Kategori: Bursa

  • “Yemekte kalite mi, fiyat mı?”

    “Yemekte kalite mi, fiyat mı?”

    Sebze ve meyve üretiminde tarla ürünlerinden sera ürünlerine geçişle birlikte fiyatlar hızla yükseliyor. Hububat, yağ, et ve süt ürünlerindeki zamlar, endüstriyel yemek firmalarının maliyetlerini artırıyor. Bunun yanı sıra sanayide mesailerin azalması, vardiyaların düşmesi ve işçi çıkarmalar, günlük yemek hizmeti alan kişi sayısında (pax) ciddi bir düşüşe neden oluyor. Artan maliyetler, endüstriyel yemek üreten firmaları yemek fiyatlarını güncellemeye zorlarken, bu durum firmaların daha ucuz alternatiflere yönelmesine yol açıyor.

    BUYSAD Başkanı Coşkun Dönmez, bu eğilimin merdiven altı işletmelere yönelime neden olduğunu ve buralardan sağlanan düşük kaliteli, hijyen ve sanitasyon standartlarına aykırı ürünlerin halk sağlığını ciddi şekilde riske attığını ifade etti.

    “Gıda güvenliği ihmale gelmez”

    Piyasa fiyatlarının çok altında yemek satan işletmelerin insan sağlığını tehdit ettiğini belirten Dönmez, şu uyarılarda bulundu:

    “Gıda ciddiye alınması gereken bir konudur; şakaya gelmez. Eğer aldığınız yemekte bir şüphe duyuyorsanız, mutlaka akredite bir laboratuvarda analiz yaptırın. Tağşişli hammadde kullanılarak hazırlanan yemekler, ciddi sağlık sorunlarına ve hatta ölümcül sonuçlara yol açabilir. Bu etkiler hemen ortaya çıkmasa bile zamanla ciddi sağlık problemlerine neden olabilir” dedi.

    Dönmez, tüketicileri ve işletmeleri gıda güvenliği konusunda daha bilinçli davranmaya davet ederken, sağlığın ucuz yemek uğruna riske atılmaması gerektiğini vurguladı. Hijyen ve kalite standartlarından uzak merdiven altı işletmelerin sadece halk sağlığını değil, sektördeki adil rekabet ortamını da tehdit ettiğine dikkat çeken Dönmez, Tarım ve Orman Bakanlığı’nın açıkladığı tağşişli ürün listelerine işaret ederek şunları söyledi:

    “Tağşişli ürünler, insan sağlığını tehdit etmekle kalmaz, aynı zamanda bu ürünleri kullanan işletmeleri ağır hukuki yaptırımlarla karşı karşıya bırakabilir. İşletmeler, satın alma süreçlerinde yalnızca fiyat odaklı değil, kalite ve hijyen odaklı hareket etmelidir.”

    “Güvenilir firmaları tercih edin”

    Gıda güvenliğinin önemine dikkat çeken Dönmez, yemek hizmeti alacak firmalara şu tavsiyelerde bulundu:

    “Türkiye’nin her yerinde bu işi layıkıyla yapanlar ve yapamayanlar var. Ancak işletmeler genellikle hizmet kalitesine değil, fiyat odaklı tercihler yapıyor. Bu durum, hem sektörün gelişimini baltalıyor hem de insan sağlığını tehdit ediyor. BUYSAD olarak işletmelere tavsiyemiz, tesisleşmesini tamamlamış, hijyen ve sanitasyon kurallarına uygun, tercihen TSE ya da diğer akredite kuruluşlardan belge almış firmaları tercih etmeleridir. Fiyat karşılaştırmalarınızı yalnızca bu standartlara uyan işletmelerle yapmanız daha doğru olur.”

    “Sağlıklı bir gelecek için gıda güvenliği şart”

    Sektördeki zorluklara rağmen güvenilir yemek hizmeti sunmanın bir sorumluluk olduğunu belirten Başkan Dönmez, işletmelerin çalışanlarının sağlığını koruma yükümlülüğüne dikkat çekti:

    “Ucuz ve kalitesiz yemekler, kısa vadede tasarruf gibi görünse de uzun vadede ciddi sağlık sorunlarına ve hukuki sıkıntılara yol açabilir. Güvenilir gıda, hem işletmeler hem de çalışanlar için öncelik olmalıdır.”

    BUYSAD Başkanı Dönmez, sağlıklı bir iş ortamının ve sektörün sürdürülebilirliği için gıda güvenliği standartlarına sıkı sıkıya uyulması gerektiğinin altını çizdi.

  • Bursalı uzman çavuş toprağa verildi

    Bursalı uzman çavuş toprağa verildi

    İnegöl Emniyet Müdürlüğünde görevli polis memuru Tekin Yıldırım’ın ikiz olan oğullarından biri olan Uzman Çavuş Doğukan Yıldırım, uzun zamandır akciğer yetmezliği hastalığı nedeniyle tedavi görüyordu. Organ nakli bekleyen Doğukan Yıldırım, tedavi gördüğü Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesinde dün akşam yapılan tüm müdahalelere rağmen kurtarılamadı. Ölüm haberini alan ikizi Okan ve ailesi büyük üzüntü yaşadı.

