Kategori: Diyarbakır

  • Diyarbakır’da evlat nöbetinde 33’üncü kavuşma

    Diyarbakır’da evlat nöbetinde 33’üncü kavuşma

    Diyarbakır’da terör örgütü PKK tarafından kaçırılan çocuklarının bulunması için HDP İl Başkanlığı binası önünde evlat nöbeti tutan Görmez ailesi de oğulları Halil İbrahim Görmez’e kavuştu. Böylece, evlat nöbetinde çocuklarına kavuşan aile sayısı 33 oldu.

    İçişleri Bakanlığı koordinesinde yürütülen Jandarma Genel Komutanlığı İstihbarat Komutanlığı ve Diyarbakır İl Jandarma Komutanlığı İkna Süreci Uzmanlarınca, ikna çalışmaları sonucunda terör örgütü PKK’dan kaçarak güvenlik güçlerine teslim olan 2 kişiden Halil İbrahim Görmez, Diyarbakır’da ailesi ile bir araya geldi. Böylece evlat nöbetinde çocuklarına kavuşan ailelerin sayısı 33’e yükseldi. 2021 yılında güvenlik güçlerine teslim olan teröristlerin sayısı ise 174’e çıktı.

    13 Mart 2020’den beri HDP İl Başkanlığı binası önünde eylem yapan Mehmet ve Özlem Görmez, buluşma sırasında duygu dolu anlar yaşadı. 2013’ten beri oğlunu görmediğini belirten Özlem Görmez, emeği geçenlere teşekkür ederek “Onlar, bizi sevindirdi. Allah da onları sevindirsin. Bütün Diyarbakır annelerine sesleniyorum; gelin, yavrularımızı, kuzularımızı kurtlara teslim etmeyelim. Bütün çocuklara sesleniyorum; gelin, annelerinizi sevindirin” dedi.

  • Diyarbakır’da 15 öğrenciye cinsel taciz iddiası! Öğretmenin görev yeri değiştirildi

    Diyarbakır’da 15 öğrenciye cinsel taciz iddiası! Öğretmenin görev yeri değiştirildi

    Diyarbakır’da 15 kız ve erkek öğrenci, öğretmenleri D.B.’nin cinsel tacizine uğradıklarını öne sürerek, durumu ailelerine anlattı. Ailelerin suç duyurusunun ardından D.B.’nin görev yeri değiştirildi, hakkında adli ve idari soruşturma başlatıldı.

    Dıyarbakır’ın Dicle ilçesi kırsal Kocaalan Mahallesi Kocaalan İlkokulu’nda, yaşları 8 ile 9 arasında değişen 15 kız ve erkek öğrenci, ailelerine öğretmenleri D.B.’nin ödevleri kontrol etme bahanesiyle masasına çağırıp, cinsel tacizde bulunduğunu öne sürdü.

    Bunun üzerine bir araya gelen aileler, jandarmaya giderek şikayetçi oldu. Öğrenciler, pedagog eşliğinde ifade verip, yaşadıklarını anlattı.

    Aileler, ifade işlemlerinin ardından öğretmen D.B. hakkında suç duyurusunda bulundu.

    İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü’nce hakkında adli ve idari soruşturma başlatılan D.B.’nin görev yeri de değiştirildi.

  • Bursa heyetinden Diyarbakır annelerine ziyaret

    Bursa heyetinden Diyarbakır annelerine ziyaret

    TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu Başkanı, AK Parti Bursa Milletvekili Hakan Çavuşoğlu ile Bursa Milletvekilleri Müfit Aydın, Zafer Işık, Osman Mesten, Refik Özen ve Osmangazi Belediye Başkanı Mustafa Dündar, 3 Eylül 2019’dan bu yana HDP Diyarbakır İl Başkanlığı binası önünde dağa kaçırılan çocukları için oturma eylemi yapan ailelere destek ziyaretinde bulundu.

