Kategori: Burdur

  • Burdur’da ilk kadın belediye başkanı oldu

    Burdur’da ilk kadın belediye başkanı oldu

    31 Mart Yerel İdareler Seçimleri’nde Burdur’un Bucak ilçesinde Cumhuriyet Halk Partisi’yle girdiği seçimde resmi olmayan sonuçlara göre 11 bin 57 oy alarak yüzde 39,99 ile Bucak Belediye Başkanı seçilen 28 yaşındaki Hülya Gümüş, Burdur’un hem ilk kadın belediye başkanı hem de en genç belediye başkanı seçilerek tarihe adını altın harflerle yazdırdı. En son 50 yıl önce CHP’li Cemal Aktaş’ın kazandığı Bucak Belediyesi’ni 50 yıl sonra tekrardan CHP’ye kazandıran Gümüş, bayrağı teslim almanın gururunu yaşadığını dile getirdi.

    28 yaşındaki Makine Mühendisi Hülya Gümüş’ün başarılı siyaset dönemi 2020 yılında Bucak Gençlik Kolları Başkanlığı’na seçilmesiyle başladı. Gençlik kolları ile birlikte Bucak’ta çalışmalar yapan Gümüş, 2023 yılında gerçekleştirilen 28’inci Dönem Milletvekili Seçimleri’nde Cumhuriyet Halk Partisi’nden 2. sıra milletvekili adayı oldu. Bu süreçte Burdur genelinde ilçe ilçe, köy köy gezerek halkın sempatisini ve güvenini kazandı. Milletvekilliği seçimlerinde kaybeden Gümüş, pes etmeyip Belediye Başkanlığı Seçimleri için aylar öncesinden çalışmalarına başladı. Bucak’ta gece gündüz demeden herkese ulaşmak için sokaklarda olan Gümüş kendini halka ispatlayarak Bucak Belediye Başkanı seçildi. Seçim sonrası gelen zaferle Bucak Halkı sokaklara dökülürken Belediye Binası önünde gerçekleştirilen kutlamalarda binlerce kişi Gümüş’ün sevincine ortak oldu.

    “Aydınlık yarınların mimarları gençler ise gençlerin söz sahibi olması gerekir”

    Tarihte hep gençlerin isimlerinin söylenip vurgulandığını ama en başta siyaset olmak üzere yaşam alanlarında çok fazla şans verilmediğini belirten Bucak Belediye Başkanı Hülya Gümüş:
    “Ben bunu hep şöyle örneklendiriyorum; ‘gençlik kollarına girin, siyasete atılın’ dendi ama sadece bayrak asmaktan broşür dağıtmaktan öteye ilerlenmesi engellendi. Bunun için Cumhuriyet Halk Partisi aileme çok teşekkür ediyorum. En başta bu cesareti ailenden toplaman lazım, daha sonra partinden. Sağ olsun Bucak da bana sahip çıktı, kızına, gencine sahip çıktı. Buradan gençlere şunları söylemek istiyorum, ne olursa olsun mücadelelerinden vazgeçmesinler. Çünkü aydınlık yarınların mimarları gençlerse eğer gençlerin de mutlaka bu ülke hakkında söz sahibi olması gerekir. İnşallah da bu saatten sonra, bu süreçten sonra hep böyle olacaktır” ifadelerini kullandı.

    “Kadınlar yapamaz, elinin hamuruyla ne işi var söylemleri artık bir kenara bırakıldı”

    Burdur’da kadınlara karşı yapılan ön yargıları kırarak Burdur’da ilk kadın Belediye Başkanı seçilen Hülya Gümüş, “Bucak’ta, Burdur’da ilk kadın Belediye Başkanıyım. Bu beni gerçekten çok mutlu ediyor. Bu bir gurur olmasıyla birlikte aynı zamanda maalesef üzüyor. Biz doksan yıldır siyasetin içerisindeyiz, seçme seçilme hakkımızı doksan yıl önce aldık. Ama bu topraklara uğramaması ne üzücü. İnşallah bu devri kapattık. Artık kadınlarımızın aktif rol alması için önünde hiçbir engel olmadığını gösterdik. İşte kadınlar yapamaz, elinin hamuruyla ne işi var, kadın başına ne yapacaksın söylemleri artık bir kenara bırakıldı. Sağ olsun gerçekten Bucak halkı bana güvendi, bütün hemşerilerim bana güvendi, İnşallah onların güvenlerini boşa çıkartmamak için daha çok çalışacağız. Daha çok bir arada olacağız. Güzel işler yapacağız inşallah” şeklinde konuştu.

