirterek, “Bitlis’e özgü harik geleneksel ayakkabısının son ustasıyım. 1996 yıllarında bu mesleğe başladım. Yaklaşık 26-27 yıldır bu mesleği yapıyorum. Harik mesleğine başlamadan önce başka bir hayranlığım vardı, o da Müslüm Gürse hayranlığıydı. Kasetleri çıktığı zaman hemen alıyordum. Kasetleri topladım, eksik olanları da buldum, seriyi tamamladım. Şu anda Müslüm Gürses’in bütün kasetleri bende mevcut. İş yaptığım zaman özellikle Müslüm Gürses’i dinlediğim zaman verimim artıyor, daha çok yapıyorum. Müslüm Gürses hayranlığı yaklaşık 30 yılı buluyor. Tabi o zamanlar kaset vardı. Bilgisayar, telefon ve şu anki teknolojik ürünler yoktu. Kasetleri teypte dinliyorduk. Şu an bile bilgisayar ve telefon gibi ürünlerde dinlemekten zevk almıyorum. Daha şok kasetten dinliyorum. O zamandan beridir kasetçalarımı da kasetlerimi de muhafaza ettim. İnşallah dinleyerek de devam edeceğim” dedi.

    Harikin Bitlis’e özgü geleneksel bir ayakkabı olduğunu da ifade eden Yılmaz, “Yöre halkı ayakkabı olmadan kullandığı bir ayakkabı çeşididir. Tamamıyla el işçiliği ve 4-5 günde bir çift yapılabiliyor. Ayakkabı kullanıldıkça unutulmaya başlandı. Şu anda benden başka yapan yok. Kurslar açıyorum, kursiyerler yetiştiriyorum. Onlara hariki öğretiyorum. Harik’in yanında kursiyerlerim ister istemez Müslüm Gürses’i dinledikleri için hayranı oluyorlar. 85’e yakın Müslüm Gürses kaseti bende mevcut. Bütün şarkılarını seviyorum ama Güldür Yüzümü, Gitme, Küskünüm ve Anlatamadım albümleri bende farklı bir yere sahip” diye konuştu.

  • Tozlu ve zorlu yolculuk

    Tozlu ve zorlu yolculuk

    Türkiye’nin 3. Büyük dağı olan 4058 rakımlı Süphan Dağı eteklerinde hayvanların meraya yolculuğu sürüyor. Tozlu ve bir o kadar zorlu yolculuk sonucu hayvanlar, Süphan Dağı eteklerindeki yaylalara götürülmeye devam ediyor.

    Gün içerisinde süt sağımı için kilometrelerce toprak yoldan köye getirilen hayvanlar, sağımı yapılarak 2-3 saat dinlendirildikten sonra tekrar tozlu yollardan meralara götürülüyor.

    Budaklı Köyü Muhtarı Rıdvan Emen, hayvanların meraya götürülmesinde çok zorluklar çektiklerini belirterek, “Meralarımızda su kaynaklarının olmaması çok üzücü bir durum haline geldi. Hayvanlarımız sağım, dinlenme ve su ihtiyaçlarının giderilmesi için köye getiriyoruz” dedi.

  • Bakan Koca Ahlat Devlet Hastanesi’nde

    Bakan Koca Ahlat Devlet Hastanesi’nde

    Sağlık Bakanı Fahrettin Koca’yı, hastane girişinde Bitlis İl Sağlık Müdürü Uzm. Dr. Mustafa Ekici, Ahlat Devlet Hastanesi Başhekimi Uzm. Dr. Mehmet Yozgat, Hastane Müdürü Salih Akçınar, Müdür Yardımcısı Emin Şeker ve hastane personeli tarafından karşılandı. Hastane personeliyle tek tek tokalaşan Bakan Koca, daha sonra hastanede tedavi gören hastaları ziyaret etti.

    Çocuk hastalarla yakından ilgilenen Bakan Koca onlara çeşitli hediyeler verdi. Daha sonra hasta personelinin katılımıyla bir toplantı yapan Bakan Koca burada durum değerlendirmesi yaptı. Bakan Koca’ya ziyareti anısına Bitlis İl Sağlık Müdürü Uzm. Dr. Mustafa Ekici, Ahlat Devlet Hastanesi Başhekimi Uzm. Dr. Mehmet Yozgat tarafından Ahlat Bastonu hediye edildi. Bakan Koca hastane personeliyle hatıra fotoğrafı çektirdikten sonra hastaneden ayrıldı.

