Kategori: Çevre

  • Şanlıurfa’da selin izleri siliniyor

    Şanlıurfa’da selin izleri siliniyor

    Haliliye Belediye Başkanı Mehmet Canpolat’ın talimatıyla sel felaketinin izlerini silmek için ekiplerin çalışması gece gündüz sürüyor.

    Sel nedeniyle çalışmalarını hummalı bir şekilde yürüten ekipler, selin neden olduğu tahribatı temizleyerek, yaşamın normale dönmesi için sahadan biran olsun ayrılmıyor. İlçe genelindeki temizlik çalışmaları tamamlanırken, mahallelerin köpüklü su ile yıkanmasının ardından selden etkilenen evlerin dış cepheleri boyanıyor. Karşıyaka Mahallesinde başlayan boyama çalışmalarında sona yaklaşılırken, boyamam çalışmalarının periyodik olarak tüm mahallelerde yapılacağı kaydedildi.

    İlk günkü görünümlerine kazandırılıyor

    İlçe genelinde yaşamın normale dönmesi için ekipler çalışmalarını devam ettirirken, Çevre Koruma ve Kontrol Müdürlüğüne bağlı ekipler ise parklarda çalışmalarını sürdürüyor. Sel nedeniyle zarar gören kamelyaları Çevre Koruma ve Kontrol Müdürlü bünyesindeki atölyede onaran ve yeniden boyayan ekipler, ilk günkü görünümüne kazanan kamelya ve bankları yeniden parklara kazandırıyor.

  • Çiftçilere yabancı otla mücadele uyarısı

    Çiftçilere yabancı otla mücadele uyarısı

    İl Tarım ve Orman Müdürlüğü’nden yapılan bilgilendirmede şu ifadelere yer verildi:

    “Meyve bahçelerinde sulama, gübreleme, toprak işleme, budama ve seyreltme gibi yıllık bakım işlemlerinin amacı, verim ve kaliteyi artırmaktır. Bu işlemler ne kadar yerinde yapılırsa yapılsın eğer hastalık ve zararlılarla etkili olarak mücadele edilmezse bütün çabalar boşa gider. Zira gerek hastalık ve gerekse zararlılar meyve kalitesini azaltmakla kalmaz, ağaçların sağlıklarını da bozarak verimden düşmelerine ve nihayet kurumalarına yol açar. Hastalık ve zararlılarla mücadele oldukça zor ve pahalıdır. Bilgili iş gücünü gerektirir. Nasıl ve ne zaman yapılacağı bilinmezse başarılı olunamaz. Bitkileri hastalık ve zararlılardan koruyarak sağlıklı yetiştirmek mücadele giderlerini azaltır. Eğer meyve bahçeleri kurulurken ve kurulduktan sonra bazı kültürel önlemler alınmazsa mücadele giderleri artar ve kârlı bir yetiştiricilik yapılamaz.

    Kimyasal mücadele: İklim veya konukçu bitki ortamının çok uygun olduğu zamanlarda hastalık veya zararlılar çok çabuk yayılırlar. Bu durumda mekanik mücadele çok zaman alır ve yetersiz kalır. Böyle durumlarda kimyasal mücadele zorunludur. Ayrıca meyve bahçelerinde bazı bitki hastalıkları ve zararlıları sık sık görülüyor ve önemli düzeylerde zarar yapıyorsa, yayılmalarını önlemek için belli zamanlarda ilaçlama yaparak önlem alınır. Bu mücadele, değişik etki şekillerine sahip fungusit, bakterisit ve insektisit gibi kimyasal maddelerle yapılır. Kullanılan ilacın cinsi, dozu ve uygulama zamanının çok iyi seçilmesi gerekir. Zira bu ilaçlar, hava nemi ve hava sıcaklığı ile uygulanacak bitkilerin gelişme dönemlerine göre toksik etki yapabilmekte ya da dokuları yakabilmektedirler. Bu nedenle mücadele kış ve yaz olmak üzere iki dönemde yapılır.

