Kategori: Dünya

  • Başbakan Modi üçüncü kez seçimleri kazandı

    Başbakan Modi üçüncü kez seçimleri kazandı

    Hindistan’da federal parlamentonun alt kanadı olan Halk Meclisi’nin üyelerini belirlemek üzere yapılan ve yaklaşık 6 hafta süren genel seçimlerin galibi belli oldu. Hindistan basınının Ulusal Seçim Kurulu verilerine dayandırdığı haberlere göre, 19 Nisan’da başlayıp 1 Haziran’da sona eren seçim yarışını Hindistan Başbakanı Narendra Modi’nin Bharatiya Janata Partisi (BJP) liderliğinde kurulan Ulusal Demokratik İttifakı (NDA) kazandı. 2014 seçimlerinde 336, 2019 seçimlerinde 353 sandalye elde eden NDA son seçim yarışında 543 sandalyenin 293’ünü kazanırken, 2019’daki genel seçimlerde 303 sandalyenin sahibi olan Modi’nin partisi BJP bu seçimlerde sandalye sayısını 240’a düşürdü.

    Muhalefet oyunu artırdı

    Ulusal Kongre Partisi (INC) öncülüğünde kurulan ve 30’u aşkın muhalefet partisinin yer aldığı Hindistan Kapsamlı Ulusal Kalkınma İttifakı (INDIA) beklenenin üzerinde oy alarak 543 sandalyenin 234’ünü elde ederken, muhalefet bloğunun öncüsü INC ise 2019’daki genel seçimlerde kazandığı 52 sandalyeyi neredeyse 2 katına çıkardı. INC son seçimde 99 sandalyenin sahibi oldu.

    Modi seçimi kazandı, ancak güç kaybetti

    2014 seçimlerinde mecliste tek başına çoğunluk elde ederek Hindistan’ın istikrarsız koalisyon hükümetleri dönemine son veren ve aynı başarıyı 2019 seçimlerinde tekrarlayan BJP son seçimlerde güç kaybederken, Modi’nin 3’ncü döneminde siyasi olarak diğer partilere bağımlı olacağı yorumları yapıldı.

    Zafer açıklaması yapmıştı

    Hindistan Başbakanı Modi, oy sayımının devam ettiği saatlerde yaptığı açıklamada partisi BJP liderliğinde kurulan NDA ittifakının “tarihi bir başarı” yakaladığını söyleyerek, “İnsanlar üst üste üçüncü kez NDA’ya güven duydu. Bu Hindistan tarihinde tarihi bir başarıdır” ifadelerini kullanmıştı. Modi, halkın isteklerini yerine getirmeye devam edeceklerini ifade etmişti.

  • Biden’ın oğlu bir kez daha hakim karşısına çıktı

    Biden’ın oğlu bir kez daha hakim karşısına çıktı

    ABD Başkanı Joe Biden’ın oğlu Hunter Biden’ın uyuşturucu etkisi altındayken silah satın almakla suçlandığı davaya Delaware Bölge Mahkemesi’nde devam edildi. Davanın 2’nci gününde iddia makamı ve savunma açılış konuşmalarını yaparken, ayrıca tanık ifadelerinin alınmasına başlandı. Federal Savcı Derek Hines jüri üyelerine, iddia makamının Hunter Biden’ın uyuşturucu bağımlısı olduğu dönemde silah satın aldığı ve bunu yaparken yanlış beyanda bulunduğu yönündeki suçlamasını hatırlatarak, “Bu yasa dışıydı, çünkü Hunter Biden uyuşturucu kullanıyordu ve bağımlıydı. Hiç kimse hukukun üstünde değildir. Kim olduğunuz ya da adınızın ne olduğu önemli değildir” dedi. Hines, Hunter Biden’ın uyuşturucu kullandığı dönemde silah satın alarak “çizgiyi aştığını” söyledi.

