Kategori: Dünya

  • Sosyal medyada günün konusu: Steve Jobs ölmedi mi?

    ABD merkezli teknoloji devi Apple‘ın kurucusu Steve Jobs, 2011 yılında pankreas kansseri nedeniyle hayatını kaybetmişti. Ancak Mısır’da çekilen bu kare sosyal medyada yeni bir tartışma başlattı.

    Steve Jobs’a son derece benzeyen bir kişinin fotoğrafı sosyal medya üzerinde yayılırken Jobs’ın Mısır‘da saklandığı iddia edildi.

    STEVE JOBS KİMDİR?

    Teknoloji dünyasının en önemli isimlerinden, Apple‘ın kurucusu Steve Jobs 2011’de hayatını kaybetmişti.

    Apple’ı zirveye çıkaran fikirleri üreten ve teknoloji dünyasında çığır açan Jobs yaşasaydı bugün 64 yaşında olacaktı.

    Dijital dünya çağı’nı başlatan Steve JobsApple‘daki görevini bıraktıktan 6 hafta sonra; 56 yaşındayken pankreas kanserine yenildi.

    Jobs teknoloji dünyasında 4 büyük devrime öncülük etti…

    iTunes (2001): Walkman devrilince sıra kaset teknolojisini iTunes ile ezmeye geldi. Online şarkı mağazasından şimdiye dek tam 16 milyar şarkı indirildi.

    iPod (2011): Sony, 30 yılda 220 bin Walkman satabilirken, Jobs’un iPod’u 10 yılda 300 milyon adet sattı. MP3 çalarlar arasındaki pazar payı yüzde 78’e ulaştı.

    iPhone (2007): 2000’li yıllarda dünyada Nokia fırtınası esiyordu. Ta ki Steve Jobs sahneye çıkıp, “İşte bu yeni cihazımıza iPhone diyoruz” ifadesini kullanana dek.

     

    iPad (2009): Jobs elinde iPad ile sahneye çıktığında herkes artık laptopların rafa kaldırılacağından emindi. Sonra çıkan tüm bilgisayarlar iPad’e benzemek için uğraştı.

    Jobs son olarak 2011 Haziran’ında sahneye çıkıp Apple’ın yeni servisi iCloud’u (Bulut) tanıtmıştı.

     

  • 1994’ten Beri Açık Olan Kamera FogCam Kapanıyor!

    FogCam‘in internet sitesinden yapılan açıklamaya göre, 1994 yılında bir öğrenci projesi olarak San Francisco Eyalet Üniversitesi Eğitim Teknolojileri Departmanı‘nda hayata geçirilen ve internet üzerinden yayın yapan web kamerası FogCam, bu ayın sonunda yayın yapmayı durduracak.

    ​Dünyanın en eski ve devam eden web kamerası operasyonu olan FogCam, internet dünyasındaki Web 2.0 gibi birçok değişime tanıklık ederek 25 yıldır internet sitesi üzerinden kesintisiz yayın yapıyordu. Jeff Schwartz ve Dan Wong tarafından hayata geçirilen FogCam projesi, 25 yıl içerisinde San Francisco Eyalet Üniversitesi‘nin farklı noktalarından yayın hayatını sürdürüyordu.

    ‘İNTERNET TARİHİNDE ÖZEL BİR YERE SAHİP’

    Projeye son verilmesiyle ilgili, FogCam‘in sitesinden yapılan açıklamada, 1994’ten bu yana internetin büyük değişiklere uğradığı fakat FogCam’in internet tarihinde hep özel bir yere sahip olacağı belirtilerek, “25 yılın ardından, FogCam Ağustos sonunda kapanacak. Tüm takipçilerimize ve San Francisco Eyalet Üniversitesi’ne yıllar boyu süren destekleri için teşekkür ediyoruz” ifadeleri kullanıldı.

    ​Projenin kurucularından Jeff SchwartzABD‘de yayın yapan SFGate gazetesine verdiği röportajda, FogCam’in yayın hayatına devam edebilmesi için güvenli bir lokasyon bulmanın zorlaştığını belirterek, kameranın yayın hayatına son verme zamanının geldiğini ifade etti.