    “Gençlik çoban ateşi yakacağız burada yeni nesil siyaseti uygulayacağız”

    Cumhuriyet Halk Partisi’nin Bucak’ta belediyeyi en son 50 yıl önce Cemal Aktaş ile aldığının altını çizen Hülya Gümüş, “Cemal Aktaş Başkanımın çok ayrı bir yeri vardı. Şu an bayrağı elinden almak çok mutlu edici bir durum, çok gurur verici bir durum. Maalesef partimizi Bucak’ta tanıtamadığımızı düşünüyorum şimdiye kadar. Biz bu yola çıktığımızda, dedik ki ‘Gençlik çoban ateşi yakacağız burada yeni nesil siyaseti uygulayacağız’. Kapı kapı gezdik, çalmadığımız kapı, sıkmadığımız el kalmadı. Çünkü biliyoruz ki dokunmak lazım. İnsanların bizden en büyük isteği şuydu yaptığımız ankette; ulaşılabilir bir belediye başkanlığı. ‘Benim belediye başkanım seçim zamanında nasıl geziyorsa seçimden sonrada ben ona ulaşabileyim, telefonlarımı açsın, beni ziyaret etsin, halimi hatırımı sorsun’. Bizim çalışkanlığımız biraz ön plana çıktı. O sayede de sağ olsun vatandaşlarımız bize güven duydu, oylarını verdiler. İnşallah onları mahcup etmeyeceğiz” dedi.

    “Memleket güzel olacak ise gençlerin renkleriyle olacak”

    Gençlerin ve kadınların asla umudunun kırılmaması gerektiğini düşündüğünü belirten Hülya Gümüş, “Çünkü gerçekten ülke düzelecekse, memleket düzelecekse, bu hep birlikte, birlik beraberlik içerisinde olması gerekiyor. Bu çerçevede kadınlarımızın artık evde hapis olmasına karşı çıkıyoruz. Onları sahaya alıyoruz, siyasete alıyoruz, aktif iş hayatına alıyoruz. Gençlerimizde şu an çok büyük bir gelecek kaygısı var biliyorum. Elindeki fırsatı yurt dışına kaçmakla değerlendirmek istiyorlar. Biz onlara şunu söylüyoruz; Biz kimseyi dışarıya göndermek istemiyoruz, burada eğer güzel olacaksa memleket onların renkleriyle, hepimizin renkleriyle olacak. Sadece omuz omuza mücadele etmeyi bilelim, birbirimizi destekleyelim, birbirimize mutlaka omuz verelim. Onun haricinde bizim yıkamayacağımız hiçbir duvar yok Allah’ın izniyle” ifadelerini kullandı.

  • Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin Burdur’da

    Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin Burdur’da

    Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin, birtakım ziyaretlerde bulunmak ve toplantı düzenlemek üzere Burdur’a geldi. İlk olarak Burdur Valiliği’ni ziyaret eden Bakan Tekin’i Burdur Valisi Türker Öksüz ve protokol üyeleri çiçek ile karşıladı. Burdur Valiliği’nde Valilik Şeref Defteri’ni imzalayan Bakan Tekin bir süre burada sohbet ettikten sonra Ercan Akın Fen Lisesi’nde öğretmenler ve öğrenciler ile bir araya geldi.

    Milli Eğitim Bakanı Tekin’in programı öğleden sonra Gazi İlkokulu ziyareti, esnaf ziyareti ve AK Parti iftar programında vatandaşlarla bir araya gelme olarak devam edecek.

  • Teklifleri umursamadan, arazisini jandarmaya bağışladı

    Teklifleri umursamadan, arazisini jandarmaya bağışladı

    Burdur’un Bucak ilçesi Boğazköy’de eşi öldükten sonra tek başına yaşayan Fatma Arıcan (81), Burdur-Antalya kara yolu üzerinde bulunan yaklaşık 3 dönümlük arazisine talip olan ve daireler teklif eden birçok kişi olmasına rağmen bütün teklifleri geri çevirerek kendisiyle ilgilenen jandarmaya arazisini bağışladı. 1950 yılında ailesi ile Bulgaristan’dan göç eden Arıcan, Bucak ilçesinde tanışıp evlendiği eşiyle çalışmak için önce Antalya’ya, oradan da Almanya’ya işçi olarak gitti. Almanya’da çalıştığı 14 senenin ardından Bucak’a geri dönen Arıcan çifti, babasından kalan araziye ev yaparak burada yaşamını sürdürdü. Bahçesine diktikleri ağaçları gözü gibi büyüten Fatma Arıcan, çocuğu olmayınca vefat eden kardeşlerinin çocuklarını evlendirip onlara daire ve dükkan hediye etti. Eşi vefat ettikten sonra tek başına yaşamını sürdüren Fatma Arıcan, kendisini sürekli ziyaret eden ve yardımına koşan jandarmaya büyük bir jestte bulundu.
    Hayat hikayesini duygulanarak anlatan Fatma Arıcan, “Benim çocuğum olmadı ama vefat eden kardeşlerimin kızlarını kendi çocuklarım gibi gördüm. İkisini de evlendirdim. Birine daire verdim, dükkan verdim, diğerine burada sattıkları bir arsa vardı, onu başkasına verdirmedim, satın alıp tekrar hediye ettim. 1985 yılında Almanya’dan geri döndük. Bu evi yaptık eşimle. Burada kaldık” dedi.

