Kategori: Çevre

  • Dünya nüfusunun yüzde 90’ı kirli hava soluyor

    Dünya nüfusunun yüzde 90’ı kirli hava soluyor

    Hava kirliliği oranları uzun yıllardır düşüş yaşasa da 2019 itibarıyla hala Dünya Sağlık Örgütü’nün belirlediği seviyeye ulaşmadığı görüldü. Veriler Avrupa ülkelerini kapsarken, 2019 yılındaki yıllık ortalama ince partikül konsantrasyonun 12,6 ug/m3 olduğu kaydedildi. 2020 Dünya Hava Kalitesi Raporuna göre ise, Bangladeş, Pakistan, Hindistan, Moğolistan, Afganistan, Umman ve Katar havası en kirli ülkeler oldu. Türkiye ise 106 ülke arasında 46’ncı sırada yer buldu.

    Medya takip kurumu Ajans Press’in, Avrupa İstatistik Ofisi (EUROSTAT) verilerinden elde ettiği bilgilere göre, yıllık hava kirliliği oranları belli oldu. Havada asılı kalan ince partikül maddeler gibi kirleticiler insanların yaşam beklentisini ve refah algısını azaltırken, birçok kronik akut solunum ve kardiyovasküler hastalığa yol açtığı kaydedildi.

    2000 yılından 2020 yılına kadar yıllık hava kirliliği oranları belli olurken, en yüksek hava kirliliğinin 2011 yılında yaşandığı saptandı. O yıldan beri hava kirliliği oranları düşse de, 2019 itibarıyla hala Dünya Sağlık Örgütü’nün belirlediği seviyeye ulaşmadığı görüldü. Eurostat verileri Avrupa ülkelerini kapsarken, 2019 yılındaki yıllık ortalama ince partikül konsantrasyonun 12,6 ug/m3 olduğu kaydedildi. Dünya Sağlık Örgütü’nün belirlediği en yüksek seviye ise 10 ug/m3 olarak saptandı.

    MEDYADAN BAŞLIKLAR

    Kurum, hava kirliliği ile alakalı basına yansıyan haber adetlerini de inceledi. Dijital basın arşivinden derlenen bilgilere göre 2020 başından bugüne kadar hava kirliliği ile alakalı basına 9 bin 50 haber yansıdığı tespit edildi.

    Hava kirliliği özellikle büyük şehirlerde sorun teşkil ederken, yerellerde çok fazla yansıma bulduğu kaydedildi. Medyada öne çıkan başlıklar arasında ise dikkat çekice ayrıntılar yer aldı. Dünya genelinde her yıl 600 bini çocuk olmak üzere toplam 7 milyon erken ölüm hava kirliliği kaynaklı oldu. Küresel ekonomiye 2,9 trilyon dolarlık ek yük getiren hava kirliliği, dünya nüfusunun yüzde 90’ından fazlasını etkiliyor.

  • Yıldırım’da atıklar ülke ekonomisine katkı sağlıyor

    Yıldırım’da atıklar ülke ekonomisine katkı sağlıyor

    Yıldırım Belediyesi, geri dönüşüme kazandırdığı atıklar ile ülke ekonomisine önemli katkı sağlıyor. Daha temiz ve yaşanabilir bir Yıldırım için çalışmalarını sürdüren ekipler, ambalaj, bitkisel yağ, elektronik, cam, pil ve lastik atıklarını kaynağında ayrıştırarak, geri kazanılmasını sağladı.

    Yıldırım Belediyesi, 2021 yılının ilk 5 ayında, bin 369 ton atık ambalaj, 2 bin 957 kilogram bitkisel atık yağ, 484 kilogram elektronik atık, 280 kilogram atık pil, 117 ton cam ambalaj atığı ve 431 adet ömrünü tamamlamış lastiği geri dönüşüme kazandırdı.

    Geri dönüşümün yaygınlaştırılması için birçok projeyi hayata geçirdiklerini vurgulayan Yıldırım Belediye Başkanı Oktay Yılmaz, “atık yağlarınız suya dönüşüyor” sloganıyla 1 litre atık yağ getiren vatandaşlarımıza 5 litre su hediye ediyoruz. Bu kampanya ile sınırlı olan su kaynaklarımızı koruyor, sularımızı zehirlemenin önüne geçmiş oluyoruz. Aynı zamanda atık ilaç toplama kampanyası ile de evlerde biriken ve kullanım ömrünü tamamlamış ilaçların yerleştirdiğimiz atık ilaç toplama kutularıyla eczaneler aracılığıyla toplanmasını sağlıyoruz. Bunun yanında ilçemizin birçok noktasına yerleştirdiğimiz mobil atık getirme merkezleri ile cam, plastik, metal, kağıt, elektrik elektronik, atık pil ve atık yağ bölmelerinden oluşan atıkların kaynağında ayrıştırılarak ekonomimize katkı sağlamasını planlıyoruz” dedi.

