Kategori: Diyarbakır

  • 9 kişinin öldüğü arazi kavgasında kan donduran detaylar

    9 kişinin öldüğü arazi kavgasında kan donduran detaylar

    İlçenin Serçeler köyünde 15 Haziran 2023 tarihinde kalaşnikof silahlarla açılan ateş sonucu 9 kişinin hayatını kaybettiği arazi anlaşmazlığı kavgasıyla ilgili soruşturma tamamlandı.

    İddianamede olayı gerçekleştiren Taş ve Alyamaç ailelerine mensup 31 kişi hakkında birden fazla kişiye karşı tasarlayarak kasten öldürme suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapis talep edildi. Sanıkların tarlada birbirlerine karşı vahim nitelikli silahlarla gerçekleştirdiği saldırıda Halil, Orhan, Serhat ve Mehmet Can Taş ile Mehmet Emin, Mehmet Selim, Ömer, Yunus ve Muhammet Alyamaç’ın öldüğü belirtildi. Yaralılara müdahale edildiği sırada arazinin hakim tepelerine yerleşen faillerin yaralılara müdahaleyi engellemek için yoğun yaylım ateşi açtıkları, jandarma timlerinin tüm uyarılarına rağmen ateşe devam ettikleri kaydedildi. Saldırganların arazi yapısını ve kırsal patika yollarını iyi bildikleri için araçlarla toz bulutu oluşturup plakası belirlenemeyen bir araçla olay yerinden kaçtıkları belirtildi. Ateşin kesilmesi üzerine tarlada üzerlerinde hücum yeleği ve 5 kalaşnikof ile 3 tabanca bulunan 6 cesedin hastaneye kaldırıldığı, 3 yaralının daha sonra hayatını kaybettiği belirtildi.

    İddianamede, ölü ve yaralılara müdahale etmek için olay yerine giden ve saldırıya uğrayan jandarma timi ile mağdur-sanıkların ifadelerine ayrıntılı yer verildi. Dehşet anını anlatan jandarma personeli, kaçan saldırganları fotoğraflarından teşhis etti. Otopsi raporlarında ise cesetlerin topuklarından kafaların kadar tüm vücutlarında mermi çekirdeği olduğu belirtildi. Olay yeri inceleme ekiplerince geniş bir alanda yürütülen arama ve tarama faaliyetinde ise yüzlerce boş kovan ve mermi çekirdekleri bulunduğu ifade edildi.

    Ambulans kamerasına yakalandılar

    İddianamede, sanıkların katliam öncesi ve sonrasında araç içinde ve açık arazide yüzleri poşu ile ellerinde kalaşnikof tüfeklerle biçilmemiş buğday tarlasında yürürken ve güvenlik güçlerinin yaralılara müdahalesini engellemek için araçlara ve jandarma timlerine rastgele ateş açarken fotoğrafları da delil olarak yer aldı. Bu fotoğrafların bir kısmının sanıklar üzerinden, bir kısmının da ambulansa ve olay yerine giden güvenlik güçlerine ait araçların kamera görüntülerinden alındığı belirtildi.

    İddianamede, geçmişte de anlaşmazlık nedeniyle mahkemelik olan arazinin büyüklüğü ve maddi değerinin yüksek olması, bölgenin sosyal ve kültürel yapısı nedeniyle aileler arasında husumet başladığı ve devamında 9 kişinin öldüğü olayın yaşanmasıyla noktalandığı vurgulandı. Taş ailesinden maddi gücü olan ve aynı zamanda eski muhtar olan Behçet Taş’ın, Alyamaç ailesinden ise Mehmet Selim ile Ahmet Alyamaç’ın aile meclisinde söz sahibi oldukları kaydedildi.

    Alyamaç ailesini öldürmek için yangın çıkarıp araziye çekmişler

    Muhtar Behçet Taş’ın katliamdan 1 ay önce aile meclisinde, “Alyamaç ailesini bitireceğim. Kim ölecekse ölsün. Ölen ölür” dediği, Taş ailesinin olayı birkaç gün önceden planladığı, hatta araziye silahla gelinmesi için kendi aralarında fikir ve eylem birliğine vardıkları ifade edildi. Taş ailesinin uzun namlulu silah ve tam teçhizat ekipmanlarla olay yerine çatışma amacıyla gittiği belirtilen iddianamede, Alyamaç ailesinin mülkiyetinde bulunan araziyi ateşe vererek Alyamaç ailesini araziye çekip katliamın fitilini ateşledikleri vurgulandı. Çıkan yangını görünce söndürmek amacıyla olay yerine giden Alyamaç ailesinin tarlaya gittiklerini gören Taş ailesi ve akrabalarının daha sonra birbirleriyle yoğun telefon trafiğine girerek uzun namlulu silahlarla olay yerine gitme şeklini planladıkları ifade edildi.