    “Arazimi devlete bağışladım”

    Birçok talibi olmasına rağmen arazisini devlete bağışladığını söyleyen Fatma Arıcan, “Almanya’dan geri döndüğümüzde eşimle beraber burayı Kızılay’a bağışlamıştık. Ama Kızılay şimdiye kadar arayıp sormadı. Ama ben ölmüş olsaydım yine gelip alacaklarmış burayı. Eşim vefat ettikten sonra ben de Bucak İlçe Jandarma Karakolu’na giderek yerimi bağışlayacağımı söyledim. Yerim çok güzel, eğer alırsanız bağışlamak istiyorum dedim. Onlar da şaşırdılar. Bizim daha önce böyle bir şey başımıza gelmedi dediler. Gelip de kimse böyle bir teklifte bulunmamışlar daha önce. Ben de benim arazimi alacaksınız dedim onlara, ben size bağışlamak istiyorum dedim. Böyle bir bağışta bulunduğum için çok sevinçliyim. Çünkü devlete gitmesini istiyorum. Ben öldüğümde başkası sanki bana hayrı mı olacak. Burası devlete kalacak” sözlerini sarf etti.

    “Bana jandarma bakıyor”

    Jandarma ekiplerinin sürekli ziyaretine gelerek yardım ettiğini de söyleyen Fatma Arıcan, “Bana jandarma bakıyor zaten. Başka bir bakanım yok. İki tane kız evlendirdim ama ikisi de gelmiyor. İşleri çıkarsa öyle geliyorlar. Jandarmaya buranın tabusunu verdiğim için akrabalarım beni mahkemeye vereceklerini söylemişler. Beni mahkemeye verseler de burayı alamayacaklar. Antalya’daki kardeşimin kızına iki tane daire teklif etmişler, burası için arsayı bize versin demişler ama on tane daire verseler yine de vermeyeceğim kimseye. Ben devletime veriyorum. Bir gün iki kişi geldi arazi arıyorlarmış, köyden de buraya göndermişler. Ne kadar para istersen biz vereceğiz dediler, ben de bana para lazım değil emekli maaşım bana yetiyor dedim, vermedim. Benim devletten başka kimsem yok. Ben devlete dayanıyorum sadece. Jandarmalar her zaman gelip halimi hatırımı soruyorlar, hasta olduğum zaman doktora götürüyorlar sağ olsunlar. Devletimiz hiçbir zaman yıkılmasın. Allah devletimize daha çok versin. Her zaman onlara dua ediyorum. Jandarma için, devletimiz için kötü bir şey söyleyen olursa hemen karşısında dururum” diyerek duyduğu sevgiyi dile getirdi.

  • Tedbir alınmayan metruk bina tehlike saçıyor

    Tedbir alınmayan metruk bina tehlike saçıyor

    Burdur’un tarihine ışık tutan eski mahalleleri, gelen turistlerin ilgisini çekse de bazı binaların harap görüntüleri yanından geçenleri yıkılma korkusuyla endişeye düşürüyor. Bazı konaklar restore edilip tekrar turizme kazandırılırken, bazıları da kendi haline çürümeye bırakılmış durumda.
    Burdur merkez Değirmenler Mahallesi Divanbaba Caddesi Yurtçıkmazı Sokak üzerinde bulunan tarihi bina da bunlardan bir tanesi. Neredeyse yarısından fazlası yıkılan metruk bina, çevrede yaşayanlar için büyük tehlike oluşturuyor. Burdur Belediyesine binanın yıkılması üzerine verilen dilekçelerin ardından yalnızca bir tarafına konulan 1 metrelik bariyerli önlem yeterli olmadı.