    “Silah satın aldığında uyuşturucu kullanmıyordu”

    Savunma Avukatı Abbe Lowell ise, müvekkilinin suçsuz olduğunu belirterek, dava süresince sunulacak kanıtların Hunter Biden’ın yasaları bilerek ihlal etmediğini ortaya koyacağını ifade etti. Hunter Biden’ın silah satın alma formunu doldururken yetkilileri aldatma niyetiyle hareket etmediğini savunan Lowell, jüri üyelerini sunulacak kanıtları dikkatle inceleme çağırdı. Hunter Biden’ın silah satın aldığı dönemde rehabilitasyon sonrası iyileşme döneminde olduğunu söyleyen Lowell, “Hunter o silahı satın aldığında uyuşturucu kullanmıyordu” dedi.

    “Kesintisiz olarak kullanmamış olabilir”

    FBI ajanı Erika Jensen ise, Hunter Biden’ın dizüstü bilgisayarından ve diğer cihazlarından elde edilen uyuşturucu kullanımıyla ilgili kanıtlar hakkında ifade vermek üzere savcılığın ilk tanığı olarak mahkeme huzuruna çıktı. Çapraz sorgusu sırasında Hunter Biden’ın 2015’ten 2019’a kadar kesintisiz olarak uyuşturucu kullanmamış olabileceğini belirten Jensen, “Bunun tüm dönemi kapsadığı hissine kapılmadım” dedi.

    25 yıl hapis cezasına çarptırılabilir

    Kardeşi Beau Biden’ın 2015 yılında beyin kanseri nedeniyle hayatını kaybetmesi sonrasında uyuşturucu ve alkole yöneldiği bilinen Hunter Biden, 2018 yılında uyuşturucu bağımlılığının pençesindeyken Delaware eyaletinde ateşli silah satın almakla suçlanıyor. Hunter Biden’a yönelik suçlamalar arasında federal lisanslı bir silah satıcısına yalan söylemek, silah alırken yanlış beyanda bulunmak ve 11 gün boyunca yasadışı olarak silah bulundurmak yer alıyor. İlk kez görevi başındaki bir ABD başkanının oğlunun hakim karşısına çıkması nedeniyle önem taşıyan dava sonunda Hunter Biden’ın 25 yıla kadar hapis cezası alabileceği belirtiliyor.

  • Slovenya Filistin’i resmen tanıdı

    Slovenya Filistin’i resmen tanıdı

    İspanya, İrlanda ve Norveç’in ardından Slovenya da Filistin devletini resmen tanıdı. Slovenya’nın 90 sandalyeli parlamentosunda yapılan oylamada Filistin devletinin tanınmasına yönelik kararname 52 evet oyuyla onaylandı. Geri kalan milletvekilleri ise oylamaya katılmadı.

    Slovenya Başbakanı Robert Golob, oylama öncesi yaptığı açıklamada, “Müttefiklerimizle Filistin’in tanınması konusunu bu yılın şubat ayında konuşmaya başladık. O zamanki değerlendirmemiz şuydu; henüz zamanı değil. Biz Slovenler 1000 yıldır bu hakkın hayalini kuruyorduk. Bunu 33 yıl önce elde ettik. Ne yazık ki Filistin ulusu bu hakkı henüz elde edemedi” dedi.

    Birleşmiş Milletler’in 3’te 2’sinden fazlasını oluşturan 140’tan fazla ülke Filistin devletini tanıyor.

  • Avrupalı çiftçilerden Brüksel’de traktörlü protesto

    Avrupalı çiftçilerden Brüksel’de traktörlü protesto

    Belçika’nın başkenti Brüksel’de toplanan çiftçiler Avrupa Parlamentosu (AP) seçimleri öncesi traktörleriyle Brüksel’in sembol yapısı Atomium’un çevresini ablukaya aldı. Sabahın erken saatlerinde Brüksel’in farklı girişlerinden şehre ulaşan çiftçiler polis eşliğinde gösteri alanına ulaştı.

