Kategori: Bursa

  • Sağlıkçılara balkondan konser verdi

    Sağlıkçılara balkondan konser verdi

    Gece gündüz demeden insanların sağlığı için çaba sarf eden sağlıkçılar için Türkiye’nin dört bir yanındaki vatandaşlar moral vermek için bir şeyler yapmaya çalışıyor. Bursa’da da bir araya gelen 3 arkadaş Bursa Yüksek İhtisas Eğitim ve Araştırma Hastanesi Nilüfer Binası arkasındaki sitenin balkonunu sahneye çevirdi. Sağlık çalışanları ve evde kalan vatandaşlar için bir birinden hareketli türkü ve şarkıları seslendiren Alper Çayır, Ahmet Bahyan ve Çağatay Taşkın Sert herkesi mest etti.
    Elit Sitesi haricinde balkonu gören her apartman sakini de müziğin ritmine kendini kaptırdı. Evde kalmanın acısını balkonda göbek atarak geçiren vatandaşlar, ellerindeki telefonlarla da anıt kaydetmeyi ihmal etmedi.

    Görevde olan sağlık çalışanları tek tek kapı önüne çıkarak kendileri için verilen konsere eşlik ederken, sesi duyan diğer sokak sakinleri de balkonun karşısındaki parka akın etti. Sokağın ortasında göbek atmaktan çekinmeyen vatandaşların yoğunluğu artınca 3 arkadaş ne yapacağını şaşırdı. İhbar üzerine olay yerine polis ekibi de geldi.

    Sık sık sosyal mesafe kuralını hatırlatan sanatçılara polis ekipleri de anonslarıyla destek verdi. İhbar veya devriye sonucu mahalleye gelen polis ekipleri, anonslarında ‘Sosyal mesafeyi koruyun, iyi moraller’ anonsuyla vatandaşın eğlencesini bölmek istemedi.

    Öte yandan sanatçılar da anonslarında sağlıkçılar kadar polis, jandarma ve görevi başında olan herkese teşekkür etmeyi ihmal etmedi

  • Alkollü sürücü lüks sitenin havuzuna uçtu

    Alkollü sürücü lüks sitenin havuzuna uçtu

    Kaza, Osmangazi ilçesinde bulunan Demirtaş Mahallesinde meydana geldi. Edinilen bilgiye göre, 16 DP plakalı araç sürücüsü V.D., alkollü direksiyon başına geçince olanlar oldu. Aracını park etmek için site içerisindeki otoparka giren V.D., direksiyon hakimiyetini kaybetti. Kontrolden çıkan araç, içerisinde bulunan sürücü ve 2 yolcu ile havuza uçtu.

    Yan yatan araçta bulunan 3 kişi kendi imkanlarıyla araçtan çıkarken çevrede bulunan vatandaşların ihbarı üzerine olay yerine sağlık ve polis ekipleri sevk edildi. İlk müdahalesi yapılan yaralılar hastaneye götürüldü. Sürücü V.D. hastanede yapılan alkol testinde 1.96 promil alkollü olduğu tespit edildi. Sürücü V.D.’ye cezai işlem uygulanırken, kazayla ilgili soruşturma devam ediyor.

  • Vatandaş yesin diye fiyatları yarıya indirdi

    Vatandaş yesin diye fiyatları yarıya indirdi

    Tarım ve Orman Bakanlığı öncülüğünde başlatılan balık tüketim kampanyasıyla çipura ve levreğin zincir marketlerde maliyetine satılmasına karar verilirken, buna Bursalı balıkçı da uydu. “Evde hayat, sofrada balık” sloganıyla yapılan kampanyaya katılan Kocamanlar Balıkçılık, çipura ve levrek fiyatlarını 38 liradan 22 lira 75 kuruşa düşürdü. Vatandaşlar, balık fiyatları düşünce çipura ve levrek almak için balıkçıya akın ediyor.

