Kategori: Çevre

  • Dipsiz Göl diye başka yerin fotoğrafları paylaşıldı

    Dipsiz Göl diye başka yerin fotoğrafları paylaşıldı

    Kent merkezine 50 kilometre uzaklıkta, deniz seviyesinden 2140 metre yükseklikte olan, manzarasıyla ilgi çeken Taşköprü Yaylası’ndaki Dipsiz Göl’de, ‘define’ söylentisi üzerine ismi açıklanmayan 2 kişi, kazı için başvuruda bulundu. Trabzon Kültür Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu ve Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü’nün olumlu görüşleri üzerine Gümüşhane Müze Müdürlüğü’nce ilgili kişilere define arama ruhsatı verildi. Bölgede, geçen yıl 6 Kasım’da jandarma yetkililerinin eşlik ettiği kazıda suyu tahliye edilen göl alanı, iş makineleri ile kazıldı. Jandarmalar, kazı alanına kimsenin yaklaşmasına izin vermedi. Kaynağı ve akarı olmayan Dipsiz Göl’de, 4 gün sürdürülen kazı çalışmaları, define bulunamayınca sonlandırıldı. Buzul Çağı’ndan kalma, 12 bin yıllık Dipsiz Göl’de tamamlanan kazı çalışmalarının ardından ekipler, alandan ayrıldı. Yol seviyesi ile birleştirilen göl alanı taş ve toprak yığını haline döndü.

    2 MÜDÜR, 1 MEMUR AÇIĞA ALINMIŞTI

    Olayın duyulmasının ardından, tepki çeken kazıyla ilgili Kültür ve Turizm Bakanlığı ile Gümüşhane Valiliği tarafından başlatılan çifte soruşturma kapsamında; Kültür ve Turizm İl Müdürü Hüseyin Ateş, Müze Müdürü Elif Öktem ile müze müdürlüğü çalışanı Yunus Ağa açığa alındı. Gümüşhane Valiliği’nce de kazı izni raporunun özensiz hazırlandığı açıklandı. Arkeologlar Derneği İstanbul Şubesi ve Ankara Barosu, Dipsiz Göl’de define arama ruhsatı veren sorumlular hakkında ‘görevi kötüye kullanma’ suçundan kamu davası açılması için savcılığa suç duyurusunda bulunulduğu belirtildi.

    GÖLE SU VERİLDİ

    Kazı sonrası toprak doldurularak kapatılan Dipsiz Göl’ün eski haline dönüştürülmesi için çalışma başlatıldı. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nca hazırlanan 4 maddelik Eylem Planı kapsamında göl için alana dökülen, dayanıksız toprak çıkarıldı. Yerine ise suya dayanıklı kireçli ve killi toprak döküldü. Silindirle tabanı hazırlanan göl alanına, yandaki dereden boru hatlarıyla doğal kaynak suyu verilmeye başlandı. Çalışmalar, Gümüşhane Valiliği’nin koordinesinde Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü’nce akademisyen ve jeologların nezaretinde yürütüldü. Göl çevresinin flora ve endemik türlerinin korunmasına yönelik de çalışma gerçekleştirildi.

    SU TUTUMASI BEKLENİYOR

    Taşköprü Yaylası’nın yolu aralık ayında yağan karla ulaşıma kapanmıştı. Dipsiz Göl alanı da yağan karla dolmuştu. Baharla birlikte kardan kapalı yolu ulaşıma açılan Dipsiz Göl’ün yer aldığı Taşköprü Yaylası’na yeniden ulaşım sağlandı. Dipsiz Göl’ün kış aylarında biriken karın erimesi ile su tutması bekleniyor.

    BENZER İSİMLE GÖLÜN FOTOĞRAFLARI PAYLAŞILIYOR

    Kentte, ‘Dipsiz Göl’ diye paylaşılan fotoğrafların ise Dörtkonak köyü sınırlarında yer alan aynı isimle anılan başka bir göle ait olduğu ortaya çıktı. Şehir merkezine 18 kilometre uzaklıkta, deniz seviyesinden 2 bin 200 metre yüksekteki benzer isimli göl yaz aylarında ziyaret ediliyor.