    FogCam benzeri bir proje Cambridge Üniversitesi‘nde 1991 yılında hayata geçirilmiş ve 2001 yılında sona erdirilmişti. Bu nedenle, FogCam yayın hayatına devam eden en eski web kamerası ünvanını elinde tutuyordu.

  • Sperm Ayırma Tekniği İle İstenilen Cinsiyette Yavrular Üretildi

    Hiroshima University kurumundan bir grup araştırmacının yaptığı çalışmaya göre bilim insanları doğacak farelerin cinsiyetlerini belirleyebilecekX kromozomu ile Y kromozomunu birbirinden ayırabilecek biyobelirteç arayışında olan araştırma ekibi; farelerde yaptıkları analizlerde X kromozomunun Y kromozomuna oranla çok daha fazla gen barındırdığını tespit etti.

    Ekip yaptığı araştırmalar neticesinde X kromozomuna özgü olarak bulunanY kromozomunda bulunmayan 500 farklı gen tanımladı. Daha sonra 500 aktif genden 18 tanesinindişil DNA‘yı taşıyan spermlerin yüzme yeteneklerinin azalmasını sağlayan reseptörleri kodladığını keşfetti. Keşfedilen genler üzerinde çalışan ekip bu reseptörleri hedef alan ve sperm hareketliliğini kısıtlayan bir kimyasal reaksiyon meydana getirdi.

    Teknik fare spermlerine uygulandı

    Araştırma ekibi geliştirdikleri reaksiyonu fare spermlerine uyguladıklarında spermlerin farklı hızlarda hareket ettiklerini gözlemledi. Bu olay neticesinde de X kromozomu taşıyan spermler ile Y kromozomu taşıyan spermler birbirlerinden farklı hızlarda yüzmeye başladı.

    Fertilizasyon için hızlı sperm grubu kullanıldığında; doğacak yavruların %90 oranında erkek cinsiyette doğduğu belirlendi. Fertilizasyon için yavaş sperm gurubu kullanıldığında ise doğacak yavruların %81 oranında dişi cinsiyette olduğu tespit edildi. 

    Ekip geliştirdikleri yöntemi sığırlarda ve domuzlarda test etti. Sonuçlara göre ekip istedikleri cinsiyetteki yavruları başarıyla üretti.

    Geliştirilen yöntemin ziraat ve hayvancılık alanında kullanılması ve çiftlik hayvanlarının istenilen şekilde üretilmesi planlanıyor ancak yöntemin insanlar üzerinde kullanılması düşüncesi hem çeşitli etik sorunlara hem de bazı sansasyonlara sebebiyet veriyor.

    Araştırma PLOS Biology dergisinde yayımlandı.
  • Tesla model arabasının anahtarını ameliyat ile koluna yerleştirdi!

    Anahtarları kaybettiğini sanıp ararken küçük krizler yaşamak hemen bütün otomobil sahiplerinin başına gelmiştir. ABD’li Amie DD adlı yazılım mühendisi kadın, sorunu kökten halletmek için Tesla aracının anahtarını koluna yerleştirdi.

    Operasyon sürecini kameraya alıp Hackaday adlı kanalında paylaşan kadın, adım adım işlemin nasıl yapıldığını gösterdi.

    Temel olarak Tesla Model 3 aracının kartının içerisinde yer alan ve aracı açmasını sağlayan çipi kattan çıkartan kadın, bir vücut modifikasyon stüdyosunun ve Pineapple ismini kullanan bir adamın yardımıyla anahtar çipini ön koluna yerleştirdi.

    Sağlık açısından önlemini de alan ve kartı da güvende tutmak isteyen kadın, kartı biyopolimer ile kaplattı. Kadın, yöntemin işe yaradığını ancak kolunu arabaya çok yakın tutması gerektiğini söyledi.

    Arnie, 2 adet yedek anahtar sipariş ettiğini ve gelecek olan Tesla çalışanı ile birlikte çipin nasıl çalıştığını göstereceğini söyledi.

