Bursa’daki selde annesi, eşi ve kızıyla hayatını kaybeden Ahmet Bilen’in son nefesine kadar annesini, eşini ve çocuklarını kurtarmaya çalıştığı öğrenildi.
Bingöl merkeze bağlı Gözeler köyü Haraba mezrasından eşi ve 3’ü kız 8 çocuğuyla 20 yıl önce daha iyi bir yaşam için Bursa’nın merkez Yıldırım ilçesine göç eden ve açtığı lokantayı işleten Selahattin Bilen geçen yıl hastalığı dolayısıyla vefat etti.
Babasının vefatıyla işi devralan Ahmet Bilen, şehrin stresli ortamından uzaklaşmak için Kestel ilçesine bağlı Kayacık köyünde bağ evi satın aldı. Bilen ailesi, bahçeye ektikleri sebzeleri sulamak için pazar günü geldikleri bağ evinde kuvvetli yağışın ardından derenin taşması sonucu oluşan sele yakalandı.
Bilen, yengesi ve iki kızını güvenli bir yere çıkardıktan sonra diğer aile fertlerini kurtarmak için geri döndüğü sırada, annesi, eşi, kızı ve yeğeni ile sel sularına kapıldı.
Cansız bedeni annesine sarılı halde bulundu
Bilen ailesinin yakını Mehmet Can Üzer, AA muhabirine yaptığı açıklamada, kurtarma ekiplerinin Ahmet Bilen’in selde kaybolan bir yakının halen bulunamadığını hatırlatarak devletin var gücüyle yanlarında olduklarını ve çalışmaları hızla yürüttüğünü dile getirdi.
Yıldırım ilçesinde oturan yakınlarının mutlu bir yaşam sürdüğünü ifade eden Üzer, şöyle konuştu:
“Ahmet çok girişken ve ailesine çok bağlı biriydi. Orada ormanın içinde bir arsa almıştı, pazar günleri çocuklarıyla sebze ekip zaman geçiriyordu. Selin yaşandığı gün oradaydılar. Orada bulunan yengesi bize Ahmet’in öncelikle onu ve iki çocuğunu kurtardıktan sonra annesi, eşi ve diğer çocuklarını kurtarmaya çalıştığı sırada suyun daha da yükseldiğini ve bir anda suya kapılıp kaybolduklarını anlattı. Ahmet’in cenazesi annesine, eşinin de çocuğuna sarılı olarak bulundu. Demek ki son nefesine kadar annesini ve çocuğunu kurtarmaya çalışmış.
https://www.youtube.com/watch?v=XEzvlCdHyeY
Köy ile bağlantısını hiç koparmadı
Gözeler köyü muhtarı Naif Birgönül ise Bilen ailesi fertlerinin ölümüne çok üzüldüklerini belirterek, “Bu acı hepimizin acısıdır. Akşam saatlerinde sel olayını duyduğumuzda köyün yarısı oraya gitti. Ahmet Bilen sevilen bir kişiliğe sahipti. İyi bir insandı. Ailesini akrabalarını ve çevresini soran bir insandı.” dedi
Annesiyle çapa yaptığı anlar
Sel sularına kapılarak yaşamını yitirdiği annesiyle sarılı halde cesedi bulunan Ahmet Bilen’in aynı felakette ölen kızı Medine ve annesiyle çapa yaptığı sırada çekilen video ortaya çıktı. Kendi sosyal medya hesabında paylaşılan videoda Bilen, annesiyle çapa yaparken kızı Medine de toprakla oynarken görülüyor.
BURSA’nın Osmangazi ilçesinde, otomobilinden indikten sonra servis minibüsünün çarpması sonucu yola savrulan tenis antrenörü Onur Mert Çevik (28), yaralandı. Kafa travması geçiren ve başına 10 dikiş atılan Çevik, “Arkadaşın vicdanı yokmuş. Dönüp arkasına bakmadı bile” dedi. Polis, kaçan sürücüyü ararken, kaza anının, güvenlik kamerasına yansıyan görüntüleri ortaya çıktı.
