Kategori: Çevre

  • Nilüfer’de bahçe ve budama atıkları kompost oluyor

    Nilüfer’de bahçe ve budama atıkları kompost oluyor

    Nilüfer Belediyesi önceki yıllarda olduğu gibi bu yıl da budama döneminde mahallelerdeki atıkları toplayarak hem çevre temizliğini koruyor hem de bu atıkların tekrar doğaya dönmesini sağlıyor.

    Nilüfer Belediyesi Park ve Bahçeler Müdürlüğü ekipleri, ev, site ve bahçelerden çıkan budama atıklarını 31 Ekim’den itibaren mahalle bazlı belirlenen program dahilinde toplamaya başladı. Çevre ve görüntü kirliliğine sebep olmaması için yaz ve kış dönemlerinde plan dahilinde kentin birçok mahallesinden toplanan budama atıkları, çöpe değil toprağa kazandırılıyor.

    “Kasım’dan Mart’a buda budayabildiğin kadar” sloganıyla yürütülen çalışma Mart ayı sonunda bitecek. Atıkların toplanmasının belli bir dönemde yapılmasının nedeni de vatandaşların özellikle Kasım-Mart döneminde budama yapmalarını sağlamak. Çünkü budama mevsimi dışında yapılan budamalar, kesilen dalın gövdede bıraktığı yaranın kapatılması zorlaşacağından böcek ve mantar enfeksiyonuna yol açarak ağaca zarar veriyor. Bu nedenle iklim koşullarına uygun olarak belirlenen tarihlerde budama işleminin gerçekleştirilmesi gerekiyor.

    Budama atıkları her mahallede hazırlanan program çerçevesinde belirli günlerde toplanıyor. Atıkların alınmasını isteyen vatandaşlar 444 16 03 numaralı telefondan taleplerini iletebiliyor. Budama yapan vatandaşların atıkları, mahallelerindeki toplama günlerinden bir gün önce ev, bahçe ve site dışına bırakmaları gerekiyor.

    Budama atıkları önce mahallelerdeki toplanma alanlarında toplanıyor ardından Hasanağa Döküm sahasına götürülüyor. Toplanan atıklar kompost haline getirilerek tekrar doğaya kazandırılacak.

    Nilüfer Belediyesi’nin ekipleri, pazartesi günleri Altınşehir, Ertuğrul, Balat, Ahmet Yesevi, Minareliçavuş, Beşevler, Alaaddinbey Mahallesi’nde, salı günleri; Yüzüncüyıl, 29 Ekim, 19 Mayıs, Özlüce, Çamlıca, Odunluk ve Gümüştepe Mahallesi’nde, çarşamba günleri Cumhuriyet, 23 Nisan, Fethiye, Üçevler, Çalı ve Demirci Mahallesi’nde, perşembe günleri; Ataevler, Işıktepe, Barış, Kültür, Kayapa, 30 Ağustos Zafer, ve Hasanağa Mahallesi’nde cuma günleri; İhsaniye, Karaman, Esentepe Konak ve Ürünlü, cumartesi günleri de Görükle, Dumlupınar, Balkan, Kurtuluş, Akçalar ve Kızılcıklı Mahallesinde 5 ay boyunca atık toplayacak.

  • Belediye Başkanı açıkladı: Kentin 15 günlük suyu kaldı

    Belediye Başkanı açıkladı: Kentin 15 günlük suyu kaldı

    Sivas Belediyesi 31 Ekim Dünya Tasarruf Günü nedeniyle Su Tasarruf Aparatı Tanıtım Töreni ve Tasarruf Günü Etkinliği düzenledi. Kadı Burhaneddin Erkek Öğrenci yurdunda düzenlenen programa çok sayıda öğrenci katıldı. Burada bir açıklama yapan Sivas Belediye Başkanı Hilmi Bilgi, kentin içme suyu ihtiyacının bir kısmını karşılayan 4 Eylül barajında suyun bitme noktasına geldiğini ve barajda 10-15 günlük bir suyun kaldığını ifade etti.

    “Sivas’ı susuz bırakmadan projenin ilk etabını tamamlayacağız”

    Sivas Belediye Başkanı Hilmi Bilgin, kentin suyunun tamamen bitmeden Pusat-Özen barajını 4 Eylül barajına bağlayacak projenin ilk etabını tamamlayacaklarını belirterek, “Dünyadaki tüm kaynaklar sınırsız değil ama insanoğlu maalesef acımasızca tüketiyor. İsraf kültürünün ön planda olduğu, tasarrufu asla düşünmediğimiz bir zamandayız. Son zamanlarda insanlarda tasarruf kültürünün yerine israf kültürünün oluştuğunu görüyoruz. Her şey sınırsız olmadığı gibi su da sınırsız değil. Ama ülkemizin üç tarafı sularla çevrili olduğu için su kaynaklarını sınırsız zannediyoruz, çok büyük zannediyoruz. Sivas’ta su sorunu olan illerimizden bir tanesi ve bu noktada da şehrimizde su sorunuyla karşı karşıyayız. Hemşerilerimizi susuz bırakmamak adına DSİ bölge müdürlüğüyle birlikte büyük bir projeyi hızla yürütüyoruz. Pusat-Özen barajından Sivas 4 Eylül barajına su getirecek projenin ihalesi yapıldı ve hızlı bir şekilde inşaat faaliyetleri tüm zorluk ve sıkıntılara rağmen devam ediyor. Sivas’ı susuz bırakmadan projenin ilk etabını tamamlayacağız. Hepimize düşen görev, suyu tasarruflu kullanmak, suyu israf etmemek. Susuz hayat olmaz, su medeniyettir ve Sivas’ı susuz bırakmamak bizim görevimiz ama var olan suyu da tasarruflu kullanmak ve israf etmemek te hepimizin görevi” dedi.

