Kategori: Çevre

  • 4 bin yıllık sarmaşık korumaya alındı

    4 bin yıllık sarmaşık korumaya alındı

    Tarım ve Orman Bakanlığı Doğa Koruma ve Milli Parklar 7. Bölge Müdürlüğünce dev sarmaşık, ‘Bığbığ Orman Sarmaşığı Tabiat Anıtı’ olarak tescillenerek korumaya alındı

    Meydan Yaylası Bığbığı mevkisindeki 4 bin yıllık sarmaşığın boyu 20, taç genişliği 23, çapı 2.3 metre olarak ölçüldü.

    Doğaseverler, dev sarmaşığı görünce çok etkilendiklerini söyledi. Geçmişte çevresinde ateş yakılıp, bulunduğu kayaya yazılar yazılan sarmaşığın Türkiye’nin en önemli tabiat anıtları arasında yer aldığını ifade eden doğaseverler, gelecek nesillere aktarılması için de daha fazla çaba sarf edilmesi gerektiğini belirtti.

  • 8 geyik üretilerek doğaya salındı

    8 geyik üretilerek doğaya salındı

    Kunduz Geyik Üretim Tesisi’nde 2020 yılında 6 adet kızıl, 2021 yılında 5 kızıl geyik üretildi. 2022 yılında yavru geyik üretilemedi. Doğaya salım faaliyetlerinde 8 adet geyik Çorum’un Osmancık ilçesinde salındı. Ayrıca 2022 yılında 170 tane hayvan tedavi edilerek doğaya bırakıldı. Yaban hayvanı salım ve yerleştirme çalışmaları kapsamında 2022 yılında 13 bin 560 adet sülün üretilerek muhtelif illere dağıtımı yapılacak.

    31 adet fotokapan ile yaban hayatı izleniyor

    Samsun’un farklı bölgelerine yerleştirilen fotokapanlar ile geyik, çakal, kurt ve karaca gibi yaban hayvanları doğal yaşam alanlarında görüntülendi.

    Ulusal Biyolojik Çeşitlilik Envanter Projesi çerçevesinde bin 784 damarlı bitki, 51 memeli, 362 kuş, 29 balık, 12 sürüngen, 9 iki yaşamlı, 376 tohumsuz bitki, 382 omurgasız hayvan türü tespit edildi. Bunun yanı sıra av koruma ve kontrol çalışmaları kapsamında 113 kişiye ise 236 bin 517 TL ceza yazıldı.

  • Piknikçilere davetsiz misafir

    Piknikçilere davetsiz misafir

    İl merkezine 3 kilometre uzaklıktaki Çamlıçatak ormanlığında bulunan piknik alanını kullanan vatandaşların yanına zaman zaman yaban hayvanları geliyor. Bölgede yaşayan bir sincap da alanda piknik yapan Suat Baykal ve arkadaşlarının misafiri oldu. Suat Baykal’ın cep telefonuyla kaydettiği görüntülere sincabın sofraya kurulup dilimlenen kavundan yediği anlar yansıdı.

    Suat Baykal, “Susuz olan sincap masada bulunan sudan içti ve daha sonra bizlere aldırış etmeden dilimlenmiş olan kavundan yemeye çalıştı. Gerçekten mübarek bir hayvan ve çok şirin. Bu hayvanları korumamız gerekiyor” dedi.

  • Saklı göllerde gün batımı büyülüyor

    Saklı göllerde gün batımı büyülüyor

    Sivas’ın Zara ilçesine uzaklığı 50 kilometre olan Canova köyü birbirinden güzel doğal gölleriyle dikkat çekiyor. Köye yaklaşık 2 kilometre mesafede bulunan Karagöl ve Ağagöl doğal güzellikleriyle görenleri kendine hayran bırakıyor. Doğal olarak oluşan göller yaz kış birçok ziyaretçiyi ağırlıyor. Aynı bölgede yan yana bulunan göllerin gün batımı çekilen görüntüleri ise mest ediyor. Kartpostallık görüntülerin oluştuğu göller dron ile havadan da görüntülendi.