    Bir başka Tesla sahibi olan güvenlik araştırmacısı Truman Kain de aracı yolda karşılaştığı yüzleri ve plakaları gözlemleyip kaydeden bir güvenlik robotuna çevirmişti. Kain, böylece kişilerin takip edilip edilmedikleri konusunda haberdar olmaları sağlanacağını söylüyor.

    Tesla sahibi, aracının anahtarını kaybetmemesi ve sürekli yanında taşımasına gerek kalmaması için oldukça ilginç bir çözüm buldu: Tesla anahtarını kolunayerleştirdi. Böylece Tesla’yı geleneksel bir anahtar yerine vücudu ile açabiliyor.

    Yazılım mühendisi Amie DD, Tesla sahiplerine verilen araba şeklindeki anahtarlığı sökerek içerisinden gerekli olan donanımı çıkardı. Daha sonra küçük bir operasyon yardımıyla gerekli olan donanımı koluna yerleştirmeyi başardı

    Tesla anahtarını koluna yerleştirdi!

    Vale anahtarı olarak adlandırılan kart içerisinden arabanın kilidini açmayı sağlayan çip çıkarılıyor. Güvenli olması için kartın biyopolimer ile kaplandığıbelirtilirken, kolunda anahtarın yerleştirildiği bölümde bir şişiklik bulunuyor.

    Bu kapsamda kolu ile kilidi açabilmesi için araca oldukça yakın olması gerekiyor. Tüm riskleri bir kenara bırakarak sadece ana amaca odaklandığımızda, yazılım mühendisi Amie DD, Tesla’nın anahtarını vücudunda taşımayı başarıyor.

    Amie, iki anahtar daha sipariş ettiğini ve Tesla teknisyenlerinin evine gelmesi halinde anahtarı nasıl yerleştirdiğini onlara da göstermek istediğini belirtiyor.

     

  • Huawei kendi işletim sistemini tanıttı

    ABD Başkanı Donald Trump’ın kara listeye aldığı, bu kapsamda Google’ın bazı ilişkileri durmasıyla birlikte Android işletim sistemini kullanmaya devam etmesi tehlikeye giren Çin merkezli teknoloji devi Huawei’den beklenen adım geldi.


    Huawei, Android’e alternatif olarak geliştirdiği HarmonyOS’u sonunda tanıttı. Firma yetkililerinden Richard Yu, Çin’in güneyindeki Dongguan kentinde düzenlediği basın toplantısında HarmonyOS’un ‘dünyaya daha fazla uyum getireceğini’ söyledi.

    ‘Daha sorunsuz çalışması ve güvenli olması adına’ yeni sistemin ‘gelecek odaklı’ tasarlandığını söyleyen Yu, HarmonyOS’un Android ve (Apple’ın işletim sistemi) iOS’​tan tamamen farklı olduğunu vurguladı. Sistemin ilk versiyonu bu yıl Huawei’nin akıllı ekrana sahip ürünlerinde kullanılmaya başlanacak. Geleck 3 yılda da giyilebilir teknoloji ürünleri de dahil olmak üzere daha çeşitli akıllı ürünler için de farklı versiyonları geliştirilecek.
  • Eski Google çalışanı itiraf etti: YouTube arama sonuçlarını manipüle ediyor

    Google’da mühendis olarak çalışan Mike Wacker, Medium.com için kaleme aldığı yazıda Google’ın arama sonuçlarına nasıl müdahale ettiğini ortaya çıkardığını yazdı.

    Wacker, Twitter hesabından aralarında ABD Merkez Bankası’na ilişkin video paylaşımlarının da olduğu müdahale edilmiş içeriklerle ilgili kara listeyi ortaya çıkardığını şu ifadelerle paylaştı: “Google’da yazılım mühendisi olarak çalışmaktan gurur duymakla beraber, YouTube’un sadece kendi içinde kullanılan kara listesini ortaya çıkartmış olmanın Google’daki en büyük başarılarımdan biri olduğunu itiraf etmem gerekir.”

    Wacker paylaşımlarına şu ifadelerle devam etti: “Eğer bunu nasıl ortaya çıkardığımın perde arkasını öğrenmek istiyorsanız Google’un arama sonuçlarına yaptığı manüel müdahalelerle ilgili Medium’da yazdığım yazıyı okuyabilirsiniz.”