    “4 Eylül barajı bitme noktasında, son 10-15 günlük su var”

    Bilgin, 4 Eylül barajında suyun bitme noktasına geldiğini ve barajda son 10-15 günlük suyun kaldığını bahsederek, “Bugün dağıtımını yaptığımız su tasarruf aparatlarının ciddi manada tasarruf sağladığını ekiplerimiz sahada test etti. Bu aparatları başta kamu kuruluşları olmak üzere, su faturalarını okumaya gittiklerinde vatandaşlara da dağıtacak. Bugüne kadar birçok kurumumuza bu su tasarruf aparatını teslim ettik. Burada asıl hedefimiz tasarruf bilincini, tasarruf kültürünü oluşturmak ve israfı önlemek. Özellikle su noktasında hemşerilerimizden özel bir gayret bekliyoruz. Şuanda ciddi manada 4 Eylül barajı bitme noktasında, son 10-15 günlük su var” diye konutu.

    Konuşmanın ardından Sivas Belediye Başkanı Hilmi Bilgin yurtta bulunan musluğa su tasarruf aparatını taktı.

  • Gölcük Tabiat Parkı sonbaharda büyülüyor

    Gölcük Tabiat Parkı sonbaharda büyülüyor

    Türkiye’nin gözde turizm merkezlerinden biri olan Gölcük Tabiat Parkı’nda sonbaharın gelişiyle birlikte renkli görüntüler oluştu. Yılın 4 mevsimi yerli ve yabancı binlerce turistin ilgi odağı haline gelen tabiat parkında özellikle hafta sonları insan seli yaşanıyor.

    Ankara ve İstanbul gibi iki metropol kent arasında yer alan ve Bolu kent merkezine yaklaşık 13 kilometre uzaklıkta yer alan Gölcük Tabiat Parkı, sonbaharda fotoğraf tutkunlarının da ilk adreslerinden birisi oluyor. Sarı ve yeşilin bütün tonlarının bir arada olduğu tabiat parkı ve yol güzergahında oluşan manzara fotoğraf tutkunları için bulunmaz fırsat sunuyor. Gölcük Tabiat Parkı’nın insanı mest eden sonbahar manzarasının havadan görüntüsü de kartpostallık görüntüler oluşturuyor.

    “Sonbahar için bulunmaz bir yer”

    Çanakkale’den tatil için gelen Ersin Ersoy, “Gölcük Tabiat Parkı’na ilk defa geliyorum. Buradan da Abant’a geçeceğim. Çok güzel. Sonbahar için bulunmaz bir yer. Temizliği de güzel. Türkiye’de bunun gibi güzel yerlerde pislik bırakıyoruz. Lütfen bırakmasınlar” dedi.

    “Bize çok değişik geldi”

    İzmir’den arkadaşlarıyla birlikte Gölcük Tabiat Parkı’na gelen Belgin Akyavaş, “Bu güzel doğayı görmek için geldik. Çok beğendik. Doğa çok güzel. Biz Ege’de bu doğayı bilmiyoruz. Bizim bitki örtümüz böyle değil. Bize çok değişik geldi. Yeşil, sarı, turuncu renklerin birbirine girmesi bizi büyüledi” diye konuştu.

  • İstanbul barajları alarm veriyor: Su metrelerce çekildi

    İstanbul barajları alarm veriyor: Su metrelerce çekildi

    İstanbul’un barajları her geçen gün daha çok alarm veriyor. Bu yıl yurt genelinde yaşanan kuraklık, baraj sularının çekilmesine neden olurken Ömerli Barajı’ndaki su seviyesi ise sonbahar yağışlarının etkili olmaması nedeni ile metrelerce çekildi.

    Suların çekildiği alanda kurumuş otlar ve çöp birikintileri dikkat çekerken baraj suyunun çekildiği bölgede otomobillerin dolaşması ise, kuraklığı gözler önüne serdi.

    İstanbul’da hava sıcaklıklarının mevsim normallerinin üzerinde seyretmesi ve bu yıl beklenen yağışlarının düşmemesi üzerine İstanbul genelinde barajlardaki doluluk oranları yüzde 42,21 seviyelerine geriledi.

    Ömerli Barajının doluluk oranı ise yüzde 45,07 seviyesine geriledi. Ömerli Barajı bu doluluk oranı ile, son bir yıl içerisinde ay sonlarında ölçülen en düşük oranı görmüş oldu.