    Gümüşhaneli doğaseverler kentte Dipsiz Göl adı ile anılan 2 göl olduğunu belirterek asıl Dipsiz Göl’ün define kazısı ile yok edildiğini belirtti. Dörtkonak köyünden paylaşılan Dipsiz Göl’ün ise tahrip edilen asıl gölle ilgisi olmadığını, kamuoyunun yanıltılmaya çalışıldığını öne sürdü.

  • Bakanlıktan 1 milyar Euro’luk çevre ve altyapı projesi

    Bakanlıktan 1 milyar Euro’luk çevre ve altyapı projesi

    Çevre ve Şehircilik Bakanı Murat Kurum, tamamlanan Avrupa Birliği IPA programı kapsamında 25 şehirde 30 çevre altyapı projesini hayata geçirdiklerini, IPA-2 programı kapsamında ise 18 çevre altyapı projesi ve 15 teknik destek projesini daha hayata geçireceklerini ifade etti.

    “Böylece toplam yatırım tutarı 1 milyar euroyu aşan 48 çevre projemiz ile 12 milyon vatandaşımızın içme suyu temini, atık su arıtma ve katı atık bertarafı gibi çevre ve altyapı hizmetleri eksiksiz sağlanmış olacak.” diyen Bakan Kurum, şehirlerin altyapısının güçlendirilmesi, çevre yatırımlarının artırılması için yurt içi ve yurt dışı kaynaklarını etkin şekilde kullandıklarını anlattı.

    Murat Kurum, şunları kaydetti:

    “Çevreyi ve tabiatı bir emanet olarak görüyoruz. Yatırımlarımızın ve projelerimizin tamamını çevreyi önceleyen bir yaklaşımla ele alıyor, buna göre hareket ediyoruz. Bu anlayışla yapılacak her proje, her yatırımda yerel yönetimlerimizin yanında olmaya, onları desteklemeye devam edeceğiz.”

    Çevre ve altyapı yatırım atağı

    Bakanlık, Avrupa Birliği IPA programı kapsamında hayata geçirdiği IPA-1 sürecini ise tamamladı.

    2007-2013 programlama yıllarını kapsayan ve uygulaması 2017 yılı sonu itibarıyla tamamlanan IPA-1 dönemi için Bakanlık, yaklaşık 600 milyonu AB hibesi olmak üzere 704 milyon euro tutarında yatırım yaptı.

    Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, 25 farklı kentte içme suyu, atıksu ve katı atık yönetimi alanında toplam 30 çevre altyapı yatırım projesini hayata geçirdi. Bu projelerden yaklaşık 9 milyon vatandaş faydalanıyor.

    2014-2020 programlama yıllarını kapsayan ve uygulaması 2026 yılı sonu itibarıyla tamamlanacak olan IPA-2 dönemi için de çalışma başlatıldı. IPA-2 dönemi kapsamında yapılacak yatırımın toplam değeri ise 335 milyon euro olacak.

    IPA-2 döneminde hayata geçireceği çevre altyapı projeleri ile Bakanlık, yaklaşık 3,2 milyon kişiye daha hizmet sağlayacak.

    Bu kapsamda, Iğdır, Rize, Bismil, Çankırı, Çarşamba, Doğubayazıt, Şırnak, Sorgun, Niksar, Elbistan ve Giresun atıksu projeleri, Kastamonu ve Yüksekova Atıksu Arıtma Tesisi Projesi, Sivas Kızılırmak Sağ ve Sol Sahil Şeridi Atıksu Kolektör Projesi, Trabzon ve Bandırma Entegre Su Projesi, Hakkari ve KASMİB Katı Atık Projesi’ni kapsayan 18 çevre altyapı projesi hayata geçirilecek.

    Söz konusu 18 projeden Bandırma, Bismil, Elbistan, Hakkari, Kastamonu, Niksar, Şırnak ve Trabzon olmak üzere 8’inde uygulama aşamasına geçildi.

    AB çevre ve iklim değişikliği mevzuatına uyum için 15 teknik proje

    Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, IPA-2 programı kapsamında ayrıca AB çevre ve iklim mevzuatına uyum, iklim değişikliği, hava kalitesi, atık yönetimi, biyoçeşitlilik ve su yönetimi konularında 15 teknik destek projesi için de harekete geçti.

