Kategori: Chp

  • CHP liderinden ‘Berberoğlu kararı’ tepkisi

    CHP liderinden ‘Berberoğlu kararı’ tepkisi

    CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Enis Berberoğlu’nun milletvekilliğinin düşürülmesine tepki göstererek, “Benim bu millete bir sözüm var, hangi bedel, hangi engel çıkarılırsa çıksın bu memlekete hakkı, hukuku, adaleti getireceğiz. Bedeli ne olursa olsun, bu bedeli ödemeye hazırız” dedi.

    CHP lideri Kılıçdaroğlu, dün Enis Berberoğlu hakkında verilen hükmün okunması sonrası milletvekilliğinin düşürülmesine tepki gösterdi. Kılıçdaroğlu, “Enis Berberoğlu’nun milletvekilliği düşürüldü. Haksız yere düşürüldü. Hukuka, anayasaya aykırı olarak düşürüldü. Bunu tartışıyoruz, Enis Berberoğlu saygın bir gazeteci, saygın bir siyasetçi. Türkiye’yi bilen, Türkiye koşullarını bilen, tarihini bilen değerli bir insan Enis Berberoğlu” dedi.

    “Haksız yer mahkum edildi” diye sözlerini sürdüren Kılıçdaroğlu, “Adaletsiz yere mahkum edildi. Demokrasinin, adaletin olmadığı yerde bu tür olaylarla karşılaşıyoruz. CHP olarak, koşullar ne olursa olsun demokrasiyi, hakkı, hukuku ve adaleti sonuna kadar savunacağız. Bu memlekete gerçek bir demokrasi gelene kadar mücadele edeceğiz. Bu memlekete hak, hukuk ve adalet gelinceye kadar mücadele edeceğiz. Daha önce de söylemiştim, bu mücadelede bir bedel ödenecekse bu bedeli önce CHP’liler ödeyecek, diye. Enis Berberoğlu o bedeli ödeyenlerden birisidir” ifadelerini kullandı.

    CHP lideri konuşmasında şunları söyledi:

    “Anayasaya aykırı, Enis Berberoğlu Yargıtay kararından sonra tekrar milletvekili seçildi. AYM’ye başvurdu. Haksızlığı oraya götürdü. Adalet, hak, hukuk istiyordu. 83’üncü maddenin gereği yapılmadı. Adaletin olmadığı yerde hukuk, anayasa olmuyor, TBMM vesayetten kurulmuyor.

    Benim bu millete bir sözüm var, hangi bedel, hangi engel çıkarılırsa çıksın bu memlekete hakkı, hukuku, adaleti getireceğiz. Bedeli ne olursa olsun, bu bedeli ödemeye hazırız.”

  • Milletvekilliği düşürülen Berberoğlun’dan ilk açıklama

    Milletvekilliği düşürülen Berberoğlun’dan ilk açıklama

    Milletvekilliği düşürülen Enis Berberoğlu, CHP Genel Merkezi’nde düzenlediği basın toplantısında kalan 18 aylık cezasını yatmak için teslim olacağını belirterek çıktığı günden bu yana demokrasi koşullarında bir gelişme olmadığını belirterek kararın kendisi için bir sürpriz olmadığını söyledi.

    ”Demokrasi için bir bedel ödenecekse bu bedeli önce CHP’liler öder” diyen Berberoğlu, basın mensuplarından helallik istedi.

    ADALET YÜRÜYÜŞÜ

    CHP milletvekili Enis Berberoğlu MİT TIR’ları haberi yüzünden casuslukla suçlanıp 25 yıl hapse çarptırılmıştı. Peş peşe gelen tartışmalı kararlar üzerine CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu 15 Haziran 2017 günü Ankara’dan yola çıkarak İstanbul’da sona eren 24 günlük tarihi Adalet Yürüyüşü’nü gerçekleştirmişti.

    Berberoğlu hakkındaki karar, Yargıtay tarafından 9 Ekim 2017 tarihinde bozulmuştu. Yeniden yargılanan Berberoğlu 13 Ekim 2018’de 5 yıl 10 ay hapis cezasına çarptırılmıştı.

  • Kılıçdaroğlun’dan Enis Berberoğlu açıklaması

    Kılıçdaroğlun’dan Enis Berberoğlu açıklaması

    CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu: Enis Berberoğlu’nun Milletvekilliğinin düşürülmesi, içinde yaşadığımız 20 Temmuz Sivil Darbe sürecinin bir sonucudur, millet iradesinin yok sayılmasıdır. Adaleti, hakkı ve hukuku sağlamak için demokrasi mücadelesine devam edeceğiz.

