Kategori: Bursa

  • Motosiklet üzerinde kucağında bebekle seyretti

    Motosiklet üzerinde kucağında bebekle seyretti

    Olay, merkez Osmangazi ilçesi İzmir Yolu üzerinde meydan geldi. Bursa’da bir sürücü eşi ve bebeğiyle birlikte motosiklet üzerinde yolculuk yaparken kameralar tarafından görüntülendi. Hem kendisini hem de eşi ve bebeğini riske atan sürücünün yürekleri ağza getiren görüntüleri telefon kamerası tarafından anbean görüntülendi.

  • Bursa’da iki grup arasında tekmeli yumruklu kavga

    Bursa’da iki grup arasında tekmeli yumruklu kavga

    Olay, merkez Yıldırım ilçesi Yeşil Yayla Mahallesi’nde meydana geldi.

    İddiaya göre, aralarında önceden husumet bulunan iki grup cadde üzerinde karşılaşınca tartışmaya başladı. Artan tansiyon sonrası yaklaşık 20 kişi bir anda kavgaya tutuştu. Tekme ve yumrukların havada uçuştuğu kavga kameraya yansırken, olaya polis müdahale etti. Caddenin adeta ringe döndüğü anlar ise kameraya anbean yansırken, bir başka kavga ise Osmangazi ilçesi Merinos Mahallesi’nde meydana geldi. Balon satan bir kişi ile yemek festivalinde görev yapan şahıs arasında çıkan tartışma kavgaya döndü. İkilinin yumruklu kavgasını çevredekiler ayırdı. O anlar da kameraya saniye saniye yansıdı.

  • Bursa’da arıza yapan minibüs alev alev yandı

    Bursa’da arıza yapan minibüs alev alev yandı

    Olay, Bursa’nın Gemlik ilçesi Dürdane rampasında meydana geldi.

    Edinilen bilgiye göre, dumanlar çıktığını gören minibüs şoförü, aracı kenarı çekti. Aracın motor kısmından yükselen alevler, kısa sürede minibüsü sardı. Yoldan geçen sürücülerin yangın tüpleri ile müdahale ettiği VIP minibüs, kullanılamaz hale geldi.

    Olayla ilgili tahkikat sürüyor.

    Öte yandan Bursa’da seyir halindeyken alev alan tır, itfaiye ekiplerince söndürüldü.

    Yangın, Gemlik ilçesi Gebze-Orhangazi-İzmir otoyolunda meydana geldi. Edinilen bilgiye göre, seyir halindeki tır bir anda alev aldı.

    Sürücü tırı hemen yol kenarına çekerek durumu itfaiye ekiplerine bildirdi. Olay yerine gelen itfaiye ekipleri yangına müdahale ederek söndürdü. Ölen yada yaralanan olmazken tırda maddi hasar meydana geldi.

    Yangının çıkış sebebi araştırılıyor.

     

  • Kandil geleneği Yeşil Camide devam etti

    Kandil geleneği Yeşil Camide devam etti

    Kandil gecelerinde İnegöl’ün vazgeçilmez geleneklerinden biri haline gelen İnegöl Belediyesi’nin helva ikramları, alemlere rahmet olarak gönderilen Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed’in (Sallallahü teala aleyhi ve sellem) dünyaya gelişinin yıldönümü olan Mevlid Kandilinde de devam etti.

    Bin kişilik helva ikramı yapıldı

    İnegöl Belediye Başkanı Alper Taban, beraberindeki heyet ile birlikte Yeşil Camide yatsı namazı çıkışında katıldığı helva ikramları sırasında vatandaşların kandilini tebrik etti. Bin kişilik helva dağıtılan ikramlar sonrası Başkan Alper Taban mahalledeki vatandaşlarla bir araya gelerek bir süre sohbet etti.

    Kandil geleneğimizi sürdürüyoruz

    Bin kişilik helva dağıtılan ikramlar sonrası açıklama yapan Başkan Alper Taban, ‘’İnsanlığın hayat ufkuna aydınlık bir devir açan Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed’in doğumunun yıl dönümünü bir kez daha birlik ve beraberlik duyguları içinde kutlamanın mutluluğunu yaşıyoruz. Mevlid Kandili’nde de geleneğimizi sürdürerek helva ikramında bulunduk. Mevlid Kandilimiz mübarek olsun, rabbim ibadetlerimizi kabul etsin inşallah.’’ dedi.