    Ziyarette bir açıklama yapan TBMM İnsan Hakları Komisyonu Başkanı Hakan Çavuşoğlu, evlatları için oturma eylemi yapan ailelerin PKK’nın gerçek yüzünü gösterdiğini belirtti. 2 yılı aşkın süredir koca yürekli anne ve babaların Diyarbakır’da çok büyük bir onur mücadelesi verdiğini söyleyen Çavuşoğlu, “Onların vermiş oldukları bu mücadele, son derece haklı, son derece güçlü ve illa nihayete ulaşacak, zalimlerin zulmünü ortadan kaldıracak, PKK’nın da kökünü kurutacak bir duruş, bir tavır bu. Onların bu tavrı, 2 yıldan bu yana Türkiye’nin sınırlarını da aşan ve PKK’nın gerçek yüzünü, her ne olursa olsun bütün araçlarıyla farklı göstermeye çalışmalarına rağmen onların gerçek yüzünü bize gösteren annelerimizin ve babalarımızın bu direnci olmuştur. Annelerimiz ve babalarımızla milyonlarca insanımızın kalpleri aynı ayna atmaktadır, aynı duygu ve hisleri yaşamaktadır” dedi.

    HDP’nin acılı aileler ve çocuklarıyla ilgilenmediğini söyleyen Çavuşoğlu, şunları kaydetti:

    “Her gün gerek Meclis kürsüsünden gerekse diğer siyasi platformlardan çocukların ve kadınların üzerinden siyasi istismar sebebi yaparak kendisine alan açmaya çalışan HDP’nin, bir gün olsun bu çocukların ve kadınların hakkına, hukukuna sahip çıktıklarını ve çaba sarf ettiklerini görmedik. Biz bunların ikiyüzlü siyasetini biliyoruz. Onların hiçbir şekilde bölge insanımızın özellikle de Kürt kardeşlerimizin hakkını, hukukunu savunduklarını söyleyemeyiz. Biz zaten bunu biliyoruz. Biz biliyoruz ki PKK ve onun siyasi uzantısı olan HDP, emperyalist güçlerin bu ülke için kullanmakta olduğu kullanışlı bir aparat ve taşerondur. Biz biliyoruz ki onlar bu Anadolu coğrafyasında kardeşlik hamuruyla yoğrulmuş, yüzyıllardır bir arada, omuz omuza yaşayan toplumumuzun arasına nifak tohumları saçmak ve onları ifsat etmek ama bu annelerin ve babaların bu yürekleri oldukça, bu Anadolu insanının basiret ve feraseti söz konusu oldukça, hiçbir şekilde Anadolu insanını ifsat etmeleri mümkün olmayacaktır. Başaramayacaklardır, asla ve asla bize zarar veremeyeceklerdir. Bizlerin kararlı duruşunu ve mücadelesini asla kıramayacaklardır.”

    “Bu annelerin ve çocuklarının hakkını niye görmek istemiyorsunuz”

    TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu üyelerinin yaklaşık bir yıl önce de aileleri ziyaret ettiğini hatırlatan Çavuşoğlu diğer siyasi partilere de seslendi. Çavuşoğlu, “Zaman zaman Batı’dan gelen insan hakları kurum ve kuruluşlarını ya da siyasi temsilcilerini ya da sivil toplum örgütlerinin temsilcilerini ağırlama fırsatı buluyoruz. Onların daha ziyade kendilerine enforme ettikleri kesimlerin sözleriyle ülkemize, vatanımıza dönük olarak eleştirel yaklaşımlarını duyduğumuzda, gördüğümüzde, biz de buradaki koca yürekli annelerimizi ve babalarımızı onlara işaret ediyoruz. Bu annelerin ve çocuklarının hakkını niye görmek istemiyorsunuz, niye onlarla da görüşmek istemiyorsunuz, yanlarına gitmiyorsunuz? Onların da bir mücadelesi var ve bir insan hakkı mücadelesidir. Ben buradan diğer siyasi partilere de seslenmek isterim; siz niye sesinizi çıkarmıyorsunuz? Eğer ‘Kürt sorunu’ diyorsanız bu insanlar Kürt değil mi? Eğer siz ‘insan hakkı’ diyorsanız bu insanların ellerinden alınan, ailelerinden koparılan çocukların hakkı söz konusu değil mi? Eğer siz insan hakkı diyorsanız, bu insanların ellerinden alınan, ailelerinden koparılan çocukların hakkı söz konusu değil mi?” dedi.
    Bir tiyatro oynanmak istendiğini ancak buna asla milletin kanmayacağını kaydeden Çavuşoğlu, şöyle devam etti:

    “İşte son günlerde biliyorsunuz Abant’ta bir kamp yaptı CHP ve orada kendi milletvekillerine Anayasa çalışmalarına esas olacak şekilde bir rapor takdim etti. Bu raporda da gördük ki HDP’ye adeta onun arkasındaki güç olan PKK’ya bir nefes borusu sağlanmaya çalışılıyor. Orada söylenen şey şu, ‘kayyumlar kaldırılsın’ peki ne olsun? Kayyumlar kaldırıldı. Bu belediyeler üzerinden teröristlere ve terör örgütüne kaynak mı aktarılsın, bunlar mı yapılsın? Dolayısıyla artık bu ülkeyi yönetmek üzere ortaya çıkan siyasi partilerin kendisine gelmesi gerekiyor. Herkes aklını başına toplayıp gerçek vatanımız, milletimiz ve ülkemizin birliği için bir irade ortaya koyması gerekiyor.”