    Başlattıkları kampanya ile ilgili konuşan Ahmet Kocaman, “Devletimizin ve bakanlığımızın kampanyasına Kocamanlar Balık olarak biz de destek veriyoruz. İnsanların haftada en az 2 öğün balık yemesini tavsiye ediyoruz. Ucuz balık isteyen vatandaşlarımızı bekleriz. Balığımız bol, herkes ucuz balık yesin istiyoruz” dedi.

  • Korona Salgını Özel Yayını Line Tv’de

    Tüketici Hakkı bugün saat 17.00’da Bursa Uludağ Üniversitesi Halk Sağlığı Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Kayıhan Pala’nın konuk olduğu Korona Salgını Özel Yayın’la Line Tv ekranlarında.

  • Prof.Dr.Kayıhan Pala: Vakalar neredeyse açıklanmalı

    “Şehir hastanelerinin açılmasıyla, şayet kapatılan diğer hastaneler halen hizmet vermiş olsaydı, bu süreçte çok önemli rol oynayabilirlerdi.” Bu söz, Bursa Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi Halk Sağlığı Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Kayıhan Pala’ya ait.

    “Bugünlerde sağlık hizmeti almak zorunda kalan, ertelemeyecek durumda olan insanlar sırf bir şehir hastanesinde salgın hastalıktan vaka yatıyor diye oraya gitmekten kendilerini alıkoyuyor. Bu durum sağlık hizmetine erişim noktasında sıkıntı yaratıyor” diyen Prof.Pala, salgın gerçekleştiği takdirde özellikle büyük hastanelerde enfeksiyon zincirini kırmanın mümkün olamayacağını söyledi.

    ‘Hastanelerin büyüklüğü sorun yaratacak’

    Ankara’daki 3 bin 700 yatak kapasiteli Şehir Hastanesini örnek gösteren Pala; ” Buraya bugünkü korona vakalarını koyacak olursanız insanlar oraya gitmek istemeyecektir. Bu kadar büyük bir sağlık kurumuna böyle bir vaka gelmesi halinde, bu vakanın o hastanede yayılmasını önlemek için çok köklü uğraşlar vermek gerekecek. O sırada en az 3 bin hasta yatırıyorsunuz, 3 bin tane refakatçiniz var, 5 bin tane sağlık çalışanınız var ve 15-20 bin tane ayaktan başvuran insan var. Kabaca 30-40 bin kişiden söz ediyoruz. Burada enfeksiyon zincirini kırmanız çok mümkün olmaz. O yüzden bu zamana kadar sıraladığımız büyük hastanelerin verimsizliği gibi sıkıntıların yanında böylesine büyük salgınlarda baş edebilmek için iyi araçlar değil bunlar.” dedi.

    ‘Yoğun bakım kapasitesine dikkat!’

    Yoğun bakım yatakları bölgelere ve illere göre eşit değil açıklamasında bulunan Prof.Pala; “İlk 10 büyük il içerisinde 10 bin kişiye düşen yoğun bakım yatak sayısı 6 olan da var 4 olan da var. 10 bin kişide 6 ve 4 rakamları çok büyük rakamlar. Öncelikle bölgeler arasındaki eşitsizliği giderecek önlemler almak gerekir. Yoğun bakımlara gereksiz yatışlardan buraları korumak gerekir. Yoğun bakımda çalışacak personelin kolaylıkla kişisel koruyucu malzemeye erişiminin sağlanması gerekir. Acil olmayan ameliyatlar ertelenmeli ki yoğun bakımlar bu hastalar için kullanılabilsin. Örneğin İngiltere’den çok daha iyi kapasitemiz var. Ama böyle bir hastalıkta bu kapasitenin yeteceğine ilişkin olumlu yanıt vermek mümkün değil.” ifadelerini kullandı.