  • İklim kriziyle mücadelede ortak hareket çağrısı

    İklim kriziyle mücadelede ortak hareket çağrısı

    İklim kriziyle mücadeleye dikkat çekmek amacıyla 2022 yılını İklim Yılı ilan ederek çalışmalarını bu doğrultuda yürüten Nilüfer Belediyesi, Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Taraflar Konferansı’na (COP27) giden yolda iklim krizi ve olası çözümlerin paylaşılması için kitlesel katılımlı uluslararası bir girişim olan Walk2COP 27’ye ev sahipliği yaptı. İklim kriziyle mücadele konusunda dayanışmayı genişletmek, daha geniş kitlelere ulaşmak ve sivil toplumun sesini hükümetlere duyurmak için seçilen dünyadaki 12 kentten biri olan Nilüfer’de, Türkiye’de iklim değişikliği sorunları, çözümleri, iklim değişikliğinin tarıma etkisi konuşuldu. Nilüfer Belediye Başkanı Turgay Erdem’in de yer aldığı zirveye, Walk2COP27 Lideri Sam Baker de, çevrimiçi katıldı.

    Çevre duyarlısı çok sayıda vatandaşın izlediği etkinlik kapsamında iki ayrı oturumda gerçekleştirilen panele ise; Özyeğin Üniversitesi İklim Elçisi Vera Pöhrenk, Change.org İklim Ekibi İletişim Uzmanı Nil Ormanlı Balpınar, TÜRKONFED Başkan Yardımcısı Ramazan Kaya, Bursa Uludağ Üniversitesi (BUÜ) Çevre Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. N. Kamil Salihoğlu, BUÜ Ziraat Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ertuğrul Aksoy, Farge Organik’ten İhsan Burak Alsan ve Tabit Akıllı Tarım Teknolojileri A.Ş. Kurucusu Tülin Akın katılarak, iklim kriziyle mücadele konusundaki görüş ve çözüm önerilerini paylaştı.

    Walk2COP27 Zirvesi’nin açılışın konuşmasını yapan Nilüfer Belediye Başkanı Turgay Erdem, dünyada 12 ülkede, 12 kentin ev sahipliği yaptığı Walk2COP27 etkinliklerini önemsediklerini belirterek, iklim krizi sonuçlarına yönelik endişelerini dile getirdi. Gelecek nesillere yaşanabilir bir dünya bırakmanın sorumluluğunu paylaştıklarını ifade eden Başkan Erdem, “Küresel ısınmanın etkilerini hepimiz yaşıyoruz. Bugün bütün dünyada en büyük endişe kaynağı ekonomik kriz olarak görünüyor. Ama aslında insanlığın karşı karşıya olduğu en büyük sorun iklim değişikliği. Önlem almazsak bir sonraki adımda kuraklıkla ve üretimi etkileyeceği için kıtlıkla karşı karşıya kalacağız. Bu sorun, sadece 12 ülkenin sorunu değil. Küresel bir sorunla karşı karşıyayız ve zamanımız daralıyor. Öyleyse tüm dünyanın, tüm devletlerin harekete geçmesi gerek. Bu gezegende yaşayan, aynı topraktan beslenip, aynı havayı soluyan her bireyin, doğaya karşı, gezegene karşı sorumluluklarını fark etmesi gerek. O nedenle Walk2COP 27’nin taraflarının artmasını ve bu duyarlılığın tüm dünyaya yayılmasını diliyorum. Bugün ekonomisinden taviz vermek istemeyen her ülkenin, yarın daha büyük sorunlarla yüzleşmek zorunda kalacağını görmesi gerek” diye konuştu.

    Küresel bir sorunun çözümü için küresel bir farkındalık gerektirdiğine dikkat çeken Başkan Turgay Erdem, Nilüfer’de bu konuda özel çaba sarf ettiklerini dile getirerek, bu çalışmalardan örnekler verdi. 27 yıl önce ilki gerçekleştirilen taraflar konferansından bu güne iklimin çok değiştiğini söyleyen Başkan Erdem, “Hükümetlerarası İklim Değişikliği Paneli’nin Altıncı Değerlendirme Raporu’na göre; 1990’a göre atmosfere salınan sera gazı miktarı yüzde 59 artmış durumda. Türkiye’nin de 1990-2020 arası sera gazı emisyonlarının yüzde 138 arttığı düşünülürse, sorumluluğumuz daha da artıyor. Görüldüğü gibi sorun giderek büyürken çözüm de aynı oranda zorlaşıyor. İklim krizi hepimizin sorunu. O nedenle bırakın devletleri, belediyeleri, her bireyin bu konuda sorumluluk hissetmesi gerek. Toplumun her kesimi yaklaşan krizin farkına vararak sorumlu davranmalı” diye konuştu.

    COP27’yi, uzmanlarla birlikte ele alıp güncelleme yapmak istediklerini belirten Walk2COP27 Lideri Sam Baker de, iklim krizinden duyduğu endişeyi dile getirdi. İklim değişikliğinin zorluklarının herkese hatırlatılmasının önemini vurgulayan Baker, “Pandemi, ardından yaşanan savaş, enerji ve enflasyon sorununu beraberinde getirdi. Daha zorlu süreçler karşımıza gelecek. İklim değişikliği, siyasi kutuplaşmaya da neden oldu. Biz, bu kutuplaşmayı istemiyoruz. İklim krizi hiçbir siyasinin ya da ülkenin tekelinde olmamalı. Paris Anlaşması’na rağmen artan zorluklar olsa da, sıcaklık artışını elde tutmalıyız. Artık fiziksel bağlamda harekete geçmeli ve alanda bir şeyler yapmalıyız. Sıcaklık azalımı ve adaptasyon, herkesin odak noktası olmalı. Bunun için de projelerin hayata geçirilmesi lazım. Bunun için ciddi finansman ihtiyacı var. COP27 için kitlesel bir katılım ön görülüyor. Kitlesel örgütlenme, dayanışmanın yaygınlaştırılması ve eylemlerin gerçekleştirilmesini çok önemsiyorum. Burada yerel yönetimlerin yaptığı çalışmalar da önem arz ediyor” dedi.

