Kategori: Chp

  • CHP Bursa Milletvekili Sarıbal: “Çiftçilerin borçları ertelensin”

    CHP Bursa Milletvekili Sarıbal: “Çiftçilerin borçları ertelensin”

    CHP Genel Başkan Yardımcısı Orhan Sarıbal, çiftçi borçlarına ilişkin “2020 yılında hiçbir borcun geriye ödemesi yapılmasın. Bütün borçlar faizsiz olarak 2021 yılına ertelensin. Bütün takip, icra, haciz işlemleri durdurulsun. 2021’e kadar derli toplu bir çalışma yürütelim, bu borçları en az 2-10 yıl yapılandıralım. Çünkü başka türlü çiftçinin bu borçlardan kurtulma şansı yok.” dedi.

    Sarıbal, parti genel merkezinde düzenlediği basın toplantısında, Türkiye’nin 2 yıl önce geçtiği “Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi”nin tarıma yaramadığını, istihdamın, büyümenin, çiftçi borçlarının ve ithalatın kötü bir noktaya geldiğini söyledi.

    Tarımsal hasılanın 2017’de 51,9 milyar dolarken, bunun 2018’de 44,9, 2019’da ise 48,5 milyar dolar olarak gerçekleştiğini belirten Sarıbal, son 2 yılda 10,4 milyar dolarlık bir kaybın olduğunu ifade etti.

    Sarıbal, tarımsal hasılada son 10 yıldaki kaybın 107,3 milyar doları bulduğunu vurgulayarak, tarımsal hasılanın yüzde 30 düşüşle rekor kırdığını savundu.

    AK Parti iktidarları döneminde Türkiye’nin toplam büyüme oranı yüzde 5,6 seviyesindeyken, tarımsal büyümenin yüzde 2,7’de kaldığına dikkati çeken Sarıbal, “Son 2 yılda Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nde bu oran daha da düşerek yüzde 2,5’e gerilemiş durumda. Tarımda kişi başına düşen milli gelir 3 bin dolar seviyesinde.” diye konuştu.

    Sarıbal, tarımsal istihdam alanında gerilemelerin yaşandığını, son 2 yılda 778 bin kişinin tarımdan çekildiğini ifade ederek, 2018’in nisan ayında 706 bin 409 kişi tarım sigortalıyken, nisan 2020’de bunun 585 bin 386 kişiye düştüğünü aktardı.

    Sarıbal, 2018’de bir çiftçinin aylık sigorta primi 583,48 lira iken 2020’de bunun yüzde 56,6 artarak 913,80 liraya geldiğine dikkati çekerek, “Çiftçinin geliri 3 bin dolar seviyesinde, bu aşağı yukarı 20 bin lira ediyor. 913 lirayı 12 ile çarptığınızda yaklaşık 11 bin liraya denk gelir. Yani 20 milyar geliri olan bir kişi, 11 bin lira Bağ-Kur sigorta primi ödeyecek. Yani kişi başına düşen milli gelir payının yüzde 50’sini sigortaya ödeyecek. Böyle bir şey olabilir mi?” dedi.

    “Borç kontrol edilemez hale geldi”

    Çiftçinin, zorunluluktan dolayı tarımdan koptuğunun altını çizen Sarıbal, çiftçilerin, 2018 temmuzda bankalara 99,9 milyar, Tarım Kredi’ye ise 7,6 milyar lira borçluyken, 2020 mayıs ayında bunun bankalara 118,1 milyara, Tarım Kredi’ye ise 10 milyar liraya çıktığını söyledi.

    Takipteki borç sarmalının da büyüdüğünü anlatan Sarıbal, son 2 yılda tarım ve hayvancılıktaki cari açığın büyüdüğünü, tarımda kullanılan elektriğin, gübrenin, ilacın, yem, sulama ve mazotun zamlandığını ifade etti.

    “Borçları yapılandıralım”

    Sarıbal, açıklamasının ardından kendisine yöneltilen “Çiftçiler, ertelenen borçlarını sonbaharda ödemeye başlayacak. Bununla ilgili yorumunuz nedir?” sorusuna, şu yanıtı verdi:

    “Bu borcun büyüklüğü artık kontrol edilemez bir hale geldi. Takipteki borç miktarı 5,4 milyarken, belki o günlerde çok daha yukarı çıkacak. Yani takiple, icrayla tahsil edilmek istenen borç miktarı çok hızlı artacak. Önerimiz, 2020 yılında hiçbir borcun geriye ödemesi yapılmasın. Bütün borçlar faizsiz olarak 2021 yılına ertelensin. Bütün takip, icra, haciz işlemleri durdurulsun. 2021’e kadar derli toplu bir çalışma yürütelim, bu borçları en az 2-10 yıl yapılandıralım. Çünkü başka türlü çiftçinin bu borçlardan kurtulma şansı yok. Eylül-ekimden itibaren ciddi bir takip sürecinin olacağını görüyoruz, hele kasım-aralıkta çok daha ciddi borç takibi olacak. Bu dediklerimizi yapmazsa, buradan doğru hükümet bir tavır ortaya koymazsa çitçinin 2020’nin sonbaharı ve kışı eziyet olacak.”