    Atıkların geri dönüşüme kazandırılması için herkesin çaba göstermesi gerektiğini vurgulayan Başkan Oktay Yılmaz, “Gelecek nesillerimizin sağlıklı koşullarda bir yaşam sürmeleri için geri dönüşüm konusunda hassas olmamız gerekiyor. Doğal kaynaklarımızın hızla tükenmeye başladığı ve çevre kirliliğinin arttığı bu dönemde, ne yazık ki çöp diyerek attığımız birçok geri kazanılabilir atık, doğada yıllar boyunca yok olmuyor ve toprağımızı, havamızı, suyumuzu kirletiyor. Bizler Yıldırım Belediyesi olarak sıfır atık projesi kapsamında atık ilaç, atık yağ, atık pil ve benzeri atıkları topluyoruz. Elimizden geldiğince çevreye duyarlı projelerimizle insanlığı tehdit eden durumların önüne geçiyoruz. Siz hemşehrilerimizden de bu konuda duyarlı olmalarını bekliyorum ve hepimizin ortak sorunu olan çevre kirliliği ile birlikte mücadele etmeye davet ediyorum” ifadelerini kullandı.

  • 13 yılda yeniden ormana dönüştü

    13 yılda yeniden ormana dönüştü

    Antalya’da tarihin en büyük orman yangınlarından, 2008’deki Manavgat Taşağıl yangınında 16 bin hektar orman, küle döndü. Orman Genel Müdürlüğü, Taşağıl’da yanan alanları özellikle yangına dayanıklı ağaçlar kullanarak, 13 yılda yeniden ormana dönüştürdü. Aykut İnce, yangın alanını 5’er yıl arayla fotoğrafladı. Aynı noktadan çekilen fotoğraflarda küle dönen ormanda fidanların dikimi ve büyümesi, yıllar içinde gözler önüne serildi.

    Türkiye’de 1 milyon hektarı aşkın orman varlığıyla ilk sıralarda yer alan ve birinci derecede yangın riski bulunan Antalya’da Orman Bölge Müdürlüğü, yanan alanların yeniden ormana dönüştürülmesi yönünde çalışmalarını sürdürüyor. Antalya’da tarihin en büyük orman yangınlarından biri olan, 2008 yılındaki Manavgat Taşağıl yangınında 16 bin hektar orman, küle döndü. Orman Genel Müdürlüğü, Taşağıl’da yanan alanları özellikle yangına dayanıklı ağaçlar kullanarak, yaklaşık 13 yılda yeniden ormana dönüştürdü. Orman Genel Müdürlüğü’nden Aykut İnce, Taşağıl yangınının etkili olduğu alanları, 5’er yıl arayla fotoğrafladı. Aynı noktada çekilen fotoğraflarda kül olan ormanda fidanların dikimi ve büyüme süreci görüldü.

    2019 yılında 233 hektar, geçen yıl ise 400 hektara yakın ormanlık alanın yandığı Antalya’da önceki yıllarda da Kumluca Esentepe ve Adrasan ile Olimpos bölgelerinde çıkan yangınlarda yüzlerce hektar alan küle döndü. Özellikle Adrasan ve Olimpos’un önemli tatil merkezi olması nedeniyle yanan alanlarda yapılaşma olabileceği yönünde ciddi endişeler oluştu.

    ADRASAN VE OLIMPOS DA YEŞİLLENDİ

    Adrasan-Olimpos bölgesinde 2016’daki yangında zarar gören 3 bin hektarlık alan ve önceki yıllarda Adrasan’da denize sıfır konumdaki tepede çıkan yangında zarar gören tüm alanlar, yeniden ağaçlandırıldı. Orman Bölge Müdürlüğü ekiplerince Adrasan ve Olimpos’taki yangınlar sonrası küle dönen alanların aynı noktalardan çekilen fotoğrafları, 1 yıl sonra fidanların dikimi ve bugünkü hali de görüntülendi.

    TAŞAĞIL, YENİ ORMAN ALANI OLDU

    Antalya Orman Bölge Müdürü Vedat Dikici, önceki yıllarda yanan alanlardaki ağaçlandırma çalışmalarının başarıyla tamamlandığını belirterek, “Taşağıl, Olimpos, Adrasan, Esentepe hepsi yeniden yeşillendi. Özellikle halkımızın aklında kalmıştır. 2008 yılında 16 bin hektar Manavgat’taki saha artık yemyeşil oldu ve yangının hiçbir izi kalmadı diyebilirim. Her yeriyle yeni, genç, çok güzel bir orman oldu. Diğer sahaların da tamamını ağaçlandırdık, diyebilirim” diye konuştu.

    GEÇEN YILKİ ALANLARA DA FİDAN DİKİLDİ

    Geçen yıl yanan 400 hektarlık alanın da tamamının ağaçlandırıldığını belirten Vedat Dikici, “Onların da tamamı yeşillendirildi, ağaçlandırıldı, fidanlar dikildi. Yani yanan alanları orman dışında başka bir kullanıma ne izin veriyoruz ne tahsis ediyoruz. Bundan da halkımız emin olsun. Geçen yıl bizim endüstriyel plantasyon dediğimiz, 500 hektar alanımız vardı. Yaklaşık 400 hektar orman yangınına tabi kaldık. Bunun 200 hektarında suni tensil yaptık, gelir getirici tür ağaçlarımız, kendi ormanlarımızdaki suni tensillerimizle birlikte yaklaşık 1500 hektar alanda dikim yaptık. 400 bin adet fidan diyebiliriz ama bu orman yapmak için” dedi.