  • Çav Bella tutuklusu tahliye edildi

    Çav Bella tutuklusu tahliye edildi

    Cami hoparlörlerinden ‘Çav Bella’ marşı çalınmasına ilişkin sosyal medyada yaptığı paylaşım nedeniyle tutuklanan eski CHP İzmir İl Başkan Yardımcısı Banu Özdemir, tahliye edildi.

    Gazeteci Barış Yarkadaş, haberi Twitter hesabından “İzmir 50. Sulh Ceza Mahkemesi, arkadaşımız Banu Özdemir’i TAHLİYE etti. Banu’nun babası Nevzat Abi ile az önce konuştum. Şimdi Şakran Cezaevi’ne gidip Banu’yu alacaklar. Darısı, Eren Yıldırım ve diğer tutukluların başına…” sözleriyle duyurdu.

  • CHP’li Özel’den flaş Akar ve Fidan iddiası

    CHP’li Özel’den flaş Akar ve Fidan iddiası

    CHP Grup Başkanvekili Özgür Özel yazılı açıklamasında, eski Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun bir televizyon programında 2015 yılı YAŞ toplantısına yönelik açıklamalarına ilişkin değerlendirme ve eleştirilerde bulundu.

    Davutoğlu’nun “söz konusu Şura’da emekliye sevk edilerek tasfiye edilecekler arasında bulunan Mehmet Dişli’nin emekliliğe sevkinden son gece vazgeçildiğini” açıkladığını aktaran Özel, “15 Temmuz darbe girişiminin arkasında yer alan Akın Öztürk ve Mehmet Dişli’ye ilişkin MİT raporlarının söz konusu Şura’ya getirilmesine rağmen bu kişilerin tasfiye edilmediğini, ayrıca FETÖ ile irtibatı ve iltisakı bulunan general/amiral ve albayların da tasfiyesinin engellendiğini” iddia etti.

    AKAR VE FİDAN İDDİASI

    Söz konusu MİT Raporu’nun kamuoyuyla paylaşılması gerektiğini ileri süren Özel, şöyle devam etti:

    “Kara Kuvvetleri Komutanı sıfatıyla Şura’ya katılan Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar’ın da Mehmet Dişli ve Akın Öztürk’ün dosyaları başta olmak üzere ilgili raporda yer alan TSK personeline yönelik işlemlerde ne yönde tutum aldığı kamuoyunca bilinmelidir. Yine ilgili rapora rağmen Mehmet Dişli’nin dönemin Genelkurmay Başkanı Akar ile bu kadar yakından çalışmaya devam etmiş olması ve karargahın en kritik noktalarına ve en mahrem bilgilere erişebilecek görevde tutulmasına neden izin verildiği de yanıtlanmalıdır. Yine dönemin Genelkurmay Başkanı Akar ve dönemin MİT Müsteşarı Fidan’ın TBMM Araştırma Komisyonu’na çağrılmasına rağmen gitmemelerinin arkasında da bu raporun olabileceği anlaşılmaktadır.”

  • Öztrak: “Kaygılarımızda maalesef haklı çıkmaya başladık”

    Öztrak: “Kaygılarımızda maalesef haklı çıkmaya başladık”

    CHP’li Öztrak, partisinin Merkez Yönetim Kurulu (MYK) toplantısının ardından basına açıklama yaptı. Öztrak ilk olarak, Suriye’nin İdlib kentinde devriye görevindeyken meydana gelen patlamada ağır yaralanan ve kaldırıldığı hastanede şehit olan Piyade Teğmen Canbert Tatar’ı rahmetle andı.

    27 Mayıs darbesinin 60’ıncı yıl dönümü olduğunu hatırlatan Öztrak, “Biz; padişahlığı yıkan, emperyalistleri ülkesinden kovan ve sonunda da ‘Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir’ diyen bir mazinin sahipleriyiz. CHP olarak millet iradesi üzerinde askeri, sivil hiçbir darbecinin vesayetini kabul etmeyiz. Bu vesileyle; 59 yıl önce kaybettiğimiz Adnan Menderes’i, Fatin Rüştü Zorlu’yu, Hasan Polatkan’ı bir defa daha rahmetle anıyoruz” dedi.