    Reklam

    Eski Google çalışanının iddiasına göre, Google’ın kara listeye almış olduğu başlıkları ile ilgili özel bir dosyası var ve bu kara listedeki başlıklarla ilgili arama yapıldığında alternatif bir algoritma alternatif arama sonuçlarını harekete geçiriyor.

    Wacker bu kara listenin özel bir Google ekibi tarafından dışardan elle müdahale edilerek üretildiğini keşfettiğini söyledi.

    Google CEO’su ‘Google’a ‘idiot’ yazınca Trump’ın çıkması algoritmadan’ demişti

    Google CEO’su Sundar Pichai ABD Kongresi’nde Aralık 2018’de verdiği ifadesinde arama sonuçlarına algoritmanın kendisinin karar verdiğini ve hiçbir manüel müdahale yapılmadığını söylemişti. Wacker yazısında “Sundar Pichai bu ifadeyi verirken doğruları söylemedi” dedi. O ifadesi sırasında Google’a ‘idiot’yazınca neden ABD Başkanı Donald Trump’ın fotoğrafı çıktığı sorusu da Pichai’ye yöneltilen sorular arasındaydı.

    ‘Fed’e ilişkin arama sonuçları da kara listede’

    Wacker YouTube’da Fed’le ilgili eleştirel bir içeriğin aramalarda ilk sırada çıkmasının farkedilmesinin ardından Fed’e ilişkin bazı paylaşımların da bahsettiği kara listeye alındığını söyledi.

    MSNBC’de program yapan Emmy Ödüllü ‘All In With Chris Hayes’ programının sunucusu Chris Hayes 7 Eylül 2018’de YouTube’da ABD Merkez Bankası’nı (Federal Reserve) arayan kullanıcıların karşısına çıkan ilk sonucun “Kölelik Yüzyılı: ABD Merkez Bankası’nın Tarihi” başlıklı bir video olduğunu yazmış ve platformun algoritmasının bilgilendirme açısından ‘toksik’ olduğunu söylemişti

    Bu algoritmanın ‘otoriter’ bir sıralama olduğunu ve otoriter kaynaklara hizmet ettiğini iddia eden Wacker, “Bu alternatif arama sonuçlarında kim kazanıyor kim kaybediyor ve Google’ın bunları ne zaman kullanacağına nasıl karar veriyor” sorularını gündeme getirdiği yazısında teoride ‘söz konusu kara listenin Google’ın yanlış beyan ve iyi komşuluk prensiplerini tatbik etmek için tasarlandığını’ ekledi.

    ‘Kürtaj arama sonuçları şikayet alınca içerik değiştirilmişti’

    Wacker yazısında kürtaj yanlısı bir yayın Slate’in yazarlarından April Glaser’in YouTube’da ‘abortion’ (kürtaj) kelimesini arattıktan sonra ağırlıklı olarak kürtaj karşıtı içerikler gördüğünü, bunu YouTube’a şikayet olarak ilettikten sonra ise sonuçların ertesi gün çok daha farklı olduğunu ve Glaser’in fikirlerine daha yakın içeriklerle değiştiğini de hatırlattı.

    Wacker kara listenin ilk etapta kitlesel silahlı saldırılar, doğal afetler ve terör saldırılarını kapsadığını, kara liste kullanımını bu konularla sınırlı kalsa bunun hiçbir sorun teşkil etmeyeceğini ekledi ve şöyle devam etti: “Fakat orada bitmedi. Bir kongre üyesinin kendisi hakkında çıkan sonuçların düşük kaliteli olmasından şikayet etmesi üzerine algoritmaya müdahale edildi. Fakat 2018 ara seçimlerine gelindiğinde bu kongre üyesi Maxine Waters’a ilişkin aramalar yüksek kaliteli sonuçlara dönüştürülmüşken, rakibi Omar Navarro’ya ilişkin sonuçlar hala normal sonuçlardı.”

