Kategori: Çevre

  • Nemrut Kraterinde muhteşem ‘tozlu’ yolculuk

    Nemrut Kraterinde muhteşem ‘tozlu’ yolculuk

    Tatvan ilçesine bağlı köylerdeki çobanlar, binlerce koyunu ekinlere zarar vermemesi için toprak ve tozla kaplı vadiden götürmek zorunda kalıyor. Her gün binlerce koyunu süt sağımı için sürüler halinde köye getiren çobanlar, süt sağımından sonra gün batımına doğru sönmüş volkanik dağ olan Nemrut Dağı eteklerine doğru 15 kilometrelik tozlu yolculuğa başlıyor. Koyun sürülerinin tozlu yolda ilerleyişi, çoban ve koyunları zorlarken gün batımına doğru oluşan siyah, beyaz ve kızıl renkler ise seyri doyumsuz görüntüler ortaya çıkarıyor.

    Özellikle Nemrut Kraterine inmek için dik vadilerden inmek zorunda kalan koyunların inişteki mücadelesi ise zorlu yolculuğu gözler önüne seriyor. Tozu dumana katarak yolculuklarını sürdüren koyunların çıkardığı toz bulutu ise kilometrelerce devam ediyor. Yaklaşık 15 kilometre devam eden tozlu ve zorlu yolculuk ise sürünün Nemrut Kalderasına ve kaldera içinde yer alan göletlere ulaşmalarıyla son buluyor.

    Nemrut Kalderasında görüntülenen tozlu yolculuk film platolarındaki sahneleri aratmazken, koyun sürülerinin tozlu yol ve vadilerden geçişiyle beraber ortaya çıkan görüntüler ise havadan görüntülendi.

    Günün sadece belli saatlerinde yaşanan sahneleri fotoğraflamak isteyen Bitlis Gazeteciler Cemiyeti (BİGACEM) Fotoğraf Kulübü üyesi fotoğrafçılar ise saatler süren bekleyişlerini bir birinden güzel ve özel karelerle ölümsüzleştirmiş oldu.

    Daha öncesinde aynı sahnelerin yaşandığı Van Gölü kıyısında bulunan Kıyıdüzü köyünde benzer çekimler gerçekleştirdiklerini belirten BİGACEM Genel Sekreteri Hakan Okay, Nemrut Kalderasının içinde ilk defa çekim yapma imkanı bulduklarını söyledi. Nemrut Kalderasının yapısı itibariyle daha tozlu olduğu için sürülerin tozlu yolculuğunun fotoğraf karelerini daha da zenginleştirdiğini kaydeden Okay, “BİGACEM olarak 2022 yılı Nemrut Kalderasını tanıtma yılı ilan etmiştik. Bu çerçevede 2022 yılında kaldera ile ilgili ilgi çekecek konulardan oluşacak 222 haber ve etkinlik hedefini önümüze koymuştuk. Bu etkinliklerimizden biri de kalderadaki tozlu yolculuğu fotoğraflamaktı. Daha önce Van Gölü kenarında tozlu yolculuk çekimi yapmıştık. Uzun süredir bunun planlamasını yapıyorduk.

    Bugün de uzun zamandır planladığımız çekimi gerçekleştirme imkanı bulduk. Kavurucu sıcakta ilerleyen sürülerin vadiden geçerken çıkardıkları toz bulutunun, gün batımının kızıllığıyla bütünleşmesi güzel görüntüler oluşturuyor. Fotoğrafçı arkadaşlarımızla birlikte bu değerli görüntüleri tek tek fotoğrafladık. İnşallah bu güzel karelerle kalderanın görünmeyen ve çok bilinmeyen güzelliklerini de görünür kılmış olacağız. Tek amacımız ve hedefimiz tanıtım yılı ilan ettiğimiz 2022 yılında Nemrut Kalderamızı her yönüyle tanıtmak olacaktır” diye konuştu.

  • Kayseri’de doğal klima; kar tünelleri

    Kayseri’de doğal klima; kar tünelleri

    ‘Türkiye’nin Niagarası’ olarak bilinen dünyaca ünlü Kapuzbaşı Şelaleleri’nin de bulunduğu Yahyalı ilçesi, doğal güzellikleri ile ön plana çıkıyor. Aladağlar Milli Parkı içerisinde bulunan Aksu Kanyonu’nda oluşan kar tünelleri de, görenleri mest ediyor. Kışın yağan karlardan oluşan kar tünelleri, hem eşsiz güzelliği hem de doğal klima görevi görmesinden dolayı doğaseverlerin ilgi odağı haline geldi.