    “Eve korkarak girip çıkıyoruz”

    Evlerine giden tek yolun metruk binanın kenarından geçtiğini ve her gün bir parçası çöken binanın kenarından geçerken tedirgin olduklarını ile getiren mahalle sakini Sinan Yerli, “Evimizin yan tarafında bulunan metruk bina yıkılmak üzere. Hatta bir kısmı da yıkılmış durumda. Her gün çatıdan kiremitler düşüyor. Ben bu konu hakkında şikayetimi Burdur Belediyesine, Burdur Valiliğine, CİMER’e ve çeşitli birimlere yaptım. Can ve mal güvenliğimizin olmadığını söyledim. Bu başvurulara ait resmi belgeler elimizde var. Bunun ardından buraya gelip ölçüm yapıldı ama bize yıkılacak mı, restore edilecek mi herhangi bir açıklama yapılmadı. Biz bu evden şikayetçiyiz. Binanın çatısı yan komşunun evine doğru kaymış durumda. Neredeyse yıkılmak üzere hatta bir kısmı yıkıldı. Yaklaşık iki kamyon toprak çıkarıldı oradan. Ben evime giremiyorum korkudan. Benim evime gelen misafirlerim korkuyor. Can ve mal güvenliğim yok şu an. Her gün çatıdan bir şeyler düşüyor yola. Burdur Belediyesi’nin getirdiği birer metrelik bariyer var. Bunlar mı benim canımı kurtaracak? Ben derdimi kime anlatayım? Ben evime giremiyorum. Bunun bir çözümü yok mu? Çok mağdur durumdayım” dedi.

    “Mahalleli olarak şikayetçiyiz”

    Kendileri gibi birçok komşusunun da bu metruk binadan şikayetçi olduğunu dile getiren Sinan Yerli, “Benim gibi komşularımda şikayetçi. Ahmet Bey var yan komşumuz, sonra yaşlı bir amcamız var burada, zaten adam zor yürüyor. Benim annem ve babam da yaşlı. Onlar da kaç kez şikayette bulundu. Bunun dışında bu eve tinercisi, alkoliği bilmediğimiz bir sürü insan girip çıkıyor. Evi yakma durumları bile olabilir. Çocuklar gelip altında oynuyor. Bu bina az daha yıkılırsa ben evime giremeyeceğim. Benim burası dışında evime girebileceğim başka bir yol da bulunmuyor. Sadece bu giriş var. Ya bana bir giriş kapısı bulsunlar ya da bu evi yıksınlar. Biz 15 senedir burada yaşıyoruz. 15 senedir dilekçelerimizi veriyoruz. Ama hiçbir tedbir alınmıyor. Belediye Fen işlerinin aldığı tek önlem bu bariyerler. Bu binanın artık ayakta duracak hali yok. Biz buradan geçerken üzerimize binadan bir şeyler düştüğünde yaralanıp ölebiliriz. O zaman bunun mesuliyetini kim alacak?” şeklinde konuştu.

    Bina yıkılırsa evi zarar görür diye kendisine emekli maaşıyla kulübe yapıyor

    Metruk binayla bitişik bir evde tek başına yaşayan komşularının metruk bina evinin üzerine yıkılırsa evsiz kalırım korkusuyla kendine kulübe inşa ettiğini de söyleyen Sinan Yerli, “Bizim yaşlı bir amcamız var komşumuz. Eğer bu ev benim evimin üzerine yıkılırsa ben nerede kalacağım korkusu yaşıyor. O yüzden emekli maaşıyla her ay bir parçasını yaptırdığı bir kulübe inşa ediyor. Evine bir şey olursa en azından bunun içinde yaşarım diye düşünüyor. Bizim her yere dilekçe verdiğimiz halde bir sonuca ulaşamadığımızı bildiği için evsiz kalmamak için kendisine küçük bir kulübe inşa ediyor. Benim zaten üç günlük ömrün kaldı en azından bir şey olursa bu ömrümü geçirebileceğim bir kulübem olsun diye düşünüyor” sözlerini dile getirdi.
    Metruk bina kenarında bulunan evlerinde annesi ile birlikte yaşayan Seçil Yerli Ayaz ise “Bizim sıkıntımız bu metruk binanın ya yapılması ya da yıkılmasıdır. Ama bu bina ne yapılıyor ne de yıkılıyor. Defalarca dilekçeler verdik. Belediye valiliğe top atıyor. Valilik belediyeye top atıyor. Ama bir türlü bir çözüme ulaşılamıyor. Bizim isteğimiz bu sorunun bir şekilde çözülmesi. Tek derdimiz bu. Burada çocuklar oynuyor. Allah korusun herhangi bir can kaybı sorunu yaşanabilir ya da başka bir durum olabilir. Bazen içeriye tinerciler, alkolikler giriyor, onlara da bir zarar gelebilir. Bizim korkumuz bu. Bu sorunu kimin çözmesi gerekiyorsa bir an önce çözüme ulaşılsın” dedi.

  • Komşusuna kızdı, araca kurşun yağdırdı

    Komşusuna kızdı, araca kurşun yağdırdı

    Olay saat 02.00 sıralarında Burdur Merkez Konak Mahallesi Cengiz Topel Caddesi ile Fevzi Paşa Caddesi kesişiminde meydana geldi.

