Kategori: Dünya

  • İngiltere’nin Dünya Kupası kazanan takımından Jack Charlton hayatını kaybetti

    İngiltere’nin Dünya Kupası kazanan takımından Jack Charlton hayatını kaybetti

    İngiltere Milli Takımı’nın 1966 Dünya Kupası’nı kazanan kadrosunda yer alan Jack Charlton, 85 yaşında yaşamını yitirdi.

    İngiltere basınında yer alan haberlerde, geçen yıl lenfoma teşhisi konulan Charlton’ın evinde hayata veda ettiği duyuruldu.

    Leeds United’da 1952-1973 yıllarında çıktığı 773 maçla kulüp tarihinin en fazla forma giyen oyuncusu unvanını elinde bulunduran Charlton, birer İngiltere ligi ve Federasyon Kupası şampiyonlukları yaşamıştı. Savunma oyuncusu Jack Charlton, Manchester United’ın efsane isimlerinden kardeşi Bobby Charlton ile birlikte 1966 Dünya Kupası’nda zafere ulaşan İngiltere Milli Takımı’nda görev almıştı.

    Jack Charlton, futbolu bıraktıktan sonra Middlesbrough, Sheffield Wednesday, Newcastle United ve İrlanda Milli Takımı’nda teknik direktörlük yapmıştı. Charlton yönetimindeki İrlanda Milli Takımı, 1988 Avrupa Şampiyonası ile 1994 Dünya Kupası’na katılmış ve 1990 Dünya Kupası’nda çeyrek final oynamıştı.

  • Avrupa’nın en büyük insanlık trajedisi: Srebrenitsa

    Avrupa’nın en büyük insanlık trajedisi: Srebrenitsa

    Avrupa’da 2’nci Dünya Savaşı’nın ardından yaşanan en büyük insanlık trajedisi olarak nitelendirilen Srebrenitsa Soykırımı’nın 9 kurbanı daha bugün defnedilecek.

    Bosna Hersek’in doğusundaki Srebrenitsa’da, 1995 yılının Temmuz ayında yaşanan soykırımda öldürülen ve kimlik tespiti yapılan 9 soykırım kurbanı, Potoçari Anıt Mezarlığı’nda kılınacak cenaze namazının ardından ebedi huzura kavuşacak.

    Cenaze namazı öncesinde ise aralarında Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın da bulunduğu birçok dünya liderinin, soykırımın 25’inci yıl dönümü dolayısıyla gönderdiği görüntülü mesajların gösterileceği anma programı yapılacak.

    Bu yıl defnedilecek soykırım kurbanlarının en genci öldürüldüğünde 23 yaşında olan Salko İbisevic, en yaşlısı ise 70 yaşında öldürülen Hasan Pezic olacak.

    Toprağa verilecek diğer kurbanlar ve yaşları ise şöyle:

    “Sead Hasanovic (24), Alija Suljic (26), Hasib Hasanovic (25), Zuhdija Avdagic (48), Bajro Salihovic (52), İbrahim Zukanovic (54), Kemal Music (27).”

    Potoçari Anıt Mezarlığı’na bugüne kadar 6 bin 643 soykırım kurbanı defnedilirken, bugünkü cenaze töreninin ardından bu sayı 6 bin 652’ye yükselecek.

    Srebrenitsa’da ne oldu?

    Srebrenitsa’nın 11 Temmuz 1995’te Ratko Mladic komutasındaki Sırp birliklerince işgal edilmesinin ardından BM bünyesindeki Hollandalı askerlere sığınan sivil Boşnaklar, daha sonra Sırplara teslim edildi.

    Kadın ve çocukların Boşnak askerlerin kontrolündeki bölgeye ulaşmasına izin veren Sırplar, en az 8 bin 372 Boşnak erkeği ormanlık bölgede, fabrikalarda ve depolarda katletti. Katledilen Boşnaklar ise toplu mezarlara gömüldü.

    Savaşın ardından kayıpları bulmak için başlatılan çalışmalarda toplu mezarlarda cesetlerine ulaşılan kurbanlar, kimlik tespitinin ardından her yıl 11 Temmuz’da Potoçari Anıt Mezarlığı’nda düzenlenen törenle toprağa veriliyor.

