Kategori: Çevre

  • Bu çiçekler yaylalardan ‘vargit’ diyor

    Bu çiçekler yaylalardan ‘vargit’ diyor

    İlkbaharda kar çiçeği olarak açan baharı müjdeleyen kardelenler sonbaharda ise vargit çiçeği olarak açıyor. Sonbaharda yaylalarda açan vargit çiçekleri yaylalardan inme vaktinin geldiğini gösteriyor.

    Emekli Öğretmen Osman Aslan, Oltu Kırdağ’da doğa yürüyüşünde rastladıkları baharın müjdecisi olan kardelenlerin, diğer adıyla kar çiçeklerinin büyüleyici güzelliği olduğunu belirterek, “İlkbaharda ve sonbaharda Kırdağ’a çıkıyoruz. İlkbaharda çıktığımızda kardelen çiçekleri baharın müjdecisi oluyorlar. Sonbaharda açmaları ise yaylalarda kalan yaylacıların artık yaylayı terk etmesi anlamına geliyor. Çiçeğin sonbahardaki ismi ise vargit çiçeğidir” dedi.

  • Arin Gölü’nün renkli misafirleri

    Arin Gölü’nün renkli misafirleri

    Adilcevaz ilçesinde bulunan kuş cenneti olarak bilinen Arin Gölü, yaklaşık 200’e yakın kuş türüne ev sahipliği yapıyor. Van Gölü’nün batısında, Süphan Dağı eteklerinde “Sodalı Göl” olarak da bilinen ve 14 kilometrekare alana sahip olan Arin Gölü, bölgenin önemli sulak alanlarından birini oluşturuyor.

    Her yıl İran’ın Urmiye Gölü’nden gelerek Arin Gölü’nde konaklayan flamingolar (allı turna), görüntüleriyle hayran bırakıyor.
    İlhami Atalay isimli vatandaş, “Burada yüzlerce kuş bulunuyor ama en çok ilgimizi çeken flamingolar. Keşke yaz kış hiç gitmeseler.

    Biz evden adımımızı dışarı attığımız zaman hep gözümüz kulağımız gölde. Onlara o kadar onlara alıştık” dedi.

  • Bursa’da fırtına uyarısı

    Bursa’da fırtına uyarısı

    Bursa Valiliğinden yapılan açıklamada şu cümlelere yer verildi;
    “Eskişehir Bölge Tahmin ve Erken Uyarı Merkezince yapılan son değerlendirmelere göre; 25 Eylül 2023 akşam saatlerinden itibaren Marmara denizinde kuzey ve kuzey doğu yönlerinden fırtına (6 ila 8 kuvvetinde; 50-75 kilometre/saat) beklenmektedir. Meydana gelebilecek; kuvvetli rüzgâr ve fırtına ile ulaşımda aksamalar gibi olumsuzluklara karşı tüm vatandaşlarımızın dikkatli ve tedbirli olmaları gerekmektedir.”

  • “Küresel Sıfır Atık Hareketine Doğru”

    “Küresel Sıfır Atık Hareketine Doğru”

    Geçen yıl BM Genel Sekreteri Antanio Guterres ile Emine Erdoğan’ın önderlik ettiği Küresel Sıfır Atık İyi Niyet Beyanı’na ilk imzaların atılmasının ardından Türkevi’nde düzenlenen etkinlik, devlet başkanı eşleri, Birleşmiş Milletler’in (BM) üst düzey yöneticileri, diğer ülke diplomatları ve New York Belediye Başkanı Eric Adams’ın katılımıyla yoğun ilgi gördü.

    Programda Emine Erdoğan ve New York Belediye Başkanı Adams’ın yanı sıra söz alan BM Genel Sekreter Yardımcısı Guy Ryder, Birleşmiş Milletler Habitat İcra Direktörü Maimunah Mohd Sharif, BM Çevre Programı (UNEP) İcra Direktörü Inger Andersen, Emine Erdoğan’a hem yerel hem de küresel düzeyde “Sıfır Atık” girişiminde gösterdiği liderlikten ötürü teşekkür etti hem de bu projenin önemine vurgu yaptı.

