Kategori: Çevre

  • Sinop’ta nadir görülen mavi yengeç ağa takıldı

    Sinop’ta nadir görülen mavi yengeç ağa takıldı

    Karadeniz sularında nadir görülen ve Sinop açıklarında avlanan balıkçıların ağlarına takılan dev mavi yengeç görenleri şaşırttı. Avlandıktan sonra kentte balıkçı tezgahında sergilenen mavi yengece vatandaşlar ilgi gösterdi. Ağırlığı 650 gram olan yengecin, müşterilerin ilgisini çektiğini vurgulayan balıkçı Hüseyin Baş, “Avlanan mavi yengecin boyu yaklaşık 50 santimetre. Özellikle Uzakdoğu mutfağının vazgeçilmezi” dedi.

  • Taş değirmenden çıkan un ve bulgurun lezzeti çok farklı oluyor

    Taş değirmenden çıkan un ve bulgurun lezzeti çok farklı oluyor

    Siirt’in Kurtalan ilçesinde ayakta kalan son taş değirmen hizmet vermeye devam ediyor. Kurtalan’a bağlı Sümer Mahallesi’nde yaklaşık 40 yıldır hizmet veren taş değirmende, geleneksel yöntemlerle un, bulgur ve kepek üretimi yapılıyor. 76 yaşındaki Ahmet Batur’un işlettiği değirmen, ilçede ayakta kalan son değirmenlerden biri olarak öne çıkıyor.
    Gençliğinden bu yana değirmencilik yapan Batur, teknolojinin gelişmesi ve marketlerde hazır un ile bulgurun bulunması nedeniyle eskiye oranla talebin azaldığını belirtiyor. Ancak, taş değirmende öğütülen ürünlerin lezzetinin bir başka ve doğal yöntemlerle yapıldığı için daha sağlıklı olduğunu belirten Batur, yaşının ilerlemesi ve sağlık sorunlarına rağmen bu geleneği yaşatmakta kararlı olduğunu ifade ediyor. Eski bir dükkanda, teknolojinin hızla değiştiği bu dönemde uygun fiyata hizmet sunan Batur, 50 TL karşılığında un tenekesi satışı yaparak müşterilerine doğal bir alternatif sunuyor.

  • Azmaklar kurudu, sazlıklar yandı

    Azmaklar kurudu, sazlıklar yandı

    Aydın’ın Söke ilçesindeki azmakların kuruduğunu ve iklim değişikliğinin etkilerinin gözle görülür hale geldiğini vurgulayan EKODOSD Başkanı Bahattin Sürücü; “İklim değişikliğinin etkisiyle aşırı artan sıcaklık sonucunda bölgede meydana gelen kuraklık hem çiftçileri hem de biyolojik çeşitliliği olumsuz etkiledi” dedi.

    İklim değişikliğinin etkileri Aydın’ın önemli bölgelerinden olan Söke Ovası’nda gözle görülür hale geldi. Artan sıcaklıklar ve kuraklık sebebiyle azmaklar kurudu, sazlık alanlar yandı. Sıcaklıkların artması ve 8 aydır yağış görülmemesi, bölgedeki tarımı ve biyolojik çeşitliliği de etkilemeye başladı. Azmaklarda incelemelerde bulunan Ekosistemi Koruma ve Doğa Sevenler Derneği (EKODOSD) Başkanı Bahattin Sürücü, bölgede meydana gelen kuraklığın hem çiftçileri hem de biyolojik çeşitliliği olumsuz etkilediğini söyledi.

    Başta çiftçiler olmak üzere tüm canlıların yağmuru hasretle beklediğini ifade eden Sürücü; “İklim değişikliğinin somut örneklerini Aşağı Büyük Menderes Havzası’ndaki Söke ovasında görmek mümkün hale geldi. İklim değişikliğinin etkisiyle aşırı artan sıcaklık sonucunda bölgede meydana gelen kuraklık hem çiftçileri hem de biyolojik çeşitliliği olumsuz etkiledi. Mart ayından bu yana 8 aydır bölgede yağış olmaması pek fazla görülmeyen değişimlere yol açtı. Yaz aylarındaki kuraklık nedeniyle içinde yürünebilecek bir seviyeye gelen Büyük Menderes Nehri’nden sonra, şimdi de azmak adı verilen eski menderes yatakları ve drenaj kanallarının birçoğu kurudu.

