Kategori: Dünya

  • WhatsApp Filistinli Gazetecilerin Hesaplarını Engelliyor

    Dünyanın popüler anlık mesajlaşma uygulamalarından biri olan WhatsApp, son günlerde onlarca Filistinli gazetecinin hesaplarını engelledi.

    Yerel kaynaklardan alınan bilgiye göre, sosyal medya devi Facebook’un bünyesinde bulunan WhatsApp, Filistinli gazetecilere ait telefon numaralarının engellenme gerekçesini “hesap etkinlikleri ve hizmet koşullarını ihlal etmek” olarak açıkladı.

    Facebook’un da bir ayı aşkın süredir Filistinli gazetecilere veya yerel basın kuruluşlarına ait yüzlerce hesabı engellediği belirtildi.

    “Ultra Palestine” sitesi editörü Mücahid Beni Muflih, yaptığı açıklamada, 4 senedir kullandığı kişisel WhatsApp hesabının geçen cuma günü engellediğini söyledi.

    İsrail’in geçen hafta düzenlediği Gazze saldırılarının son gününde WhatsApp’tan “telefon numarasının hizmet politikalarını ihlal ettiği gerekçesiyle kullanıma yasaklandığı” mesajı aldığını aktaran Beni Muflih, WhatsApp yetkilileriyle iletişime geçtiğinde kendisine “hesabıyla ilgili birçok şikayet olduğu ancak tarafların gizliliğini korumak için bu şikayetlerin niteliğini açıklayamayacakları” cevabı verildiğini anlattı.

    Son İsrail saldırıları sırasında kişisel hesabını basın çalışmaları için kullandığına dikkati çeken Filistinli gazeteci, “Her zaman olduğu gibi, bilgileri habercilerin olduğu gruplarla paylaşmak ve olayların takibi konusunda meslektaşlarımızla iletişim kurmak için çalıştık.” dedi.

    WhatsApp’ın engellemeleri keyfi

    AFP’nin Gazze’deki foto muhabiri Said el-Hatib de WhatsApp’ın kişisel hesabını herhangi bir gerekçe göstermeden engellediğini belirtti.

    Hesapların kapatılma nedenine ilişkin WhatsApp’ın sunduğu iddiaların gerçeği yansıtmadığını kaydeden Hatib, “Uygulamanın hizmet koşullarını ihlal etmedim. Gazetecilerin hesapları keyfi şekilde kapatılıyor.” ifadelerini kullandı.

    AA’nın Gazze’deki muhabirlerinden Mustafa Habbuş da İsrail’in son saldırıları sırasında kişisel hesabının engellendiğini ifade etti.

    Habbuş, “Şirket yetkilileri, gazetecilerin hesaplarına ilişkin kimliğini vermedikleri kişiler tarafından bazı bildirimler aldıklarını belirterek, hesapların bu yüzden engellendiğini söylüyor.” diye konuştu.

    “Engellemeler Facebook politikasının bir uzantısı”

    Yasağın Filistinlilerin sesinin duyurulmasını engellemeye çalışan “Facebook politikası”nın bir uzantısı olduğunu dile getiren Habbuş, “Politik bir faaliyetim yok. WhatsApp aracılığıyla insanları yönlendirmiyorum. Uygulamayı Gazze’de tansiyonun yükseldiği son olaylarda bölgedeki AA ekibiyle bilgi paylaşımında bulunmak ve iletişim kurmak için kullandım.” dedi.

    Habbuş ayrıca bu durumu Gazze’de yaşanan olayları dünyaya duyurmaya çalışan Filistinli gazetecilere karşı “tehlikeli bir ihlal” olarak nitelendirdi.

    “İsrail, Filistin içerikli haber ve paylaşımlara kısıtlama getirmeye çalışıyor”

    Batı Şeria merkezli Sada Social Merkezi Müdürü İyad Rufai, Gazze’de tansiyonun yükseldiği geçen haftaki İsrail saldırıları sırasında onlarca gazetecinin hesabının engellendiğini söyledi.

    Merkezin yasakla ilgili WhatsApp yönetimi ile iletişime geçtiğini kaydeden Rufai, “Şirket, engellenen numaraları yeniden inceleme ve araştırmaya hazır olduğunu iletti.” diye konuştu.