  • Topuk kanı aldırmak istemeyen aileye tedbir kararı konuldu

    Topuk kanı aldırmak istemeyen aileye tedbir kararı konuldu

    Balıkesir’de Edremit ilçesinde dünyaya gelen Atay – Tansel Özdemir ailesinin bebekleri Muhammed Atay Özdemir’den, topuk kanı alınmak istendi. 6 genetik hastalığın teşhisi için yapılan uygulamanın zorunlu olmadığını söyleyen aile, yeni doğan bebeklerinden topuk kanı alınmasını reddetti. İddiaya göre, bağlı oldukları Aile Sağlığı Merkezi’ndeki personellerin baskısı üzerine strese giren anne Tansel Özdemir sütten kesilerek bebeğini emzirememeye başladı. Ailenin topuk kanı uygulamasına karşı direnmesi üzerine Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’nın aileye açtığı davada tedbir kararı konuldu. Edremit Aile Mahkemesi’nden sonuç alamayan Özdemir ailesi hukuki mücadelesini sürdürürken, baba Atay Özdemir ise yapılan uygulamanın zorunlu olmadığını, ayrıca uygulamanın topuklarda kan akışı zayıf olan bebeklerde gelecekte geri dönüş olmayan hasar oluşturabileceğini söyleyen doktorların da olduğunu aktardı.

    “Çocuğumuza dokunulmasını istemiyoruz”

    Bebeklerin topuk kısmında kan akışının zayıf olmasından dolayı gelecekte oluşabilecek olumsuzluklardan endişe duyduğunu belirten baba Atay Özdemir, “Çocuğumuza topuk kanı aldırmadığımız için avukatımızla görüşmeler sağladık. Biz çocuklarımıza çok düşkün bir aileyiz. Çocuğumuzun hamilelik döneminden doğum anına kadar bütün süreçte 15 günde bir özel hastanede doktor kontrolü gerçekleştirdik. Çocuğumuz doğduktan sonra bağlı olduğumuz Aile Sağlığı Merkezi bize topuk kanı alınması konusunda baskıda bulunmaya başladı. Eşim bu baskı sebebiyle strese girdi ve şu an sütünde ciddi kesilmeler var. Düzenli olarak özel bir klinikte doktora görünüyoruz, çocuğumuzun aylık rutin kontrollerini yapıyoruz. Biz çocuğumuzdan hangi gerekçe ile topuk kanı alınacağını sorduğumuzda hiçbir cevap alamıyoruz, sadece baskı uygulanıyor. Mahkeme tarafından tedbir kararı konuldu. İlk duruşmaya çıktığımızda avukatımız da yanımızdaydı. Hakim bizlere sadece aşılarla alakalı sorular soruyor. Avukatımız konuşmaya kalktığında sözleri kesildi. Yaşanan olaylar neticesinde avukatımız ile beraber durumu istinaf mahkemesine taşıdık. Hiçbir şekilde çocuğumuza dokunulmasını istemiyoruz” diye konuştu.

    “Topuk kanı uygulamasında rant var”

    Bebeklerden alınan topuk kanlarının satılıp özel şirketlerce maddi kazanç sağlandığını iler süren avukat Cüneyt Bülent Şeker, “Topuk kanı alımı doğar doğmaz ilk 48 saat içinde bebeğin topuğundan alınan, 6 genetik hastalığın taranması için kullanılan bir uygulama. Her doktor bu görüşü benimsemiyor. Bazı doktorlar bunun gerekli olmadığını söylüyor. Bunun idrar tahlili ile yapılabileceğini söyleyen doktorlar da var. Yapılma şeklini eleştiren var, topuktan değil damardan alınması gerektiğini söyleyenler var. Topuk kan akışı zayıf bir yer, aynı zamanda cinsel organ ve beyindeki sinirlere bağlı temasları var. Bunun doğar doğmaz uyarılmasının olumsuz etkileri var. ‘Çocuk bunları hafızasına alıyor ve olumsuz tepki veriyor diyenler’ var. Bu işte büyük bir rant var. Bugün Aile Sağlığı Merkezleri neredeyse topuk kanı ve aşıdan para kazanıyor. Bunlar özel denilen bütçelerinde bağımsız olan yerler. Ayrıca test şirketleri de ciddi para kazanıyor, bunlar özel şirketler. Bunların tespit ettiği hastalıklar sebebi ile de ilaç şirketleri çok ciddi para kazanıyor” dedi.