    “Gün batımı şahane”

    Köy sakinlerinden Serhat Koç, göllerin gün batımında şahane olduğunu söyleyerek, “Bu göller kışın ayrı güzel yazın ayrı güzel. Geleni cezbediyor. Gelenler çok oluyor. Mesela gelinle damat gelip orada fotoğraf çekilebiliyor. Biri Ağagöl diğer Karagöl. Mesela Karagöl’ün rengi hiç değişmez. Hep aynı renkte aynı tonda. Ağagöl ise ondan farklı oldukça güzel bir rengi var. Doğal oluşma göller. Gün batımında şahane. Gitmenizi tavsiye ederim” dedi.

  • Kangallar İsviçre’de gündem oldu

    Kangallar İsviçre’de gündem oldu

    İsviçre Alplerinde çiftçilik yapan bir kişi tarafından bölgeye getirilen Kangal, Yorkshire Terrier cinsi köpeği ağzında taşırken görüntülendi.

    Kangal tarafından telef edildiği öne sürülen köpeğin sahibi “Bunlar Alpler’e uygun hayvanlar değil” diyerek şikayetçi olmuş ve savcılık soruşturma başlatmıştı. Sivas’ta Uzman Kangal Köpeği Yetiştiriciliği yapan Hüseyin Yıldız, konuyu değerlendirdi. Görüntüleri inceleyen Yıldız, Yorkshire Terrier cinsi köpeği telef eden köpeklerin Kangal ırkına ait olmadığını söyledi.

    “Köpeği gördüğümüzde Kangal olmadığını anlıyoruz”

    Yıldız, köpeğin Kangal olmadığını belirterek, “Bir Sivaslı olarak bunu duyduğumda çok üzüldüm. Kangal adı altında geçiyor fakat köpeği gördüğümüzde Kangal olmadığını anlıyoruz. Avrupa’da İsviçre’de, Fransa’da, Almanya’da ve belli ülkelerde Kangal adı altında giden çok köpekler var. Yani bunlar tür. Türler melezdir. Irk özelliğini taşımaz. Irk gen haritasını onu sabitleyemezsiniz. Sabitleyemediğiniz bir köpeği de Kangal olarak algılayıp veya onun ismini algı olarak o olumsuz konunun içine dahil etmek doğru değil” dedi.

    “Bu konuda biraz muhakeme etmek lazım”

    Yıldız, bu konuda biraz muhakeme edilmesi gerektiğini söyleyerek, “Anladığım kadarıyla köpek İsviçre’de serbest gezerken Terrier bir köpeği yakalıyor ve boğma şekliyle öldürüyor. Bu doğru mu, doğru değil. Bugün melez bir köpeklerin yapabileceği bir şey mi? Tabii ki yapabilir. Konunun içinde azmettirme var mıdır? Mutlaka vardır. Bu konuda biraz muhakeme etmek lazım. Genellikle Kangal ırkının İsviçre’de ve dağlarında gezmemesi gerektiğiyle alakalı bir açıklama yapmak bir talihsizliktir. Köpeğin ölümü de çok büyük talihsizlik. Üzüldük. Ama bunu Kangal adına mal etmek çok doğru değil. Yakinen tanıdığım arkadaşlarımda da Yorkshire Terrierler vardır. Bunlar genelde azmettiricidir veya bulunduğu ortamda mevzu farklı gelişmiş olabilir. Nasıl gelişmiş olabilir? Veya böyle bir saldırı eğilimin gerçeği nedir. Bu köpek onu azmettirdi mi? veya arada kemik mi var, et mi var, neyi paylaşamadı, neyi kıskandılar birbirlerinden böyle şekle giriştiler ve sonuç ölümle oldu. Terrierler; akıllı, zeki ,yerinde duramayan ve sert hayvanlardır. Karşı taraf yüzde yüz kangal değil. Her ağzı burnu kafası kara olan bir köpeğin Kangal olarak nitelendirmek çok yanlış olur” ifadelerini kullandı.

    “Kangal Kuzey Avrupa’da çok rahatlıkla hayatını idame ettirebilir”

    Kangal’ın Kuzey Avrupa’da hayatını idame ettirebileceğine değinen Yıldız, “Bizim kadim miraslarımızın özünde; sahipkarlık vardır, zayıfa sahip çıkmak vardır. Özünde onu sevmek varadır ve onu korumak kollamak vardır. Kuzey Avrupa’da ağırlık çok rahatlıkla Kangal hayatını idame ettirebilir. Çünkü iklimler koşullar buraya çok uyumlu” diye konuştu.