    Kar tünellerine ulaşan doğaseverlerde gördükleri eşsiz manzara karşısında keyifli zaman geçirdi.

  • Bitlis’te ‘buhar bacaları’nda korkutan görüntü

    Bitlis’te ‘buhar bacaları’nda korkutan görüntü

    Avrupalı Seçkin Destinasyonlar (EDEN) projesi çerçevesinde ‘Mükemmeliyet Ödülü’ alan ve Tatvan ilçesinde bulunan Nemrut Kalderası, doğal güzellikleri ve eşsiz manzarasının yanı sıra bünyesinde barındırdığı buhar bacası ile her yıl binlerce ziyaretçinin akınına uğruyor. Asırlardır buharın çıktığı bacalar tamamen kurudu. Yöre halkı tarafından şifa kaynağı olduğu söylenilen buhar bacalarının dışarıya verdiği sıcak havanın bazı hastalıklara iyi geldiğine inanılıyor. Kilometrelerce yol kat ederek 2 bin 250 rakımda şifa aramak için buhar bacalarını ziyaret edenler, karşılaştıkları manzarayla hayal kırıklığı yaşıyor.

    Buhar bacalarının astım, romatizma ve eklem ağrılarına iyi geldiğine inanılırken; bu hastalıkları olan vatandaşlar bacaların önüne gelerek çıkan sıcak havadan faydalanıyordu. Fakat şimdi ise bilinmeyen bir nedenden dolayı buharın azalması, şifanın kaybolacağına dair endişeleri arttırıyor. Ziyaretçiler ise bu konunun araştırılması hakkında yetkililere çağrıda bulundu.

    “Hastalar buraya şifa olsun diye geliyorlardı”

    Buhar bacasının tam bir şifa kaynağı olduğunu belirten Hasan Akay adlı vatandaş, “Burası Nemrut Buhar Bacaları olarak adlandırılıyor. Aslında her sene buraya geliyorduk ve burada yoğun bir buhar çıkışı vardı ama önceki yıllara oranla buhar bacaları tam anlamıyla buhar oldu diyebiliriz, hiç buhar çıkmıyor. Bugün de görelim diye geldik. Maalesef buhar yok ve her geçen gün de sanki kuruyor. Hiçbir buhar çıkışı kalmamış ve yok olacak kadar azalmış. Artık bu neye delalet anlamadım ama araştırılmasında fayda var. Uzun yıllar önce büyüklerimiz anlatıyordu. Özellikle hastalar buraya şifa olsun diye geliyorlardı ve buhar bacalarında bekletiliyordu. Yıllardır devam edip bu sene kuruyan bir buhar bacasının aslında araştırılmaya değer olduğunu biliyoruz. O yüzden yetkililer bu konuyu araştırırlarsa güzel olur. Muhtemelen Nemrut volkanik bir yer ya tekrardan faaliyete geçip farklı çıkış noktalarına gitmiştir ya da bununla ilgili bir hareketlilik vardır. Bunun yetkililer tarafından araştırılmasında fayda var” diye konuştu.

    Buhar bacasının neden söndüğünün araştırılmasında fayda olduğunu söyleyen Gamze Tunç ise “Daha önceki yıllarda buhar bacasını sık sık ziyarete geliyorduk. Bu yıl da fırsat bulup geldik. Fakat ne yazık ki sönmüş durumda. Hava sıcaklığı arttı ondan mı kaynaklı bilmiyoruz ama araştırılmasında fayda var” şeklinde konuştu.

  • 2 bin 500 yıllık Ünye Kalesi turizme hazırlanıyor

    2 bin 500 yıllık Ünye Kalesi turizme hazırlanıyor

    Ünye’nin en önemli turizm destinasyonlarından biri olan Ünye Kalesi’nde dehlizlerin temizlik çalışmaları tamamlanmıştı. Dehliz içerisine turistik ziyaret yapılması için hazırlanan ve onaylanan raylı sistem projesinde ray sistemi tamamlandı. Tarihi Ünye Kalesi’nde ayrıca kale içerisinde yürüyüş platformu kurulmasıyla ilgili hazırlanan proje, Kültür Varlıkları Koruma Kurulu tarafından onaylanarak Orman Genel Müdürlüğü’nden gerekli izinler alındı.