    Kanunda “zorunlu” ibaresi yok

    Topuk kanı uygulamasının kanunda zorunlu olduğuna dair ibare olmamasına rağmen hekimler tarafından ciddi baskıların yapıldığını söyleyen Şeker, “Aileler, Sağlık Bakanlığı’nın bu ilgisinden tedirginler. Tedbir kararlarının bile bir geçmişi, uygulanabilirliği yok. Topuk kanı uygulaması neredeyse çocuk aşılarından sonra hatırlanmaya başladı. 1-2 yıl içerisinde çocukluk aşıları için de tedbir kararı veriliyordu fakat tepkiler artınca geri adım atıldı. Şimdi ise topuk kanı üzerine yükleniliyor. 6 bin tane genetik hastalık var. 500 tane metebolik hastalık var. Sadece bunlardan 6 tanesinin taranması için kıyamet kopuyor. Buradaki en büyük tehlike tıbbi müdahaleyi ret hakkınızın ortadan kalkmasıdır. Kanunda ‘Çocuğun üstün yararı diye ibare var’, çocuğun üstün yararını aileden başka kimse üstlenmez. Bizim hakkımızda Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı tarafından topuk kanı vermediğimiz gerekçesiyle tedbir istenmişti. Biz de bu topuk kanını vermediğimizi belirttik. Bizce birçok sakıncası vardı. Birçok test te yaptırmıştık. Sakıncalı olduğunu düşünüyoruz çünkü topuk kanı alınınca rahatsızlanan çocuklar var. Zararlı olduğunu söyleyen doktorlar var ve biz bu görüşe itibar ettik. Tıp etiği kurallarında da belirtilen anne babanın kanun temsilciliği tıbbi tedaviyi kabul ve ret hakkını kullanarak reddettik. Bu da gayet doğal. Anayasanın 17. Maddesi anlamında tıbbi zorunluluk içermiyor ve hiçbir kanunda da böyle bir uygulamanın yapılacağı yer almıyor” şeklinde konuştu.

  • Tuluhan Tekelioğlu, Osmangazili kadınlarla buluştu

    Tuluhan Tekelioğlu, Osmangazili kadınlarla buluştu

    ‘Okuyan kadın özgürleşir, aydınlanır ve özgüvenli olur’ düşüncesiyle hareket eden Osmangazi Belediyesi, büyük ilgi gören ‘Kadın Yazarıyla Buluşuyor’ projesi ile ilçedeki kadınlara kitap okuma alışkanlığı kazandırarak, bu aktiviteyi günlük ritüel haline getirmelerini sağlıyor.

    Proje çerçevesinde akıcı ve kişisel gelişime katkı sağlayacak nitelikte içeriğe sahip olan kitaplar, muhtarlar işbirliğinde iki aylık periyotlarla belirlenen mahallelerdeki kadınlara ücretsiz olarak dağıtılıyor. Proje çerçevesinde Tuluhan Tekelioğlu’nun kaleme aldığı ‘Yapa-bilirsin’ adlı eser, geçtiğimiz temmuz ayında projenin başlangıç noktası olarak belirlenen Soğanlı, Alemdar, Gaziakdemir ve Sırameşeler mahallelerinde oturan kadınlara dağıtıldı. 9 kadının başarı hikayesinin anlatıldığı kitabı okuyan kadınlar, Panorama 1326 Fetih Müzesi’nde düzenlenen etkinlikte ünlü yazar ile bir araya geldi.

    Kültür İşleri Müdürlüğü tarafından hazırlanan program, Tuluhan Tekelioğlu’nun ‘Yapa-bilirsin’ adlı kitabında da bahsettiği Türkiye‘nin dört bir yanından 9 kadının umut ve ilham dolu hikayesinin anlatıldığı ‘Yapabilirsin’ belgeselinin gösterimi ile başladı.