    Rufai ayrıca hesapları yasaklanan gazetecilerin bir listesini WhatsApp yönetimine göndereceklerini belirterek, “İşgalci İsrail, internette ve tüm sosyal medyada Filistin içerikli haber ve paylaşımlara kısıtlama getirmeye çalışıyor.” dedi.

  • Twitter’da Siyasi Reklamlar Yayınlanmayacak!

    Toplantıdan elde edilen bilgiler doğrultusunda Twitter’da siyasi amaçlı ve bir politikaya yönelik reklamlara yer verilmeyecek. Diğer yandan iklim değişikliği gibi ulusal ve evrensel öneme sahip olan konular için herhangi bir kısıtlama yapılmayacak.

    Konuyla ilgili açıklama yapan Twitter CEO’su Jack Dorsey Twitter reklamları ile ilgili belirlenen kuralların ise 15 Kasım’da açıklanacağını dile getirdi.

  • ‘Google, milyonlarca hastanın sağlık kayıtlarını gizlice topladı’

    Şimdilik tıbbi kayıtları toplananlar, ABD‘nin iki numaralı sağlık hizmetleri kuruluşu olan, 50 eyaletten 21’i ile Columbia federal bölgesinde faaliyet gösteren, 2600 hastaneli Katolik bir kurum olan Ascension‘da tedavi gören hastalar.

    Ancak Google’ın ‘Project Nightingale‘ adını verdiği sağlık verisi toplama faaliyetinden Ascension’un ne doktorlarının ne de hastalarının haberi var.

    Buna rağmen teknoloji devi her şeyin yasalara uygun olduğunu savunuyor.

    İlkin The Wall Street Journal (WSJ) ardından The New York Times gazetelerinin verdiği haberlere göre, programda yığılan veriler, hastanın adı-soyadı, doğum tarihi eşliğinde laboratuvar sonuçları, doktor teşhisleri, hastane kayıtları dahil tüm sağlık geçmişini içeriyor.

    Google’ın en az 150 çalışanının bu verilere erişimi var. Üstelik bazı Google çalışanlarının bu verileri indirdiğinden endişe ediliyor.

    Ascension’un anlaşmaya vararak paylaştığı verilerin Google tarafından ileri yapay zeka ve makine öğrenme süreçlerini kullanan yeni bir yazılım tasarımlamak için kullanıldığı, bu yazılımla bireysel hasta bakımının yeniden düzenlenmesinin amaçlandığı belirtiliyor.

    Proje, Google’ın bulut departmanı altında geliştiriliyor. 

    Bulut sunucular kullanılması, Ascension sağlık hizmeti sağlayıcılarının ‘hasta arama’ denilen bir aracı kullanmasını sağlayacak, bununla her hastanın tüm sağlık geçmişinin birarada bulunduğu bireysel sayfasına pat diye erişilebilecek.

    ‘Project Nightingale’ haberi teknoloji devlerinin mahremiyet ihlallerine dair yeni bir skandal şeklinde patlasa da, Google, projenin Federal Sağlık Yasası’na tamamen uygun olduğunu ve kurdukları sistemin hasta verileri için sağlam korumalar içerdiğini söyledi.

    The Verge’in sorularını yanıtlayan Google sözcüsü, kendilerinin vardığı gibi bir anlaşma sözkonusuysa bir sağlık hizmetleri kuruluşunun çok hassas sağlık kayıtlarını teknoloji çalışanlarıyla paylaşmasının sektörün standart pratiği olduğunu anlattı.

    Hastalarının özel tıbbi verilerini kullanarak bu sağlık hizmetleri kuruluşunun işine yarayacak araçlar kurduklarını söyleyen Google sözcüsü, bu yüzden hastaları haberdar etmelerinin gerekmediğini iddia etti.

    Milyonlarca Amerikalının sağlık kayıtlarını gizlice toplamadıklarını savunan Google sözcüsü, tek amaçlarının kendileriyle veri paylaşan sağlık kuruluşuna bunu hizmet olarak geri vermek olduğunu, daha önce konuyla ilgili açıklama yapmamalarının projenin erken aşamalarda olmasından kaynaklandığını öne sürdü.

