Kategori: Çevre

  • Kars’ta 700 balya ot yandı

    Kars’ta 700 balya ot yandı

    Olay Kars merkez Ortagedik köyünde meydana geldi. Bir vatandaşa ait ot balyasında bilinmeyen bir nedenden dolayı yangın çıktı.
    Vatandaşlar durumu itfaiye ve jandarma ekiplerine bildirdi.

    Olay yerine Kars Belediye Başkanlığı’na bağlı İtfaiye Müdürlüğü ekipleri sevk edildi. Ortagedik köyüne gelen itfaiye ekipleri yangına müdahale etti.

    Rüzgarında etkisiyle büyüyen yangın itfaiye ekiplerinin müdahalesiyle kontrol altına alınarak söndürüldü.

    Yaklaşık 700 balya otun yandığı yangın ile ilgili tahkikat başlatıldı.

  • Doğaseverler yayla göllerinde ferahladı

    Doğaseverler yayla göllerinde ferahladı

    İnternetten görerek çok beğendikleri Gümüşhane’nin tarihi ve doğal güzellikleri görmek için İzmir’den kente gelen 17 doğaseverden oluşan grup Torul ilçesi sınırlarında bulunan ve Türkiye’nin doğal güzellikleri listesine adını yazdıran Artabel Gölleri Tabiat Parkına hayran kaldı.
    Yaz mevsiminin son günlerine gelinmesine rağmen yeşil örtünün hakim olduğu alanda kristal berraklığındaki sularıyla ünlü irili ufaklı 22 göle ev sahipliği yapan Artabel Gölleri Tabiat Parkını gezen grup hemen hemen her gölde yüzerek serinleyip günün yorgunluğunu attı.
    ‘Işıkla suyun buluştuğu zirve’ ve ‘Yüksek zirvelerin cenneti’ olarak adlandırılan Artabel Gölleri Tabiat Parkının kendini insandan sakınan yüksek bir coğrafyasına hayran kalan doğaseverler Gümüşhane Dağcılık, Doğa Sporları ve Gençlik Derneği (GÜDAK) Başkanı Mustafa Akbulut ve Metin Aydın rehberliğinde Gülaçar köyü yaylasından yürüyüşe başladı ve 2 bin 890 metre rakımdaki Adalı Göle ulaştı.

    Yalçın dorukların çevrelediği buzul gölleri, endemik bitki ve canlıları, eski göç yolları, siperleri, şehitlikleriyle özellikle yaz aylarında ziyaretçilerine büyüleyici güzellikler sunan bölgeden zorlu bir yatay geçişle Osmanlı-Rus harbi sırasında askerlerin boğularak şehit olması nedeniyle adı “Ahtabur” olan ve zirvelerinde şehitlikler, siperler, karargah yıkıntıları bulunan 2 bin 980 metre rakımdaki göle varan sporcular burada da yüzerek serinledi.
    Bu noktadan sonra tarihi topçu yolunu takip ederek 2 bin 720 metre rakımdaki Büyük Göle iniş yapan sporcular berrak gölleri ve büyüleyici manzaralarıyla insanları kendine hayran bırakan bir doğa harikası olan Artabel Gölleri Tabiat Parkında yürüyüş boyunca irili ufaklı 10 gölü, çeşitli çiçekleri ve endemik bitkileri görme fırsatı buldu.

    İzmir’in plajlarını sanki buraya getirmiş gibi hissettik. Buralar gizli cennet”