  • Dünya genelinde koronavirüs bilançosu

    Dünya genelinde koronavirüs bilançosu

    Çin’in Vuhan kentinde ortaya çıkan koronavirüs (Covid-19) nedeniyle hayatını kaybeden kişi sayısı dünya genelinde 562 bin 894’e, virüs tespit edilen kişi sayısı 12 milyon 631 bin 67’ye yükseldi. Dünya genelinde hastalığı yenerek iyileşenlerin sayısı ise 7 milyon 366 bin 517’ye ulaştı.

    Dünyayı kasıp kavuran koronavirüs salgını 140’tan fazla ülkede yayılmaya devam ediyor. En fazla vakaya sahip 2’inci ülke olan Brezilya’da son paylaşılan verilere göre, 1 milyon 804 bin 338 vaka bulunuyor. Virüs kaynaklı toplam can kaybının ise 70 bin 524’e ulaştığı bildirildi. En fazla vaka sayısına sahip 3’üncü ülke olan Hindistan’da virüs kaynaklı can kaybı 22 bin 144 olurken, vaka sayısı ise 822 bin 603’e ulaştı.

    ORTA AVRUPA’DA VAKA VE ÖLÜ SAYILARINDA ARTIŞ

    Orta Avrupa’da da koronavirüs nedeniyle vaka ve ölü sayılarında artış sürüyor. İtalya’da vaka sayısı 242 bin 639 olurken, 34 bin 938 kişi hayatını kaybetti. Almanya’da vaka sayısı 199 bin 588’e çıkarken; 9 bin 130 kişinin hayatını kaybettiği duyuruldu. İngiltere’de ise koronavirüs nedeniyle hayatını kaybedenlerin sayısı 44 bin 650’ye yükselirken, hasta sayısı 288 bin 133 oldu.

    İRAN’DA ÖLÜ SAYISI 12 BİN 447’YE ÇIKTI

    İran’da salgın nedeniyle ölenlerin sayısının 12 bin 447’ye ulaştığı, virüs teşhisi konulan kişi sayısının ise 252 bin 720’ye çıktığı açıklandı.

  • 69 yıllık çifti virüs değil kanser ayırdı

    69 yıllık çifti virüs değil kanser ayırdı

    İngiltere’de 69 yıldır evli olan John (92), Marjorie Wilson (88) çiftini kanser ayırdı.

    İngiltere’de duygulandıran bir olay yaşandı.69 yıldır evli olan John (92), Marjorie Wilson (88) çiftini kanser ayırdı. Şubat ayında pankreas kanseri teşhisi konulan John Wilson’un Burton upon Trent şehrindeki Queens Hastanesi’nde hayatını kaybetti. Çiftin birlikte gerçirdiği son anları hastanede çeken oğulları Kurt Wilson (62) fotoğrafı ömür boyu saklayacağını söylerken “Hastaneye desteklerinden ötürü teşekkür etti. 69 yıllık evli çiftin hastane odasında ele ele çekilmiş son fotoğrafını çeken oğulları Kurt Wilson, ” Hayattaki en değerli varlıklarımı kaybettim. İkisinin aşkı tüm çiftlere örnek bir aşktı” dedi.

    ANNESİ ZATÜRRE VE KORONAVİRÜSÜ YENDİ

    Anne ve babasının tevadisiyle ilgilenmesi için kamyon şoförlüğü işinden ayrıldığını ifade eden Kurt Wilson, aşırı bunama nedeniyle bakım evinde tedavi gören annesinin ve babası ölmeden önce koronavirüsü (Covid-19) ve zatürreyi yendiğini de ifade etti.

  • KKTC Cumhurbaşkanı Akıncı’dan diyalog çağrısı

    KKTC Cumhurbaşkanı Akıncı’dan diyalog çağrısı

    Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC) Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı, Doğu Akdeniz’deki enerji denkleminde Türkiye ve KKTC’yi dışlayarak bir yere varılamayacağını, diyalog ve uzlaşmanın olmamasının da gerginliklere yol açacağını yıllardır vurguladıklarını ifade etti.