    ‘Vakaların hangi şehirlerde olduğu mutlaka açıklanmalı’

    Sağlık Bakanlığına şeffaflık çağrısı yapan Kayıhan Pala, “Artık kendini ilan eden hastalar var. Örneğin İstanbul’dan Çapa’dan bir hocamız ve bir televizyon sunucusu. İstanbul’da olduğu anlaşıldı. Artık vakaların hangi ilde olduğunu saklamaya ihtiyaç yok. Ama başka illerde olup olmadığını bilmeye ihtiyaç var. Örneğin Bursa’da vaka varsa Bursalılar bilmeli ve ona göre kendilerini daha fazla önlem almaya yöneltmeliler. Burada Güney Kore örneğini düşünün. Güney Kore’de bir bilgisayar programı aplikasyonu yaptılar. Telefonunuza indiriyorsunuz ve açtığınızda kişilerin kimliklerini bilmeksizin yakın çevrenizde ne kadar vaka olduğunu görebiliyorsunuz. Böylece kendinizi daha fazla koruma altına alabiliyorsunuz. Dolayısıyla bu vakaların illere göre, yaş ve cinsiyetine göre durumlarını sayısal olarak, isim, hastane adı veya semt adı gibi şeyler olmaksızın açıklanmasına ihtiyaç var.” dedi.

    .

     

     

     

  • Line TV’de Koronavirüs yayını

    Koronavirüs hakkında bildiklerimiz ne kadar doğru? Bilmediklerimiz neler? Günlük yaşamda nasıl tedbirler alabiliriz? Koronavirüs salgını artarak devam ederse Türkiye’yi neler bekliyor? Vatandaşlar ve devletin kurumları en kötü senaryolara hazırlıklı mı?

    En güncel ve doğru bilgilerin paylaşılacağı özel yayın; Line TV Haber Müdürü Kübra Ulutaş’ın sunumu, Bursa Uludağ Üniversitesi’nin alanında uzman akademisyenleri Prof.Dr. Cüneyt Özakın, Prof.Dr. Haluk Barbaros Oral, Prof.Dr. Emin Halis Akalın, Doç.Dr. Alpaslan Türkkan ve Bursa Tabip Odası Başkanı Dr. Güzide Elitez’in katılımlarıyla bu akşam saat 20.00’de Line TV’de.

  • Hayat Hastanesi 42 yaşında

    Bursa’nın ilk özel sağlık kuruluşlarından biri olan Özel Hayat Hastanesi, 42 yaşında. 42’nci kuruluş yıldönümü vesilesiyle hastanede düzenlenen programa yönetim ve hastane personeli iştirak etti.

    Saygı duruşu ve ardından İstiklal Marşı’nın okunmasıyla başlayan etkinlikte konuşan Yönetim Kurulu Başkanı Uzman Dr. Ahmet Özkul, “İlk günlerden bu yana sürekli yükselen bir grafiğimiz var, bunun mutluluğunu yaşıyoruz. Bu güzel ortamda bulunmuş olmanın keyfini yaşıyorum. Biz Hayat Hastanesi idik, Hayat Sağlık Grubu olduk. Hayat Hastanesi’yle, Hayat Tıp Merkezi’yle, Hayat Diş Polikliniği’yle, OSGB’siyle, Hayat Vakfı’yla bir noktaya geldik. Gözüm arkada kalmayacak. Bugüne ulaşmamızda emeği bulunan her arkadaşımıza teşekkür ediyorum. Ayrıca şükrediyorum böyle bir ekibe sahibiz diye” ifadelerini kullandı.

    Yeni hastane binasında ikinci, genelde de 42’nci yılın kutlandığına işaret eden Özel Hayat Hastanesi Yönetim Kurulu Üyesi Uzman Dr. Fatih Özkul ise, “Eski hastanede böyle organizasyonlarda 50-60 kişi görürdük, ama şimdi baktığımda artık salonlara sığmıyoruz, maşallah. Bu binada ikinci, genelde de 42’nci yılımız kutlu olsun” diye konuştu.