    İddialara göre otomobiliyle caddeye gelen N.D.(71) karşı apartmanda oturan Gökhan Güler’e ait otomobilin çöp konteynerinin yerine park edilip konteynerin de başka bir tarafa alındığını görünce sinirlendi. Bunun üzerine otomobilinden inen N.D. bagajda bulunan ruhsatsız av tüfeğini çıkararak Güler’in otomobiline 7 el ateş etti. O sırada bölgede devriye görevinde olan ve silah seslerini duyan bekçiler olay yerine gelerek N.D.’yi etkisiz hale getirdi. Olay yerine çok sayıda polis ekibi sevk edildi. Olay esnasında evinde uyuyan Gökhan Güler camından dışarıya baktıklarında polis ve bekçileri gördü. Polislerin aracının fotoğrafını çektiğini görünce merak edip aşağıya indiğinde büyük bir şok yaşadı. Bölgeye gelen olay yeri inceleme ekipleri cadde üzerinde ve saçmaların zarar verdiği otomobil üzerinde inceleme yaparken olayın şüphelisi N.D., polis ekipleri tarafından karakola götürüldü.

    “Olay anında araç içerisinde olabilirdik, şikayetçiyim”

    Olay anında evinde olan ve silah sesleri üzerine çıkıp baktığında aracının zarar gördüğünü fark eden Gökhan Güler, “Ben esnafım, kuaför dükkanı işletiyorum. Şahsı kesinlikle tanımıyorum. Hiçbir husumetim de yok ama gecenin bir vakti 7 el ateş etmiş, aracıma sıkmış. Bende olayın bu kadarını biliyorum. Aracımın kapısında, camında, önünde kurşun izleri var. Şahıstan şikayetçiyim çünkü küçük bir çocuğum var, ailem var, sorumlu olduğum kişiler var. İçinde biz de olabilirdik, farklı şeylerde olabilirdi. Ben aracımı evimin altına park etmiştim. Silah sesine uyandım, baktım ki dışarda polis ekipleri var. Sonra aşağıya baktığımda polis arkadaşlar bizim aracın fotoğrafını çekiyorlar, hemen aşağıya inip baktığımda bizim araca sıktığını öğrendim” ifadelerine yer verdi. Ayrıca Güler, araçlarını park ettiklerinde oranın boş olduğunu kendilerinin çöp konteynerini oynatmadıklarını dile getirdi.
    Olayda kullanılan ruhsatsız tüfeğe polis ekipleri tarafından el konulurken olayla ilgili inceleme başlatıldı.

  • “Cezaevlerinde 158 bin kursiyer eğitimi aldı”

    “Cezaevlerinde 158 bin kursiyer eğitimi aldı”

    Açılış programında konuşan Bakan Yılmaz Tunç, İş Yurtları Tesislerinin ekonomiye önemli katkısı olacağını belirtti. Hükümlülerin ıslahına yönelik birçok tesisin olduğunu söyleyen Tunç “Süt işleme tesisi, 3 bin 600 küçükbaş hayvan kapasiteli 4 adet keçi ağılı, İş yurtlarımızda üretilen ürünlerin Satış Mağazası ve Restoranının açılışını gerçekleştireceğiz. Hem Burdur’umuzun ekonomisine hem de cezaevlerindeki hükümlülerin ıslahına ve topluma kazandırılmasına katkı sağlayacak bu atölye ve tesislerin ülkemize, milletimize, Burdur’umuza hayırlı olmasını diliyorum” dedi.

    “Hukuk devletinin amacı adaletin tecellisidir”

    “Hukuk devletinin amacı adaletin tecellisidir, adaletin tesisidir, adalete güveni sağlamaktır” diyen Bakan Tunç; “Adaletin tecellisinin en önemli kısmı ceza adaleti sistemidir. Ceza adaleti sistemi dediğimiz zaman ceza adaleti üç aşamadan oluşuyor. Öncelikle bir fiilin suç olup olmadığının araştırılması soruşturma aşaması, sonrasında gerçekten o suçu işlenip işlemediğini araştırılması kovuşturulması yargılama aşaması dediğimiz sonrasında da ceza verildikten sonra infaz aşaması. İnfaz aşamasıda ceza adalet sisteminin en önemli kısmı. Çünkü bu aşamada özellikle suç ve suçluyla mücadele de önemli çalışmaları gerçekleştirilmesi gerekiyor. İnfaz aşaması öyle olmalı ki bir daha o hükümlü cezaevinden ayrıldıktan sonra topluma kazandırılabilsin, bir daha suç işlemesin. Toplumu suçtan koruma anlamında da infaz aşamasında çok önemli olduğunu belirtiyoruz. Tabi bugün ceza adalet sisteminin infaz aşaması ile ilgili önemli bir kısmını önemli bir örneğini Burdur’da gerçekleştiriyoruz ve kısa süre önce temelleri atılan bu tesislerin biraz sonra açılışını gerçekleştireceğiz ve özellikle ceza infazında suçluların topluma kazandırılması ile ilgili olarak önemli bir faaliyetin burada örneğini gerçekleştirmiş oluyoruz. Tabi infaz sadece suçluyu cezalandırmak değil. Evet suçluyu cezalandırmak infazın önemli amacı ama cezalandırdıktan sonra suçlunun o yaptırımla karşılaşan kişinin sonrasında bir meslek sahibi olması topluma faydalı bir kişi olarak cezaevinden çıkıp bir daha suç işlemesi asıl infaz sisteminin en önemli amacı sosyal devlet olmanın gereği olarak bunu gerçekleştiriyoruz.” dedi.