    “Arkadaşımıza buradan bir Kangal gönderelim”

    Avrupa’da artık çobanlarda ve çiftçiler de Kangallarımıza karşı çok fazla talepte bulunuyorlar. Görüyorlar çok becerikli süratli, çevik. Sahipkar güçlü. Bu tür nitelikleri taşıyan hayvanlar bizim Kangallarımızdır. Adam üzgün halde. Sinirli haliyle de açıklamış olabilir ama arkadaşımıza buradan bir kangal gönderelim. Öz Kangal. Terier yerine Kangal beslesin. Ne kadar sevecen, onu ne kadar benimsediğini görsün. Kangalın ne tür nitelikler taşıdığını o da görmüş olacaktır” şeklinde konuştu.

  • Amanosların saklı cenneti Karaçay Şelalesi

    Amanosların saklı cenneti Karaçay Şelalesi

    Osmaniye merkeze 4 kilometre uzaklıkta bulunan ve Amanos Dağları eteklerinde yer alan Karaçay Şelalesi eşsiz manzarasıyla görenleri kendisine hayran bırakıyor. Yaklaşık 30 metre yükseklikten dökülen şelalenin suyu gürül gürül akarken, doyumsuz manzaranın tadını çıkarmak isteyenlerin orta zorlukta olan parkurdan 45 dakika yürümesi gerekiyor. Vadi içerisinde yer alan şelalenin mest eden manzarasında bazı vatandaşlar buz gibi suya kendilerini atarak yüzmenin keyfini çıkarıyor.

    Karaçay Şelalesi’nin saklı bir cennet olduğunu söyleyen Savaş Özdemir, “Burası Amanos Dağlarında saklı bir cennet. Şelale çok güzel manzarası çok güzel. Burada güzel ve keyifli vakit geçiriyoruz. Hemen hemen her yaz buraya geliyoruz. Buranın keyfini de fazlasıyla çıkarıyoruz. Şelaleye ulaşmak için parkurun son evresi biraz zor. Burası bilinmiyor. Osmaniye’nin bile yarısı gelmemiş durumda. Tanıtmaya çalışıyoruz. Biz Osmaniye Fotoğraf Sanatçıları Derneği olarak her yaz gelip böyle bir etkinlik yapıyoruz. İnsanlara burayı tanıtmaya çalışıyoruz. Çünkü burası gerçekten muhteşem bir yer. Herkesi buraya davet ediyoruz” diye konuştu.

  • Denizi kirleten yüzer kreyne ceza

    Denizi kirleten yüzer kreyne ceza

    Kocaeli Büyükşehir Belediyesi ekipleri tarafından İzmit Körfezi’nin korunmasına yönelik çevre uçağıyla kontrol uçuşu yapıldı. Denetim kontrolü sırasında Yalova Tersaneler Bölgesi’nde bulunan yüzer kreynden kaynaklı petrol türevi kirlilik tespit edildi. Hemen harekete geçen ekipler, önlem alarak denizi temizledi. Kirliliğe sebep olan yüzer kreyne 1 milyon 333 bin ceza kesildi.

  • ‘Çayır tırtılı’ ilaçlaması arı ölümlerine sebep olabilir

    ‘Çayır tırtılı’ ilaçlaması arı ölümlerine sebep olabilir

    Türkiye’nin dört bir köşesine gezgin arıcılık ve bal üretimi için giden Muğlalı arıcılar, gittikleri bölgelerdeki bitkisel üretime polinasyon (tozlaşma) ile katkı sağlıyorlar.

    Yapılan bilimsel çalışmalara göre arıların polinasyon ile bitkisel üretime sağladıkları katkı, arı ürünlerinin ekonomik katkısına göre 10-12 kat fazla olduğu, bitkisel üretimde temel ana faktörlerden birisinin de bal arıları olduğu açıklandı.

    Son bir haftadır Trakya bölgesinde başlayıp, daha sonra Anadolu’nun diğer illerinde de görülen, binlerce dekar ayçiçeği ekili arazilerin ‘çayır tırtılı’ istilasına uğraması sonrası kimyasal mücadele çalışmaları başladı. Gerçekleştirilen biyolojik ilaçlamaların gündüz saatlerinde arıların uçtuğu bir dönemde yapılması ile bölgedeki arıcıların kitlesel arı ölümlerine sebep olacağını belirtti.