    ‘ŞİDDETİ KABUL EDEMEYİZ’

    Koronavirüs salgını nedeniyle Ramazan Bayramı’nı milletçe buruk geçirdiklerini belirten Öztrak, “Bayramda, Tekirdağ Çorlu’dan, Edirne’den, İstanbul’dan, Adana’dan, kamu görevlilerinin vatandaşa uyguladığı şiddete ilişkin kabul edilemez görüntüler de geldi. Kuşkusuz polislerimiz, güvenlik güçlerimiz bu salgın döneminde, çok zor şartlarda fedakarca görev yapıyorlar. Hepsine minnet borcumuz var. Ancak, vatandaşa sebepsiz yere şiddet uygulanmasını kabul edemeyiz. Görevleri milletimizi korumaktır, dövmek değildir” diye konuştu.

    ‘GERÇEK İŞSİZLİK SAYISI 9 MİLYONU AŞTI’

    Koronavirüs salgını sırasında hükümetin ekonomi politikalarını değerlendirene Öztrak, şöyle konuştu:
    Sayın Genel Başkanımız ve bizler, böyle bir program için öneri üstüne öneri getirdik. ‘Ekonomimizin üretim ve istihdam kapasitesi daha fazla ezilmesin, milyonlarca yoksulumuza yeni yoksullar eklenmesin’ diye uğraştık, durduk. Şimdi kaygılarımızda maalesef haklı çıkmaya başladık.

  • Çiller Ailesi’nin torpilli arsası için CHP harekete geçti!

    Çiller Ailesi’nin torpilli arsası için CHP harekete geçti!

    Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, geçen hafta askıya çıkardığı ve Sözcü’nün gündeme getirdiği imar planı değişikliği ile Çiller’in oğlunun yönetiminde olduğu şirkete ait Kilyos’taki 30 dönümlük arazinin inşaat hakkını 5 kat arttırmıştı.

    İmar planı ile ‘düşük yoğunluklu konut alanı’ fonksiyonu, ‘turizm tesis alanı’ olarak değiştirilmiş ve 4 bin 586 metrekarelik inşaat alanı, 24 bin metrekareye çıkarılmıştı.

    CHP İstanbul Kent Hakları İzleme Kurulu konuyla ilgili açıklama yaparak Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın plan değişikliği kararına itiraz edeceklerini ve dava açacaklarını duyurdu.

    ”SİYASİ RÜŞVET Mİ?”

    CHP İstanbul Kent Hakları İzleme Kurulu’ndan yapılan açıklamada şöyle denildi:Karadeniz’in tam kıyısındaki bu bölgeye yoğun betonlaşma getirecek ve ulaşım sistemini de aşırı zorlayacak bu rant düzenlemesi kesinlikle kabul edilemez. Ayrıcalıklı imar rantına izin vermeyeceğiz.

    İBB’nin haklı olarak itiraz ettiği bu ayrıcalıklı imar düzenlemesi kabul edilecek olursa, mevcut koşullarda 4 bin 586 metrekarelik inşaat hakkı 24 bin metrekareye çıkacak, yani 5 kat artacak, imar yolları genişliği 10 metreden 7 metreye düşecek.

    Arazinin sahibi şirketin yönetim kurulunda eski Başbakanlardan Tansu Çiller’in oğlunun da yer alması, ‘Bu bir siyasi rüşvet mi?’ sorusunu akıllara getiriyor.

    ”İSTANBUL SİZİN ARPALIĞINIZ DEĞİL”

    İstanbul, sizin arpalığınız değildir. 16 milyon İstanbulluyu hiçe sayarak ve İstanbul’’ daha da yorarak bir yere varamazsınız.

    İstanbul halkını ve onun seçilmiş yönetimi olan İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ni dışlayarak İstanbul’a haksız müdahale etmekten vazgeçin.

    Bu kentin doğasını, denizini, kıyısını daha fazla tahrip etmenize, Kilyos’ta ayrıcalıklı imar rantına izin vermeyeceğiz.

  • Kılıçdaroğlu’ndan canlı yayında çok önemli açıklamalar

    Kılıçdaroğlu’ndan canlı yayında çok önemli açıklamalar

    CHP lideri Kılıçdaroğlu, Fox TV’de İsmail Küçükkaya’nın sunduğu Çalar Saat programına katılarak, gündeme ilişkin soruları yanıtladı.

    Ramazan Bayramı’nda yakınlarıyla vatandaşlarla siyasilerle olan temaslarını anlatan Kılıçdaroğlu, bayramın iyi geçtiğini söyledi.