    Kış mücadelesi, meyve bahçelerinde eğer gerekli ise mücadele kış ilaçlamaları ile başlar. Yaprağını döken tüm çok yıllık bahçe bitkilerinde bu ilaçlama sonbaharda yaprak dökümünden ilkbaharda tomurcukların patlamasına kadar geçen süre içerisinde yapılabilir. Bu ilaçlamanın amacı, gövde ve dallarda kışı geçiren hastalık ve zararlıları yok ederek ilkbaharda tekrar enfeksiyon yapmalarını ya da yüksek populasyona ulaşmalarını önlemektir. Ayrıca ilkbahar ve yaz döneminde, fıtotoksik etkileri nedeniyle kullanılamayan ilaçlar kışın daha yüksek dozlarda kullanarak daha etkili bir mücadele gerçekleştirilebilir. Mantari hastalıklara karşı ise bordo bulamacı yararlı bir ilkbahar mücadelesidir.”

  • Rüzgarda devrilen asırlık ağaç yolu kapattı

    Rüzgarda devrilen asırlık ağaç yolu kapattı

    Bugün de etkili olan kuvvetli rüzgar sebebiyle ilçeye bağlı Limonlu Mahallesi Cetvel mevkiinde bulunan eski okul bahçesindeki asırlık kızılçam ağacı yola devrildi. Yol trafiğe kapanırken, ağacın üzerine düştüğü elektrik hatları da zarar gördü.

    Güvenlik önlemi alınmasının ardından yol güzergahındaki ağacın kaldırılması için Mersin Büyükşehir Belediyesi’ne bağlı ekipler tarafından çalışma yapıldı. Ekiplerin uzun uğraşları sonucu ağaç yoldan kaldırıldı.

  • Uzmanlardan gıda ve temiz su kıtlığı uyarısı

    Uzmanlardan gıda ve temiz su kıtlığı uyarısı

    Antalya Çevre ve Şehircilik ve İklim Değişikliği İl Müdürlüğü’nden Çevre Mühendisi Dr. Nilgün Akbulut Çoban, Alanya Üniversitesi’nde “İklim Değişikliği ve Sıfır Atık” konulu seminer düzenledi. Küresel ısınma ve iklim krizinin zararlarına dikkat çeken Çoban, Türkiye’nin iklim krizine karşı gerçekleştirdiği çalışmalar hakkında da bilgiler aktardı. Küresel ısınma sorununun çok büyük bir sorun olduğuna vurgu yapan Dr. Çoban, “Biz şu an seçimimizi yapmalıyız. Küresel sorun uzakta değil, yakınımıza kadar gelmiş durumda. Biz kendi türümüzle birlikte bu dünyadaki, bu ekosistemdeki hiçbir türün yok olmasına izin vermemeliyiz. Buradaki ana tema, ‘ben tek kişiyim hiçbir şey yapamam’ diyerek bu kendimizi bu işten alıkoymamalıyız. Kendi türümüzle birlikte diğer türleri yok etmemeyi tercih etmeliyiz. Artık iklim değişikliğinin etkilerini uzakta değil, hemen mahallemizde yaşanan sel felaketinde görüyoruz. Ülkemizde pek çok felaketler oluyor. Alanya’da da oldu. Hortumlar yaşanıyor, Kumluca’da çok yeni sel felaketi yaşadık. Bu yaşadığımız afetlerin önüne geçmek gerekiyor. Biz hep ‘küresel ısınma’ diyoruz ama kavramlar bunun ötesine geçti. Bugüne kadar ‘iklim değişikliği’ olarak adlandırılan durum, ‘iklim krizi’ olarak adlandırılmaya başlandı” ifadelerini kullandı.