    1. ve 2. etap restorasyon çalışmaları tamamlanan ve içerisinde bulunan 2 adet dehlizde temizleme çalışmaları biten Ünye Kalesi’nde 250 metre uzunluğunda olan büyük dehliz için hazırlanan ve raylı sistemle ziyaret edilebilecek çalışma, Samsun Kültür Varlıklarını Koruma Kurulu’ndan onay aldı. Kalede bulunan ve temizlik çalışmaları tamamlanan 250 metre uzunluğundaki büyük dehliz için turistlerin raylı sistemle ziyaret edebileceği bir proje hazırlandı. Samsun Kültür Varlıklarını Koruma Kurulu’ndan onay alan proje ile birlikte tamamlanarak hayata geçecek olan uygulama, aynı zamanda Türkiye’de ilk kez yapılan bir çalışma olması ile de dikkat çekiyor.

    Ünye Kalesi’nde farklı projeler uygulayarak dikkat çeken bir destinasyon haline getirmek için çalıştıklarını kaydeden Ünye Belediye Başkanı Hüseyin Tavlı, “Dehlizlerimizdeki temizlik çalışmalarına 2019 yılı Aralık ayında başlamıştık. Küçük dehliz 26 metrede son buldu. Buranın daha çok sarnıç ya da malzeme deposu olarak kullanıldığı görüşü hâkim oldu. Bir diğer ve büyük olan dehliz ise 250 metreye kadar uzanıyor. Buranın da temizleme çalışmaları tamamlandı ve bitiminde bozulmamış bir halde su kuyusuna ulaşıldı. Bu su kuyusu ile ilgili de değerli hocalarımızın 2 yönde düşünceleri var. Bunlardan birincisi savaş esnasında susuz kalmamak için kullanıldığı yönünde. Diğer düşünce ise yine Hristiyanlık dönemi öncesinde dini ayinler ve kutsamalar için kullanıldığı şeklinde” dedi.

    “Projemiz Türkiye’de tek olma özelliği taşıyor”

    Ünye Kalesi’nin turizme kazandırılması yönünde farklı konsepte çalışmalar yürüttüklerini kaydeden Belediye Başkanı Hüseyin Tavlı, “Samsun Kültür Varlıklarını Koruma Kurulu’na ilk olarak Ünye Kalemizin giriş kapısından yukarıya doğru yürüyüş merdivenleri ve rampalar oluşturulması yönünde bir proje hazırlayarak sunmuştuk. Bu projemiz 27 Mayıs 2021 tarihinde onaylanmıştı. Yine 250 metre uzunluğunda ki büyük dehlizin dibine inilebilmesi için raylı sistem kullanılması yönünde bir proje hazırlayarak sunduk. 28 Temmuz 2021 tarihinde sunduğumuz bu projede onaylandı. Dehlizin dibine ziyaretçileri raylı sistemle ulaştıracak olan projemiz bu özelliği ile aynı zamanda Türkiye’de tek olma özelliği taşıyor. Ünye Kalemizi turizme kazandırarak kısa zamanda ziyarete açmak için gayret ettiğimizi belirtmek istiyorum” diye konuştu.

  • Toplu balık ölümlerinin nedeni belli oldu

    Toplu balık ölümlerinin nedeni belli oldu

    Türkiye’nin en uzun nehri olan Kızılırmak’ta bir süredir görülen toplu balık ölümleri için yapılan inceleme tamamlandı. Tarım ve Orman Müdürlüğü yetkilileri tarafından Sivas’ta balık ölümlerinin yaşandığı noktalardan alınan numuneler üzerinde yapılan tahlillerde zehirli toksinlere rastlanılmadı. Balık ölümlerinin nedeninin aşırı sıcak, kuraklık ve buna bağlı olarak sudaki oksijen seviyesindeki azalma olduğu tespit edildi.