  • CHP Parti Sözcüsü Öztrak gündemi değerlendirdi

    CHP Parti Sözcüsü Öztrak gündemi değerlendirdi

    CHP Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Faik Öztrak, “Çoklu baro projesi, avukatlara partilerine, etnik kimliğine, dini inancına göre cübbe dikme projesidir. Daha da önemlisi bu aziz vatanı bölme ve ihanet projesidir.” dedi.

    Öztrak, parti genel merkezinde basın toplantısı düzenledi.

    Sakarya’nın Hendek ilçesinde, havai fişek fabrikasında yaşanan patlamadan dolayı tüm işçilere ve Hendek halkına geçmiş olsun dileğinde bulunan Öztrak, CHP Grup Başkanvekili, Sakarya Milletvekili Engin Özkoç’un gelişmeleri takip etmek üzere bölgeye hareket ettiğini, ayrıca il başkanının da olay yerinde olduğunu söyledi.

    İktidara yönelik eleştirilerde bulunan Öztrak, işsizlik buhranının pençesine düşürülen vatandaşa had bildirilmeye, vatandaşın sesinin kesilmeye çalışıldığını savundu. Öztrak, yasama ile adalet sisteminin savcı ve yargıç ayağından sonra adaletin üçüncü sac ayağı savunmanın yani baroların da bölünmeye ve vesayet altına alınmaya çalışıldığını ileri sürdü. Barolara ilişkin kanun teklifinin dün TBMM’de görüşülmeye başladığını anımsatan Öztrak, bunun bir FETÖ projesi olduğunu savundu. Öztrak, “Ak baroları kurma hayaliyle, kamu kuruluşu niteliğinde meslek kuruluşu olan baroları bölüp parçalarken, bu milletin kardeşliğine, birliğine ve bütünlüğüne kasteden terör örgütleri bu defa da baroları ele geçirirse ne yapacaksınız? Milletten bir kez daha af mı dileyeceksiniz?” diye konuştu.

    Düzenlemeden hukuk devletinin zarar göreceğini ileri süren Öztrak, “Çoklu baro projesi, avukatlara partilerine, etnik kimliğine, dini inancına göre cübbe dikme projesidir. Daha da önemlisi bu aziz vatanı bölme ve ihanet projesidir.” ifadelerini kullandı. Öztrak ayrıca, baro başkanlarının salgın döneminde, 1 hafta önce 27 saat Ankara’nın kapısında, dün de TBMM kapısında bekletildiğini belirterek eleştirilerde bulundu.

    “Millet sizi görüyor, notunuzu veriyor.”

    Milletin haber alma özgürlüğü üzerinde kurulan vesayetin, RTÜK eliyle pekiştirilmeye çalışıldığını savunan Öztrak, “Devlet yönetiminde böyle bir yozlaşma ne görüldü ne de yaşandı. En son en çok izlenen özgür kanallardan Tele 1 ve Halk TV ekranlarının 5 gün karartılmasına karar verdiler. Aslında karartılan ekranlar değil, halkın gerçekleri öğrenme hakkıdır.” değerlendirmesinde bulundu.

    Milletin gerçekleri terk etmemek için direndiğini dile getiren Öztrak, “Şimdi yeni yasaklarla, sansürlerle milletimizin bu direncine saldırılıyor ama ne yaparsanız yapın, ne kadar saldırırsanız saldırın, milletimiz gerçekleri terk etmeyecektir. Attığınız her adımda, söylediğiniz her sözde, yaptığınız her işte millet sizi görüyor, notunuzu veriyor. Sandık geldiğinde de yerinizi gösterecek.” dedi.

    Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın sosyal medyaya ilişkin açıklamalarına değinen Öztrak, “Erdoğan tam bir hafta önce, gençlerle yaptığı dijital toplantıda, ‘İhmal edilmeyecek kadar önemli bir mecra.’ diyerek sosyal medyaya iltifatlar yağdırıyordu. Buna rağmen Erdoğan, o toplantıda gençlerin ‘dislike tsunamisi’nden kurtulamadı. Gençler ‘Sana oy moy yok.’ diyerek sandıktaki kaderine işaret etti. Erdoğan sosyal medyada gençlerden çalımı yiyince, ‘Bak topu patlatırım.’ diyen mızıkçı çocuklara dönüverdi. Bir densizin alçakça hakaretlerini bahane ederek sosyal medyayı topyekun kapatacağını söyledi. Yine millete had bildirme moduna geçti.” ifadelerini kullandı.

