Kategori: Çevre

  • Meteorolojiden Bursa için fırtına uyarısı

    Meteorolojiden Bursa için fırtına uyarısı

    Bu gece 01.00 ila yarın akşam saat 20.00 saatleri arasında geçerli uyarıda,

    “Kuvvetli rüzgarın, güney ve güneybatı (lodos) yönlerden kuvvetli ve fırtına yer yer kuvvetli fırtına (55-85 km/sa), şeklinde esmesi beklendiğinden soba ve baca gazı kaynaklı zehirlenmesi, ağaç ve direk devrilmesi, çatı uçması ve ulaşımda aksamalar gibi olumsuzluklara karşı dikkatli ve tedbirli olunması gerekmektedir” denildi.

  • Meteorolojiden fırtına uyarısı

    Meteorolojiden fırtına uyarısı

    Meteoroloji Genel Müdürlüğünden alınan tahminlere göre, hava sıcaklığı Doğu ve Güneydoğu Anadolu’da 2 ila 4 derece artacak, diğer yerlerde önemli bir değişiklik olmayacak. Rüzgar, genellikle güneyli yönlerden hafif, ara sıra orta kuvvette, Marmara ve Ege’de güney ve güneybatı yönlerden kuvvetli (40-70 km/saat) olarak esecek. Bazı illerde beklenen hava durumuyla günün en yüksek sıcaklıkları ise şöyle:

    Bursa: Parçalı bulutlu 25

    Ankara: Parçalı ve az bulutlu 19

    İstanbul: Parçalı bulutlu 22

    İzmir: Parçalı bulutlu 24

    Adana: Parçalı ve az bulutlu 24

    Antalya: Parçalı ve çok bulutlu, akşam saatlerine kadar aralıklı sağanak ve yer yer gök gürültülü sağanak yağışlı 23

    Samsun: Parçalı ve az bulutlu 26

    Trabzon: Parçalı ve az bulutlu 23

    Erzurum: Parçalı ve az bulutlu 13

    Diyarbakır: Parçalı ve az bulutlu 20

  • Harami yaylasında hazan güzelliği

    Harami yaylasında hazan güzelliği

    Yeşilırmak Havzası üzerinde bulunan Harami yaylası yaz-kış doğa manzarası ile görenleri etkiliyor.


    İsmi ile dikkat çeken yaylada sararak dökülen yapraklar eşsiz doğa manzarası oluşturuyor.

    Almus’a giden yerli ve yabancı turistlerin uğramadan geçmediği mekan fotoğraf tutkunlarını cezbediyor. 832 rakımlı yayla şehir hayatından biraz olsun uzaklaşmak isteyen vatandaşların gözde mekanları arasında yer alıyor.

  • Nesli tükenme tehlikesi altındaydı, doğum yaptı

    Nesli tükenme tehlikesi altındaydı, doğum yaptı

    Dünya üzerinde nesilleri kritik seviyede tükenme tehlikesi altında bulunan beyaz yanaklı gibon türünün Türkiye’de yalnızca bir çifti bulunuyor. Sayıları hızla azalan ve Türkiye’de Darıca Faruk Yalçın Hayvanat Bahçesi’nde 6 yıldır koruma altında bulunan Josita ve Kamari isimlerindeki beyaz yanaklı gibon çiftinin yaklaşık 2 ay önce yavrusu dünyaya geldi. Sağlıklı şekilde yaşamını sürdüren yavru, bir an olsun annesinin kucağından inmiyor. Gibon çifti yemeklerini bakıcılarının ellerinden yiyor. Yavru gibonun ise annesinin sütüyle beslenmesini sağlıyor. Yeni yavrularıyla birlikte birbirlerine hızlı bir şekilde uyum sağlayan gibon ailesi ziyaretçilerin de ilgi odağı oluyor.