    Devlet Su İşleri 19. Bölge Müdürlüğü ekipleri tarafından yapılan incelemelerde ise su sıcaklığının 24 derecenin üzerine çıktığı, sudaki oksijen seviyesinin 4.30 ppm seviyesinin altına düştüğü anlaşıldı.

    Toplu balık ölümleriyle alakalı açıklamalarda bulunan Sivas Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği İl Müdürü Mustafa Doğan su tüketimine dikkat çekerek vatandaşlara uyarılarda bulundu.

    NEDEN SICAKLIĞIN ARTMASI

    Kızılırmak nehrini rehabilite ederek suda bulunan oksijen seviyesinin artırılması gerektiğini belirten Sivas Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği İl Müdürü Mustafa Doğan, “Her sene Temmuz ve Ağustos ayında bu durumu görüyorduk, bu yıl biraz daha geç oldu. Mevsimlerin soğuk gitmesi, havaların geç ısınmasıyla birlikte, aynı noktada balık ölümlerini yine görüldü. Bunun sebebi zirai atık veya çevreyi olumsuz etkileyecek kimyasallardan değil, bu tamamıyla havalarının sıcaklığının artması. Kızılırmak’ın su seviyesinin düşmesi ve suyun durgun olduğu ırmak havzasının en geniş olduğu yataklarda olduğunu görüyoruz” dedi.

    ÇEVRE ŞEHİRCİLİK İL MÜDÜRLÜĞÜ DENETİMLERİNİ SÜRDÜRÜYOR

    Sivas Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği İl Müdürü Mustafa Doğan, akarsularda denetimlerini aralıksız sürdürdüklerini ifade edip, “Biz de Çevre Şehircilik İl Müdürlüğü olarak bakanlığımızın talimatları doğrultusunda gerekli incelemelerimizi yapıyoruz. 2 köprü arasında suyun az akması, havzanın geniş olması, su sıcaklığının yüksek olması, oksijen seviyesinin az olması gibi sorunların giderilmesi için Eğri köprü ve Kesik köprü arasındaki havzanın yeniden rehabilite edilerek su akışını hızlandırılarak su da bulunan oksijen seviyesi arttırılabilir. Bu şekilde, her sene yaşadığımız, bu yıl geçen yıllara göre daha az olan balık ölümlerini yaşamamış oluruz” dedi.

    “SUYU HOYRATÇA KULLANIYORUZ”

    Sivas Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği İl Müdürü Mustafa Doğan, suyun hoyratça kullanıldığını belirterek, “Suyu gerekten hoyratça kullanıyoruz. Tarımda damla sulama yerine vahşi sulama yapıyoruz, şehirde ise araç yıkamalarında içme suyumuzu boş yere israf ediyoruz. Hâlbuki o suya ilerde çok ihtiyacımız olacak. Bunun için insanların bilinçli su tüketicisi olmak zorundadır” dedi.

  • Bursa tarımına katkı sağlayacak proje

    Bursa tarımına katkı sağlayacak proje

    Bursa’nın İnegöl ilçesinde bin 96 dekar zirai arazinin modern borulu sistemle sulanmasını sağlayacak olan; Eymir Göleti Sulaması inşaatında çalışmaların hızla devam ettiğini açıklayan DSİ Genel Müdürü Prof. Dr. Lütfi Akca, “Projenin tamamlanmasıyla birlikte Bursa ilinde bulunan bin 96 dekar tarım arazisinde modern borulu sistem ile sulama yapılacaktır. Bölgede yapılacak sulu tarım ile 2022 yılı birim fiyatları ile ülke ekonomisine yıllık 2 milyon 740 bin lira katkı sağlanması hedeflenmektedir.

    Projenin tamamlanması ile birlikte bölgede ürün çeşitliliği artacak ve tarıma dayalı sanayi gelişerek bölge halkının sosyo-ekonomik olarak gelişim göstermesine katkı sağlanacaktır. Bin 96 dekar sahasının kapalı sistem şebeke ile sulanması için; 6 bin 708 metre borunun (PE100) döşenmesi, 43 adet sanat yapısı yapılması işlemi yapılacaktır. Bin 1867 metre ana boru hattı ve 4841 metre yedek boru hattı yapılacaktır. Ana boru hattında bin metre HDPE olmak üzere 1500 metre yedek boru hattı toplam 2bin 500 metre boru imalatı tamamlanmıştır. Kalan boruların döşenip sanat yapılarının tamamlanması ile birlikte işin 2022 yılı içerisinde bitirilmesi planlanmaktadır” dedi.