    “2023 yılında cezaevine giren okuma yazma bilmeyen 3 bin 575 kişi okuma yazma öğrendi”

    Ceza evlerinde hükümlülerin eğitimi ve mesleki deneyim kazandırılması ortasında da çok önemli çalışmalar gerçekleştirdiklerini belirten Bakan Tunç; “Ceza evlerimiz aynı zamanda eğitim kurumları. Şu anda cezaevlerimizde 300 bine yakın tutuklu ve hükümlü var. Bunlardan 60 binden fazlası eğitim öğretim görüyor. İlkokuldan ortaokula, ortaokuldan lise, üniversite yüksek lisans eğitimlerine varıncaya kadar önemli eğitim kademelerinden geçiyorlar. Bugün itibari ile cezaevlerinde 893 öğretmen görev yapmakta. 63 bin 888 hükümlü ve tutukluda eğitim görmekte. Açılan kurslar sayesinde 2023 yılında cezaevine giren okuma yazma bilmeyen 3 bin 575 kişi okuma yazma öğrendi. Okul bazında hesap edecek olursak yaklaşık 30 tane ilkokula, 120 dersliğe bedel. 53 bin 118 tutuklu ve hükümlü ortaokul ve lise eğitimi, 9 bin 476 hükümlü ise üniversite eğitimi görüyor. 61 yüksek lisans 21’de doktora öğrencisi var. 39 tane adalet mesleki eğitim merkezimizde de bin 80 tutuklu ve hükümlü eğitim görüyor. Bu merkezlerde ustalık, kalfalık ve çıraklık gibi belgeler verilerek hükümlüler tahliye olduktan sonra bu belgeler sosyal hayata katıldıktan sonra iş ve meslek sahibi olma noktasında önemli bir fayda sağlıyor. Milli eğitim Bakanlığımızla yaptığımız koordinasyonlar neticesinde hem bu merkezlerin sayısını artırıyoruz hem de çok programlı Anadolu Lisesi açarak 6 lisede eğitim öğretim faaliyetleri devam ediyor. Cezaevlerinde açılan kurslarda şu ana kadar 158 bin kursiyer eğitimi aldı. 12 bin 809 çeşitli kurslar düzenlendi bunların içerisinde okuma yazma, manevi, dini sosyal kültürel ve sportif alanlarda da çok kurs faaliyetleri yapılarak hükümlülerimizin hem meslek edinmeleri hem de tahliye olduktan sonra da topluma kazandırılmaları konusundaki çalışmalar hızlı bir şekilde devam ediyor” dedi.

    İş yurtlarımız üretimin hiç durmadığı bir fabrika gibi çalışmalarına devam ediyor.

    Türkiye genelinde 403 Ceza ve İnfaz Kurumumuzda toplam 367 işyurdu müdürlüğünde bin 700 atölye ve tesisimiz bulunduğunu söyleyen Bakan Yılmaz Tunç;” Bu işyurdu atölyelerinde gıdadan, tarım ve hayvancılığa, mobilyadan el sanatlarına, tekstilden hazır giyime, metal işlerinden inşaat ve onarım işlerine kadar 200’den fazla meslek dalında işbaşı meslek eğitimi veriyoruz. Bu tesislerde her yıl ortalama 58 bin 500 hükümlü ve tutuklu çalışıyor.Başta tarım ve hayvancılık sektörlerinin yanı sıra endüstriyel üretimde de öne çıkarak yerli ve milli üretimi destekleyen İşyurtları Sistemimiz milli ekonomimize katkı sağlarken buradan elde edilen gelir adalet hizmetlerine harcanıyor.

