İngiltere’de ilk kez başörtülü Müslüman bir kadın hakim oldu. Raffia Arshad’ın geçtiğimiz hafta Midlands bölgesine hakim olarak atandığına yönelik mektubu aldığı belirtildi. 40 yaşındaki Arshad, elde ettiği başarının başkalarına da ilham vermesini ve öncü olmayı umduğunu ifade ederek, “Bu noktaya gelmek biraz zaman aldı ama çok memnunum. Bu sadece kişisel bir başarı değil, farklı bir geçmişe sahip herkes için büyük bir başarı” değerlendirmesinde bulundu.
Ailesinde üniversite okuyan ilk kişi olan Arshad, atamayla birlikte çoğu insanın kafasındaki “hakim görüntüsü” klişesini kırdığını dile getirdi. Herkesin daha yükseği hedeflemesi gerektiğini vurgulayan Arshad, “Neye benzediğiniz konusunda endişelenmeyin. Kalıba sığma konusunda endişelenmeyin. O kalıbı kırın ve ihtiyacınız olanı elde edin” şeklinde konuştu.
17 yılı aşkın bir süredir aile hukuku alanında avukat olarak görev yapan 3 çocuk annesi Arshad, atama kararının kendisini mutlu ettiğini ancak başkalarının sevincini paylaşmasıyla daha çok mutlu olduğunu ifade etti. Arshad, “Hem kadınlardan hem erkeklerden çok fazla mail aldım. Aralarında başörtülü oldukları için bırakın hakim olmayı avukat olmayacağını düşündüklerini söyleyen kadınlar da vardı” dedi.
Saint Mary’s Hukuk Dairesi Eş başkanları Vickie Hodges ve Judy Claxton, Arshad’ın tamamen liyakat esaslı yapılan atama kararını memnuniyetle karşıladıklarını dile getirdi.
Yeni Zelanda’da bulunan Kahurangi Milli Parkı’na 9 Mayıs günü giriş yapan 23 yaşındaki Dion Reynolds and Jessica O’Connor’ın 15 Mayıs’ta kamp alanından çıkış yapması beklenirken kendilerinden 10 gün boyunca haber alınamadı.
Aileleri tarafından polise kayıp ihbarında bulunulması üzerine 452 bin hektarlık alana yayılan milli parkta geniş bir arama kurtarma operasyonu başlatıldı. Polis ve itfaiye güçlerince desteklenen operasyon 5 faklı ekip tarafından yürütüldü. 19 Mayıs günü başlanan arama çalışmaları yoğun sis ve sağanak yağmur nedeniyle aksamasına rağmen helikopter ekiplerinin desteğiyle bugüne kadar devam etti.
KAMP ATEŞİ SAYESİNDE BULUNDULAR
Milli parkın içinde uzanan Anatori Irmağı’nın çevresi üzerinde yoğunlaşan arama ve kurtarma ekipleri, fark ettikleri duman sayesinde kayıp ikilinin yerlerini tespit etti. Yeni Zelanda’da 19 gündür kendilerinden haber alınamayan, 23 yaşındaki Dion Reynolds and Jessica O’Connor adlı kampçılara, arama kurtarma ekiplerinin tespit ettiği kamp ateşi sayesinde ulaşıldı.
YOSUN YİYEREK HAYATTA KALDILAR
Dion Reynolds, yollarını bulmaya çalışırken bileğini incittiğini ve bir süre kamp yapıp iyileşmeyi beklediğini açıkladı. Genç kızlar ayrıca dere kenarında buldukları taze yosun yediklerini ve yosunların kendilerini hayatta tuttuğunu söyledi. 19 gün sonra helikopter tarafından yaktıkları ateş görülünce kurtarılan iki genç kız hastanede tedavi gördü. Öte yandan parkta bulunan ikilinin çevrede bulunan hastaneye kaldırıldığı ve genel sağlık durumlarının iyi olduğu bildirildi.
Uluslararası yardım kuruluşları koronavirüs salgını nedeniyle 86 milyon çocuğun daha yoksulluğa itildiğini açıkladı. UNICEF ile Save the Children tarafından yapılan araştırmaya göre yoksulluk içinde yaşayan çocukların sayısı yüzde 15 oranında arttı.
Yıl sonuna kadar düşük ve orta düzeyde gelire sahip ülkelerde ulusal yoksulluk sınırının altında yaşayan çocukların sayısının 672 milyona yükseleceği tahmin ediliyor.
Yoksulluk içinde büyüyen çocukların üçte ikisi Afrika’nın Sahara Altı ve Güney Asya ülkelerinde yaşıyor. Yoksulluk artışının ise en çok Avrupa ve Orta Asya ülkelerinde görüldüğü belirtiliyor.
UNICEF ile Save the Children bu ülkelerde yoksul çocuk sayısında yüzde 44’e varan artış kaydedildiğini duyurdu.
