Kategori: Denizli

  • Kurutulunca değeri artıyor

    Kurutulunca değeri artıyor

    Cennet hurması üretim alanları, son yıllarda ürünün daha fazla tanınır hale gelmesi ve piyasada oldukça rağbet görmeye başlaması artış meydana geldi. Denizli’de Honaz, Sarayköy, Merkezefendi ve Pamukkale ilçelerinde oldukça yaygın olarak yetiştirilen cennet hurması, yaş ve kuru olarak tüketilebiliyor. Kilogramı yaş olarak 15-20 TL civarında satılan ürün, kurutulduğu zaman 150-200 TL gibi bir fiyatla alıcı buluyor. Cennet hurması uygun ısı şartlarında yaklaşık üç hafta içerisinde olgunlaşıyor. Cennet hurması özellikle A vitamini ve karbonhidratlarca çok zengin olması sebebiyle lifli bir meyve olduğundan sindirim sistemi için oldukça faydalı, besin ve besleyici değeri oldukça yüksek. Üreticiler kurutma işleminin hijyenik ortamlarda olmasına dikkat ettiklerini belirterek, “Kabuğu soyulduğu için kurutma işlemi araç trafiğinden, haşerattan uzakta yapılmalıdır. Üretilen ürünler İstanbul ve Ankara gibi büyükşehirlerde yoğun olarak talep edilmektedir” dedi.

    Türkiye’de Denizli ilk 5’te yer alıyor

    Denizli cennet hurması üretimi bakımından Türkiye’de 5. sırada, Ege Bölgesi’nde 1. sırada yer alıyor. 2022 yılı TÜİK verilerine göre Honaz’da 7 bin 750 dekar alanda 5 bin 197 ton cennet hurması üretimi gerçekleştiği bilgisi yer alıyor. Dekara düşen ortalama elma verimi 670 kilogram. İl Tarım ve Orman Müdürlüğü verilerine göre meyve veren yaştaki ağaç sayısı 259 bin 850 adet, meyve vermeyen yaştaki ağaç sayısı 80 bin 383 adettir. Meyve veren ağaç başına verim 20 kilogram olduğu öğrenildi. Kentte yetiştirilen meyvelerin yüzde 90’ı Honaz ilçesinde gerçekleşiyor.

    Kurutulunca 10 kat değerleniyor

    Honaz 50 dönüm bahçe içerisinde bin 800 ağacının olduğunu ifade eden üretici İsmail Sarıkaya, bahçesinin 9 yaşında olduğunu ifade etti. Ekim ayının 15’i ile 20’si arasında başlayan hasadın havalarını soğumasına kadar devam ettiğini ifade eden üretici Sarıkaya, “İşçilerimiz sabah 8 gibi gelir, kovalara kasalara toplanır daha sonra soymak için evlerimize götürülür. Burada iplerimiz ve aparatlarımız var. Bunlara asılır 15 ile 20 gün arasında kurutulur, daha sonra kasalara alınarak hijyenik ortamlarda saklanır. Buradan hale ve tüketiciye ulaştırılır. Cennet hurmasının bir kısmını kuru olarak geri kalanını yaş olarak tüketiciye sunuyoruz. Yaşı 15-20 TL iken kurunun avantajı biraz daha fazla işçiliği çok ama yaklaşık 10 katı 150-200 TL bandında alınıp satılıyor. Emeği çok fazla, bizim için iyi bir gelir kapısı oldu, kuru ayrıca yurt dışına ihracatlar için çalışmalar da var. Zirai ilaçlamayı sürekli olarak yapıyoruz. Burada en büyük sıkıntımız Akdeniz meyve sineği ve unlu bitle mücadele ediyoruz. Tuzak desteği olursa çok daha iyi olacak, maliyetler çok yüksek, girdilerimiz çok fazla. Tarım Bakanlığından istediğimiz narenciye de tuzak desteği olduğu gibi cennet elmasında da desteği olursa bizim açımızdan da çok iyi olacaktır” dedi.