    “Ekosistem için çok önemli bir gelişme oldu”

    Beyaz yanaklı gibon çifti Josita ve Kamari’nin yaklaşık 6 yıldır Darıca’da koruma altında bulunduğunu aktaran Faruk Yalçın Hayvanat Bahçesi Eğitim ve Pazarlama Müdürü Tuğçe Özgür, “Daha önce hiç yavruları olmamıştı. Annemizin ilk annelik deneyimi ve yavrularına şu anda gerçekten çift olarak çok iyi bakıyorlar. Yavru tüm gününü annesinin kucağında geçiriyor, annesini emerek besleniyor. Bakıcılarımız da çok büyük bir özveriyle çifte gerekli besinlerini veriyorlar. Gün içerisinde meyve, sebze, protein kaynağı olarak da haşlanmış yumurtayla besliyoruz. Bu canlılar çok önemliydi. Çünkü doğada nesli kritik seviyede tükenme tehlikesi altında. Bu denli önemli bir canlının yavrusunun olması aslında tüm ekosistem için, parkımız için, tüm dünya için çok önemli bir gelişme oldu. Yavrumuzu biz de çok büyük bir sevinçle karşıladık. Beyaz yanaklı gibonlar Türkiye’de sadece Faruk Yalçın Hayvanat Bahçesi’nde bulunuyor. Haliyle bu yavrumuz da Türkiye’de doğan ilk yavru oldu” dedi.

    “Bu canlıların nesli son 45 yılda yüzde 80 oranında azalma gösteriyor”

    Josita ve Kamari’nin yeni yavrusunun, bu türün neslinin doğadan yok olmaktan bir adım uzağa taşıdığını kaydeden Özgür, “Bu canlıların nesli son 45 yılda yüzde 80 oranında çok büyük bir yıkımla azalma gösteriyor. Bu sebeple yeni yavru doğadaki türlerinin devam edebilmesi için çok olumlu bir gelişme. Bu türün neslinin tükenmekte olmasının sebebi insan faktörüyle doğal yaşam alanlarının tahrip edilmesinden kaynaklanıyor. Yaşam alanları gittikçe daralan canlılar, yiyecek bulmakta, hayatlarını devam ettirmekte çok zorlanıyorlar. Bu canlılar tüm günlerini ağaçların üzerinde geçirdikleri için ormansızlaşmayla beraber önemli ölçüde nüfusları azalma eğilimi gösteriyor” diye konuştu.

    “Bakıcılarımız yıllardır büyük bir özveriyle bu canlılara bakıyor”

    Beyaz yanaklı gibonların üreyebilmesinin, yaşam standartlarının çok iyi olmasıyla gerçekleşebildiğini dile getiren Özgür, “Kendini rahat hissederse, beslenmesi çok iyi olursa, yaşam alanı konforu yani hayvan refahı iyi sağlandığı taktirde üreme gösterebiliyorlar. Burada da bakıcılarımız yıllardır büyük bir özveriyle bu canlılara bakıyor. Hiçbir öğünleri aksatılmıyor. Bu sayede yavru aramıza katıldı. Yavrunun sağlık durumu şu an çok iyi, cinsiyetinden henüz emin olamıyoruz. Çünkü yavru tüm gün annesinin kucağında ve ona sarılı halde durduğundan dolayı çok yakın bir temasımız olmuyor. O yüzden cinsiyet tayini henüz yapılamadı. Parkımızdaki tüm canlılarda olduğu gibi beyaz yanaklı gibonlarda da mümkün oldukça hep aynı bakıcı bakımını üstleniyor. Her gün aynı kişiyi görmeleri kendilerini daha güven içerisinde hissetmelerine fayda sağladığından dolayı bakıcılarımız biraz daha canlılarımızın yanına gidip elden besleme yapabiliyor. Bu sırada bizim de gözle muayene imkanımız olmuş oluyor” şeklinde konuştu.

  • BUSKİ arıtma tesislerine enerji teşviki

    BUSKİ arıtma tesislerine enerji teşviki

    Bursa Büyükşehir Belediyesi BUSKİ Genel Müdürlüğü, Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’nın ilgili yönetmeliği gereğince yükümlülüklerini yerine getirmesinden dolayı geçtiğimiz yıllarda ödenen elektrik bedellerinin bir bölümünü geri aldı. Böylelikle kurum 2022 yılında yaklaşık 16 milyon TL tutarında aldığı teşvik ile Atıksu Arıtma Tesislerindeki enerji maliyetlerini büyük oranda azaltmayı başarmış oldu.


