Bulgaristan, (DHA)- Bulgaristan’da koronavirüs (Covid-19) nedeniyle toplamda 139 kişi yaşamını yitirdi. Ülkede vaka sayısı ise 2 bin 499’a çıktı.
Bulgaristan’da koronavirüs nedeniyle şu ana kadar 139 kişi yaşamını yitirirken; vaka sayısı ise son 24 saatte 14 kişi daha artarak 2 bin 499’a yükseldi. Öte yandan ülkede salgında enfekte olan toplamda 1064 kişinin de iyileştiği açıklandı.
Afganistan’da çok sayıda hayranı bulunan ve reyting rekorları kıran ‘Çukur’ dizisinin ilk bölümü Aralık 2018’de gösterilmiş, dizinin ikinci sezonu da geçen günlerde yayıma girdi.
Afganistan Enformasyon ve Kültür Bakan Bakanı Şiva Şark, Facebook hesabından yaptığı paylaşımda, Tolo televizyonundan ‘Çukur’ dizisinin yayından kaldırılmasını talep ettiğini bildirdi.
Bakanlıktan yapılan açıklamada da dizinin toplumun psikolojik durumu üzerindeki etkisinden endişe duyulduğu ifade edildi.
Tolo televizyonunun talebi görmezden gelmesi durumunda hükümetin gereken tedbirlere başvuracağı uyarısında bulunan Şark, “Tolo televizyonuna ‘Çukur’ dizisinin gösterimiyle ilgili mektup yazdım. Bu televizyondan bu tür dizileri göstermemesini talep ettim. Yasaların ihmal edilmesi, mevcut yasalar çerçevesinde ele alınacaktır” diye yazdı.
İlgili kararın, vatandaşların isteği üzerine alındığını kaydeden Bakan Yardımcısı, Türk dizisindeki şiddet sahnelerinin sosyal medyada şikayet edildiğine işaret etti.
ABD’nin Mineapolis kentinde yaşananları canlı yayında aktaran CNN muhabiri, polis tarafından gözaltına alındı.
Ancak orada da polis bir ayrımcılık yaparak siyahi çalışanı ters kelepçe yaparak gözaltına aldı.
Almanya Dışişleri Bakanı Heiko Maas, koronavirüs salgınına karşı konulan seyahat yasaklarının gevşetilmesiyle ilgili alınan yeni bir kararı daha açıkladı. Maas, 15 Haziran’dan itibaren Almanya’dan Avrupa Birliği ülkelerine konulan uçuş yasağının kaldırılacağını söyledi.
Açıklamayı Instagram üzerinden katıldığı bir canlı yayında yapan Maas, Avrupa Birliği ülkeleri dışında üçüncü ülkelerle de uçuş yasaklarının kaldırılması için uğraştıklarını ve bu ülkelere Türkiye’nin de dahil olduğunu belirtti. Bu konudaki kararın Türkiye’deki koşullara bağlı olacağına işaret eden Maas, Türkiye’deki plajlarda ve otellerde uygulanan hijyen kurallarına, enfeksiyon sayılarına bakılacağını söyledi. Seyahatleri mümkün kılmanını yanı sıra seyahat edenleri de korumak istediklerini belirten Maas, Türkiye’de çok sıkı önlemler alındığını da hatırlattı. Maas, Türk yetkililerle seyahat konusunda görüşmelerde bulunacaklarını da sözlerine ekledi.
Alman hükümeti, seyahat uyarılarının kaldırılmasına ilişkin Çarşamba günü yapması planlanan toplantıyı ertelemişti. Bu konudaki kararın önümüzdeki hafta verileceği tahmin ediliyor.
Alman basınına yansıyan bilgilere göre Alman hükümeti seyahatlere yeşil ışık yakmak için söz konusu ülkelerde bir dizi kriterin yerine getirilmesini isteyecek.
Bu kriterler arasında Almanya’da uygulanan, “yedi gün içinde 100 bin nüfus başına 50 yeni enfeksiyonluk üst sınırın aşılmaması” da bulunuyor. Almanya’da bu üst sınırın aşılması durumunda koronavirüse karşı kaldırılan önlemlerin yeniden yürürlüğe sokulması öngörülüyor.