  • Doğal gölette sular çekildi

    Doğal gölette sular çekildi

    Kocaeli’nin İzmit ilçesinde bulunan ve Türkiye’nin doğal gölet üzerine kurulu ilk kablolu su kayağı tesisi olma unvanına da sahip Gölkay Park Göleti’nde su seviyesi azaldı. Son günlerdeki sıcak havanın etkisiyle göletteki sular gitgide çekildi. Amatör balıkçılığın da yapıldığı Gölkay’da yaşanan bu durum endişeye sebep oldu. Gölet, dron ile havadan da görüntülendi.

    “Üzücü bir durum”

    Gördüğü manzara karşısında şaşkınlığını gizleyemediğini söyleyen Damla Tekin, “Buraya Antalya’dan geldim. Daha önce de gelmiştim. Arkadaşımla burayı gezmiştik. Tekrar görmek istediğimiz için geldik fakat kurumuş. Üzücü bir durum. En kısa zamanda suyun tekrar yükselmesini, doğanın tekrar kendine gelmesini bekliyoruz. Umarım doğa tekrar güzelliğine kavuşur. Su seviyesi azaldıkça su içerisindeki canlılar da bundan etkileniyor. Popülasyonu da azalıyor. Yağmur bekliyoruz” dedi.

  • Manavgat 4-5 yıl içinde yeşerecek

    Manavgat 4-5 yıl içinde yeşerecek

    Manavgat’ta geçtiğimiz yıl 28 Temmuz’da başlayan yangın, kuru ve rüzgarlı havanın etkisiyle büyüdü ve 6 Ağustos’ta kontrol altına alındı. Türkiye Cumhuriyeti’nin en büyük yangınlarından biri olarak kayıtlara geçen yangında 59 bin 865 bin hektarlık alan, evler, hayvanların yanı sıra 2’si orman teşkilatından 7 kişi hayatını kaybetti.

    Yangın sonrası Antalya Orman Bölge Müdürlüğünce Manavgat, Alanya, Akseki ve Gündoğmuş ilçelerinde yanan alanların rehabilitasyonu için çalışmalara başlandı. Yanan alanların temizlenmesi sonrası bölgede hem fidan dikimi hem tohumlama hem de doğa gençleştirme yöntemleri uygulandı. Yüzde 90 oranında dikim çalışmalarının tamamlandığı Manavgat’ta, kalan sarp ve kayalık alanlardaki çalışmalarının ise yıl sonuna kadar tamamlanması planlanıyor. Bölgedeki yanan alanlar ve ağaçlandırma çalışmaları dron ile görüntülendi. Kızılçam fidanlarının ise boylarının 1 karışı aştığı görüldü.

    “Tekrar Manavgat’ı yeşil olması için imar edeceğiz”

    Antalya Orman Bölge Müdürü Vedat Dikici, geçen yıl 28 Temmuz’da başlayan ev 6 Ağustos’a kadar devam eden Manavgat, Gündoğmuş Akseki ve Alanya ilçelerini kapsayan geniş bir orman yangının olduğunu hatırlattı. Bu 4 ilçede toplam 59 bin 865 hektar alanın yandığını aktaran Dikici, 2’si orman teşkilatından olmak üzere 7 kişinin hayatını kaybettiğini belirtti. 59 bin 865 hektar alanı planladıklarını aktaran Dikici, “30 bin hektarı tabi tensille orman haline getirilecek. 16 bin hektarı da taşlık kayalık ulaşılamayacak alanlardı. Bunları da tabiata yenilenmesi için tabiata ayırdığımızı alanlarda bunlara da tohum takviyesi yapıyoruz. 14 bin hektar alanı da suni tensille gençleştirecektik. Suni tensille gençleştireceğimiz alanların bir kısmını tohumladık, oradan tohumla gelenler oldu. 5 bin hektar civarında diktik, 6 bin hektarlık alanında sürüm yapacağız. Ağaç dikme mevsimimiz sonbahardır. Tekrar Manavgat’ı yeşil olması için imar edeceğiz” ifadelerine yer verdi.