    “Pala” yoğun silah kullandı

    Yangına müdahaleye giden Alyamaç ailesine mevzi ve siper alarak organize biçimde ateş açtıkları ve karşılıklı çatışmada Alyamaç ailesinden 5, Taş ailesinden 4 olmak üzere 9 kişinin öldüğü kaydedildi. Şaban Taş tarafından aile bireylerinin kışkırtıldığı, Behçet Taş tarafından azmettirildiği, Ömer Taş tarafından da aile bireylerinin olay yerine toplandığı, Ömer Taş’ın bizzat traktör üzerinde bulunan Alyamaç ailesine yoğun ateş açtığı kaydedildi. Nurettin Taş’ın telefon dinlemesinde, “O öldürdü Serçeler’dekileri” dediği, Pala lakaplı Mehmet Taş’ın da yoğun silah kullandığı ve ölenlerden bazılarını bizzat kendisinin vurduğu ifade edildi. Katliamdan sonra ölen ve tutuklanıp cezaevine girenlerin ailelerine muhtar Behçet Taş tarafından bir ömür bakılması için aile meclisinin kendi aralarında karar aldıkları da belirtildi.

    Behçet Taş’ın gözlerinin görmediği için her yere oğlu Aziz ile birlikte gittiği ve Aziz’in de katliam sonrasında alacağı cezadan kurtulmak için başkasına ait pasaportla yurt dışına kaçmaya çalıştığı vurgulandı. Bazı sanıkların ise katliamdan hemen sonra silah kullandıkları için üzerlerinde atış artığı ve svap örneği çıkan elbiselerini evlerine yakın noktadaki tandırın içinde yakarak, duş aldıkları ve delilleri gizlemeye çalıştıkları kaydedildi. Bazı sanıkların ısrarla olay yerinde olmadıklarını ve suçsuz olduklarını belirtmiş olmalarına rağmen cenaze ve yaralıları almaya gelen ambulansa ait kamera görüntülerinde ellerinde uzun namlulu silahlarla olay yerinde oldukları tespit edilerek, bu kayıtlar dosyaya delil olarak konuldu.

    İddianamede, bölgenin sosyal ve kültürel yapısı, aile meclisi kararlarının bağlayıcılığı, aile meclisinde alınan kararlarına tüm aile bireyleri tarafından uyulmasının yaptırıma tabi olduğu, aile bireylerinin olaya katılmaması halinde hak iddia edemeyeceklerine dikkat çekildi. Bu nedenle her iki aile meclisince alınan kararlara aşiret kararı gibi aile fertlerinin kesin olarak katılmasının esas alındığı vurgulandı. Olaya katılmayı reddeden aile bireylerinin dava konusu arazi üzerinde hak iddia edemeyeceği gibi, bundan sonraki süreçte de meydana gelen olaylarda aile fertleri tarafından dışlanarak korunmayacaklarını bildikleri için tüm aile bireyi olan sanıkların fikir ve eylem birliği içinde çatışmaya katılarak 9 kişinin ölümünden sorumlu olduklarına işaret edildi. Olayda 7 kalaşnikof tüfek ile 4 tabanca ele geçirilmiş olsa da, olay yerinden toplanan boş kovanların kriminal incelemesinde katliamda 17 ayrı kalaşnikof tüfek kullanıldığı tespit edildi.

    Mahkeme davanın başka bir ilde görülmesi için valilikten talepte bulundu

    Sanıkların 9 kişiyi tasarlayarak öldürmek, ölü ve yaralılara müdahaleye giden 9 jandarma timini de öldürmeye teşebbüs etmek suçundan 19 kez ağırlaştırılmış müebbet hapisle cezalandırılmaları talep edildi. İddianameyi kabul eden Ağır Ceza Mahkemesi, taraflar arasında husumetin devam etmesi nedeniyle davanın güvenlik gerekçesiyle naklini talep etti. Davanın Diyarbakır’da görülmesinin güvenlik açısından sakıncalı olacağı gerekçesiyle başka bir ilde görülmesi için Valilikten nakil talebinde bulunuldu.