    Gencin cenazesi Alanyurt Uludağ Uludağ Camii’nde kılınan ikindi namazından sonra Alanyurt Yenikent Mezarlığında defnedildi.

    Cenazeye Kaymakam Eren Arslan, İnegöl Emniyet Müdürü Okan Şen, Emniyet Müdürlüğü personelleri ile kalabalık cemaat katıldı.

  • Bursa’da Sağlık Meslek Örgütleri G(ö)revde!

    Bursa’da Sağlık Meslek Örgütleri G(ö)revde!

    Bursa Tabip Odası (BTO), Genel Sağlık İş Sendikası Bursa Şubesi, HEKİM SEN Bursa Şubesi, Hekimler Birliği Sendikası Bursa Şubesi, Sağlık ve Sosyal Hizmetler Emekçileri Sendikası Bursa Şubesi (SES), Bursa Aile Hekimleri Derneği (BURSAHED) ile Birlik ve Dayanışma Sendikası’nın çağrısıyla Bursa İl Sağlık Müdürlüğü önünde bir araya gelen sağlık çalışanları basın açıklaması gerçekleştirdi.

    Yapılan ortak açıklamayı Bursa Aile Hekimleri Derneği Bursa Şube Başkanı Dr. Zeynep Özsevimli okuyarak, “Yapılan düzenlemelerin hiçbiri halk ve hizmet sunan emekçiler açısından kalıcı çözüm getirmiyor. Aile Sağlığı Merkezlerindeki sağlık hizmetleri ücretli olma yolunda hızla ilerliyor” dedi.

    Dr. Zeynep Özsevimli, 2-3-4-5-6 Aralık 2024 tarihlerinde 5 günlük iş bırakma kararını vurgulayarak, “Taleplerimiz yerine getirilmediği ve çözüme yönelik kararlar alınmadığı takdirde alanda örgütlü “sağlık emek-meslek örgütleri” ile birlikte 2-3-4-5-6 Aralık 2024 tarihlerinde 5 günlük iş bırakma kararını da kamuoyuna duyurmuştuk.

    Bizler, 1. basamakta her gün emek veren hekimler, sağlık çalışanları ve onların örgütleri olarak halkın sağlık hakkına erişimini engelleyen, hekimlerin mesleki özerkliğini yok eden ve sağlık emekçilerinin iş ve gelir güvencesini ortadan kaldıran bu yönetmeliğin geri çekilmesini beklerken, TBMM’ye 25 Kasım 2024 günü bir kanun teklifi sunuldu. 28 Kasım’da komisyonda görüşülerek değişiklik yapılmaksızın Genel Kurula sevk edilen Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununda ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile, 5258 sayılı Aile Hekimliği Kanununun 5. maddesi ve 5510 sayılı kanunun 68. maddesinde değişiklikler yapılmaktadır. Baştan söylemek istiyoruz; bu değişiklikler TBMM’de yasalaşacak olursa birinci basamak sağlık hizmetleri piyasa dinamiklerine tam olarak teslim edilecektir.

    TBMM’ne sunulan yasa teklifi ile etkili ve güvenilir olduklarına ilişkin henüz yeterli bilimsel veriler bulunmayan geleneksel ve tamamlayıcı tıp (GETAT) uygulamaları aile hekimleri birimlerinde mesai dışında paralı olarak gerçekleştirilebilecek. Nitelikli ve görece daha yüksek maliyetli sağlık hizmetine erişim olanağı olmayan hasta grubunun, etkililiği belirsiz bu yöntemlere kamu eliyle yönlendirilmeleri, toplum sağlığına zarar verebilecek bu uygulamalara duyulan güveni yersiz bir biçimde artıracağı gibi, sosyal devlet ilkesine ve devletin sağlık hakkını koruma yükümlülüğüne aykırıdır. Hep söylediğimiz gibi halkın sağlığı için birinci basamakta bilimsel koruyucu tıp uygulamalarının yaygınlaştırılması gerekir, GETAT uygulamalarının değil. Yine aynı yasa taslağı aile hekimliğinde ücretsiz olarak verilen raporları ücretli hale getirmektedir. Bu durum aile hekimi arkadaşlarımızı “parasıyla değil mi? Raporumu vermek zorundasın” diyen hastalarla karşı karşıya getirecektir. “Olmaz” demeyin daha kanun meclisten geçmeden bir arkadaşımız haksız rapor isteyen hasta tarafından darp edildi. Bu yasa teklifi ile katkı katılım payı artırılmakta halk cebinden daha fazla ödeme yapmaya zorlanmaktadır. Hasta eğer daha az katkı payı ödemek istiyorsa 2. ve 3. Basamak sağlık kuruluşuna aile hekimliğinden sevkle gitmesi gerekecektir. Ancak Eziyet Yönetmeliği 2. 3. Basamağa yaptığı sevklerden dolayı aile hekimini, gelirini keserek cezalandırmaktadır. Bu durumda sevk isteyen hasta ile hekimler yine karşı karşıya gelecektir. Sağlık Bakanlığı bizim de talep ettiğimiz sevk zincirini hastalarla hekimleri karşı karşıya getirerek, hekimlerin kazancı üzerinden kurmaya çalışmaktadır. Bunu kabul etmiyoruz, etmeyeceğiz” şeklinde konuştu.