     “Aklı başında herkes tarafından kınandı”

    Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak ve eşi Esra Albayrak’ın uğradığı alçakça saldırının, bu ülkedeki aklı başında herkes tarafından kınandığını belirten Öztrak, “Elbette olması gereken de buydu. Kaynağı ne olursa olsun, kimden gelirse gelsin nefret diline, itibar suikastlarına karşı ortak tutum alınmalıdır ama şu da bir gerçek, Sayın Meral Akşener, Sayın Canan Kaftancıoğlu, Sayın Başak Demirtaş ve toplum önündeki daha pek çok kadın için, yeşil benekli troller sosyal medyada itibar suikastları düzenlerken neden bu kadar öfkelenmediniz, had bildirmeye kalkmadınız Sayın Erdoğan?” diye konuştu.

    Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin başlamasından bu yana 2 milyon 281 bin vatandaşın işinden olduğunu dile getiren Öztrak, “100 milyar dolar gelirimiz cebimizden alındı. Market raflarında bebek mamalarına sanki pahalı elektronik aletmiş gibi hırsız alarmı takılmaya başlandı. Bebek maması ateş pahası olmuş. Bıraktık büyükleri, bebelerimiz ne yiyip içecek? Biz bu ekonomiden başka neyi konuşacağız? Ama bunlar sarayın umurunda mı? O, baroları, televizyonları, sosyal medyayı vesayeti altına alıp bebeğine mama alamayan işsiz anne babanın isyanını gizlemekle uğraşıyor.” diye konuştu.

    Aylık enflasyonun yüzde 1’in üzerinde olduğunu, bunun mevcut fiyat serisindeki ikinci en yüksek haziran ayı enflasyonu olduğunu aktaran Öztrak, sözlerini şöyle sürdürdü:

    “Yılın ilk yarısında tüketici enflasyonu yüzde 5,8. Son bir yılda yüzde 12,6. Bu arada sarayın talimatlı marketlerinden toplanan, baskı altındaki gıda fiyatları da aylık olarak düşmüş. Ancak buna rağmen yıllık yüzde 13’e dayanan gıda ve alkolsüz içecekler enflasyonuyla bu alanda dünyada en yüksek enflasyonu olan ülkelerden biriyiz. Bu alanda rakiplerimiz, Ruanda, Kazakistan, Sri Lanka gibi ülkeler. Bu yıl 70 yılın en büyük çekirge istilasına uğrayan Kenya’da dahi gıda enflasyonu yüzde 8,2. Ne yapsanız yapın mızrak çuvala sığmıyor. Milletimizin tenceresi dolmuyor. Milletimiz sizin güdümlü market fiyatlarını pazarda, markette bulamıyor. Tüm dünyayı bize güldüren, o kerameti kendinden menkul ‘enflasyon-faiz teorilerinize’ ne oldu? Merkez Bankasının faizi yüzde 8,25 ama enflasyon yüzde 12,62. Hani faiz sebep, enflasyon sonuçtu? Faiz düştü 8,25’e. Niye bu enflasyon düşmüyor? Yüzde 12’yi geçti.”

    “Ekonomi politikalarında 50 yıl öncesine gittik”

    Emekliye verilen bayram ikramiyesinin 1500 lira olması gerektiğini, polisler, sağlık çalışanları, imamlar ve diğer başka memurların 3600 ek göstergeyi beklediğini ifade eden Öztrak, esnafın da sesini duyurmaya çalıştığını söyledi. Faik Öztrak, şu değerlendirmelerde bulundu:

    “Bu ucube rejimle beraber ekonomi politikalarında 50 yıl öncesine gittik. Ülkemiz 1970 model politikalarla dünyadan koparılıyor. Gencimize, kadınımıza, çalışanımıza dünyada ne varsa en iyisini alabilecek, üretebilecek imkanı vermek yerine, saray, insanımızın bunları görmesini engellemeye, bunlara erişme umudunu yok etmeye uğraşıyor. Gümrük duvarları yükseltiliyor. Sermaye hareketleri kısıtlanıyor. Piyasalar 90 metrelik sahada oynamaları gereken oyunu, 10 metrede hem de karşılarında rakip olmadan yerli oyuncularla oynamaya zorlanıyor. Şimdi de Rekabet Kurulunun sopası şirketlere sallanıyor.”

    Rekabet Kurulunun 5 Alman otomobil firması için soruşturma açtığını duyurduğunu, ancak 11 Haziran’da alınan kararın 1 Temmuz’da açıklandığını anlatan Öztrak, “Rekabet Kurulu bu kararı açıklamak için 20 gün neden bekledi? Acaba Alman Volkswagen firması, Türkiye’de yatırım kararını sürdürme kararını almış olsaydı bu soruşturma kararı yine de alınacak mıydı? Yoksa iptal mi edilecekti? Bu kadar keyfi, hukuktan uzak bir yaklaşımın hüküm sürdüğü ve öngörülebilirliğin olmadığı bir yerde ne yerli ne de yabancı sermaye yatırım yapar. Yapmıyor da zaten.” diye konuştu.