Kaza, 3 gün önce, Tahtakale Mahallesi Kazım Baykal Caddesi’nde meydana geldi. Otomobiliyle evinin yer aldığı caddeye gelen tenis antrenörü Onur Mert Çevik’e, kapıları kilitlemeye çalıştığı sırada, sürücüsünün ismi ve plakası öğrenilemeyen servis minibüsü çarptı. Kazada yaralanan Çevik, yola savrulurken, minibüs sürücüsü ise kaçtı. Çevredekilerin ihbarıyla kaza yerine polis ekipleri sevk edildi. Çevik ise akrabaları tarafından Yüksek İhtisas Eğitim ve Araştırma Hastanesi’ne kaldırılarak, tedaviye alındı. Kafa travması geçirdiği belirlenen Çevik’in başına 10 dikiş atıldı. Çevik, 2 gün süren tedavisinin ardından hastaneden taburcu edildi.
Kaza anı ise çevredeki iş yerinin güvenlik kamerasına yansıdı. Polis ekipleri, kaçan servis minibüsü sürücüsünün belirlenip, yakalanması için çalışma başlattı.
‘ARKASINA DÖNÜP BAKMADI BİLE’
Kaza sırasında yaşadıklarını anlatan Onur Mert Çevik, “Arkadaşlarımla halı sahadaydım. Halı sahadan döndüm. Arabamı park ettim. Arka kapıda çocuk kilidiyle ilgili sıkıntı vardı. Onu hallederken arkadan araba çarpmış. Ondan sonrasını hatırlamıyorum. Kamera görüntülerinde ben yere yığılıyorum. Sürücü ise olay yerinden kaçıyor. Kafamın iki yanı yarıldı. Beyin travması geçirdim. Kafamın iki yanında toplam 10 dikiş var. Bu bir insan hayatı. Dönüp bakmaması bile gerçekten akıl alır gibi değil. Korkmuş da olabilir. İnsanın vicdanı var, daha sonra vicdanını dinleyip, polise gidebilirdi ama arkadaşın vicdanı yokmuş herhalde. Dönüp arkasına bakmadı bile. Sağ olsun oradaki akrabalar, komşular geldi. Hemen hastaneye kaldırdılar” dedi.
İTÜ Meteoroloji Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Öztopal, “Kestel’deki olayın nedeni çoklu hücrenin oluşmasıdır. İstanbul’da dün oluşan doğa olayının nedeni ise süper hücreden ziyade yine çoklu hücre gelişimini çağrıştırmaktadır.” dedi.
Doç. Dr. Öztopal, iklim değişikliğinin bugünün sorunu olmadığını, geçmişte de iklimlerin değiştiğini söyledi.
Geçmişin iklim değişiklerinin doğanın kendi doğal sürecinde gerçekleştiğine dikkati çeken Öztopal, günümüzdeki iklim değişikliğinin ise insanların atmosfere saldığı sera gazından kaynaklandığını vurguladı. Öztopal, sanayi devrimiyle birlikte atmosfere vahşi bir şekilde başta karbondioksit olmak üzere sera gazları salınmaya başladığını ifade etti.