    Basın açıklamasının tamamı şu şekilde;

    Eziyet Yönetmelikleri Değil Sağlığa Bakan İstiyoruz!

    Yapılan düzenlemelerin hiçbiri halk ve hizmet sunan emekçiler açısından kalıcı çözüm getirmiyor. Aile Sağlığı Merkezlerindeki sağlık hizmetleri ücretli olma yolunda hızla ilerliyor.

    Resmi Gazetede Ekim ayında yayınlanan Aile Hekimliği Sözleşme ve Ödeme Yönetmeliğinin halkın sağlığını, hekimlerin ve sağlık emekçilerinin özlük hakları ve çalışma koşullarını iyileştirmek bir yana yaşanmakta olan sorunları daha da derinleştireceğini hemen her kademeden bakanlık yetkililerine iletmiş ve 5 temel talebimizi kamuoyuna açıklamıştık. Kasım ayının ilk haftasında bu yönetmelik geri çekilinceye kadar uyarı niteliği taşıyan üç günlük iş bırakma eylemini gerçekleştirmiştik.

    Taleplerimiz yerine getirilmediği ve çözüme yönelik kararlar alınmadığı takdirde alanda örgütlü “sağlık emek-meslek örgütleri” ile birlikte 2-3-4-5-6 Aralık 2024 tarihlerinde 5 günlük iş bırakma kararını da kamuoyuna duyurmuştuk.

    Bizler 1. basamakta her gün emek veren hekimler, sağlık çalışanları ve onların örgütleri olarak halkın sağlık hakkına erişimini engelleyen, hekimlerin mesleki özerkliğini yok eden ve sağlık emekçilerinin iş ve gelir güvencesini ortadan kaldıran bu yönetmeliğin geri çekilmesini beklerken, TBMM’ye 25 Kasım 2024 günü bir kanun teklifi sunuldu. 28 Kasım’da komisyonda görüşülerek değişiklik yapılmaksızın Genel Kurula sevk edilen Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununda ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile, 5258 sayılı Aile Hekimliği Kanununun 5. maddesi ve 5510 sayılı kanunun 68. maddesinde değişiklikler yapılmaktadır.

    Baştan söylemek istiyoruz; bu değişiklikler TBMM’de yasalaşacak olursa birinci basamak sağlık hizmetleri piyasa dinamiklerine tam olarak teslim edilecektir.

    TBMM’ne sunulan yasa teklifi ile etkili ve güvenilir olduklarına ilişkin henüz yeterli bilimsel veriler bulunmayan geleneksel ve tamamlayıcı tıp (GETAT) uygulamaları aile hekimleri birimlerinde mesai dışında paralı olarak gerçekleştirilebilecek. Nitelikli ve görece daha yüksek maliyetli sağlık hizmetine erişim olanağı olmayan hasta grubunun, etkililiği belirsiz bu yöntemlere kamu eliyle yönlendirilmeleri, toplum sağlığına zarar verebilecek bu uygulamalara duyulan güveni yersiz bir biçimde artıracağı gibi, sosyal devlet ilkesine ve devletin sağlık hakkını koruma yükümlülüğüne aykırıdır. Hep söylediğimiz gibi halkın sağlığı için birinci basamakta bilimsel koruyucu tıp uygulamalarının yaygınlaştırılması gerekir, GETAT uygulamalarının değil.

    Yine aynı yasa taslağı aile hekimliğinde ücretsiz olarak verilen raporları ücretli hale getirmektedir. Bu durum aile hekimi arkadaşlarımızı “parasıyla değil mi? Raporumu vermek zorundasın” diyen hastalarla karşı karşıya getirecektir. “Olmaz” demeyin daha kanun meclisten geçmeden bir arkadaşımız haksız rapor isteyen hasta tarafından darp edildi.