    Ekonomi bürokrasisinin bittiğini, liyakat olmadığını belirten Öztrak, şunları kaydetti:

    “1970 model antika bir arabada gibiyiz. Bu arabada ne yol kontrolü var ne şerit ne takip sensörleri var ne de otomatik fren sistemi var. Hasılı ne denge ne de fren var. Binmişiz bir alamete gidiyoruz kıyamete. Direksiyonun başındaki şoför acemi, antika arabayı kullanamıyor, o alışmış otomatik araba kullanmaya. Ekonomi düz yolda kaza üstüne kaza yapıp duruyor. Oysa sarayın bir de yaveri var. Tam bir antika araba meraklısı. ‘Bırakın bir de o kullansın’ diyeceğiz ama o da baroları bölüp etnik ve radikal terör örgütlerine teslim ederek, ülkede yeni bir beka sorunu yaratma ve milletin sosyal medyasını karartmakla meşgul, koalisyon ortağıyla birlikte. Sarayın yaveri ‘kraldan çok kralcı’ olmuş. Saraydan daha çok sesi çıkıyor. Yetmiyor üstüne bir de boykot eylemi yapıyor. Bu arada, Yunan Cumhurbaşkanının burnumuzun dibindeki Eşek Adası’na yaptığı ziyaretle ilgili sarayın yaverinden de saraydan da tık duymadık. Yoksa Tank Palet Fabrikası’nın, Katar ordusuna peşkeş çekilmesini içinize sindirdikleri gibi, Eşek Adası’nın Yunan toprağı olmasını da kabul mu etiler. Ne oldu yerlilik? Nereye gitti millilik?”

    Milletin, zamanı geldiğinde, kendisini küçümseyenlere, iradesini yok sayanlara, en ağır şamarı atmayı bildiğini ifade eden Öztrak, “İbret vesikasını uzaklarda aramaya gerek yok. Kıssadan hisse almak isteyenler için 30 Mart 2019 ve 23 Haziran 2019 seçim sonuçları ortadadır.” dedi.

    Faik Öztrak, daha sonra soruları yanıtladı.

    AK Parti Genel Başkanvekili Numan Kurtulmuş’un İstanbul Sözleşmesi’ne yönelik açıklamalarının sorulması üzerine Öztrak, şöyle konuştu:

    “İstanbul Sözleşmesi’yle uğraşmalarının altındaki temel neden şudur, milletimiz işsizlikle, yoksullukla, pahalılıkla boğuşuyor. Aman bunlar görünmesin, milletimizin dikkatini başka yere çekelim diye uğraşıp duruyorlar. İstanbul Sözleşmesi, kadına karşı şiddetle ilgili Avrupa’nın en önemli dokümanlarından biridir. Bunu nereye koyacaklar? Madem uluslararası sözleşmelerle uğraşacaksınız, o zaman ben size bir uluslararası sözleşmeden bahsedeyim. Uluslararası Çalışma Örgütünün 102 sayılı Sosyal Güvenliğin Asgari Normları Sözleşmesi var. 1971 yılında bu sözleşmeyi kabul etmişiz. Uluslararası sözleşme mi istiyorsunuz, hem de bu sözleşmeyi duyunca aziz milletimiz mutlu, memnun olsun mu istiyorsunuz? O zaman bu sözleşmenin gereğini yerine getirin, Aile Destekleri Sigortası Kanunu’nu derhal çıkarın, biz de buna sonuna kadar destek verelim.”

    Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar’ın Genelkurmay Başkanı Orgeneral Yaşar Güler ile Libya’da olduğuna dair son dakika bilgileri geçtiği belirtilerek CHP’nin Libya sürecini nasıl izlediği ve değerlendirdiğinin sorulması üzerine Öztrak, “Libya sürecini büyük bir dikkatle izliyoruz. Orada bulunan askerlerimizin ayağına taş değmemesini istiyoruz. Bu çerçevede Libya’da olan bitenlerin bu ülkenin milli menfaatleri doğrultusunda gelişmesini de destekleyeceğimizi açıkça ifade ediyoruz.” dedi.

  • CHP’li vekil Tanal’ın test sonucu belli oldu!

    CHP’li vekil Tanal’ın test sonucu belli oldu!

    CHP İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal, koronavirüs şüphesi nedeniyle hastanede yaptırdığı testin negatif çıktığını söyledi.

    Tanal, Meclis’te düzenlediği basın toplantısında, Şırnak’ın Cizre ilçesinin son günlerde koronavirüs vakalarıyla boğuştuğunu ileri sürdü.