    Toplam bedeli yaklaşık 72 milyon euro olan 15 teknik destek projesinin 8’inde uygulama aşamasına geçildi.

  • Kirazlıyayla’da nöbetli tepki

    Kirazlıyayla’da nöbetli tepki

    Bursa’nın Yenişehir ilçesinin Kirazlıyayla köyünde yapılması planlanan Çinko-Kurşun-Bakır Zenginleştirme Tesisi ve Atık Barajı Projesi’ne bölge halkından, meslek odalarından ve çevre örgütlerinden tepkiler sürüyor.

    https://www.dailymotion.com/video/x7u626p

    Kirazlıyayla’daki olaylar sokağa çıkma yasakları başladığında alevlendi. Meyra Madencilik sokağa çıkma kısıtlaması başlar başlamaz, ağaç kesimi ve şantiye yapımına başladı. Köylüler duruma tepki gösterdi.

    İddialarına göre maden şirketi kendileri için özel tahsis edilen yolun çamur olması sebebiyle köy içi yolu kullanmaya başladı. Bu yüzden kızgın olan kadınlar ağır tonajlı araçların köy giriş çıkış yapmasından da hoşnut değil.

    Kirazlıyayla sakinlerinin protestosunun iki odağı var. Biri Meyra Madencilik diğeri ise köyün muhtarı

  • Türkiye’de çamurda koronavirüs tespit edildi!

    Türkiye’de çamurda koronavirüs tespit edildi!

    Türkiye’nin dünyada ilk kez, çamur örneklerinden koronavirüs taraması yapan ülke olarak literatürdeki yerini aldığı çalışmalarda önemli sonuçlar elde edildi. Marmara Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Bilge Alpaslan Kocamemi, “Analizler bize gösterdi ki çamur örneklerinde SARS-CoV2 daha yoğun olarak bulunuyor” dedi.

    Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirli, Türkiye’de koronavirüs dağılımına ilişkin detaylı bilgi edinmek ve olası erken uyarı sistemini geliştirmek amacıyla, Türkiye Su Enstitüsü Başkanlığı koordinatörlüğünde çalışma yapılacağını duyurmuştu.

    Pakdemirli, koronavirüsün su ve atık sulardaki varlığının araştırılacağını ve bu konuda olası risklere karşı erken uyarı sisteminin geliştirileceğini açıklamıştı. Pilot il olarak İstanbul’un seçildiği projede çalışmalar, Türkiye’nin pek çok ilinde devam ediyor.

    Projenin danışmanlığını yapan Marmara Üniversitesi Çevre Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Bilge Alpaslan Kocamemi, çalışmalardan elde ettikleri önemli sonuçları anlattı.

    ‘Literatürde yerimizi aldık’

    Tarım ve Orman Bakanlığı’nın koordinatörlüğünde yürütülen projedeki yeni gelişmeleri kısaca özetleyen Kocamemi, İstanbul’da ve Samsun’da yoğun analizler gerçekleştirdiklerini belirterek, “En son verdiğimiz beyanatta 3 laboratuvar faaliyete geçti diye belirtmiştik. Bunlardan İstanbul ve Samsun’da çok yoğun bir şekilde analizler yapıldı. İstanbul’da giriş sularında alınan örneklere ilave olarak çamur örnekleri toplandı. Çamur örneklerindeki analiz sonuçları dünyada yayımlandı. Hatta dünyada ilk kez, çamur örneklerinden SARS-CoV2 taraması yapan ülke olarak literatürde yerimizi aldık. Bu çok önemli bir gelişmeydi. Bu analizler bize gösterdi ki çamur örneklerinde SARS-CoV2 daha yoğun olarak bulunuyor” dedi.