  • Sevgililer yapay güle yöneldi

    Sevgililer yapay güle yöneldi

    Diyarbakır’da Sevgililer Günü nedeniyle çiçekçilerde yoğunluk yaşanıyor. Gülün adeti 60 TL’den satılırken, buket çiçeğin fiyatı ise 500 TL’ye kadar yükseldi. İşletmeciler, böyle özel günlerde artık vatandaşların yapay çiçeklere yöneldiğini belirtti.

    Merkez Kayapınar ilçesinde çiçek satışı yapan Agit Demir, vatandaşların 1-2 gün öncesinden siparişlerini verdiğini söyledi. Demir, “Bugün 14 Şubat Sevgililer Günü. Tüm hazırlıklarımızı yaptık. Müşterilerimiz 1-2 gün öncesinden siparişlerini verdi. Halen müşterilerimiz yoğunluk oluşturuyor. Gelen müşterilerimize de siparişlerimizi hazırlıyoruz. Siparişlerimiz genelde gül, papatya, orkide ve yapay ürünler gibi çiçeklerdir” dedi.

    Bu sene yapay çiçeklere rağbetin arttığını dile getiren Demir, “Bu yıl diğer yıllara nazaran yapay ürünlere rağbet var. Çünkü çiçek fiyatları biraz arttı. Ürünlerimizden en çok artış olan gül oldu. Gülün şu anda tanesinin fiyatı 60 TL’yi buldu. Bir buketin maliyeti de 500 TL civarındadır. Bu şekilde satışlarımızı gerçekleştiriyoruz” diye konuştu.

  • Terzi ustaları çırak bulamamaktan yakınıyor

    Terzi ustaları çırak bulamamaktan yakınıyor

    Bir dönem en gözde mesleklerden sayılan el emeği, göz nuru gerektiren terzilik mesleği, teknoloji gelişip fabrikasyon ürünler arttıkça olmaya yüz tuttu. Bu sebeple Diyarbakır’da da terzilerin sayısı her geçen gün azalıyor.
    Kentte terzilik mesleğini icra eden Edip (37) ve Serhat İlhan (39) kardeşler, 10 ve 12 yaşındayken “Bir mesleğiniz olsun” diyerek işi öğrendikten sonra 10 yıldan bu yana kendi terzi dükkanlarında çalışıyor.
    Günümüzde terziliğin bir meslek olarak görülmediğini söyleyen Sehat İlhan, “Bizi ailemiz, bir meslek sahibi olun diyerek terzinin yanına gönderdi. Biz de bu mesleği öğrendik. Ancak bugün aileler terziliği meslek olarak görmediğinden, ne yazık ki çocuklarını bu işi öğrenmeleri için çırak olarak bir terzinin yanına göndermiyor. Böyle olunca da yeni terziler de yetişmiyor. Öyle görünüyor ki mesleğin son temsilcileri bizler olacağız” dedi.
    Edip İlhan ise, erkek terzisinde mesleği öğrenmelerine rağmen şimdilerde ağırlıklı olarak bayan kıyafeti diktiklerini ifade etti.
    İlhan, “Erkek giysilerine, özellikle de takım elbiselere konfeksiyon ürünleri arttıktan sonra ilgi azaldı. Biz de böyle olunca kadın giysilerine yöneldik. Abiye başta olmak üzere her türlü kadın kıyafeti dikiyoruz. Bu arada onarım işleri de yapıyoruz. Son zamanlarda abiyenin yerini günlük giysiler almaya başladı. Konfeksiyon ürünleri kadar ekonomik şartlarda bunda etkili oldu sanıyorum” ifadelerine yer verdi.