    Honaz’da cennet hurması kirazı geçmeye başladı

    Son yıllarda ekonomik getirisi nedeniyle üretimin arttığını ifade eden Tarımsal Kalkınma Kooperatif Başkanı Hüseyin Top ise ilçede en fazla üretim sağlanan bir diğer ürün olan Kiraz’ı geçmeye başladığını ifade etti. 10 yılda üretimin bir hayli arttığını ifade eden Başkan Top, “Geçen sene 100 ton elma soydurdum 26 ton kurusunu sattım, 60 liradan vermiştim. Bu sene 15-17 liraya alıyoruz. Kurusunu da 150 lira diyorlar şimdilik daha fiyat belli değil. Cennet hurması bizim burada kirazı geçti. 35-40 bin ton cennet elması üretiliyor. Bundan 10 yıl önce burada hiç bir şey yoktu 10 seneden bu yana popüler şekilde devam ediyor. Tesisin üzerindeki bu kurutmayı 2020 yılında projesini Çin’den aldık. Bu tesisimiz bin 300 metrekare alana sahip kurulan yapının içindeki kurutma sistemiyle birlikte cennet hurmaları doğal ve hijyenik ortamda kurutuluyor. Güneş, yağmur, rüzgardan etkilenmeyen cennet hurmaları daha güzel bir tada sahip oluyor” şeklinde konuştu.

  • “Öğretmenlerimiz geleceğimizi inşa etmektedir”

    “Öğretmenlerimiz geleceğimizi inşa etmektedir”

    MHP Denizli İl Başkanı Mehmet Ali Yılmaz, 24 Kasım Öğretmenler Günü dolayısıyla bir kutlama mesajı yayımladı.

    Mesajında eğitime yapılan yatırımların önemine işaret eden MHP İl Başkanı Yılmaz, mesajında “Milletimizin geleceği olan nesilleri eğiten, yetiştiren değerli öğretmenlerimizin ne kadar kutsal bir görev icra ettiklerinin herkes tarafından anlaşılması ve anımsanması adına müstesna bir gündür. Fedakârca görev yapan öğretmenlerimiz, çocuklarımızın zihinlerini ve gönüllerini aydınlatmakta, ülkemizi bilgi çağının öncüsü yapma mücadelesi vermektedirler. Yarınlarımızı emanet edeceğimiz sevgili evlatlarımızı en iyi şekilde yetiştirmeleri için gayret eden saygıdeğer öğretmenlerimizin daha iyi şartlarda görev yapmaları en büyük arzumuzdur. Eğitime yapılan her türlü yatırımın aynı zamanda ülkemizin geleceğine yapıldığı aşikardır. Başöğretmenimiz Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve şehit öğretmenlerimiz başta olmak üzere ebediyete irtihal etmiş öğretmenlerimize Cenabı Hak’tan rahmet diliyor, tüm öğretmenlerimizin 24 Kasım Öğretmenler Günü’nü yürekten kutluyorum” ifadelerini kullandı.

  • Develer gövde gösterisi yaptı

    Develer gövde gösterisi yaptı

    Devecilik kültürünün önemli merkezlerinden olan Buldan’da yetiştirilen pehlivan develer, yeni güreş sezonu öncesi havutlanmalarının ardından yaptıkları gösteri yürüyüşüyle güreşlere hazır olduklarını gösterdi. Yaz döneminde beslenme ve idmanlarını yapan develer, güreş sezonunun başlamasıyla birlikte hazırlıklarını tamamladı.

    Buldan’da iki devesinin bakımlarının yaparak güreşlere hazırladıklarını dile getiren Safi İşçioğlu “ Bu sene deve güreşlerine iki devemizle katılacağız. Baharda güreşlerin sona ermesiyle birlikte havutlarını çıkardık. Beslenme programları yaparak, geçen sezon güreşlerde harcadıkları kilolarının yerine gelmesini sağladık. Yeni sezon öncesi de bakımlarını tamamlayarak, havutlarını giydirdik. Allah’ın izniyle başarılı bir sezon bekliyoruz. Devemizin biri Olukçu Aslan, diğeri Olukçu Hüsnü Bey. İkisi de Buldan’ı başarıyla temsil ediyor. Yeni sezonda tüm develerimize üstün başarılar diliyor, kazasız belasız güreşler geçirmelerini temenni ediyorum” dedi.