    Bu yılın çok farklı olduğunu söyleyen çiftçiler, çok susuzluk çektiklerini ancak 1970’lerden beri böylesine kurak bir sezon görmediklerini, çok sıcak geçen yıllarda bile azmaklarda su bulunduğunu, bu yıl ise içinde yürünebildiğini, Ekim ayında ekmeleri gereken buğday ekimini yapamadıklarını söylediler. Yaşanan kuraklık nedeniyle Söke Ovası’nın hayat sigortası sayılan azmakların kuruması sadece çiftçileri değil, burada yaşayan sucul canlıları, kuşları ve diğer hayvanları da olumsuz etkilediği görülüyor. Derin yerlerde kalan su birikintilerinde su kaplumbağaları ve çatlak toprakların nemindeki kurbağalar yaşam mücadelesi veriyor. Başta çiftçiler olmak üzere tüm canlılar yağmuru hasretle bekliyor” dedi.

    “Yakanlar belli değil”
    Kuraklıkla mücadele eden bölgedeki bir başka sorunun ise yangınlar olduğunu vurgulayan Başkan Sürücü; “Bölgede araştırma yaparken birçok tarladan dumanların yükseldiğini gördüğümüzde itfaiyeyi arayarak haber verdik. Tarlaların kıyısındaki kanalların etrafında bulunan kargı kamışlarının yandığını gördük. İtfaiye gelinceye kadar kargı kamışları ve kanaldaki bitkilerin hepsi yandı kül oldu. Gelen ihbarlar yüzünden itfaiye hangi tarlaya gideceğini şaşırmış durumda. Bu mevsimde yüksek bir tepeye çıkılıp Söke Ovası’na bakıldığında, birçok tarladan dumanların yükseldiği ve kanallarda bulunan kargı kamışlarının ve bitkilerin yakıldığı görülebiliyor.

    Bunlar sözde temizlik amacıyla yapılıyormuş. Ancak yakanlar belli değil. İtfaiyenin bu yangınlara yetişmesi ve tarla yollarına girmesi de mümkün değil. Hemen her yıl gelenek hale gelen yakma eylemi yasak olmasına rağmen sürekli tekrarlanıyor. Yaklaşık 400 bin dönüm tarımsal faaliyetlerin yapıldığı araziler içinde bulunan azmaklar, bitkiler, su kanalları, Dilek Yarımadası, Menderes Deltası, Bafa ve Azap gölleri ve Latmos (Beşparmak) Dağları gibi zengin biyolojik çeşitliliğin bulunduğu alanları birbirine bağlayan ekolojik bir koridor görevi görmektedir. Yakılan bu sazlıklar yaban hayatının son yaşam alanları olup, kuşların, memelilerin, sucul canlıların, sürüngenlerin ve tarım için yararlı birçok böceğin beslenmesini, barınmasını ve üremesini sağlamaktadır” diyerek sazlık, yabancı ot yakımı yapanlara gerekli işlemlerin yapılması gerektiğini söyledi.

  • Yerin 65 metre altında lületaşı

    Yerin 65 metre altında lületaşı

    Ustaları, Odunpazarı Belediyesi tarafından Ahşap Eserler Galerisinde 5’incisi düzenlenen Ulusal Lületaşı Festivali’nde Beyazaltın Mahallesi’nde bulunan lületaşı ocağına düzenlenen gezide, bu ender taşı, çıkartılmasını ve işlenmesini anlattılar.
    Odunpazarı Belediyesi tarafından Ahşap Eserler Galerisinde 5’incisi düzenlenen Ulusal Lületaşı Festivali devam ediyor. Her festivalde olduğu gibi, bu festivalde de Beyazaltın Mahallesi’nde bulunan lületaşı ocağına gezi düzenledi. Geziye fotoğraf dernekleri, toplulukları ve Fotoğraf Bölümü öğrencisi 100 fotoğrafçı da katıldı.