    İlçenin, koronavirüs yoğunluk haritasına göre kırmızıya boyandığını ifade eden Tanal, 150 bin nüfuslu ilçede bir devlet hastanesi bulunduğunu, hastanede rahatsızlığı tespit edebilecek tek bir tomografi cihazı olduğunu söyledi. Tek cihazın vatandaşlara yetmediğini öne süren Tanal, ilçede ambulans yetersizliği olduğunu da iddia etti.

    CHP’li Tanal, ilçede sahra hastanesi kurulmasını, Cizre’ye daha çok ambulans gönderilmesini ve Kovid-19 testlerinin ilçede yapılmasının sağlanmasını önerdi.

    Tanal, barolara ilişkin kanun teklifinin TBMM Adalet Komisyonundaki görüşmeleri sırasında rahatsızlanması üzerine hastaneye götürüldüğünü ve yapılan testlerin sonucunun kısa sürede verildiğini anlatarak, “Suyu zor yutkunuyordum, ter basıyordu, bir halsizlik vardı. Bunu doktor olan arkadaşlarımıza sorduğumuz zaman revire gitmemiz tavsiye edildi. Revirde kan testi sonucunu beklerken hastaneye gidelim dedik. Hastanede alınan tahliller sonucunda Allah’a çok şükür hepsi negatif çıktı. Sağlıklıyım, koronavirüs yok. Allah’ımdan herkesin sağlıklı olmasını diliyorum. Tedavi görenlere acil şifalar diliyorum.” diye konuştu.

    TBMM TV’de çalışan bir kameramanda koronavirüs çıktığını ve personele test yapıldığı için basın toplantısında bulunamadıklarını belirten Tanal, geçmiş olsun dileğinde bulundu. Tanal, “Meclis televizyonu bugün kepenkleri kapattı. Meclis riskli bir alan.” dedi.

    Koronavirüs sebebiyle gösteri ve toplantılar bile ertelenmişken komisyonda dip dibe oturduklarını ifade eden Tanal, hal böyleyken avukatların da basın açıklaması yapmasına izin verilmesi gerektiğini söyledi.

  • CHP’li Sarıbal: “Katliamların hesabı ne yazık ki sorulmadı”

    CHP’li Sarıbal: “Katliamların hesabı ne yazık ki sorulmadı”

    CHP Genel Başkan Yardımcısı ve Bursa Milletvekili Orhan Sarıbal, “Maraş, Çorum ve Sivas katliamının hesabı ne yazık ki sorulmadı.” dedi.

    Sarıbal, Meclis’te düzenlediği basın toplantısında, 2 Temmuz 1993’te yaşanan olayların 27. yılı dolayısıyla yaptığı açıklamada, 2 Temmuz’da bir insanlık suçu işlendiğini ve bu suçlarda zaman aşımı olmayacağını belirtti.

    Pir Sultan Abdal Derneğinin düzenlediği etkinliklere katılmak üzere Sivas’a giden 33 ozan ve yazar ile 2 otel çalışanının kaldıkları otelde yakılarak katledildiklerini söyleyen Sarıbal, “Aynen Maraş’ta, Çorum’da olduğu gibi Sivas katliamı da göz göre göre gelmişti. Yerel basının yaptığı açıklamalar, yerel yönetimlerin yaptığı etkinlikler, dağıtılan el broşürlerine göre aslında bir katliamın gerçekleşeceği konusunda çok net bir tutum ve öngörü vardı. Başta Türkiye edebiyatının usta çınarı Aziz Nesin olmak üzere bütün katılanlar hedef gösterildi, kalabalık otel etrafında toplandı, ellerinde benzin ve gaz bidonlarıyla oteli yaktılar. Güvenlik güçleri bu katliamda seyirci kaldı.” diye konuştu.

    Olaydan sonraki gelişmeler ile dava sürecine ilişkin de bilgi veren Sarıbal, o günün sanıklarını mahkemede savunanların bugün aldıkları görevler üzerinden bakıldığında, bu davanın nasıl bir siyasal İslam davası olduğunu net bir şekilde gördüklerini ileri sürdü.

    Sarıbal, “Maraş, Çorum ve Sivas katliamının hesabı ne yazık ki sorulmadı. Bugün Almanya’da 9 sanığın olduğu söyleniyor. Ne yazık ki Türkiye mahkemeleri, Almanya’dan bu sanıklarla ilgili herhangi bir çağırma talebinde bulunmadı. Aynı şekilde bunlarla ilgili herhangi bir soruşturma da açmadılar. Dolayısıyla yapanın yanına kar kaldığı, hatta bir kısmının ödüllendirildiği, devlet ve sistem tarafından korunduğu önemli bir tarihsel süreci birlikte yaşadık ve yaşamaya devam ediyoruz.” ifadesini kullandı.