    Kocamemi, elde edilen verilerin ardından aktif-inaktif çalışmalarına başlayacaklarını ifade ederek “Giriş sularından çok, çamur örneklerinde takip ile devam edebilme ihtimali ortaya çıktı. Bu konuyu değerlendiriyoruz. Bunun akabinde yapacağımız çalışmalardan kısaca bahsetmek istiyorum. İlk beyanatımda da söylemiştim, aktif-inaktif çalışmalarına başlayacağız diye. İstanbul Pendik laboratuvarımız bu anlamda çalışmalara başladı. Fakat bu aktif-inaktif çalışmaları 3 hafta gibi bir süre devam edecek. Bu çalışmalar paralel olarak devam ediyor. İstanbul’daki rutin örnekler İSKİ’nin yardımlarıyla rutin olarak laboratuvarlara aktarılıyor ve devamlı olarak İstanbul’daki yayılım durumunu takip ediyoruz. Bizim buradaki amacımız vaka sayısı belirlemek değil, ne şekilde yayıldığını takip etmek” diye konuştu.

    “Çamur dediğimizi de şöyle düşünün 1 gram katı madde, 99 gram su. Aslında yine su gibi bir şeyden bahsediyoruz ama tabii ki tankların altında, tabanında belli bir süre beklediği için biz gördük ki virüsler burada konsantre oluyor. O zaman tabii ki virüsü yakalamak çok daha kolay oluyor” ifadelerini kullanan Kocamemi, “Erken uyarıdan hep bahsediyoruz, belki ileriki aşamalarda erken uyarı için rutin takiplerde giriş suyundan çok, çamur örnekleri ile devam etmek daha uygun olabilir diye düşünüyoruz” dedi.

    ‘Turistik tesislerde de SARS-CoV2 taraması yapmaya hazırız’

    Havaalanları ve turistik tesisler ile ilgili de çalışmalar yapmaya hazır olduklarını anlatan Kocamemi, ilgili mercilerden onay aldıkları takdirde başlayacakları analizlerden ise şu sözlerle bahsetti:

    “Biliyorsunuz Haziran ayı başında havaalanları açılacak ve çok yakın bir zamanda da turistik bölgelerde faaliyetler başlayacak. Biz bu süreçte havaalanlarında rutin olarak atık sularda takip yoluyla ve belirli ülkelerden gelen uçaklardaki atık haznelerinden alınacak numunelerle SARS-CoV2 taraması yapma yönünde bazı planlamalar yaptık, metodolojiler geliştirdik. Bunları ilgili merciiler ile paylaşarak gerekli onayı almamız durumunda, bunu da yapmaya hazır bir durumdayız. Aynı zamanda turistik tesislerde başlayacak faaliyetler akabinde, özellikle büyük tesislerin atık sularından numuneler alarak, tesiste herhangi bir salgın durumu var mı takibi yapabilecek durumdayız. Bunun hazırlıklarını da yaptık. Yine onay verilmesi durumunda bunları da yapmaya hazır bir durumdayız.

    Bu ileri bir genetik yöntem. Bu yöntemle biz SARS-CoV2’nin alt türlerini belirleyebiliyoruz. Aldığımız atık su numunelerinde SARS-CoV2’nin hangi alt türleri var, mutasyon sonucunda bu türlerde nasıl değişim oluyor bunları gözlemleyebiliyoruz. Bunlar yeni nesil sekans analizleri adı altında geçiyor. Bunun neticesinde, dünyadaki değişik ülkelerde de bu analizler yapılacak ve her ülke yaptığı analizi gen bankasına tanımlayacak. Gen bankasındaki sonuçlar ile bizimki karşılaştırıldığında da, bizim ülkemizde görülen virüsün alt türlerinin hangi ülkedeki SARS-CoV2’lerle benzerlik gösterdiğini görebileceğiz. Bu çok önemli bir bulgu çünkü hangi ülkeden bir geliş olduğu konusunda da bir fikrimiz olabilecek. Bu anlamda da Türkiye olarak yerimizi alacağız gibi görünüyor. 2 hafta içinde de bu çalışmalara başlayacağız”

    ‘İstanbul’un köylerinden de numune alındı’

    İstanbul’un köylerinden de numuneler alındığını ve incelemeler yapıldığını söyleyen Kocamemi, analizler sayesinde virüsün İstanbul’un hangi ilçelerinde daha yoğun olduğunun tespit edilebileceğini söyledi.