    Sağlık Bakanı Fahrettin Koca yaptığı ziyarete ilişkin olarak sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda, “Malazgirt Zaferi’nin yıl dönümü için bulunduğumuz Ahlat’ta devlet hastanemizi ziyaret edip hastalarımıza geçmiş olsun dileklerimizi sunduk ve her hastane ziyaretimizde olduğu gibi buradaki çalışma arkadaşlarımızla bir araya gelerek sorunları karşılıklı değerlendirdik” ifadelerini kullandı.

  • “Türkiye olarak kardeşlik seferberliğine ihtiyacımız var”

    “Türkiye olarak kardeşlik seferberliğine ihtiyacımız var”

    Cumhurbaşkanı Erdoğan, Malazgirt Zaferi’nin 952’nci yılı etkinlikleri çerçevesinde Bitlis’in Ahlat ilçesindeki Çarho mevkiinde düzenlenen kutlama etkinliklerine katıldı. Burada toplanan kalabalığa hitap eden Erdoğan, Malazgirt Zaferi’nin 952. yıl dönümünün hayırlı olmasını dileyerek, “Bir sene sonra şehitlerimizin kanıyla yoğrulmuş bu topraklarla bizi buluşturan Rabbime hamd ediyorum. Bugün bir kez daha demiri demirle dövenlerin, Anadolu’yu aşkla yoğuranların destanına şahitlik ediyoruz. Bugün bir kez daha cesaret ve mücadeleleriyle ölümü öldürenlerin yiğitlerin hikayelerini yeniden hatırlıyoruz. Dünyaya insan hakları, demokrasi dersi verenlerin çoğu, geçmişteki ayıplarını nasıl örteceklerini düşünürken biz hamd olsun ecdadın zaferlerini şeref madalyası olarak göğsümüzde iftiharla taşıyoruz. Bizi anlamak ve bizi tanımak isteyenler hiç uzağa gitmesinler, buraya gelsin. Türk milletinin şanlı tarihini öğrenmek isteyenler Ahlat ve Malazgirt’i ziyaret etsin” dedi.

    “Burası Belh ve Buhara ile birlikte Kubbetül İslam yıllarına sahip 3. yerdir” diyen Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü:
    “Ahlat 8 bin 200 ecdat mezarıyla birlikte bu topraklardaki mevcudiyetimizin sicil belgesidir. Selçuklu kabristanlığındaki her bir şahideyi aynı zamanda bir hafıza kaydı olarak görüyoruz. Selçuklu, Osmanlı ve Cumhuriyetle birlikte geleceği yürüyoruz. Şair buraları bakın nasıl anlatmış, ‘Ahlat yurdun tapusudur, Şehri ecdat yapısıdır, Büyük Malazgirt Zaferi fetihlerin kapısıdır.’ Evet bu mısralarda anlamını bulan zaferden bir gün önce Sultan Alpaslan’ı ve ordularını gazaya hazırlayan yiğitleri, gazaya katılan Ahlat beylerine, Ahlatlı neferlere Yüce Allah’tan rahmet diliyorum. Anadolu’nun Fatihi Malazgirt destanının şanlı komutanı Sultan Alpaslanı, ve istiklalimiz uğruna asırlardır canlarını ortaya koyan tüm şehitlerimizi ve gazilerimizi şükranla yad ediyorum. Ahlat yolunda elim bir trafik kazası sonucunda kaybettiğimiz Prof. Dr. Ahmet Haluk Dursun Hocamıza da bu vesileyle bir kez daha rahmet diliyorum.”

    Tarihimizde ‘zaferler ayı’ olarak geçen ağustos ayını anlamına ve önemine uygun şekilde hep birlikte idrak ettiğimizi söyleyen Erdoğan, “Bugün Ahlat’tayız. Yarın inşallah Malazgirt’te olacağız. 30 Ağustos’u Ankara’da kutlayacağız. Ardından 85 milyon olarak 29 Ekim’de cumhuriyetimizin 100. yılına ulaşmasının sevincini yaşayacağız. Geçmişten ders çıkartarak, ibret alarak daha müreffeh ve daha güçlü bir geleceğe yürüyeceğiz. Tarihimizde çok önemli bir kilometre taşını ifade eden bu seneyi iyi şekilde değerlendirmenin gayretindeyiz. Zaferlerimizin ve gurur günlerimizin her birinde ülkemizde yeni dönemin milletimizin fertleri arasında yeni bir kucaklaşmanın zemini haline getirmek istiyoruz. 6 Şubat’ta asrın felaketi olan depremlerle sarsıldığımız, akabinde rekabet seviyesi yüksek bir seçim geçirdiğimiz bu süreçte Türkiye olarak böyle bir kardeşlik seferberliğine ihtiyaç duyuyoruz” diye konuştu.