Alman hükümeti ayrıca Avrupa ülkelerinde fiziksel mesafe kuralı, el hijyeni, maske kullanımı, mekanların havalandırma ve dezenfeksiyonu gibi alanlarda konseptler geliştirilmesini istiyor. Koruma konseptlerinin, turistlerin hastalanması durumunda uygulanacak önlemleri, test kapasitelerinin yeterliliğini, karantina ve tedavi imkanlarını da kapsaması isteniyor.
Türkiye Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu da geçen hafta Alman basınında yayınlanan bir makalesinde Almanları yaz tatillerini geçirmek için Türkiye’ye davet etmiş ve otellerin Alman kalite denetim kuruluşu TÜV Süd tarafından sertifikalandırılacağını belirtmişti.
TÜV Süd İstanbul sorumlusu Çağrı Develioğlu da Alman kamu yayın kuruluşu ARD’ye yaptığı açıklamada, Türkiye hükümetinden bu yönde bir görevlendirme aldıklarını doğrulamıştı.
Almanya’da bölgesel yapılanmaları olan TÜV, farklı alanlarda ürün ve hizmetlerin kalite kontrolünü yapan ve belgelendirme yetkisine sahip bir kuruluş.
Suudi Arabistan, umre ve Mescidi Haram’a ziyaret yasağının koronavirüs (Kovid-19) salgını sebebiyle devam edeceğini duyurdu.
Suudi Arabistan Hac ve Umre Bakanlığı‘ndan yapılan yazılı açıklamada, umre ve Mescidi Haram’a ziyaret yasağının halihazırdaki şartlar altında devam edeceği ve söz konusu kararın yetkili merciler tarafından salgın süresince verilecek tavsiyelere göre periyodik olarak gözden geçirileceği belirtildi.
Suudi Arabistan yönetimi, dün Kovid-19 önlemleri kapsamında uyguladığı tedbirleri hafifletmek ve normal yaşama dönmek amacıyla 31 Mayıs Pazar gününden başlayarak Mekke’de “iki aşamalı normalleşme planı” uygulanacağını açıklamıştı.
Buna göre 3 hafta süreceği kaydedilen ilk aşamada, Mekke’ye giriş çıkışlara izin verileceği ve 06.00-15.00 arasında sokağa çıkılmasına müsaade edileceği aktarılmıştı.
Son verilere göre, Suudi Arabistan’da Kovid-19 kaynaklı toplam can kaybı 441’e, vaka sayısı 80 bin 185’e, iyileşenlerin sayısı ise 54 bin 553’e ulaştı.
Hindistan’da bir maymun çetesi laboratuvar asistanına saldırdı. Saldırıda bulunan maymunlar koronavirüs test örnekleri ile kaçtı.
Tuhaf olay, Hindistan’ın Delhi kentindeki Meerut Tıp Koleji yakınında meydana geldi.
Primatlardan birinin daha sonra bir ağaçta görüldüğü ve örnek toplama kitlerinden birini çiğnediği bildirildi.
Hindistan’da Brahmani Dei Tapınağı’nda görevli Sansari Ojha (70) adlı bir rahip, koronavirüs salgının sona ermesi için Saroj Kumar Pradhan (52) adlı kişinin kafasını baltayla keserek Hindu tanrıçasına kurban ettiği belirtildi.
Hindistan’da film senaryolarını aratmayan bir olay yaşandı.indistan’da Brahmani Dei Tapınağı’nda görevli Sansari Ojha (70) adlı bir rahip, koronavirüs salgının sona ermesi için Saroj Kumar Pradhan (52) adlı kişinin kafasını keserek Hindu tanrıçasına kurban ettiği belirtildi.