    Fransa, Hollanda ve Almanya, Polonya ve İtalya’daki çiftçilerin de aralarında bulunduğu yüzlerce gösterici, traktörlerine astıkları pankartlarla AB’ye çiftçilere sahip çıkma çağrısı yaptı. “Çiftçi Yoksa Gıda Yok”, “Çiftçileri Öldürmeyin” yazılı pankartlar asan çiftçiler, AB ülkelerinin tarım politikalarında kendi egemenliğini koruması çağrısında bulundu. AB’nin yeşil mutabakat adı verilen ve çevre koruyucu kurallar içeren paketine karşı çıkan göstericiler, AB’den Avrupalı çiftçilerin rekabet gücünü zayıflatan yeşil mutabakattan vazgeçmesini istedi.

    Gösterilere katılan çiftçilerin ağırlıklı olarak Avrupalı aşırı sağcı gruplardan oluştuğu görülürken, geçtiğimiz haftalarda yoğun katılımlı çiftçi gösterilerine sahne olan Brüksel’de bu kez bir çok sendikanın gösteriye katılmama kararı ise dikkat çekti.
    Avrupa Parlamentosu seçimleri 6-9 Haziran tarihlerinde yapılacak.

  • Almanya’da sel felaketi

    Almanya’da sel felaketi

    Almanya’nın Bavyera ve Baden-Württemberg eyaletlerinde etkili olan şiddet yağış sele neden oldu. Sel felaketinde 5 kişi hayatını kaybederken, 1 itfaiyeci ise kayboldu. Bavyera’da 3 kişinin, Baden-Württemberg’de ise 2 kişinin cansız bedenlerine ulaşıldı.

    Şiddetli yağışlar sona ererken, üç nehrin birleştiği tarihi Passau kentinde su seviyesi 10 metreye yaklaşarak on yıldan uzun bir süredir görülen en yüksek seviyeye ulaştı. Almanya’nın güneyindeki bazı bölgelerde Ren Nehri’nde yapılan kargo taşımacılığı ise dururken, Bavyera’nın Rosenheim bölgesinde olağanüstü hal ilan edildi.
    Bavyera Eyalet Başbakanı Markus Söder, yaptığı açıklamada, bölgedeki durumu “ciddi ve kritik” olarak tanımladı. Almanya Başbakanı Olaf Scholz, yaptığı açıklamada, ise güneydeki sel felaketinin “insan kaynaklı iklim değişikliğini durdurmanın” ihmal edilemeyeceğini hatırlattığını söyledi.

    Tuna Nehri’nde taşkın

    Tuna Nehri’ndeki taşkın Avusturya’nın üçüncü büyük şehri Linz’in nehir kıyısına yakın bölgelerini sular altında bıraktı. Aşağı Avusturya bölgesinde Tuna Nehri boyunca tüm nehir trafiği durma noktasına geldi.

  • “Batı Şeria’da 7 Ekim’den bu yana 505 Filistinli öldürüldü”

    “Batı Şeria’da 7 Ekim’den bu yana 505 Filistinli öldürüldü”

    İsrail’in Gazze Şeridi’ne 7 Ekim’den bu yana saldırıları devam ederken, işgal altındaki Batı Şeria’da da artan şiddet sonucu bilanço ağırlaşıyor. Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Yüksek Komiserliğinden yapılan yazılı açıklamada, İsrail güçlerinin 1 Haziran Cumartesi günü Eriha’daki Akabat Jaber mülteci kampı yakınlarında 16 yaşındaki Ahmed Eşref Hamidat’ı ateş açarak öldürdüğü, 17 yaşındaki Muhammed Musa El Bitar’ı ağır yaraladığı, Bitar’ın Pazar günü hayatını kaybettiği ifade edildi. Pazartesi günü ise 4 Filistinlinin daha İsrail güçlerince öldürüldüğü, son can kayıplarıyla birlikte 7 Ekim’den bu yana Batı Şeria’da öldürülen Filistinlilerinin sayısının 505’e yükseldiği aktarıldı.