  • 80milyon değerindeki araçlar sahibini bekliyor

    80milyon değerindeki araçlar sahibini bekliyor

    Diyarbakır’da bir yediemin otoparkında 300’den fazla araç, bin 500 adet de motosiklet yıllardır sahiplerini bekliyor. Tahmini değeri 80 milyon üzerinde olan araçlar, çürümeye terk edildi. Otopark sahipleri, hacizli araçların ekonomiye tekrar kazandırılması için yetkililere çağrıda bulundu.
    Yenişehir ilçesinde yediemin otoparkını işleten Sinan Akak, milyon lira değerindeki araçların otoparklarda çürümesine gönüllerinin el vermediğini söyledi.
    Otoparkında 300’den fazla araç bulunmakta olduğunu aktaran Akak, “Bin 500 adet de motosiklet yatmaktadır. Bu kadar aracın burada çürümesine vicdanımız el vermiyor. Çünkü milyon değerindeki araçlar burada çürüyor. Bu arabaların burada yatması aynı zamanda bizim için de bir zarardır. Sonuçta yerimi yıllardır meşgul eden araçlar var. Adalet Bakanlığımızın bu konu hakkında bir adım atmasını rica ediyoruz” dedi.

    “Elektrik ve su faturasını ödemeyip aracına haciz gelen var”

    Otoparkında yatan sadece 300 aracın değerinin 80 milyon değerinde olduğunu ifade eden Akak, “Otoparkımızda yatan araçlardan kimisinin şirketi batmış, kimisi hacizli olmuş. Pek nadir de olsa elektrik ve su faturasını ödemeyip aracına haciz gelen var. Onun için bence bu araçların bir an önce sıcak paraya dönüştürülmesi gerekiyor. 7 milyon değerindeki araçlarımız, 2 milyonluk, gibi toplam 80 milyon değerinde 300 araç otoparkımızda yatıyor. O da Diyarbakır’da sadece bir tane yediemin otoparkında. Bunu 81 ile sadece çarparsak dudak uçuklatan bir rakam ortaya çıkıyor” diye konuştu.

    Akak, otoparkında 10-15 yıl boyunca yatan araçların olduğunu belirterek, şunları kaydetti:

    “1 Kasım tarihinde araçların kıymet takdirinin yapılıp icra dairesine verilmesiyle 15-20 gün arayla satılması gerekiyordu. Ama maalesef benim otoparkta 1 Kasım’dan bu yana herhangi bir satış gerçekleştirilmedi. 1 Kasım’da yürürlüğe giren bu yasayla çok umutluyduk. Ama daha beklemekteyiz. Devlet büyüklerimizde bir an evvel bu sorunun sonuçlandırmasını talep ediyoruz. Şimdi bir araç 5 yıl otoparkta yatarsa nasıl, 1 yıl yatarsa nasıl? Otoparkımızda 10-15 yıl yatan araçlar mevcut. Bu araçlar çürüyerek ziyan oluyor.”

  • Başlıksız yazı 1050789

    Alınan bilgilere göre, Eski Mahallesi’nde hayvancılıkla uğraşan Hasan Hazar, sabah saatlerinde ahıra gittiğinde gece içeri giren sokak köpeklerinin 16 keçiden 15’ini telef ettiğini gördü. Hazar, bir yıllık emeklerinin ve geçim kaynaklarının ağır darbe aldığını söyledi.

  • Sahte gelin şebekesine 120 bin lirasını kaptırdı

    Sahte gelin şebekesine 120 bin lirasını kaptırdı

    Diyarbakır’da 3 yıl önce eşini kaybeden Mehmet Nezir Çelik (45), tekrar evlenmeye karar verdi. Çelik, 16 Ocak tarihinde Elazığ’da Ali isimli yakınının aracılığıyla Van’da ikamet eden Fadıl isimli diğer bir aracıyla 14 bin TL’ye ticari araç kiralayıp Iğdır’a gitti. Iğdır merkezde yaşayan D.K. (34) isimli kadın, Çelik’e eşinin trafik kazasında hayatını kaybettiğini ve şu an dul olduğunu söyledi. D.K., sonrasında yanında ağabeyi olarak tanıttığı Murat isimli şahıs ile birlikte Çelik’ten 100 bin TL başlık parası istedi.