UNICEF İcra Direktörü Henrietta Fore pandeminin “eşi benzeri olmayan ekonomik ve sosyal bir krize yol açtığını ve dünya çapında birçok ailenin geçimini gasp ettiğini” söyledi.
Fore ailelerin içine düştüğü mali darlığın, yıllardır çocuk yoksulluğuna karşı verilen mücadelenin kazanımlarını ortadan kaldırdığını belirtti. Fore ayrıca hükümetlere çocuk yoksulluğundaki artışa karşı kararlı bir biçimde mücadele etme çağrısı yaptı
2014’ten bu yana iç savaşın sürdüğü Libya’da, geçen yılın Nisan ayından bu yana Trablus’u ele geçirmeye çalışan Halife Hafter’e bağlı güçler son birkaç haftada geri çekilmeye başladı.
Bunda, Trablus hükümetine bağlı birliklere destek veren Türkiye’nin payı büyük. Hafter’e bağlı hava kuvvetleri bunun üzerine, Libya’daki Türk hedeflerine yönelik büyük bir bombardıman düzenleyeceğini açıkladı.
Türk hedeflerine doğrudan saldırı düzenlenmesi durumunda, ülkede birbiriyle çatışan taraflara doğrudan ya da dolaylı destek veren ülkelerden biri ilk kez hedef haline gelmiş olur.
Hem bu riskten kaçınmak, hem de Hafter’in bir yılı aşkın sürede ilerlediği bölgelerin çoğundan birkaç hafta içinde geri çekilmiş olması; Hafter’e destek veren bazı ülkelerin “ateşkes” çağrılarına ağırlık vermesine yol açtı.
Kasım 2019’da Türkiye ile Libya arasında imzalanan askeri ve güvenlik işbirliği anlaşması kapsamında Türkiye, Trablus’ta Birleşmiş Milletler’in meşru kabul ettiği Ulusal Mutabakat Hükümeti’ne (UMH) hem silah hem de istihbarat ve askeri destek vermeye başladı.
BBC Türkçe’den Ece Göksedef’in yaptığı kapsamlı haberde; yılın sonunda başkent Trablus’a çok yaklaşmış olan Hafter’in ilerlemesi, Türkiye’nin UMH’ye desteği başladıktan kısa bir süre sonra durdu. Bir süre sonra Hafter bazı küçük yerleşim birimlerini kaybetti.
Bu yıl 1 Mayıs’ta UMH, Hafter’e karşı operasyon başlattığını duyurdu. 18 Mayıs’ta Trablus çevresindeki birçok küçük yerleşim yeriyle birlikte Vatiyye Hava Üssü’nün kontrolünü de almıştı.
Operasyonlar sırasında Birleşik Arap Emirlikleri’nin sağladığı Rus yapımı hava savunma sistemleri etkisiz hale getirildi.
Bundan sonra hedef daha da büyütülerek Trablus’un güneyindeki Kasr Bin Gaşir Havalimanı’nı, Hafter güçlerinden geri almak için operasyon başlatıldı. Bu hedef de gerçekleştirilirse sırada Trablus’un güneybatısındaki Tarhuna şehrinin olduğu açıklandı.
Ocak ayında Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu ve Rus mevkidaşı Lavrov Moskova’da; şehre davet edilen Sarrac ve Hafter’in masaya oturması ve ateşkes anlaşması imzalaması için çalışmıştı.
Sarrac ateşkes anlaşmasına imza atmış, Hafter ise Rusya’nın telkinlerine rağmen süre istemişti. İki günlük süre boyunca Rusya’nın dışında en büyük destekçileri olan Birleşik Arap Emirlikleri ve Mısır’daki yetkililerle görüşen Hafter, nihayetinde anlaşmaya imza atmayacağını açıklamıştı.
Kremlin’e yakın Wagner Grubu, Hafter’le birlikte savaşmak üzere Libya’ya hem paralı asker hem de askeri techizat gönderiyor. Rusya ise, Hafter’i Moskova’ya davet edip üst düzey devlet görevlileriyle fotoğraf verse de, savaşa doğrudan ya da dolaylı olarak müdahil olduğunu hiçbir zaman doğrulamadı.
ABD ordusunun açıklamasında, Wagner Grubu’nun bu desteğinin doğrudan Kremlin’den alınan direktifle yapıldığı; hem siyasi hem maddi olarak Moskova’nın desteği olmadan Libya’daki savaşa böyle müdahil olamayacağı; Moskova’nın, Wagner grubunu, Hafter’e verdiği desteğin üstünü örtmek için kullandığı savunuldu.
Türk hedeflerini bombalayacağını duyuran Hafter’e bağlı hava kuvvetlerine destek olmak üzere Rus savaş uçaklarının Libya’ya gönderildiği belirtildi.