    Bu yasa teklifi ile katkı katılım payı artırılmakta halk cebinden daha fazla ödeme yapmaya zorlanmaktadır. Hasta eğer daha az katkı payı ödemek istiyorsa 2. ve 3. Basamak sağlık kuruluşuna aile hekimliğinden sevkle gitmesi gerekecektir. Ancak Eziyet Yönetmeliği 2. 3. Basamağa yaptığı sevklerden dolayı aile hekimini, gelirini keserek cezalandırmaktadır. Bu durumda sevk isteyen hasta ile hekimler yine karşı karşıya gelecektir. Sağlık Bakanlığı bizim de talep ettiğimiz sevk zincirini hastalarla hekimleri karşı karşıya getirerek, hekimlerin kazancı üzerinden kurmaya çalışmaktadır. Bunu kabul etmiyoruz, etmeyeceğiz.

    Sağlık Bakanlığını bir kez daha uyarıyoruz sorun yumağına dönüşmüş sağlık sistemini performansa dayalı, bilimsel yaklaşımdan uzak yönetmelikler ile düzeltemezsiniz. Alanın öznesi olan bizlerin, hekimlerin ve sağlık emekçilerinin örgütlerinin yapılan değişikliklere yönelik görüşlerimizi ve önerilerimizi dikkate almayarak, yok sayarak ne halk sağlığını geliştirebilirsiniz ne de sağlık emekçilerinin sorunlarını çözebilirsiniz. Sağlıklı bir toplum, iyi çalışan bir sağlık sistemi için daha önce de dile getirdiğimiz beş talebimizin hayata geçirilmesi yeterlidir. Buradan bir kere daha hatırlatıyoruz:

    1. Kamusal bir hizmet olan birinci basamak sağlık hizmetlerinin fiziki ve tıbbı donanımı ve aile sağlığı merkezleri kamu tarafından sağlanmalıdır.

    2. Halkımıza nitelikli bir sağlık hizmeti sunabilmemiz için yeterli zaman ve olanak sağlanmalıdır. Koruyucu sağlık hizmetlerinin öncelendiği ve ekip anlayışını gözeten bir sistem inşa edilinceye kadar Aile Sağlığı Merkezi sayısı hekim başına 2.000 nüfusu aşmayacak şekilde artırılmalıdır.

    3. Aile Hekimliği’nde güvencesiz ve kadrosuz istihdamı kabul etmiyoruz. Aile sağlığı merkezlerinde nüfus yapısına göre yeterli hemşire, ebe, teknisyen görevlendirilmeli, aşılama ve diğer koruyucu hekimlik uygulamaları desteklenmeli, geliştirilmelidir. Aile Hekimleri işveren olmamalıdır. Ebe ve hemşirelerin maaş ve teşvik ödeme kriterleri mesleki sorumluluklarının dışında kriterlerden oluşmakta iken Aile Sağlığı Merkezleri’nde çalışan ebe hemşirelerine ödenecek ücret Aile Hekiminin çalışma kriterleri ile değil kendi mesleki sorumluluklarına göre düzenlenmelidir. Aile Sağlığı Çalışanlarının Kanun değişikliği gerektiren tavan ücreti katsayısı artırılmalıdır.

    4.Aile Sağlığı Merkezlerinde çalışan hekim, ebe, hemşire ve sağlık emekçilerine emekliliğe yansıyacak tek kalemden oluşan, insanca yaşamaya yetecek düzeyde, izin kullandıklarında, hastalandıklarında, çocuğu olduğunda veya ailesinden biri öldüğünde kesilmeyecek maaş ödenmelidir.

    5. Sağlıkta şiddeti artıracak düzenlemeler değil şiddetin önlenmesini sağlayacak etkin ve caydırıcı tedbirler alınmalı, etkili şiddet yasası çıkarılmalı ve sağlık çalışanlarının can güvenliği sağlanmalıdır.

    Bizler halkın sağlık hakkını, mesleki özerkliğimizi, mesleğimizin onurunu, ekonomik ve özlük haklarımızı savunmaya devam edeceğimizi bir kez daha kararlılıkla vurguluyoruz. Eziyete dönüşen Aile Hekimliği Sözleşme ve Ödeme Yönetmeliğinin iptalini ve mecliste sunulan yasa taslağının geri çekilmesini istiyoruz.

    Bu taleplerimizin hayata geçmesi için 2-6 Aralık 2024 tarihleri arasında yapacağımız eylemler daha da önemli hale gelmektedir. Bu eylemlerimiz sadece sağlık emekçileri için değildir. Bizler meslek onurumuza sahip çıkarken, bilimsellikten uzak uygulamalara karşı dururken halkımızın sağlık hakkını da savunuyoruz. Bu nedenle de bir hak olan sağlık için cebinden daha fazla para ödemek istemeyen, nitelikli sağlık hizmeti almak isteyen halkımızın da desteğini bekliyoruz. 2-6 Aralık 2024 tarihlerinde halkımızı ASM’ lerden hizmet almak için değil sağlık hakkına sahip çıkmak için alanlarda bizimle birlikte olmaya çağırıyoruz.