    “Herkes İçin Sürdürülebilir Kentsel Geleceğin Finansmanı” ana temasıyla gerçekleştirilecek Dünya Şehirler Günü

    BM İnsan Yerleşimleri Programı İcra Direktörü Maimunah Mohd Sharif, etkinlikte yaptığı konuşmada, 31 Ekim’de İstanbul’da “Herkes İçin Sürdürülebilir Kentsel Geleceğin Finansmanı” ana temasıyla gerçekleştirilecek olan Dünya Şehirler Günü’nü hatırlatarak, “Sıfır Atık” hareketinin eşitlikçi ve kapsayıcı olmasının öneminden bahsetti. Sharif, atık problemine yeni bir bakış açısı kazandırmanın önemini vurgulayarak, Emine Erdoğan’a hem yerel hem de küresel düzeyde “Sıfır Atık” girişimindeki “fevkalade liderliği ve olağanüstü başarıları” için teşekkürlerini sundu. Sharif, “Küresel Sıfır Atık Hareketine Doğru” etkinliğine davet edilmekten gurur duyduğunu söyledi.

    Tüm davetlileri bu harekette aktif katılımcı olmaya çağıran Sharif, sözlerini şöyle sürdürdü:
    “Bu yol, atıklarla olan ilişkimizi yeniden tasarlamamızı ve atıkların bir hikayenin sonu değil, yeni bir hikayenin, beceriklilik, sürdürülebilirlik ve umut hikayesinin başlangıcı olduğunu kabul etmemizi gerektiren bir yoldur. Her birinizi bu hayati hareketin aktif bir katılımcısı olmaya davet ediyorum. Bugün burada küresel sıfır atık hareketini toplumlarımızda, ulusumuzda ve dünyamızda gerçeğe dönüştürmek için yenilenmiş bir taahhütte bulunalım. Bu çalışma, diğer çalışmaların yanı sıra, Türkiye Cumhurbaşkanı’nın eşi Sayın Hanımefendi himayelerinde gerçekleştirilmektedir. Ve birlikte, küresel döngüsel ekonomiye geçişi hızlandırabilir ve bu yöntemlerin gezegenimiz üzerindeki olumsuz etkilerini azaltabiliriz.”
    Küresel sıfır atık hareketinin bir gereklilik olduğunu vurgulayan Sharif, “Küresel sıfır atık hareketi kavramı sadece büyük bir hedef değil, bir gerekliliktir. Bu hareket, dünyadaki kaynaklarımızın sınırlı ve ekosistemimizin kırılgan olduğunun, geleceğimizin doğrusal kullan-at ekonomisinden atıkların en aza indirildiği ve kaynakların yaşam döngüsünün en üst düzeye çıkarıldığı döngüsel bir ekonomiye geçme becerimize bağlı olduğunun kabulüdür. Bu nedenle, 31 Ekim 2023’te İstanbul Üsküdar’da düzenlenecek olan Dünya Şehirler Günü’nde bunu ön plana çıkaracağız” diye konuştu.
    Sharif, “BM İdari Direktörlerinden biri olarak, Emine Erdoğan’ın liderliğini yaptığı BM Sıfır Atık Yüksek Düzeyli Şahsiyetler Danışma Kurulu’nun Atık Şehir Programı kapsamında tüm kalbimle atık oluşumunun engellenmesi görevini üstleniyorum” dedi.