    Açılış konuşmalarının ardından “Türkiye’de İklim Değişikliği Zorlukları ve Cevapları” başlıklı ilk oturuma geçildi. Wire Türkiye Lideri Yasemin Somuncu’nun moderatörlüğündeki oturumda BUÜ Öğretim Üyesi Prof. Dr. Kamil Salihoğlu, iklim değişikliği konusunda yapılanların sadece kendi başına yeterli olmadığını, ekonomik yapının da olması gerektiğini söyledi. İklim krizi, ilk olarak hayatın gerçekleriyle yaşanmadığı için kolay anlaşılamadığını belirten Salihoğlu, sanayi devriminin ardından bu etkilerin çok hızlı görünmeye başlandığını ifade etti. İklim krizini enerjiye ulaşım ve hammaddeye ulaşım olarak iki ayrı başlıkta özetleyen Salihoğlu, “Biz ancak suya, gıdaya ulaşmadığımızda ve doğrudan afetleri yaşamaya başladığımızda bu söylenenler kıymetli olabilir ama bu geç olacak” şeklinde konuştu.

    Sorunun kaynağının, sorunun çözümü olamayacağı görüşünü paylaşan Prof. Dr. Salihoğlu, konuşmasını şöyle sürdürdü: “Şu an karar alıcılar, büyük hükümetler, devletler sorumlu tuttuğumuz devletler karar alıcı mekanizmanın başında. Yani tok açın halinden anlamaz. Hükümetleri sorumlu tutuyoruz, onların karar almasını bekliyoruz, sorunu oluşturan kaynak, sanayinin ta kendisi. Taahhütlerle geldiğimiz noktada hiçbir yere varamadık. Sorumluluğu şirketlere, kişilere şahsileştirmek zorundayız. Tek bir fabrikanın ürettiği karbon emisyonu, yaklaşık olarak o kentte üretilen kişisel karbon emisyonundan fazla.”

    Raporlara göre iklim krizinin tartışmasız sebebinin insan olduğunu hatırlatan Nil Ormanlı Balpınar da, insanlığın çok kısa sürede gezegeni bu hale getirdiğini söyledi. İklim krizinin, biyoçeşitlilik krizini de beraberinde getirdiğine dikkat çeken Balpınar, Türkiye’de iklim değişikliğiyle mücadele konusunda atılan adımlara değindi. Bu adımların altının doldurulması gerektiğini söyleyen Balpınar, Türkiye’nin 2053 net sıfır hedefini oluşturması için 2030 yılına kadar yüzde 35 mutlak emisyon azaltım hedefi vermesi gerektiğini ifade etti.

    TÜRKONFED olarak dijital, yeşil ve toplumsal dönüşüm üzerine yol almayı hedeflediklerini belirten TÜRKONFED Başkan Yardımcısı Ramazan Kaya da, iklim değişikliğini, Türkiye’nin beka meselesi olarak gördüklerini söyledi.

    Sıfır emisyon hedefi için düşük karbonlu büyüme stratejisinin her alanda öncelik haline gelmesi gerektiğini belirten Kaya, “Tasarruf, verimlilik ve enerji dönüşümü ile minimize ettiğimiz enerjiyi, yenilenebilir ve alternatif kaynaklardan sağlamak gerekiyor. Yeşil dönüşümün her bir halkası, sağlam bir ekosistem zincirinin oluşmasına bağlı. Bu zincirin en önemli halkalarından biri olan KOBİ’lerin gelişimi olmadan yeşil dönüşüm olması mümkün değil. KOBİ perspektifinden katkıda bulunacak politika önerilerini firmalar düzeyinde farkındalığın artırılması ve bilgi paylaşımı, teşvik ve regülasyon, finansman ve eğitim olarak dört ana başlıkta belirledik” diye konuştu.

    İklim değişikliğiyle mücadele konusunda sürdürülebilir finansman eksikliğinin olduğuna değinen Özyeğin Üniversitesi İklim Elçisi Vera Pöhrenk de, “Yeşil dönüşüm için finansmana ihtiyaç var. Hepimizin değişime katkısı var. Hepimizin bireysel olarak yapabileceği bir şeyler var ancak kurumsallık bağlamında daha fazla çözüm ve öneri yapılabiliyor. Asıl çözüm finanstan geçiyor. Türkiye ve dünyanın yeni dönüşüme ve gelişime adapte olması gerekiyor” ifadelerini kullandı.