    2- 6 aralık 2024 tarihleri arasında aile sağlığı merkezleri çalışanları olarak üretimden gelen gücümüzü kullanarak iş bırakıyoruz. Bu haklı taleplerimiz gerçekleşene kadar çeşitli eylem ve etkinliklerle halkımızın sağlığı ve haklarımız için sağlık otoritesini harekete geçme konusunda zorlamaya devam edeceğimizi, sonuç alıncaya kadar vazgeçmeyeceğimizi tüm kamuoyuna bildiriyoruz.

  • Nilüfer’de su kesintisi

    Nilüfer’de su kesintisi

    BUSKİ Genel Müdürlüğü tarafından yapılan açıklamada şu cümlelere yer verdi;

    ”BUSKİ Genel Müdürlüğü İçmesuyu Dairesi Başkanlığı tarafından yapılacak çalışmalar kapsamında Nilüfer İlçesi Akçalar Mahallesi ve civarında 03 Aralık 2024 tarihinde 09.00-14.00 saatleri arasında su kesintisi yapılacaktır. Vatandaşların tedbirli olması rica olunur.”

  • Özel ressamlardan anlamlı sergi

    Özel ressamlardan anlamlı sergi

    Bursa Kent Konseyi Engelliler Meclisi üyeleri tarafından büyük özen ve emekle hazırlanan resimler, 3 Aralık Dünya Engelliler Günü kapsamında düzenlenen programla beğeniye sunuldu. Tayyare Kültür Merkezi’ndeki serginin açılışına, Bursa Büyükşehir Belediyesi Başkanvekili Mehmet Aydın Saldız, Kültür ve Sosyal İşler Dairesi Başkanı Şafak Baba Pala, Bursa Kent Konseyi Başkanı Prof. Dr. Ertuğrul Aksoy, Bursa Kent Konseyi Genel Sekreteri Elvan Atay Özkan, Engelliler Meclisi Başkanı Samet Şahin ve vatandaşlar katıldı.

    Açılış öncesinde konuşan Büyükşehir Belediyesi Başkanvekili Mehmet Aydın Saldız, birbirinden renkli eserlerle şekillenen serginin açılışına katılmaktan mutluluk duyduğunu söyledi. Eserlerin, engelli bireylerin yalnızca güçlerini değil, aynı zamanda topluma katkılarını, özverilerini ve kararlılıklarını da ortaya koyduğunu anlatan Saldız, “Çalışmaların, toplumumuz için birer umut kaynağı olacağına inanıyorum. Bursa Büyükşehir Belediyesi olarak toplumun her bireyi için kapsayıcı ve daha yaşanabilir bir kent için çalışmaya devam edeceğiz. Serginin hazırlanmasında emeği geçen herkesi tebrik ediyorum” dedi.

    Bursa Kent Konseyi Engelliler Meclisi Başkanı Samet Şahin, sergideki her bir eserin özel ihtiyaç sahibi bireyler tarafından hazırlandığını hatırlattı. Çalışmaların engelli bireyler için birer sanat terapisi olduğunu belirten Şahin, “Sergideki çalışmalarla engelli bireylerin sosyal hayatta daha fazla yer edinmelerini ve görünür olmalarını hedefledik. Engelliler Meclisi olarak onlara bu imkanı sağlamış olmanın mutluluğunu yaşıyoruz. Sergimizde Bursa’nın Hacivat-Karagöz ve Yeşil Türbe gibi değerlerinin de yer aldığı 40 güzide eser bulunuyor. Tüm Bursalıları sergimizi ziyaret etmeye davet ediyoruz” diye konuştu.

    Konuşmaların ardından kurdele kesimiyle sergi ziyarete açıldı. 12 engelli bireye ait toplam 40 eserden oluşan sergi, 7 Aralık Cumartesi gününe kadar Tayyare Kültür Merkezi’nde ziyaret edilebilecek.

  • FETÖ/PYD üyesi üsteğmen yakalandı

    FETÖ/PYD üyesi üsteğmen yakalandı

    İnegöl Jandarma komutanlığı JASAT ekipleri, hakkında FETÖ terör örgütü üyesi olmaktan 6,5 yıl kesinleşmiş hapis cezası bulunan Mehmet İ.’yi (36) İnegöl’ün kırsal Hamzabey Mahallesindeki evinde gözaltına aldı. Sorgulamasının ardından adliyeye sevk edilen zanlı, tutuklanarak cezaevine gönderildi.

  • Karacabey Belediyesi’nden deprem bilincine önemli katkı

    Karacabey Belediyesi’nden deprem bilincine önemli katkı

    Karacabey Belediyesi tarafından düzenlenen panele Prof. Dr. Abdullah Soykan, Jeoloji Mühendisi Aysun Aykan ve Doç. Dr. Hakan Önal konuşmacı olarak katıldı. Deprem gerçeği, riskler ve alınabilecek önlemler konularında önemli bilgiler paylaşan uzmanlar, Karacabey halkının yoğun ilgisiyle karşılandı.