    Lületaşı ustaları, fotoğrafçılar ve lületaşı meraklıları lületaşı ocağına indi. Madende incelemelerde bulunan katılımcılar, lületaşının nereden ve nasıl çıkarıldığını gördü. Fotoğrafçılar ise bu gezini her anını fotoğraflayarak, geziyi kayıt altına aldı. Fotoğraf bölümü öğrencilerinin, gezi boyunca çektikleri fotoğraflar 2 Kasım’da yani festivalin son günü sergilenecek. Lületaşı ocağını gezen sanatçılar ve ocakta çalışan madenciler gezi, lületaşı ve maden ocağı üzerine konuştu.

    “Ocaklardan çıkan lületaşlarını inceleme fırsatı bulduk”
    Lületaşı Festivali’ne katılan sanatçılarından Nurdan Unus, gezi sayesinde ocaklardan çıkan lületaşlarını inceleme fırsatı bulduklarını söyledi. Çok heyecanlı olduğunu belirten Unus, “Buradan çıkan lületaşları ile kura sonucu bize materyaller dağıtılacak ve yarışmamız başlayacak. Çok heyecanlıyız. Bakalım bugün bizi neler bekliyor” dedi.

    “Dünyada bilinen lületaşının büyük rezervi burada”
    Lületaşı emekçilerinden Şenol Kara, maden ocağı ile ilgili bilgi verdi. Büyük bir maden ocağı olduğunu belirten Kara, “Gezmeye kalksanız 2 saat sürüyor” diye konuştu. Lületaşı maden ocağının 65 metre yeril altında olduğunu belirten Kara, “Burası Beyazaltın Mahallesi’nde bir lületaşı ocağı. Dünyada bilinen lületaşının büyük rezervinin burada oluştuğunu biliyoruz. En kaliteli lületaşının da buradan çıktığını biliyoruz. Lületaşı çok farklı şeylerde kullanılıyor. Ancak genel olarak teşbih, pipo, ağızlık, kolye, küpe yapımında kullanılıyor. Lületaşının çok özelliği var. Lületaşı emici bir maden. Yüzde 90 emici özelliği var.

    Bu özelliğinden dolayı da tütün ürünlerinde kullanılıyor. Lületaşını oksijen kaynağı kesmiyor. Ateşe dayanıklı oluyor. Suya attığımız zaman, tekrar yumuşuyor. Sabuna benzeyen bir madde. Lületaşını işlemesi de çok kolay. Örneğin oltu taşını işlemesi çok zordur. Lületaşı öyle değil, usta bıçağı dediğimiz bıçaklarla işlemesi çok kolay. Ateşe koyduğunuz zaman kor haline gelir, ancak taşa bir şey olmaz. Daha sonra suya attığınız da lületaşı aynı halini alır” dedi.

    “65 metre yerin altında çalışmak kolay değil”
    Madenciliğin zor bir iş olduğunu vurgulayan Kara, şöyle devam etti:
    “Başka galerilerde var, ama 12 seneden beri biz buradayız. Benim babam, amcam usta. Hem köyümüzde hem de merkezde atölyemiz var. Biz burada ham maddeyi temin ediyoruz. Onlar da orada lületaşı pipo işlemesi yapıyorlar. Şuanda bizim çalıştığımız kuyu, yaklaşık 30 yıllık. Daha önce bu kuyuyu açıyorlar, maden yok sanıp bırakıyorlar. Sonra bizim yaptığımız aramalarda maden olduğu ortaya çıktı. Şuanda biz de jeneratör var. Eskiden kürek sistemiyle çalışıyorlarmış.

    Karpit tozu ile yanan karpit lambası ile birlikte kürekle çalışılıyormuş. Şimdi öyle değil. Yukarıda bir jeneratörümüz var. Aşağıda elektrikli hiltimiz var. Eskiye göre insan gücü çok kullanılmıyor. Buradan çıkan toprağı önceden insanlar makaralarla çekiyormuş, şimdi vinç sistemi var. İnsan gücüyle bir şey kalmadı, her şey teknolojiye döndü. İleriye doğru daha iyi şeyler olacak. Burası 65 metre derinlikte ileri ağızlık 80 metre. 80 metreden sonra sağa ve sola ağızlığımız var. Kömür ocakları gibi, galeri şeklinde sokuluyoruz. Toplam yaklaşık 400 metre. 2-3 kuyu birbirine aşağıdan delik. Fay hatları ile de aşağıdan gidimi var.”