    BM Çevre Programı’nın üçüncü müzakeresi kasımda Nairobi’de düzenlenecek

    UNEP İcra Direktörü Inger Andersen de BM Çevre Programı kapsamında Emine Erdoğan’ın atık problemini ele alarak, “liderliğini BM’nin ana salonlarına taşımasını” takdirle karşıladığını kaydetti.
    Geri dönüşümün atıkla mücadelede yeterli olmadığını belirten Andersen, atıklara olan bakış açısının yeniden şekillendirilmesi gerektiğini dile getirdi.
    Andersen, tüm ülkelere sıfır atık davetini, “Bu girişimde gördüğümüz sıfır atık yaklaşımıyla gerçekten bir etki oluşturmak için eşsiz bir fırsata sahip olduğumuzdur. Sayın Emine Erdoğan Hanımefendi’nin ustalıkla savunuculuğunu yaptığı ve geçtiğimiz aralık ayında Genel Kurul’da kabul edilen Sıfır Atık Günü olan 30 Mart, sıfır atık için tüm dünyaya açıkça çağrı yapacağımız bir gündür. Bizler bunu gerçekleştirebiliriz. Türkiye gibi ülkeler halihazırda bu alanda adım atıyor ve ben diğer tüm ülkeleri de bu konuyu takip etmeye davet ediyorum” sözleriyle yaptı.

    BM Çevre Programı olarak plastik kirliliğini sona erdirecek yeni bir anlaşma için müzakereler yürütüldüğünü anlatan Andersen, Türkiye’nin bu müzakerelerde güçlü bir rol üstlenmesinden memnuniyet duyduklarını, üçüncü müzakerenin ise kasım ayında Nairobi’de gerçekleşeceğini duyurdu.
    BM Genel Sekreter Yardımcısı Guy Ryder da BM Genel Sekreteri Antonio Guterres’in Emine Erdoğan’a “Sıfır Atık” girişimi için destek ve teşekkürlerini iletti.v Ryder, Emine Erdoğan’ın BM Sıfır Atık Yüksek Düzeyli Şahsiyetler Danışma Kurulu liderliğinin ve söz konusu girişimin “asli önem” taşıdığını vurgulayarak, kurulun, kasımda Türkiye’de düzenlenecek toplantıda Emine Erdoğan ile yeniden görüşmeyi “dört gözle beklediğini” kaydetti.

    Guy Ryder, konuşmasında şunları söyledi: “Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri’nin gerektirdiği gibi öncelikle günlük yaşamımızda üretim ve tüketim biçimlerimizi gözden geçirmedikçe ve bu faaliyetlerin kaçınılmaz olarak ürettiği atıkları ele alma biçimimizi de değiştirmedikçe ortak evimizin hakkını veremeyiz. Ortak evimiz dünyanın sürdürülebilirliğini sağlayamayız. İşte tüm bu nedenlerle, sizin, Sayın Türkiye Cumhurbaşkanı Eşi olarak, girişiminiz, liderliğiniz ve Küresel Sıfır Atık girişiminin Danışma Kuruluna başkanlık etmeniz çok büyük önem taşımaktadır. Şahsen ben ve eminim ki hepimiz, Kasım ayının ilk günü Türkiye’de Danışma Kurulumuzun ilk toplantısı için bir araya gelmeyi sabırsızlıkla beklerken, Birleşmiş Milletler’in bir bütün olarak bu girişimi alkışladığını, ağırlığını, otoritesini ve desteğini bu girişimin arkasına koyduğunu söylemeliyim.”

    New York Belediye Başkanı’ndan Emine Erdoğan’a teşekkür

    Etkinliğe katılan New York Belediye Başkanı Eric Adams da “Sıfır Atık” Projesi için Emine Erdoğan’a şükranını, “Ancak bize yaşam veren anneyle ilgili çok şey yapabilirim. Bu değişime öncülük edecek bir şehir olabilirim ve dünyanın dört bir yanındaki büyük şehirlere şunu söyleyebilirim: Bizim bir yükümlülüğümüz ve sorumluluğumuz var çünkü ilerlememizde, teknolojimizde, büyümemizde, gezegen için en üst düzeyde emisyon yaymaya ve yıkıcı davranış sergilemeye devam edemeyiz. Bu şekilde kaynakları dünya çapında paylaşma yükümlülüğümüze sadık kalamayız. Bu yüzden size teşekkür ediyorum Sayın Hanımefendi. Vizyonunuz, bilgeliğiniz ve çocuklarımıza miras bırakmak üzere bizi hayatta tutan annenin yaşamını sürdürme yükümlülüğümüz olduğuna dair anlayışınız için teşekkür ederim” sözleriyle dile getirdi.
    Etkinlikte Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, eşi Emine Erdoğan’ın önderlik ettiği Küresel Sıfır Atık İyi Niyet Beyanı’na ilk imzayı attı.
    Emine Erdoğan, “İnsanlık ailesini, Sıfır Atık İyi Niyet Beyanı’nı imzalayarak yarın değil, bugünden değişimin bir parçası olmaya davet ediyorum. Bugün, ülkemde ektiğimiz sıfır atık tohumunun gölgesinin, dünyayı ferahlatacak bir çınara dönüşmesine tanıklık ediyoruz” sözleriyle, projeye katılım çağrısı yaptı.