    Adım adım tüm atıksu arıtma tesisleri için teşviklerden yararlanmak adına çalışmaların sürdürüldüğüne dikkat çeken Büyükşehir Belediye Başkanı Alinur Aktaş, “BUSKİ Genel Müdürlüğümüz, sağlıklı içme suyu sağlamanın yanı sıra çevre sağlığı için de yatırımlarını sürdürmekte, devreye alınan atıksu arıtma tesislerinin de çevreye duyarlı ve verimli bir şekilde işletilmesini sağlamaktadır” dedi.


    Başkan Aktaş, ”2021 yılı itibariyle Doğu ve Batı Atıksu Arıtma Tesislerine ek olarak BUSKİ sorumluluğunda işletmesi devam eden Küçükkumla, Kirazlı ve Kurşunlu Atıksu Arıtma Tesisleri’nin de başvuru dosyasına eklenmesiyle birlikte toplamda beş adet atıksu arıtma tesisimiz enerji teşviki geri ödemesinden yararlanmaya hak kazanmıştır” ifadelerini kullandı.

  • 10 bin anıt ağaç koruma altında

    10 bin anıt ağaç koruma altında

    Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı tarafından, tarihi olaylara tanıklık eden ve geçmişle gelecek arasında kültürel bir miras olarak kabul edilen anıt ağaçların korunması ve gelecek nesillere aktarılması için çalışmalarına devam ettiğini açıklandı.

    Bakanlık, resmi sosyal medya hesabından Bursa’da 2014 yılında koruma altına alınan 620 yaşındaki İnkaya Çınarı’nın da hikayesinin anlatıldığı bir video yayımlayarak, video mesajında, “10 bin anıt ağaç Bakanlığımızca koruma altında. Zamana meydan okuyan ağaçlarımızı tescilliyor, bakımını yapıyor, koruyoruz. İşte Yeşil Bursa’mızın dillere destan İnkaya Çınarı da onlardan biri” denildi.

    Bakanlıktan yapılan açıklamada, zamana meydan okuyan yaklaşık 10 bin anıt ağacın rehabilitesinin yapıldığı vurgulanarak, bu tarihi ağaçların gelecek nesillere aktarılması noktasında çalışmaların sürdüğü ifade edildi.

    Açıklamada, Bursa’da bulunan İnkaya Çınarı’nın boyunun 37 metreyi aştığı ve genişliğinin de 3 metreyi bulduğu aktarılarak, çınarın Türkiye’nin fiziki olarak en büyük anıt ağacı olduğu belirtildi.

    Yıllara meydan okuyan ve Ulu Çınar olarak da bilinen İnkaya Çınarı ile ilgili açıklamalarda bulunan Tarihçi Aykan Özyürek, “İnkaya Çınarı, Ulu Çınar; adeta sema yapan bir Mevlevi derviş gibi kollarını açar ve size ‘Hoş geldiniz’ der. Ulu Çınar olarak bildiğimiz İnkaya Çınarı, Türkiye’nin fiziki olarak en büyük ağacı. 620 yaşında olması hasebiyle de anıt ağaç statüsüne kavuşmuştur. Çınar ağacı kökleri kuvvetli bir ağaç olması hasebiyle hem Bursa’yı hem de Osmanlı Devleti’ni simgeler.

    Osmanlı’nın kuruluşu bir rüya ile betimlenir. Osman Gazi, Şeyh Edebali’nin göğsünden çıkan bir ayın, kendi göğsüne girdiğini ve bir çınar ağacına dönüştüğünü, bu çınar ağacının 3 kıtaya yayıldığını, dallarının İstanbul Boğazı’na kadar uzandığını ve bir yaprak olarak düşerek İstanbul Boğazı’nda bir yüzüğe dönüştüğünü, tam yüzüğü alacakken rüyadan uyandığını anlatır. İşte bu rüyayı Osman Gazi o dönemki hocası ve manevi önderi olan Şeyh Edebali’ye aktardığında kendisini üç kıtaya yayılacak bir devletle müjdeler ve kendi neslinden biriyle de evleneceğini orada kendisine müjdelemiş olur. İşte çınar ağaçları, hem Osmanlı’yı hem de Bursa’yı temsil eder” dedi.