    “İsrail ordusu, ilk çare olarak sıklıkla ölümcül güç kullandı”

    Güvenlik kamerası görüntülerine göre hafta sonu öldürülen iki çocuğun, Akabat Jaber yakınındaki bir yerleşim yerinin dışında bulunan askeri karakola taş veya molotof kokteyli attıktan sonra kaçtıkları sırada yaklaşık 70 metre mesafeden vurulduğu belirtildi. Açıklamada, “İsrail Savunma Kuvvetleri (IDF), zırhlı araçlarına taş, molotof ve havai fişek atan Filistinli protestoculara karşı açıkça hayati bir tehdit oluşturmadıkları durumlarda ilk çare olarak sıklıkla ölümcül güç kullandı. Vücudunun üst kısmından vurularak öldürülen Filistinlinin sayısının yüksek olması ve yaralananlara tıbbi yardımın sağlanmaması, kademeli güç kullanımı ve gergin durumları yatıştırmaya yönelik girişimden ziyade yaşam hakkının ihlal edilerek öldürme niyetinin olduğunu akla getiriyor” ifadeleri kullanıldı.

    “Ölümler 7 Ekim’den bu yana keskin bir şekilde arttı”

    Batı Şeria’da 2023’ün ilk 9 ayında rekor seviyeye ulaşan ölümlerin 7 Ekim 2023’ten bu yana keskin bir şekilde arttığı vurgulandı. 2024’ün başından bu yana 200 civarında Filistinlinin İsrail güçlerince öldürüldüğü, 2023’ün aynı döneminde bu sayının 113, 2022’nin aynı döneminde ise 50 olduğu kaydedildi. Açıklamada, “İşgal altındaki Batı Şeria’da silahlı çatışma olmamasına rağmen 7 Ekim’den bu yana IDF, insansız hava araçları (İHA), uçaklar ve füzelerle en az 29 askeri operasyon gerçekleştirdi. Kamplar ve diğer yoğun nüfuslu alanlarda 35’i çocuk 164 Filistinli öldürüldü” ifadelerine yer verildi.

    “Bu kadar çok canın bu kadar hunharca alınması akıl almaz bir şey”

    BM İnsan Hakları Yüksek Komiseri Volker Türk konuya ilişkin açıklamasında, “Sanki son 8 ayda İsrail’de ve Gazze’de yaşanan trajik olaylar yetmezmiş gibi işgal altındaki Batı Şeria’daki halk da her gün benzeri görülmemiş bir kan dökülmesine maruz kalıyor. Bu kadar çok canın bu kadar hunharca alınması akıl almaz bir şey. Öldürme, yok etme ve yaygın insan hakları ihlalleri kabul edilemez ve derhal durdurulmalıdır. İsrail, yürürlükteki insan hakları normları ve standartlarıyla tamamen uyumlu olan angajman kurallarını yalnızca benimsemekle kalmamalı aynı zamanda uygulamalıdır. Kasten adam öldürme iddiaları kapsamlı ve bağımsız bir şekilde soruşturulmalı, sorumlulardan hesap sorulmalıdır. Bu tür suçlara yönelik cezasızlık, işgal altındaki Batı Şeria’da çok uzun süredir olağan bir durum. Bu tür bir cezasızlık, İsrail Savunma Kuvvetleri’nin (IDF) hukuka aykırı şekilde giderek daha fazla cinayet işlemesine imkan sağlayan bir ortam oluşturdu. Uluslararası hukuka saygı gösterilmeli, uluslararası hukuk uygulanmalı ve hesap verebilirlik sağlanmalıdır” ifadelerini kullandı.

    “Planlanmış hedef odaklı cinayetlerde artış”

    Türk, “BM İnsan Hakları Ofisi tarafından ölüm vakalarının doğrulanması ve 80’den fazla vakanın derinlemesine incelenmesi sonucu gereksiz ve orantısız ölümcül güç kullanımıyla IDF’nin güç kullanımına ilişkin uluslararası insan hakları hukukunun tutarlı bir şekilde ihlal edildiği ve görünürde planlanmış, hedef odaklı cinayetlerde bir artış olduğu görülüyor. Ayrıca ağır yaralılara tıbbi yardımın sistematik olarak reddedildiği veya geciktirildiği de görünüyor. Gazze’de devam eden çok ölüm ve yıkımlar karşısında IDF ve İsrailli yerleşimcilerin uyguladığı şiddet, işgal altındaki Batı Şeria’daki Filistinliler arasında korku ve güvensizliğe yol açtı” ifadelerine yer verdi.