    Köylerden alınan numune sonuçlarının henüz belli olmadığını ifade eden Kocamemi, şehirlerde ise pandemi hastanelerine daha yakın olan bölgelerdeki atık su arıtmalarda virüs biraz daha yoğun olduğunu belirterek “Hepsinin girişlerinde SARS-CoV2 var” dedi.

  • Karantina bitti hava kirliliği tekrar yükseldi…

    Karantina bitti hava kirliliği tekrar yükseldi…

    NASA ve Avrupa Uzay Ajansı (ESA), Çin’de araçların trafiğe dönmesi ve endüstriyel tesislerin tekrar açılmasıyla meydana gelen azot seviyelerindeki artışı gösteren haritalar paylaştı.

    Tatil sezonundan sonra ülkede doğal bir düşüş olmasına rağmen, virüs nedeniyle hava kirliliğindeki geleneksel artış ertelenmiş ve geçen ayın sonuna kadar olağan eğilimlerin altında kalmaya devam etmişti.

    NASA ve ESA, Çin’de Şubat ayında başlayan nitrojen dioksitteki azalmayı izlemek için kirlilik izleme uydularını kullandı.

    Azot dioksit yakıtın yanması sırasında açığa çıkan ve arabalar, enerji santralleri ve endüstriyel tesisler tarafından yayılan zararlı bir gazdır. Kömür, gaz veya dizel gibi fosil yakıtlar yüksek sıcaklıklarda yandığında oluşur ve solunum yollarında iltihaplanma ve astım krizi riskinin artması da dahil olmak üzere akciğerler üzerinde bir dizi zararlı etkiye neden olabilir.

    HAVA KİRLİLİĞİ SEVİYELERİ KARANTİNA ÖNCESİNE YAKIN

    Çin geçtiğimiz ay karantinayı sona erdirdi ve yeni verilerde yılın bu zamanında hava kirliliği seviyelerinin normale yakın olduğunu görüldü.

    NASA ve ESA tarafından yayınlanan haritalar, atmosferin en düşük tabakasıolan troposferde Çin üzerindeki azot dioksit seviyelerini gösteriyor.

    Görüntüleri oluşturmak için kullanılan veriler, 10 ile 25 Şubat tarihleri ​​arasındaki (karantina sırasında) orta ve doğu bölgelerdeki azot dioksit seviyelerini ve 20 ile 12 Nisan arasındaki (kısıtlamalar kaldırıldıktan sonra) seviyeleri karşılaştırmalı olarak açıklıyor.

    Verilerde, Şangay, Xian, Wuhan ve Yinchuan dahil olmak üzere büyük şehirlerin çoğunde Nisan ayından itibaren azot dioksit seviyelerinin yükselmeye başladığı görülüyor.

    TOPLU TAŞIMA YERİNE ÖZEL ARAÇ TERCİH EDİLİYOR

    Diğer taraftan, Helsinki merkezli Enerji ve Temiz Hava Araştırmaları Merkezi (CREA), geçtiğimiz günlerde, Çin’de karantina uygulamaları sona erdirildikten sonra, 2019’daki aynı döneme karşılaştırıldığında hava kirliliğinin büyük bir artışla geri döndüğünü tespit eden bir çalışma gerçekleştirdi.

    Çin’de toplu taşıma kullanımı yıldan yıla daha düşüş göstermeye devam ediyor, ancak CREA Covid-19 nedeniyle, insanların yoplu taşıma yerine hava kirliliğinin artmasına neden olan özel araçları seçmesinde belirgin bir artış olduğunu kaydetti.

    Öte yandan, Çin’de şu ana kadar Covid-19 nedeniyle 4 bin 634 ölüm ve 82 bin 993 vaka belirtildi.

  • Marmaris kıyıları zehirli tür istilasında

    Marmaris kıyıları zehirli tür istilasında

    Muğla’nın Marmaris, Bodrum, Fethiye ve Datça açıklarında uzmanların zehirli ve istilacı türler olarak belirttiği balon balığından sonra aslan balığının da sıklıkla görülmesi tedirginlik yarattı. Marmaris Çevrecileri Derneği Başkanı Ahmet Kutengin, “Marmaris kıyı ve açıklarında ciddi zehirli tür istilası var” dedi.