    YILLIK FİDAN DİKİMİ 3-4 MİLYONU AŞIYOR

    Ayrıca halka dağıtımı yapılan fidanlar ve diğer ağaçlandırma çalışmaları olduğunu da anlatan Dikici, “En önemlisi biz tensil yöntemi de uygularız. Yani her gördüğünüz fidanı, fidanlıkta yetişip fidan olarak getirip dikmiyoruz. Aynı yerde tohumdan getirdiğimiz sahalarımız var. Onların da hepsi birer fidan oluyor. Bunları da kattığımızda yıllık bazda yaklaşık 3-4 milyonun üzerine çıkıyoruz. Her şeyin bir hazırlığı var. Yandıktan sonra önce yanan alanı temizlememiz lazım, boşaltmamız lazım. Yanan ağaçları da satıyoruz. Sonra saha dikime hazırlanıyor. Dozerle sürüp, kökleri temizliyoruz. Fidan dikme aşamasına geliniyor ve 5 yılda bakıma tabi tutuluyor. Bu belli bir süreç alıyor tabi ki” diye konuştu.

  • Bursa’da 2023’e kadar 5 milyon fidan toprakla buluşacak

    Bursa’da 2023’e kadar 5 milyon fidan toprakla buluşacak

    Bursa’da kırsal kalkınmanın sağlanması amacıyla bugüne kadar yüksek verimli hayvan ırklarının temini, kaliteli fide fidan dağıtımı, ekipman ve eğitim desteği gibi konularla sürekli çiftçinin yanında olan Büyükşehir Belediyesi, tarımda hedef büyüttü. Bursa’da 2023 yılı sonuna kadar katma değeri yüksek 5 milyon meyve fidanını toprakla buluşturmayı hedefleyen Büyükşehir Belediyesi, böylelikle tarım ekonomisine yıllık 250 milyon liralık katkı sağlamış olacak.

    Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Alinur Aktaş’ın seçim beyannamesinde yer alan 6 ana konu başlığından biri olan ‘Tarım ve Yerel Ekonomi’de bugüne kadar önemli çalışmalar hayata geçirilirken, Büyükşehir Belediyesi kırsal kalkınmada çıtayı daha da yükseğe taşıdı. Büyükşehir Belediyesi’nin Tarım A.Ş. aracılığıyla yapılacak ‘5 Milyon Fidan Projesi ve Online Çiftçi Destek Sistemi’ düzenlenen toplantı ile kamuoyuna tanıtıldı. Atatürk Kongre Kültür Merkezi’nde yapılan toplantıya Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Alinur Aktaş’ın yanı sıra Bursa Milletvekilleri Emine Yavuz Gözgeç, Atilla Ödünç ve Ahmet Kılıç, Tarım İl Müdürü Hamit Aygül, Ticaret Borsası Başkanı Özer Matlı, AK Parti İl Başkanı Davut Gürkan, akademisyenler ve çiftçiler katıldı.

    Her yıl 1,5 milyon fide fidan

    Toplantıda Bursa Büyükşehir Belediyesi’nin tarımda 2023 vizyonunu değerlendiren Başkan Alinur Aktaş, göreve geldikleri ilk günden beri katma değeri yüksek ürün üretimine katkı verdiklerini hatırlattı. Bursa’yı özellikle üzümsü meyveler konusunda lider konuma getirmek amacıyla başlattıkları ‘kaliteli ahududu yetiştiriciliği’ ve ‘yaban mersini yetiştiriciliği’ projeleriyle çiftçilerin yüzünü güldürdüklerini dile getiren Başkan Aktaş, “Bugüne kadar 650 bin fidanı üreticimiz ile buluşturduk. 2021 yılı itibariyle yaban mersini ve ahududu yetiştiriciliği projelerimize ek olarak aronya, böğürtlen, gojiberry, çilek ve lavanta yetiştiriciliği projelerimizi de uygulamaya koyuyoruz. Bu kapsamda üreticimize her yıl 1.5 milyon fide ve fidan desteği vereceğiz. Böylece 2023 sonu itibariyle 750 futbol sahası büyüklüğünde alanda 5 milyonu aşkın fide ve fidan kentimizin tarımına kazandırılmış olacak” dedi.