    Açılışı gerçekleştirilen Burdur İşyurtları Atölye ve Tesisleri hakkında da bilgi veren Bakan Tunç; “698 bin metrekare büyüklüğündeki Burtrak arazisi üzerine kurulan bu işletme hükümlü ve tutuklulara meslek edindirmek, onları topluma kazandırmak, barındırmak ve ıslah etmek amacıyla 7 Aralık 2018 tarihinde Orman Bölge Müdürlüğü’nden Bakanlığımıza tahsis edildi ve hemen faaliyetlerine başladı. Bu yerleşkede İşyurdu Müdürlüğümüze bağlı işkollarında toplam 52 personel ve 104 hükümlü çalışıyor. Bu yerleşke içindeki işkollarına baktığımızda, mobilya ve ağaç işleri atölyesinden küçükbaş hayvancılığa, tarım işkolundan, terzi işletmeciliğine, fırın atölyesinden yöresel gıda üretimine kadar birçok alanda hizmet sunuluyor. Bugün de İşyurtları Kurumumuza bağlı Burdur E Tipi Kapalı Açık Ceza İnfaz Kurumu İşyurdu Müdürlüğü tarafından işletilecek. Bin 200 metrekare kapalı ve Bin 200 metrekare açık alana sahip, restoran, dinlenme tesisi ve halka açık satış mağazasının, 600 metrekare kapalı alana sahip, keçi sütünden peynir ve dondurma üretimi yapacak Süt İşleme Tesisimizin ve Toplam 3 bin 600 küçükbaş hayvan kapasiteli 4 keçi ağılının açılışını gerçekleştiriyoruz. Bu ağıllarımızın içinde 3 farklı ari ırk keçi besiciliği (Honam, Saanen ve Halep cinsi) yapılacak olması bakımından ülkemizde uygulanan tek tip proje konumundadır. Ağıllarımızda halihazırda toplam 640 keçi ve 300 oğlak bulunmaktadır. Bunların yanı sıra, plastik mamul üretime yönelik 1.200 metrekare kapalı alana sahip atölyemizin yapımı devam ediyor. Yine 20 dönüm lavanta bahçesi de yerleşkemiz içerisinde bulunuyor.Bu tesislerin faaliyete geçirilmesinde emeği olan tüm personelimize İşyurtları Daire Başkanlığımıza teşekkür ediyor, atölye ve tesislerimizin hayırlı uğurlu olmasını diliyorum” şeklinde konuştu.

    Açılışın ardından tesiste incelemelerde bulunan Bakan Tunç ve beraberindekiler buradan önce Burdur Valiliği’ne daha sonra Pazar yerine gezerek vatandaşlarla sohbet etti. Vatandaşlara salep ikram eden Tunç partililerden Ak Parti Belediye Başkan Adayı Mehmet Şimşek için destek istedi.

  • Çörekotu kahvesine ilgi büyük

    Çörekotu kahvesine ilgi büyük

    Gölhisar İlçesi Konak Mahallesinde 1975 yılında kahvehane olarak çalıştırdıkları işletmede müşterileri için çay bardağından hazırladıkları Çörekotu Kahvesi’nin hikayesini anlatan Memiş Bilgin, işletmesinin dizaynı ile aynı zamanda gelen misafirlerine bir nostalji de yaşatıyor. İdrar söktürücü, hazmı kolaylaştırıcı, iltihaplı hastalıklara karşı iyileştirici, bağırsak ve midede meydana gelen şişkinlik ve gaz problemine karşı, öksürük, astım ve nefes darlığına karşı iyileştirici özellikleri bulunan çörekotu kahvesi Burdur’un Gölhisar ilçesinde vatandaşlar tarafından bol bol tüketilen bir kahve niteliğinde.
    İlçede bulunan bir işletme nostaljik eserlerden oluşan dizaynıyla ilgi çeken bir işletmede vatandaşlara sunulan çörekotu kahvesine ülkenin birçok yerinden gelen turistlerin ilgisi büyük. Bu nostaljik ortamda geçmişe adeta bir yolculuğa çıkan müşteriler, diğer taraftan farklı sunumuyla Çörekotu Kahvesinin tadına bakıyorlar.

    1975 yılından bu tarafa yaptıkları kahveyi anlatan işletme sahibi Memiş Bilgin(56); “1968 Gölhisar Doğumluyum. Gölhisar denince aklımıza Kibyra Antik Kenti, Gölhisar Kavurması, Kar Şerbeti, Kültür evi gelir. Gölhisar ile özdeşmiş değerlerimizdir bunlar. Biz bunlardan bir tanesi olan Çörekotu Kahvesini yapıyoruz. 1975 yılından beri çörekotu kahvesini kahve olarak yapıyoruz. İlçemiz için önemli olan bu kahvenin bir kenarda kalmasına gönlümüz el vermedi. Kültürel bir zenginliğimiz olarak ön plana çıkmasını istedik. Özel bir mekân olarak kültür kahvesinde sergilediğimiz ürünlerle bu kahvemizi sunuyoruz. 7’den 77’ye herkesin buluştuğu bir mekandayız. Kültür sunumuyla kahvemizi sunuyoruz. Ahşap senit üzerinde, toprak testideki suyu ile birlikte lokumumuzu birlikte sunuyoruz. Hazırladığımız kahvemize ilave çörekotu ya da susam eklenerek içilmesini tavsiye ediyoruz. Kaliteli ürünlerin, kaliteli işlerin marka olması içinde marka tescilimizi 10 yıl önce alarak değer kattık. Gölhisar’ımızın ilk marka tescilli ürünüdür çörekotu kahvesi” şeklinde konuştu.