    Buldan’da yeni sezonda güreş sahalarında boy gösterecek develer, Buldan caddelerinde gövde gösterisi yaptılar. Vatandaşların yoğun ilgi gösterdiği ve fotoğraf çekildikleri develere, şal, fular, peştamal ve Buldan dokuma ürünleri hediye edildi.

    Devecilik Kültürü ve Deve Güreşleri Federasyonu (DEGÜF), tarafından Yörük kültürünün önemli geleneklerinden olan ve her yıl gerçekleştirilen deve güreşleri için 2022-2023 sezonu takvimi belirlendi. Kasım ayının son haftasında başlayacak güreşlerin, farklı il ve ilçelerde 2023 Mart ayına kadar süreceği belirtildi.

  • Tuğba Özay Işıklı Gölüne hayran kaldı

    Tuğba Özay Işıklı Gölüne hayran kaldı

    İthalat ve ihracat ürünleri ticareti yapan Skylax firmasının sahibi iş insanı Muhammed Aydın’ın daveti üzerine Çivril’e gelerek iş yoğunluğundan uzak bir gün geçiren manken ve oyuncu Tuğba Özay, Çivril’in doğası ve tarihi dokusuna hayran kaldı.

    Türkiye’nin en büyük nilüfer tarlalarından birisine ev sahipliği yapan Işıklı Gölünde tekne turu yapan Özay, “Çivril’de bulunan muhteşem doğa görselliğine sahip Işıklı Gölü’nü ziyaret ettim. Bu gölün bir özelliği de Büyük Menderes Nehri’ni besliyor olması. Haziran ayında gölün üzerini kaplayan Nilüfer Çiçekleri olağanüstü bir doğa manzarası sunuyor. Suyun üstü nilüferlerle doluyor ve siz tekneyle nilüferler arasında keyifli bir gezinti yapıyorsunuz. Bize düşen en büyük görev bu doğayı bu doğal yaşamı korumak. Değerlerimize sahip çıkmak. Birbirimizi sevmek saygı duymak. Atalarımızdan emanet aldığımız bu güzelim doğal değerlerimizi koruyarak bozulmasına izin vermeden gelecek nesillere en güzel şekilde miras olarak bırakalım” dedi.

    Tuğba Özay’ı Çivril’de ağırlamaktan mutlu olduğunu belirten iş adamı Muhammed Aydın ise “Çivril’imize hem ticari olarak hem de tanıtım katkısı yaparak hizmetlerimize devam ediyoruz. 2010 yılında kurulan firmamız ile yaptığımız ithalat ve ihracat ile ülkemize ve ilçemize ekonomik büyümesine destek veriyoruz. Bunun yanında ülkemizin sevilen isimlerini ekran yüzlerini de ilçemizde ağırlayarak ilçemizin turizm değerine katkı sağlamaya çalışıyoruz. Tuğba Özay ile Çivril’de güzel bir gün geçirdik. Işıklı gölüne hayran kaldı” diye konuştu.

    Çivril’in tanıtım faaliyetlerine katkı sağlamaya devam edeceklerini belirten Aydın, şöyle konuştu:

    “Doğduğumuz ve doyduğumuz topraklara hizmete devam edeceğiz. Ticari faaliyetlerimizin yanında birçok ismi ilçemizde ağırlamaya devam edeceğiz”

  • 2 ay ömür biçilen kayınvalidesine yaşam oldu

    2 ay ömür biçilen kayınvalidesine yaşam oldu

    Denizli’de yıllardır mücadele ettiği siroz hastalığı nedeniyle karaciğer fonksiyonları tamamen sona eren ve 2 aylık ömrünün kaldığı hekimlerce söylenen Fatma Demirbilek’e gelini yaşam oldu. Gelin Mihrican Demirbilek, örnek veren akrabalarının aksine tüm şartların uygun olduğunun belirlenmesinin ardından hiç düşünmeden karaciğerini kaynanasına bağışladı. Umutların tükenmeye başladığı anlarda gelen haberle sevinen Fatma Demirbilek’e Medicalpark Antalya Hastanesi’nde gerçekleşen başarılı operasyonla gelininden alınan karaciğer başarıyla nakledildi. Akrabalık bağı olmamasına rağmen donör ve alıcı hastanın dokularının uyum sağlaması sayesinde gerçekleşen nakil sonrası taburcu olan gelin Mihrican Demirbilek, eski sağlığına kavuşmaya başladı. Kayınvalide Fatma Demirbilek ise taburcu olabilmek için artık gün sayıyor.