    Erdoğan, “İklim krizi için kritik eşik, kapımıza dayandı ve bugün, konuşma, değerlendirme faslını geride bırakıp acil eylem planlarını uygulamak mecburiyetindeyiz. Ortak evimiz dünya, iklim değişikliğinin en önemli sorunumuz olduğu gerçeğini her geçen gün daha şiddetli bir şekilde hatırlatıyor” ifadelerini kullandı.

  • 5 yılda 12 bin kuş halkalandı

    5 yılda 12 bin kuş halkalandı

    Ankara’daki Eymir Kuş Halkalama İstasyonu’nda 2018’den bu yana 85 türden 12 bin kuş halkalındı. Türkiye’de kuş halkalama çalışmaları ise Samsun’daki Cernek, Iğdır’daki Aras, Ankara’daki Eymir ve Antalya’daki Boğazkent istasyonlarında aktif olarak sürüyor. Kuşların göç yolculuğuna başladıkları bu günlerde başkentin merkezinde bulunan Ankara Üniversitesi (AÜ), ODTÜ ile Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüğü iş birliğinde, Ornithological Society for the Middle East ise ayrıca öğrencilerin kuşlar üzerine çalışmalarına destek veriyor. İstasyonda kuş göçlerini ve sayılarındaki değişiklikleri takip etmek amacıyla halkalama yapılıyor. Ağlara takılan kuşlar, halkacı tarafından alınarak kayıt altına alınıyor. Halkacı tarafından kuşların türü, yaşı, cinsiyeti, kanat uzunluğu ve gaga uzunluğu kayıt altına alınıyor. Daha sonra, kuşların, sağlık kontrolleri yapılarak bacaklarına alüminyum halkalar takılan kuşlar doğaya salınıyor. Kuşların göç yolları ve kuşlar sayesinde iklim değişikliğine ilişkin veriler toplanıyor. Kuş Halkama İstasyonu’na ise Türkiye’deki pek çok üniversiteden gönüllü öğrenciler geliyor. Ayrıca deprem bölgesindeki üniversitelerden de öğrenciler çalışmalara katılıyor.

    AÜ Fen Fakültesi Biyoloji Bölümü Dr. Öğretim Üyesi Arzu Gürsoy Ergen, kuş çalışmalarına ilişkin İHA muhabirine açıklamalarda bulundu. Arzu Gürsoy Ergen çalışmalarına 2018 yılında başladıklarını, ama çalışmaların 2002 yılına dayandığını belirtti. Ergen, 2018 yılından beri her ilkbahar ve sonbaharda kuş halkalama çalışmalarını düzenli olarak yürüttüklerini ifade etti.
    Şu ana kadar 32 farklı üniversiteden gönüllü öğrenci geldiğini söyleyen Ergen, “Eymir ornitoloji araştırma merkezi Ankara Üniversitesi (AÜ), ODTÜ ve Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüğünün ortaklaşa imzaladığı bir protokol çerçevesinde yürütülüyor. Bu çalışma öğrencilerin gönüllük usulüne olarak çalışan bir istasyon. Biz Türkiye’deki her üniversiteyle iletişim halindeyiz. Şu ana kadar 32 farklı üniversiteden gönüllü öğrencimiz geldi” diye konuştu.