    “Yaptığımız işi doğru yapmak, kendimiz ve ülkemiz için çok çalışmalıyız” diyen Dr. Fatih Özkul; “Doğru işler yapabilmeliyiz. Olumlu veriler görüyoruz. Bu veriler gösteriyor ki 2018’de güzel işler yapmışız, 2019’da daha iyisi olmuş. Son 2 senede çok başarılı geçmiş. Bizi bu günlere getiren eski hastanede yakaladığımız başarıydı. Orada itibar, başarı ve güven kazandık. Burada onları pekiştirdik. Oradan aldığımız şey kurum kültürümüzdür. Güler yüzlü, etik ve doğru sağlık hizmeti bizim kurum kültürümüzdü. Kendi yakınımıza nasıl hizmet veriyorsak, hastalarımıza da o şekilde hizmet vereceğiz. Son 2 senede 500 bin kişiye sağlık hizmeti vermişiz. Kolay rakamlar değil. İnsanlar bizleri tercih etmiş. Bursa’da olumlu anlamda en çok konuşulan hastanelerdeniz. Hep beraber daha güzel yıllar göreceğiz.”

    Her çalışana ayrı ayrı teşekkür eden Özel Hayat Hastanesi Yönetim Kurulu Üyesi Betül Kabalar da, “Burada çok güzel ve başarılarla dolu bir 2 yıl geçirdik. Genelde de hep üzerine katarak geliştiğimiz bir 42 yılı geride bıraktık. Hepimizin katkılarıyla oldu bu başarı. Bu yüzden hepinize çok çok teşekkür ediyorum. İnşallah bu yıl çok daha güzel geçer” şeklinde konuştu.

  • 70 binde bir görülen rahatsızlığı fizik tedaviyle yenecek

    Cornelia de Lange sendromu, vücudun birçok kısmını etkileyen bir rahatsızlık. Hastalığın karakteristik özellikleri, doğum öncesi ve sonrası yavaş gelişme sonucu kısa boy, orta veya ileri derecede zeka geriliği, kol, kafa ve parmak kemiklerinde anormallikler olarak biliniyor. 70 binde bir görülen bu hastalığın tedavisi için gecesini gündüzüne katan Beyhan ailesi, çocuklarının bir gün kendi başına kendi işlerini yapabileceği günü sabırsızlıkla bekliyor. Anne karnında ilk teşhisin gelişim geriliği olarak konulduğunu belirten Anne Müge, “Doğum sürecim sıkıntılı geçti. 3 yaşında olan Nazlı Melek yaklaşık 1 kilo 700 gram dünyaya geldi. 21 gün kuvözde kaldı. Bebeğim 3 ay normal beslenme sürecini gerçekleştiremedi. Çünkü çocuğumda beslenme sıkıntısı varmış. Daha sonra Cornelia de Lange sendromu teşhisi konuldu. 70 binde görülen bir sendrom olduğunu öğrendiğimizde ne yapacağımızı bilemedik. Nereye gideceğimizi, kime soracağımızı, nasıl bir şey olduğunu doktorların dahi bilmediği bir sendromla karşı karşıya kaldık” dedi.

    Daha sonra sosyal medya aracılığıyla kendilerine bir ailenin ulaşmasıyla bazı gerçekleri öğrendiklerini belirten Müge Beyhan, “Türkiye’nin değişik yerlerinden ailelerin olduğu bilgisine ulaştık. Sosyal medya aracılığı ile bir birimizden fikir alışverişinde bulunduk. Nazlı Melek’in sık kaşları, bıyıkları, kısa kolları, küçük yapısı, avucumun içi kadar yüzü vardı. Nazlı Melek’i ilk 3 ay biberonla besledik. Ama Nazlı Melek bu şekilde beslenemiyormuş. Burundan hortumla ile beslemeye başladık. Büyüdüğü için burnundan değil, karnından pek ile beslenmeye geçtik. Çünkü bu sendrom ağızla beslenmesi zor olan bir sendrommuş. Peg ile beslenmeyle biraz daha yol kat ettik. Boyu olsun, gelişimi olsun biraz ilerledi. 10 ay boyunca hastane işleri ile uğraştık . Sıkıntılarımızdan bir tanesi rapor meselesi idi, çünkü bu çocukların teşhisi olduğu halde devlet belirli sürelerde rapor yeniletti. Bu bizim için zor bir süreçti.