    “Karaciğer ve damar yapısı uyumlu çıktı”

    Donör ve alıcının damar ve karaciğer yapılarının uyumlu olduğunu kaydeden Medicalpark Antalya Hastanesi Organ Nakli Uzmanı Prof. Dr. İbrahim Aliosmanoğlu, “Yaklaşık 13- 14 gün önce Fatma Hanım ve gelini Mihrican Hanım bize karaciğer nakli için başvurdular. Fatma Hanım’ın sirozu mevcuttu ve karaciğer nakli aşamasına gelmişti. Mihrican Hanım’ın kan grubu uygun olduğu için ameliyat öncesi tahlillerini yaptık. Mihrican Hanım’ın tüm yapılan tüm tahlilleri, karaciğerinin büyüklüğü, damar yapıları, kan testleri hepsi uygun çıkınca ameliyat günlerini belirledik. Karaciğer naklini gerçekleştirdik. Vericiyi taburcu ettik, kontrole geldi. Hatta bugün gayet iyi. Fatma Hanım da iyileşiyor. Birkaç gün içinde taburcu olacaktır. Genel durumu da gayet iyi şu an. Umarım ömür boyu sağlıklı bir hayat geçirirler” dedi.

    “Biz hiçbir zaman gelin-kaynana çatışması yaşamadık”

    Yaşadığı siroz hasatlığı nedeniyle karaciğer fonksiyonları sona eren ve hekimlerce 2 aylık ömrünün aldığı söylenen Fatma Demirbilek de yeniden yaşama tutunma sevinci yaşadığını kaydederek, “Karaciğerim iflas etmişti. Sağ olsun gelin kızım bana ciğerini verdi. Ondan Allah razı olsun. Çok teşekkür ederim. Biz hiç gelin kaynana çatışması yapmadık. Anne kız gibiyiz” diye konuştu.

    “2 aylık ömrünün kaldığı bilgisi beni çok üzmüştü”

    Karaciğer donörü olarak kayınvalidesine hayat olan gelin Mihrican Demirbilek ise, “Annemin 2 aylık ömrü kaldığını öğrenmiştim ve çok üzüldüm. ‘Karaciğerimi vereyim, ona hayat olayım’ istedim. Daha sonrasında işte geldik buraya. Hastanemizde ameliyatımızı olduk, her şey başarılı geçti, Şükürler olsun annem sağlığına kavuşacak. Ben sağlığıma kavuştum. Sıra annemde inşallah. Bizde hiç gelin-kaynana çatışması olmadı. İnşallah bundan sonra daha da güzel olacak” dedi.

    “Bir tarafta annem, bir tarafta eşim”

    Yaptığı fedakarlık için eşine teşekkür eden Murat Demirbilek de yaşadığı duygu dolu anları şöyle paylaştı:
    “Bu olay gerçekten beni çok derinden etkiledi. Bir tarafta annem, bir tarafta eşim. Annemin 2 aylık ömrünün kaldığını öğrendik. Bu bizi çok üzdü. Eşim ‘Ben karaciğerimi verebilirim’ dedi. Duygu yüklü bir süreç başladı benim için. Bir tarafta annem, bir tarafta eşim Allah’a şükürler olsun. Baştan sona kadar işlerimiz hep yolunda gitti. Allah’ıma şükürler olsun. Şu anda yavaş yavaş sağlıklarına kavuşuyorlar. Bu bizi çok sevindiriyor. Alışagelmiş gelin kaynana ilişkisinin aksine gerçekten anne kız edasıyla bu zorlu süreci atlattılar. Kendilerine sağlık diliyorum. Kendilerine çok teşekkür ediyorum, inşallah uzun ömürler versin Rabbim onlara. Gerçekten eşime de çok teşekkür ederim.”