    “Yüzde 90’a geldik”

    Yangının yaralarını sarmak için hemen çalışmalara başladıklarını bildiren Dikici, “Ormancılık yönünden önce alanı planladık, ‘Ne kadar alan yandı, ne yaparız da yeşil alan getiririz?’ diye çalıştık. Allah’a şükür ağaçlandırma çalışmalarında yüzde 90’a geldik. Yüzde 10’luk kesimde çok sarp tabiata bırakacağımız o alanlarda 30 bin hektar tabi tensil planlamıştık. Yaklaşık 25 bine yakın tabi tensili tamamladık. Buraya 1 milyon 650 bin fidan diktik. Geriye kalan suni tensillerin üzerinin temizliği bittiği için ihaleye çıkıldı, saha temizliklerine, sürümlerine başladık, sonbaharda da onların dikimlerini tamamlayacağız. Yeniden yeşil 4 ilçe için çalışmalarımızı bu yıl sonunda bitireceğiz” diye konuştu.

    “Köylülerimiz iki yıl içinde yeniden defne üretimlerine başlayacak”

    Yeşillendirme çalışmalarının vatandaşların görememesinde yakınan Dikici, “Kış mevsimi yağışlı geçtiği için çok güzel çimlenme oldu. Bu yazı atlattıktan sonra kuraklıktan nerelerin etkilendiğine bakacağız. Yıl sonu itibariyle çalışmalarımızı bitireceğiz. Çok güzel fidanlarımız geldi. Köy kenarlarının uygun bölgelerine keçiboynuzu defne gibi gelir getirici olmasının yanında yangının köyle hızlı gelmesini engelleyecek bantlar oluşturuyoruz. Büyük defne alanlarındaki rehabilitasyon çalışmalarını tamamladık. Köylülerimiz iki yıl içinde yeniden defne üretimlerine başlayacak” dedi.

    “4-5 yıl içinde yemyeşil olacak”

    Yangının 3 ayağından bahseden Dikici, “Önleyici tedbirler, yangın çıktığında nasıl önlenir, yanan yerlerin yeniden orman haline getirilmesi. Rehabilitasyonda 3 yöntemimiz var. Tabi tensil dediğimiz yanan alanlardaki kızılçamın özelliği vardır, 300 derece sıcaklığın üzerinde bile içindeki tohumlar ölmez. Onlardan gelenler var, biz tohum olarak takviye yapıyoruz. Sahada çimlendirme oluşturup onları yetiştiriyoruz. İkincisi suni tensil, yani üzerinde ağaç olmayan bozuk orman kapalılığı olmayan tohum atamayacak durumdaki ormanlarda biz sürüyoruz dikiyoruz. Geçen sene yaklaşık 5 bin hektarını tamamladık. Önümüzdeki yaz mevsiminde süreceğimiz 6 bin hektarlık alanımız var. Bu arada tohumdan gelen ve gelmeyen yerleri tespit ettik. Takviyeler yaptık. İlerden bakıldığında vatandaşımız bunu göremeyebilir. 4-5 sene içinde Manavgat’ın yemyeşil olduğu görülecektir” diye belirtti.

    “Hava araç sayımız arttı”

    Antalya’da uçak ve helikopter sayısının arttığını kaydeden Dikici, “24 saat havadan gözetleme yapan İHA’mız var. 4 tane Air Tractor uçağa sahibiz Karain’de duruyor. İki tane 10 tonluk su atabilen helikopterimiz var, birisi merkezde, biri Manavgat’ta. Bunun haricinde iki adet gece uçabilen yarasa helikopter diye isimlendirilen helikopterimiz var. 5 tanede 2,5 tonluk su atabilen, merkezde Kaş’ta, Kumluca’da, Alanya ve Manavgat’ta konuşlanmış helikopterimiz var. Trabzon ve Giresun’dan 11 tane arazöz ekipleriyle takviye olarak geldi. Genel Müdürlüğümüz işçi alımı yaptı. 200 tane karadan yangına müdahale edebilecek araca sahibiz. 14 dozer tırların üzerinde bekliyor. Kepçe, greyderimiz var” ifadelerine yer verdi.