    Akıncı, yaptığı yazılı açıklamasında, AB Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikaları Yüksek Temsilcisi ve AB Komisyonu Başkan Yardımcısı Josep Borrell’in Avrupa Parlamentosu’nda, Doğu Akdeniz’deki gerginliğe ve AB-Türkiye ilişkilerindeki tıkanıklığa ancak diyalogla çözüm üretilebileceği yönünde yaptığı konuşmayı çok yerinde ve zamanlı olarak değerlendirdi.

    “Doğu Akdeniz’deki enerji denkleminden Türkiye ve KKTC’yi dışlayarak bir yere varılamayacağını öteden beri seslendiriyoruz.” ifadesini kullanan Akıncı, diyalog ve uzlaşmanın olmadığı yerde tarafların kendi yollarında yürüyeceklerini, bunun da gerginliklere yol açacağını yıllardan beri vurguladıklarının altını çizdi.

    Akıncı, şu değerlendirmelerde bulundu:

    “Diyalog ve uzlaşı amacını güttükleri için doğal gaz konusunda gerçekçi bir öneriyi, 13 Temmuz 2019’dan beri masada tutmaktayız. Sayın Borrell de artık bu konularda bilgili bir durumdadır. Kendisiyle yaptığımız yararlı telefon görüşmesi sonrasında Cumhurbaşkanlığı ekibi ile kendi ekibi arasında başlayan verimli diyalog sürmektedir.”

    “Her türlü iş birliğini yapmaya hazır olduğumuzu ifade etmek isterim”

    Gerginliklerden, zıtlaşmalardan ve herkesin zararına olacak çatışmalardan uzak durma yolunun, diyalog ve sorunları çözme iradesinin ortaya konmasıyla gerçekleşeceğine işaret eden Akıncı, Kıbrıs Türk tarafı olarak her vesileyle bunu ortaya koyduklarını vurguladı.

    Cumhurbaşkanı Akıncı, şunları kaydetti:

    “Sayın Borrell’in bölgenin önemli bir aktörü olan Türkiye’yi dışlama siyasetine karşı Türkiye’nin öneminin idrakini sergileyen kapsayıcı tavrının olumlu sonuç vermesini diliyorum. Gerek Doğu Akdeniz’deki doğal gaz ve gerekse Kıbrıs sorunu bağlamında Sayın Borrell ile BM zemininde ve AB gözetiminde her türlü iş birliğini yapmaya hazır olduğumuzu ifade etmek isterim.”

  • Bilinmeyen zatürre tehlikesi: 451 ölü

    Bilinmeyen zatürre tehlikesi: 451 ölü

    Corona virus salgınıyla mücadele Kazakistan’ın başı bu kez de ‘bilinmeyen zatürre’ ile dertte. Ülkede 29 Haziran-5 Temmuz tarihleri arasında 32 bin ‘bilinmeyen zatürre’ vakası açıklanırken, 451 kişi hayatını kaybetti.

    Kazakistan’da corona virüs vaka sayısı 53 bin 21’e, ölü sayısı ise 296’ya yükselirken yeni bir salgın için alarm çanları çalıyor.

    Sağlık Bakanlığı yetkilisi Azhar Giniyat, ülkede hastanelere başvuran 28 bin zatürre hastasının corona virus testinin negatif çıktığını duyururken, Almatı’daki morglarda olağandışı bir yoğunluk yaşanıyor.

    Çin’in Kazakistan büyükelçiliği, 2020 yılında Kazakistan’da 1772 vatandaşlarının ‘bilinmeyen zatürre’ nedeniyle hayatını kaybettiğini açıklarken, sadece Haziran ayındaki kayıp sayısının 628 olduğuna dikkat çekti.

    Endişerini paylaşan Çinli yetkililer, ‘bilinmeyen zatürre’nin, corona virüsten çok daha fazla ölümcül olduğunu iddia etti.

    Kazakistan Sağlık Bakanı Alexei Tsio, ülkede henüz kategorilendirilmemiş viral bir zatürre salgını olduğunu kabul ederken Çin’in paylaştığı rakamları yalanladı.

    Kazakistan’da yayın yapan ‘Kazinform’ haber ajansı, geçtiğimiz Haziran ayı ile 2019 yılının aynı dönemi kıyaslandığında ölümlerin 2.2 kat arttığına dikkat çekti.