    Yıllık 250 milyon liralık katkı

    Bursa tarımına kazandırılacak 5 milyon fidan için yapılacak 25 milyon liralık yatırımın yarısının Büyükşehir tarafından sübvanse edileceğini kaydeden Başkan Aktaş, kalan yarısının ise ürününe göre çiftçilerden hasattan hasada birkaç vade ile alınacağını vurguladı. 5000 dekarı aşkın alanda yapılacak ihracata uygun nitelikte 7500 ton yeni ürün üretiminin Bursa tarımına kazandırılacağını dile getiren Başkan Aktaş, “Her yıl artarak devam edecek üretim ile 2023 yılı itibariyle sadece direkt ürün bazlı gelirler ile şehrimizin ve ülkemizin, tarım-gıda ekonomisine yıllık 250 milyon liralık katkı koyuyoruz. Fidanların verimli ömürlerinde ekonomimize toplamda 10 milyar liralık katkı koyuyoruz. Desteklerimiz ile oluşacak üretim alanlarının dolaylı gelir ve iş imkânları da göz önünde bulundurulduğunda tarım, gıda sanayi, işleme, ambalaj, gübre, yakıt, sarf malzemeleri, istihdam, tarım teknolojileri ve diğer ilgili sektörlerde, ilk 10 yılda yaklaşık 5 milyar, verimli ömürde ise yaklaşık 30 milyarlık bir ekonomik döngü ortaya çıkacağını öngörüyoruz. Yaklaşık 1.600 ailenin daha aile işletmeciliği modeli içerisinde tarımsal üretime katkı koymasını sağlıyoruz. Ayrıca yine bu yolla yaklaşık 10 bin kişilik daha yeni istihdama kapı aralıyor ve bütün bir şehri saran, etkileyen ve hareketlilik kazandıran bir vizyonu ortaya koyuyoruz” diye konuştu.

    Dijital tarım

    Birçok hizmetin sanal ortama taşındığı dijitalleşen dünyada çiftçilere yönelik bazı hizmetleri de sanal ortama taşıdıklarını dile getiren Başkan Aktaş, çiftçilerin hizmete daha kolay erişimi için “Tarım A.Ş. Destek Sistemi (TDS)” adlı online platformu hayata geçirdiklerini söyledi. Bir mobil uygulama ve web adresi ile hizmetleri çiftçinin ayağına götüreceklerini anlatan Başkan Aktaş, “Bu platform sayesinde çiftçilerimiz projelerimize başvurularını bulunduğu yerden kolaylıkla yapabilecek. Başvuru yapmak isteyen çiftçilerimiz, sistem üzerinden ilgili formu dolduracak ve evraklarını da yine buradan ekleyebilecek. Destek başvurularında istenen toprak analizi için de online başvuru yapılacak ve ekiplerimiz gidip, toprak numunesi alacak. Analizler yapıldıktan sonra sonuçlar da yine mobil uygulama veya web adresinden görülebilecek. Böylelikle çiftçilerimizin hizmet ve desteklere anında ulaşmaları konusunda her türlü kolaylık sağlanmış olacak” dedi.

    İhracat hedefi; 1 milyar dolar

    Bursa’nın 2019 yılı tarımsal ihracatının 287 milyon dolar, 2020 ihracatının ise 350 milyon dolar olduğunu hatırlatan Başkan Aktaş, “Özellikle pandemi sürecinde birçok sektörde gerileme yaşanırken, tarım sektöründe yükselme yaşandı. Biz ne için bugün 1 milyar dolarlık bir ihracat hedefi koymayalım. Eğer gerçekten bu doğrultuda kendimizi yetiştirsek, kaliteli ürün, kaliteli pazarlama ve gerçekten doğru ürünü doğru yerde üretirsek ben inanıyorum ki hem Bursa ekonomisine hem ülke ekonomisine gerçekten ama gerçekten çok büyük bir katkıyı hep birlikte sağlamış oluruz. Şehrimizin tanıtımının dünyanın her yerinde yapılması, ürünlerimizin dünyanın her tarafına satılabilmesi için üretmeye ihtiyacımız var. Daha güzel ve daha bereketli bir Bursa için, geleceğimiz için gelin hep birlikte üretelim” diye konuştu.

    Borsa’dan destek sözü

    Toplantıya katılan Bursa Ticaret Borsası Başkanı Özer Matlı da Ticaret Borsası olarak hayal ettikleri bir projenin gerçekleştirilecek olması nedeniyle Başkan Aktaş’a teşekkür etti. Bursa’nın katma değerli ürün üreten bir şehir olduğunun altını çizen Matlı, “Sunumda hiç arpa veya buğdaydan bahsedilmedi. Tarımın en katma değerli ürünlerden bahsedildi. Hamisi olduğumuz bir Tarım Meslek Lisesi var. 400 dönümlük bir arazi var. Burada eğitim gören çocuklarımız da bu işe entegre edilirse Borsa Meclisi de bana 1 milyon lira harcama yetkisi verecektir. Ticaret Borsa olarak 1 milyonluk katkıyla daha çok üreten ve daha çok ihracat yapan şehir haline geleceğiz” dedi.

  • Atık suyunu dereye atan çiftliğe 290 bin lira ceza

    Atık suyunu dereye atan çiftliğe 290 bin lira ceza

    Bursa’nın Karacabey ilçesinde atıklarını dereye saldığı jandarma tarafından belirlenen hayvan çiftliğine, 290 bin lira ceza kesildi.

    Karacabey ilçesinde bir çiftliğin hayvan pisliklerini dereye deşarj ettiği ihbarı üzerine harekete geçen Bursa İl Jandarma Komutanlığı Asayiş Şube Müdürlüğü Çevre Doğa ve Hayvan Koruma Tim Komutanlığı ve Karacabey İlçe Jandarma Komutanlığınca dereyi kirleten çiftlik tespit edildi.