    Belediye Başkanı Fatih Karabatı, panelin açılışında yaptığı konuşmada ‘’Depremler, yaşadığımız coğrafyanın kaçınılmaz bir gerçeğidir. Bu konuda bilgilenmek, bilinçlenmek ve hazırlıklı olmak hepimizin sorumluluğudur. Karacabey Belediyesi olarak, halkımızın güvenliği ve yaşam kalitesini artırmaya yönelik çalışmalara büyük önem veriyoruz. Bu panel, depremle ilgili doğru bilgiye ulaşmamız ve farkındalığımızı artırmamız açısından son derece önemlidir. Tüm katılımcılara ve değerli konuşmacılara teşekkür ediyorum.” Dedi

    Başkan Karabatı, ayrıca Karacabey Belediyesi’nin bu tür etkinliklerle halkın deprem konusunda bilinçlenmesini sağlamayı ve afetlere hazırlık sürecini güçlendirmeyi amaçladığını sözlerine ekledi.

    Panelin moderatörlüğünü üstlenen Doç. Dr. Hakan Önal, katılımcılara deprem öncesi alınması gereken tedbirler, binaların dayanıklılığı ve yerel yönetimlerin deprem anında yapması gerekenler gibi hayati konularda detaylı bilgiler sundu.

    Panel sonunda, katılımcılar uzmanlara sorularını yönelterek daha detaylı bilgi edinme fırsatı buldu. Etkinlik, halkın yoğun ilgisi ve katılımıyla Karacabey’de deprem bilincinin güçlenmesi adına umut verici bir tablo oluşturdu.

  • İnegöl’e 2 yeni sağlık ocağı için imzalar atıldı

    İnegöl’e 2 yeni sağlık ocağı için imzalar atıldı

    İnegöl’de her geçen gün artan nüfusa oranla ihtiyaçlar da artıyor. Bu kapsamda hem Bakanlıklar hem yerel yönetimler nezdinde vatandaşların ihtiyacını karşılamak adına çalışmalar devam ediyor. Son olarak Mesudiye ve Mahmudiye Mahallelerinde İnegöl Belediyesi ve hayırseverler iş birliğinde yapılması planlanan 2 yeni Aile Sağlığı Merkezi için protokol Bursa Valiliği nezdinde imzalandı.

    BAŞKAN TABAN’DAN HAYIRSEVERLERE TEŞEKKÜR

    İnegöl Belediyesi’nin arsa tahsisi ile çevre düzenlemesini yapacağı, hayırseverler Fatih Öztürk ve Ali İpek’in de Aile Sağlığı Merkezi binalarını yapacağı iş birliği ile İnegöl 2 yeni sağlık ocağına kavuşmuş olacak. Aile Sağlığı Merkezleri için Bursa Valisi Erol Ayyıldız nezdinde protokol bugün düzenlenen törenle imzalandı. Gelişmeyi sosyal medya hesaplarından paylaşan Belediye Başkanı Alper Taban, “Mesudiye ve Mahmudiye Mahallelerimize yapılacak Aile Sağlığı Merkezleri için Valimiz Sn. Erol Ayyıldız ile protokolümüzü imzaladık. Hayırsever Fatih Öztürk ve Ali İpek’e teşekkür ediyoruz” dedi.

  • Engelliler için 167 fidan dikildi

    Engelliler için 167 fidan dikildi

    İnegöl Belediyesi Fatih Mahallesi Veliler Caddesinde bulunan 5 bin metrekarelik alanda koruluk oluşturmak için çalışmalara başladı. Hem bölgeye hem İnegöl’e nefes olacak koruluk alanda 167 fidan Park Bahçeler Müdürlüğü ekiplerince toprakla buluşturuldu.

    FİDANLAR ENGELLİLER İÇİN DİKİLDİ

    Fidan dikimi, 3 Aralık Dünya Engelliler Günü vesilesiyle engelli bireyler adına yapıldı. İnegöl Belediyesi’nin yeşiller içerisinde bir İnegöl hedefiyle sürdürdüğü çalışmalar kapsamında oluşturulan koruluk alan, Fatih Mahallesine ve İnegöl’e nefes olacak. İlerleyen yıllarda ilçe halkının ağaçların gölgesinde oturduğu bir koruluğa dönüşmesi hedeflenen alan, bölgenin çehresini değiştirecek.

  • BTSO’dan Londra’ya ziyaret

    BTSO’dan Londra’ya ziyaret

    Türkiye’nin en çok UR-GE projesi yürüten Odası olan BTSO, Bursalı firmaların ihracatını artırarak, yeni pazarlara açılmasına liderlik etmeye devam ediyor. BTSO tarafından Ticaret Bakanlığı destekleri ile yürütülen İnşaat ve Yapı Malzemeleri Sektörü UR-GE projesi kapsamında yaklaşık 40 kişilik bir heyetle İngiltere’nin başkenti Londra’da iyi uygulama örneği ziyareti gerçekleştirildi. Yeşil bina ve verimli enerji teknolojileri kullanımında öncü bir role sahip olan İngiltere’deki uygulamalar hakkında deneyim transferi gerçekleştirmek üzere düzenlenen programa BTSO Yönetim Kurulu Üyesi Alparslan Şenocak, BTSO Meclis ve Komite Üyeleri ile küme üyeleri katıldı.