    ABD’nin Sağlık Sigortası Taşınabilirlik ve Sorumluluk Yasası (HIPAA), hastanelerin sağlık hizmeti sağlamasına yardımcı olmak için kullanılacaksa iş ortaklarıyla hastaların verilerini paylaşmaya izin veriyor.

    Silikon Vadisi’nin diğer devlerinden Amazon, Apple ve Microsoft da sağlık sistemine müdahil olup hasta verilerini ele geçirmek yönünde çalışmalar yürütüyor, ama henüz Google’ınki gibi muazzam çapta bir anlaşmaya ya henüz varamadı ya da vardığı henüz ortaya çıkmadı.

  • Google Kanada’da ‘akıllı kent’ kuruyor

    Google’ın sahibi olan Alphabet şirketinin bünyesinde  faaliyet gösteren Sidewalk Labs, Kanada’nın Toronto kentinin kullanılmayan bir bölümüne akıllı kent kurmak istiyor. Şirketin başvurusu yerel yönetim tarafından kabul edildi. Ancak şirket hedeflediğinden daha küçük bir alanda bu şehri kurmak zorunda kalacak. Bölgenin gelişiminden sorumlu olan Waterfront Toronto grubu, oy birliğiyle şirkete gerekli olan izinlerden ilkini verdi. Fakat bu onay süreci tartışmalara da yol açtı. Sidewalk Labs mahalleyi 0,7 kilometrekarelik bir alana kurmak isterken verilen izin 0,05 kilometrekareyi kapsadı.

    Yetkililer şirketin yerleştireceği sensörlerden toplanacak verilere sahip olamayacağını, bu verilerin kamuya açık olması gerektiğini kararlaştırdı. Proje bu aşamadan sonra halka danışılacak ve Mart 2020’de nihai karar verilecek.

    Konuyla ilgili bir açıklama yapan Sidewalks Labs “Waterfront Toronto ile kritik konularda anlaştığımız için mutluyuz. Toronto’da kapsayıcı bir mahalle kurmak, insanların işe gitme süresini azaltmak, evleri daha ucuz kılmak, yeni işler yaratmak ve daha sağlıklı bir gezegen için yeni standartlar oluşturmak istiyoruz” ifadelerini kullandı. Waterfront Toronto’nun başında bulunan Stephen Diamond ise yayımladığı açık mektupta “Açık olalım, bu nihai bir anlaşma değil” dedi ve ekledi: “Hâlâ yapılması gereken çok iş var. Yönetim kurulumuz sürece devam etme yönünde karar vermiş olsa da süreç tamamlanmadı.”

    ‘GÖZETİM KAPİTALİZMİ’

    Sidewalk Labs 2017’de bölgeyi dönüştürme ihalesini aldıktan sonra ofis, mağaza ve evleri radikal bir şekilde bir araya getiren bir öneriyle ortaya çıktı. Trafik ve atık yönetimi gibi konularda da yüksek teknolojili çözümler önerdi.

    Fakat şirketin Waterfront Toronto ile anlaşma sürecinin şeffaflığı sorgulandı. Şirketin amacının 0,7 kilometrekarelik alanında ötesine geçerek çok daha büyük bir bölgede inşaat yapmak olduğu anlaşıldı. Sidewalk Labs yapacağı yatırım karşılığında emlak vergisinden pay, kentsel dönüşüm ödeneği ve ranttan pay istediği ortaya çıktı.

    Şirket Temmuz ayında kentsel dönüşüm planlarına dair belgelerini yayımlamış, Waterfront Toronto tarafından atanan uzmanlar paneli şirketin bazı önerilerinin halka bir faydası olmayacağı, teknoloji şirketlerine faydası olacağını bulmuştu. Uzmanlar planlar hakkında ikiye bölünmüş durumda.

    Toronto Life dergisine yazan Prof. Shoshana Zuboff bu planın ‘gözetim kapitalizmi’ olduğunu söylerken şehir plancısı Richard Florida bu sayede Toronto’da geniş start up şirketleri kurulabileceğini ve Toronto’nun küresel kentlerle rekabet gücünün artabileceğini savunuyor.