    Bursa Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü ekipleri ile birlikte bahse konu işletmede yapılan inceleme neticesinde işletmenin atık sularının borular ve açılan kanal vasıtası ile dereye deşarj edildiği belirlenip video kaydı alındı.

    Atıklarını dereye deşarj eden hayvan çiftliğine Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü ekiplerince çevrenin kasten kirletilmesi suçundan 290 bin lira para cezası kesildi.

  • Bursa’da metronun enerjisi bu panellerden karşılanacak

    Bursa’da metronun enerjisi bu panellerden karşılanacak

    Bursa Büyükşehir Belediyesi, ulaşım ağındaki metro istasyonlarının harcadığı enerjiyi yenilenebilir enerjiden üretmek amacıyla metro istasyonlarının çatısına Güneş Enerji Santrali (GES) kurdu. 2 istasyonla başlayan projenin toplamda 30 istasyonda uygulanacağını belirten Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Alinur Aktaş, “Metrolarda tükettiğimiz elektriğin yüzde 47’sini bu panellerden karşılayacağız” dedi.

    Bursa Büyükşehir Belediyesi enerji kaynaklarının verimli kullanılması ve yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanılabilmesi için önemli bir projeyi hayata geçirdi. Kent içerisinde bulunan metro istasyonlarının çatısına Güneş Enerji Santrali (GES) kuruldu. 2 istasyonda hayata geçirilen uygulamanın, 28 istasyonda da yapımı sürüyor. 30 metro istasyonunda kurulacak olan güneş panellerinden elde edilecek olan enerjiyle, 10 yılda 1 milyon 394 bin liralık enerji tasarrufu sağlanması hedefleniyor.

    Hayata geçirilen uygulamanın kent genelinde örnekleri olduğunu belirten Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Alinur Aktaş, “Yenikent depolama alanındaki deponi gazından elde ettiğimiz 9.8 megavatlık enerjiyle yıllık 50 bin civarı hanenin elektrik ihtiyacı karşılanıyor. Yine İnegöl’deki deponi gazından 2.4 megavattan 14 bin hanenin elektrik ihtiyacı karşılanıyor. Yeni yaptığımız yatırımla birlikte yaklaşık 7.8 megavattan yaklaşık 45 bin hanenin elektrik ihtiyacını karşılayacak elektrik kazancımız söz konusu olacak. Hidroelektrik santralleriyle alakalı, akıp giden suyumuzdan elde ettiğimiz yatırımlar var. BUSKİ’deki elektrik tüketiminin yaklaşık yüzde 20’sini de yaptığımız yatırımlardan karşılıyoruz” dedi.

    ‘METRODA HARCANAN ENERJİNİN YÜZDE 47’Sİ BU PANELLERDEN SAĞLANACAK’

    2 metro istasyonunda hayata geçirilen uygulamanın toplamda 30 istasyonda uygulanacağını dile getiren Aktaş, “Bursa, metro ulaşımında önemli şehirlerden bir tanesi. Metro istasyonlarımızdaki 30 ayrı yerde 2 elektrik üretim merkezinin uygulamasını yaptık. Kalan 28 istasyonda devam ediyor. Burada elde ettiğimiz enerjiyle de ciddi kazanım sağlayacağız. Burada tamamen çatılarda iç bir çatıya zarar verilmeden gerekli uygulama yapıldıktan sonra, panellerin 25 yıl dayanma ömrü var. İlk 10 yıllık süreçte buradan yüzdemizi alacağız. 10 yıldan sonra sistem tamamen bize kalıyor. Bizim metrolarda tükettiğimiz elektriğin yüzde 47’lik kısmını karşılamak anlamına geliyor. Bu da bizim için ciddi bir kazanç. Çünkü önemli giderlerimizden bir tanesi de elektrik giderimiz. 30 metro istasyonumuzun tamamının çatısına bu uygulama yapılacak. Su fabrikamızın çatısında, belediye binalarımızın çatısında da aynı uygulamayı hayata geçirmiş olacağız” ifadelerini kullandı.

    ‘ŞEHRİN HAVA KALİTESİ İÇİN DE ÖNEMLİ’

    Yapılan yatırımla birlikte hem enerji tasarrufu hem enerji tasarrufu sağlanacağını hem de şehrin hava kalitesinin temiz olmasına yönelik önemli bir adım attıklarını belirten Aktaş şunları söyledi: “Enerji, ülkemiz için çok değerli ve kıymetli. Ülkemizin cari açık sebeplerinden bir tanesi. İklim değişikliğinin çok konuşulduğu, enerji tasarruflarının çok konuşulduğu ve yine enerjiye ulaşımın zorlaştığı bir ortam içerisinde hem maddi anlamda hem de şehrimizin hava kalitesi ve sağlığı açısından da yapılan yatırımların önemli ve değerli olduğunu düşünüyorum.”