Atmosferin ortalama sıcaklığının 1 derecenin üzerinde arttığını anlatan Öztopal, şöyle devam etti:
“Atmosferin ortalama sıcaklığının artması atmosferin dengesini bozarak dün yaşadığımız aşırı hava olaylarını tetiklemektedir. 2000’li yılların başlarından günümüze kadar olan süreci değerlendirecek olursak aşırı hava olaylarında artışlar gözlemlemekteyiz. Sonuç olarak, küresel ısınma neticesinde meydana gelen küresel iklim değişikliğinin etkilerini artık hisseder hale geldik. Bugün geldiğimiz noktada, tüm dünya ülkelerinin en önemli hedefi, atmosferin ortalama sıcaklık artışını 2 derecenin altında tutmak ve mümkünse bunu 1,5 derecenin üzerine çıkarmamak yönündedir. Bunun yolu da sera gazı salınımının azaltılmasından geçmektedir. Bugün tüm sera gazı salınımını sıfırlasak bile her şeyin normale dönmesi için yüzyıldan fazla süre gerekmektedir. Tüm dünyada üretilen elektriğin yaklaşık yüzde 81’inin fosil yakıtlardan elde edildiği gerçeğini göz önünde tutarsak bunun mümkün olmadığı açıktır.”
“Karbon ayak izinin azaltılması gerekiyor” Dünyada yenilenebilir enerji kaynaklarına yönelmenin önemli olduğunu aktaran Öztopal, mümkünse bunları da nükleer enerjiyle de desteklemek yoluyla enerji üretiminde fosil yakıt kullanımını aşağıya çekmenin önem arz ettiğini ve karbon ayak izinin azaltılmasının gerektiğini ifade etti.
Öztopal, sera gazı azaltım çalışmalarının yanında ayrıca, iklim değişikliğine uyum çalışmalarıyla hayat ve yaşam alanlarının yeniden düzenlenmesi gerektiğini bildirerek, “Bunu yaparsak bu süreçten en az şekilde etkileniriz. İklim değişikliği sürecinde en talihsiz alan İtalya, Yunanistan, Türkiye, Mısır, Libya ve Orta Doğu kısmını içeren Doğu Akdeniz Havzasıdır ve bu bölgede gelecekte aşırı hava olaylarının şiddet ve sayılarında artış beklemekteyiz.” ifadelerini kullandı.
21 Haziran’da Balıkesir, Bursa, Yalova hattında ve dün itibarıyla Balıkesir, Bursa, İstanbul alanında şiddetli yağışlara neden olan Kümülonimbus (CB) hücrelerinin gözlemlendiğini anlatan Öztopal, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Kestel’de meydana gelen selde can kaybı yaşanırken İstanbul’da ise hortumlar oluştuğunu gördük. Yaşanılan her aşırı hava olayı iklim değişikliği kaynaklıdır demek de doğru değildir. Çünkü atmosfer her zaman rekor kırma eğilimindedir. Bu nedenle zaman zaman yağış ve sıcaklıklarda rekorlar gözleriz ve bu rekorlar da meteorolojik ve hidrolojik doğa afetlerine yol açabilmektedirler. CB bulutları kule şeklinde ve bizim enlemlerimizde yaklaşık 12 kilometre kalınlığa sahip olabilen bulutlardır ve her biri tek hücre olarak adlandırılırlar. Bu bulutlar türbülansa, yıldırım ve şimşeklere, sağanak yağışa, doluya, hortuma neden olurlar. Bu etkileri nedeniyle de afetlere sebep olabilmektedirler. Eğer bu yapı birden fazla ise bu durumda çoklu hücre adını alırlar. Bütün bu yapıların bir üstü ise süper hücre olarak adlandırılır ki bu yapılar içerisinde en tehlikelisi süper hücre olup, tek ya da çoklu hücreler kadar sık görülmezler. Görüldüklerinde ise daha fazla yağış, daha iri dolu ya da daha fazla yıldırım ve şimşek üretebilirler. Ancak unutmamak gerekir ki tekli ya da çoklu CB hücreleri de yeri geldiğinde yerde süper hücre kadar zarara sebep olabilirler. Özellikle yaz aylarında bu tür hücre gelişimlerine daha fazla rastlarız ve bizlere etkileri itibarıyla da bu yapılar büyük zararlar verebilirler. Kestel’deki olayın nedeni çoklu hücrenin oluşmasıdır. İstanbul’da dün oluşan doğa olayının nedeni ise süper hücreden ziyade yine çoklu hücre gelişimini çağrıştırmaktadır.”
