Kategori: Çevre

  • Şiddetli rüzgar seralara zarar verdi

    Şiddetli rüzgar seralara zarar verdi

    Baykan ilçesine bağlı Ulaştı köyünde etkili olan sağanak yağış ve kuvvetli rüzgar seralarda hasara yol açtı. Kuvvetli rüzgar nedeniyle naylon örtüleri yırtılan seralardaki fideler ve demirler zarar gördü.

    Öte yandan Pervari ilçesinde kuvvetli rüzgar baz istasyonu direğinin devrilmesine neden olurken, ekipler sahada çalışma başlattı.

  • Karabet Geçidi kar altında

    Karabet Geçidi kar altında

    Van’da dün etkili olan sağanak yağmurun ardından birçok ev ve iş yeri sular altında kalırken, yağmur yüksek kesimlerde yerini kar yağışına bıraktı. Türkiye’nin 3000 rakımıyla en yüksek geçidi olan Karabet Geçidi de kar altında kaldı. Ramazan Bayramı’nı karla karşılayan Bahçesaraylı vatandaşlar, bu duruma alışık olduklarını söylediler. Şu an bazı şehirlerde vatandaşların denize girdiğini dile getiren bölge sakinleri, Van-Bahçesaray yolunun ise karla kaplı olduğunu ifade ettiler.


    Karayolları 11. Van Bölge Müdürlüğü, kar yağışı ve tipiden dolayı mahsur kalma olaylarına karşı bölgeye yakın bir noktada iş makinelerini hazır bekletiyor.

  • Düğün çiçeği üreticinin gözdesi oldu

    Düğün çiçeği üreticinin gözdesi oldu

    Örtü altı üretimde söz sahibi Antalya, kesme çiçek üretiminde de başı çekiyor. Antalya’nın Kundu ilçesinde 200 dekar alanda 7 farklı çeşit kesme çiçek üreten Yasin Başkurt, yıllık ortalama ürettikleri 10 milyon dal çiçeğin 9 milyon dalının ihraç edildiğini söyledi.
    Düğün çiçeğinin (rananculus) üretiminin zor ve riskli olduğunu belirten Yasin Başkurt, Türkiye’de sadece Antalya’da üretildiğini belirterek şunları söyledi:

    “Düğün çiçeği en zor üretilen tür. Çünkü sıcağı sevmiyor, soğuk da geç oluyor. Yola dayanıklı değil. Piyasada bilinmiyor. Türkiye’de sadece Antalya’da üretiliyor. En çok üretimi biz yapıyoruz. Riskli olduğu için kimse üretmek istemiyor.”

    Kış çiçeği

    Üretici Yasin Başkurt, “200 dekar alanda 20 yıldır çiçek üretiyoruz. 7 çeşit çiçek üretiyoruz. Ornis, ranakus, dianthus, grintirik, anemon, karanfil ve hüsnü yusuf. Şu an seramızda düğün çiçeği var. Kış çiçeğidir. Eylül ayında soğuk havada bir ay şokluyoruz. Orada filizleniyor. Ekim ayının başlarında da araziye dikiyoruz. 60 gün sonra hasat başlıyor ve bu dönemde de hasat bitiyor. Nisan ayının sonunda hasat tamamlanıyor” dedi.

    Dekar başına 100 bin dal hasat

    Yurt içinde düğün çiçeğinin tanınmadığını kaydeden Başkurt, “15 dekar alanda ektiğimiz düğün çiçeğinden dekar başına 100 bin dal hasat ettik. Yüzde 90 yurt dışına satışlar yapılıyor. Hollanda ve Almanya ihraç edilen ülkelerin başında geliyor. Ortalama 3-4 TL arasında satış yapılıyor. Yurt içinde İstanbul ve İzmir’e satış yapılıyor. Yurt içinde çok tanınmıyor ve çok özel bir çiçek olduğu için tanınmıyor. Karanfil ve papatyayı yurt içi daha çok tercih ediyor” diye konuştu.


    Düğün çiçeğinde sezonun tamamlandığını ifade eden Başkurt, “Şu an ornis çiçeğinin hasadı başladı. Soğanlı bir çiçek. Bir ay boyunca susuz bir şekilde vazoda yaşayabiliyor. Sümbüle benziyor. Yurt dışına gidiyor. Pahalı bir çiçek. Yurt içinde bilinmiyor. 8-10 lira arasında ihraç ediliyor. Yıl içinde 10 milyon dal çiçek üretiyoruz. Yaklaşık 9 milyon dal çiçeği ihraç ediyoruz” şeklinde konuştu.