    “Personel teyakkuzda”

    Dikici, Antalya Bölge Müdürlüğü bünyesindeki 2 bin 400 personelin, 10 gündür süren kurak ve rüzgarlı hava nedeniyle teyakkuzda olduklarını ve tamamen çıkabilecek yangınlara odaklandıklarının altını çizdi. Antalya Valisi Ersin Yazıcı’nın tüm çalışmalara destek olduğunu vurgulayan Dikici, ormanlara giriş çıkışların yasaklandığını hatırlattı. Orman yangınlarının sebeplerinin yüzde 90 ve üzerinde insan elinden kaynaklandığının altını çizen Dikici, vatandaş olarak dikkatli olunması halinde yangının çıkmadan engellenebileceğini ifade etti.

    “49 gözetleme kulesi”

    Yangın döneminde belirlenen piknik ve mesire alanları dışında ateş yakılmaması gerektiği uyarısını yapan Vedat Dikici, “Nemin yüzde 6’lara düştüğü bu sıcak havada en küçük bir dikkatsizlik, büyük bir yangına dönüşebilir. Tarla temizliği, kaynak işlerini mevsim sonuna erteleyelim. Hiçbir sebepten dolayı açık alanda ateş yakmayalım. En küçük bir ateşte 112, ya da 177’yi arayalım. Erken haberimiz olsun ki çabuk müdahale edelim. 49 yangın gözetleme kulemiz var, bunların 22 tanesinde 24 saat gözetmeye yapan kamera var hem dumana hem ateşe duyarlı. İHA’mız ile gözetliyoruz. Uçaklarımız kritik dönemde keşif uçuşları yapıyor. Bizde vatandaş olarak birbirimizi ikaz edelim ve yeşil örtümüz kaybolmasın” dedi.
    Orman örtüsünün arttırılması ve korunması gerektiğinin altını çizen Dikici, ormanların sadece bir ağaç topluluğundan ibaret olmadığını kaydetti.

    “Bu yıl 100’e yakın yangın çıktı”

    Dikici, Antalya’nın şu ana kadar orman yangınlarında iyi gittiğini ve sezonu bu şekilde tamamlamayı umut ettiklerini dile getirdi. Orman yangınlarına karşı eylül ayının sonuna kadar dikkatli olmak gerektiğini vurgulayan Vedat Dikici, “Yangın mevsimi 31 Ekim’e kadar ama hava halleri çok önemli. İçinde bulunduğumuz kritik günler çok önemli. Bu dönemde bir yangın çıktığında büyüme ihtimali çok fazla. Rüzgar yoksa ve hava nemliyle çıkan yangını söndürmemiz kolay oluyor. Geçen yılla çıkan yangın sayısında çok fazla değişiklik yok. Kamuoyuna çok yansımıyor ama 100’ün üzerinde yangımız oldu şu ana kadar. Gidip söndürüyoruz. Büyüyen olmadı ama büyümeyeceği anlamına gelmez, o nedenle tedbiri elden bırakmayalım. Bu hava halleri devam ettiği sürece her yaz bu sıkıntıları yaşayacağız” diye konuştu.

    “31 Ekim’e erteleyelim”

    4 uçak, 9 helikopter, 200 arazözle bile bazen yangına yetişemediklerine değinen Dikici, “Buraya tedbir aldım, şu işimi yapayım demeyelim. Tarla temizliği, anız yakma, ormanın içindeki pikniklerimizi 31 Ekim’e kadar erteleyelim” dedi.

    “Yanan alanlar imara açılmadı”

    Bu yeşillenmeyi 18 bin hektar alanın yandığı Taşağıl bölgesinin durumu ile özetleyen Dikici, orada insan boyunu geçen bir ormanlık alanı oluşturduklarını kaydetti. Her yanan alandan sonra buraların imara açılma gibi söylentilerin olmasını eleştiren Vedat Dikici, “Anayasa maddesi ve orman kanunları belli, yanan alanlarda yapılaşmaya izin verilmez. Manavgat’ta bize yanan yerde imara açılan bir yer gösterilemez” ifadelerini kullandı.

  • Dağcılar Kaval Şelalesi’ni gezdi

    Dağcılar Kaval Şelalesi’ni gezdi

    Hakkari’nin Kato Dağı eteklerindeki Kaval köyünde bulunan ve yörede ‘saklı cennet’ olarak adlandırılan şelale, doğaseverlerin akınına uğruyor.