    “Ustalık bunu gerektiriyor!”
    45 yıldır lületaşı madenciliği yapan Süleyman Özsak, madenden çıkan lületaşları ile ilgili bilgi verdi. Yazları çiftçilik yapan Özsak, kış aylarında ise lületaşı madeninde çalışıyor. Özsak, taşın yapısının takip edilmesi gerektiğini söyledi. Özsak, konuşmasına şu sözlerle devam etti:
    “Dikey olarak ineriz. Damarı bulduğumuz zaman da sağa sola gideriz. Duvarlara baktığınızda, yukarıya kadar harici duvar. Doğal sütunlar. Burada ağaç falan yok. Diğer madencilik sistemlerinde hafriyat derler, ağaç dikerler. Biz zeminin sağlamlığına bakarız. Kazarken de zeminin sağlam olup olmadığını biliriz. Ustalık bunu gerektiriyor. Az ileriye gittiğiniz de fay kırıkları var, onları takip ederiz, örneğin. Damar, aşağı atar, yukarı çeker. O damarı takip etmek gerek.”

    “13 senedir bu ocakta çalışıyoruz”
    Maden ocağında hilti ile toprağı kazan Süleyman Kara, 2000 yılından beri madencilik yaptığını anlattı. Daha aranacak çok yer olduğunu vurgulayan Kara, “Şu anda yeni bir damar arıyoruz. Çok geniş kazmayacaksın. Geniş kazdığında altına direk koymazsan tehlike olur, ağaç kasa koyman gerekir. El arabası ile yürünebilecek bir alan olması bize yetiyor” ifadelerini kullandı.

  • Ekim sonunda yaz ayı tadında ‘kıskandıran’ görüntüler

    Antalya’da termometreler 32 dereceyi gösterdi, sahilleri dolduran tatilciler yakıcı güneş altında denizin keyfini çıkardı. İstanbul’dan kente tatil için gelen bir vatandaş ise denize girdiğini arkadaşlarına görüntülü görüşme yaparak inandırabildiğini ve sonrasında da kıskandıklarını söyledi.
    Turizmin başkenti Antalya’da yazdan kalma günler devam ediyor. Kentte ekim ayının sonu olmasına rağmen öğle saatlerinde güneşli hava etkisini gösterirken, termometreler 32 dereceye kadar çıktı.

    Deniz suyu sıcaklığı Antalya Körfezi’nde 25 derece, nem oranıysa yüzde 14 olarak ölçüldü. Kentte, güzel havayı fırsat bilen tatilciler Konyaaltı Sahili’ne akın etti. Çoğunluğu yabancı turistlerden oluşan tatilciler, yakıcı güneşte güneşlendi, kimileri de denize girdi. Bazı tatilciler ise spor yaparak bol bol oksijen depoladı.

    “İstanbul’da montla gezen arkadaşlarım kıskanıyor”
    Yılmaz Akay, “Hava müthiş, deniz harika. Atatürk’ün de dediği gibi, Antalya gerçekten çok özel bir yer. İstanbul’dan tatil için geldim. İstanbul’da arkadaşlarım mont ile geziyor, onlarla görüntülü konuştuğumda biraz kıskanıyorlar. Antalya gerçekten çok güzel bir yer ve herkesi buraya davet ediyorum” dedi.

  • Sonic patlama uyarısı

    Sonic patlama uyarısı

    Eskişehir Valiliğince 31 Ekim Perşembe günü 1. Ana Jet Üs Komutanlığı tarafından belirli saatler arasında yapılacak ses üstü uçuşlardan dolayı sonic patlama sesi duyulabileceği duyuruldu.
    Eskişehir Valiliğince, 1. Ana Jet Üs Komutanlığı tarafından 31 Ekim Perşembe günü 09.00-12.30, 14.00-17.00 saatleri arasında ses üstü uçuşu icra edileceği ve buna bağlı olarak sonic patlama sesi duyulabileceği duyuruldu.