  • Yaban hayvanları kameraya yansıdı

    Yaban hayvanları kameraya yansıdı

    Kastamonu’nun Cide ilçesinde yaşayan doğa tutkunu, bölgedeki ormanlardaki yaban hayvanlarını görüntülemek için fotokapan kurdu. Ormanlık alanlara farklı tarihlerde kurulan fotokapanlarla çok sayıda yaban hayvanı yiyecek ararken görüntülendi.
    Görüntülerde; domuzlar, kuşlar ve tilkilerin ormanlarda yiyecek aradığı görülüyor.

  • Baykuş ile vatandaşın 20 yıllık dostluğu

    Baykuş ile vatandaşın 20 yıllık dostluğu

    Perşembe ilçesinde yaşayan Atilla Karakaya’nın (59) serendisine gelen bir baykuş 20 yıl önce yumurta bıraktı. Durumu fark eden Karakaya, yavrular için buraya boş arı peteğini çevirerek yuva yaptı. Karakaya, o günden bu yana baykuşun her mart ayında gelip yavru bıraktığını, yavrular büyüyünce buradan ayrıldıklarını belirtti.

    “Yaklaşık 20 yıl önce yuva yapmıştı, o günden bu yana geliyor”

    İlk kez yaklaşık 20 yıl önce tanıştığı baykuşun her kendisini gösterdiğini söyleyen Atilla Karakaya, “Ben o zaman her yıl geldiğini görünce arı peteğini kesip, iç kısmını uygun hale getirerek baykuşa uygun hale getirdim. Her sene geliyor ve yumurta bırakıyor. İlk başlarda 5 yumurta bırakır, çıkan yavrulardan birisini imha ederdi. Gün geçtikçe yavru sayısı azaldı, bu yıl 2 yumurtadan bir tane baykuş çıktı” dedi.

    “Baykuş için serendiyi kaldırmıyorum”

    Serendiyi evinin önünden kaldırmak istediğini ancak baykuş için dokunmadığını kaydeden Karakaya, “Hayvan orada her yıl alışmış ve ben de kaldırmak istemiyorum. Ne kadar yıl daha gelir bilmiyorum, bu şekilde devam edeceğiz, sanırım artık yaşlandı” diye konuştu.

    “Bir gün gelmezse üzülürüm”

    Karakaya şunları söyledi:
    “Orada yuvası hazır olduğundan her yıl gelir ve yumurta bırakır, sonrasında evin etrafında bağırır. Bu hayvana uğursuz derler am aksine doğanın dengesi. Her yıl mart ayında geldiği için çok alıştım, gelmezse üzülürüm. Her sene gelmesi mutlu ediyor.”

  • İda Madra Jeopark alanında yer alıyor

    İda Madra Jeopark alanında yer alıyor

    Balıkesir Valiliği, Balıkesir Büyükşehir Belediyesi ve Balıkesir Üniversitesi iş birliğinde 2019 yılında başlatılan ve 2020 Kasım ayında UNESCO başvurusu yapılan proje 2022 yılı sonlarında UNESCO tarafından Ulusal Jeopark ilan edildi. Sındırgı’dan Balıkesir-İzmir sınırındaki Madra Dağı’na ve Kozak Yaylası’na uzanan bir alanı kapsayan İda Madra Jeopark Projesi, UNESCO tarafından ‘Ulusal Jeopark’ ilan edildi. Balıkesir Büyükşehir Belediyesi’nin Jeopark projesi için yaptığı başvuru kabul edildi. Uzun süredir üzerinde çalışmaların yürütüldüğü ve İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin de dâhil olduğu projenin ‘Ulusal Jeopark’ olarak kabul edildiğine ilişkin karar yazısı Büyükşehir Meclisi’nde okundu. UNESCO Jeopark Milli Komisyonu’nun karar yazısı şöyle:

    “Milli Komisyonumuzun jeopark alanları ve jeolojik mirasın korunması dahilinde sürdürmekte olduğu farkındalık çalışmaları doğrultusunda, ülkemizdeki jeopark çalışmalarının teşviki ve karşılıklı deneyim paylaşımı amacıyla Ulusal Jeopark Ağı kurulmasına karar verilmiştir. 2023 öncesi UNESCO’dan küresel jeopark belgesi almış veya almak için başvuru yapmış olanların ihale dosya hazırlamalarına gerek kalmaksızın ulusal jeopark olarak kabul ve ilan edilmesine karar vermiştir. Bu küresel aday İda Madra Jeoparkı Ulusal Jeopark olarak kabul ve ilan edilmiştir.”

    Hisaralan Jeosit Alanı’nda bulunan canlı dikitler yeryüzünde tek

    98 derece kaynak çıkışlı jeotermal suyun yeryüzüne doğal yollar ile çıkışı ile oluşan doğal dikitler yeryüzünde Sındırgı ilçesinde bir diğeri ise Atlas Okyanusu’nun derinliklerinde bulunuyor. Sındırgı Belediye Başkanı Ekrem Yavaş’ın Sındırgı Hisaralan bölgesindeki bu doğa harikası güzelliklerin koruma altına alınması, turizm ve araştırma alanı haline getirilerek jeopark yapılmasına dair kurulan hayalleri, Balıkesir Büyükşehir Belediye başkanı Yücel Yılmaz’ın koordinatörlüğünde Balıkesir’in tamamına, İzmir’e kadar da uzandı.