    Yüksekova ilçesinde faaliyet gösteren Yüksekova Ekoloji Dağcılık ve Spor Kulübü Derneği üyeleri, her hafta olduğu gibi Hakkari il merkezi ve ilçelerini gezerek tanıtmaya devam ediyor. Rehber Mürşit Sönmez öncülüğündeki 70 kişilik grup, Kato Dağı eteklerinde doğa yürüyüşü yaptıktan sonra doğa harikası Kaval Şelalesi’nde yüzerek günün keyfini çıkardı.

    Kaval Şelalesi’nin 20 metre yukardan aşağıya heybetli bir şekilde indiğini belirten Yüksekova Ekoloji Kültürel ve Dağcılık Spor Kulübü Derneği Başkanı Suat Öztekin, “Her hafta bir bölgeyi tanıtıyoruz. Bugün de Kaval Şelalesi’ndeyiz. Doğaseverleri Hakkari’nin saklı cennetine getirdik. El değmemiş doğa harikası Kaval Şelalesi, şu an dışarıdan gelen misafirlerimizi cezp ediyor. Arkadaşlar burada serinliyorlar, yüzüyorlar ve fotoğraf çekmeyi de ihmal etmiyorlar” dedi.

    Yüksekova Ekoloji Kültürel ve Dağcılık Spor Kulübü Derneği Başkan Yardımcısı Hakan Zanyar Aykut ise “70 kişiyle birlikte Kaval Şelalesi’ne gelerek doğanın tadını çıkardık. Kaval Şelalesi, doğası ile harika bir yer. Arkadaşlar soğuk suyuna rağmen içinde doyasıya yüzdüler. Çok güzel bir gün olduğunu diyebiliriz. Kaval Şelalesi görenleri zaten kendine hayran bırakıyor” ifadelerini kullandı.

  • ‘Sabırsızlık bitkisi’ çiçek açtı

    ‘Sabırsızlık bitkisi’ çiçek açtı

    Unesco Dünya Kültür Mirası Listesi’nde bulunan ender bitki türlerinden olan Agave bitkisini yıllarca yetiştirenler onun çiçek açtığını göremeden öldüğü, bitkinin çiçek açtığını gören insanlar kendilerini oldukça şanslı hissettiği açıklandı.

    Yıllarca çiçek açmadığı için yüzyıl çiçeği de denilen Ageva bitkisi halk arasında ‘Sarı Sabır’ veya ‘Sabırsızlık Bitkisi’ olarak da adlandırılıyor. Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi ile Eğitim ve Araştırma Hastanesi arasında Sıtkı Koçman Köprüsünün yanında 5 adet yetişen ve çiçek açan Ageva bitkisinin en son çiçek açtığı il Çanakkale olduğu ortaya çıktı.

    Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Hüseyin Çiçek, Üniversite’nin ‘Sürdürülebilir Yeşil Kampüs’ çalışmalarına bu bitkinin de değer katacağını söyledi. Rektör Çiçek, ender çiçek açan Ageva bitkisinin önümüzdeki süreçte eğitim ve öğretime başlayacak üniversite öğrencilerini karşılayacağını söyledi.

    MSKÜ Rektörü Çiçek, “Biz buradan sürekli olarak gelip geçiyoruz. Bir ay öncesine kadar bu bitkinin alt taraflarını görüyorduk. Bir ay içinde uzadı ve çiçeklerini verdi. Bu bitki 60 ila 100 yıl arasında bir kez çiçek verebiliyor. Biz şu anda ona şahit oluyoruz. Oldukça güzel bir duygu. 4 tanesi art arda açmış durumda. Bunun menşei Güney Amerika. Ülkemizde de Ege kıyılarında ılıman bölgelerinde yetişme fırsatı yakalıyor bu bitki. Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi yeşil, sürdürülebilir kampüslerden birine sahip. Gelen herkesin çok beğendiği yemyeşil bir kampüse sahibiz. Üniversitemizin girişindeki Ageva Amerikana çiçeği de boy göstermiş durumda şu anda 4 tanesi yan yana. Sanki yeni gelecek ve aramıza katılacak arkadaşlarımızı karşılamaya hazır gibi duruyorlar. Çok etkileyici bir görüntü” dedi.