    “Eğer bir düşünce ve ifade şiddeti özendiriyor ve şiddete çağırıyorsa bu suç kapsamındadır”

    Daha sonra heyet, terör örgütü YPG/PKK yandaşlarının 6-7 Ekim 2014’te Aynularab (Kobani) bahanesiyle gerçekleştirdiği olaylarda katledilen Yasin Börü ve Hasan Gökguz’un ailelerine taziye ziyaretinde bulundu. Ziyarette Gökguz’un babası Mehmet Gökguz olaylarda yaşadıklarını, Börü’nün babası Fikri Börü de oğlunu anlattı. Çavuşoğlu, burada yaptığı konuşmada, olaylarda hayatını kaybedenlere Allah’tan rahmet dileyerek, ailelerin acısını paylaştıklarını aktardı.

    Yasin Börü’nün 16 yaşındayken kurban eti dağıtmak için gittiği yerde hainlerin ve zalimlerin hedefine düşerek şehit olduğunu belirten Çavuşoğlu, en temel insan hakkının yaşama hakkı olduğunu söyledi. Makul seviyede düşünen bir insanın bir düşüncesini veya bir ifadesini açıkladığı zaman sonuçlarını öngörmesi gerektiğini vurgulayan Çavuşoğlu, “Eğer bir düşünce ve ifade şiddeti özendiriyor ve şiddete çağırıyorsa bu suç kapsamındadır. Nitekim bugünlerde çoklukla şirinleştirilmeye çalışılan Selahattin Demirtaş ve HDP yönetimi o tarihte Kobani’de yaşananları vesile kılarak sokağa davette bulunmuştur. Bir çağrıda bulunmuştu. Ve o çağrı neticesinde burada yaşananlarla beraber 37 vatandaşımız ve iki polisimiz şehit oldu. Makul seviyede düşünen herkes ifadesinin ve çağrısının neye mal olacağını düşünmek zorundadır. Dolayısıyla bu anlamda burada yapılan bu açıklama ortaya çıkan bu sonuçlar neticesinde gayet net anlıyor ve görüyoruz ki bir azmettirmedir. Hiç kimse bu anlamda yapılan çağrıyı ve çağrı sahibini masumlaştırmaya ve melekleştirmeye çalışmamalıdır. Hele hele Türkiye’yi yönetme iddiasıyla ortaya çıkan partilerin birbirlerine kahvaltı davetlerini diğer taraftan bir an evvel salıverilmesi gerektiği ve bu anlamda neden hapiste tutuluyor gibi söylemler ortaya attıklarında bunları şaşkınlıkla izliyoruz” dedi.

    Terörle mücadelede kararlı olduklarını vurgulayan Çavuşoğlu, hakkın ve hakikatin yanında olmaya devam edeceklerini ifade etti.

  • Evlat nöbetindeki baba: Oğlumu istedim, eşimle bizi dövdüler

    Evlat nöbetindeki baba: Oğlumu istedim, eşimle bizi dövdüler

    DİYARBAKIR’da çocuklarının PKK tarafından kaçırıldığını söyleyen 235 ailenin evlat nöbeti, 763’üncü günde de sürüyor. 2015 yılında hukuk okuyan oğlu Mikail’in kaçırıldığını belirten Yusuf Erdinç, HDP’den evladını istediği için darp edildiğini öne sürerek “Eşimle bizi dövdüler, bu merdivenden aşağıya itelediler, buraya kadar yuvarlandık. O günü hiç unutmayacağım” dedi.

    HDP Diyarbakır İl Başkanlığı binası önünde 3 Eylül 2019’da başlayan evlat nöbetinde 763’üncü güne girildi. 235 aile, terör örgütü PKK’nın çocuklarını kaçırdığını belirterek evlatlarına, ‘gelin, teslim olun’ çağrıları yapıyor. Yaklaşık 2 yıl önce başlayan oturma eylemlerinin sonunda 32 aile, evladına kavuştu.