    “Enerji ve tarım sektörü küresel ısınmayı tetikliyor”

    Küresel ısınmanın neden oluştuğuna ilişkin teknik bilgiler aktaran Dr. Nilgün Akbulut Çoban, kentleşme ile birlikte atmosfere salınan sera gazlarının arttığına dikkat çekti. Atmosferdeki sera gazlarının küresel ısınmayı tetiklediğini dile getiren Dr. Çoban, “Güneşten yerküreye inen ışınların bir kısmının tekrar uzaya yansıması gerekiyor. Ama kentleşme ile birlikte atmosferin etrafını saran gazlardan dolayı yerküreden uzaya belli bir ışın yansıması gerçekleştirilemiyor. Bu durum da küresel ısınmayı beraberinde getiriyor. ‘Dünyamızın etrafını saran, sera etkisi oluşturan gazlar neler’ diye sorduğumuzda, ilk başta karbondioksit geliyor. ‘Ülkemizin sera gazı envanteri nedir, iklimlerin dengesini bozan kirleticilerin oranı nedir’ diye baktığımızda, Türkiye İstatistik Kurumu’na göre birinci bileşenin yüzde 70 oranla karbondioksit olduğunu görüyoruz. Bu karbondioksit salınımlarının yüzde 70’inin enerji sektöründen kaynaklandığını görüyoruz. Tarım sektöründen kaynaklanan sera gazı salınımı ise ikinci sırada yer alıyor. Atıkların yönetiminin de sera gazlarının oluşumunda etkili olduğunu görüyoruz. Ülkemizde sera gazlarının durumuna baktığımızda, kentleşme ve sanayileşme ile birlikte atmosfere verdiğimiz emisyonlar devam ediyor. Kişi başı ürettiğimiz sera gazı emisyonları artıyor” diye konuştu.

    “İklim değişikliği eylem planında Antalya öncü kentlerden”

    Çevre Mühendisi Dr. Nilgün Akbulut Çoban, tarım ve atık sektöründe sürdürülebilir yaklaşımların olması gerektiğine dikkat çekti. Antalya’nın bu konuda çok çaba gösterdiğine dikkat çeken Çoban, Antalya’nın bu konuda öncü kentlerden biri olduğunu anlattı. “İlimiz Antalya, Türkiye’deki birçok ile göre sürdürülebilir enerji ve iklim değişikliği eylem hazırlama konusunda öncü kentlerden. Sürdürülebilir İklim Değişikliği Eylem Planı ilk olarak 2012 yılında Antalya Büyükşehir Belediye Başkanlığı tarafından hazırlanmış ve en günceli 2022 yılı sonunda yapılmış durumda” ifadelerini kullanan Dr. Nilgün Akbulut Çoban, konuşmasına şöyle devam etti:

    “Kentimizde sera etkisi oluşturan gazlarda en fazla etkinin bina sektörü olduğunu görüyoruz. Binaların ısıtılması, soğultulması ve aydınlatılması gibi alt faktörler var. İkinci sırada ulaşım, bunu atıkların yönetimi takip ediyor. Atık yönetiminde iklim değişikliğine sebep olan katı atık bertarafının iklim değişikliğine yüzde 70 oranda olumsuz etkisini görüyoruz. Dolayısıyla ürettiğimiz bu atıkların akıllı bir şekilde sürdürülebilir yaklaşımlarla kontrol edilmesi gerekiyor ki iklim krizi ile mücadele edebilelim. İlk etapta çevre problemi olarak görülen durum, şu anda çevre probleminin ötesine gitti.”


    “Gıda ve temiz su kıtlığı yaşanabilir”