    Bu katliamların insanlığa karşı işlenen suçlar olduğunu söyleyen CHP’li Sarıbal, “İnsanlık suçlarının zaman aşımı olmaz. Er ya da geç bu katliamların hesabı sorulacaktır. Vicdanı, insanlığı, adaleti olan tüm insanların ses çıkarıp bütün katliamları kınaması gerekiyor. Çorum’da, Maraş’ta, Sivas’ta katledilenlerin anısı önünde saygıyla eğitiliyoruz ama bu yetmez; yeni katliamlar yaşanmaması için başta siyasiler olmak üzere bütün toplumu insanlık adına sorumluluğa, katliamları lanetlemeye çağırıyorum.” şeklinde konuştu.

  • CHP’den “YKS ertelensin” çağrısı

    CHP’den “YKS ertelensin” çağrısı

    CHP Genel Başkan Yardımcısı Yıldırım Kaya, “Yeterli tedbirler alınamıyorsa, gençlerimizin can güvenliği sağlanamayacaksa gelin bu ısrarınızdan vazgeçin, YKS’yi daha uygun bir tarihe erteleyin.” dedi.

    Kaya, parti genel merkezinde düzenlediği basın toplantısında, 27-28 Haziran tarihlerinde yapılacak YKS’de alınması gereken tedbirler konusunda değerlendirmelerde bulundu.

    Çocukların ve gençlerin uzun yıllar, büyük emeklerle hazırlandıkları sınavlara Kovid-19’un gölgesinin düştüğünü belirten Kaya, sınavın doğal stresine bir de koronavirüs korkusu eklendiğini söyledi.

    Sınavların ileri tarihe ertelenme taleplerinin karşılık bulmadığını ve sınavların sırayla yapmaya başlandığını aktaran Kaya, şöyle konuştu:

    “14 Haziran’da yapılan Milli Savunma Üniversitesi sınavı ve 20 Haziran’da yapılan LGS sınavında resmi makamların açıklamalarının aksine, yeterli güvenlik tedbirlerinin alınmadığını gördük. Sosyal mesafe kurallarının yerle yeksan olduğunu endişeyle izledik. Sınav öncesi, sınav süreci ve sınav sonrası yaşananlar herkesi korkuttu.”

    Kaya, 451 bin öğrencinin katıldığı Milli Savunma Üniversitesi sınavı ve 1 milyon 670 bin öğrencinin katıldığı LGS sınavında büyük sorunların yaşanmasının 27-28 Haziran’da 2 milyon 433 bin kişinin gireceği YKS sınavı için endişe ve korkuyu misliyle arttırdığını ileri sürerken, 83 milyon adına sordukları soruların mutlaka yanıtlanması gerektiğine vurgu yaptı.

    Milli Savunma Üniversitesi Sınavı ve LGS’de yaşanan güvenlik sorunlarının YKS’de de yaşanmaması için ilave tedbirler alınıp alınmadığını soran Yıldırım Kaya, şöyle konuştu:

    “Kovid-19 tanısı konan ya da durumundan şüphelenilen öğrenci ve görevlilere ilişkin ne gibi tedbirler alındı? 1 milyon 670 bin öğrencinin katıldığı LGS’de, 25 kişilik sınıflarda gözetmenler hariç 20 kişi sınava girerken 2 milyon 433 bin kişinin gireceği YKS sınavında sınıflarda sosyal mesafe nasıl sağlanacak? Boyu çok uzun ve kilolu gençlerimizin ilkokul sıralarında sınava girerek mağdur olmamaları için önlem alınacak mı? Öğrenci ve velilerin okul önlerinde sosyal mesafe kurallarına aykırı toplanmalarını engellemek için yeterli güvenlik tedbirleri alınacak mı? Son günlerdeki gelişmeler konusunda Bilim Kurulu’nun görüşü alındı mı? Sınav öncesi yeterli tedbirlerin alındığına dair kamuoyu ve öğrencileri tatmin edecek bir açıklama yapılacak mı?”

    Benzer soruları TBMM’ye verdikleri soru önergeleriyle Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay’a ve Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk’a da sorduklarını, ancak yanıt alamadıklarını bildiren Kaya, öğretmenlerden bu zorlu süreçte öğrencilerine sahip çıkmalarını ve onları yalnız bırakmamalarını istedi.

    Okullardaki dezenfektan ve maske gibi ihtiyaçları için CHP’li belediyelerin hazırlıklı olduğunu dile getiren Kaya, tüm okullarda mutlaka ateş ölçer bulundurulması gerektiğini söyledi.

    CHP Genel Başkan Yardımcısı Kaya, “ÖSYM ve tüm yetkilileri daha önce de uyardık, şimdi de uyarıyoruz. Yeterli tedbirler alınamıyorsa, gençlerimizin can güvenliği sağlanamayacaksa gelin bu ısrarınızdan vazgeçin, YKS’yi daha uygun bir tarihe erteleyin.” diye konuştu.