    “Eşim Antalya’da şifa buldu”

    Tedavi süreci ve sonrasındaki zorlu süresi anlatırken gözyaşlarına hakim olamayan Fatma Demirbilek’in eşi Mehmet Demirbilek ise, “Gelinim Mihrican’a çok teşekkür ediyorum. Bizim tekrar yaşama tutunmamızı sağladı. Çok duyguluyum. Kendisine ne kadar teşekkür etsem azdır. Değişik doktorlara gittim, ‘Eşin masada kalır’ dediler. Buraya geldik, Antalya’ya geldik. Buradaki doktorlar bize çok yüksek bir oranda masada kalmayacağı güvenini verdiler. Eşim ve gelinim burada karaciğer organ naklini gerçekleştirdiler ve başarılı bir operasyon yapıldı. Bundan çok mutluyum. Gelinim şu anda ayakta ama eşim de yavaş yavaş yürümeye de başlıyor. Çok teşekkür ediyorum” şeklinde konuştu.

  • Araç sahiplerine kış lastiği uyarısı

    Araç sahiplerine kış lastiği uyarısı

    Denizli’de 1 Aralık’ta başlayacak kış lastiği uygulaması öncesinde lastikçilerin önünde yoğunluk oluşmaya başladı. Yazlık lastiklerini kışlık lastiklerle değiştirmek isteyen araç sahipleri, lastikçilerin yolunu tuttu. 1 Aralıktan sonra araçlarında kışlık lastik taktırmayanlara bin 152 TL ceza kesilecek.

    Kış lastiği uygulaması öncesinde yoğunluğun arttığı Denizli’nin Acıpayam İlçesinde de oto lastikçi Melih Göçtü, sürücülere önemli uyarılarda bulundu. Acıpayam’da kış aylarının soğuk geçtiğini, kar yağışı ve buzlanmanın sık görüldüğünü anlatan oto lastikçi Melih Göçtü, sürücülerin kaliteli kış lastiklerine yönelmesini tavsiye etti.

    Kışlık lastiklerin vakumlu ve en 8 milimetre civarında diş derinliğine sahip olması gerektiğine dikkat çeken Göçtü, “Kış lastiği uygulaması 1 Aralıkta başlıyor. Ticari araçlarda kış lastiği takma zorunluluğu var. Binek araçlarda zorunluluk yok ama sağlığınız için takılmasını öneriyoruz. Biz burada 15- 20 dakikada balansıyla birlikte yazlık lastikleri söküp kışlık lastiklerle değiştiriyoruz. Bunun için boşu boşuna ceza yemeyin. Kış lastiği uygulamasının son günü ise 1 Nisan. Çok yoğun çalışıyoruz, sabah 07.00’da başlıyoruz, gece geç saatlere kadar devam ediyoruz.” dedi.

  • Önce vurdu sonra hastaneye yetiştirdi

    Önce vurdu sonra hastaneye yetiştirdi

    Denizli’de, dün gece saatlerinde B.S., adlı kişi, arkadaşı H.S. tarafından hastaneye kafasından vurulmuş halde araçla getirildi.

    Ağır yaralanan B.S.’nin tedavisi hızlı şekilde başlarken H.S.’ de ekiplerce gözaltına alındı. Verdiği ilk ifadede ne olduğunu bilmediğini söyleyen şüpheli H.S., yapılan inceleme sonrasında polislerin konuyu anladığını fark ederek arkadaşı B.S.’yi kendisinin silahla itiraf etti. Şüpheli H.S.’nin emniyetteki işlemleri sürerken ağır yaralanan B.S.’nin de tedavisinin devam ettiği ve hayati tehlikesinin bulunduğu öğrenildi. Hastaneye getirilen otomobil ise güvenlik ve inceleme amaçlı otoparka çekildi.

  • Denizli’de çok sayıda kaçak malzeme ele geçirildi

    Denizli’de çok sayıda kaçak malzeme ele geçirildi

    Denizli İl Emniyet Müdürlüğü Kaçakçılık Şube Müdürlüğü (KOM) ekiplerince emtia kaçakçılığının önlenmesine yönelik yapılan çalışmalarda, bir iş yerinde kaçak ürün bulunduğu yönünde bilgilere ulaşıldı. İş yerine yapılan operasyonda 49 kaçak telefon, 111 açık hat, 2 imei kopyalama cihazı, 14 sikke, 28 fişek ele geçirildi. Ekiplerce gözaltına alınan iş yeri sahibine ise 4 ayrı suçtan işlem yapıldı.