    Muhtemel bir iklim değişikliğinden dolayı Akdeniz havzasının olumsuz etkileneceğini söyleyen Çevre Mühendisi Dr. Nilgün Akbulut Çoban, tarım ve turizm sektöründe yaşanabilecek su krizine dikkat çekti. Dr. Çoban, “Akdeniz havzası, iklim değişikliğinden en fazla etkilenecek bölge. Bulunduğumuz kent de maalesef etkilerden en fazla etkilenecek illerden. Özellikle bir çeşitlilik bağlamında, biyoçeşitlilik bağlamında Adana’dan sonra en fazla endemik türün olduğu kentte yaşıyoruz. Attığımız adımlar, verdiğimiz kararların yönetimi sağlayacak şekilde olması gerekiyor. Sıcak bir kentte yaşıyoruz. Dolayısıyla kuraklık ve orman yangınları gibi sorunlara yol açabilecek bir durumdayız. Tarım, turizm iklim değişikliğinden olumsuz etkilenecek. Gıda ve temiz su kıtlığı kenti etkileyebilir. İklim değişikliği ile ilgili ilk adımlar, 1972 yılında Stockholm Konferansı ile başladı. Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Sözleşmesi bu anlamda kilit rol oynuyor. Biz de ilk defa 2004 yılında BM İklim Değişikliği Protokolü’ne dahil olduk. 2009 yılında da Kyoto Protokolü’ne dahil olduk. İklim değişikliği ile ilgili adımlarımızda 2021 yılında Paris İklim Anlaşması’na dahil olduk. 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı’nda Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığımız yeni pozisyonunu almış oldu. Uluslararası sözleşmelerde ülkemizin ayrı bir yeri var. Gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelere göre yapılan politika ve finansmanlardan ülkemizin BM ayrıcalıklı durumumuz var. AB, 2030 yılına kadar karbon salınımını azaltmayı planlıyor. 2050 yılına geldiğinde sıfır karbon dönemine geçmeyi vadediyor. Kendi üye devletlerine ithalat ve ihracatta sınır ve düzenlemeler gelecek. AB ile ithalat ve ihracat olan bir ülkedeyiz. Buna göre çalışmalarımız devam ediyor. AB Yeşil Mutabakat Eylem Planı hazırlandıktan sonra bakanlığımızda hazırlanan mutabakata uyumlu mutabakatlar hazırlandı” ifadelerini kullandı.

    “2050 yılında dünya bize yetmeyecek”

    Dr. Nilgün Akbulut Çoban, kişi başı üretilen atık miktarları hakkında bilgiler aktardı. Atıkları yönetmenin çok önemli olduğunu söyleyen Çoban, “Atıkları yönetmek çok önemli. Kişi başı üretim miktarı arıtıyor. Bu tüketim alışkanlığı ile devam edersek maalesef 2050 yılına geldiğinde bu dünyamız bize yetmemeye başlayacak. İki tane daha böyle bir dünyaya ihtiyacımız olacak. Çok tüketeceğiz. Maalesef çok fazla tüketim demek, çok fazla atık çok fazla emisyon demek. Bu da tüm dengelerin bozulması demektir. BM İnsani Gelişmiş İndeks Raporu’na göre; insanoğlu dünyaya geldiğinden beri ilk kez, dünyadaki tüm canlıların toplam ağırlığından fazla atık üretmeye başladı. Bu da gezegenimizde baskıya neden olmaya başladı. Bizim ülkemiz bu konuda gelişmeye devam eden bir ülke. OECD ülkeleri arasında hem ekonomik gelişim hem de sera gazı emisyonu en fazla artan ülkelerden bir tanesi. Ülkemizde atıklar her geçen gün artıyor. Bu tüketim alışkanlıklarıyla gidersek kentler için ayrılan düzenli atık depolama sahaları daha hızlı bir şekilde yaşam ömrünü tamamlayacak. O yetmediği için yeni düzenli depolama sahası açmak zorunda kalacağız. Bu da yeni bir ormanın, yeşil alanın yok olması demek. Bunun önüne geçmek gerekiyor. Bunu da atıkların geri dönüşümünü sağlıklı yaparak gerçekleştirebiliriz” dedi.

  • Tehlikeli atıkların Türkiye’ye girmesi engellendi

    Tehlikeli atıkların Türkiye’ye girmesi engellendi

    Gümrük Muhafaza ekiplerinin kaçakçılıkla mücadelede Tekirdağ’da gerçekleştirdiği analiz ve hedefleme çalışmalarında, bir firmanın çinko cevheri adı altında ithal etmek istediği eşya mercek altına alındı. İçeriğinde halk sağlığına olumsuz etkide bulunabilecek zararlı maddeler olmasından şüphelenilen eşyadan numune alınarak analize gönderildi.

    Analiz raporu sonucunda gönderilen numunenin içerisinde yanma sonucu oluşan organik bileşikler tespit edilerek, eşyanın baca gazı tozu olduğu belirlendi. Baca tozunun tehlikeli atık olarak değerlendirilip ithali yasak atıklar listesinde yer alması sebebiyle ekiplerce toplam 90 ton 700 kilo ağırlığındaki tehlikeli atığın Türkiye’ye girmesine izin verilmedi. Olayla ilgili Tekirdağ Cumhuriyet Başsavcılığı nezdinde soruşturma başlatıldı.