    Panelin ikinci oturumunda, “İklim Değişikliği ve Tarım” konusu ele alındı. Bursa Teknik Üniversitesi Peyzaj Mimarlığı Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Gül Sayan Atanur’un moderatörlüğünü yaptığı oturumda, iklim değişikliğinin tarıma etkisi ve çözüm önerileri konuşuldu. Tabit Akıllı Tarım Teknolojileri A.Ş. Kurucusu Tülin Akın dünyanın gıda ihtiyacının yüzde 80’inin çiftçiler tarafından karşılandığını vurgulayarak, çiftçilerin de iklim değişikliğinin etkilerinden fazlasıyla etkilendiğine dikkat çekti. Tarımsal üretimde ekim, dikim ve hasat zamanlarının değiştiğini söyleyen Akın, bu durumun köyden kente göçü de beraberinde getirdiğini belirtti. Dünyada suyun yüzde 70’inin tarımda kullanıldığına dikkat çeken Akın, çiftçilere teknolojik olarak su yönetiminin alıştırılmasının, toprak düzenleyicisini sulamayla birlikte yapılabilmesinin dünyanın geleceğine doğrudan etki edeceğini söyledi. Akın, “Dünyayı kirleten ve yönetenler, büyük zirvelerde toplanıp sadece sorunlardan bahsediyor. Çözüm önerileri sunmuyor ya da uygulamıyor. Bana göre çözüm, çiftçilere kolay kullanabileceği tarım teknolojilerini uygun maliyetle sunmak olduğunu düşünüyorum. Hep birlikte hareket etmemiz lazım” dedi.

    Biyoçeşitliliği hedefleyen, toprak sağlığını artırmaya yönelik organik tarımla üretim yaptıklarını söyleyen Farge Organik’ten İhsan Burak Alsan da, bu sayede toprağın verimini artırarak, daha değerli ve verimli toprak elde etmeye çalıştıklarını söyledi. Alsan, “Dışarıdan girdilere en az seviyede ihtiyacı olan bitkileri yetiştirmeye odaklanıyoruz. Biz bu işe ilk başladığımızda bize gülenler, şehirden köye taşınmış eğlence arıyor diyenler şimdi bizden nasıl tarım yaptığımızı öğrenmeye başladılar. Değişimin parçası olmak gerektiğine inanıyorum” şeklinde konuştu.

    Tarımın, kendi içinde çözümü barındıran bir sektör olduğunu vurgulayan Alsan, “İklim, su, enerji, gıda krizine baktığımızda tarımın çok önemli yeri var. Yanlış tarım yöntemleri bu krizlerin daha da beslenmesine neden oluyor. Sürdürülebilir tarım çok önemli. Krizlerin önlenmesinde önemli aktör olur. Yeşil gübrelemenin çiftçiler tarafından bilinmemesi büyük sıkıntı. Tarımsal üretimimiz suya bağımlı hale gelmiş. Endüstriyel tarım modeli aynı uyuşturucu bağımlılığı gibi. Toprak bağımlı hale gelmiş. Dış girdi olmadan çiftçiler üretemez hale gelmiş. Çiftçilerin eğitilmesi, tüketicilerin türetici olması gerekiyor. Lokal üreticiler desteklenmeli” ifadelerini kullandı.

    Karbondioksit salımını gerçekleştiren en düşük sektörlerin başında tarım ve biyoçeşitlilik sektörü olmasına rağmen, küresel iklim değişikliğindeki salınımlardan ve doğal afetlerden en çok etkileneceklerin başında da tarım ve biyoçeşitlilik sektörü olduğunu vurgulayan BUÜ Ziraat Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ertuğrul Aksoy da, dünyanın beslenmek için mi yoksa daha fazla kazanmak için mi üretmeye karar vermesi gerektiğinin altını çizdi. Aksoy, “Tarım paydaşlarının artık daha çok sesini çıkarması gerekiyor. Bazı alışkanlıkları değiştirmeliyiz. Bizi yönetenleri iyi seçmemiz lazım. Biz eğer küresel iklim krizinde küresel ısınmayı 2 santigrat derecenin altında tutmazsak, gelecek kuşaklarımız beslenme sorunuyla karşılaşacak. Karbondioksit miktarının artışı bitkilerde azot alımını ve protein üretimini engellediği için kaliteli üretim de yapılamıyor. Her şey birbirine bağlı. Hükümetlerin aldığı azaltım senaryoları bana iki yüzlü geliyor” dedi. Aksoy, Nilüfer Belediyesi’nin tarım gıda ve iklim alanında yaptığı çalışmaları da paylaştı.

    Walk2COP27 Zirvesi’nin kapanışında söz alan Sam Baker, “Şimdi eylem zamanı” diyerek, birlikte hareket etmenin, eğitim ve farkındalık çalışmalarının önemine vurgu yaptı.

    İklim değişikliği konusunda sorunların ve çözüm önerilerinin belli olduğunu söyleyen Nilüfer Belediye Başkanı Turgay Erdem de, “Artık eyleme geçme zamanı. İklim için hemen şimdi diyoruz. Her geciktiğimiz gün dünyanın aleyhine işliyor” diye konuştu.

  • Yurtta hava durumu

    Yurtta hava durumu

    Hava sıcaklığı: Önemli bir değişiklik olmayacağı, Marmara ve Kıyı Ege’de mevsim normallerinin üzerinde, diğer yerlerde mevsim normalleri civarında seyredeceği tahmin ediliyor. Rüzgar: Genellikle kuzeyli yönlerden hafif, ara sıra orta kuvvette eseceği tahmin ediliyor.