“Şehirlerin altyapıları yeniden düzenlenmeli” Öztopal, atmosferik olayların önüne geçme imkanının bulunmadığını ancak zararları azaltabilecek önlemleri almanın gerektiğini kaydetti.
İklim değişikliği sürecini göz önünde tutarak şehirlerin altyapılarının yeniden düzenlenmesi gerektiğinin altını çizen Öztopal, sözlerini şöyle tamamladı:
“Kanalizasyon ve yağmur suyu drenaj sistemlerinin yenilenmesinde, aşırı hava olayları özellikle dikkate alınmalı. Aynı zamanda yapılaşmanın olmaması gereken alanlarda yer alan yapıların tasfiye edilmesi de diğer önemli bir noktadır. Kentlerin gerek kurulmasında ve gerekse yeniden düzenlenmesi aşamalarında çevre planlamacıların, şehri kuranların ve karar vericilerin mutlaka meteorologlarla irtibata geçerek birlikte çalışmaları gerekmektedir. Meteorolojinin çalışma alanlarından biri de şehircilik meteorolojisidir ki şehirlerin daha yaşanılası hale gelmesi ve iklim değişikliği sürecinde en az kayba uğranması noktasında çok önemli katkılar verebilecek bir çalışma alanıdır.”
Polis memurunu şehit etti, ağırlaştırılmış müebbet istendi.
Bursa’da, komşular arasında çıkan kavgaya müdahale eden polis memurlarından Alaattin Özdemir’i (44), belindeki tabancasını alıp, başından vurarak şehit eden Murat Dağkoçak (26) hakkında ‘kasten adam öldürmek’ suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası istendi. Tutuksuz 4 kişi hakkında ‘görevi yaptırmamak için direnme’ suçundan 4 yıla kadar hapis cezası talep edilen dava, Bursa 4’Üncü Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülecek.
Olay, Yıldırım ilçesi Yavuz Selim Mahallesi Su Deposu Caddesi’nde geçen yıl aralık ayında meydana geldi. Bir apartmandaki komşular arasında çıkan kavgaya müdahale eden polis ekipleri, tarafları ayırmaya çalıştı. Ancak yaşanan arbede sırasında, kavga eden taraflardan Murat Dağkoçak, polis memuru Alaattin Özdemir’in silahını aldı. Ardından da Dağkoçak’ı başından vurdu. Ağır yaralanan 2 çocuk babası Alaattin Özdemir, Yüksek İhtisas Eğitim ve Araştırma Hastanesi’ne kaldırılırken, Dağkoçak, polis ekipleri tarafından gözaltına alındı. Murat Dağkoçak sevk edildiği adliyede tutuklandı.
ORGANLARI 6 KİŞİYE UMUT OLDU
Tedavi gördüğü hastanede 3 gün sonra beyin ölümü gerçekleşen polis memuru Alaattin Özdemir’in organları, 6 kişiye umut oldu. Şehit Özdemir, Kütahya Hava Şehitliği’nde toprağa verildi.
‘TABANCAYI BELİNDEN ALIP, KAFASINA ATEŞ ETTİ’
Bursa Cumhuriyet Başsavcılığı’nca yürütülen soruşturma tamamlandı. Cumhuriyet savcısı tarafından hazırlanan iddianamede tanık polislerin, “Kavga ihbarı üzerine olay yerine gittik. Burada kavga edenlerden Murat Dağkoçak, küfrederek hakaretlerde bulundu. Gözaltına alacağımız sırada yakınları fiziki müdahalede bulundu. Dağkoçak’ı konteynerin içine aldığımızda yine agresif tavırlara devam etti. Bu sırada Alaattin Özdemir’in beline sarılıp, tabancayı yukarıya çekerek kılıfından çıkarttı. Alaattin silahını geri almak istedi. Aralarında arbede çıktı. Şüpheli namluya mermi verip Alaattin’in başına yakın mesafeden ateş etti” şeklindeki anlatımları yer aldı.