  • CHP’nin kurultay tarihi ve  gündemi belli oldu

    CHP’nin kurultay tarihi ve gündemi belli oldu

    CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu imzasıyla yapılan kurultay çağrısına göre, kurultay 25-26 Temmuz günleri saat 10.00’da Bilkent Odeon’da toplanacak.

    Saygı duruşunda bulunulması ve İstiklal Marşı’nın okunmasıyla başlayacak kurultayda, ilk olarak Kurultay Başkanlık Kurulu seçilecek.

    Genel Başkan Kılıçdaroğlu’nun açılış konuşmasının ardından kurultay komisyonları oluşturulacak.

    Çalışma ve Hesap raporları ile Kurultay Sonuç Bildirgesi, okunup görüşüldükten sonra oylanacak.

    Daha sonra Genel Başkanlık seçimine geçilecek. Genel Başkan’ın belirlenmesinin ardından delegeler, Parti Meclisi ile Yüksek Disiplin Kurulunun asıl ve yedek üyelerini seçmek üzere sandığa gidecek.

  • Canan Kaftancıoğlu’na verilen hapis cezası onandı

    Canan Kaftancıoğlu’na verilen hapis cezası onandı

    Cumhuriyet Halk Partisi İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu’na silahlı terör örgütü propagandası yapmak, Kamu görevlisine hakaret, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ni alenen aşağılamak, halkı kin ve düşmanlığa alenen tahrik suçlarından İstanbul 37 . Ağır Ceza Mahkemesi tarafın verilen karar istinaf incelemesi sonucunda onandı.

    Habertürk Muhabiri Arzu Kaya’nın haberine göre, 37. Ağır Ceza MAhkemesi’nin kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 2. Ceza Dairesi tarafından usul ve esas yönünden isabetli bulundu. Yargıtay’a temyiz yolu açık olmak üzere karar verildi. Kaftancıoğlu’na 5 ayrı suçtan 9 yıl 8 ay 20 hapis cezası verilmişti.

  • AK Parti Sözcüsü Çelik’ten CHP’ye “Libya” eleştirisi

    AK Parti Sözcüsü Çelik’ten CHP’ye “Libya” eleştirisi

    AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik, “CHP Sözcüsü, Libya’ya giden Türk heyeti hakkında, ‘Libya’ya Hazine ve Maliye Bakanı’nın da gitmesinin nedenini çok fazla anlayabilmiş vaziyette değiliz.’ demiş. Türkiye’nin kapsamlı bir heyetle Libya’ya gitmesini, heyette Hazine ve Maliye Bakanımız Sayın Berat Albayrak’ın da olmasını, meseleye ‘Ankara’nın gözüyle’ bakan herkes anlar. ‘Başka başkentlerin gözlüğüyle’ bakanlar ise anlamazlar.” ifadesini kullandı.

    Çelik, sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda, CHP Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Faik Öztrak’ın açıklamalarına ilişkin değerlendirmelerde bulundu.

    “CHP Sözcüsü, yine zihniyetlerinin tarih ve siyaset dışı bir yerde durduğunu gösteren bir açıklama yapmış” ifadesini kullanan Çelik, şu görüşlere yer verdi:

    “CHP Sözcüsü, Libya’ya giden Türk heyeti hakkında, ‘Libya’ya Hazine ve Maliye Bakanı’nın da gitmesinin nedenini çok fazla anlayabilmiş vaziyette değiliz.’ demiş. Türkiye’nin kapsamlı bir heyetle Libya’ya gitmesini, heyette Hazine ve Maliye Bakanımız Sayın Berat Albayrak’ın da olmasını, meseleye ‘Ankara’nın gözüyle’ bakan herkes anlar. ‘Başka başkentlerin gözlüğüyle’ bakanlar ise anlamazlar.

    Başka başkentlerin gözlüğüyle bakıyorlar. O yüzden CHP yetkilisi çıkıp, ‘Hafter makul ve seküler birisi, Serrac ise cihatçı’ diyor. Meşru hükümetin başı ve Türkiye’nin dostu Serrac’ı düşman, darbeci Hafter’i dost ilan ediyorlar. Bu argümanın hangi başkentin tezi olduğu çok açık.”

    Öztrak’ın, eski ABD Ulusal Güvenlik Danışmanı John Bolton’ın yayınlayacağı kitaba ilişkin ifadelerini de eleştiren Çelik, “Bolton’ın sözlerini esas alarak hükümetimize sorular soruyor. CHP, Bolton’ın, kendisini görevden alan Trump’tan intikam almak için yazdıklarını, hükümetimize soru olarak yöneltiyor. CHP yöneticilerinin sürekli başka başkentlerin tezlerine yaslanarak kendi hükümetlerine karşı tutum almaları bir parti politikası haline geldi. Ekonomi ve dış politika konusunda kendilerine has bir soruları yok, başka gözlüklerle sorulmuş soruları tercüme etmekle meşguller.” değerlendirmesini yaptı.