    Eymir Kuş Halkalama İstasyonu’ndaki çalışmalar hakkında bilgiler veren Ergen, “Biz burada sonbahar ve ilkbaharda 6’şar hafta olmak üzere çalışmalarımızı yürütüyoruz. İlkbahar ve sonbahar göçü çalışmalarını her hafta Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüğünden lisanslı bir uzman halkacımızın eşliğinde 5 gönüllü öğrencimizle çalışıyoruz. 4 gönüllü öğrencimiz farklı üniversitelerden geliyor. 1 gönüllü öğrencimizi de deprem bölgesindeki üniversitelerden özellikle talep ediyoruz. Düzenli olarak gelen öğrencilerimiz de var. Bu öğrencilerimiz ne yapacaklarını biliyorlar ama ilk defa bir öğrenci geliyor ise öncelikli olarak bu öğrencimize alanı tanıtıyoruz. Çünkü 9 hektarlık bir alan bu alanın farklı bölgelerine kurulmuş 24 tane ağımız var. Düzenli olarak gün doğumundan gün batımına kadar ağların kontrol edilmesi gerekiyor. Her saat başı yapılıyor kontrollerimiz. Bu günde 14 farklı kontrol anlamına geliyor. Gelen öğrencilerimize öncelik olarak bu parkuru tanıtıyoruz. Daha sonra bu öğrencilere ağlardan nasıl güvenli bir şekilde kuşları çıkaracaklarını öğretiyoruz. Bilimsel çalışma yaparken amacımız başka bir canlının yaşam hakkına da müdahale etmeden yapıyoruz. Ağlardan çıkarıldıktan sonra istasyona nasıl getirilir bunları öğretiyoruz. Daha sonra ise halkacımızın aldığı bazı ölçüler var. Kuşun halkasının takılması, kanat, kuyruk gibi ölçüler var. Bunlarında bir deftere yazılması gerekiyor. Buraya gelen gönüllü öğrencilerde defterlerinde tutulmasından da sorumlu oluyorlar. Bütün öğrenciler buraya ilk geldikleri günden beri ne yapacaklarını nasıl yapacaklarını hangi düzende yapacaklarını, istasyon sorumluları tarafından öğretiliyor” şeklinde konuştu.

    “İlkbaharda bin, bin 200 civarı iken sonbaharda ise 2 bin 500’e kadar çıkabiliyor” diyen Ergen sözlerini şu şekilde sürdürdü:
    “İlkbaharda daha az kuşla irtibatımız oluyor. Çünkü ilkbahar göçünde üreme alanlarına gidecek göçmen türler hızlı hızlı göç ediyor. Bu alanı kısa süreçlerde kullanıyorlar. Sonbaharda ise kuzeyden güneye doğru göçleri ise daha uzun bir periyod geçiriyorlar. İlkbaharda bin, bin 200 civarı iken sonbaharda ise 2 bin 500’e kadar çıkabiliyor.”

    İklim değişikliğinin de kuşların göçlerini etkilediğini aktaran Ergen, “Ama uzun süreli verilere de ihtiyacımız var. Bizler bu yaptığımız çalışmalarla önümüzdeki yıllarda iklim değişikliğinin nedeniyle ortaya koyulan ya da gerçekleşen durumları ortaya koymak üzere veri topluyoruz. Zaman zaman bazı göçmen türlerin beklenenden daha erken ya da daha geç geldiğini gözlemliyoruz. Ya da hiç geçmemesi gereken türler olduğunu görüyoruz. Bazı türlerde yoğunluk varken bazı türlerde azalmalar oluyor” dedi.

  • Sarıkamış’ta bulutlar kızıla büründü

    Sarıkamış’ta bulutlar kızıla büründü

    Kars’ın Sarıkamış ilçesinde bulunan ve Kars’ın en büyük barajlarından birisi olan Karakurt Baraj Gölü’nde gün batımında kameralara yansıdı.
    Gün batımıyla birlikte kızıla bürünen bulutlar ve bulutların suya yansıması görenleri büyüledi.