    Ülkede her gün yaklaşık 300 kişi zatürre belirtileriyle sağlık kurumlarına başvuruyor.

    Zatürre teşhisi konulan hastalara corona virüs tespiti için yapılan PCR testlerinin büyük bir çoğunluğu ise negatif sonuç çıkarıyor.

    Kazak yetkililer bu durumun başka bir salgının kanıtı olmadığını ifade ediyor.

  • Eski Cumhurbaşkanına 20 yıl hapis cezası

    Eski Cumhurbaşkanına 20 yıl hapis cezası

    Eski Güney Kore Cumhurbaşkanı Park Geun-hye, yolsuzluk suçu nedeniyle 20 yıl hapis cezasına çarptırıldı.

    Güney Kore’nin 11’inci Cumhurbaşkanı Park Geun-hye yolsuzluk suçu nedeniyle 20 yıl hapis ve 20 milyar Wonu (Yaklaşık 114 milyon TL) para cezasına çarptırıldı. Geun-hye 9 Aralık 2016 tarihinde Ulusal Meclis oylamasında 34 milletvekilinin ‘Evet’ oyu ile görevden azledilmişti. Geun-hye, 10 Mart 2017 tarihinde de Kore Anayasa Mahkemesi tarafından oy birliğiyle görevden tam olarak alındı.

  • Kayıp belediye başkanı ölü bulundu

    Kayıp belediye başkanı ölü bulundu

    Güney Kore’de bir süredir kayıp olan başkent Seul’ün Belediye Başkanı ormanlık alanda ölü bulundu.

    Yonhap ajansının haberine göre, Seul Belediye Başkanı Park’ın kızı, yerel saatle 17.17’de polise kayıp ihbarında bulunarak, babasının “4-5 saat önce vasiyet benzeri bir mesaj bırakarak evden ayrıldığını ve telefonunun kapalı olduğunu” belirtti.

    Seul emniyetinde Park’ı arama operasyonundan sorumlu polislerden biri, Belediye Başkanının kızının, babasının bıraktığı mesajın içeriğini açıklamadığını söyledi.

    Polis, kızının, Park’a telefonla ulaşamadığı için polis çağırmaya karar verdiğini söylediğini aktardı.

    Belediye Başkanı Park’ı, telefon sinyalinin en son tespit edildiği başkent Seul’ün Sungbuk Mahallesi’nde aradıklarını kaydeden polis memurları, drone ve köpeklerin kullanıldığı arama operasyonuna yaklaşık 150 polisin katıldığını bildirdi.

    Yerel yönetim yetkililerinin, daha önce Park’ın 16.40’ta gerçekleştirilecek bir programının “kaçınılmaz durumlar” nedeniyle iptal edildiğini duyurduğu bilgisi paylaşıldı.

    2011 yılından bu yana Seul Belediye Başkanlığı görevini yürüten Park, ormanlık alanda ölü olarak bulundu.

  • Koronavirüs Senegal Ordusu’na sıçradı!

    Koronavirüs Senegal Ordusu’na sıçradı!

    Senegal ordusunda, üst düzey askerlerin yeni tip koronavirüs (Kovid-19) testleri pozitif çıktı.

    Kritik gazetesinin haberine göre, yeni Genelkurmay Başkanı ve Hava Kuvvetleri Komutanı Birame Diop, Genelkurmay Başkanı Özel Kalem Müdürü El Hadj Daouda Niang, bir yüzbaşı, bir teğmen ve askeri personel şefinde Kovid-19 tespit edildi.

    Senegal Sağlık Bakanlığının paylaştığı verilere göre, son 24 saatte yapılan 970 testten 127’si pozitif çıktı.

    Ülkede şu ana kadar Kovid-19 bulaşan kişi sayısı 7 bin 784’e yükseldi. Virüs bulaşan 5 bin 169 kişi iyileşti, 143 kişi ise yaşamını yitirdi.

    Afrika genelinde, şu ana kadar 527 binden fazla vaka tespit edildi. Virüs nedeniyle 12 bin 285 kişi hayatını kaybetti.