  • Türkiye’de yılda 32 milyon ton atık oluşuyor

    Türkiye’de yılda 32 milyon ton atık oluşuyor

    Türkiye’de nüfus artışı ve bilinçsiz tüketim nedeniyle ortaya çıkan katı atık miktarı yıllık 32 milyon tona ulaştı. Oluşan atıkların ancak yüzde 15-20’si geri dönüştürülebiliyor iken bu geri dönüşümden yıllık yaklaşık 5 milyar dolar ciro elde ediliyor.

    Türkiye’de son yıllarda katı atık miktarında büyük artış yaşandı. Ülke genelinde yılda 32 milyon ton atık oluşurken, atık kaynaklı çevresel ve ekonomik sorunlar, yönetimleri daha fazla geri dönüşüm yapmaya itiyor. Türkiye’de oluşan atıkların ancak yüzde 15-20’si geri dönüştürülebiliyor ve yıllık 5 milyar dolar ciro elde ediliyor. Türkiye’de toprağa gömülen geri dönüştürülebilir atıkların değeri ise 15 milyar TL’nin üzerinde.

    Çevre Mühendisleri Odası Mersin Şube Başkanı Dr. Sinan Can, “Türkiye döngüsel ekonomi paketi oluşturmalı, atık yönetimi ve enerji verimliliği hedefleriyle birlikte 2035 yılında ekonomide yüzde 25’lik tasarruf sağlanmaya ulaşılmalıdır” dedi.

    GERİ DÖNÜŞÜM ANA SANAYİ SEKTÖRÜNÜN TEDARİKÇİSİ OLDU

    Nüfusun artışı ve sanayinin gelişmesiyle oluşan çevre kirliliğinin atık yönetimi sektörü gelişimini tetikleyen etkenler arasına girdiğini kaydeden Can, “Atık kaynaklı çevresel ve ekonomik sorunlar, ülke yönetimlerini daha fazla geri dönüşüm yapmaya yönlendirdi. Geri dönüşüm, ekonomik ve çevresel gerekliliklerin bir sonucu olarak ortaya çıkmış ve gelişti. Geri dönüşüm sektörü, ana sanayi sektörlerinin vazgeçilmez bir tedarikçisi konumunda olup, artık tüm dünya atıklara ucuz hammadde gözüyle bakıyor. Atıkların ham madde olarak değerlendirilmesi ile hurda kağıdın tekrar kağıt imalatında kullanılması hava kirliliğini yüzde 74- 94, su kirliliğini yüzde 35 ve su kullanımını yüzde 45 azaltmakta. Kağıt geri dönüşümü ile ham madde kullanarak sıfırdan kağıt üretme işlemlerine kıyasla, yüzde 60 enerji tasarrufu, yüzde 80 su tasarrufu ve yüzde 95 hava kirliliği azaltımı sağlanabilmekte” diye konuştu.

    ‘ATIKLARIN YÜZDE 20’Sİ GERİ DÖNÜŞTÜRÜLÜYOR’

    Türkiye’de toplam 32 milyon ton olan kentsel atıkların ancak yüzde 15-20’sinin geri dönüştürülebildiğini belirten Can, “Bu da yıllık 5 milyar dolar ciro getiriyor. Ülkemizde kentsel atıkların yaklaşık yüzde 90’ı düzenli depolama tesisleri ve arazi dolgularında kullanılıyor. Ancak küçük bir miktarı geri kazanılıyor. Ülkemizde toprağa gömülmekte olan geri dönüştürülebilir atıkların değeri 15 milyar TL’nin üzerinde” ifadelerini kullandı.

    ‘ATIKLARI EKONOMİYE KAZANDIRMAK ÖNEMLİ’

    Geri dönüşüm tesisi görevlisi çevre mühendisi Eda Alabaş ise şunları söyledi:

    “Öncelikle atıkları topluyoruz. Cinslerine göre ayrıştırıyoruz. Örneğin kağıt atıkları ayrıştırıp presleyip balyaladıktan sonra ilgili geri dönüşüm tesislerine gönderiyoruz. Plastik atıkları kendi bünyemizde geri dönüştürüyoruz. Dönüştürüp granül haline getirip tekrar ekonomiye kazanılmasını sağlıyoruz. Tesisimiz 9 bin ton plastik geri kazanım kapasitesine sahip biz de yaklaşık 8 bin 500 ton gibi bir kapasiteye sahip olduk 2020 yılı içerisinde. Aynı zamanda ekonomiye kazandırmak bu son zamanlarda inanılmaz önemli. İnanılmaz önemli bir işin altına imza atmış olduk.”

  • Antarktika’da büyük bir buzul çatlayarak kopma noktasına geldi

    Antarktika’da büyük bir buzul çatlayarak kopma noktasına geldi

    İngiltere’nin Antarktika’daki araştırma merkezi Halley Araştırma İstasyonu yakınlarında bulunan Brunt Buz Sahanlığı’ndan 1,270 kilometrekarelik büyük bir parça buzul, çatlayarak kopma noktasına geldi.

    Avrupa Birliği Yeryüzü Gözlem Programı Copernicus’a ait Sentinel 2 uydusu tarafından buzulun çatlağı uzaydan fotoğraflandı. İngiliz Antarktika Araştırması (BAS) uzmanları, derin yarıklardan oluşan çatlağı havadan görüntüledi.