    İzmir’den yaklaşık bin 500 metre uzaklıkta 40 dereceyi aşan sıcaklıklardan geceleri 15 derecelere düşen sıcaklığın olduğu Gümüşhane’yi gezen doğaseverlerden Neşe Balkanlı, “Biz şu anda 2 bin 500 metrelerde Artabel Göllerindeyiz. Sırf burası için İzmir’den kalktık 17 kişilik arkadaş grubuyla buraya geldik. Gümüşhane’de kalıyoruz. GÜDAK Başkanı Mustafa Akbulut ve Metin Aydın bize rehberlik ediyorlar. Biraz yorucu ama değdi, çok değdi hem de. Çünkü bu güzelliği başka bir türlü yaşamazdık. Biraz da İzmir’in plajlarını sanki buraya getirmiş gibi hissettik kendimizi. Her gölde atlayıp yüzdü arkadaşlar. Doya doya yaşadık burayı. Buraları gizli cennet diyebilirim. Vatanımızın her bir köşesi güzel. Biz gezen bir grubuz, çok geziyoruz, çok yerlere gidiyoruz. Ama burasının Kaçkar dağları gibi ayrı bir güzelliği var. Çok güzel” dedi. Grup üyelerinden Müşerref Çevik de “Bu geziye çıkmamıza sebep olan Neşe Hanımdır. Çünkü Gümüşhane’yi çok merak ettiğini söyledi. Onun üzerine işte biraz araştırma yaptım. Bugün de bu parkura getirdi bizi. Muhteşemdi. Artabeli internette sürekli görsellerini gördük ve buraya gelmek için büyük bir heyecan yaşadık grup olarak. Grupla birlikte bugün bu güzel muhteşem doğayı gezdik, gölleri gördük. Gerçekten doğa muhteşem. Gümüşhane çok güzel. Gümüşhane’nin neresini gezeceksiniz diyenlere duyurum: Gümüşhane çok güzel, çıkın çıkın gelin” diye konuştu.

    “Hayatımda ilk kez 3 bin metrede yüzdüm”

    Gümüşhane’ye gelmeden önce biraz yadırgadıklarını ifade eden Mümtaz Saygı ise “Çünkü Tunceli deyince ters laleler, Munzur dağı vesaire geliyor ama Gümüşhane hakkında çok fazla bir şey duymadım. Nasıl olsa bizimkiler düzenliyor mutlaka görülecek yerleri vardır diye bu seyahate katıldım. Artabel Göllerini görmek benim için büyük mutluluk oldu. Hayatımda ilk kez 3 bin metrede yüzme şerefine nail oldum. Tertemiz suyu var” ifadelerini kullandı.

    “Ege kıyılarında giremediğim yerlere burada girebilme şansı buldum”

    Göllerde yüzerek serinleyen sporculardan Naciye Kurtulmuş Erboğa da “Güzel bir grupla, çok sevdiğim arkadaşlarımla beraber Gümüşhane’ye geldik. Tadına doyulmaz bir geziydi. Çok güzel göllerini gezdik. Çok güzel bir gölde ege kıyılarında giremediğim yerlere burada girebilme şansı buldum. Kıyılarımız artık çok kalabalıklaştı. Biz de fırsatını bulup buraya geldik. Çok güzel bir şekilde gölde yüzdük. Çok güzel bir yer, çok teşekkürler. Çok çok güzel vakit geçirdik” dedi.
    Prof Dr. Ramazan İnci’nin dağların ihtişamına dayanamayarak şiir okuduğu etkinlikle ilgili duygu ve düşüncelerini aktaran Hatice Erge ise “Artabel Gölleri bizim için ilk defa geldiğimiz yerlerden birisi. Gümüşhane’nin saklı cenneti diyelim. İzmir’den geldik. İzmir’de sıcaktan yanmıştık. Çok güzel buralar” diye konuştu.

  • Tarihi Çakmak Hattı’nı otlar sardı

    Tarihi Çakmak Hattı’nı otlar sardı

    İstanbul’un Çatalca ilçesi sınırlarında bulunan ve 2. Dünya Savaşı’nın çıkacağının anlaşılmasının ardından olası bir Alman saldırısından korunmak için Mareşal Fevzi Çakmak tarafından yaptırılan beton siper ve tünellerden oluşan Çakmak Hattı’nın bir bölümü Büyükçekmece Gölü’nde su seviyesinin düşmesiyle gün yüzüne çıkmıştı

    7 ay önce Büyükçekmece’deki su seviyesi yüzde 33.47 olarak ölçülürken, bugün yüzde 12 olarak ölçüldü.

    Tarihi hattın ortaya çıkan kısımlarından bazısı da yeşil otlarla kaplandı ve neredeyse görülmez hale geldi.

    İSKİ ortalama baraj doluluk oranının yüzde 31,87 olduğu İstanbul’da, diğer barajların su seviyeleri ise şöyle:

    Ömerli Barajı yüzde 66, Darlık Barajı yüzde 47, Elmalı Barajı yüzde 23, Terkos Barajı yüzde 18, Alibey Barajı yüzde 15, Büyükçekmece yüzde 12, Sazlıdere Barajı yüzde 16.