    “Başarmak için yeter ki içimizdeki gücü çıkartalım”

    Belgesel gösteriminin ardından yaptığı konuşmada milyonlarca umut ve ilham dolu hikayeye sahip kadın olduğunu ifade eden Tekelioğlu, “Osmangazi Belediyesi’nden beni arayıp kitabımı kadınlara dağıttıklarını ve kitabı okuyan kadınlarla sizi buluşturmak istiyoruz dediklerinde çok duygulandım. Bir belediye tarafından kadınlara özel projeler oluşturulması ve böyle güzel etkinlikler düzenlemesi gerçekten çok önemli. Osmangazi Belediyesi yöneticilerini ve çalışanlarını yürekten kutluyorum. Farklı kentlere gidip konuşma yaptığım zaman, belgeselde yer alan kadınların gözlerinde gördüğüm enerjiyi diğer kadınlarımızın gözünde de görüyorum. Çünkü bizim umut ve ilham dolu hikayeye sahip olan kadınlarımızın sayısı 9 değil, 900 değil, 9 bin değil, milyonlar kadar. Yeter ki üzerimize atılan bu ataleti bırakalım. Yeter ki içimizde bulunan bu gücü ortaya çıkartalım” diye konuştu.

    “Bu ülkenin kaderi kadınların ölümleriyle yazılmamalı”

    Diyarbakır’da 8 yaşındaki Narin Güran’ın öldürülmesiyle ilgili de konuşan Tekelioğlu, “Biliyorum herkesin dertleri var. Üstelik son günlerde ülkemizin dertleri ile de dertleniyoruz. Küçücük Narin’in kaderinin bu olmaması gerekirdi. İnşallah failleri bulunur ve en ağır cezayı alır. Maalesef ki Narin’in yaşadığı ilk ve tek değil. Bilmediğimiz hayatlarda birçok Narin var. Zalim insanlar, Narin gibi masum yavruların katili oluyorlar. İnşallah bu olay son olur. Bu tür olayların önlenmesi için gereken çalışmalar yapılır. 2012 yılında çıkan çok önemli bir kanunumuz var. Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun. Bu kanun uygulandığında şiddet duruyor. 6284 sayılı bu kanunu uygulatmak için elimizden geleni yapmalıyız. Bu ülkenin kaderi kadınların ölümleriyle yazılmamalı” diye konuştu.

    “Değişimin gücü kadındır”

    “Kadınlarımızı şiddet mağduru olarak değil, başarının örnekleri olarak görmek istiyoruz” diyen Tekelioğlu, “Ailemizden, akrabalarımızdan ve toplumdan gelen baskılar olabiliyor. ‘Sen kadınsın anlamazsın’, ‘Erkeğin işine karışma’ gibi sözleri hepimiz duymuşuzdur. Kadınlarımızın başarıları ise bu sözlere en güzel cevap olmuştur. Belgeseldeki kadınlarımızın hayatları da verilen cevaplara en somut örnektir. Daha nice başarı öyküsüne sahip olan ancak bilmediğimiz kadınlarımız var. Keşke onların da belgeselini yapabilsek. Kadınlarımızı şiddet mağduru olarak değil, başarının örnekleri olarak görmek istiyoruz. Bunu da biz kadınlar olarak başaracağız. Gelsin biri beni kurtarsın, gelip yolumu çizsin diye beklemeyin. Kalkıp mücadele edip, çalışarak kendi hayatlarınıza sizler yön verin. Kendi hayatlarınızın kahramanı olun. Kadın değişirse, tüm dünyayı değiştirir. Kadın gülünce, toplum gülüyor. Değişimin gücü kadındır” dedi.
    Osmangazi Belediye Başkan Yardımcısı Mutlu Esendemir, söyleşi sonunda gazeteci-yazar Tuluhan Tekelioğlu’na katılımından dolayı teşekkür ederek, çiçek takdim etti. Osmangazili kadınların yoğun ilgi gösterdiği etkinlik sonunda gazeteci-yazar Tekelioğlu, Osmangazili sevenleri için kitaplarını imzaladı.

  • Mustafa Bozbey mutfağa girdi

    Mustafa Bozbey mutfağa girdi

    Bursa’nın sahip olduğu zengin mutfak kültürünü turizme kazandırmak ve dünyaya tanıtmak amacıyla Merinos Parkı’nda zengin bir içerikle hazırlanan ‘3. Bursa Uluslararası Gastronomi Festivali’, gündüz yaşanan yoğunluğun ardından akşam saatlerinde de devam etti. Gün içerisinde alanı ziyaret eden Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Bozbey, eşi Seden Bozbey ile birlikte vatandaşlarla sohbet ettikten sonra Mevlit Kandili dolayısıyla tatlı ikramında bulundu. Tüm Bursalıların ve İslam aleminin kandilini kutlayan Başkan Bozbey, “Allah nice barış içerisinde, insanların geleceğe güven içerisinde bakabileceği bir ortam içerisinde kandillere ulaşmayı nasip etsin. Gastronomi Festivali’nin ikinci gününde de vatandaşlarımız yoğun ilgi gösteriyor. Festivali Bursalıların sahiplendiğini görmek beni çok mutlu ediyor. Ancak geçmiş yıllarda eleştirilen konular vardı. Onların hiçbirine bu festivalde yer vermedik. Bir panayır havasında değil, gerçek bir gastronomi festivali havasında gerçekleşiyor. Bursa ürünlerinin, Bursa yemeklerinin, geçmişten geleceği uzanan tatlarının öne çıktığı bir festival oluyor. Bursa gastronomisini Türkiye’nin bir numaralı mutfağı haline getirmek istiyoruz” dedi.