  • Fındıkta zirai don tehlikesi

    Fındıkta zirai don tehlikesi

    Meteorolojinin uyarısının ardından dün gece saatlerinde başlayan kar yağışı, Doğu Karadeniz Bölgesi’nde de etkili oldu. Ordu’da orta ve yüksek kesimlerde de çiçek açan fındık dalları yağ nedeniyle kar altında kaldı. Etkili olan kar yağışı sonrası bahçelerinde mahsullerini kontrole giden üreticiler, tedirgin olduklarını belirttiler.

    “Mart ayı sonunda yağan kar bizi her zaman tedirgin ediyor”

    Mart aylarının son günlerinde etkili olan kar yağışının üreticileri tedirgin ettiğini söyleyen fındık üreticisi Murat Serin, “Kar yağışı sonrası bahçelerimize gelerek kontroller yapmaya başladık. Sıcaklık sıfırın altına düştü, umarım zirai don yaşanmaz. Mart ayında yağan kar biz üreticileri endişe içine soktu. Üzücü bir hadise yaşanmaması için dua ediyoruz” dedi.

    “Fındığımızı bekliyoruz”

    Bölgede kar yağışının etkili olduğunu ve buna bağlı olarak fındık bahçelerinde don nöbeti tuttuklarını ifade eden üretici Tuğrul Hamzaçebioğlu ise “Fındığımızı bekliyoruz. Don endişesi içinde bahçelerimizde nöbetimizi sürdüreceğiz. Kendimizce önlemler aldık. Hava sıcaklığı düşerse eski bir sistem olan bahçelerde lastik yakmayı düşünüyoruz. Bahçelerimizi herhangi bir durum için sigorta yaptırmıştık fakat yine de endişeli bekleyişimiz devam etmekte. İnşallah olumsuz bir durumla karşılaşmayız” ifadelerine yer verdi.

  • Ayder Yaylası ilkbaharda beyaza büründü

    Ayder Yaylası ilkbaharda beyaza büründü

    İlkbahar mevsiminin gelmesiyle Rize’de artması beklenen hava sıcaklıkları beklenenin dışında seyir etti.

    Mart ayının son günlerinde mevsim normallerinin dışında seyreden soğuk havadan Rize’nin Çamlıhemşin ilçesine bağlı Ayder Yaylası da nasibini aldı.

    Ayder Yaylası’nda nisan ayı güzelliğini bekleyen turistler sabah uyandığında her yeri beyaz görmenin şokunu yaşadı.

  • Zigana Geçidi kara teslim oldu

    Zigana Geçidi kara teslim oldu

    Öğleden sonra başlayan kar yağışı nedeniyle Zigana Geçidi beyaza büründü. Gümüşhane-Trabzon karayolundaki Zigana Dağı geçidinde araçlar yolda kaldı. Yetkililerin uyarılarına rağmen mart ayının sonunda etkisini gösteren kar yağışı nedeniyle kış lastiklerini yaz lastiğiyle değiştiren ve zincirsiz şekilde yola çıkan sürücüler zor anlar yaşadı. Bazı vatandaşlar mart ayında meydana gelen kar yağışı nedeniyle şaşkınlıklarını gizleyemezken, yola tedarikli çıkan sürücüler zincir takarak yollarına devam edebildi. Karayolları ekipleri kısmen ulaşıma kapanan yolu açmak için çalışmalarını sürdürüyor.

    “Yaz hazırlıklarımızı yaptık, kara yakalandık”

    Erzincan’dan Trabzon’a giderken kara yakalanan Mahmut Yılmaz, “Asker arkadaşlar Erzincan’da askerliklerini yaptılar, biz de onları Trabzon’a bırakıp geri dönecektik. Tüm yaz hazırlıklarımızı yaptık Nisan ayının başlangıcında tekrar kara yakalandık. Bu sene kış ayında böyle kar görmedik. Şu anda ekipleri çalışıyor onların çalışmalarıyla muhtemelen birazdan yukarı doğru çıkarız” dedi.