    Gün batımını izlemek için bölgeye geldiklerini ifade eden vatandaşlar, “Gün batımı çok güzel, bulutların kırmızısı, mükemmel bir görüntü, mükemmel bir hava gün batımı suya yansıyor. Harika bir manzara” dediler.

    Özellikle gün batımını izlemek için bölgeye gelen vatandaşlar, bir taraftan suyun sesini dinliyor, bir taraftan da gün batımını izliyor.
    Öte yandan, baraj sularının çekilmesiyle birlikte ortaya çıkan Karakurt köyünün geriye kalanlar ise görenlere duygulu anlar yaşatıyor.

  • Kuraklıktan dolayı kalıntılar ortaya çıktı

    Kuraklıktan dolayı kalıntılar ortaya çıktı

    Adilcevaz ilçesi sınırlarında bulunan Arin Gölü kuraklık ve iklim değişikliği nedeniyle gün geçtikçe kuruyor.

    Kuş cenneti olarak bilinen Arin Gölü’nün suyu çekilince binlerce yıllık duvar kalıntıları ve mikrobiyalitler gün yüzüne çıktı.

    Taş duvarların ortaya çıkması, Arin Gölü’nde daha önceden bir yerleşim yeri olduğunu ortaya koyuyor.

    Nedim Atalay isimli köy sakini, “Kuş cenneti Arin Gölü 200’e yakın kuş türüne ev sahipliği yapıyordu. Maalesef bu görüntüler endişe verici. Göründüğü gibi bu duvarlar neyin nesi bun

  • Flamingoların gözde mekanı

    Flamingoların gözde mekanı

    Her yıl İran’ın Urmiye Gölü’nden gelerek Van Gölü Havzası’nda bir süre konakladıktan sonra Afrika ülkelerine göç eden flamingolar (allı turna), bu yıl yoğun kafileler halinde Erçek Gölü’nü mesken tuttu. Zengin kuş popülasyonuyla ‘kuş cenneti’ olarak bilinen Erçek Gölü, önceki yıllara oranla daha fazla flamingoyu ağırladı. Türkiye’deki yaklaşık 450 kuş türünden 250’sine ev sahipliği yapan Van Gölü Havzası’nda görüntülenen flamingolar, görüntüleriyle hayran bırakıyor.

    Urmiye Gölü’nün son yıllarda iklim değişikliğine bağlı olarak kuruması flamingoların üreme alanlarını da tehdit etti. Uzmanlar, ilkbahar aylarında Van Gölü Havzasına gelen ve kış aylarında ise buradan göç eden flamingoların, kış aylarının ılıman geçmesi durumunda havzadaki sulak alanlarda üreme yapabileceğini tahmin ediyor.

    “Flamingoları daha fazla görmek mümkün”

    Konuşan Van YYÜ Yaban Hayvanları Koruma ve Rehabilitasyon Merkezi Müdürü Prof. Dr. Lokman Aslan, flamingoların mart ayı itibariyle Van Gölü Havzası’na geldiklerini belirtti. Flamingoların Erçek Gölü’nü bir dinlenme alanı olarak tercih ettiğini ifade eden Prof. Dr. Aslan, “Flamingoları iklim müsait olduğu sürece Aralık ayının sonuna kadar Van Gölü Havzasının sulak alanlarında görmek mümkündür. Yaban hayvanları yaşam alanı olan bölgelerde kuraklık olduğu zaman daha avantajlı bölgelere doğru göç ederler. İran’da Urmiye Gölü’nün kurumasına bağlı olarak buradan göç eden flamingolar burada daha fazla kalmaktadırlar. Van Gölü Havzasında sulak alanların elverişli olması nedeniyle flamingoları daha fazla görmek mümkün oluyor” dedi.