    İyi Uygulama Örneği; Londra

    Program kapsamında ilk olarak İngiltere’de önemli projelere imza atan Türk müteahhitlik şirketi Ant Yapı UK Yönetici Müdürü Cengizhan Karaduman ve Genel Müdürü Ertan Demirkıran ile bir araya gelen BTSO heyeti ardından 1931 yılından bu yana faaliyet gösteren The Building Centre’da merkezin Genel Müdürü John Bonning’den sektördeki son gelişmelere ilişkin bilgi aldı ve “New Homes in New Ways” sergisini inceledi.

    Saha Ziyaretleri ile Uygulamaları Yakından Görme İmkanı Buldular

    Türkiye’nin Londra Büyükelçisi Osman Koray Ertaş ve Ticaret Müşaviri Gözde İnaneri Bakıcı’yı ziyaret eden firmalar, Yunus Emre Enstitüsü ev sahipliğinde düzenlenen toplantıda ise BTSO Meclis Başkan Yardımcısı ve Dış Ticaret Konseyi Başkanı Murat Bayizit, MÜSİAD İngiltere Şubesi Başkanı Murat Bingöl ve İngiltere’de yerleşik iş insanlarından İngiltere ekonomisi, Türkiye-İngiltere ticari ilişkileri ve inşaat sektöründeki fırsatlara ilişkin bilgi aldı. İngiltere’nin önde gelen gayrimenkul geliştirme şirketi Berkeley Group’un yapımı süren şantiyelerinde yeşil bina standartları, yenilikçi teknolojilerin kullanımı ve sürdürülebilir iş modellerine ilişkin bilgi alan firmalar ayrıca Türk-İngiliz Ticaret ve Sanayi Odası (TBCCI) ile bir toplantı gerçekleştirdi. TBCCI Yönetim Kurulu Başkan Vekili Mete Uluyurt ve Türk Hava Yolları Londra Genel Müdürü Mehmet Gurulkan’ın ev sahipliğinde gerçekleşen toplantıda İngiltere inşaat sektörü ile ticaret ve yatırım olanakları değerlendirildi.

    “İnşaat Sektöründeki Dönüşüme Rehberlik Etmeyi Hedefliyoruz”

    BTSO Yönetim Kurulu Üyesi Alparslan Şenocak, Bursa inşaat ve yapı malzemeleri sektörünün ulusal ve uluslararası pazarda rekabet gücünü artırmak için çalışmaya devam ettiklerini söyledi. Ticaret Bakanlığı destekleri ile hayata geçirdikleri İnşaat ve Yapı Malzemeleri UR-GE projesi kapsamında bugüne kadar ABD, Özbekistan, Bulgaristan ve Suudi Arabistan’da programlara imza attıklarını ifade eden Şenocak, Londra’da yeşil bina sistemleri ve standartları ile sürdürülebilirlikle alakalı iyi uygulama örneklerini inceleme imkanı bulduklarını söyledi. “Buradaki tecrübelere ülkemize taşıyarak, inşaat sektöründe 2050’de sıfır karbon emisyonu hedefine katkı sağlamayı hedefliyoruz.” diyen Şenocak, “Burada gerek yaptığımız kurum ziyaretleri gerekse de saha ziyaretlerinde yapı malzemeleri, müteahhitlik ve müşavirlik sektörümüz için önemli bir piyasa olduğunu gördük. İnşaat ve yapı malzemeleri sektöründe hem fiyat hem de kalite anlamında buraya hitap eden çok sayıda firmamız var. Özellikle renovasyonla alakalı ülkedeki büyük pazardan hak ettiğimiz payı alabilmek adına önümüzdeki süreçte gerekli adımları atmaya devam edeceğiz.” dedi.

    “İngiltere’de İş Yapmak İçin Lokal Partner Bulmak Şart”

    BTSO Meclis Başkan Yardımcısı ve Dış Ticaret Konseyi Başkanı Murat Bayizit, dünyanın en büyük 6.’sı ekonomi olan İngiltere’nin 3,7 trilyon dolarlık ekonomik büyüklüğe sahip olduğunu ifade etti. Türkiye ve İngiltere arasındaki ilişkilerin son dönemde hızla geliştiğini söyleyen Bayizit, ülkedeki iş ortamının AB’ye göre daha esnek ve yabancı sermayeye açık olduğunu kaydetti. İngiltere’de iş yapmak isteyen firmaların lokal partnerle çalışmalarının çok önemli olduğunu ifade eden Bayizit, sektör temsilcilerine İngiltere’de iş yapma kültürü ile inşaat sektöründeki mevcut durum ve potansiyel fırsatlara ilişkin önemli bilgiler verdi.