  • Motosiklet denetimleri aralıksız devam ediyor

    Motosiklet denetimleri aralıksız devam ediyor

    Denizli İl Emniyet Müdürlüğü Trafik Denetleme Şube Müdürlüğü tarafından yapılan motosiklet uygulamaları il genelinde aralıksız olarak devam ediyor. Motosikletlerin karıştığı kazaları en aza indirilmesi ve yaşanabilecek kazalarda oluşabilecek ölüm veya yaralanmaların önüne geçmek amacıyla tedbirleri sıkı tutan trafik ekipleri, araç yoğun olduğu bölgelerde motosiklet sürücülerine yönelik uygulamalar gerçekleştiriyor. Yapılan denetimlerde araç ve sürücülerin sorgularının ardından, ekipler sürücülere hız limitlerine uymaları, dikkatli olmaları ve trafik kuralarına riayet etmeleri konularında da uyarılarda bulunuyor.

    Sürücüler ve vatandaşlar tarafından da memnuniyetle karşılanan motosiklet denetimlerinin, kazaların önlenmesi ve en aza indirilmesi amacıyla önümüzdeki süreçte de devam edeceği bildirildi.

  • Mesleğini evlatlarıyla yaşatıyor

    Mesleğini evlatlarıyla yaşatıyor

    bulunan atölyesinde yarım asıra yakındır mobilya ustalığını kardeşi ile büyük bir aşk ve özenle sürdürerek sanatını devam eden Şener Soyupak, mesleğini sürdürecek çırak bulamadığı için yetiştirdiği mimar ve mühendis evlatlarından destek alıyor. Çocukluğundan bu yana emek verdiği mesleğini ailecek ayakta tutmaya çalışan Souyupak, zanaatının unutulmasından korkuyor.

    Denizli’de 1988 yılından bu yana kerestede çalışarak iş hayatına atılan Şener Soyupak (50), 16 yaşındayken el ele verdiği kardeşi Ahmet Soyupak (48) ile mobilya sektörüne yöneldi. 1998 yılında marangozlukta el emeği göz nuru olarak ürettikleri mobilyalar ile kentteki birçok vatandaşların evini süsleyen Şener Soyupak, çocukluk yaşlarından itibaren başladıkları çalışma sürecine kendileri gibi ufak yaşlardayken bulunan Cüneyt (26) ile Hüsnü (28) isimli çocuklarını da dahil etti. Yaz ayları başta olmak üzere kendi çocuklarına mesleğin inceliklerini öğreten baba Soyupak, çırak olarak eğitti Hüsnü’nün mühendis ve Cüneyt’in ise mimar olması ile işlerini daha da geliştirdi. Soyupak kardeşler, mesleklerini gelecek nesillere aktarmak isterken, mimar ve mühendis evlatlar ise bilgi ile becerileri ile babalarını mesleğine sahip çıkmaya çalışıyor.

    “Mimar ve mühendis çocuklarım işin mutfağında yetiştiler”

    Sektöre kardeşi ile birlikte çocuk yaşlarda başladığını ve uzun yıllar geçmesine rağmen bırakmadıklarını ifade eden Şener Soyupak, “Aile olarak bu el ve gönül verdik. 1998 yılından bu yana bu işlerle uğraşıyoruz. Bu mobilya sektörüne ise kerestecilik işinden girdim. Mobilya işinde sanat olduğunu fark ettiğim için buraya yöneldim. Ustaların eski bir tabiri vardır. ‘Eti senin kemiği benim’ diye. İnsanlarımız çocuklarını zanaatkar olan işlere getirmeleri gerekiyor. Ustalık ve zanaat gerektiren meslekler için yeni gençler yetişmesi lazım. Emin olun önümüzdeki dönemde bu çok daha büyüyecek. Bu sıkıntılar çok fazla gündeme gelecek. Çalıştıracak yeni gençler bulunmayacak. İki tane oğlum var. Birisi mimar diğeri mühendis ve kızım ise daha küçük. Mimar ve mühendis çocuklarım işin mutfağında yetiştiler. Çok şükür birlikteliğimiz hala devam ediyor. Yeri geliyor bize güncel sektörlerden yön veriyorlar. Ellerinden geldiğince bize yardımcı oluyorlar” dedi.