    Hint Okyanusu kökenli, zehirli türler arasında gösterilen balon ve aslan balığı, son günlerde Güney Ege sahillerini işgal etmeye başladı. 3 yıl önce küresel ısınma etkisiyle Türkiye kıyılarına gelen balon ve aslan balığı; dalış eğitmenlerini, akademisyen, balıkçı ve çevrecileri endişelendirdi. Küçük balıkları ve yumurtalarını tüketen zehirli türler, deniz canlıların popülasyonunu etkilemeye başladı.

    İskenderun Teknik Üniversitesi Deniz Bilimleri ve Teknolojisi Fakültesi’nde görevli Prof. Dr. Cemal Turan, şunları kaydetti:

    “Aslan balıkları denizlerimizde 50 metreye kadar yaygındırlar ve 50 santimetreye kadar büyüyebilirler. Kıyısal ekosistemde bulunduğundan dolayı dalgıçlar açısından önemlidir. Bunlara fazla yaklaşılmaması gerekiyor. İstilacı bir türdür. Ekosistemde diğer balıklarla rekabet halinde olduklarında, diğer balıkların larvalarını, yumurtalarını ve küçük balıkları yemektedir. Aşırı tüketiminden dolayı denizlerimize büyük zararlar vermektedir. Avcıların mutlaka teşvik edilmesi gerekmektedir. Aslan balıkları balon balıklarına olan farkı, aslan balıklarının sadece yüzgeçleri zehirlidir, ancak balon balıklarının etleri de zehirlidir ve kesinlikle yenmemesi gerekmektedir. Akdeniz’de ve Ege Denizi’nde yaygın olarak bulunmaktadır. Aslan balıkları Akdeniz’e Süveyş Kanalı yoluyla giriş yapmıştır. Özellikle Kuzeydoğu Akdeniz’de yaygın olarak bulunmaktadır. Türkiye denizlerindeki ilk kaydı 2014 yılında İskenderun Körfezi’ndedir. Daha sonra Mersin, Antalya Körfezi ve İzmir’e kadar uzanarak yaygınlaşmış bulunmaktadır. Aslan balıklarının özellikle yüzgeçleri zehirlidir. Yüzgeçlerine dokunmamamız gerekiyor. Dokunduğumuz takdirde insanda alerjik rahatsızlıklar, büyük ağrılar ve farklı rahatsızlıklar oluşturabilir. Onun için çok dikkatli olunması gerekiyor. Bu balıkların denizdeki ekosisteme verdikleri zararlar yüksektir. Özellikle Tarım ve Orman Bakanlığı ile Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı’nın (UNDP) birlikte yürüttüğü, denizel biyolojik çeşitlilik alanlarında istilacı türlerin belirlenmesi ile ilgili bir proje vardır. Bu proje aslan balıklarının tespiti, kontrolü ve yönetimi alanında çalışmalar yapmaktadır. Aslan balıkları ile mücadele yöntemleri daha da artırılmalı ve geliştirilmelidir.”

    Marmaris Çevrecileri Derneği Başkanı Ahmet Kutengin ise bu istilacı türler hakkında birçok üniversiteyle birlikte araştırma yaptıklarını belirterek, “Marmaris kıyıları, yat limanları altı ve çevre denizlerde çoğalmaları devam ediyor. Balon ve aslan balığı büyük değil küçük balıklara saldırmaktadır. Büyüme aşamasındaki balıklara saldıran bu türler nedeniyle popülasyonda azalma söz konusu. Marmaris kıyı ve açıklarında ciddi zehirli tür istilası var” dedi.

  • Antalya’da üç plaj için izin talebi

    Antalya’da üç plaj için izin talebi

    Muratpaşa Belediyesi’nin, ilgili yazısında, falez sahil bandında daha önce yaptığı düzenlemelerle Antalya’nın 5 mavi bayraklı plaj kazandığı hatırlatıldı.