    Çelik, şunları kaydetti:

    “Libya’ya giden Türk heyetinin kapsamı meseleye Ankara’nın gözüyle bakanlar ve Libyalı kardeşlerimiz için son derece anlamlı. Hafter’e destek veren başkentler ve CHP yöneticileri için ise anlaşılması güç bir durum. Mesele budur. Türkiye’nin kapsamlı bir heyetle Libya’ya gitmesi, sömürgecilere karşı Libyalı kardeşlerimizden yana kardeşçe bir tutumdur. Hazine ve Maliye Bakanımız Sayın Berat Albayrak’ın o heyette olması Libyalı kardeşlerimizi memnun etmiş, CHP’yi rahatsız etmiştir.

    Çelik, ekonomi ve dış politika başta olmak üzere tüm alanlarda meselelere ‘Ankara’nın gözüyle’ bakan siyasetlerini pekiştireceklerini, ‘başka başkentlerin gözüyle bakarak’ Türkiye’ye istikamet çizmeye çalışanlara ise fırsat vermeyeceklerini belirtti.

  • CHP İl Başkanı virüs nedeniyle hayatını kaybetti

    CHP İl Başkanı virüs nedeniyle hayatını kaybetti

    Koronavirüs tedavisi gören CHP Bayat İlçe Başkanı Mehmet Ali Üstün’ün solunum yetmezliği dolayısıyla hayatını kaybettiği açıklandı.

    Afyonkarahisar’ın Bayat CHP İlçe Başkanı Mehmet Ali Üstün, yakalandığı Kovid-19 salgını sonrası hayatını kaybetti.

    Üstün’ün bir süredir Ankara’daki İbni Sina Hastanesi’nde tedavi gördüğü ve koronavirüse bağlı olarak solunum yetmezliği dolayısıyla dün yaşamını yitirdiği belirtildi. Üstün’ün cenazesinin bugün ilçe merkezinde defnedileceği duyuruldu.

    CHP Afyonkarahisar İl Başkanı Yalçın Görgöz, “Bayat İlçe Başkanımız Mehmet Ali Üstün’ü maalesef koronavirüsten dolayı kaybettik. Sevgili hocam ışıklar içinde uyu. Başımız sağ olsun” paylaşımında bulundu.

  • Öztrak: CHP’den, Kuvayımilliye ruhu dışında bir şey çıkaramazsınız

    Öztrak: CHP’den, Kuvayımilliye ruhu dışında bir şey çıkaramazsınız

    Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Faik Öztrak, ”Ne Enis’ten ne de CHP’den; Kuran için, ezan için, bayrak için, vatan için, millet için, işgalcilere karşı göğsünü siper eden Kuvayımilliye ruhu dışında bir şey çıkaramazsınız. Bizi sokağa çekmeyi başaramazsınız” dedi.

    CHP’li Öztrak, parti genel merkezinde düzenlediği basın toplantısında, Enis Berberoğlu’nun milletvekilliğinin düşürülmesine tepki gösterdi. Öztrak, dün TBMM’de, demokrasi ve millet iradesinin ayaklar altına alındığını savunarak, “Meclis tutanaklarına açıkça yansıdığı gibi, Enis Berberoğlu hakkında ‘siyasi ve askeri casusluk’ iddiaları düşmüştür. Verilen cezanın gerekçesi, ‘gizli kalması gereken bilgileri açıklamak’tır. Ama her zamanki gibi mafyatik troller devreye giriyor ve arkadaşımızı, mahkemenin bile suçlu bulmadığı ‘casusluk’ suçuyla sabaha kadar sosyal medyada linç etmeye çalışıyorlar. Enis Berberoğlu’nun milletvekilliği, bu davadan yargılanan diğer şahıslarla ilgili suçlama kalmamışken, milletvekilimiz Anayasa Mahkemesi’ne başvurmuşken, Meclis’in geçmiş uygulama ve içtihatları yok sayılarak düşürüldü. Millet iradesiyle inatlaşanlara, millet sandıkta dersini verir” dedi.

    ‘BİZİ SOKAĞA ÇEKMEYİ BAŞARAMIZSINIZ’

    Öztrak, Berberoğlu’nun kendisinin 40 yıl arkadaşı olduğunu belirterek, “Ne yaparsanız yapın. Ne Enis’ten ne de CHP’den; Kuran için, ezan için, bayrak için, vatan için, millet için, işgalcilere karşı göğsünü siper eden Kuvayımilliye ruhu dışında bir şey çıkaramazsınız. Bizi sokağa çekmeyi başaramazsınız. Ama yumuşak başlıyız dediysek de uysal koyun olmadığımızı, bileceksiniz, öğreneceksiniz” diye konuştu.