    “Asker dönüşü ince giyindik, burada mahsur kaldık”

    Yolun açılmasını beklediklerini söyleyen Ortunç Özalp, “İzmir’den geliyoruz, arkadaşlarla asker dönüşü ince de giyindik, burada mahsur kaldık. 1 saattir buradayız kar temizleme aracını bekliyoruz, biraz da üşüyoruz. Çok şaşırdık arkadaşımız şu an bembeyaz” diye konuştu.

    “Burada ne kadar kalacağımız ekiplerin insafına kalmış”

    Mart ayı sonunda meydana gelen yağış nedeniyle yolda kaldıklarını söyleyen tır Şoförü Ali Rıza Terzi, “Boşuna dememişler mart kapıdan baktırır kazma kürek yaktırır diye. Mart ayında düştüğümüz hale bak. Aşağı yukarı bir yarım saattir buradayız. Yolda kalan arabalara sebep biz de hızımızı kestiğimiz için yolda kaldık. Burada ne kadar kalacağımız ekiplerin insafına kalmış” ifadelerini kullandı.

  • Kar yağışı doğada güzel görüntüler oluşturdu

    Kar yağışı doğada güzel görüntüler oluşturdu

    Beyaz örtüyle kaplanan Karaçam mahallesi’ndeki vatandaşlar güne kar ile uyandı. Karın etkili olduğu mahallede ise adeta kartpostallık görüntüler oluştu.

    Mahalle sakinlerinin büyük bir bölümü geçimini çiftçilik ile sağlarken, yağan kar yağışını bereket olarak değerlendirdi.

    Kurak geçen ayların ardından gelen yağışlarla birlikte yüzleri gülen vatandaşlar, tarlalarının suya doyacağını belirtti. Oluşan güzel manzaralar vatandaşların cep telefonu kameralarına yansıdı.

  • Mart karı fındık üreticisini endişelendirdi

    Mart karı fındık üreticisini endişelendirdi

    Meteorolojinin soğuk hava uyarısının ardından dün gece başlayan kar yağışı, Doğu Karadeniz Bölgesinde etkili olurken, fındık yetiştirilen Giresun ve Ordu’da orta ve yüksek kesimlerde çiçek açan fındık dalları kar altında kaldı. Fındık üretici mart ayı sonunda yağan karın her zaman risk oluşturduğu için endişe yaşadıklarını ifade ederken, Keşap Ziraat Odası Başkanı Abdullah Şahin ise asıl tehlikenin önümüzdeki birkaç günde yaşanabileceğini söyledi. Abdullah Şahin “Fındık kar altındayken bir risk taşımıyor ancak kar erimeye başladıktan sonra hava sıcaklıklarının düşmesiyle asıl tehlike meydana geliyor.

    Dün gece özellikle 500 ila 750 rakım üzerinde yani orta ve yüksek kesimlerde de yoğun kar yağışı oldu. Fındık dallarının üstüne kar olduğu için ısısını koruyor, kar erimeye başlayınca tehlikede başlıyor. Fındıkta döllenme de gerçekleştiği için, döllenmenin olduğu yerde hava sıcaklığı eksiye düşerse zirai don meydana gelir. Şuan don olup olmadığını tam manasıyla söyleyemeyiz. Kar eridikten sonra, güneş açar ve gecede dona çekerse tehlike oluşuyor” dedi.

    Giresun’un Mesudiye köyünde fındık üreticisi Avni Akar ise “Havaların iyi gitmesi sonucu bu sene fındık erken karanfil ve yaprak açtı. Tam bahar geldi derken mart ayı sonunda kar yağışı başladı. Dün fırtına dolaysıyla bahçelerde zaten bir zarar görmüştü. Dün geceden itibaren hava sıcaklıkları aniden düşerek kar yağışı başladı. Fındık bahçeleri kar altında kaldı. Bu zamanda yağan kar her zaman risk oluşturur. Alınabilecek en iyi önlem tarım sigortasıdır ama çoğu üretici maalesef yaptırmıyor. İnşallah ayaza çekip don yapmaz yaparsa var halimize” diye konuştu.