    Başkan’dan ‘Bursa dudugiller salatası’

    Festival çerçevesinde ilçe belediyelerinin açtığı stantları gezerek yöresel ürünlerini inceleyen Başkan Mustafa Bozbey ve eşi Seden Bozbey, daha sonra Prof. Dr. Gül Sayan Atanur moderatörlüğünde Nebil Özgentürk ile ‘Bursa’nın Tarihi Kültür Mirası ve Gastronomisi’ söyleşine katıldı. Alanda kurulan ana sahnede Sahrap Soysal ve Melek Baykal’ın sunduğu ‘Gastro Sahne’ye konuk olan Başkan Bozbey ve eşi Seden Bozbey, mutfak önlüğünü takıp Bursa’nın coğrafi tescilli ürünlerini kullanarak ‘Bursa dudugiller salatası’ hazırladı. Şef Ali Müfit Çağlayan’ın yönlendirmesiyle ürünleri işleyen Başkan Bozbey, Bursa’nın sahip olduğu tatların tümünü önce Bursalıların, sonra tüm Türkiye’nin bileceğini söyledi. Sahrap Soysal ve Melek Baykal’ın yüksek enerjisiyle keyifli anlar yaşayan katılımcılar, Başkan Bozbey’in mutfaktaki hünerlerini de izledi. Hazırlanan salatanın tadına bakan Başkan Bozbey ve eşi Seden Bozbey, meyve ve sebzelerle yapılan salatayı Bursalılara da tavsiye etti. Program sonunda Başkan Bozbey ve konuklar, sahnede ‘Ayva Çiçek Açmış’ şarkısı eşliğinde oynadı.

    Usta isimlerden gastro söyleşi

    Festivalin ikinci gününde birbirinden değerli isimlerin katılımıyla hazırlanan ‘Gastro Söyleşi’, Bursalılardan büyük ilgi gördü. Şef Dr. Esat Özata, Prof. Dr. Alpaslan Türkkan, Ramazan Başan ve Gökhan Çakar moderatörlüğünde hazırlanan söyleşilerde Şef Maria Ekmekçioğlu, Michelin Yıldızlı Şef Serkan Güzelçoban, Abidin Şakir Özen, Hakan Ziya, Fatih Yıldırım, Ayça Tayar, Güzin Abraş, Nedim Atilla, Burçak Şener, Rıfat Sınmaz, Selahattin Can, Emre İdrisoğlu, Haluk Dedeoğlu’nun katılımıyla gastronomi sektöründeki önemli noktalara değinildi.

    Yarışmalar, konserler, eğlence alanları

    Gün boyunca düzenlenen yarışmalarda ise renkli ve heyecanlı görüntüler yaşandı. Ulusal şeflerin katılımıyla ‘Bursa lezzetleri ile füzyon mutfağı’, Hacı Hasanoğulları ile Avrupa Birliği ve coğrafi işaret tescilli Bursa siyah incirli baklava yeme yarışması, ‘Eşler Yarışıyor’ yarışmalarında usta şefler ve damak tutkunları tüm hünerlerini sergiledi. Kendileri için özel olarak hazırlanan alanlarda eğlence dolu bir gün geçiren çocuklar ise, Karagöz gölge oyunuyla unutamayacakları anlar yaşadı. Katılımcılar, ‘Bedevi’ ile ‘Barış Aşkan ve Damla Elbi’ konserleriyle de lezzet dolu bir günü müzikle pekiştirdi.

  • Bursa’da şeftali ağacına asılan not kalpleri ısıttı

    Bursa’da şeftali ağacına asılan not kalpleri ısıttı

    Bursa’nın kırsal bölgelerinden birinde, 16 yaşındaki Berkan Gergin, şeftali ve üzüm bahçesine geldiğinde unutulmaz bir an yaşadı.