    BAS Yöneticisi Prof. Dame Jane Francis konuyla ilgili şunları söyledi: “Önümüzdeki haftalarda veya aylarda buzul uzaklaşabilir, karaya oturabilir ya da Brunt Buz Sahanlığı’na yakın kalabilir. Halley İstasyonu buz sahanlığının kıtaya bağlı kalan kısmında yer alıyor. GPS cihazlarımız, istasyonumuzun etrafındaki buzullarda değişiklikler olursa bizi erkenden uyaracaktır.”

    ‘ÖNCELİĞİMİZ ÇALIŞANLARIN GÜVENLİĞİ’

    BAS Operasyon Direktörü Simon Garrod da,”Bu devinik bir durum. Şimdi görevimiz durumu dikkatlice takip etmek ve buzulun parçalanmasının, kalan buz sahanlığı üzerindeki olası etkilerini değerlendirmek. Çalışanlarımızın güvenliğini sağlamak, araştırma istasyonumuzu korumak ve Halley’de üstlendiğimiz çalışmayı sürdürmek için acil durum planımızı yeniden gözden geçiriyoruz” diye konuştu.

  • Atık deposundaki kirli suyu boruyla dereye akıttılar

    Atık deposundaki kirli suyu boruyla dereye akıttılar

    Bursa’nın Mudanya ilçesinde atık deposunda biriktirdiği kirli suyu boru çekerek dereye salan zeytinyağı fabrikasına cezai işlem uygulandı.

    Edinilen bilgiye göre, Çepni Deresi’nden denize su aktığı yönünde yapılan ihbar ile ilgili harekete geçen Bursa İl Jandarma Komutanlığı Çevre Doğa ve Hayvanları Koruma Timi ive Asayiş Timleri çevrede bulunan fabrikalarda yapılan kontroller neticesinde bir zeytinyağı fabrikasının atıklarını biriktirdiği havuzdan boru çekmek suretiyle atık sularını dereye deşarj ettiğini böylelikle kirli suyun buradan denize ulaştığını tespit etti. Firma hakkında Bursa İl Çevre ve Şehircilik Müdürlüğü ekipleri tarafından idari işlem başlatıldı.

  • Vatandaşların yüzde 85.3’ü endişe duyuyor

    Vatandaşların yüzde 85.3’ü endişe duyuyor

    Dünyayı tehdit eden iklim değişikliğiyle ilgili araştırma şirketi Areda Survey, bir rapor yayınlandı. Rapora göre, vatandaşın yüzde 85.3’ü iklim değişikliğinden endişeli ancak iklim değişikliğiyle mücadelede bireysel önlem alanların sayısı yüzde 68.2.

    ‘Sonbahar olmadan kış geldi, bu yaz erken başladı, artık kar yağmayacak mı?’ gibi cümleler ve sorular artık sıkça kullanılıyor. Bu cümleler dünyayı tehdit eden iklim değişikliğinin habercisi olabilir. Araştırma şirketi Areda Survey, Türkiye’nin iklim değişikliği algısını ortaya çıkaran bir araştırmaya imza attı. 18-21 Aralık tarihleri arasında bin 82 kişinin katılımıyla gerçekleşen araştırmaya göre; vatandaşın yüzde 85.3’ü iklim değişikliğini endişe verici buluyor. Buna rağmen, iklim değişikliği ile mücadelede bireysel önlem alanların sayısı yüzde 68,2. En çok alınan önlem ise yüzde 31.8 ile gereksiz elektrik veya su kullanımını azaltmak.

    ‘YÜZDE 90 BİREYSEL OLARAK ÖNEMSİYOR; YÜZDE 68 ÖNLEM ALIYOR’

    Araştırma sonuçlarından dikkat çeken başlıkları paylaşan Areda Survey Genel Müdürü Yusuf Akın, “Katılımcılara ‘iklim değişikliği konusunu bireysel olarak önemsiyor musunuz?’ diye sorduğumuzda, yüzde 90.2 ‘bu konuyu önemsiyorum’ şeklinde cevap verdi. ‘Türkiye’de insanların iklim değişikliğini önemsediğine inanıyor musunuz?’ sorusuna ise katılımcıların yüzde 85’i ‘hayır’ dedi. İklim değişikliği ile mücadele için bireysel olarak önlemler aldınız mı? sorusuna da katılımcıların yüzde 68.2’si ‘evet’ diye cevap verdi” ifadelerini kullandı.

    ‘YÜZDE 51.8 GELECEKTE KURAKLIK YAŞAYACAĞINI DÜŞÜNÜYOR’

    Akın, ‘Türkiye’de kuraklık tehlikesiyle ilgili ne düşünüyorsunuz’ sorusuna katılımcıların yüzde 51.8’inin ‘gelecekte kuraklık yaşayacağımızı düşünüyorum’ diye cevap verdiğini söyledi.

    Araştırmada, bu soruya katılımcıların yüzde 33.8’i ‘günümüzde yaşandığını düşünüyorum’ derken, yüzde 12,5’i ‘kuraklık yaşayacağımızı düşünmüyorum’ diye cevap verdi.