    Bazı illerde beklenen hava durumuyla günün en yüksek sıcaklıkları ise şöyle:

    Bursa: Az bulutlu ve açık 24

    Ankara: Az bulutlu ve açık 19

    İstanbul: Az bulutlu ve açık 21

    İzmir: Az bulutlu ve açık 27

    Adana: Az bulutlu ve açık, zamanla parçalı bulutlu 30

    Antalya: Az bulutlu ve açık 27

    Samsun: Az bulutlu 20

    Trabzon: Parçalı, yer yer çok bulutlu 19

    Erzurum: Parçalı, yer yer çok bulutlu 15

    Diyarbakır: Az bulutlu ve açık 24

  • Yurtta hava durumu

    Yurtta hava durumu

    Meteoroloji Genel Müdürlüğünden alınan tahminlere göre, hava sıcaklığı Orta ve Doğu Karadeniz’de 2 ila 4 derece azalacak, diğer yerlerde önemli bir değişiklik olmayacak. Rüzgarın, genellikle kuzey ve batı yönlerden hafif, ara sıra orta kuvvette eseceği tahmin ediliyor. Bazı illerde beklenen hava durumuyla günün en yüksek sıcaklıkları ise şöyle:

    Bursa: Güneşli ve açık 23

    Ankara: Az bulutlu ve açık 19

    İstanbul: Az bulutlu ve açık 21

    İzmir: Az bulutlu ve açık 26

    Adana: Az bulutlu ve açık 29

    Antalya: Az bulutlu ve açık 28

    Samsun: Parçalı ve çok bulutlu, aralıklı ve yerel olmak üzere sağanak yağışlı 20

    Trabzon: Parçalı ve çok bulutlu, aralıklı ve yerel olmak üzere sağanak yağışlı (Yağışların doğu kesimlerinde, yer yer kuvvetli olması bekleniyor.) 19

    Erzurum: Parçalı ve çok bulutlu, bu sabah saatlerinde karla karışık yağmur ve kar yağışlı 13

    Diyarbakır: Az bulutlu ve açık 24

  • Bursa’da kat edilen mesafeler ağaca dönüşecek

    Bursa’da kat edilen mesafeler ağaca dönüşecek

    İklim kriziyle mücadeleye dikkat çekmek amacıyla 2022 yılını İklim Yılı ilan ederek çalışmalarını bu doğrultuda yürüten, Nilüfer Belediyesi, Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Taraflar Konferansı’na (COP27) giden yolda iklim krizi ve muhtemel çözümlerinin daha iyi anlaşılabilmesi, ilgililer arasında dayanışma oluşturan ve iklim eylemini hızlandırmak için bağlantılar kuran kitlesel katılımlı uluslararası bir girişim olan Walk2COP 27’ye ev sahipliği yapıyor.

    İklim kriziyle mücadele konusunda dayanışma ve yürüyüşü genişletmek, daha geniş kitlelere ulaşmak ve sivil toplumun sesini hükümetlere duyurmak için COP26’nın ev sahipliğini yapan İskoçya’nın Glasgow kentinden, COP27’nin ev sahipliğini yapacak olan Mısır’ın Şarm El-Şeyh kentine uzanan 12 ülkenin yer aldığı sanal bir rota çizildi.

    TÜRKİYE’DEKİ EV SAHİBİ NİLÜFER BELEDİYESİ

    İskoçya, İngiltere, Fransa, Belçika, Almanya, Macaristan, Avusturya, Bulgaristan, Lübnan, Ürdün ve Mısır’ın yer aldığı rotanın Türkiye’deki ev sahibi ise Nilüfer Belediyesi. Türkiye’de iklim değişikliği sorunları, çözümleri, iklim değişikliği ve tarımın konuşulacağı Walk2COP27 Zirvesi öncesi Nilüfer Belediyesi, “İklim için Harekete Geç” sloganıyla bisiklet turu düzenledi.

    Tura katılanların kat ettiği mesafenin ağaca dönüşeceği etkinlik, Mysia Yolları’nın Gümüştepe (Misi), Dağyenice, Atlas ve Çalı mahallelerini içine alan B1 parkurunda gerçekleşti. Sabah saatlerinde Misi meydanında toplanan bisiklet tutkunları, ilk olarak “Atlas GO” mobil uygulaması üzerinden Nilüfer Belediyesi takımına dahil oldular. Ardından Misi’den Çalı’ya uzanan 18 kilometrelik parkurda pedallayan bisiklet tutkunları, doğanın yeşiline katkıda bulundular.

  • Bakanlıktan kuraklık için eylem planı

    Bakanlıktan kuraklık için eylem planı

    Kuraklıkla ilgili çalışmaları uzun zamandır sürdüren TAGEM’de, kuraklık çalışmalarında dünyada üçüncü olma özelliğine sahip, misyonu Türkiye’de yetiştirilen tarla bitkileri türlerinin tamamında su kullanım kapasitesi ve etkinliği ile bitkilerde stres tolerans düzeylerini belirlemek olan “Kuraklık Test Merkezi”ni 2010 yılında Konya Bahri Dağdaş Uluslararası Tarımsal Araştırma Enstitüsü Müdürlüğü bünyesinde kuruldu.

    Kuraklık Test Merkezinin faaliyete girmesi sonrasında on binlerce materyal morfolojik, fenolojik ve fizyolojik olarak test edilerek kuraklığa dayanıklı çeşitler belirlendi. Sürdürülen projelerle 2016-2018 yılında Orta Anadolu ve geçit bölgelerine uygun kurak koşullara dayanıklı üç adet çeşit ‘Bozkır’, ‘Taner’ ve ‘Şehzade’ ekmeklik buğdayları; ‘Türköz’ makarnalık buğday, ‘Ayrancı’ arpa, ‘Özer’ tritikale çeşitleri geliştirildi.