    Muratpaşa Belediyesi, Antalya’nın Akdeniz’e uzandığı en uç nokta Bababurnu’ndan Atatürk’ün “Hiç şüphesiz ki, Antalya dünyanın en güzel yeridir” dediği Erenkuş’a uzanan falez bandında bulunan 5 plajında ‘yeni normali’ oluşturmak için çalışmalara başlarken, 3 plajda daha düzenleme yapmak için Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü’ne başvurdu.

    Muratpaşa Belediyesi, Karaalioğlu Parkı’nda bulunan ve Mermerli ile Kaleiçi’nin iki plajından biri olan Adalar, Gençlik Mahallesi’nde bulunan Hamit Bey ve Muratpaşa Belediyesi’nin Erenkuş Falez Plajı’na komşu Bambus plajlarında düzenleme ve uygulama çalışması için yetki ve izin talebinde bulunuldu.

    Özellikle, Muratpaşa Belediyesi’nin 40 metre yükseklikten iş makinelerini indirerek plajdaki kaçak uygulamalarını önüne geçtiği Bambus Plajı’nda düzenleme için bölge halkının talebi olduğu belirtilen yazıda, kamu yararı gözetilerek kıyı kullanımının iyileştirilmesi elzem haline geldiğinin altı çizildi. Muratpaşa Belediyesi’nin falez sahil bandında yaptığı düzenlemeler sonucunda Antalya’nın mavi bayraklı plajlar kazandığına da dikkat çekilirken, yapılacak çalışmalarda daha önceki çalışmalarda olduğu gibi, falez kıyı oluşumuna en ufak bir zarar verilmeyeceğinin altını çizildi.

  • Bursa’da çevre katliamı!

    Bursa’da çevre katliamı!

    Bursa’da kısa süre önce balık tutulan bir dere kirli atıklar yüzünden yaşanmaz hale geldi. Geçtiğimiz haftaya kadar billur gibi akan sudan içtiklerini belirten köylüler kirlilik sebebiyle simsiyah akan derenin tarıma ve doğal yaşama zarar verdiğini söyledi.

    İddiaya göre, Karaağaç Mahallesinde kurulu süt ve süt ürünleri işi yapan bir çiftlik kirli atıklarını Sürgün dere mevkinde dereye atmaya başladı. Bir kaç hafta öncesine kadar balıkların yaşadığı dereden su bile içtiklerini belirten köylüler simsiyah akan dere yüzünden tarlalarını sulayamadıklarını söyledi.

    “Milyar verseler su içmem”

    Kirli akan dereyi cep telefonu ile görüntüleyen Enver Koç isimli vatandaş ise tepkisini şu sözlerle gösterdi, “Geçtiğimiz günlerde bu dereye geldim billur gibi su akıyordu. Balıklar yüzüyordu. Şuanda balıkların halinin nasıl olduğunu düşünemiyorum bile. Yukarıdaki çiftlik her türlü pisliğini buraya salıyor. Geçen hafta bu dereden su içtim şimdi milyar verseler su içemem” dedi.

    “Pislik Uluabat Gölü’ne akıyor”

    50 yıldır derede balık tutulduğunu belirten bir köylü ise derenin hemen üst tarafındaki bir çiftliğin şikayet etmelerine karşın dereyi kirletmeye devam ettiğini belirterek, “Bu pislik olduğu gibi Uluabat Gölü’ne akıyor. Derede bir tane canlı kalmadı. Biz bu bölgede balık tutuyorduk. Şuan bırak balığı kaplumbağa bile bu suda yaşamıyor. Hem bayram hemde sokağa çıkma yasağı var çiftlik bunu fırsat bilip tüm pisliklerini dereye salıyor. Tarım alanları da bu dereden sulanıyor. Bu kirlilik sebebiyle yiyeceğimiz tarım mahsulleri de kirleniyor” diye konuştu

  • Dünyaca ünlü Kaputaş Plajı martılara kaldı

    Dünyaca ünlü Kaputaş Plajı martılara kaldı

    Antalya’nın Kaş ilçesinde bulunan dünyaca ünlü Kaputaş Plajı, dünyayı tehdit eden korona virüs nedeniyle bu Ramazan Bayramı’nda kapılarını ziyaretçilere kapattı.