    2015’te Marmara Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nde okuyan oğlu Mikail’in kandırılarak dağa kaçırıldığını söyleyen Yusuf Erdinç, eşi Gevez Erdinç ile birlikte Van’ın Gürpınar ilçesinden gelerek evlat nöbetine katıldı. Oğlunun elinden kaleminin alınıp yerine silah verdiklerini belirten baba Erdinç, burada dövülüp merdivenden aşağı itildiklerini dile getirdi.

    ‘BAK OĞLUM, YANLIŞ YOLDASIN’

    Erdinç, şunları söyledi:

    “Oğlum İstanbul’da, Marmara Üniversitesi’nde hukuk okuyordu, HDP oğlumun elindeki kalemi kırdı buraya getirdiler, sonra dağa çıkarıp eline silah verdi. Şu an oğlum Suriye’de, öyle biliyorum. 2015’te eşim ile oğlumun peşinden buraya geldim. Oğlumu istedim, bana dediler ki; oğlunun kodu nedir? Dedim ki; ne kodu? ‘Siz kahramansınız’ dediler. Dedim; ne kahramanı? Eğer kahramanlık böyleyse, böyle kahramanlık yerin dibine batsın, el alemin çocuklarını alıp dağa kaçırıyorsunuz, bir de kahramansınız diyorsunuz. Kavga ettik, eşimle bizi dövdüler, bu merdivenden aşağıya itelediler, buraya kadar yuvarlandık. O günü hiç unutmayacağım. Yaklaşık 3 yıl buraya geldim, oğlumun peşini bırakmayacağım, gelene kadar bırakıp gitmeyeceğim. Oğluma çağrım; bak oğlum, yanlış yoldasın. Orası senin yerin değil, senin yerin burasıdır, Türkiye Cumhuriyeti’dir. Gel kurban olayım. Gittiğin günden beri peşini bırakmadım, bırakmayacağım da. Sen gelene kadar burayı terk etmeyeceğim.”

     

  • İki aile arasında bıçaklı kavga: 5’i ağır, 6 yaralı

    İki aile arasında bıçaklı kavga: 5’i ağır, 6 yaralı

    Diyarbakır’ın Silvan ilçesi iki ailenin bireyleri arasında çıkan kavgada, 5’i ağır, 6 kişi bıçakla yaralandı.

    Silvan ilçesi Tekel Mahallesi’nde Karsu ile Memiş ailelerinin bireyleri arasında saat 16.30 sıralarında çıkan tartışma, kısa sürede kavgaya dönüştü. Kavgada Toprak Karsu, Serdar Karsu, Hidayet Memiş, Mahsun Memiş, Kerem Memiş ve Mehmet Memiş bıçakla yaralandı. İhbar üzerine olay yerine polis ve sağlık ekipleri sevk edildi.

    Polis çevrede geniş çaplı önlem alırken, yaralılar ambulanslarla Silvan Dr. Yusuf Azizoğlu Devlet Hastanesi’ne kaldırıldı. Durumu ağır olan yaralılardan Serdar Karsu ile Hidayet, Mahsun, Kerem ve Mehmet Memiş Diyarbakır’daki hastanelere sevk edildi.

    Polis ekipleri, olayla ilgili soruşturma başlattı.

  • Asansöre binme tartışmasında komşusunu vuran saldırgan aranıyor

    Asansöre binme tartışmasında komşusunu vuran saldırgan aranıyor

    DİYARBAKIR’da asansöre binme tartışmasında komşusu M.D. tarafından silahla vurulan M.B.’nin (56) tedavisi sürüyor. Kurşunlardan birinin de H.İ’nin (17) göğsünü sıyırıp geçtiği olayın ardından kaçan M.D. ise aranıyor.

    Olay, dün akşam saatlerinde Kayapınar ilçesi Huzurevleri semtinde meydana geldi. M.B. ile komşusu M.D. arasında asansöre binme meselesi yüzünden tartışma çıktı. Binada oturanların araya girmesiyle taraflar ayrıldı. Aynı sokakta bulunan iş yerine giden M.B., burada M.D.’nin silahlı saldırısına uğradı. M.B. kanlar içinde yere yığılırken, çevredekiler saldırgana müdahale etti. Yaşanan boğuşma sırasında M.D.’nin açtığı ateşte H.İ. de merminin göğsünü sıyırması sonucu hafif yaralandı. M.D. kaçarken, yaralılar, çevredekilerin yardımıyla hastaneye kaldırıldı. Olay anı ise güvenlik kamerasına yansıdı.