  • Facebook Libra’nın 2020’de piyasaya sürülemeyebileceği konusunda uyardı

    Facebook çeyrek dönem raporunda, Libra‘ya ilişkin risk faktörleri kapsamında, söz konusu kripto para birimi projesinin Haziran’da tantılmasından bu yana çeşitli yasa yapıcı ve düzenleyeci tarafından eleştirildiğine dikkat çekildi.

    Facebook, ABD Menkul Kıymetler ve Borsalar Komisyonu (SEC) ile oluşturduğu raporda, “Libra, birçok hükümet ve düzenleyicinin proje üzerinde inceleme talep etmelerine sebep oldu ve bu taleplerin devam etmesini bekliyoruz” denildi ve şu değerlendirme yapıldı:

    “Bunun yanında böylesine bir para biriminin piyasada kabul edilme durumu önemli derecede bir belirsizliğe sahip. Bu sebeple, Libra’nın veya bağlı olduğu ürünler ve hizmetlerin duyurulduğu tarihte piyasaya sürülmesinin bir garantisi yok.

    “Dijital para birimleri veya blockchain teknolojilerine ilişkin büyük bir deneyime sahip değiliz, bu durum da söz konusu ürün ve hizmetleri başarılı bir şekilde oluşturup pazarlayabilme olanağımızı kısıtlıyor.”

    Facebook blockchain departmanı başkanı David Marcus, daha önce Libra’ya ilişkin yaptığı açıklamada, söz konusu kripto para birimi ile, geleneksel yollarla para gönderme olanağına sahip olmayan kişilere “daha etkili, ucuz ve güvenli bir alternatif” sunmayı hedeflediklerini belirtmişti. Marcus’un açıklamalarının yasa yapıcıları ikna konusunda başarısız olmasıyla Marcus, ABD Senatosu Bankacılık Komitesi’nde denetleyicilerin sorularını yanıtlamıştı.

    Libra’ya yönelik endişeler, senato üyeleriyle sınırlı kalmamış ve aralarında ABD Başkanı Donald Trump, ABD Hazine Bakanı Steven Mnuchin, ABD Merkez Bankası Başkanı Jerome Powell, Frnasa Maliye Bakanı Bruno Le Maire ve Avrupa Merkez Bankası Yönetim Kurulu Üyesi Benoit Coeure’in bulunduğu birçok üst düzey yetkili, Libra’nın finansal sisteme yönelik oluşturduğu riskler hakkında uyarmıştı.

  • Apple’ın Duyurduğu Kredi Kartı ‘Apple Card’ Önümüzdeki Ay Kullanıma Sunulacak

    Mart ayında duyurulan Apple Card’ın özellikle geleneksel ödemeleri daha kolay hale getirmesi bekleniyor. Kart, iPhone’daki Cüzdan uygulamasıyla entegre bir şekilde çalışacak ve iOS 12.4 sürümünü gerektirecek.

    Ücretsiz dağıtılacak

    Cupertino merkezli teknoloji devi, Apple Card‘ı pazara sunmak için Goldman Sachs ve Mastercard ile bir ortaklık imzalamıştı. Bloomberg’in haberine göre, Apple Card’ın ilk müşterileri önümüzdeki birkaç hafta içinde kredi kartlarına kavuşacaklar. Apple Card, Apple alımlarında yüzde 3 para iadesi (cashback) ve Apple Pay işlemlerinde yüzde 2 para iadesi dahil olmak üzere bir dizi avantajla geliyor.

    Apple Card, şirketin daha önceden duyurduğu üzere hiçbir ücret ödemeden dağıtılacağı gibi, yıllık, gecikme veya limit aşımı ücretleri de olmayacak. Tamamen gizlilik odaklı üretilen Titanyum Apple Card’ın üzerinde kart numarası, CVV güvenlik kodu, son kullanma tarihi veya imza yok. Kabartmalı olan tek şey ise kart sahibinin adı ve soyadı olacak. Ağustos ayı içerisinde başlatılacak olan kredi kartının tam olarak hangi tarihte piyasaya sürüleceği ise henüz açıklanmadı.