  • Zaman ve yakıttan tasarruf sağlanacak

    Zaman ve yakıttan tasarruf sağlanacak

    Gaziantep Büyükşehir Belediyesi, Gaziantep Organize Sanayi Bölgesi Başkanlığı (GAOSB) ve Karayolları Genel Müdürlüğü (KGM) iş birliğinde yapılacak Dülük Tüneli ile ulaşımda yakıt ve zaman tasarrufu sağlanacak. Şehrin ekonomisi için lokomotif görevi gören, 250 bin çalışanıyla Gaziantep Organize Sanayi Bölgesi’ne ulaşım için yatırımlar sürüyor. Şehre katma değer sağlayacak, sanayiye ulaşımda İpekyolu’nda oluşan trafik yükünün hafifletilmesi, kesintisiz ve konforlu ulaşımın sağlanması amacıyla doğaya zarar vermeyecek şekilde Dülük Ormanları’nın altından geçecek yeni tünel çalışmasında hazırlıklar ve ihale süreci tamamlandı.

    Projenin kısa süre içerisinde yapımına başlanılacak Kısa sürede yapımına başlanılması planlanan proje kapsamında 3 bin 250 metre uzunluğunda inşa edilecek 2 tünel, sanayiye hızlı ulaşım sağlarken, kent trafiği rahatlayacak. Proje kapsamında ayrıca çevre yolu ile alternatif bağlantı yolları yapılacak. Bağlantı yollarıyla beraber 8 bin 600 metre uzunluğuna ulaşacak projede 5 yeni köprülü kavşak yapılması planlanıyor.

  • Bin meşe palamudu toprakla buluşturuldu

    Bin meşe palamudu toprakla buluşturuldu

    Tunceli’nin Hozat ilçesinde bin adet meşe palamudu toprakla buluşturuldu. Tunceli’nin Hozat ilçesinde kıraç alanlara bin adet meşe palamudu ekimi gerçekleştirildi. Sanatçı ve ilçe sakinlerinden Vedat Aldemir ile Hozat Gezi Grubu tarafından organize edilen ve bu yıl üçüncüsü düzenlenen etkinliğe Pertek ve Pülümür ilçesinden de yaklaşık 35 kişi katıldı. Etkinliğe ilişkin bilgi veren sanatçı Vedat Aldemir, “Etkinliğimizin bu yıl üçüncüsünü düzenledik. İlçemizin kıraç alanlarını ağaçlandırmak amacıyla düzenlediğimiz etkinliğimize Pülümür ve Pertek ilçesinden de katılanlar oldu. 75 yaşındaki Fatma teyzemiz torunları ile katıldı. Son derece güzel ve keyifli bir etkinlik oldu. Bundan sonraki yıllarda da devam ettirmeyi düşünüyoruz” dedi.

  • Sararan yapraklar toprakla buluştu

    Sararan yapraklar toprakla buluştu

    Ağrı’da sonbaharın son günlerine doğru ağaçlardan düşen ve toprağı örten yapraklar manzarasıyla göz kamaştırdı.
    Ağrı’da, sonbahar renklerine boyanan ağaçlardan düşen ve adeta bahçeleri örtü gibi saran yapraklar görsel şölen sundu. Dört mevsimin belirgin bir şekilde gözlemlendiği ve her mevsimin manzarasıyla büyülediği kentte, vatandaşlar bahçelerinde kış temizliği yapmak için kolları sıvadı.

  • Orman kaçakçılığına karşı kontroller

    Orman kaçakçılığına karşı kontroller

    Kütahya’da, ormanların korunması ve orman kaçakçılığının önlenmesi amacıyla, Türkiye genelinde olduğu gibi Bölge Müdürlüğü’nde de eş zamanlı mobil kontrol noktaları oluşturuldu. Bu kapsamda, orman ürünleri taşıyan araçlar denetlendi. Bölge Müdürlüğü genelindeki 24 mobil noktada yapılan denetimlerde 45 araç kontrol edildi. Denetimlere, Bölge Müdürü Erdal Dingil, Bölge Müdür Yardımcıları Savaş Ünle ve Taner Nişancı, İşletme Müdürleri, İşletme Müdür Yardımcıları, İşletme Şefleri ve Orman Muhafaza Memurları katılım sağladı. İl Jandarma Komutanlığı ve İl Emniyet Müdürlüğü ekipleri de mobil kontrol noktalarına destek verdi.