    GİDECEĞİ YERLERE OPERASYON YAPILDI

    Olay ardından bölgeye çok sayıda polis ekibi sevk edildi. Görgü tanıklarının ifadesine başvuran, güvenlik kameralarını incelemeye alan Asayiş Şube Cinayet Büro Amirliği ekipleri, M.D.’nin yakalanması için çalışma başlattı. Polis, ulaştığı bilgiler doğrultusunda tespit edilen iş yerleri ve evlere Cumhuriyet Başsavcılığı’nın izniyle operasyonlar düzenledi.

    M.D.’yi yakalama çalışmaları sürüyor.

  • Güzellik merkezinde kolları ve bacakları yandı

    Güzellik merkezinde kolları ve bacakları yandı

    DİYARBAKIR’da eylül ayı başında gittiği güzellik merkezinde lazer işlemi yaptırdığı sırada kollarında ve sağ bacağında ikinci derece yanık oluşan Leyla Dalkıran (37), şikayetçi oldu. Mağduriyetinin giderilmesini isteyen Dalkıran, “Maddi, manevi ve cezai işlem davası açtım. Tüketici hakem heyetine başvurdum” diyerek yaşadığı durumun ardından başvurduğu hastanede psikolog eşliğinde yaşadığı travmayı atlatmaya çalıştığını söyledi.

    Kayapınar ilçesinde oturan Leyla Dalkıran, arkadaşlarının tavsiyesiyle kolundaki tüyler için güzellik merkezine gitti. Dalkıran, 2 Eylül’de gittiği güzellik merkezinde uygulama yapıldığı sırada kollarında yanma hissetti. Kolundaki yanık belirtilerini güzellik merkezindeki yetkililere bildirilen Dalkıran’a kullanması için krem tavsiye edildi. Sol kolunda siyah lekeler oluşan Dalkıran, kullandığı kremlerden sonuç alamayınca tekrar güzellik merkezine gitti. Siyah lekelerin geçmediğini ve dışarıya bu sebeple çıkamadığı şikayetinde bulunan Dalkıran’a yanıt verilmedi. Duruma tepki gösteren Dalkıran, mağdur olduğunu belirterek, savcılığa, güzellik merkezi hakkında suç duyurusunda bulundu. Tüketici hakem heyetine başvuran ve cezai işlem davası açan Dalkıran, yaşadığı durumun ardından hastanede psikolog eşliğinde yaşadığı travmayı atlatmaya çalıştığını belirtti.

    ‘HERKES KOLUNA NE OLDU DİYOR, CİDDİ ŞEKİLDE PSİKOLOJİM BOZULDU’

    Dalkıran, sağ kolunda ciddi, sol kolunda ise daha hafif yanıkların olduğunu söyledi. Dalkıran, “Ayak kısmında da hafif yanıklar oldu. 2 Eylül’de lazere gittim ve 2 gün sonra da ciddi yanıklar başladı. Aynı anda yanıklar başladı. İşlem sırasında hissettim ve söyledim, çalışan dereceyi düşürdü. Devam etti, 3’üncü atıştan sonra yanma başlayınca işleme son verdik. Çalışan da devam etmedi. Sonra ciddi şekilde su topladı, yanıklar başladı. Kişiyle görüştüm ve bilgi verdim, bu şekilde oldu diye. Zaten ben salondan çıkınca cihaz başlıklarında sorun olduğunu ve eğitimde olduklarını söylediklerini duymuştum. O şekilde olmasına rağmen işlem almaya devam ettiler. Güzellik merkezinin bilgisi vardı, hatalarını kabul ettiler. Cihaz başlıklarında sorun olduğunu ama yanık derecesi değil de sadece çizebildiğini söylediler. İki krem verdiler ve kullandım ama hiçbir şekilde etkisini görmedim. Şikayette bulundum, dava açacağız ve izlerim kalıcı. Beni çok ciddi şekilde etkiliyor, normal hayata dönemiyorum. Herkes kolumu soruyor ciddi şekilde psikolojim bozuldu. Koluna ne oldu nasıl bunu yaptın kendine diye. Salon sahibi beni ciddiye almadı, ‘geçer’ dedi. Sorun değil gibi size krem verelim şunu veya bunu yapalım dediği için ben şikayette bulundum” diye konuştu.