    Türkiye Arıcılar Birliği (TAB) tarafından 12 Temmuz 2022 tarihinde Tarım ve Orman Bakanlığı Gıda ve Kontrol Genel Müdürlüğüne ilaçlamalar konusunda yazılan yazıda, “Edirne ili sınırları içerisinde ayçiçek ekili arazilerde ‘çayır tırtılı’ zararlısı ile mücadele çerçevesinde ayçiçek yetiştiricileri tarafından zirai mücadele başlatıldığı, ayçiçek bal üretim sezonu olması sebebiyle tarım arazilerinin neredeyse tamamının arı kolonileri ile dolu olduğu ve yapılan ilaçlamalar sebebiyle bölgede ciddi arı ölümleri görüleceği belirtilmektedir. Merkez Birliğimize benzer şekilde Tekirdağ ilimizden de sözlü dönüşler almış bulunmaktayız. Arı ölümlerinin yaşanmaması için İl/İlçe Tarım Müdürlükleri tarafından zararlı ile bulaşık araziler tespit edilmeli, bulaşık olmayan arazilerde zirai mücadele yapılması engellenmelidir. Bal arılarına zararlı olmayan ilaçlar ile zaruri araziler ilaçlanmalıdır. Bal arısına zararlı olmayan ilaçların kullanımında oluşacak ilave maliyetlerin karşılanması hususunda, Önder Çiftçi Derneği’nin başlattığı çalışmaya İl Birliklerimiz ve arıcılarımız destek olacaktır. İlaçlama yapılırken dronlar ile gece ilaçlama yapılmalı, arıların uçtuğu saatlerde ilaçlamaya müsaade edilmemelidir” denildi.

    Muğla Arı Yetiştiricileri Birliğinin yaptığı yazılı açıklamada ise, “Bölgede kitlesel arı ölümleri vakaları ile karşılaşmamamız için, ayçiçeği üreticilerinin ve bağlı oldukları üretici örgütlerinin Bakanlığımızla koordineli ve denetimli olacak şekilde, ilaçlamaların gece ve arıya zarar vermeyen içerikli ilaçlarla yapılması gerektiğini önemle vurgulamak isteriz” ifadelerine yer verildi.

  • Marmara’da haziran yağışları geçen yıla göre yüzde 25 azaldı

    Marmara’da haziran yağışları geçen yıla göre yüzde 25 azaldı

    Meteoroloji Genel Müdürlüğü verilerine göre, Marmara Bölgesi’nde hazirandaki toplam yağış miktarının uzun yıllar ortalaması 41,5 milimetre olarak gerçekleşti. Bölgeye geçen yıl haziranda 65 milimetre, bu senenin aynı ayında ise 49 milimetre yağış düştü.

    Bölgede bu hazirandaki yağışlar uzun yıllar ortalamasına göre yüzde 18 artarken, geçen senenin aynı dönemine kıyasla yüzde 25 azaldı.

    İstanbul Aydın Üniversitesi Anadolu BİL Meslek Yüksekokulu Müdür Yardımcısı ve Meteoroloji Uzmanı Dr. Öğretim Üyesi Güven Özdemir, Türkiye genelinde haziranda yağışların normaline ve geçen yılın aynı dönemine göre arttığını söyledi.

    Marmara Bölgesi’nde ise geçen ay yağışların normaline göre arttığını, 2021’in aynı dönemine göre ise azaldığını belirten Özdemir, “Geçen yılın aynı dönemine göre yağışların azalması iklim krizinin olumsuz etkilerini bariz olarak göstermektedir. Yağışların bir önceki yıla göre yüzde 25 azalması tesadüf değildir.” diye konuştu.