    Toplumun her kesimine dokunmak, her kesimin sorunlarını dinlemek ve o sorunlara çözüm üretmek için çaba gösterdiklerini dile getiren Kılıçdaroğlu, yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgını süresince her CHP’li belediyenin bölgesinin özelliklerini görerek politikalar oluşturduğunu, herkesin CHP’li belediyeleri alanda gördüğünü anlattı.

    Bütün bunlara bakıldığında devletin ne kadar rahat ve kolay yönetilebileceğinin görüldüğünü savunan Kılıçdaroğlu, “En rahat yönetilebilecek kurum devlet yönetimidir. Çünkü devlet yönetiminde herkesin görevi yasalarla, yönetmeliklerle, tüzüklerle belirlenmiştir. Cumhurbaşkanı’nın görevi nedir, var zaten orada. Bakanların, odacının, hemşirenin, doktorun, genel müdürün görevi nedir? Herkes kendi görevini yaptığı zaman zaten devlette her şey saat gibi çalışır.” diye konuştu.

    Siyasi partilerin ülkenin ortak sorunlarına çözüm üretmek için bir araya gelmesi gerektiğine işaret eden Kılıçdaroğlu, “Bizim siyasetçiler olarak elbette farklı görüşlerimiz olacak. Herbirimiz ayrı partiyiz, ayrı programlarımız var. Ama sonuçta hepimizin ortak hedefi nedir? Türkiye’yi nasıl büyütebiliriz, evdeki ekmeği nasıl büyütebiliriz, evde tencere sürekli nasıl kaynar, nasıl herkese istihdam yaratabiliriz, nasıl mücadele ederiz, Türkiye’nin gelirlerini nasıl artırabiliriz? Bütün bunların hepsini oturup konuşmak lazım. Geçmişte liderler turu yapılırdı, en önemli meseleler dile getirilirdi, bir kişi yönetirdi toplantıyı. Dolayısıyla her parti kendi görüşünü aktaracak.” ifadesini kullandı.

    “FARKLI DÜŞÜNCELER ZENGİNLİKTİR”

    CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, siyasi parti liderlerinin aynı masa etrafında toplanmasını iktidarın kabul etmediğini ileri sürerken, gerekçeyi bilmediğini söyledi.

    Kılıçdaroğlu, “Diğerlerini ayrı, kendisini ayrı tutuyor. Kendisini herkesin üstünde görüyor. Bu bildiğimiz kibir dediğimiz bir tutum. Kişinin kibre teslim olması, kibrin tutsağı olması kadar yanlış bir şey yok. İnanç açısından da insan hakları açısından da son derece yanlış bir olay. Kibirlenmeyin ya, niye kibirleniyorsun kardeşim? Herhangi bir siyasi partiyle oturup konuşabilirsin, tartışabilirsin. Uygarca tartışabiliriz. Elbetteki farklı düşünceler olacaktır. Farklı düşünceleri zaaf olarak görmek kadar yanlış bir şey yok. Farklı düşünceler zenginliktir.” diye konuştu.

    Kılıçdaroğlu, “Cumhurbaşkanı ile bir araya gelseniz ve sizden tavsiyede bulunmanızı istese, ona neler söylerdiniz?” sorusuna şu karşılığı verdi:

    “Önce gergin olmamasını, toplumun her kesimini kucaklamasını, devlette ciddi bir israf var israfın önlenmesi için ciddi çaba harcamasını, arada bir vatandaşlarla oturup konuşmasını, toplum arasında, sivil toplum örgütleri arasında ayrımcılık yapmamasını, Ekonomik ve Sosyal Konseyi hemen harekete geçirmesi gerektiğini, bu ülkenin sanayicisi, esnafı, çiftçisi var, onlarla arada bir konuşmasını, onların dertleri var onları nasıl çözeceğini onlardan dinlemesini isterdim. Belli aralıklarla siyasi partilerin genel başkanlarını davet edip onların düşüncelerini almalarını veya bir bayram gününde ortak fotoğraf dolayısıyla Türkiye’de birliğin ve bütünlüğün ne kadar önemli olduğunu göstermesini isterdim. Ayrıca kendisinin partinin genel başkanlığından ve parti üyeliğinden istifa edip tarafsız bir cumhurbaşkanı olmasını isterdim. Çünkü Anayasa’ya göre cumhurbaşkanları tarafsızdır, tarafsızlık üzerine görev yapacaklarına dair namusları ve şerefleri üzerine yemin ediyorlar. Ona uymasını, dolayısıyla tarafsızlık ilkesi içerisinde bütün siyasi partilere eşit mesafede olmasını söylerdim. Elbette her kişinin bir siyasi görüşü var. Sayın Erdoğan da sandığa gidip oy kullanırken kendi düşündüğü, inandığı partiye oyunu verir. Kimse ‘Neden buraya oy verdin?’, ‘Sandığa gitme.’ demiyor. Ama tarafsızlık ilkesi çok önemli.”