Birleşik Krallık ülkesi Galler’de yaklaşık bin 700 akıl hastasının pandemi sürecinde yanlışlıkla hastanelerden taburcu edildiği açıklandı.
Birleşik Krallık ülkesi Galler’de bin 694 akıl hastasının pandemi sürecinde yanlışlıkla taburcu edildiği belirtildi. Olayın ortaya çıkması üzerine yetkililerin taburcu edilen hastalarla iletişime geçtiği aktarıldı. Galler’de sosyal demokrat partisi Plaid Cymru’nun sağlık sözcüsü Rhun Ap Lorwerth, hastaların yanlış taburcu edildiğini vurgulayarak “Bin 694 akıl hastası hala desteğe ihtiyaç duyuyorken erken taburcu edildiklerini öğrenmek son derece üzücü” ifadelerini kullandı. Sağlık kuruluşlarında böyle bir hatanın nasıl olabileceği sorusunu dile getiren Rhun Ap Lorwerth, hastaların tümüyle temasa geçileceğini ise memnuniyetle karşıladığını aktardı.
Öte yandan İngiltere Ulusal İstatistik Ofisi’ne göre İngiltere ve Galler’deki hastanelerde bu yıl ortalama yüzde 40’ın üzerinde ölüm kaydedildi.
İspanya’daki corona virüsü salgınında son 24 saatte yalnızca bir kişi hayatını kaybetti. Ülkedeki toplam can kaybı 27 bin 118 oldu.
İspanya’da son yedi günde sadece 39 can kaybı yaşandığı belirtilirken mucize gibi haber bugün verildi.
Ülkede son 24 saat içinde yalnızca bir can kaybı yaşandı. Salgının ilk günlerinde günde binden fazla can kaybı yaşanan ülkedeki bu gelişme İspanyol halkına rahat bir nefes aldırdı.
Salgının ilk gününden bugüne ülkede toplam 236 bin 769 vaka tespit edildiği bildirildi.
Hükümet yetkilileri, vakalar ve ölümlerin kaydedilişi hakkında uygulanan yeni bir metodun, açıklanan ölüm ve vaka sayılarında değişikliğe neden olabileceği uyarısında da bulundu.
Koronavirüs krizini hafifletmek için 60 milyar franklık kurtarma paketi açan İsviçre’de düşük faizli kredilerden faydalanan şirketlerin bu parayı yolsuzluk ve kara para aklamaya yönelttiği ortaya çıktı. Zanlılar arasında yer alan bazı Türkiye vatandaşlarının aldıkları parayı yurtdışına çıkardığı basına yansıdı.
İsvçire’de koronavirüs pandemisinin ekonomiye olumsuz etkilerini hafifletmek için çıkarılan 60 milyar İsviçre franklık kurtarma paketinden faydalanan şirketlerin bu parayı yolsuzluk ve kara para aklamaya yönelttiği ortaya çıktı.
Başkenti Lozan olan Frankofon kanton Vaud’un Başsavcılığının ekonomik kurtarma paketinden istifade eden İsviçre vatandaşları hakkında açtığı soruşturmaya göre zanlılar yalan beyanda bulunarak çeşitli bankalardan düşük faizli korona-kredisi aldı, ama bunu işyerlerini ayakta tutmak yerine kötüye kullandı, bu kapsamda yaklaşık 1.5 milyon İsviçre frangı da yurtdışına çıkarıldı.
Vaud Savcısı Anton Rüsch, verdikleri kredilerle ilgili denetim yapan bankaların polise bağlı Kara Para Aklama Bildirim Ofisi’ne yolsuzluğu ihbar etmelerinin ardından Fedpol’ün olaya el koyduğunu ve şüpheleri teyit ettiğini, bunun üzerine genelde KOBİ kapsamındaki çeşitli sektörlerden şirketlere soruşturma ve bu kapsamda dava açıldığını duyurdu.
Verilen kredileri geri almak için adımlar atılırken, gözaltına alınan zanlıların banka hesapları donduruldu.
Soruşturmaya göre şirket yöneticilerinin bazısı maddi yardımı tefecilere ipotek olarak bıraktıkları lüks arabaları geri almak için kullandı.
İsviçre’de tefecilik yapan Cedric Domeniconi, 20 Minutes gazetesine verdiği demeçte, koronavirüs krizinin başladığında Ferrari ve Porsche gibi lüks otomobillerini ipotek ederek kredi alan birçok KOBİ sahibinin, devletin şirketlere sağladığı kaynakları kullanarak borçlarını ödeyip araçlarını geri aldıklarını açıkladı.
Tefeciliğin yasal olduğu İsviçre’de yurttaşlar, resmi olarak ipotek ettikleri değerli eşyaları karşılığında 100 bin İsviçre frangına kadar tefecilerden borç alabiliyor.