  • Facebook ve Instagram, Cinsellik İçerdiğini Belirttiği ‘Patlıcan’ ve ‘Şeftali’ Emojisini Kaldıracak

    Güncellenen Topluluk Standartları ile sosyal medya devi, cinsellikle ilgili ifadeleri sansürlemekle suçlanmış olmasına rağmen çevrimiçi cinselliğe teşviği önlemeye çalışıyor. Ağustos ayında getirilen ancak ilk olarak yetişkinler için çıkarılan bir dergi tarafından tespit edilen yeni kurallar, bağlam olarak spesifik ve yaygın kullanılan cinsel emojilerin artık cinsellikle ilgili ifadeler ile aynı kategoride sayılarak kabul edilmeyeceğini belirtiyor.

    Webtekno’nun aktardığı kurallara göre emojiler çıplaklığı sansürlemek için kullanılamazken kullanıcıların takipçilerine pornografik içeriğe bağlantı sağlamaları da yasaklanmış durumda. Facebook, bu politikanın ‘yetişkinler arasında cinsel karşılaşmaları kolaylaştıran, teşvik eden veya koordine eden herhangi bir içeriği engellemek‘ olduğunu belirtiyor.

    ‘Yeni politikaları genel olarak seks işçilerine karşı’

    Güncellenen Topluluk Standartlarıçevrimiçi sansür getirdiği ve seks işçilerini hedef aldığı gerekçesiyle bazı kişiler tarafından sosyal medyada eleştirildi. Twitter‘da bir kullanıcı, “Yeni politikaları genel olarak seks işçilerine karşı. Fotoğraflar, pornografiden çok sadece bir çağrışım yaratsa veya emoji kullanılıyor olsa bile siliniyor” diyor.

    ‘Sadece dili güncelledik’

    Bir Facebook sözcüsü yetişkinlere yönelik yayın yapan bir dergiye yaptığı açıklamada, kılavuzlarındaki son güncellemenin platformdaki sistematik değişikliklerin bir parçası olduğunu söyledi. Facebook sözcüsü, “Bu güncellemeyle politikanın kendisi veya onu nasıl uygulattığımız konusunda hiçbir şey değişmedi. Sadece topluluğumuz tarafından daha net anlaşılması için dili güncelledik” dedi.

    Bu sırada Instagram, kullanıcı sağlığını ve psikolojisini korumak zorunda olduğunu belirterek intihar veya kendine zarar verme içerikli görüntüleri ve videoları yasakladığını açıklamıştı.

  • Pentagon’un bulut teknolojileri ihalesini Microsoft kazandı

    Pentagon’un bilgisayar alt yapısının modernizasyonuna ilişkin 10 milyar dolarlık dev teknoloji ihalesi sonuçlandı.

    Yaklaşık 2 yıldır süren ve Amazon ile Microsoft arasında büyük bir mücadeleye sahne olan ihaleyi Microsoft kazandı.

    PROJE 10 YILDA TAMAMLANACAK

    Pentagon’dan yapılan açıklamada “Bugün Savunma Bakanlığı, genel maksat bulut kontratlarından birini Microsoft’a vererek bulut stratejimizin uygulanmasında önemli bir adımı daha attı.” ifadesi kullanıldı.

  • Mikrofon ve kamera barındıran cihazlara uyarı etiketi yapıştırılacak

    Günümüzde birçok teknolojik ürün yerleşik mikrofon ve kameralarla birlikte geliyor. ABD Senatörü Cory Gardner‘a göre tüketicilerin kişisel mahremiyetlerini gözetmek için bu cihazlara uyarı etiketi yapıştırılmalı.
    Tüketiciler açıkça bilgilendirilmeli

    Senatör Cory Gardner’ın teklif ettiği, Konut Gizliliğini Koruma başlıklı yasa tasarısı, içerisinde yerleşik mikrofon ve kamera bulunan tüm cihazları kapsayacak şekilde düzenlenmiş. Teklif edilen bu düzenleme, FDA‘nın gıda üreticilerinden yer fıstığı gibi alerjenleri içerebilecek yiyecekleri etiketlemelerini istemesine benziyor diyebiliriz. Gardner ise konuyla ilgili şu ifadeleri kullanıyor: “Tüketiciler, mahremiyetlerine gelince bir takım zorluklarla karşı karşıya kalsa da, satın aldıkları bir cihazın içine gömülü bir kamera veya mikrofonu olup olmadığını anlamakta zorluk çekmemeliler.”