    Özdemir, haziranda yurdun kuzey bölgelerinin tamamı, Ege Bölgesi’nin ve İç Anadolu Bölgesi’nin kuzey kısımlarının yağış aldığını anlatarak, şöyle devam etti:

    “8-15 Haziran döneminde yurdumuzun birçok bölgesi yağış aldı. Yerel olarak yağışlar bazı bölgelerde gün boyu devam ederken, bazı bölgelerde ‘kırkikindiler’ olarak tabir edilen kısa süreli etkin yağışlara neden oldu. Ayrıca kararsız hava, rüzgar yönünde ani farklılıklar ile rüzgarın yatay ve dikey olarak hızının yüksek olması Ege’nin tamamı, İç Anadolu, Batı Karadeniz’de yerel şiddetli gök gürültülü fırtına, süper hücre içereceğinden hortum, dolu, şimşek, yıldırım aktivitesi ve sel, su baskını riskini de beraberinde getirdi.”

    “Yağışın azalmasındaki en büyük tehlike kuraklıktır”

    Hava olaylarının ve meteorolojik parametrelerin her mevsimde farklılıklar gösterdiğini vurgulayan Özdemir, plansız şehirleşme, göç, nüfus artışı ve sanayileşmenin mega kentler üzerindeki sera gazlarının yoğun şekilde artmasına ve hava sıcaklıklarının yükselmesine neden olduğunu anlattı.

    Özdemir, kısa süreli aşırı ani yağışların, hortumların, doluların ve kuvvetli rüzgarların artık daha sık görüldüğünü dile getirerek, sözlerini şöyle tamamladı:

    “Bunun sonucunda da sel ve taşkınlar yaşanıyor. Aşırı yağışların tarıma ve toprağa yararı yerine zararı da oluyor. Yağışın azalmasındaki en büyük tehlike kuraklıktır. Kuraklık çağımızın en büyük afetidir. Bunun için ormanlık alanlarımızın acilen genişletilmesi, düzensiz göç ve kontrolsüz şehirleşmenin, aşırı sanayileşmenin belli bir düzen altına alınması gerekiyor. Fosil yakıtların kesinlikle kullanılmaması ve yeşil enerji kullanımının yaygınlaştırılması gerekiyor.”

  • Ordu’da kuvvetli yağışın bilançosu: 336 heyelan

    Ordu’da kuvvetli yağışın bilançosu: 336 heyelan

    Ordu’da 17 Temmuz pazar günü akşam saatlerinde başlayan şiddetli yağışlar sonrası son 24 saatte metrekareye 260 kg yağmur düştü. Son yılların en büyük afetlerinden birinin yaşandığı il genelinde afetin bilançosu da ağır oldu.

    11 ilçede 336 noktada heyelan ve toprak kayması meydana geldi. Fatsa ilçesinde 2 köprü hasar gördü. Ordu Büyükşehir Belediyesi Fen İşleri Dairesi Başkanlığı ve Ordu Su ve Kanalizasyon İdaresi (OSKİ) Genel Müdürlüğü ekipleri, 298 iş makinesi ve 418 personelle heyelan ve toprak kayması meydana gelen bölgelere müdahale etti.

    Ordu Büyükşehir Belediye Başkanı Dr. Mehmet Hilmi Güler, meteorolojik verilere göre önceden alınan önlemler, kapsamlı altyapı çalışmaları ve verilen özverili mücadele ile bir kez daha oluşabilecek felaketlerin engellendiğini söyledi.

    336 noktada heyelan ve toprak kayması oldu

    Başkan Güler açıklamasında, “İlimizde pazar günü akşam saatlerinde başlayan çok şiddetli yağışlar sonrası ekiplerimizle sahada büyük bir özveriyle çalışmalarımızı sürdürdük. Bazı bölgelerde metrekareye 260 kg yağış düştü. Buna bağlı olarak il genelinde 11 ilçede 304 noktada heyelan ve toprak kaymaları meydana geldi. Altınordu’da 4, Aybastı’da 6, Çamaş’ta 69, Çatalpınar’da 2, Fatsa’da 130, Gölköy’de 5, Gürgentepe’de 12, Kabataş’ta 14, Korgan’da 3, Perşembe’de 80 ve Ulubey’de 11 noktada heyelan ve toprak kaymaları oluştu” dedi.

    Ekiplerin hızlı ve etkin mücadelesiyle oluşabilecek felaketlerin önüne geçtiklerini vurgulayan Başkan Güler, ilk andan bu yana tüm zorluklara rağmen büyük bir mücadele örneği sergileyen mesai arkadaşlarına teşekkür etti.