    “DEVLET ADALETLE YÖNETİLİR”

    Devlet yönetiminde tarafsızlık ilkesinin çok önemli olduğunu anlatan Kılıçdaroğlu, konuşmasını şöyle sürdürdü:

    “Vatandaş ‘Türkiye’de adalet var mı?’ diye yapılan bütün anketlerde adaletin olmadığını söylüyor. Adalet olsaydı adalet yürüyüşü mü yapardık? Adalet hava gibidir, hava kirli olduğu zaman siz havanın değerini ve önemini anlarsınız. Adaletsizliği beslerseniz ülkeyi yönetemezsiniz. Devlet adaletle yönetilir. Eğer bir siyasetçi adaleti kendi yönetim anlaşının birinci noktasına, birinci evrene koymuyorsa o asla iyi bir yönetici değildir.”

    İş başına geldiğinde partili-partisiz ayrımı yapmayacağını dile getiren Kılıçdaroğlu, “Cumhurbaşkanı dediğiniz kişi tarafsız olmak zorundadır. Cumhurbaşkanı dediğiniz kişi devletin sigortasıdır. Sigortası attı mı her şey biter. Neden devletin sigortasıdır? Bir sorun çıktığı zaman sorunu çözmek için siyasi partileri o davet eder. ‘Gelin beyler, memleketin bu kadar derdi var ne kavga ediyorsunuz, gelin bakalım bu sorunu nasıl çözeceğiz.’ diyen. Şimdi bunu söyleyebilecek makam yok.” ifadelerini kullandı.

    “EK BÜTÇE YAPILMALI”

    Kılıçdaroğlu, Kovid-19 sürecinin çok daha başarılı yönetilebileceğini, kaynakların daha verimli kullanılabileceğini dile getirdi.

    Partisinin ve partisiyle hareket eden ittifakının seçimi kazanması halinde ilk yapacakları şeyin devlette tasarruf olacağını ifade eden Kılıçdaroğlu, pandemi sürecinde ek bütçe yapılması ve orta vadeli programın yenilenmesi önerilerinde bulundu.

    Bu yıl yüzde 5 büyümenin gerçekleşmeyeceğini, milli gelirin azalacağını anlatan Kılıçdaroğlu, şunları kaydetti:

    “Pandemi sürecinde 256 bin iş yeri kapandı. Kapanan iş yerlerinin sahipleri kiradaysa ne yapacaksınız? Demeniz lazım ki, ‘Senin 3 ay kiranı ben ödeyeceğim.’ Milyonlarca işçi vardı o kapatılan iş yerlerinde. Diyecek ki, ‘Senin 3 aylığını da ben ödeyeceğim.’ Sosyal devlet budur. Bu yeteri kadar yapılmadı. Bu insanların banka kredi kartı borcu, tüketici kredisi borcu yok muydu? Vardı. Ne yapması lazım bir sosyal devletin? ‘Kredi kartı borcu için hiç korkma ben bankalarla oturup konuşuyorum onlar 1 yıl süreyle erteliyorlar. Senin faizini de ben ödeyeceğim.’ diyebilir. Evinde oturan adamın borcu arttı ama devletten döviz garantili ihale alanların oturdukları yerde gelirleri arttı. Onlar bir özveride bulundu mu? Hayır, hiçbir özveride bulunmadı.”

    “BU BANKANIN İTİBARIYLA OYNAMAMAK LAZIM”

    Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu’nun 2015’teki Yüksek Askeri Şura’da, MİT’ten gelen rapor üzerine FETÖ darbe girişimini yöneten sözde “yurtta sulh konseyi” üyesi eski Tümgeneral Mehmet Dişli’nin emekliye sevk edilmesi konusunda ısrarcı olduğuna ilişkin sözlerinin hatırlatılması üzerine Kılıçdaroğlu, şunları söyledi:

    “O aşamada dosyaya müdahale edip Mehmet Dişli’nin emekli edilmemesini sağlayacak güç kimdir? MİT değil, çünkü o raporunu vermiştir. Başbakan değil, emekli edilmesini istemiştir. Onun üstündeki güç kimdir? MİT Başkanı ve dönemin Genelkurmay Başkanı neden Meclis’te kurulan 15 Temmuz Darbe Girişimi’ni Araştırma Komisyonu’na gelip bilgi vermediler? Niçin izin verilmedi? Bu olayın bilinmeyen, karanlık çok noktası var.”

    DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan’ın, CHP’nin İş Bankası hisselerine el konulması ve iade edilmesine önceki yıllarda onay vermediğine ilişkin açıklamalarının hatırlatılması üzerine Kılıçdaroğlu, İş Bankası hisselerini sadece temsil ettiklerini, bankadan bir gelirleri olmadığını, Atatürk’ün vasiyetini yerine getirdiklerini, bankanın içişlerine karışmadıklarını anlattı.

    İş Bankası’nın Türkiye’nin en güçlü, dünyanın en saygın milli bankalarından birisi olduğunu vurgulayan Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:

    “Bu bankanın itibarıyla oynamamak lazım, ismini sık sık siyaset arenasına taşımamak lazım. Bankayı denetliyor musunuz? Denetliyorsunuz. Bankada bir yanlışlık varsa gidip zaten denetliyorsunuz. Hazine temsilcisi var. BDDK günün 24 saati denetliyor. Peki neden illa İş Bankası? Hep darbe dönemlerinde olmuştur bu. Kenan Evren de yaptı. Şimdi de 20 Temmuz sürecinden sonra aslında bir sivil darbe yaşıyoruz. İlla İş Bankası’na ‘CHP’nin oradaki temsil yetkisini CHP’nin elinden alacağız. Bunu Hazine’ye vereceğiz’ ya da bir başka yer planı bilmiyoruz. CHP’yi tahrik etmek istiyorlar. İşte CHP sokağa çıksın, itiraz etsin.”

    “KESİNLİKLE PROVOKASYON”

    Adana CHP Yüreğir Gençlik Kolları Başkanı ve İzmir’de bazı camilerin hoparlörlerinden müzik yayını yapılması ilişkin sosyal medyada paylaşımda bulunan Banu Özdemir’in tutuklanmasına ilişkin soruyu yanıtlarken Kılıçdaroğlu, “Erdoğan, toplumun yaşadığı derin sarsılmayı toplumun gözünden kaçırmak için bir düşman yaratma zorunda. Ona göre düşman da CHP. CHP’yi her konuşmasında kuralsız bir şekilde suçluyor.” iddiasında bulundu.

    Yüreğir Gençlik Kolları Başkanı’nın Adana’daki Vefa Grubu’nun gönüllüsü olduğunu aktaran Kılıçdaroğlu, Adana’da CHP’li belediyelerin, yardımları dağıtmak için vali ve kaymakamın istediği üzerine 195 personel görevlendirdiğini, 65 de araç verdiğini kaydetti.

    Kemal Kılıçdaroğlu, İzmir’de bazı camilerin hoparlörlerinden müzik yayını yapılmasına ilişkin İzmir İl Başkanı’nı aradığını ve Cumhuriyet Savcılığına suç duyurusunda bulunmaları gerektiğini söylediğini ve Büyükşehir Belediye Başkanı’nın yaptığı basın toplantısında olayın kınandığını anlatarak, “Eski bir partili kendi Twitter hesabından internet sitelerinden aldığı bir şeyi paylaşıyor. Bunu da tutukladılar. Peki bu mu yapmış? Hayır. Bunu kim yaptıysa niye bulmuyorsun da CHP’yi suçluyorsun. Kesinlikle provokasyon.” açıklamasını yaptı.

    “BABACAN VE DAVUTOĞLU AÇIKLAMASI”

    Biz şu anda her şeyimizle hazırız. Alanlardayız. Onlar erken seçim desin ya da demesin. Ekrem İmamoğlu’nun seçimi kazanmasını nasıl yaptılar. YSK’da kumpas kurdular. Şimdi Ali Babacan ve Davutoğlu için de kumpas kuruyorlar. Bu kumpası bozmak benim boynumun borcudur.

  • CHP’li 11 Başkan’dan ortak bayram mesajı

    CHP’li 11 Başkan’dan ortak bayram mesajı

    CHP’li 11 büyükşehir belediye başkanı ortak yayınladığı videoda Ramazan Bayramı öncesi birlik, beraberlik mesajı verdi.