    ‘UZMANLARIN GÖZETİMİNDE İŞLEMLERİN YAPILMASI LAZIM’

    Gazi Yaşargil Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde Deri ve Zührevi Hastalıklar Uzmanı Dr. Yunus Yakut, güzellik merkezlerinin böyle tıbbı işlemleri yapmalarının yasak olduğunu ve hastaların da bunlara dikkat etmeleri gerektiğini hatırlattı. Dr. Yakut, “Cildiye uzmanı veya plastik cerrahi uzmanlarının çalıştığı veya onların gözetiminde işlemlerin yapılması lazım. Cihazın uygun olması lazım, yapan kişinin eğitimli olması lazım. Her cihaz her kişiye uygun değildir. Her hastanın deri tipi lazer cihazına verdiği yanıt hem yan etki açısından hem de yanıt açısından aynı değil. Onlara iyice dikkat etmek lazım. Bilinçsiz yapılan işlemlerden sonra kalıcı izler, hasarlar, kabarıklık ve deride çöküklük oluşabiliyor. Tedavisi zor, yanık oluşuyor veya iyileşiyor ama yanıktan sonra iyileşen lekelerin tedavisi bayağı zor. İzler için de lazer yapılıyor. Ama güçlü soyma tedavilerine rağmen lekeler daha kötü hal alabiliyor. Özellikle oluşan lekelerin net bir çözümü yok. Yaz aylarında bu işlemleri önermiyoruz. Her mevsimde yapıyorlar maalesef. Serin havalarda kış aylarında yapılmasını öneriyoruz. Güneşten korunması gerekiyor. İşin ehli doktorun bulunduğu bir yerde yapılması gerekiyor. Plastik cerrahi veya dermatoloji uzmanı tercihen daha uygun olur” diye konuştu.

  • Kimlik numarası ele geçirildi başına gelmeyen kalmadı

    Kimlik numarası ele geçirildi başına gelmeyen kalmadı

    Diyarbakır’da yaşayan Rauf Bulut, kimlik numarası dolandırıcıların eline geçince adına birçok dava dosyası açılmaya başladı. Satış sitesi üzerinde kendisinin doktor, avukat ve uzman çavuş kimliğiyle farklı insanları dolandırdığı ortaya çıkan Bulut, hayatının şokunu yaşadı.

    Diyarbakır’da yaşayan Rauf Bulut isimli bir vatandaşın kimlik numarası dolandırıcıların eline geçti. 3 ayda adına açılan dolandırıcılık dosyaları ve telefonuna gelen aramalardan dolayı karakola şikayetçi olan Bulut hayatının şokunu yaşadı.

    Adına doktor, avukat ve uzman çavuş kimliği ile birçok sitede satış yapıldığı ve vatandaşların dolandırıldığını öğrenen Bulut yetkililere seslenerek evinde huzur kalmadığını kaydetti. Haberi olmadan birçok olaya karışan Bulut, şimdilerde tehdit edilmeye başladı.

    “İlkokul mezunuyum adıma doktor, avukat ve uzman çavuş kimliği çıktı”

    Bulut, ilkokul mezunu olduğunu ve adına tasarlanan sahte doktor, avukat ve uzman çavuş kimliğinden haberi olamadığını ve birçok vatandaşın kendisinin dolandırıcı olduğunu zannettiğini kaydetti.

    Bulut, “Bundan bir buçuk ay öncesinden Adıyaman Kahta’dan bir kişi beni aradı, polis memuru olduğunu ve telefon dolandırıcılığı yaptığımı söyledi. Adama inanmadım, dolandırıcı sandım yüzüne telefonu kapattım. Tekrardan aradı, bir sitede dolandırıcılık yaptığımı söyledi, bunun ben olmadığını söyledim.

    Bende 155’i aradım beni arayanın numarasını istediler, sonra bana dönüş yaparak dolandırıcı olabilir olmaya da bilir diyerek dikkat etmemi söylediler. Üzerinden bir buçuk ay daha geçti, karakoldan beni çağırdılar, ne iş yaptığımı sordular çiftçi ve ilkokul mezunu olduğumu söyledim. Bana orada doktor kimliğim olduğunu söylediler. Adıma doktor kimliği düzenlenmiş, ben milleti alış veriş sitesinden dolandırıyormuşum.