Savcı, tutuklu sanık Murat Dağkoçak hakkında ‘kasten adam öldürmek’ suçundan ağırlaştırılmış müebbet, tutuksuz sanıklar İsmail D. (60), Mahmut Y. (50), Serkan D. (35) ve Tekin B. (54) hakkında ise ‘görevi yaptırmamak için direnme’ suçundan 4’er yıla kadar hapis cezası talep etti. Bursa 4. Ağır Ceza Mahkemesi, iddianameyi kabul etti.
Bursa Valiliği’nden yapılan açıklamada şu ifadelere yer verildi;
“Koronavirüs salgınının görüldüğü andan itibaren, Sağlık Bakanlığı ve Bilim Kurulunun önerileri, Sayın Cumhurbaşkanımızın talimatları doğrultusunda salgının/bulaşmanın toplum sağlığı ve kamu düzeni açısından oluşturduğu riski yönetme, sosyal izolasyonu temin, mesafeyi koruma ve yayılım hızını kontrol altında tutma amacıyla birçok tedbir kararı alınarak uygulamaya geçirilmiştir.
Bu çerçevede, önümüzdeki günlerde yapılacak olan Yükseköğretim Kurumları Sınavının (YKS) halk sağlığı açısından en uygun koşullarda gerçekleştirilmesi amacıyla bazı tedbirlerin alınması gerektiği değerlendirilmiştir. Bu kapsamda;
İl Hıfzıssıhha Kurulumuzun 24.06.2020 tarih ve 87 sayılı kararı ile;
Birinci oturumu 27 Haziran 2020 Cumartesi günü saat 10.15’te başlayıp 13.00’de,ikinci oturumu 28 Haziran 2020 Pazar günü saat 10.15’te başlayıp 13.15’de ve üçüncü oturumu 28 Haziran 2020 Pazar günü 15.45’te başlayıp 17.45’de tamamlanacak olan Yükseköğretim Kurumları Sınavı (YKS) öncesi ve sonrasında oluşabilecek yoğunluğu ve bulaşma riskini azaltmak, sınavın sorunsuz bir şekilde yapılmasını temin etmek amacıyla;
27 Haziran 2020 Cumartesi günü saat 09.30 ile 15.00 arasında ve 28 Haziran 2020 Pazar günü 09.30 ile 18.30 saatleri arasında belirtilen istisnalar hariç olmak üzere ilimiz sınırları içinde bulunan vatandaşlarımızın sokağa çıkmaları İçişleri Bakanlığının genelgesi ile kısıtlanmıştır. Belirlenen saatlerde sokağa çıkma kısıtlamasından muaf tutulacak yerler belirtilmiştir. Ancak;
Sınava girecek öğrencilerin muhtemel kırtasiye ihtiyaçlarını giderebilmeleri için sınav yapılacak okulların çevrelerindeki kırtasiyelerin açık olması gerektiği değerlendirilmektedir.
Bu çerçevede sınav merkezlerinin çevrelerinde bulunan kırtasiyelerin ve çalışanlarının, 27 Haziran 2020 Cumartesi günü saat 09.30 ile 15.00 arasında ve 28 Haziran 2020 Pazar günü 09.30 ile 18.30 saatleri arasında uygulanacak olan sokağa çıkma kısıtlamasından muaf tutulmasına karar verilmiştir. Ayrıca;
30.03.2020 tarih 20 sayılı İl Hıfzıssıhha Kurulu Kararı ile kamu çalışanlarımızı korumak ve salgının yayılmasını önlemek amacıyla; kamu kurumlarında hizmetleri yürüten personeller/yöneticiler (işçiler dahil) kişisel tercihleri gereği temizlenebilmesi daha kolay ve rahat elbiseler ile kamu etiğini zedelemeyecek ve “Kamu Kurum ve Kuruluşlarında Çalışan Personelin Kılık ve Kıyafetine Dair Yönetmelik” hükümleri çerçevesinde kalacak şekilde ikinci bir karara kadar hizmetleri, serbest kıyafetler ile ifa edebilmelerine izin verilmiştir.