    “Anıt ağaçların tespit, tescil ve bakım süreçleri titizlikle yürütülüyor”

    Anıt ağaçların tespiti, tescilli, bakımı ve ardından korunması çalışmalarını sürdüren Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı Tabiat Varlıklarını Koruma Genel Müdürlüğü, şunları aktardı:

    “Bu tarihi ağaçların bakımı da belli aşamalardan oluşuyor. İlk olarak gövde ve tepe tacını oluşturan dalların üzerinde bulunan ökse otu, zararlı mantar, sarmaşık, tehlike arz eden dallar ve yabancı cisimler temizleniyor. Ağaçların ilaçlanması yapılarak çam katranı tatbik ediliyor. Ağaçta bulunan kovuk ağızları paslanmaz tel örgü ve koruyucu macun ile kapatılıyor. Daha sonra ağaçların kök çevresinde bulunan parke, asfalt, beton, plak, taş ve moloz gibi sert zeminler ve kaplamalar kaldırılıyor. Ağaçların sağlığını korumak ve devrilme, kırılma risklerine karşı ağaçlara destek işlemleri kapsamında kök çevresine toprak takviyesi, toprağın işlenmesi ve gübre takviyesi yapılıyor. Ayrıca toplumda farkındalık oluşturmak amacıyla anıt ağaçların her birisi için tanıtım tabelaları yaptırılıyor.”

  • İrem Bağları renkleri ile büyülüyor

    İrem Bağları renkleri ile büyülüyor

    Iğdır’ın Melekli beldesi Ağrı Dağı’nın eteklerinde yer alan İrem Bağları, dört mevsim güzelliği ile büyülemeye devam ediyor.

    Sonbahar mevsiminin yoğun olarak hissedildiği bugünlerde kentte yer alan İrem Bağlar; sarı, kahverengi, yeşil ve kırmızı tonlarıyla ziyaretçilerine eşsiz güzellikler sunuyor. Birçok türden meyve ağacı, söğüt ile kavakları barındıran İrem Bağları, sunduğu eşsiz sonbahar manzaralarıyla ziyaretçilerini bekliyor.

  • Yurtta hava durumu

    Yurtta hava durumu

    Hava sıcaklığında önemli bir değişiklik beklenmiyor. Batı kesimlerde mevsim normallerinin 5-8 derece, diğer yerlerde 2-4 derece üzerinde seyretmeye devam etmesi bekleniyor.

    Rüzgarın ise genellikle kuzey yönlerden, yurdun güney kesimlerinde güney yönlerden hafif, ara sıra orta kuvvette esmesi bekleniyor.

    Bazı illerde beklenen hava durumuyla günün en yüksek sıcaklıkları ise şöyle:

    Bursa: Parçalı ve az bulutlu, gece ve sabah saatlerinde puslu ve yer yer sisli 24

    Ankara: Az bulutlu ve açık 18

    İstanbul: Parçalı ve az bulutlu, sabah ve gece saatlerinde puslu ve yer yer sisli 20

    İzmir: Az bulutlu ve açık 27

    Adana: Az bulutlu ve açık 28

    Antalya: Az bulutlu ve açık 25

    Samsun: Parçalı, yer yer çok bulutlu, doğusu sağanak yağışlı 16

    Trabzon: Parçalı, yer yer çok bulutlu, doğusu sağanak yağışlı 18

    Erzurum: Parçalı ve az bulutlu 12

    Diyarbakır: Az bulutlu ve açık 22

  • Bursa’daki fabrika yangını insan sağlığını tehdit ediyor

    Bursa’daki fabrika yangını insan sağlığını tehdit ediyor

    Nilüfer Organize Sanayi Bölgesi’nde faaliyet gösteren tekstil fabrikasında meydana gelen yangın kontrol altına alındı fakat çok sayıda malzemenin yanmış olması nedeniyle geniş bir alana yayılan siyah duman insan sağlığı konusunda tedirginlik yaratıyor.