    Bahri Dağdaş Uluslararası Tarımsal Araştırma Enstitüsü Müdürlüğünce 2020 yılında 6 adet kuraklığa dayanıklı çeşit tescil ettirildi. Kurak koşullar için özel geliştirilen yüksek verimli, yüksek kaliteli ve su kullanım etkinliği yüksek bu çeşitlerin tohum çoğaltım ve sertifikasyon-kademeli tohum üretim aşamaları bu yıl içinde ve önümüzdeki yıllarda tamamlanacak.

    “Taner” 2021 yılında üreticiyle buluşturuldu

    Kurak alanlarda bile mevcut çeşitlere göre yüzde 15 daha yüksek verimli ve çok kaliteli olan ‘Taner’ çeşidi 2021 yılında üretici ile buluşturuldu. TAGEM Enstitülerince geliştirilen ve üretimi yapılan kuraklığa tolerantlı 30 ekmeklik buğday, 12 makarnalık buğday ve 19 arpa çeşidi bulunuyor.

    Toprak hazırlama masrafları azalarak, girdiler düşüyor

    Kuraklıkla mücadelede çeşit geliştirme yanında koruyucu toprak işleme ve doğrudan ekim uygulamalarının yaygınlaştırılması için de Bahri Dağdaş Uluslararası Tarımsal Araştırma Enstitüsü Müdürlüğünce ülke genelinde TAGEM ve FAO destekli projeler ve örnek uygulamalar yürütülüyor. Bu çalışmalar ile üreticiler, toprak hazırlama masraflarını azaltarak girdilerini düşürürken, toprak işleyip parçalamadığından topraktaki nemi muhafaza ederek kuraklığın etkisini azaltmış oluyor. Yapılan çalışmalarla bu sistemi kullanan üretici sayısında ve doğrudan ekilen alanlarda artış gözleniyor.

    Bakan Kirişci’den iklim değişikliği ve kuraklık vurgusu

    Konuyla ilgili değerlendirmelerde bulunan Tarım ve Orman Bakanı Vahit Kirişci, iklim değişikliği ve kuraklık meselesinin son yıllarda dünyanın en önemli gündem konularından biri olduğuna dikkati çekti.

    Kuraklıktan dolayı üretim miktarlarında bütün dünyada kayda değer düşmeler yaşanabildiğini belirten Kirişci, bu durumun da gıda üretimini ve arzını sürdürülebilir yöntemlerle ele almayı çok kritik bir mesele haline getirdiğini vurguladı.

    Bunun için tarımsal üretim kaynakların verimliliğini ve sürdürülebilirliğini sağlayacak her türlü tedbiri almak zorunda olduklarının altını çizen Kirişci, şu değerlendirmede bulundu:

    “Bu konuda gelecek nesillere karşı sorumluluğumuz vardır. O yüzden, iklim değişikliğine karşı gıda güvenliğini sağlayacak tedbirler almak stratejik önceliklerimiz arasına girmiştir. Tarım ve Orman Bakanlığı olarak konuyu sürdürülebilirlik perspektifinden bütün boyutlarıyla ele alıyor ve çalışmalarımızı güncel veriler ışığında şekillendiriyoruz. Toprak, su ve genetik kaynaklarımızın korunması, verimliliğin artırılması ve üretim alanlarında su potansiyeline uygun ürün desenlerinin oluşturulması bu konudaki çalışmalarımızın ana çerçevesini oluşturmaktadır. Kuraklığa dayanıklı türlerin geliştirilmesi bu çerçevede yürüttüğümüz en kritik konulardan biri. Bununla ilgili Ar-Ge çalışmalarımıza büyük önem veriyoruz. Islah ve kuraklık çalışmaları devam ettiği sürece de konuyla ilgili çalışma yapan tüm Enstitülerimizce daha iyi çeşitler ülkemize kazandırılacaktır.”

  • Bakan Kurum yeni eylem planını anlattı

    Bakan Kurum yeni eylem planını anlattı

    Kocaeli’de, vatandaşların sıfır atık konusunda bilinçlenmesini sağlamak amacıyla Sıfır Atık Festivali düzenlendi. Festivalin açılış programına Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum, Kocaeli Valisi Seddar Yavuz, milletvekilleri, kamu kurum ve siyasi partilerin temsilcileri katıldı. Program, Kocaeli Şehir Tiyatroları’nın festivale özel düzenlediği “Çöp Atlas” adlı tiyatro oyunu ile başladı. Oyunda, canlıların birebir boyutlarındaki kuklalarıyla, dünyanın nasıl kirletildiği bir çocuğun gözünden anlatıldı.