    Geçtiğimiz yıl Ramazan Bayramı’nda kilometrelerce araç kuyruğunun oluştuğu plaj, bu sene turkuaz rengiyle martılara ev sahipliği yapıyor.

    Kaputaş’ta bayram sessizliği yaşanıyor. Kaş ile Kalkan arasında ilçeye 23 kilometre mesafede yer alan altın sarısı kumu ve turkuaz renkli suyuyla ünlü Kaputaş Plajı, korona virüs tedbirleri kapsamında kapalı bulunuyor. Geçen Ramazan Bayramı’nda bir günde 10 bin kişiyi ağırlayan ve plaja gelenlerin kilometrelerce araç kuyruğu oluşturup tarihi rekora imza atılan plajda bugünlerde sessizlik hüküm sürüyor. Salgın tedbirleri kapsamında kapalı olan plaj, en sakin günlerini yaşıyor. Kaş Belediyesi salgın nedeniyle kapalı plajda virüs tedbirleri kapsamında çalışmalarına devam ediyor. Bu çerçevede plaja ‘Evde Kal Türkiye’ mesajı yazıldı.

    Kaş Belediyesi Kaputaş Sosyal Tesisleri’nin de içinde bulunduğu sahilde bir martı ise denizin keyfini çıkarırken görüntülere yansıdı. Cumhurbaşkanlığınca normalleşme planı takvimi yayınlanırken, 1 Haziran’da otel, bar, pavyon, kulüp, çay bahçeleri, dernek lokalleri, yüzme havuzları, spor merkezi tesisleri açılacak. Bu süreçte Kaş Belediyesi Kaputaş Sosyal Tesisleri de kapılarını ziyaretçilere açmaya hazırlanıyor.

  • ‘Islah çalışması’ adı altında dereye beton döktüler

    ‘Islah çalışması’ adı altında dereye beton döktüler

    Rize’nin Fındıklı ilçesindeki Paçva Irmağı’nda yapılan skandal ‘ıslah’ çalışması büyük tepki topladı. Derenin tüm doğal yapısı bozuldu, beton üstünden akar hale getirildi. CHP’li Fındıklı Belediyesi, çalışmaya itirazda bulundu.

    Rize’nın Fındıklı ilçesinde yer alan Paçva Irmağı’na ‘ıslah çalışması’ adı altında beton döküldü. Derenin doğal yapısı tahrip edilirken CHP’li Fındıklı Belediyesi, çalışmaya gerekli itirazlarda bulunduklarını açıkladı.

    Rize’nin Fındıklı ilçesinde AKP döneminde hayata geçirilen projeler doğaya zarar vermeye devam ediyor. 2014 yerel seçimlerinde AKP tarafından kazanılmasına rağmen HES karşıtı mücadelenin bir sonucu olarak 2019’daki yerel seçimlerde CHP yönetimine geçen ilçede Paçva Irmağı’ndaki ‘ıslah’ çalışması büyük tepki topladı.

    Paçva Irmağı’na yapılan ‘ıslah’ çalışmasına dair fotoğraflar, kendisi de Rizeli olan CHP İstanbul Milletvekili Mehmet Bekaroğlu tarafından geçen günlerde paylaşıldı. Bekaroğlu, “Bunların vazgeçilmez iki kutsalı beton ve para” diyerek memleketin betonlaşmasına tepki gösterdi.

    Gazeteci Ömer Şan’ın verdiği bilgilere göre ise çalışma ardından ırmağın suyu yan taraftan verilmeye başlandı. Daha sonra diğer tarafın da betonlaştırılması ardından suyun tamamen beton üzerinden akması sağlanacak.

    Sosyal medyada yükselen tepkiler üzerine CHP’li Fındıklı Belediyesi’nden bugün bir açıklama yapıldı. Belediye’nin Twitter hesabı üzerinden yapılan açıklamada, “Geçmiş dönem belediye döneminde Devlet Su İşleri ile projelendirilen ve bu dönem bizlerden yer teslimi dahi almadan yapımına başlanan yerle ilgili Belediye Başkanımız ve mahalle heyeti gerekli itirazlarda bulunarak çalışmalarını başlatmıştır” denildi.