    Kimlik kartına baktık fotoğraftaki ben değildim, aynı zamanda gün ve ay doğum günümde tutmuyordu. Sadece benim kimlik numaram ve adımı kullanmış. İfademi verip dolandırıcıdan şikayetçi oldum. Aradan bir hafta geçmedi tekrardan beni çağırdılar, İstanbul’dan 3 dosyam geldiğini söylediler.

    Alışveriş sitesinden televizyon ve telefon istemişim uzman çavuş, avukat ve doktor kimliği ile milleti dolandırdığımı söylediler. Dün de biri daha babamı aramış ve sert kayaya çarptığımızı söyleyerek tehdit etmiş. Babamda beni aradı birinin onu aradığını ve sevgilisini dolandırdığımı söyledi. Ben de o kişiyle iletişime geçtim, dolandırıcı olmadığımı ilkokul mezunu olduğumu söyledim. Kimlikte fotoğraf, doğum tarihi uyuşmuyor, kimlik numaramı kullanıyor.

    Bütün vatandaşlara sesleniyorum, bu kişilere inanmasınlar benim kimlik numaram ve adımı kullanıyorlar, hesaplar bana ait değil, kendi kafalarına göre araç ruhsatı yapmışlar benim arabam diye teminat olarak milleti kandırıyor. Yetkililer bir an önce bu kişiyi bulsunlar, bu iş çözülsün artık, evde huzurum kalmadı psikolojim bozuldu” dedi.

  • Polisin otomobilinde 4.6 kilo uyuşturucu çıktı

    Polisin otomobilinde 4.6 kilo uyuşturucu çıktı

    Diyarbakır’da kadın polis memurunun kullandığı araçtan 4 kilo 600 gram uyuşturucu çıktı. Polis memuru Emine E.’nin, “Serdar K., isimli kişi cinsel içerikli videodan dolayı tehditlerde bulundu. Uyuşturucu madde getireceklerini bilmediğimden dolayı gitmek zorunda kaldım” dediği öğrenildi.

    Diyarbakır’da polis memuru Emine E.(30), Serdar K.(30) ve Mazlum Y.(31) isimli iki kişiyle birlikte kendisine ait ve bir de kiralık araçla birlikte Lice kırsalına doğru hareket etti.

    Otomobillerin durumundan şüphelenen ekipler takibe başladı. Bir süre araçları takip eden polis, saat 23.00 sıralarında Serdar K. ve Mazlum Y. isimli iki kişinin içerisinde bulunduğu kiralık araç ve onu takip eden Emine E. isimli polis memuru kadının kullandığı aracı Kocaköy ilçesi Kokulupınar Mahallesi Mevkii dönüş yolunda durdurdu.

    Kadın polis memurunun otomobilinde yapılan aramalarda, 4 kilo 600 gram uyuşturucu, ikinci otomobilde yapılan aramada ise 70 bin lira para ele geçirildi.

    Polis ekipleri, Emine E., ile Serdar K. ve Mazlum Y.’yi gözaltına aldı. Gözaltına alınan şüpheliler hakkında “Uyuşturucu Madde İmal veya Ticareti Yapma veya Sağlama” suçundan işlem başlatıldığı belirtildi.

    “CİNSEL İÇERİKLİ VİDEOYLA TEHDİT ETTİLER”

    Diyarbakır’da polis memuru olarak görev yapan Emine E.’nin polisteki ilk ifadesinde, “Ellerinde cinsel içerikli video görüntülerim olduğundan dolayı bankadan tehditle kredi çektirdiler. Serdar K., isimli kişi, Lice’ye kendileriyle birlikte gelmem konusunda elinde bulunan cinsel içerikli videodan dolayı tehditlerde bulundu. Uyuşturucu madde getireceklerini bilmediğimden dolayı gitmek zorunda kaldım” dediği öğrenildi.

  • Bir ayda 466 çocuğun testi pozitif çıktı

    Bir ayda 466 çocuğun testi pozitif çıktı

    Diyarbakır Çocuk Hastalıkları Hastanesi Başhekimi Uzman Doktor Semih Canpolat, aileleri aşı olmayan çocuklarda Covid-19 vaka oranların arttığını belirterek, “Ağustos ayı içerisinde hastaneye başvuru yapan 1402 çocuktan 466’sının Covid-19 testi pozitif çıktı. Şu anda 72’si klinik, 81’i yoğun bakım olmak üzere 153 çocuğun tedavisi sürüyor” dedi.