    Bu yasa teklifi birçok kişiye garip gelmiş olabilir. Zira kullanıcıların tamamına yakınının, bu özelliklerde bir cihaz aldıklarının farkında olduğu söylenebilir. Ancak bu yılın başlarında  Nest Secure adlı cihazda gizli bir mikrofon bulunduğu ve Google bunu kasıtlı olarak değil teknik özellikler bölümünde listelemeyi unuttuğunu belirtilmişti. Getirilecek olan yeni yasayla bu tip “yanlışlıkların” önüne geçilmesi de hedefleniyor.

  • Zuckerberg’in TikTok’a yönelik ‘saldırı planı’ ortaya çıktı

    Temmuzda yapılan iki toplantıda Zuckerberg, çalışanlarının teknoloji devine dair kaygılarına ilişkin soruları cevapladı. The Verge‘e sızdırılan ses kaydı, Zuckerberg’in TikTok’u nasıl alt etmeyi planladığına dair yeni ayrıntılar sunuyor.

    Video paylaşım uygulaması TikTok, 2016’da Çin’deki lansmanından bu yana hızlı bir büyüme kaydederken, geliştiricisi ByteDance dünya genelinde 500 milyon civarında kullanıcısı olduğunu iddia ediyor.

    Bu, Facebook ile Instagram, Messenger ve WhatsApp‘ı içeren Facebook uygulamalar grubunu kullandığı tahmin edilen 2,7 milyar kişiyle kıyaslandığında nispeten küçük bir sayı.

    Ancak uygulamanın gençler arasındaki popülerliği, çalışanlardan birini Zuckerberg’e kullanıcıların Çinli rakibe kaymasını önleyecek Facebook “saldırı planının” ana hatlarını sormaya itti.

    Zuckerberg şunları söyledi:

    “(TikTok’un) ölçek açısından Hindistan’da artık Instagram’ı geçtiğini sanıyorum. Evet, çok ilginç bir hadise. Dolayısıyla bu yönde atacağımız bir dizi adım var, üzerinde durduğumuz Lasso isminde bağımsız çalışan bir uygulama ürünümüz var ve Meksika gibi ülkelerde ürün-pazar uyumunu edinmenin ilk baştaki adımlardan biri olduğunu düşünüyorum.”

    Facebook geçen günlerde Lasso’yu, TikTok’un henüz varlık göstermediği birkaç ülkeden biri olan Meksika’da tanıttı.

    Amacın uygulamayı küresel izleyiciye sunmadan önce Meksika’da test etmek olduğunu belirten Zuckerberg “Bence öğrenmek, anlamak ve trendin önüne geçmek için zamanımız var. (TikTok) büyüyor ama tanıtımı için çok büyük miktarda para harcıyorlar” dedi.

    Zuckerberg sözlerine şöyle devam etti: 

    “Bulgularımıza göre, reklamları sonlandırdıkları takdirde müşteriyi koruma güçleri aslında o kadar kuvvetli değil. Dolayısıyla bu alan henüz yeni oluşuyor ve bizim için burada ne yapmak istediğimizi çözmeye yetecek kadar zaman var. Ama bu gerçek ve iyi bir şey.”

    CEO, tartışmalı Libra kripto para birimi de dahil olmak üzere şirketin karşı karşıya kaldığı diğer zorlukları da ele aldı.

    Dünyanın bazı bölgelerinde yasa koyucuların ve düzenleyicilerin yeni para birimi hakkındaki sorularını cevaplamaktan neden kaçındığını açıklayan Zuckerberg “Her talepte bulunan ülkeye gidip ifade vermek bana gerçekten manasız geliyor” dedi.

  • Hayranı Olduğu Dizinin Yeni Sezonu İptal Edilince Netflix Önünde Açlık Grevine Başladı

    Brit Marling ve Jason Isaacs‘in başrolünde yer aldığı The OA, iki sezonun ardından Netflix’ten yeni sezon onayı alamamıştı.

    Bu ayın başlarında gelen iptal kararının ardından Twitter‘da dizinin hayranları “#SaveTheOA” (The OA’i Kurtar) etiketiyle büyük bir sosyal medya kampanyası başlatmış ve Sunset Bulvarı‘ndaki Netflix genel merkezinin önünde protesto gösterisi düzenlemişti.