    Hekimler, fizyoterapistler, ergoterapistler ve özel eğitim merkezlerindeki öğretmenler ile sürekli birlikteyiz. Çok yol kat ettik. Şu an çok güzel, bundan sonrası da güzel olacak inşallah. Tek isteğimiz, Nazlı Melek’i tek başına bizden bağımsız şekilde yürümesi, kendi başına yemek yemesi, zararlı belki ama, benden çikolata istemesidir. Bizim çocuklarımızın yapabildikleri belli, ama herkesin bir umudu var. Bizim de umudumuz en kısa zamanda yürümesidir” diye konuştu.

    Artık yemek yiyebiliyor

    Hiç aralıksız aldıkları fizik tedavinin yanı sıra ergoterapi uygulamalarıyla artık yemek meselesinin ortadan kalktığını ifade eden anne Beyhan, “Karnımızdan besleniyorduk. Biz şu anda ağızdan beslenmeye geçtik. Ergoterapistimizin uyguladığı oral motor rehabilitasyon ile (ağız içi masajlarla, dil masajlarıyla, yüz masajlarıyla yutma rehabilitasyonu) bunu başardık. Terapistlerimiz bir gün Nazlı Melek’in yürüyebileceğini söylüyor. Konuşma kabiliyetinin az olduğu bir sendrom. Şu an çok fazla kelime bilgisi yok. Baba, dede, mama gibi kelimeler duyduk. İnşallah bundan sonra daha çok kelime duyarız. İlk karşılaştığımızda ne yapacağımızı bilmiyorduk. Artık biliyor ve bunları da ailelere aktarıyoruz.

    Nazlı Melek’in tedavi için geldiğinde 10 aylık olduğunu ifade eden Fizyoterapist Sinem Demir, “Öncelikle kuvöz sürecinin de sebep olduğu hastane ortamı korkusunu yenmeye çalıştık. Daha sonra motor gelişimine yönelik çalışmalarımızla devam ettik. Başta dönme, desteksiz oturma ve yattığı yerden kalkma gibi aktiviteleri gerçekleştiremezken, bugün dönebilen, oturmaya geçebilen, desteksiz oturabilen biri haline geldi. Bu çocukları evlerine hapsetmeyelim. Çeşitli kuruluşlarda alacakları fizik tedavi ile daha bağımsız fertler haline gelmeleri ve topluma katılmaları gerekiyor” dedi.

    Nazlı Melek’e 13 yaşındaki abisi Nebi de büyük destek veriyor. Onunla evde oyunlar oynayan Nebi, kardeşi için gerekli masajı da yaparak kardeşine gözü gibi bakıyor.

  • Bursa’da Organ Bağışında İzlenecek Yol Tanıtıldı

    Bursa İl Sağlık Müdürlüğü Kamu Hastaneleri Başkanlığı’nda düzenlenen toplantıya İl Sağlık Müdürü Uzm. Dr. Halim Ömer Kaşıkcı ile Bursa Organ Nakli Bölge Koordinasyon Merkezi, Uludağ Üniversitesi Kalp, Karaciğer ve Böbrek Nakli Merkezi, Yüksek İhtisas Eğitim ve Araştırma Hastanesi Böbrek Nakil Merkezi, Çanakkale 18 Mart Üniversitesi Böbrek Nakli Merkezi ve Bursa Acıbadem Hastanesi Böbrek ve Karaciğer Nakil Merkezi yetkilileri katıldı.