    ‘İklim değişikliğini ve sonuçlarını azaltmak için bireysel olarak ne yapıyorsunuz?’ sorusuna katılımcıların yüzde 31.8 ‘gereksiz elektrik, su vb. kullanmamaya dikkat ediyorum’ diye cevap verdi. Yüzde 26,3 ile ‘ağaç dikiyorum, yeşil alanları koruyorum’ derken, yüzde 14.4 ‘yenilenebilir enerji kaynakları kullanmaya özen gösteriyorum’ dedi.

    Sonuçlara ilişkin değerlendirme yapan Yusuf Akın, “Gereksiz elektrik ve su kullanımının iş yerlerinde, evlerde güçlü bir farkındalık kampanyasıyla artırılabilmesi mümkün olduğunda, milyonların bunu yapıyor olması ortak geleceğimiz için çok anlamlı olacaktır” diye konuştu.

    ‘YÜZDE 63,6 GÜNEŞ ENERJİSİ SANTRALLERİNİN YAYGINLAŞMASINI İSTİYOR’

    Araştırmada katılımcıların ‘ülkemizde hangi enerji türü santrallerinin yapılmasını ve yaygınlaşmasını istersiniz?’ sorusuna verdiği yanıt ise yüzde 63,6 ile Güneş Enerji Santralleri oldu. Bunu yüzde 15,5 ile Rüzgar Enerjisi Santralleri, yüzde 13,0 ile Nükleer Enerji Santralleri takip etti.

    Araştırma ile ilgili değerlendirmelerini paylaşan Yusuf Akın, bireylerin sorumluluğu diğerlerine, sorunu ise geleceğe yüklediğini gördüklerini söyledi.

    Farkındalık düzeyinin artması gerektiğine vurgu yapan Akın, “Bugün benim de yapabileceğim bir şeyler vardır’ cümlesini daha güçlü söyletmemiz lazım. İklim değişikliğiyle alakalı tüm bireylerin bugün kendilerinden başlamak üzere bir şeyler yapabileceklerinin farkındalığının artırılmasının sorumluluk olarak önümüzde durduğunu görüyoruz. Birey olarak yapılması gerekenler ve devletin yapması gerekenler var” dedi.

    Yer küreyi ev sahibi, insanoğlunu ise misafir olarak değerlendirmek gerektiğine dikkat çeken Akın, “Ev sahibi ile misafirin çok farklı gündemleri var. İnsanoğlu başka sorunlarla mücadele ederken, ev sahibinin de güçlü problemleri olduğunu görüyoruz. İnsanoğlunun misafirlik nezaketine çok da uygun davranmadığını değerlendirebiliriz. ‘Misafir çocuğu gibiydin; geldin, dağıttın, gittin’ şarkı sözündeki gibi, insanoğlu misafirliğe geldiği yer küreye misafirlik nezaketinden çok aykırı şekilde davranmış ve kalıcı hasarlar da vermiş gibi gözüküyor” ifadelerini kullandı.

    İnsanların iklim değişikliğini önemsediğini düşünmediğini söyleyen Gülay Demir, “Her şeyi hor kullanıyoruz. Dünyanın kıymetini bilmiyoruz. Ben de herkes gibi tasarruf yapmaya çalışıyorum” dedi.

    19 yaşındaki Adnan Çitaş da, “İklim değişikliğini endişe verici buluyorum. İnsanların bunu önemsediğine inanmıyorum. Toplu taşıma aracı kullanmak yerine herkesin kendine özel bir aracı var. Bunlardan çıkan gazlar iklim değişikliğine etki ediyor. Ben de kendimce önlemler alıyorum” ifadelerini kullandı.

    42 yaşındaki Erkan Alalmış ise, “İklim değişikliği dünya açısından tehlikeli olduğu için çok endişe verici. Devletler ve yetkilileri dünya genelinde ortak kararla hareket ederek sistemli bir şekilde yürütmeli. Vatandaşa düşen görev de yasalarla düzenlenmeli. Elektrik, su, doğalgaz kullanımını gereksiz yapmamaya çalışıyoruz. Tasarruflu olmaya çalışıyoruz ama bu iklim değişikliğini ne kadar etkiler bilemiyoruz” diye konuştu.

    İklim değişikliğini önemsediğini belirten bir diğer vatandaş ise, “Bu mevsimde bu sıcaklıkların olmaması lazım. İnsanlar bence iklim değişikliğini önemsiyorlar, televizyonda da konuşuyorlar. Ben bireysel önlemler alamıyorum” dedi.

    Mahmut Tütün de, “İklim değişikliği endişe verici. Herkesin iklim değişikliğini önemsediğine inanmıyorum. İklim değişikliği büyük zararlar veriyor. Susuz kalmamak için suyu az kullanıyoruz” ifadelerini kullandı. Tuğba Dönmez, “Baharı bahar ayında, kışı kış ayında yaşayamıyoruz. İklim değişikliği endişe verici ve insanların iklim değişikliğini önemsediğine inanıyorum” dedi.