  • Srebrenitsa tanığı anlattı: 9 ay ormanda yaşadık

    Srebrenitsa tanığı anlattı: 9 ay ormanda yaşadık

    Eski Yugoslavya’daki iç savaş esnasında Sırpların, kasabada 8 binden fazla Boşnak Müslümanı öldürmesi ve “2. Dünya Savaşı’ndan sonra Avrupa’daki en büyük katliam” olarak nitelenlendirilen Srebrenitsa Katliamı’nın üzerinden 25 yıl geçti. Binlerce Müslümanın katledildiği yüz binlercesinin zulme uğradığı bu acı olayın üzerinden 25 yıl geçse de acısı hala taze… Soykırıma tanıklık eden Boşnak Müslümanları yaşadıkları o anları Demirören Haber Ajansı’na (DHA) anlattı.

    KATLİAMDAN KAÇIŞI ANLATTI

    Fransa’da yaşayan Bekir Husejinoviç, 11 Temmuz 1995’te Bosna Hersek’in Srebrenica şehrinde Boşnaklara saldıran ve bir gece 8 bin 372 insanı öldüren Çetniklerden kardeşiyle birlikte kaçarak Bosna Hersek’teki Tuzla kentine ulaşmaya çalıştı. Kameniçko Brdo’da kurulan tuzağın Srebrenica sütunun yıkmasıyla birlikte binlerce insanla birlikte oradan kaçmaya çalıştı ve kardeşiyle bir ormana girdi. 9 ay boyunca ormanda yaşayan Husejinovic, Srebrenica Soykırımı’nı, ormanda kaldığı süre boyunca yaşadıklarını ve ailesine kavuştuktan sonraki hayatını yazdığı defteri kitaplaştırdı.

    PATLAYAN MAYINDAN ŞANS ESERİ KURTULDULAR

    Bosna Hersek’in Srebrenica şehrinde, 11 Temmuz 1995’te Çetniklerin (Milliyetçi Sırp güçleri) saldırdığı ve bir gecede 8 bin 372 insanın öldüğü Srebrenica Soykırımı’nın üzerinden 25 yıl geçti. Aradan geçen bunca yıla rağmen, soykırım mağdurlarının yaraları hala taze. Bosna Hersek’in Bratunac şehrinde doğan Bekir Husejinovic, daha sonra güvenli olduğunu düşündükleri için ailesiyle birlikte Srebrenica’ya taşındı. Temmuz 1995’te Sırp güçlerin Srebrenica’ya saldırmasının üzerine Bekir Husejinoviç, kardeşiyle oradan uzaklaştı ve 15 binden fazla insan ile birlikte yürüyerek Bosna Hersek’in Tuzla kentine ulaşmak için yola koyuldu. Ancak Tuzla’ya ulaşamadan, Çetniklerin kurduğu mayın patladı. Çok sayıda insan hayatını kaybetti ancak Husejinoviç, kardeşiyle birlikte kurtulanlar arasındaydı. Husejinoviç, bir ormana girdi ve 9 ay boyunca bir ormanda yaşadı.

    “ARTIK ÖLENLERİN VE YARALANANLARIN SAYISINI TUTAMIYORDUK”

    1992’de başlayan kuşatmayı, Srebrenica Soykırımı’nı, ormanda kaldığı süre boyunca yaşadıklarını ve ailesine kavuştuktan sonraki hayatını kitaplaştıran Husejinoviç, “1993’te annemle ve kardeşlerimle Srebrenica’ya yakın bir bölgeye yerleştik. Eğitimimiz için de kolaylık olacaktı. İçinde bulunduğumuz durumdan dolayı bazen dersler erkenden bitiyordu. Bölgeye insani yardım gönderiliyordu. Tam da “Belki bir şeyler düzelecek ve savaş son bulacak” diye düşünürken, hafızalarda en karanlık tarih gün olarak kalacak o Temmuz ayı geldi. 6 Temmuz’da başlayan Çetnik işgali 5-6 gün sürdü. Artık ölenlerin ve yaralananların sayısını aklımızda tutamıyorduk, bilmiyorduk. Srebrenica artık Çetniklerin elindeydi” sözleriyle işgali anlattı.