    Toplantıda Bursa bölgesinin kadavradan nakillerde yakalamış olduğu başarı ele alınarak, 2020 yılı ve ilerleyen yıllarda izlenecek olan yol haritası masaya yatırıldı. Bursa bölgesinin organ naklinde son yıllarda uluslararası başarılar elde ettiğini ve Türkiye’de lider konumda olduğunun altını çizen Bursa İl Sağlık Müdürü Uzm. Dr. Halim Ömer Kaşıkcı, “Bölgemiz için son 3 yıllık verilerimizin değerlendirmesini yaparak, 2020 yılının planlamasını yapacağız. Bu anlamlı başarının devamını sağlamamız gerekiyor” dedi.

    Bursa bölgesi olarak organ bağışı konusunda işbirliği için bu tarz toplantıları önemsediklerini ifade eden Uzm. Dr. Kaşıkcı, “Organ bağışının önemini vatandaşlara anlatma konusunda kaynaklarımızı olabildiğince verimli kullanmalıyız. Sağlığın ele alındığı her alanda ortak çabayla organ naklini ön plana çıkartacağız. Önümüzdeki yıllarda çeşitli kurumlarla işbirliklerimizi arttırarak devam edeceğiz” diye konuştu.

  • Boyun Kırığından 6 Ay Sonra Ameliyat Oldu

    Bursa’da geçirdiği trafik kazası sonrası boynu kırılan İsa Tokat (33), kaldırıldığı hastaneden 1 gün sonra boyunluk ile taburcu oldu. 6 aylık takip sonucunda boyun ağrıları giderek artan ve kırığı iyileşmeyen hastada çekilen kontrol tomografi ve radyolojik tetkiklerde kırığın kaynamayacak şekilde öne doğru kaydığı tespit edildi.

    İsa Tokat, Beyin ve Sinir Cerrahisi Uzmanı Doç. Dr. Kazım Yiğitkanlı tarafından yapılan başarılı bir cerrahî operasyon geçirdi. İsa Tokat’ın 6 ay önce trafik kazası sonrası boyunun kırıldığını ifade eden Kazım Yiğitkanlı, “Bu kırık ise boyunluk ile tedavi edilmeye çalışılmış. Bize geldiğinde 6 ay geçmişti. Boyun kırığı artık giderek ilerlemiş ve öne doğru kayma vardı. Kaynama şansını da kaybetmişti. Bize geldiğinde ciddi boyun ağrıları ve hareket kısıtlığı vardı. Biz de riskli ama etkili, boynundaki kırığın kaynamasını sağlayabilecek tedaviyi uyguladık. Cerrahî tedaviyle boynundaki kaymayı yerine oturtarak kırığın kendi kendine kaynamasını sağlamaya çalışıyoruz. Ameliyatımızın üzerinden 1 ay geçti. Şu an her şey yolunda gidiyor. Kırığımız kaynama eğiliminde. Bir anda kaynama beklenmiyor” dedi.

    Cerrahî bir operasyon geçirmemiş olsaydı İsa’nın ciddi boyun ağrılarıyla hayatını idame ettirmek zorunda kalacak olduğunu belirten Yiğitkanlı, “Boynu kaydığı için kaynama şansı olmayacaktı. Ters bir harekette ise boyun altı felç olabilirdi. En azından bizim oraya koyduğumuz metal vidalarla kırık omuru yerine oturtarak kayma riskini azaltmaya çalıştık. İsa’nın boynunda ilk başta kırılma olmuş. Ancak ilerleyen süreçte kırık kendini sabitleyememiş ve öne doğru kayma olmuş. Öne doğru kayma gösterdiği için cerrahî olarak kafatasını boynuna sabitledik. Bu sabitlemeyle kırık olan omurun kaynaması için uğraşıyoruz” diye konuştu.