    “Burada üreyeceği günler yakın olabilir”

    İklim değişikliği nedeniyle kış mevsimlerinin ılıman hale gelmesi durumunda havzada 8 ay konaklayan flamingoların artık üremek için de bu bölgeyi seçebileceğini dile getiren Aslan, “Sulak alanlarımızı korursak iklimin de sıcak gitmesine bağlı olarak artık flamingolar Van’da da üreme yapabilirler. Ancak mevcut durumu koruduğumuz zaman yine burayı dinlenme istasyonu olarak göreceklerdir” diye konuştu.

     

  • Yaban meyveleri pazar tezğahlarını süslüyor

    Yaban meyveleri pazar tezğahlarını süslüyor

    Özellikle dağlarda ve çevresinde doğal yetişen alıç, kuşburnu gibi meyveler, sonbaharda yöre halkına farklı lezzet sunuyor. Dikenli ve çalı tipi ağaçlarda ekim ayında olgunlaşan, sarı ve turuncu renkteki alıç, kırsalda yaşayanlar için gelir kapısı da oluyor.

    Daha çok ilçe dışından vatandaşların talep ettiği alıç tercihe göre çiğ olarak ya da marmelat ve sirkesi yapılarak tüketiliyor.
    Dağda yetişen meyveleri Tercan pazarında satan Emine Akça, “Tercan’a bağlı Pelegöz köyündenim ama uzun yıllardır İzmir’in Buca ilçesinde ikamet ediyorum. Buradaki köyümüzde evimiz var her yaz geliyoruz. Dağda yetişen meyveleri toplayıp satarak aile bütçesine katkı sağlıyorum” dedi.
    Dağ meyvelerinin artık daha da kıymetlendiğini anlatan Akça, “Kimi ham olarak tüketiyor kimi de marmelat gibi ürünler yapıyor. Özellikle sağlıklı olduğunu doktorlar tavsiye ettiğinden tüketimi çok oluyor. Talep çok olduğundan şimdi eskisi gibi pazarda çok fazla kuşburnu bulunmuyor.” diye konuştu.

    Köyünde eşiyle birlikte günlerce dağlarda topladıkları meyveleri Tercan’da kurulan pazara getirerek sattıklarını ifade eden Emine Akça, “Bu meyveleri toplamak çok zor oluyor ama kimseye muhtaç olmamak, kendi ihtiyacımızı karşılamak için çalışıyoruz. Eşimle sabah erkenden çıkıp kahvaltımızı dağda yaptıktan sonra zor şartlarda topluyoruz. Topladığımız doğal ürünlere halkımız büyük rağbet gösteriyor” dedi.

  • Ayder Yaylası yerli turistlere kaldı

    Ayder Yaylası yerli turistlere kaldı

    Yaz aylarında sıcaktan bunalan vatandaşların ilk tercihi olan doğa harikası Ayder Yaylası, bugünlerde sessizliğe büründü. Sonbahar mevsiminin gelmesi, hava sıcaklıklarının düşmesi ve okul sezonunun da başlamasıyla yaz mevsiminin uğrak noktası olan Rize’nin Çamlıhemşin ilçesine bağlı Ayder Yaylası bir anda sessizliğe büründü. Yabancı turistlerin gitmesiyle doğa harikası yaylada yerli turistler sonbaharın tadını çıkarmaya başladı.

    İstanbul’dan Rize’ye gelerek Ayder Yaylası’na çıkan Cafer Gezer, “Eylül ayının son zamanlarında Ayder’de bulunmak ve böyle güzel bir havada Ayder’i çok farklı bir şekilde görmek çok güzel. Bu mevsimde Ayder’in ne kadar güzel olduğunu çok daha yakından gördük. Hava çok güzel, ortam çok güzel. Gerçekten buradan insanın hiç gidesi yok. Ayder’in çok güzel bir zamanı. Bütün dostlara tavsiye ederim. Bu mevsimde, bu zamanda gelip Ayder’de vakit geçirmelerini ve kendilerini dinlemelerini isterim. Ayder’den herkese selam ve sevgiler gönderiyorum” dedi.