    Nezir Çelik, aracılara 100 bin TL başlık parasının çok olduğunu ve 70 bin TL’ye indirmek istediğini söyleyince para, aracılarla Murat isimli şahsa verildi. Burada Dilek’i alıp dini nikah kıyan Çelik, beraber aynı gün Diyarbakır’a döndü. Çelik’le aynı evde kalan D.K., ikinci günün sabahı kendine Bağlar ilçesindeki bir kuyumcu dükkanında 21 bin liralık küpe ve yüzük ile 10 bin TL’lik elbise aldı. Çelik’in kuyumcuda birlikte yüzük ve küpe baktığı anlar ise güvenlik kamerasına yansıdı.

    Başından geçen olayı başından sonuna kadar anlatan Çelik, şöyle konuştu:
    “Diyarbakır’ın Yenişehir ilçesi Fabrika Mahallesi’nde ikamet ediyorum. Bir çocuğum var. Eşim 2021’de vefat etti. Ben de çocuğum yalnız kalmasın diye, evimizde sıcak yemek pişsin diye tekrar biriyle evlenmeyi düşündüm. Elazığ’da Ali isminde bir arkadaşım bana Van’da Fadıl isminde bir aracıyla Iğdır’da kız bulduklarını söyledi. Diyarbakır’dan araç kiralayıp Van’a, oradan Ağrı’ya, sonrasında Iğdır’a gittik. Orada Dilek K. (34) ile tanıştık. Dilek’in yanında ‘ağabeyim’ diye tanıttığı Murat diye biri vardı. Tanışıp kaynaştıktan sonra benden 100 bin TL başlık parası istediler. Ben bu miktarın çok olduğunu söyleyince başlık parasını 70 bin TL’ye indirdiler. Parayı Murat diye tanıttığı ağabeyine verdim. Anlaştıktan sonra Iğdır’da dini nikah kıydık. 16 Ocak’ta Dilek’i Diyarbakır’a getirdim. Dilek Diyarbakır’da 3 gün boyunca bizim evde kaldı.”

    “Dilek’i evden kaçarken son anda yakaladım”

    18 Ocak’ta Dilek K.’nin gece saat 23.00 sıralarında kaçmaya çalıştığını ve yol kenarında son anda yakaladığını söyleyen Çelik, “Dilek bizdeyken ikinci günün sabahı dışarı çıkıp kendisine yüzük, küpe, elbise aldım. Sonrasında Ocak’ın 18’sinde akşam saat 23.00 gibi Dilek evden kaçmayı denedi. Ben de dışarı çıkıp hemen yol üzerinde yakalayıp tekrar eve getirdim. Perşembe günü ben de Ali’yi evime çağırdım. Kendisi Dilek’e ‘Niye kaçıyorsun?’ diye sordu. Dilek de aile sorununun olduğunu ifade etti. Ali’de, ‘Madem aile sorunun vardı ne diye orada söylemedin’ dedi. Ben de aynısını söyledim ve ‘Madem aile sorunun var bilseydim ben seni Diyarbakır’a getirmezdim’ dedim. Baktık ki bizi dolandırıyorlar. Ocak ayının 19’unda sabah saat 11.00 gibi polisler kapımıza geldi. Dilek’i alıp beraber bizi karakola götürdüler. Polisler bana Dilek’in evli ve iki çocuk sahibi olduğunu söyledi. Sonrasında bana parayı nerede kime vermişsem oraya gitmemi istediler. Ben de parayı Dilek’in ‘ağabeyim’ diye tanıttığı Murat isimli şahsa verdim. Bu durumda mağdur kaldım. Beni dolandırdılar” dedi.

    Yaklaşık 120 bin TL yok oldu

    Dilek K.’nin 70 bin TL başlık parasına, 21 bin TL küpe ve altına, 10 bin TL kıyafetine, 14 bin TL ticari taksiye 3 bin 600 TL ise aracılara verdiğini dile getiren Çelik, “Beni dolandırdıklarına tam kanaat ettiğim zaman da arkadaşımın sosyal medyadan aynı soy isimden birine ulaşmasıyla oldu. Hakan isminde biriyle irtibata geçtik. O da Osmaniye’de ikamet ediyordu. Kendisi kız kardeşinin isminin Dilek olduğunu ve 3 yıldır Dilek’i reddettiklerini söyledi. Lütfen devlet güçlerimiz bu dolandırıcı şebekesini yakalasın. Cumhuriyet Başsavcılığına şikayet talebinde bulundum. Yani ben bu parayı hepsini borç etmiştim. 70 bin TL başlık parasına, 10 bin TL Dilek’e elbise, 21 bin TL küpe ve yüzük, 14 bin TL ticari taksi kiralayıp Iğdır’a gittik, 3 bin 600 TL’de aracılara verdim. Başıma böyle bir şey geleceğini hiç bilmiyordum. Şu anda evden bir yere çıkamıyorum. Benim gururumla oynandı. Herkes bizimle dalga geçiyor” diye konuştu.