  • Sony giyilebilir klima üretti: Reon Pocket

    Küresel sıcaklıkların önlenemez yükselişi, özellikle yaz aylarında canlıların hayatını tabiri yerindeyse “cehenneme çeviriyor.” Kapalı ortamlarda bulunanların imdadına iklimlendirme teknolojileri yetişirken dışarıda olanlar için hayat çekilmez bir hal alabiliyor.

    İnsanların dışarıda da serinlemesini isteyen teknoloji devi Sony, geliştirdiği yeni cihazla bu duruma bir nebze de olsa çözüm bulmuş gibi görünüyor.

    Sony’nin ortaya çıkardığı ürün bir giyilebilir klima ve ismi de “Reon Pocket”. Ürün, özel bir fanilanın boyun kısmına yerleştirilerek kullanılıyor. Peltier etkisi (aralarında sıcaklık farkı olan ve ısı transferi meydana gelen iki yüzeyin elektriksel bir gerilim kuvveti üretmesiyle oluşur. Bir elektrik akımı oluşturmaları için birleştirilen iletkenlere voltaj uygulanır. İki iletkenin bağlantılarından akan akım, bir tarafta zamanla ısıyı uzaklaştırır ve soğutma gerçekleştirilir. ) sayesinde ise soğutma ve ısıtma eylemi gerçekleştiriliyor.

    İki saate kadar pil süresi sunan cihaz, USB-C bağlantısını kullanıyor ve iki saatte şarj edilebiliyor. Reon Pocket’a ise İOS ve Android uygulamaları sayesinde erişim sağlanabilecek.

    Standart ve “lite” olmak üzere iki ayrı modeli bulunan Reon Pocket’ın ucuz olan lite sürümü, sadece uygulama üzerinden aktif hale getirilebilecek. Standart modelde ise hava akış hızını kontrol edebilmekle birlikte ileride yayınlanacak bir güncellemeyle cihaz otomatik olarak da çalışma özelliğine kavuşacak.

    Sony’nin paylaştığı verilere göre Reon Pocket, vücudun yüzey sıcaklığını 13 derece kadar düşürme özelliğine sahip. Cihazın ana hedefi soğutma da olsa Reon Pocket’i kışın kullanmak da mümkün. Kış modunda ise 8 derecelik bir artış vadediliyor.

    Sony’nin crowfunding platformu First Flight aracılığıyla siparişi kabul edilen ürünün fiyatı, model ve fanila sayısı tercihinize göre 117 dolar ila 175 dolar arasında değişkenlik gösteriyor. Yüzde 86 fonlama oranına ulaşan Reon Pocket, 22 gün içinde hedefine ulaşırsa ürün destekçileri klimalarını Mart ayı gibi teslim alabilecekler.

    Reon Pocket’e Japonya dışından sahip olmak ise maalesef mümkün değil. Bunun sebebi ise First Flight ürünlerinin sadece Japonya pazarı için satışa sunulması.

  • 16 Yaşındaki Kyle Giersdorf Fortnite Dünya Şampiyonu Oldu

    Sanal dünyada ‘Bugha’ ismi ile bilinen 16 yaşındaki Kyle Giersdorf, e-spor turnuvalarından Fortnite Dünya Kupası dün New York’ta gerçekleşti. 23 bin kişi kapasiteli Arthur Ashe Stadyumu’nda oynanan Fortnite Dünya Kupası’nda etkinlik alanı tamamen doldu. Büyük ilgi gören finaller, aynı zamanda bu yönüyle e-spor dünyası için bir mihenk taşı olarak kabul ediliyor.

    Toplam 100 oyuncunun yer aldığı yarışmada 16 yaşındaki Kyle Giersdorf büyük ödülün sahibi oldu.
    16 yaşındaki Kyle böylelikle 3 milyon dolarlık (yaklaşık 17 milyon TL) ödülün de sahibi oldu.
    Kyle’ın büyük zaferini oyun oynamasına karşı çıkan annesini de izledi. Annesi ise yaptığı açıklamada “Açıkça söylemek gerekirse hep oynamasına karşı çıktım çünkü günün 8-10 saatini bilgisayar başında geçiriyordu. Ancak 3 yaşından beri en büyük tutkusu buydu bize yapabileceğini söyledi ve yaptı” dedi.