    Doğa harikası güzellikleri kapsayan İda Madra Jeoparkı UNESCO tarafından da Ulusal Jeopark ilan edildi. Büyük bir kısmının düzenlemesi tamamlanan İda Madra Jeopark Hisaralan Jeosit alanı bugüne kadar turizm alanında yerli ve yabancı konukların yanı sıra üniversite öğrencileri, üniversite inceleme gezileri dahilinde 10 binden fazla ziyaretçiyi ağırladı.

    17 bin kilometrekarelik alanda 11 mekansal odak noktası bulunan İda Madra Jeoparkı’nın en önemli oluşumları Sındırgı Hisaralan Jeosit alanında bulunuyor. Jeopark projesi ile Balıkesir Jeoturizm ile anılanacak bölge halkına ekonomik kazanç da sağlayacak.


    İda Madra Jeoparkı’nın UNESCO tarafından tescillenmesinin Balıkesir ve çevre iller için mükemmel bir değer kazandırdığını belirten Sındırgı Belediye başkanı Ekrem Yavaş, “Doğal şehir Sındırgı’da bulunan dünyadaki çok ender örneklerinden birisi burada yer alan sıcak suyun yeryüzüne çıktığında oluşturduğu dikitlerin bulunduğu Hisaralan bölgesindeyiz. Ve bu Hisaralan bölgesindeki dikitlerin bütün dünya kültür mirasına kaydolabilmesinin yaptığımız bir çalışma vardı ki burayı bir jeopark haline dönüştürmek. Sındırgı Hisaralan’da bulunan sıcak su kaynaklarının yeryüzüne çıkarkenn oluşturdukları dikitler, yüzlerce alandaki dikitler burada geniş bir coğrafyada yer alıyor. Büyükşehirle birlikte yaptığımız proje ile Yücel Yılmaz başkanımın ilgisini çekti ve bu işi Balıkesir’in, Çanakkale’nin, İzmir’in yeryüzü şekillerini içine alabilecek şekilde bir turizm rotasına dönüştürmek ve kırsal kalkınma modeli olarak yer almasını sağlayabilecek bir projeye imza atıldı, adı ‘İda Madra Jeoparkı’. Şu anda çok güzel bir haberi almanın mutluluğunu yaşıyoruz. Hisaralan jeositlerinin ilham kaynağı olduğu İda Madra Jeoparkı UNESCO’nun ulusal milli komitesi tarafından milli bir jeopark olarak ilan edildi. Güzel bir haber; Balıkesir’in, Çanakkale’nin ve Bergama’nın içinde bulunduğu bu alanda bir turizm rotasına, kırsal olarak da yörenin değerlerinin ortaya çıkmasına sebep olacak bir kalkınma modeli oluşturdu. Ben imkân veren Yücel Yılmaz başkanıma, büyükşehir belediye başkanımıza ve UNESCO Milli Komitesine sonsuz şükranlarımı arz ediyorum“ dedi.

  • “Yer altından tekrar çıkan su çok bulanık”

    “Yer altından tekrar çıkan su çok bulanık”

    Hatay’ın Akbez ilçesinde depremler sonrasında Akbez Çayı’nda yaşanan değişiklik görenleri hayrete düşürdü. Kendi yatağında devam eden suyun bir anda yer altına inmesine bölgede yaşayan vatandaşlar bir anlam veremezken, olaya belediye ekipleri el attı. Akarsu yatağının fay hattına döküldüğünü tahmin eden yetkililer, iş makinaları ile yeniden suyu farklı bir yatağa yönlendirdi. Bu sayede çayın suyu farklı bir su yatağına karışarak, yeryüzünde akışına devam etti. Uzun bir süre yerin altına akan suyun nereye gittiği ise merak konusu oldu.

    “Çıkan su bulanık olarak çıkmış”

    Köy sakinlerinden Celal Arı, “Yıllardır akan bir su. Yağışın ve mevsimin durumuna göre akıyor. Akarsuyun kesildiğini söylediler. Arkadaşlar gidip bakmış, suyun battığını, ilerden çıktığını belirttiler. Çıkan su ise bulanık olarak çıkmış” dedi.

    “Böyle bir hadiseyle karşılaşmadım”

    Muzaffer Özer adlı vatandaş ise 70 yaşında olduğunu ve bu yaşına kadar böyle bir durumla karşılaşmadığını ifade ederek, “Ben bu yaşıma kadar böyle bir şey görmedim. Depremden dolayı böyle olabilir. Dün de yürüyerek gideyim dedim, damla su olmadığını gördüm. Bir arkadaş geldi, suyun yer altına kaçtığını söyledi. Benim çocukluğum burada geçti. Böyle bir hadiseyle karşılaşmadım” dedi.