İsviçre basınında çıkan haberlere göre İsviçre’de yaşayan bazı Türkiye vatandaşları da düşük faizli kredileri şirketleri için kullanmayıp yurtdışına gönderdi.
Başsavcılık yurtdışına çıkarılan paraların nereye gönderildiğini açıklamadı.
Dil bilimci ve filozof Noam Chomsky, Amerika Birleşik Devletleri’nin Kovid-19 salgını ve iklim değişikliği gibi konularda alınan yanlış kararlardan dolayı felakete koştuğunu söyledi.
Euronews’ten Yalçın Ademoğlu’nun haberine göre salgın nedeniyle iki aydır evinden çıkmayan 91 yaşındaki düşünür, Beyaz Saray’ın sadece “seçim tarihlerine odaklanmış ve kendi çıkarlarını düşünen bir megaloman sosyopat” tarafından yönetildiğini söyledi.
Chomsky, göreve gelmesinden itibaren genel sağlık yasasını iptal eden Trump’ın salgının önüne geçebilecek tüm uyarı sistemlerini de rafa kaldırarak ülkenin hastalığa hazırlıksız yakalanmasına neden olduğunu söyledi.
İklim krizine de dikkat çeken Chomsky, pandeminin ne kadar tehlikeli olursa olsun bir şekilde atlatılacağını ancak iklim değişikliğinin sonuçlarının çözümsüz olduğunu ifade etti.
ABD’nin iklim anlaşmasından çıkarak felaketin daha da büyümesine neden olabileceğini söyleyen Chomsky, ilerleyen günlerde bu krize karşı mücadele veren güçlerin daha da somutlaşacağını ifade etti.
Çin resmi haber ajansı Xinhua’daki habere göre, Doğal Kaynaklar Bakanlığından ölçüm uzmanları ile profesyonel dağcılardan oluşan 30 kişilik grup, Nepal-Çin sınırındaki dağın Çin tarafındaki ana kamptan başladıkları zirve yolculuğunu tamamladı.
Ekibin, zirvede uydulardan gelen Küresel Konumlama Sistemi (GPS) sinyalleri ile yerde özgül ağırlık ölçen gravimetre gibi alet ve cihazlar yardımıyla dağın en yüksek noktasındaki yüksekliğin hassas ölçümünü yapmaya çalışacağı belirtildi.
Ayrıca ekibin, doğal kaynakları tespit etmeye yönelik deney ve tarama çalışmaları yapacağı kaydedildi.
ÖNCEDEN İKİ KEZ ÖLÇÜMÜ YAPILMIŞTI
Çin, daha önce 1975 ve 2005’te zirvenin hassas irtifa ölçümünü yapmak için Everest’e keşif grupları yollamıştı.
O dönemde dağın yüksekliği sırasıyla 8 bin 848 metre 13 santim ve 8 bin 844 metre 43 santim ölçülmüştü.
Çin, yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgını nedeniyle 12 Mart’ta Everest Dağı’na kendi sınırından yapılan tırmanışları durdurduğunu duyurmuştu.
ABD Başkanı Donald Trump, seçimlerle ilgili yanlış bilgi içeren bir paylaşımına Twitter’dan uyarı gelmesi üzerine sosyal medya şirketlerini kapatma tehdidinde bulundu. Trump, sosyal medya platformlarına düzenleme getirileceğini veya bazılarının kapatılacağını söyledi.
Trump, Twitter’a tepki göstererek Twitter üzerinden yaptığı paylaşımda, “Cumhuriyetçiler Sosyal Medya Platformlarının muhafazakâr sesleri tamamen susturduğunu hissediyor. Bunun bir kez daha olmasına izin vermemek adına onları güçlü bir şekilde düzenleyeceğiz veya kapatacağız. Ne yapmaya çalıştıklarını ve başaramadıklarını 2016’da gördük. Bunun daha sofistike bir versiyonunun gerçekleşmesine izin veremeyiz. Tıpkı geniş çapta posta yoluyla verilecek oyların ülkemizde gerçekleşmesine izin veremeyeceğimiz gibi. Posta yoluyla oylama her türlü hile, düzenbazlık ve hırsızlık için uygun olacak. En çok hile yapan kazanır. Sosyal medya, sen de aynı şekilde. Kendini toparla, ŞİMDİ!!” ifadelerini kullandı.
TRUMP’IN MESAJINA DOĞRULUK UYARISI
80 milyondan fazla takipçisi olan Trump, Twitter’da yaptığı açıklamada posta yoluyla gönderilecek oy pusulalarının “büyük ölçüde hileli” olacağını söyledi. Trump’ın açıklamalarından birkaç saat sonra Twitter, Trump’ın paylaşımlarının altında mavi ünlem paylaşarak okuyucuları “posta yoluyla gönderilecek oy pusulalarına dair doğruları öğrenmeye” çağırdı.