    “Yeşil Dönüşüm Konusunda İyi Bir Seviyedeyiz”

    BTSO Meclis Üyesi aynı zamanda İMSİAD Başkanı Şeref Demir, Londra’da çok verimli bir program gerçekleştirdiklerini söyledi. Yeşil Mutabakat ve sürdürülebilirlik alanında iyi uygulama örneklerini yerinde inceleyerek, detaylı bilgiler alma imkânı bulduklarını kaydeden Demir, “Sektörümüz adına çok faydalı oldu. Dünyanın genelinde bir barınma sorunu söz konusu. Burada gördük ki Londra da bu sorunun yaşandığı yerlerin başında geliyor. Özellikle dar ve orta gelir grubundakiler için böyle bir sıkıntı var. Kısa süre içerisinde bu sorunu çözebilmek adına çok sayıda konut inşa etmeleri gerekiyor. Yeşil dönüşüm konusunda Türkiye ve İngiltere arasında çok küçük nüans farkları var. Biz de sektör olarak belirli bir noktaya gelmiş durumdayız. Gerekli çalışmaları yaptığımız takdirde bu pazarda etkili oyunculardan biri olabileceğimize inanıyoruz.” ifadelerini kullandı.

    “Renovasyon Konusunda Ciddi Bir Talep Var”

    BTSO Komite Başkanı Levent Bilek, UR-GE projesi kapsamında 5’inci yurt dışı programlarını, iyi uygulama örneği ziyaret olarak Londra’ya gerçekleştirdiklerini kaydetti. Londra’da ilginç örneklerle karşılaştıklarını belirten Bilek, “İnsanlar burada 270 yaşındaki binalarda yaşıyorlar. Özellikle enerji verimliliği açısından dikkat çekici uygulamalar var. Yine sürdürülebilirlik ile ilgili yapılan çalışmaları ve bina yapılanmasını bizzat sahada görme imkânı bulduk. Türk müteahhitlik şirketleri ve sivil toplum kuruluşları ile faydalı temaslarda bulunduk. Hepsi ile işbirliği içinde çalışacağız” dedi. Ülkede renovasyonla ilgili ciddi bir talep olduğunu kaydeden Bilek, konuşmasına şöyle devam etti: “Diğer taraftan 100 bin yeni konut yapımı planlanıyor. Bu yüzden gerek yapı malzemeleri üreticilerimiz gerekse de müteahhitlik sektörümüzün burada önünün açık olduğunu düşünüyorum. Türkiye sektördeki güçlü potansiyeli ile bu pazardaki boşluğu rahatça doldurabilecektir.”

    “Dünyadaki Gelişmeleri Yakından Takip Etmemiz Gerekiyor”

    BTSO Komite Başkanı Latif Altay, inşaat sektörünün dünyadaki gelişmeleri yakından takip etmesinin önemine vurgu yaptı. Özellikle yapım sırasında iş ve işçi güvenliğini artıracak, yapım tamamlandıktan sonra işletme kolaylığı sağlayacak iyi uygulama örneklerini görmek açısından faydalı bir program olduğunu ifade eden Altay, “Londra’daki uygulamaları ve yenilikleri buradaki sektör dinamikleri ile birebir istişare edip, değerlendirme imkânımız oldu. Türkiye olarak inşaat konusunda ciddi bir tecrübemiz var. Yeşil Mutabakat ve sürdürülebilirlik konusundaki gelişmelere de hızla uyum sağlayarak, bu yenilikleri hızlıca kendi yapım ve işletme sistemimize dahil etmemiz gerekiyor. Bu şekilde pazarda katma değeri yüksek hizmetler sunabilirken, diğer ülkelerdeki yatırımlarda da tercih edilen firmalar olabiliriz. Londra özellikle Körfez ve Afrika pazarında çok güçlü firmalara sahip. Buradaki firmalarla ilişkilerimizi geliştirdiğimizde hem yapı malzemeleri üreticilerimiz hem de alt ve ana yüklenicilerimiz yeni pazarlara ulaşabilmek adına önemli bir adım atmış olacak. Ticaret Bakanlığımıza ve BTSO’ya destekleri için teşekkür ediyoruz.” şeklinde konuştu.

    Muhammet Hakan Yetim ise İngiltere inşaat sektöründe özellikle renovasyon konusunda ciddi teşvikler bulunduğunu ifade etti. “Refurbishment” olarak adlandırılan, yapıların inovatif bir şekilde yeniden geliştirilip pazara sunulması konusunda çalışmalar, teşvikler olduğunu söyleyen Yetim, “Türkiye’nin inşaat sektöründe ciddi bir tecrübe ve sermaye birikimi var. Ülke olarak buradaki ihtiyacı karşılayacak potansiyele sahibiz.” dedi.