    Atmosfere ve havaya yayılan gazların çok ciddi miktarda olduğunu söyleyen Çevre Mühendisi Efsun Dindar, ‘Bir tekstil fabrikasından söz ediyoruz hal böyle olunca yanan ürünlerin içeriğini düşünecek olursak farklı kimyasalların söz konusu olduğunu söylemek mümkün. Zaten yangın anında ve şu anda çıkan dumanın yoğunluğundan da durumun ne kadar ciddi bir boyutta olduğunu anlayabiliyoruz. Kanserojen ve toksik gazların oluşması nedeniyle bu havayı solumamamız gerekiyor’ dedi.

    Hava kirliliği izleme istasyonlarından kentin hava raporunu incelemenin mümkün olduğunu ifade eden Dindar ‘Bu tür yangınlarda ortaya çıkan gazları hava kirliliği istasyonları ölçemiyor. Şu anda atmosfere ne kadar toksik ne kadar kanserojen ne kadar gaz yayıldı bilemiyoruz. Bu çok büyük bir sıkıntı o nedenle de bu havayı hem kısa hem de uzun vadede solumanın oluşturabileceği etkilere karşı önlem almak gerekiyor.

    Bursa’nın yapısının da bir çanak şeklinde yani ova içerisinde konuşlandırılmış olması ve bununla birlikte kış aylarında ortaya çıkan basıncın etkisini de düşününce bu kirlilik dağılamayacak. Yangının böyle bir zamana denk gelmiş olması aslında kirleticinin dağılmadan şehre daha fazla nüfus etmesine sebep olabiliyor’ diye konuştu.

  • Kızılırmak kuraklığın etkisiyle otlağa dönüştü

    Kızılırmak kuraklığın etkisiyle otlağa dönüştü

    Sivas’tan doğan ve Karadeniz’e dökülen bin 355 kilometre uzunluğu ile Türkiye’nin en uzun nehri Kızılırmak son zamanların en kurak günlerini yaşıyor.

    Su seviyesinin oldukça düşmesiyle ırmak adeta otlağa dönüşürken, ortaya çıkan manzara herkesi korkuttu. Kızılırmak’ın geçtiğimiz yıl kış aylarında bol kar yağmasıyla ilkbahar aylarında su debisi pik noktaya ulaşmıştı.

    Kızılırmak üzerinde bulunan ve ırmak ile özdeşleşen Selçuklu yapımı tarihi Eğri Köprü’nün 18 gözünden de sular coşkulu bir şekilde akarken, şimdilerde köprünün ayakları otlarla kaplandı. Öte yandan Kızılırmak’ın 7 ay önce çekilen görüntüyle şimdi çekilen görüntüsü kuraklığı gözler önüne serdi.

    “Bu görüntü bizi çok üzüyor”

    Ünsal Çetin, Kızılırmak’ın kuraklık yöre halkı olarak kendilerini çok üzdüğünü belirterek, “Yerleşim olarak bu çevrede bulunduğum için uzun zamandır burayı gözlemleyebiliyorum. Eskiye dönecek olursak bu Kızılırmak yakında ki bahçelere taşardı. Daha sonradan buraya set çektiler ve buradan akmaya başladı. Benim gözlemim her sene gittikçe azalarak bu şekle büründü. Eskiden ırmağın tabanını görmek mümkün değildi. Artık yer altı sularının çekilmesi, tarımsal sulamaların fazlalaşması kuraklık safhasına getirdi. İlkbaharda yağışların bol olması nedeniyle suyumuz köprünün gözlerinden akıyordu. Yağış olmaması nedeniyle de şuan su az seviyede. Bu görüntü yöre halkı olarak bizi çok üzüyor. Şu anda tamamen hayvanların bile gelip otlayabileceği bir hale geldi” dedi.