    Erdoğan, 31 Mart’ta yapılacak yerel seçimlere de değinerek, “Şimdi hep beraber 31 Mart’a hazırlanıyor muyuz? 31 Mart’ta başta İstanbul ve Ankara olmak üzere buraları şu anda maalesef adeta çöp, çukur ve çamura çeviren zihniyetten geri alıyor muyuz” şeklinde konuştu.
    Erdoğan, yaptığı ziyaretin ardından beraberindeki cumhur ittifakı partisinin liderleri ve bakanlarla Han Otağı’na geçti. Geceyi Ahlat’ta geçirecek olan Erdoğan’ın yarın Malazgirt’e geçmesi bekleniyor.

  • Malazgirt Zaferi kutlamaları devam ediyor

    Malazgirt Zaferi kutlamaları devam ediyor

    Ahlat ilçesindeki Millet Bahçesi 1071 Alparslan Otağı’nda yapılan etkinlikler renkli görüntülere sahne oluyor. Türkiye’nin çeşitli şehirlerinden gelen karakucak güreşleri, vatandaşlardan büyük ilgi gördü. Han Çadırı önünde düzenlenen güreş müsabakaları, davul zurna eşliğinde cazgırlarla devam etti. Yapılan müsabakalar sonunda dereceye giren güreşçilere madalyaları daha sonra verilecek.

    Güreşleri izlemeye gelen vatandaşlardan Özcan Okuyucu, “Etkinliklerde en beğendiğim güreş müsabakaları oldu. Güreş müsabakalarını izlemeye geldim. Güreş müsabakaları çok çekişmeli ve güzel geçiyor. İnşallah bu festival ülkemize ve Ahlat’ımıza hayırlı olur” ifadelerini kullandı.

    Vatandaşlardan Zeki Yavuz ise Ahlat’ta çok güzel şenlikler yapıldığını belirterek, “Güreş müsabakalarına katıldık. Çok beğendik. Her taraf neşelidir. Çok beğeniyoruz. İnsanlar eğleniyor. Bu tür etkinliklerin sık sık yapılmasını bekliyoruz” dedi.

  • Bitlis’te ayılar kovaladı, vatandaşlar kaçtı

    Bitlis’te ayılar kovaladı, vatandaşlar kaçtı

    Dünyanın ikinci büyük krater gölü olan Nemrut Krater Gölü civarında yaşayan boz ayılar, adeta kalderanın maskotu haline geldi. Özellikle son dönemde bölgeyi ziyarete gelen ziyaretçilerin yiyecek vermesiyle piknik alanlarına daha çok uğrayan boz ayılar, zaman zaman yürekleri ağızlara getiriyor. Bölgeye olan ilgiyi bir hayli arttıran ayılar, kendilerine yaklaşan vatandaşlara saldırması ve onları kovalamaları kameralara yansıdı.

    Uzmanların “yaklaşmayın” uyarılarına rağmen kalderada ayılarla karşılaşan vatandaşlar, onlara yiyecek verip fotoğraf çektirme konusunda ısrarcı olunca zaman zaman saldırıya da maruz kalıyor. Özellikle bölgeye piknik yapmaya gelen ziyaretçilerin geride bırakmış olduğu yiyecekleri yemek için gündüz vaktinde kaldera içine kadar inen ayılar, tehlikeyi de beraberinde getiriyor. Kameralara da yansıyan görüntülerde sayıları 4-5’i bulan ayı sürüsünün kaldera içinde kadar indikleri, vatandaşların da onları elleriyle beslemeye çalıştıkları görülüyor.
    Gündüz ve gece vaktinde kalderada bulunan vatandaşlarla zaman zaman burun buruna gelen ayıların sevimli halleri gülümsetirken, zaman zaman gösterdikleri saldırgan tavırlar ise çevredekileri ürkütüyor.