     

  • “En lezzetli Ejder meyvesi Bursa’da”

    “En lezzetli Ejder meyvesi Bursa’da”

    Tropik bir meyve olan Ejder meyvesi  Türkiye’de daha çok Akdeniz Bölgesi’nde yetiştiriliyor gibi düşünülse de Bursa’dan da çok lezzetli ürünler elde edilebiliyor.

    Bu yıl aşırı sıcaklar nedeniyle Kestel’de serada yetiştirilen Ejder meyveleri gözde oldu. Bursa’da daha iyi ürün verdi.

    İyi bir Ejder meyvesi nasıl olmalı ? Üreticisi püf nokatalarını Line Tv’ye anlattı.

    Marmara Bölgesi’nde Ejder meyvesinin ilk üreticilerinden olan Özhan Öztürk, bölgede Ejder meyvesinin yetiştiriciliğiyle alakalı destek verdiğini belirtti.

     

  • İstanbul’da şaşırtan görüntü

    İstanbul’da şaşırtan görüntü

    Kuruyan gölet dron ile havadan görüntülenirken suların çekilmesi nedeniyle yeşillenen alanda mandaların otladığı görüldü.

    Türkiye’de etkili olan sıcak hava dalgası mega kent İstanbul’da da etkisini sürdürüyor. İstanbul’a su sağlayan barajlardaki su seviyesi gün geçtikte düşüyor. İSKİ verilerine göre, İstanbul’a su sağlayan barajlardaki doluluk oranı yüzde 32.38 seviyelerini görürken Alibeyköy Barajı’nda geçen yıl 39.41 olan su seviyesi bugün itibariyle 14.96’ya düştü.

    Alibeyköy Barajı’nı besleyen gölet ise tamamen kurudu. Suların çekildiği yerlerde ise derin çatlaklıklar oluştu. Kuruyan gölet dron ile havadan görüntülenirken göletin kuruması nedeniyle yeşillenen alanda mandaların otladığı görüldü.

  • Sır Barajında gün batımı

    Sır Barajında gün batımı

    Onikişubat ilçesinde bulunan Sır Barajında günbatımı kartpostallık görüntüler oluşturdu.

    Sır barajının doğaseverlerin uğrak mekanı haline geldiğini söyleyen fotoğrafçı Suat Tüfenk “Sır Barajı günbatımında muhteşem görüntüler oluşturdu. Buranın yazı ve kışı ayrı güzellikler sunuyor.

    Bu eşsiz manzarayı fotoğrafladık. Ortaya muhteşem görüntüler çıktı. Bu eşsiz manzara kendine hayran bıraktı” dedi.

  • 11 günde 3 şehirde 3 zirve

    11 günde 3 şehirde 3 zirve

    Vadi Doğa Sporları Kulübü Başkanı Ömer Demez başkanlığındaki 7 kişilik ekip, 11 günde 3 şehirde 3 zirve gerçekleştirecek. Dağcılar, ilk olarak Van sınırları içerisinde bulunan 2 bin 537 rakımlı Artos Dağı’na tırmandı. 21-22 Ağustos’ta ise Bitlis’in Adilcevaz ilçesi sınırları içerisinde bulunan 4 bin 58 rakımlı Süphan Dağı’na tırmanacak. Son olarak da 24-27 Ağustos’ta Ağrı sınırları içerisinde bulunan ve Türkiye’nin çatısı olarak adlandırılan 5 bin 137 rakımlı Ağrı Dağı’na tırmanacak.


    17-18 Ağustos’ta düzenlenen Artos Dağı zirve tırmanışını başarı ile gerçekleştirdiklerini ifade eden Vadi Doğa Sporları Kulübü Başkanı Ömer Demez, “Artos Dağı tırmanışına Urfa’dan 3 kişilik bir ekip bize katıldı. Kendilerine teşekkür ediyoruz. Gece saat 22.00’de başlayan tırmanışımızda sabah saatlerinde zirvedeydik. Burada kahvaltı yaptıktan sonra biraz dinlendik. Buradan bize eşlik eden herkese teşekkür ediyorum” dedi.

  • Misinaya dolanan martıyı kurtarma operasyonu

    Misinaya dolanan martıyı kurtarma operasyonu

    Tekirdağ’ın Süleymanpaşa ilçesi Gündal Plajı’nda gezen Taner Gündoğdu ve Ahmet Haşim Çayla, bir martının kıyıda çırpınışlarını fark etti. Kısa sürede martının yanına giden 2 arkadaş, misina iplerinin martının tüm vücuduna dolandığını fark etti. Martıyı kurtarma operasyonu düzenleyen Taner Gündoğdu ve Ahmet Haşim Çayla uzun çabalar sonucu, misina iplerini keserek martıyı kurtardı. Kurtarma operasyonu cep telefonu kamerası tarafından saniye saniye kayıt altına alındı.