Gelinen aşamada kontrollü sosyal hayat sürecine geçilmiş ve Sağlık Bakanlığı Koronavirüs Bilim Kurulu tarafından belirlenen kurallar çerçevesinde birçok alanda normalleşme adımları atılmaya başlanmıştır. Bu kapsamda, yaşanan olumlu gelişmeler neticesinde daha önce alınmış olan kamu kurum ve kuruluşlarında çalışan personele “serbest kıyafet izni” kararı yürürlükten kaldırılarak, “Kamu Kurum ve Kuruluşlarında Çalışan Personelin Kılık ve Kıyafetine Dair Yönetmelik” hükümlerine uyulmasına karar verilmiştir.
27/28 Haziran 2020 tarihlerinde uygulanacak olan belirli saatlerde sokağa çıkma kısıtlaması ve istisnaları ile ilgili tedbirlere ilişkin uygulamada herhangi bir aksaklığa meydan verilmemesi ve mağduriyete neden olunmamasına, alınan kararlara uymayan vatandaşlara Umumi Hıfzıssıhha Kanununun 282 nci maddesi gereğince idari para cezası verilmesi başta olmak üzere aykırılığın durumuna göre Kanunun ilgili maddeleri gereğince işlem yapılmasına,konusu suç teşkil eden davranışlara ilişkin Türk Ceza Kanununun 195 inci maddesi kapsamında gerekli adli işlemlerin başlatılmasına karar verilmiştir.”
NÜFUS MÜDÜRLÜKLERİ NASIL ÇALIŞACAK?
“İl Hıfzıssıhha Kurulumuzun 18.06.2020 tarih ve 85 sayılı kararı ve İçişleri Bakanlığı Nüfus ve Vatandaşlık İşleri Genel Müdürlüğü’nün 18.06.2020 tarihli ve 24341420-000/60755 sayılı talimatları ile Yükseköğretim Kurumları Sınavına (YKS) girecek olan öğrencilerin sınav süreçlerinde herhangi bir mağduriyet yaşamamaları amacıyla T.C. Kimlik Kartı başvurularının alınması ile sınırlı olmak üzere il ve tüm ilçe nüfus müdürlükleri;
-YKS sınavı öncesine denk gelen 25.06.2020 Perşembe ve 26.06.2020 Cuma günleri saat 20:00′ a kadar,
-YKS sınavının yapılacağı 27.06.2020 Cumartesi günü 07:00-13:00 saatleri arasında,
-YKS sınavının yapılacağı 28.06.2020 Pazar günü 07:00-16:00 saatleri arasında, açık bulundurulacaktır.” denildi.
Bursa’nın Kestel ilçesinde sel sularına kapılarak kaybolan genç kızı arama çalışmaları sürüyor.
Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığınca (AFAD), selde kaybolan Derya Bilen’in (17) aranmasına günün ilk ışıklarıyla başlandı.
Bursa AFAD Müdürlüğü eş güdümündeki çalışmalara jandarma ve belediye ekiplerinin yanı sıra çok sayıda sivil arama kurtarma ekiplerinden oluşan 161 kişi katılıyor.
Deniz polisi, Bursa Arama Kurtarma Spor Kulübü Derneği (BAKUT) ve İHH Arama Kurtarma’dan 18 dalgıcın yaklaşık 2 kilometrelik alanda görevli olduğu çalışmalar, bölgede oluşan 50 santimetrelik çamurda da arama yapılıyor.
Çalışmalar, karadan arama kurtarma ekiplerinin yanı sıra iz takip köpekleriyle, havadan da “drone” ile aralıksız devam ediyor.