  • Kavurucu sıcakta tarlada ekmek mücadelesi

    Kavurucu sıcakta tarlada ekmek mücadelesi

    Bitlis’in Tatvan ilçesine bağlı Yelkenli köyünde çalışan mevsimlik tarım işçileri, bu yıl sıcak havayla mücadele ediyor. Uzmanların dışarıya çıkılmaması konusunda uyarı yaptığı öğle saatlerinde bile güneşin altında çalışan işçiler, sabah saat 07.30’dan akşam 20.00’ye kadar mesai yapıyor. Yevmiye usulü ile çalışan işçiler, güneşin etkili olduğu saatlerde tarlada yetişmiş olan sebzeleri toplamaya devam ediyor.

    Sıcak havada çalışmanın çok zor olduğuna dikkat çeken ve bu sene hava sıcaklıklarındaki artışın net bir şekilde hissedildiğini söyleyen işverenler ise tarımcılıkla uğraşmaya devam edeceklerini dile getirdi.

    Ekmek parası için mücadele ettiklerini dile getiren Enver Tarlan, “Ekmek paramızı kazanmak için tarlalarda çalışmaya devam ediyoruz. Evet, bu sene aşırı bir sıcaklık var ama ekmek parası, mecbur katlanacağız” dedi.

    Hava sıcaklığındaki artışı hissettiklerini dile getiren tarım işçisi Muhammed Ali Tarlan da, “Güneşte çalışmak çok zor ama yapacak bir şey yok, rızkımızı kazanmak için çalışmaya mecburuz. Bu seneki hava sıcaklıklarındaki artışı net bir şekilde hissedebiliyoruz” şeklinde konuştu.

  • Arin Gölü’nün renkli misafirleri

    Arin Gölü’nün renkli misafirleri

    Adilcevaz ilçesine yaklaşık 30 kilometre uzaklıkta bulunan Arin Gölü, göç sırasında her yıl olduğu gibi bu yıl da flamingoları ağırlamaya başladı. İran’dan göç ederek Van Gölü’ne gelen flamingolar, Van’ın Erçek Gölü’nde ve Bitlis’in Adilcevaz ilçesinde bulunan Arin Gölü’nde de yoğun bir şekilde görülüyor. Arin Gölü’nün sığ alanlarında yaklaşık 4 ay kadar konaklayan ve beslenen flamingolar, gezginler ve kuş gözlemcileri tarafından da büyük ilgi görüyor. Havadan çekilen görüntülerde, Arin Gölü üzerinde adeta dans ederek görsel şov yapan flamingolar, kuş ve doğa fotoğrafçılarının da ilgi odağı haline geliyor.

    Flamingoların Arin Gölü’nü renklendirdikleri eşsiz görüntüleri görmek için bölgeye gelen Mehmet Şakir Oruçlu, “Arin Gölü yaklaşık 200 kuş türünü bünyesinde barındırmaktadır. Bunlardan bir tanesi de flamingolardır. Flamingolar İran’ın Urumiye Gölü’nden havaların ısınmasıyla beraber buraya göç etmektedirler. Burada da belli bir süre kaldıktan sonra havaların soğumasıyla beraber daha sıcak bölgelere göç etmektedirler” dedi.

    Gezgin olarak Arin Gölü’ne giderek flamingoları izleyen Sinan Şarkbülbülü ise “Arin Gölü’ne geldik. Flamingoların çok güzel görüntüsüne şahit olduk. Yeni yeni gelmeye başlamışlar. Flamingolar 4 ay bu gölde kalırlar ve ondan sonra başka bölgelere göç ederler” diye konuştu.

    Doğa fotoğrafçısı Şahin Şerefoğlu da, flamingoların Arin Gölü’nde oluşturduğu eşsiz manzaraya hayran kaldıklarını söyledi. Şerefoğlu, “Geçen yıl ve daha önceki yıllarda da geldik, Arin Gölü’ne flamingo fotoğrafları çekmek için. Gerçekten muhteşem. Bunların göç yollarından birisi de Arin Gölü’dür.

    Muhteşem görüntüler çektik. Herkesin buraya gelmesini öneriyorum. Doğu Anadolu’da çok nadir olan yerlerden birisidir. Süphan Dağı’nın dibinde Van Gölü’nün üstünde ikisinin ara yerinde gerçekten görülmeye değer bir ortam, herkesi buraya fotoğraf çekmeye davet ediyorum” dedi.