RAHİP GÖZALTINA ALINDI
Polis tarafından gözaltına alınan Rahip Ojha, ifadesinde bir tanrıçayı rüyasında gördüğünü, tanrıçanın salgını sona erdirmek için kendisinden bir kurban istediğini söyledi. Görgü tanıkları gece geç saatte tapınakta Rahip Ojha ile kurbanın tartıştıklarını ve Rahip’in kurbanın kafasına baltayla vurduğunu belirtti. Polis ise basına yaptığı açıklamada, Rahip Ojha’nın gözaltına alındığı sırada sarhoş olduğunu vurguladı.
İsveç’te zamanında ‘şifalı suları’ sebebiyle zenginlerin uğrak yeri olan 300 yıllık Satra Brunn köyü 7.3 milyon dolara satışa çıktı.
Başkent Stockholm’ün hemen dışında yer alan Satra Brunn köyü 70 milyon İsveç Kronu, yani yaklaşık 7.3 milyon dolarlık fiyat etiketiyle yeni sahibini bekliyor.
Satra Brunn, ülkede bir ‘sağlık köyü’ olarak biliniyor. İsveç basınında yer alan bilgilere göre köy 1.700’lü yıllarda Doktor Samuel Skragge tarafından kurulmuş.
Bugün köyün bulunduğu alanda o tarihlerde bir su kaynağı bulan Skragge, hemen su kaynağının civarındaki arazileri satın almış. Araziye kilise, hastane ve az sayıda ev inşa etmiş.
Zamanla Satra Brunn’daki su kaynağı ‘şifalı su’ olarak ünlenmiş ve dönemin zenginlerinin uğrak yeri haline gelmiş.
Sonradan zenginler rahat konaklayabilmek için civarda kendi evlerini inşa etmiş ve sonradan bu evleri de arazi sahiplerine bağışlamış.
1750’lerde ise Uppsala Üniversitesi araziyi ve üzerindeki yapıları satın almış. 2002’de ise köy bir grup girişimci tarafından satın alınarak Spa ve sağlık tesisi olarak hizmet vermiş.
Köy 60 dönüm üzerine kurulu. Bunun yanında bitişiğindeki 84 dönümlük arazi de fiyata dahil. Bunun yanında köyün içinde bir de şişeleme tesisi bulunuyor.
Satra Brunn’un İsveç vatandaşı olmayanlar tarafından satın alınmasında herhangi bir yasal engel bulunmuyor
46 yaşındaki George Floyd Pazartesi günü polis tarafından dakikalarca boğazına basılması sonucu hayatını kaybetmişti. Kendisini yere yatıran beyaz bir polis memurunun ensesine dizini bastırması üzerine nefes alamadığını sergileyen video kayıtları büyük infial yarattı.
Floyd’un ölümü üzerine başlayan şiddetli protestolar dün üçüncü gününe girdi ve bir çok bina ateşe verildi. Göstericiler kentte üçüncü bölge olarak bilinen semtte bir polis karakolunu ele geçirdiler.
Olayları kontrol altına almak amacıyla eyaletteki Ulusal Muhafız birlikleri Minneapolis’e gönderildi.
ABD Başkanı Donald Trump “Haydutlar” diye tanımladığı protestocuların Floyd’un anısına saygısızlık ettiğini söyledi, ‘Yağma başlarsa, ateş açma da başlar’ dedi.
Floyd’un öldürülmesi sadece Minneapolis değil Chicago, Los Angeles ve Memphis başta olmak üzere ABD’nin bir çok kentinde de protesto edildi.
Floyd’un ailesi olaya karışan dört polis memurunun cinayet suçlamasıyla yargılanmasını talep ediyor. Fakat savcılar halen olayla ilgili delilleri toplama aşamasında olduklarını söylüyorlar.
Olay, siyah Amerikalıların polis tarafından öldürülmesi konusunda birikmiş öfkenin patlamasına yol açtı. Son olarak Kentucky’de Breonna Taylor da polis tarafından öldürülmüştü.
Pazartesi gününden bu yana Minneapolis’de çok sayıda bina ateşe verildi ve yağmalandı.
Perşembe gecesi üçüncü bölge karakolunun etrafında toplanan kalabalığa karşı polis göz yaşartıcı gaz ve plastik mermi kullandı.