    “Sıfır atık seferberliği şehirlere panzehir olacaktır”

    Tiyatro gösteriminin ardından açıklamalarda bulunan Bakan Murat Kurum, “İnsanlık, kendi eliyle yaptıklarının olumsuz sonuçlarını küresel büyüklükte bir çevre kirliliği ve bunun sonucunda her gün daha da büyüyen küresel iklim kriziyle yaşıyor. İşte biz, bugün küresel bir çevre seferberliğine dönüşen Sıfır Atık hareketiyle, sadece ülkemiz için değil, tüm dünya için yeni bir yaşam kültürü inşa ediyoruz. Emine Erdoğan öncülüğünde BM 77. Genel Kurul vesilesiyle imzalanan ‘Küresel Sıfır Atık İyi Niyet Beyanı’ ile sıfır atık dünyada model alınarak uygulanacak sıfır atığı teşvik eden her türlü girişim uluslararası her platformda büyük bir ilgiyle desteklenecek. Sıfır atık seferberliği, dünya nüfusunun yarısından fazlasına ev sahipliği yapan şehirlere bir panzehir olacaktır. Bu anlamda, tüm şehirlerimizde sağlıklı ve huzurlu yaşama katkı sunacak sıfır atık uygulamalarını yaygınlaştırmak için el ele vermeli, iş birliği ve büyük bir dayanışma içerisinde olmalıyız. Sıfır atığı birer birey olarak bir hayat tarzı haline getirmeliyiz” diye konuştu.

    “Türkiye, geri kazanım oranını yüzde 27,2’ye çıkarmış bir ülkedir”

    Sıfır Atık hareketiyle gelecek nesillere temiz ve gelişmiş bir Türkiye bırakmanın hedeflendiğini kaydeden Kurum, sözlerini şöyle sürdürdü:
    “Bugün dünya genelinde her yıl her yıl 800 bin olimpik yüzme havuzunu dolduracak kadar, yani 2.1 milyar ton çöp üretiliyor. Bunların sadece yüzde 16’sı geri dönüştürülüyor. Çöplerin yüzde 46’sı geri dönüştürülemeyecek şekilde atılıyor. ABD, tek başına dünyadaki çöplerin yüzde 12’sinden sorumlu. Dünyada geri dönüşüm kapasitesinden daha fazla çöp üreten tek zengin ülke de ABD. Yani bir Amerikalı, bir Etiyopyalıdan 7 kat fazla çöp üretiyor. Çin ve Hindistan’ın toplam nüfusu küresel nüfusun yüzde 36’sını oluşturuyor. İki ülkenin ürettiği toplam çöp oranı ise dünyadaki toplam çöpün dörtte birine tekabül ediyor. Türkiye ise sıfır atık hareketiyle bugün geri kazanım oranını yüzde 27,2’ye çıkarmış bir ülkedir. Bugün tam 150 bin kurum binamızda sıfır atık yönetim sistemi kurulumunu tamamladık. 5 yılda, geri kazandığımız atıklardan 62.2 milyar lira ekonomik kazanç sağladık. 5 yılda 3.9 milyon ton sera gazı salınımını önledik. 347 milyon ağacımız bizlere nefes olmaya devam ediyor.”

    “20 milyar adetlik cam, plastik ve alüminyum içecek ambalajını geri dönüşüme sokmayı hedefliyoruz”

    Çevre, şehircilik ve iklim değişikliği konularında Türkiye yüzyılını başlatmak için önemli bir vazife üstlendiklerini söyleyen Kurum, “Bu aynı zamanda sıfır atık yüzyılını da işaret etmektedir. Bu anlayışla Türkiye’yi sıfır atık konusunda dünyaya örnek ülke haline getirecek iklim dirençli, sürdürülebilir, çevreyi ve insanı merkeze alan, medeniyetimizi yaşatan, kimlikli şehirler için ‘Döngüsel Ekonomi Strateji ve Eylem Planımızı’ hazırlıyoruz. Türkiye Çevre Ajansı’mızla depozito yönetim sistemini ülkemizin dört bir yanında yaygınlaştırıyoruz. Bu sisteme geçişle ilk etapta 20 milyar adetlik cam, plastik ve alüminyum içecek ambalajını geri dönüşüme sokmayı hedefliyoruz. Tüm vatandaşlarımızın bu süreçleri şeffaf bir şekilde izleyip, takip edebileceği online Depozito Bilgi Yönetim Sistemimizi de tamamlanmak üzereyiz. Pilot çalışmalarını başarıyla tamamladığımız depozito iade sistemini 2023 yılı itibarıyla kademeli olarak Türkiye’nin dört bir yanında milletimizin istifadesine sunacağız” diye konuştu.

    “7 bin depozito iade noktasında vatandaşımızın hizmetine sunacağız”

    Bakan Murat Kurum, “2023’ün sonuna kadar tüm illerimizde ve ilçelerimizde en az 2 bin depozito iade makinamızla, 5 bin manuel toplama noktasıyla birlikte toplam 7 bin depozito iade noktasında vatandaşımızın hizmetine sunacağız. Depozito Yönetim Sisteminin hayata geçmesi ile birlikte 37 bin ton sera gazı emisyonu azaltacak, 1.3 milyar kwh enerji, 3.6 milyon varil petrolden tasarruf sağlayacağız. 20 yılda ekonomimize 100 milyar kazanç, 20 bin vatandaşımıza yeni istihdam alanları sağlayacağız ve bunu hep birlikte, milletimizle birlikte, sizlerle birlikte başaracağız. Biz evlatlarımıza sokakları tertemiz, caddeleri ışıl ışıl, parkları, bahçeleri yemyeşil, doğal alanları korunmuş bir ülke bırakmak istiyoruz” dedi.
    Bakan Murat Kurum’un konuşmanın ardından ünlü modacı Dilek Hanif’in sıfır atıkla hazırladığı defilesi sahne aldı.