    Hasadı yapıldıktan sonra kurutulan çörek otu tohumlarının kavrulup değirmende toz haline gelinceye değin öğütülüp içerisine yine kavrulmuş nohut tozu ilave edildikten sonra toz kahve haline gelen çörek otu kahvesi, aynı Türk kahvesi gibi pişirilerek sunuma hazır hale gelir.

  • Ağılda ölü bulunan çoban olayında 3 kişi adliyeye sevk edildi

    Ağılda ölü bulunan çoban olayında 3 kişi adliyeye sevk edildi

    Olay, 22 Şubat’ta Burdur merkeze bağlı Halıcılar köyünde meydana gelmişti.

    Köye yaklaşık 3 kilometre uzaklıktaki dağlık alandaki keçi ağılında Cihan K., (44), tüfekle vurulmuş halde kardeşi A.K. (34) tarafından bulunmuştu. A.K., durumu önce babası A.K. (59) ve kardeşi F. K.’ye (40), ardından 112 Acil Çağrı Merkezi’ne haber vermişti. İhbar üzerine olay yerine gelen sağlık ekipleri yaptıkları kontrolde Cihan K.’nin hayatını kaybettiğini belirlemişti.

    Jandarma olay yeri inceleme ekipleri ve Cumhuriyet savcısının olay yerinde ve evde yaptığı incelemeler sonrasında Cihan K.’nin cenazesi, otopsi yapılmak üzere Burdur Devlet Hastanesi morguna kaldırıldı. Jandarma ekipleri tarafından ifadeleri almak üzere baba A.K. ile çocukları A.K. ve F.K. karakola götürüldü. 22 Şubat’tan itibaren gözaltında bulunan baba A.K., kardeşler A.K. ve F.K. karakoldaki işlemlerin ardından adliyeye sevk edildi.

  • İki otomobil kafa kafaya çarpıştı

    İki otomobil kafa kafaya çarpıştı

    Kaza, Burdur’un Bucak ilçesi Kestel Yolu Aladağ Burnu mevkii yakınlarında meydana geldi. Edinilen bilgilere göre, Hüseyin A. idaresindeki otomobil ile Kubilay B. idaresindeki otomobil kafa kafaya çarpıştı. Kazada 15 NK 821 plakalı otomobil sürücüsü Hüseyin A. ile diğer araçta bulunan Hacer Y., Fatma B. ve Kubilay B. yaralandı.

    Kazayı görenlerin 112 Acil Çağrı Merkezine yaptığı ihbar üzerine bölgeye sağlık, jandarma ve itfaiye ekipleri sevk edildi.
    Kazada sıkışan vatandaşlar, itfaiye ekiplerinin yaptığı çalışmalar sonrasında araçtan çıkarılırken sağlık ekiplerinin yaptığı ilk müdahalelerinin ardından ambulans ile Bucak Devlet Hastanesi’ne kaldırıldı.

  • Burdur’da sebze yüklü tır devrildi

    Burdur’da sebze yüklü tır devrildi

    Kaza saat 03.00 sıralarında Burdur’un Bucak ilçesi Burdur-Antalya Karayolu Kızılkaya ile Boğazköy arasında meydana geldi. Edinilen bilgilere göre yolda seyir halinde olan Necip F. idaresindeki 33 AEF 886 plakalı tır sürücüsünün direksiyon hakimiyetini kaybetmesi sonucu kontrolden çıkarak devrildi. Kaza sonrası tır sürücüsü Necip F. ve yolcu koltuğunda oturan Mustafa F. ve Cengiz F. araç içerisinde sıkışarak yaralandı.

    Kazayı görenlerin 112 Acil Çağrı Merkezine ihbarı üzerine olay yerine itfaiye, sağlık, polis ve jandarma ekipleri sevk edildi. Olay yerine gelen itfaiye ekiplerinin çalışmaları sonrasında araç içerisinde sıkıştıkları yerden çıkarılan yaralılar sağlık ekiplerinin ilk müdahalesinin ardından ambulans ile Bucak Devlet Hastanesi’ne kaldırıldı. Devrilen tır çekici yardımıyla yoldan kaldırılırken hastaneye kaldırılan yaralıların durumunun iyi olduğu öğrenildi.