    CHP’li 11 büyükşehir belediye başkanının sosyal medya hesaplarından ‘Bir Tanesin Türkiyem’ başlıklı bir video yayınlandı.

    Her başkanın sosyal medya hesaplarında aynı anda yayınlanan videoda, “Her zaman olduğu gibi bu zor dönemde de halkımızla, devletimizle, belediyelerimizle; 81 il, 1 tane Türkiye anlayışıyla beraberiz” mesajları yer aldı.

    Paylaşılan videoda başkanların farklı yerlerde çekilmiş görüntüleriyle birlikte birbirlerine mesajlarına yer verildi.

    Videoda İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu, Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş, İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer, Adana Büyükşehir Belediye Başkanı Zeydan Karalar, Eskişehir Büyükşehir Belediye Başkanı Yılmaz Büyükerşen, Aydın Büyükşehir Belediye Başkanı Özlem Çerçioğlu, Antalya Büyükşehir Belediye Başkanı Muhittin Böcek, Muğla Büyükşehir Belediye Başkanı Osman Gürün, Mersin Büyükşehir Belediye Başkanı Vahap Seçer, Tekirdağ Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Albayrak, Hatay Büyükşehir Belediye Başkanı Lütfü Savaş’ın sırasıyla yayınlanan mesajları şu şekilde:

    “İstanbullunun uzattığı el Ankara’da sımsıkı tutuluyorsa, Ankara’da Anıtkabir’e özlemle bakan gözler İzmir’de marş olup söyleniyorsa, İzmir’in gurur dolu marşlarına eşlik ediyorsa Adana’nın yanık sesleri, memleket sevdasını bereketli topraklarında filizlendiren şehir Adana’dan Yunus’un hoşgörü diyarı Eskişehir’e selam olsun. Mustafa Kemal’in bağımsızlık ateşiyle yoğrulmuş Eskişehir topraklarından filizlenen kardeşlik türküsü, efeler diyarı Aydın’ın kahramanlık ezgileriyle harman oluyorsa, Aydın’ın ata tohumları Antalya’da yeşeriyorsa, zeybeklerin dik duruşu gururlandırıyorsa Muğla’yı, Muğla’da esen birliktelik rüzgarı rahatlatıyorsa Mersin’i, Akdeniz dalga dalga selamlıyorsa Tekirdağ’ı, Tekirdağ’da doğan Çınar bebek güldürüyorsa Hatay’daki Mehmetçiğin yüzünü, Mehmet Çavuş’un vatan aşkı sarıyorsa 81 ili…”

    ’81 farklı il, bir tane Türkiye’yiz’

    Videonun sonunda ise başkanların şu ortak mesajına yer verildi:

    “Demek ki biz biriz, birlikteyiz. 81 farklı il, bir tane Türkiye’yiz. Her zaman olduğu gibi bu zor dönemde de halkımızla, devletimizle, belediyelerimizle 81 il, bir tane Türkiye anlayışıyla beraberiz. Bir tanesin Türkiyem. Birlikte başaracağız.”

  • CHP’den “Çav Bella” şarkısına suç duyurusu

    CHP’den “Çav Bella” şarkısına suç duyurusu

    Dün İzmir’de camilerin ses sistemine yapılan saldırı sonucu bazı camilerde korsan müzik yayını yapılmış ve bu olay büyük tepki çekmişti. Yayınladığı sosyal medya mesajlarında olayın bir provokasyon olduğunu, mübarek Ramazan ayında camilere yapılan bu saldırının asla kabul edilemeyeceğini ifade eden CHP İzmir İl Başkanı Deniz Yücel, Cumhuriyet Başsavcılığına suç duyurusunda bulunacaklarını belirtti.

    “Tehlikeli bir provokasyon”

    Bulunacakları suç duyurusuna ilişkin açıklamalarda bulunan Deniz Yücel, şunları söyledi:

    “Kutsal mekanlarımız olan camilerimiz üzerinden yapılan saldırıyı sadece ibadethanelerimize yapılmış bir saldırı olarak görmüyoruz. Bu alçakça planlanmış olan provokasyon dini değerlerimize, inancımıza, birliğimize, kardeşliğimize ve İzmir’e yapılmış bir saldırıdır. Bizler için kırmızı çizgimiz olan bu değerlere yapılacak saldırılar asla kabul edilemez ve gereken cevap önce bizim tarafımızdan verilir. Kurtuluş Savaşımızda dinimize, namusumuza, bayrağımıza ve bağımsızlığımıza saldıranlara gerekli dersi veren İzmirliler adına, tüm Müslümanlara olduğu gibi İzmir’e ve İzmirlilere de yapılmış saydığımız bu saldırıda tavır koymak boynumuzun borcudur. Camilerimizin, güzel dinimizin ve tüm kutsal değerlerimizin provokasyon malzemesi olarak kullanılmasına CHP olarak asla göz yummadık, bundan sonra da yummayacağız. İşte tüm bu sebeplerle, yapılan bu hain saldırının fail veya faillerinin bir an önce bulunması ve bu yaptıklarının yanlarına kar kalmaması için, CHP İzmir İl Başkanlığı olarak Cumhuriyet Başsavcılığına suç duyurusunda bulunacağız. Çünkü birilerinin İzmir’i, hatta Türkiye’yi karıştırmak için nasıl tehlikeli bir provokasyon içinde olduğunu görüyoruz. Camilerimize ve kutsal değerlerimize saldıracak kadar gözü dönmüşlerin bir an önce bulunması ve adalete teslim edilmesi adına büyük bir gayret göstereceğimizden kimsenin şüphesi olmasın. Böylesine bir provokasyon sadece kınama ve mesajlarla geçiştirilemeyecek kadar hayati bir konudur. Bu bağlamda da CHP olarak ne gerekiyorsa yapmaya kararlıyız. Bulunacağımız suç duyurusuyla da bunun ilk adımı atıyoruz. Sonuç alınıncaya kadar adli sürecinde takipçisi olacağız.”

    “Bu oyuna gelmediğimizi gösterelim”

    Camilere yapılan saldırıda çalınan şarkının İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer’in seçim kampanyasında kullandığı şarkı olmasıyla ilgili yapılan açıklamalar hakkında da konuşan Yücel, şöyle devam etti:

    “İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer’e yönelik böylesine çirkin bir değerlendirme veya yakıştırma yapanları kınıyorum. Buna cevap vermek bile istemem. Ancak, bu olayın Tunç Soyer’in basında çıkan ’Çav Bella şarkısı benimle özdeşleşti’ şeklindeki açıklamasından 3 gün sonra yapılması ve çalınan şarkının Çav Bella olarak seçilmesi, çok net bir şekilde bu işin Tunç Soyer’i ve CHP’yi hedef göstermek için yapıldığının kanıtı. Provokasyon, kumpas ya da siyasi tezgah kurma yöntemleri geçmişte de uygulandı ve ülke zarar gördü. Benim tavsiyem, hangi partiden olursa olsun, hangi siyasi görüşten olursa olsun kimsenin bu yöntemlere prim vermemesi ve tuzaklara düşmemesi. Şunu açıkça ifade ediyorum; dini değerlerimize camilerimiz üzerinden yapılmaya çalışılan bu alçak saldırıda iki şey yapabiliriz. Birincisi ve bizce olması gereken, bu saldırı karşısında ortak tepkimizi gösterir, el birliği ve gönül birliği ile tüm halkımızın manevi duygularını inciten bu provokasyonun karşısında durabiliriz. Bu karşı duruşla da böylesine alçakça bir saldırı kimden gelirse gelsin, bizleri bölemeyeceklerini, oyuna getiremeyeceklerini ve dinimize yapılacak bir saldırıda omuz omuza olacağımızı gösterebiliriz. İkinci tercih olarak ise bu saldırının ucundan köşesinden, işimize gelen şekilde haksızca başkalarını suçlayarak veya hedef göstererek, bu işi ideolojik çatışmalara dönüştürerek, kutuplaştırmayı artırarak veya siyasi kaygılarla polemik oluşturarak, bu saldırıyı yapanların amaçlarına ulaşmalarını sağlarız. Biz bu iki seçenekten ilkini tercih ettik ve o yolda bu saldırının amacına ulaşmasına ve yapanların yanına kar kalmasına izin vermeyeceğiz. Diliyorum ki, bu saatten sonra İzmir’in isminin bu tartışmalarla anılmaması için, birliğimizin ve İzmir halkının yaşanan salgında gösterdiği dayanışmanın bozulmaması için, mübarek ramazan ayını bayram coşkusuyla uğurlayabilmemiz için herkes sorumlulukla davranır ve bu kirli oyuna gelmediğimizi gösteririz.”

    Yücel’in suç duyurusu dilekçesinin hazırlanmasının ardından yarın İzmir Adliyesine giderek, dilekçeyi Cumhuriyet Başsavcılığına vereceği belirtildi.