    “Yaptığımız iş bir sanat işidir”

    Çırak sıkıntısı yaşadıklarını ve çocukların okul döneminden itibaren zanaat mesleklerine yöneltilmesi gerektiğini söyleyen Ahmet Soyupak ise “Ben ortaokulu bitirdim ve 1988 yılında abim ile birlikte zanaat işinde faaliyet gösteriyoruz. O zaman ilkokuldan çıkan çocuklarda okuyan okumaya devam ediyordu ama okumayan ise çalışmaya geliyordu. O zaman eleman sıkıntısı yoktu. Bu sektörde elaman sıkıntısı çok. Bu sebepten dolayı çırak ve usta yetişmediği için yeri geliyor biz çalışıyoruz yeri geliyor mühendis ile mimar yiyenlerim çalışıyor. Bazen de dışardan destek alarak sürdürmeye çalışıyoruz. Yaptığımız iş bir sanat işidir. Görselliği çok önemlidir. Son zamanlarda teknolojinin ilerlemesi ile güzel işler yapıyoruz” ifadelerini kullandı.

    “Öğrencilerin zanaata teşvik edilmesi gerekiyor”

    Uzun yıllar Soyupak ailesinin içerisinde emek veren ve sanatını her daim sürmeye çalışan mobilya ustası Şinası Altın ise “20 yıldan bu yana Soyupak ailesi ile birlikte çalışıyorum. Her şey için çalışıp, çabalıyoruz ama şu anda eleman sıkıntısı var. Mallaesef bu şekilde devam ederse sektör bitecek. Eğitim sisteminde kaynaklanan bir sorun bulunuyor. Meslek liselerinde bulunan öğrencilerin zanaata teşvik edilmesi gerekiyor” şeklinde konuştu.

    Okuduğu mimarlık alanında yürüttüğü çalışmalarının yanında boş vakitlerini ise baba mesleğine ayıran Cüneyt Soyupak da “Yaklaşık 12 yaşımdan beri yazları başta olmak üzere mobilya sektörünün içerisindeyim. Tabi mesleğimi seçerken mobilya sektörü de bizim için avantajlı oldu. Babam 16 yaşından bu yana sektörün içinde olduğu için tadilat ve inşaat başta olmak üzere birçok konuda kendi bilgi ve birikimi ile devam etti. Tabi ben mühendis olan abim ile birlikte yetiştiğim için bu işleri daha çok profesyonelleştirmeye başladım. Tasarımlarımız ve çizimlerimiz ile katkı yapıyoruz. Villa, apartman ve tadilat projelerimiz bulunuyor. Yaptığımız projeler ile kentimize katkı sunmaya çalışıyoruz” açıklamasında bulundu.

    “İnsanların yuva olarak adlandırdığı yerleri nasıl şekillendirebiliriz düşüncesi ile yola çıktık”

    Yaptığı başarılı çalışmalar ile babasına yardımcı olan inşaat mühendisi Hüsnü Soyupak ise “Kendimi bildim bileli bu işlerin içindeyim. Babam sağolsun bu konuda bizi fazla çalıştırdı. Çalışın ve okumanın kıymetini bilin diye bizi yönlendirdi. Biz de yazları çok aktif bir şekilde babamın yanında çalıştık. Ondan sonra ise üniversite sınavına girip, inşaat mühendisliği bölümünü kazandım. Bu kazanmamdaki en büyük sebeplerden biri de yıllardır bu işin içinde olmamdır. Bu alanda kendimizi nasıl geliştirebiliriz, nasıl halkımıza hizmet ederiz, insanların yuva olarak adlandırdığı yerleri nasıl şekillendirebiliriz düşüncesi ile yola çıktık” dedi.