    “15 BİNDEN İNSAN ORMANA KAÇTI”

    Kardeşiyle Tuzla’ya doğru yürümek için yola koyulduklarını söyleyen Husejinoviç, “Ben, erkek kardeşim ve birkaç akrabamız Tuzla’ya doğru yola koyulduk. Yolun açık olacağı söylenmişti ve biz hiçbir sorun yaşamadan Tuzla’ya geçecektik. Annem ise küçük erkek kardeşim ve iki kız kardeşimle Potoçari’ye, Birleşmiş Milletler’in ‘güvenli bölgesi’ne geçtiler. 5’nci kilometrede, Kameniçko Brdo’da bize kurulan bir tuzak vardı. Yolda mayınlar vardı. Kameniçko Brdo’daki tuzak, Srebrenica sütununu devirdiği bilinen ilk pusudur. 15 binden fazla insan dağılmaya ve ormanlara kaçmaya başladı. Binlerce insan hayatını kaybetti, çok az insan başardı hayatta kalmayı” diyerek kendisinin de hayatta kalma mücadelesini kazananlardan biri olduğunu dile getirdi.

    “9 AY BOYUNCA ORMANLARDA YAŞADIK”

    15 gün yürüdüklerinin vurgulayan Husejinoviç, “Ağustosun başlarında Çetniklerin bölgesi olan bir dağa ulaştık. Sonra bir asfalta çıktık, 3 kişiydik. Sonra bir grupla karşılaştık ve onlara katıldık. Onların da amacı, bizim gibi Srebrenica’ya ulaşmaktı. Yemek bulmak içinde bazı köylere girdik. Çünkü su ve yemeğe ihtiyacımız vardı. Aksi takdirde tek bir adım atacak, yürüyecek halimiz yoktu. 9 ay boyunca bu şekilde sürdürdük yaşamayı” dedi. 6 Nisan 1996’da Rasim barışı koruma birliklerinin bulunduğu sınır kapısına ulaştıklarını dile getiren Husejinoviç şöyle devam etti: “Kardeşim ve diğer 3 kişi geride kaldı. Çünkü oraya yaklaşmaya cesaret edemediler. Hepimiz orada bulunanların Çetnikler olabileceğini düşünüyorduk ama benim 1 gün bile dayanacak gücüm yoktu artık. Son 2 günümüz dolaşarak geçti. Çok yorulduk. Öyle ki nerede olduğumuzdan bihaberdik. Bir önceki gece “Bir gün daha böyle geçerse öleceğim, ben gidiyorum gelmek isteyen benimle gelsin” dedim. Çünkü gerçekten dayanacak gücüm kalmamıştı. İngilizcem biraz iyiydi. Bazen durup dinlendiğimiz noktalarda radyodaki anonsları duyuyorduk. Sırbistan ve Bosna Hersek sınırına barışı sağlama birliklerinin geldiği söyleniyordu. Sınır kapısına ulaştığımızda etrafta kimse yoktu. Biz de el sallamaya başladık. Amerikan askerlerinden biri bizi fark etti. Yanımıza doğru yaklaştı ve haliyle tanıyamadı. Tabii biz de korkunç görünüyorduk. Üstümüzde yırtık, kirli kıyafetler vardı. Oldukça zayıflamıştık ve saçlarımız çok uzamıştı. Hemen diğer askerlere çağrıda bulundu ve durumu bildirdi.”

    “YAŞADIĞIMIZ ZORLUKLARIN ARDINDAN EVE DÖNDÜĞÜMÜZE İNANAMIYORDUK”