    O hayranlardan biri olan 35 yaşındaki Emperial Young ise protestosunu bir adım daha ileri götürerek 16 Ağustos’ta Netflix binasının önünde açlık grevine başladı. Young, dizinin yeni sezonu için onay verilene kadar açlık grevine devam edeceğini söyledi.

    ​’TELEVİZYON BİR BAŞA ÇIKMA MEKANİZMASI’

    Bir süredir işsiz olduğunu söyleyen Young, televizyonun kendisi ve kendisi gibi iş bulamayanlar için ‘başa çıkma mekanizması’ görevi gördüğünü ifade etti.

    “Bir televizyon şovunun iptalini açlık greviyle protesto etmek saçma ve aşırı bir tepki. Bunu onaylıyorum, ancak OA protestosu çok sayıda farklı faktörün bir sonucudur” diye konuşan Young, dizinin insanların travmalarını atlatmalarına yardımcı olduğunu, onları ‘görünmez oldukları’ hissinden kurtardığını söyledi.

    Bunun nedenini ise protestoyu organize edenlerden Mandy Paris şöyle açıklıyor:

    “Dizideki Fiziksel ve ruhsal sağlıkları yerinde olmayan karakterlerin, LGBTQI karakterlerin ve siyah karakterlerinin varlığı, toplumdaki dezavantajlı gruplar adına çığır açıcıydı. YouTube’a bakarsanız bipolar bozuklukları, depresyon ve diğer rahatsızlıklara sahip kişilerin diziyi izledikten sonra ‘anlaşılmış ve görünür’ hissettiklerini söyledikleri birçok video var.”

    ‘KAPİTALİST GÜÇLERİ DE PROTESTO EDİYORUM’

    Young ayrıca, “Eğlence insan ruhunun besinidir ve Netflix’in algoritması şu anda bunu ölçmüyor” diye konuştu.

    Protestosunun ‘kapitalist güçlere karşı’ da olduğunu vurgulayan Young, Twitter’dan yaptığı açıklamada “Ben diziyi sona erdiren kapitalist güçleri, sosyal destek kaynaklarının genel eksikliğini protesto ediyor ve yapay zeka öğretiminin doğru yapılması konusunda farkındalık yaratmayı amaçlıyorum” ifadelerini kullandı.

  • Libra’da hata veya açık bulana 10 bin dolar ödül

    Sosyal medya devi Facebook, gelecek yıl kullanıma sunmayı planladığı kripto parası Libra üzerinde testlere başladı. Kripto paradan sorumlu Libra Association, ‘Libra Bug Bounty‘ programını başlattıklarını açıkladı. Program kapsamında Libra ekosisteminde herhangi bir hata veya güvenlik açığı bulan katılımcılara ödül verilecek. Bulunan açık veya hatanın önemine göre verilen ödül 10 bin doları bulacak.

    “Küresel bir topluluğa ihtiyacımız var”

    Bugüne kadar aralarında MasterCardVisaPayPaleBay ve doğal olarak Facebook gibi dev şirketlerin destek verdiğini açıkladığı Libra Association‘ın Baş Ekosistem Geliştiricisi Michael Engle programın amacının siber güvenlik alanında çalışan kişileri blockchaini dikkatli bir şekilde inceleme konusunda teşvik etmek olduğunu belirtti. Şeffaf ve heyecanlı bir küresel güvenlik uzmanı ağıyla çalışmaktan büyük memnuniyet duyacaklarını ifade eden Engle “Küresel bir kripto para yaratmak için küresel bir topluluğa ihtiyacınız vardır. Bu işi doğru yapmak için ne kadar gerekiyorsa o kadar vakit harcamaya hazırız” açıklamasında bulundu.

    Libra‘nın sitesinde yer alan açıklamada maksimum ödül olarak 10 bin dolardan bahsedilse de Libra Association bulunan açığın veya hatanın büyüklüğüne göre bu rakamın artabileceğini belirtti. Benzer ödül programlarını Facebook uzun süredir diğer mecralarında uygulamaya koymuş durumda. Örneğin Facebook kullanıcı verilerini kurallara uygun olmayan bir şekilde kullanan uygulamaları tespit ve şikayet edenlere, firma 40 bin dolara kadar ödül veriyor.