    Diyarbakır Çocuk Hastalıkları Hastanesi Özel Çocuk Covid-19 Tedavi Kliniği’ne ilk kez DHA girdi. Hastaneye başvuran şüpheli çocuk vakalar, uzman hekim tarafından ilk muayenesi yapıldıktan sonra test için sürüntü alınıyor. Testi pozitif çıkan çocukların hemen tedavisine başlanıyor. Hasta olan çocuklar anneleriyle birlikte tek kişilik odalara alınarak tedavi süreci başlıyor.

    BİR AYDA 466 VAKA

    Çocuk Hastalıkları Hastanesi Başhekimi Çocuk Hastalıkları Uzmanı Doktor Semih Canpolat, hastaneye ağustos ayı içerisinde 1402 çocuğun Covid-19 şüphesi ile başvuru yaptığını belirterek, “Yapılan muayene ve testler sonucu 466 çocuğun testi pozitif çıktı. Hastaneye yapılan tedavilerinin ardından çocukların büyük bölümü sağlığına kavuşarak taburcu edildi. Şu anda 72’si klinik, 81’i yoğun bakım olmak üzere 153 çocuğun tedavisi sürüyor” dedi. Canpolat, yetişkin hastaların dışında çocuklarda da Covid enfeksiyonun görüldüğünü ve yatışlarının arttığını ifade ederek şunları söyledi:

    “Vakaların artması ile birlikte biz bir düzenlemeye gittik. Girişte de bir acil hekimimizin ve hemşiremizin, yine yardımcı sağlık personelinin olduğu bir alan oluşturduk. Bütün hastalar buradan geçecek şekilde planladık. Ondan sonraki süreçte de ailenin öyküsü ve hekimimizin muayenesi doğrultusunda klinik olarak sıkıntılı olan vakaları değerlendirdik. Ve bunlardan sürüntü aldık. Günlük ortalama 50 çocuktan test alıyoruz. Eğer hekim hastanın yatabileceğini düşünüyorsa acil servis içinde izolasyon alanımız var. Hastayı buraya alıyoruz. Tüm tetkiklerini, görüntülemesini yaptıktan sonra çocuk uzman arkadaşlarımız gelip değerlendiriyor. Hasta servise mi, yoğun bakıma mı yatacak diye ayırıyoruz. O şekilde bir tedavi süreci başlamış oluyor.”

    ‘EMZİREN ANNE AŞI OLABİLİR’

    Hastaneye yatan çocukların ailelerinin büyük bir bölümünün aşısız olduğunun değerlendirildiğini belirten Canpolat, “Ailelerimiz bazı şeyleri kulaktan dolma biliyor. Ama genel olarak şunu söyleyebiliriz. Özellikle çocuk yaş grubunda biz biraz sıkıntı yaşıyoruz. İlk bir yıl anne sütünün öneminden bahsediyoruz. Emzirmenin aşıyla çok bir alakası olduğu ile ilgili çok net bir bilgi yok. Ama uzmanların ve bizlerin önerisi kişinin yarar zarar dengesini göz önünde bulundurarak aşı olması yönünde. Halkımız daha çok uzman arkadaşlara kulak versinler” diye konuştu.

    ENTÜBE HASTA OLMADI

    Hastanede yatan çocuklar arasında entübe hasta olmadığını kaydeden Canpolat, “Entübe olmadı ama yoğun bakım ihtiyacı oldu. Şu anda bilim kurulumuzun ve sayın bakanımızın ilettiği şekliyle 12 yaş üstü ailelerin rızasıyla Covid-19 aşı yapılabileceği şeklinde. Biz bu şekilde hastanemizde bir planlamayı başlattık. Ailelere de çocuklarını korumaları açısından önce kendilerinin, daha sonra da çocuklarının aşı yaptırması yönünde uyarıda bulunuyoruz” dedi.

    Çocuğu tedavi altında olan ve ismini vermek istemeyen anne, çocuğunu emzirdiği için aşı olmadığını söyleyerek, “Aşımı henüz olmadım. Çevremdekiler emziren annelerin aşı olamayacağı diye bir şey söylüyorlardı. Ama öyle değilmiş. O yüzden en kısa zamanda ben de aşı olacağım” diye konuştu.