İlçeye bağlı kırsal Dudaklı, Narlıdere, Aksu ve Kayacık mahallelerinde 21 Haziran Pazar günü akşama doğru etkili olan kuvvetli sağanak sele yol açmıştı. Bu mahallelerdeki yollar su altında kalmış, çok sayıda araç selde sürüklenmişti. Dudaklı Mahallesi’nde engelli Kader Akbaba’nın cesedine ulaşılmış, Kayacık Mahallesi’nde de sel sularına kapılan 5 kişiden Ahmet, Türkan, Medine ve Nazime Bilen’in cansız bedenleri bulunmuştu. Bölgede 33 binada hasar oluşmuş, 30 bin 500 dönüm tarım arazisi de zarar görmüştü.
Bursa’nın Yıldırım ilçesinde meydana gelen silahlı kavgada iki kişi ağır yaralandı.
Yıldırım ilçesine bağlı Zeyniler Mahallesi yolunda Hakkı B. ile Aslan Çetinkaya ve kardeşi Mehmet Çetinkaya arasında alacak verecek meselesi yüzünden tartışma çıktı.
Tartışmanın büyümesi üzerine Hakkı B. yanındaki tabancayla Aslan ve Mehmet Çetinkaya kardeşlere ateş etti.
Aslan ve Mehmet Çetinkaya, başından ve göğsünden ağır yaralanırken Hakkı B. de aracıyla olay yerinden kaçtı.
Çevredekilerin ihbarı üzerine olay yerine gelen 112 Acil Sağlık ekipleri, yaralıları Bursa Yüksek İhtisas Eğitim ve Araştırma Hastanesi’ne kaldırdı.
Çevrede güvenlik önlemi alan polis ekiplerinin ise şüphelinin yakalanması için başlattığı çalışma sürüyor.
Bu arada, yaralıların hayati tehlikesinin sürdüğü öğrenildi.
Yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgınıyla mücadele kapsamında normalleşme sürecine girilmesiyle, Bursa’da cemaatle ibadete açılan camilerde ilk sabah namazı kılındı.
Bir dönem başkentliğini yaptığı Osmanlı’dan izler taşıyan şehirde, salgın yüzünden verilen aranın ardından ilk sabah namazı, selatin camilerinden Ulu Cami’de de eda edildi.
Vatandaşlar sosyal mesafe ve hijyen kurallarına uygun şekilde, 1,5 metre aralıklarla kıbleye yöneldi, maskeyle namaza durdu.
Kovid-19 salgını nedeniyle 16 Mart’ta ülkedeki camilerde cemaatle ibadete kapatılan ve kısa süre önce cuma, öğlen ve ikindi namazlarına açılan camilerde, Diyanet İşleri Başkanlığının kararıyla artık tüm vakitlerde toplu ibadet yapılabilecek.
Bursa’nın Kestel ilçesinde sel sularına kapılarak yaşamını yitiren aynı aileden 4 kişinin cenazesi, memleketleri Bingöl’de topraga verildi.
Kayacık Mahallesi’nde sel sularına kapılan 5 kişiden Ahmet, eşi Türkan, kızı Medine ve annesi Nazime Bilen’in cenazesi, Bursa Büyükşehir Belediyesinin tahsis ettiği araçla Bingöl merkeze bağlı Gözeler köyü Haraba mezrasına getirildi.
Cenazeleri karşılayan aile bireyleri gözyaşlarını tutamadı.
Mezarlıkta İl Müftüsü Ahmet Süzen tarafından kıldırılan cenaze namazına Vali Kadir Ekinci, İl Jandarma Komutanı Jandarma Kıdemli Albay Abdurrahman Başbuğ, aile yakınları ve çok sayıda vatandaş katıldı.
Cenazeler, Türkçe ve Zazaca ağıtlarla yan yana defnedildi.