Fakat karakolun çevresindeki kuşatma giderek daraldı ve en sonunda içeri girmeyi başaran göstericiler karakolu ve çevresindeki iki binayi ateşe verdiler.
Minneapolis Emniyet Müdürlüğü tarafından yapılan açıklamada üçüncü bölge karakolunun gece yerel saatle 22.00 sularında, göstericiler tarafından ele geçirilmeden önce personelin güvenliği gözönüne alınarak tahliye edilmiş olduğu kaydedildi.
Valilikten atılan tweet ile üçüncü bölge karakolunun ele geçirildiği ve binada patlayıcı maddeler bulunduğu kaydedilerek, çevrede bulunanların kendi güvenlikleri açısından binadan uzaklaşmaları uyarısında bulunuldu.
Minnesota Valisi Tim Waltz eyaletteki Ulusal Muhafız birliklerinin Minneapolis ve komşu St Paul kentleri belediye başkanlarının talepleri üzerine konuşlandırıldıklarını bildirerek, “barış zamanı olağanüstü hal” durumu yaşandığını söyledi.
Vali Waltz Çarşamba gecesi yaşanan yağma ve kundaklama olaylarında bir çok işyerinin zarar gördüğünü ve bunlar arasında siyahlara ait işyerlerinin de bulunduğunu kaydetti.
Waltz “George Floyd’un ölümü daha fazla ölüm ve yıkım getirmemeli, adaletin yerine getirilmesinin ve sistemin değişmesini sağlamalıdır” diyerek göstericileri şiddetten kaçınmaya çağırdı.
Başkan Trump ise dün gece yaşananlardan sonra Minneapolis’teki şiddetten “liderliğin yetersiz olmasını” sorumlu tuttu ve Belediye Başkanı Jacob Frey kontrolü sağlayamazsa Ulusal Muhafızların “gerekeni yapacağını” söyledi.
Daha önce Beyaz Saray basın sözcüsü, Floyd’un ölümünü gösteren video görüntülerini izleyen Başkan Trump’ın moralinin çok bozulduğunu kaydederek “Adaletin yerini bulmasını istiyor” diye konuştu.
Minnesota Belediye Başkanı Frey Çarşamba günü Floyd’u yere yatıran polisin görüntülerini kaydeden polise dava açılacağını söylemişti. Görüntüleri çeken polis ve olaya karışan diğer üç polis görevden uzaklaştırıldılar.
Olay 2014’te New York’ta Eric Garner adındaki bir siyahın polis tarafından nefessiz bırakılarak öldürülmesini hatırlattı. Bu olaydan sonra polis şiddetine karşı tırmanan öfke Siyah Hayatlar Önemlidir (Black Lives Matter) hareketinin doğuşunun temellerini oluşturmuştu.
Ulusal basında çıkan haberlere göre, yaklaşık 100 motosikletli silahlı kişi, Sokoto eyaletine bağlı komşu köyler Garki, Dan Aduwa, Kuzari, Katuma ve Masawa’da etrafa ateş açtı. Saldırılarda en az 60 kişi yaşamını yitirdi, çok sayıda kişi yaralandı.
Yüzlerce kişi korkudan evlerini terk ederken, saldırı nedeniyle tarım ürünleri zarar gördü.
Sokoto Eyaleti Polis Sözcüsü Muhammad A Sadiq, olayla ilgili henüz açıklama yapmadı.
Ülkede son zamanlarda silahlı kişilerin motosikletlerle saldırılar düzenlemesi nedeniyle bazı eyaletlerde motosiklet kullanımı yasaklanmıştı.
Bölge, zaman zaman hayvancılıkla meşgul Fulaniler ile çiftçilikle uğraşan bazı kabileler arasında şiddetli çatışmalara sahne oluyor.
Hayvanlarını otlatmak için ülkenin güneyine göç eden Fulaniler, çiftçilerin hayvanlarını çalmaya çalıştığını ve kendilerine saldırdığını öne sürüyor.
Silahlı çeteler de bu çatışmalardan yararlanarak saldırılar düzenliyor.