  • İstanbul’da lale şöleni

    İstanbul’da lale şöleni

    İstanbul Büyükşehir Belediyesi, Göztepe 60. Yıl Parkı’na 70 çeşit olmak üzere toplam 2 milyon lale soğanı dikti. Göztepe 60. Yıl Parkı’na gelen vatandaşlar görsel şölenin tadını çıkartarak, bol bol fotoğraf çekildi. Görsel şölenin adeta gökkuşağını hatırlattığını söyleyen Bahar Çelik, “Baharın gelmesi başta bir heyecan. Gökkuşağı görünümlü çok güzel. Her sene geliyoruz laleleri görmeye. Çiçekleri ve renkleri çok sevdiğim için beni çok heyecanlandırıyor. Bostancı’dan bugün laleleri görmeye geldik” dedi.


    Lale festivali altında aktiviteler yapıldığını belirten Sinem Köklü, “Görüntülerden çok memnunum. 27 yıldır burada oturuyorum, yaklaşık 10 yıldır gayet güzel süsleniyor. Aktiviteler oluyor lale festivali altında. Tenis kortlarında turnuvalar oluyor, müzisyenler geliyor, havuzun etrafında etkinlikler, onları dinliyoruz. Bu görüntü dünyanın çok az yerinde vardır. Çok beğeniyorum ben, hoşuma gidiyor. Ruhuma iyi geliyor, huzur buluyorum. Büyükşehir Belediyesini tebrik ediyorum, devam etmesini diliyorum. Çok memnunum” diye konuştu.


    Dünyanın hiçbir yerinde böyle bir görüntü olmadığını anlatan Nur Pıçakçı, “Dünyanın her yerini gezdim, hiçbir yerde Göztepe parkı gibi lalelere değer veren, güzelliği olan yer tanımıyorum. Burada oturuyorum, akşam görüyorum ışıklar açıldığında muhteşem bir görünüm oluşuyor. Mutluluk, rahatlık hissettiriyor. Deprem sonrası böyle görüntüler biraz olsun bizi daha mutlu ediyor. Baktığımız zaman rahatlıyoruz. Fotoğraf çekiliyoruz, turistler de çok geliyor. Bunu yapan belediyemize çok teşekkür ediyorum” dedi.

  • Kuma gömülü yunus balığı cesedi bulundu

    Kuma gömülü yunus balığı cesedi bulundu

    Şile ilçesine bağlı Ağva kumsalında bir köpeğin ısrarla kumu eşeleyerek, alandaki insanların yanına gidip tekrar aynı noktaya dönüp, kumu eşelemeye devam etmesi sahildeki vatandaşların dikkatini çekti.

    Köpeğin eşelediği alana giden vatandaşlar, yunus balığı cesediyle karşılaştı. Ağva zabıta ekibini arayan vatandaşlar, durumu bildirerek, destek istedi.
    Yunus balığının ne zamandan beri orada olduğu ve nasıl öldüğüne dair ise herhangi bir bilgi alınamadı.

  • Sadakatin simgesi olan ‘angut kuşları’

    Sadakatin simgesi olan ‘angut kuşları’

    Dünya genelinde tek eşlilik özelliği bulunan ender kuş türlerinden biri olan angut kuşu, Göksun ilçesinde kısa bir süre önce doğaseverlerce görüntülenmişti. Angutların bölgede yaşadığının tespit edilmesiyle birlikte Doğa Koruma ve Milli Parklar (DKMP) ekipleri de kuşları takibe almıştı.

    DKMP ekiplerinin izlediği angut kuşları, Göksun ilçesindeki üreme alanlarına döndü. Gölet çevresinde çok sayıda angut kuşunun yer aldığı kameralarca tespit edildi.

    “Angutun bir kuş türü olduğu pek bilinmiyor”

    ‘Angut’ kelimesi, Türkçede her ne kadar mecazi olarak farklı bir anlam içerse de angutun bir kuş türü olduğu pek bilinmiyor. Literatürdeki adı ‘angıt’ olsa da halk arasında angut şeklinde telaffuz edilen kuş, ördekgiller familyasına ait. Angut kuşunu diğer canlılardan ayıran en önemli özelliği ise eşlerine olan sadakatleri.

    Angut kuşunun eşi öldüğü zaman yanına o anda başka bir yırtıcı hayvan gelse dahi gözlerini bir dakika bile eşinin ölüsünün üstünden ayırmadan o da ölene kadar onun başında bekliyor. Eşlerinin ardından ömür boyu yas tutan ve tekrar eş edinmedikleri için avlanmalarına izin verilmiyor.