    Genç çiftçi, şeftali ağacında bir not ve yanında bir miktar para buldu. Notta, “5 adet şeftali ve 2 salkım üzüm aldık, hakkınızı helal edin” yazılıydı. Berkan Gergin, notu ve parayı bulduğunda çok duygulandığını belirtti. Notun içtenliğinden ve düşünceli davranıştan etkilenen Gergin, “Hakkım helal olsun, paraya bile gerek yoktu” diyerek duygularını ifade etti.

    Bu olay, hem tarla sahibinin hem de bölge sakinlerinin kalplerini ısıttı.

  • Bursa’da geri dönüşüm firmasında korkutan yangın

    Bursa’da geri dönüşüm firmasında korkutan yangın

    Yangın, saat 21.30 sıralarında Organize Sanayi Bölgesi’nde Cumhuriyet Mahallesi Yıldırım Beyazıt Caddesi üzerinde faaliyet gösteren geri dönüşüm firmasında meydana geldi.

    Hurdacılık alanda henüz belirlenemeyen bir nedenle çıkan yangın kısa sürede büyüdü. Alevler göğe yükselirken, olay yerine çok sayıda itfaiye ve polis ekibi sevk edildi. Yangın, ekiplerin 1 saat süren yoğun uğraşları sonucunda söndürüldü.

    Yangının çıkış nedeni araştırılıyor.

  • Emir Sultan Türbesi’nin yenilenen sanduka örtüsü serildi

    Emir Sultan Türbesi’nin yenilenen sanduka örtüsü serildi

    Bursa Olgunlaşma Enstitüsü, Vakıflar Bölge Müdürlüğü ve Bursa Büyükşehir Belediyesi iş birliğinde hazırlanan örtü, ikindi namazının ardından gerçekleştirilen törenle yerine serildi.

    İl Müftüsü Yavuz Selim Karabayır’ın Emir Sultan’ın ruhuna ithafen 600 Hatm-i Şerif’in duasını yapmasının ardından sanduka örtüsü açıldı. Törene Bursa Valisi Erol Ayyıldız, İl Emniyet Müdürü Sabit Akın Zaimoğlu, AK Parti Bursa İl Başkanı Davut Gürkan, Bursa Vakıflar Bölge Müdürü Dr. Haluk Yıldız, Olgunlaşma Enstitüsü yetkilileri ve vatandaşlar katıldı. Törenin ardından vatandaşlara etli pilav ikram edildi.

    Puşide örtülerinde geleneksel işleme yöntemlerine sadık kalınması gerektiğini belirten Olgunlaşma Enstitüsü El Sanatları Bölüm Şefi Güleser Sencar, “Emir Sultan Türbesi puşidesi için yaklaşık 10 aylık sürede çalıştık. Örtüler 200 yıl önce hangi teknikler kullanılıyor, hangi alt yapı oluşturularak işleniyorsa aynı şekilde çalışıyoruz. Altına bitkisel çirişli kağıtları hazırlıyoruz, kalıplarımızı çıkarıyoruz ve aslına uygun çalışıyoruz.

    Türbelerimiz kapıları açık, yerleri taş veya toprak olduğu için nem ve rutubete çok müsait. Ömrünün uzun olması için atalarımızın geleneklerini takip ediyoruz. Hayvansal yapıştırıcıları, en iyi kağıtları kullanıyoruz, elde kesip elde işliyoruz. Bu örtüleri herhangi nakış örtü olarak düşünmeyelim, aslına uygun çalışıldığı için gelecek kuşaklara eser bırakıyoruz. Maraş işi tekniği ile yapılıyor. Aslına uygun bakıldığında bunlar altın ve gümüş ile işleniyor. Gördüğünüz malzeme sadece üstten gözükür. Arkasını çevirdiğinizde altında dikiş ipi vardır.

    Üstüne baktığınızda altın, gümüş ve sim sırmalarla işlenir. Bu örtü yaklaşık 13 buçuk metrekare. Desenlerin kendi orijinaline göre çalışılması gerekiyor ve geleneksel işleme yöntemlerine sadık kalınmalı. Türbelerin yazısı dahil Hüseyin Kutlu tarafından yazılıyor. Bu örtüde 8 kişi çalıştı. Fakat Mevlid Kandili’ne yetiştirebilmek için başka arkadaşlarımız da destek verdi. Toplamda 15-16 kişi üzerinde çalıştı” şeklinde konuştu.