  • Av tüfeğiyle kızını öldüren firari baba yakalandı

    Av tüfeğiyle kızını öldüren firari baba yakalandı

    Diyarbakır Valiliği tarafından yapılan açıklamada, jandarma ekiplerinin operasyonu sonucu zanlının yakalandığı belirtildi. Açıklamada, “Diyarbakır İl Jandarma Komutanlığı, Hani İlçe Jandarma Komutanlığı ve Jandarma Suç Araştırma Timi tarafından nitelikli suçlar kapsamında aranan şahısların yakalanmasına yönelik yürütülen planlı ve titiz çalışmalar sonucunda; 06 Aralık 2014 tarihinde kızı N.Ü.’yü namus davası gerekçesiyle av tüfeği ile vurarak öldüren ve “Nitelikli Şekilde Kasten Öldürme” suçundan 9 yıldır aranan E.B. icra edilen operasyonlar neticesinde yakalanarak, çıkarıldığı adli makamlarca tutuklanmıştır” denildi.

  • Seyir halindeki otomobil yandı

    Seyir halindeki otomobil yandı

    Alınan bilgilere merkez Yenişehir ilçesi Elazığ Caddesi üzerinde 21 DD 505 plakalı otomobil, seyir halindeyken motorundan dumanlar yükselmeye başlandı.
    Sürücü, otomobili yol kenarına çekerek durumu 112 Acil Çağrı Merkezine bildirdi. Olay yerine yönlendirilen itfaiye ekipleri, yanan otomobili söndürdü.

    Olayda yaralanan olmazken otomobil, kullanılmaz hale geldi.

  • Diyarbakır’da uçak seferlerinde sis engeli

    Diyarbakır’da uçak seferlerinde sis engeli

    Kentte gece saatlerinden itibaren etkili olan yoğun sis nedeniyle görüş mesafesi yer yer 30 metrenin altına düştü. Sürücüler trafikte dörtlülerini açarak ilerledi.
    Öte yandan, sis engeline takılan uçak seferlerinde ise rötarlar yaşandı.

  • Diyarbakır’da yıkım çalışmaları devam ediyor

    Diyarbakır’da yıkım çalışmaları devam ediyor

    6 Şubat Kahramanmaraş merkezli depremlerde Diyarbakır’da birçok yapının yıkılması ve zarar görmesinin yanı sıra, ağır hasar gören 21 camiden 9’u ve 30’a yakın minarenin bir kısmı yıkıldı, geri kalanların yıkım işlemleri devam ediyor.
    Diyarbakır İl Müftüsü Celal Büyük; muhabirlere, depremin yıl dönümü vesilesiyle hayatını kaybeden bütün vatandaşlara Allah’tan rahmet, yakınlarına baş sağlığı dileyip ülke için duada bulundu.

    Deprem nedeniyle pek çok yapı kullanılamaz hale geldiğini, yıkıldığını hatırlatan Büyük, Diyarbakır’da, 9 caminin yıkıldığını, deprem sonrasında ağır hasar alan 12 caminin olduğunu kaydetti.

    “Onlarında bu süreç içerisinde yıkımına devam ediliyor” diyen Büyük, şöyle konuştu:
    “Takriben 21 camimiz depremden etkilenmiş durumda. Orta hasarlı camilerimiz vardı. Onlarında hasarları giderildi ve ibadete açık hale getirildi. Bu camilerimizin tamamında minarelerimiz vardı. Bu minarelerimizde depremden etkilendi. Toplamda 30’a yakın minaremiz hasar gördü. Bir kısmı yıkıldı, diğer kısmı da yıkılacak.
    Büyük, camilerin yıkıldığı yerlerde de yine etüt çalışmaları neticesinde yapılması gerektiği takdirde oralarda camileri inşa edecekleri ifadelerinde bulundu.