    “Gitmeyişi teşekkürdü sanırım”

    Kurtarılan martı, bir süre kıyıda bekledikten sonra uçarak gözlerden kaybolurken, sosyal medyada hesabından vatandaşlara uyarıda bulunan Gündoğdu, “Kıyıda hareket etmeye çalışıyorken fark ettiğimiz martıyı baştan yavru sandık ama yakınlaşınca, tüm vücuduna misina ve balıkçı iğneleri dolandığını fark ettik. Martının bizden önceki şansı, kıyıya çıkabilmiş olmasıydı. Tüm misinaları temizledikten sonra onu bıraktık. Bir süre gitmeyişi bize teşekkürdü sanırım. Kopan oltalarınızı, köpük, gazete gibi şeylere iğneleri takıp hayvanların ulaşamayacakları yerlere bırakınız. Lütfen dikkat edelim” dedi.

  • Pirincin başkentinde çevre katliamı

    Pirincin başkentinde çevre katliamı

    Balıkesir’in Gönen ilçesinden geçen ve Marmara Denizi’ne dökülen Gönen Çayı’nda adeta çevre katliamı yaşanıyor. Türkiye’nin büyük firmaları arasında yer alan süt, salça, çeltik firmalarının atıklarını Gönen Çayı’na saldığı iddia edilirken, bir gübre firmasının ise hayvan pisliklerini vahşi depolama yaptığı, bu yüzden kokudan kimsenin yanına yaklaşamadığı yine iddialar arasında yer aldı. Gönen Çayı’nın kirliliğinin had safhada olduğu görülürken, bu çayın birçok tarım arazisinin sulamasında kullanıldığı biliniyor. Marmara Denizi’ne akan Gönen Çayı aynı zamanda temizlenmesi için eylem planı hazırlanan Marmara Denizi’nin kirliliğine sebep oluyor. Bir gübre fabrikasının bio gaz enerji üretimi sebebiyle hayvan kemresi kokusu ile Gönen merkezinde vatandaşları isyan ettirme seviyesine getirdi. Hayvan kemrelerinin vahşi depolama yapılarak hiçbir önlem alınmadan tarım arazilerinin olduğu bölgede depolanması sebebiyle, kokudan rahatsız olan çiftçilerin tarım arazilerine işçi götüremediği ve hasat yapamadığı iddia edildi.

    Gönen Gündoğan kırsal mahallesinde çiftçilik yapan Ersan Arslan, “Gübre fabrikasının aşırı kokusundan çok rahatsız oluyoruz. Kara sinek bolluğu var. Geceleri camımızı, kapımızı açamıyoruz kokudan. Bilhassa sinekten rahatsızız. Biz istihdama karşı değiliz ama bu kokunun bir an önce bir şekilde yok edilmesi gerekiyor. Bunu yetkililerin bir şekilde yaptırması gerekiyor. Normal kara sinek değil bunlar iri iri kara sinekler var. Normal daha büyük kara sinekler kapıyı açıyorsun içeriye doluyorlar, camı açıyorsun içeriye doluyor bunların bir şekilde yok edilmesi gerekiyor. Bunlara önlemler alınması gerekiyor. Köyümüz ileri derecede kokuyor, sakin havalarda dışarıya çıkamıyoruz kokudan çıkmasan da fark etmiyor içeri geliyor kokular” dedi.

    Gönen Hasanbey kırsal mahallesinde ikamet eden Halim Köken ise, “Yetkili arkadaşlara söylüyorum bu bizim Gönen Çayı’nın aktığı bölge Marmara Denizi’ne yetkili arkadaşların gidip bakması lazım burada çalışan fabrikaların oraya çaya attıkları pislik, hayvan pisliği ve diğer pislikler komple denize dökülüyor. Yani gidip denizde yüzemiyoruz, hastalık her şey var. Akşamları köyümüzde oturamıyoruz, bahçemize gidemiyoruz leş kokuyor yani hayvan pisliği kokuyor. Yetkililer buna bir an önce bir çare bulsun” diye konuştu.