    Husejinoviç, “Bana kim olduğumuzu sordu. Tabii o an korkmuştum çünkü tüfeğini bize doğrultmuştu. Sonra siyah üniforması olan başka bir asker geldi. Boşnakça konuşuyordu. “Siz kimsiniz?” diye sordu. O an “Kaçsam mı, kim olduğumu mu söylesem” ikilemine düştüm. Ama artık çok geçti, dönemezdik. Dönüp kaçmaya başlasak ateş edeceklerdi. Bütün sorularını tek tek cevapladık, durumu anlattık. Çok şaşırdı. Çünkü biz çocuktuk. Birinden anahtar istediğini duydum. Kapıyı açtı ve bölgenin güvenli olduğunu söyledi. O an inanamadık çok korktuk. “Buyurun” dediğinde ise rahatladık. 9 ay yürüdüğümüz yolları, gördüğümüz rüyaları, yaşadığımız açlığı ve sonunda bulunduğumuz noktaya gelmiştik” diyerek yaşananları anlamanın ve anlatmanın zor olduğunu söyledi. Husejinoviç, diğer arkadaşlarına da ulaşmaya çalıştıklarını söyleyerek, “Birkaç saat sonra diğer arkadaşlarımızı da bulduk. Onlar bizden uzun süre ses çıkmayınca oradaki adamların Çetnikler olduğunu düşünüp, korkmuşlar ve kaçmışlar tabii. Ertesi gün de ailemizin yanındaydık. O aile ile kavuşma anı, tarif edilemeyecek kadar duygu dolu bir an. Düşünün, bir annesiniz ve 16 yaşındaki oğlunuz karşınıza çıkıp ölmediğini söylüyor. Çevredeki herkes çok duygulandı ve ağladı” şeklinde konuşarak o duygusal anları anlattı.

    “ELLERİM ÇOK YAŞLI BİR ADAMIN ELLERİ GİBİ GÖRÜNÜYORDU”

    Yerel ve ulusal basının da orada olduğunu dile getiren Husejinoviç, “Çok sancılı geçen o sürecin ardından ailemize kavuşmuş olmamız ilgi çekiciydi. Ertesi gün savaş muhabiri Sale Brkiç bizimle röportaj yapmak için Tuzla’dan geldi. Benim ellerim çok kötü bir durumdaydı. Soğuktan, sudan, topraktan kaynaklı bir görüntüydü bu. Brkiç, beni çekmeye başladı. Ellerim 70 yaşında, yaşlı bir adamın ellerine benziyordu. Kitabımın adı da bu yüzden ‘Yaşlı adamın ellerine sahip olan çocuk’ oldu.” dedi.

    “BURADA YAŞANANLARI ANLATMANIN BİR BORÇ OLDUĞUNU DÜŞÜNDÜM”

    Yaşanan zor zamanları bir deftere yazdığını ve kitaplaştırmak gibi bir düşüncesi olmadığını belirten Bekir Husejinoviç, “Boşnak bir komşumla ve ailemle anlaşıp, serbest bölgeye geçtikten 1 ay sonra başıma gelenleri, Srebrenica soykırımından nasıl kurtulduğumu ve yaşadıklarımı bir deftere yazmaya başladım. Aslında en başında o defterde yazılanlar, benim ve ailemin okuması içindi. Şartlar da yazdıklarımı kitap haline getirmek için pek uygun değildi. Her şeyi unutmak istiyordum. Sonra fark ettim ki ben orada yaşananları anlatmak durumundayım, bu benim borcum. Bir anda o gücü hissettim kendimde. Kitabımda Bosna Hersek’te yaşananları birçok konudan ele aldım. Soykırım mağdurlarının canı yandı belki ama o da bir güç meselesi. Birinin çıkıp “Yapma” demesinden korktum. Bu kitabı, bu insanlara adadım. Bu kitapta gördüğünüz eller, benim ellerim. Yukarıdaki fotoğrafta da benim yoldaşlarım, arkadaşlarım var. Hepimizin söyleyecek sözü var. Ben, Srebrenica Soykırımı’nın daha fazla anılması gerektiğini düşünüyorum” diyerek yakın zamanda kitabını Fransızca’ya, İngilizce’ye, Türkçe’ye ve Almanca’ya çevirmeyi planladığını söyledi.

    “SOYKIRIMDA KARDEŞİMİ KAYBETTİM”

    Srebrenica Soykırımı’nın üzerinden 25 yıl geçse de yaraların iyileşemediğini dile getiren Husejinoviç, “Umarım orada hayatını kaybedenlerin ailelerinin yaraları iyileşir. Ben soykırımda kardeşimi kaybettim. Benim yaram hiçbir zaman kapanmayacak. Bende onun bir fotoğrafı var. 17 yaşındayken öldürüldü. İnsan kabul edemiyor. Bunun yaşandığını, onun hayatta olmadığını biliyorum ama bunu kabullenemiyorsunuz” ifadelerini kullanarak o dönemin kendisinde bir travma yaşattığını ve yaşananları unutmanın mümkün olmadığını belirtti.