    Gönen Hasanbey kırsal mahallesinde ikamet eden Hasan Doğandönül de, “Ötesi berisi yok yani böyle bir şey olamaz. Hiç yakışmıyor. Hele burası Gönen’in birinci büyük mahallesine hiç yakışmıyor bu kokuya. Yazık bu insanlara” şeklinde konuştu.

    Gönen’de ikamet eden Necati Kurt ise, “Zehirli atık bunlar, kimyasal. Daha önce deri fabrikalarında kostik nitrik ve bir takım kimyasallar bütün bitkilere zarar veriyor. Canlı bile yaşamıyor, eskiden büyük balık tuttuğumu bilirim. Şimdi nerede balık, çayda bir hiç canlı türü kalmadı. Belki bundan sonra düzelebilir. Tabakhaneleri kaldırdılar. Bir tek bu bölgede tutkal fabrikası atık salıyor diyorlar” dedi.
    Gönen’de ikamet eden Muhsin Bağcı da, “Gönen’imize şu anda bir seneden beri yayılan bir koku var. Gönen Çayı kirletilmekte, Gönen halkı rahatsız, dolayısıyla ben de Gönenli vatandaş olarak rahatsızım. İki tane firma sayılıyor hayvan pisliğinden bağlı gaz üreten iki firmamızın bütün atıkları Gönen Çayımıza yayılıyor dolayısı ile Gönen Çayı kirleniyor hem de çok kirleniyor. İsterseniz yerine götürüp gösterebilirim mevcut akan yerleri. Kimlerin pislettiği de belli. Bunu gören, bilen yetkililer buraya yemek yemeğe geliyor. Otele geliyorlar, çayını kahvesini içip gidiyorlar. Bunları görmüyorlar ki bir gün orayı ziyaret etsinler. Gitseler bile kafalarını çeviriyorlar bu tarafa bakmıyorlar herhalde. O yüzden rahatsızız ama hakikaten ağır, pis bir koku var. İki tane firma var belli zaten. Gönen Çayı’nı kirleten biri süt firması, biri çeltik firması” dedi.

  • Sıcaklık ve iklim değişikliği bal rekoltesini düşürdü

    Sıcaklık ve iklim değişikliği bal rekoltesini düşürdü

    Bayburt’ta bal sağım sezonu sürüyor. Arıcılar, yıl boyunca bin bir emekle ürettikleri balın sağım işlemlerine, Ağustos ayında başlayıp Eylül’de sonlandırıyor. Bayburt’ta da, aşırı sıcaklık ve mevsim değişiklerinden dolayı son 3 yılda rekolte kovan başına 12 kilogramdan 5 kilograma kadar düştü. Hava sıcaklıklarının mevsim normallerinin üzerinde seyretmesi bal üretimini olumsuz etkilediğini belirten arıcı Şakir Seven, iklim değişikliği ve yüksek hava sıcaklıkları nedeniyle rekoltede yüzde 100’den fazla bir düşüş beklendiğini kaydetti.

    Son 3 yılda bal üretim rekoltesindeki düşüş sebebinin iklim değişikliği olduğunu ifade eden Seven, “Son 3 yılda çok ciddi manada rekolte düştüğü söz konusu. 2023 yılı içerisindeki hasatta kovan başına 5 kilogramda kalacağını öngörüyoruz. Kovan başı ortalama 12 kilogram bal elde edilirken artı ve eksi olarak tanımladığımızda bu yıl rekolte yüzde yüz düşüş olduğu söz konusu” dedi.


    Aşırı sıcaklıkların rekoltede belirleyici rol aldığına dikkat çeken Seven, “Bizler maalesef 3 yıldır küresel ısınmanın en büyük sıkıntısını sektör olarak yaşamaktayız. Çünkü bu sektör doğa ile temaslı bir sektör. Doğanın yüzde 75 katkısı bulunmaktadır. Arıcının, üreticinin, yetiştiricinin bu sektöre katkısı ise yüzde 25’tir. Özellikle bu sene üretimdeki en önemli düşüş sebeplerinden bir tanesi çok ani gelişen çok yüksek sıcaklıklar oldu. Bu bizim sektörü de olumsuz etkiledi. Bizim sektörde aşırı sıcaklıklar, gece ile gündüz arasında aşırı derecede makasın açılması maalesef üretime de olumsuz olarak yansımaktadır” diye konuştu.