  • Güney Kore, Kuzey Kore ile askeri gerilimi azaltmaya anlaşmasını askıya aldı

    Güney Kore, Kuzey Kore ile askeri gerilimi azaltmaya anlaşmasını askıya aldı

    Güney Kore ile Kuzey Kore arasında son günlerde yükselen gerginlik Kore Yarımadası ve çevresinde güvenlik endişelerini artırırken, Seul yönetiminden Pyongyang’ı kızdıracak bir hamle geldi. Güney Kore Devlet Başkanı Yoon Suk Yeol, Ulusal Güvenlik Konseyi’nin 2018’de Kuzey Kore ile imzalanan askeri gerilimleri azaltmaya yönelik anlaşmanın tamamen askıya alınması yönündeki kararını onayladı. Güney Kore Savunma Bakan Yardımcısı Cho Chang-rae konuyla ilgili yaptığı açıklamada, “Bu önlem, ordumuzun 2018 antlaşması ile kısıtlanan tüm askeri faaliyetlerini normale döndürecek” ifadelerini kullandı. Güney Kore halkını korumak için gerekli tüm tedbirleri alacaklarını vurgulayan Cho, “Bu durumun tüm sorumluluğu Kuzey Kore rejimine aittir. Eğer Kuzey Kore yeni provokasyonlara kalkışırsa, ordumuz Güney Kore-ABD ortak savunma duruşu temelinde sert bir şekilde karşılık verecektir” şeklinde konuştu.

    Askıya alınan askeri faaliyetler devam edecek

    Güney Kore, anlaşmanın tamamen askıya alınmasıyla birlikte, 5 yıldan fazla bir aranın ardından Askeri Sınır Hattı (MDL) ve kuzeybatı sınır adaları yakınlarındaki tüm askeri faaliyetlerine yeniden başlayabilecek. Seul aynı zamanda Pyongyang’ın tepkisini çeken dev hoparlörleri sınır bölgelerine yeniden kurarak Kuzey Kore’ye yönelik propaganda faaliyetleri yürütebilecek.

    Askeri gerilimleri azaltmak için imzalanmıştı

    19 Eylül 2018’de Güney Kore ile Kuzey Kore arasındaki askeri gerilimleri azaltmak üzere imzalanan anlaşma kapsamında belirli kara ve deniz tampon bölgeleri oluşturulmuş, bu bölgelerde askeri tatbikatların yapılması yasaklanmıştı. Ayrıca, kaza ihtimallerini önlemek adına iki ülke sınırında uçuşa yasak bölgeler belirlenmişti.

    Kuzey Kore anlaşmadan çekildiğini duyurmuştu

    Güney Kore, Kuzey Kore’nin yörüngeye keşif uydusu fırlatmasına tepki olarak anlaşmayı geçen yıl kısmen askıya alma kararı almıştı. Güney Kore Başbakanı Han Duck-soo, anlaşmanın kısmen askıya alınmasıyla ülkesinin Askeri Sınır Hattı civarında keşif ve izleme operasyonlarına yeniden başlayacağını duyurmuştu. Güney Kore’ye misilleme yaparak anlaşmadan tamamen çekildiğini açıklayan Kuzey Kore yönetimi ise telafisi mümkün olmayan bir çatışma çıkması durumunda bundan Güney Kore’nin sorumlu olacağını belirtmişti.

    Kuzey Kore çöp taşıyan yüzlerce balon göndermişti

    Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyi kararları ve uluslararası yaptırımlara rağmen nükleer silah ve balistik füze programını sürdüren Kuzey Kore, yılın başından bu yana pek çok silah denemesi gerçekleştirmişti. Geçen ay başarısız bir keşif uydusu fırlatma girişiminde bulunan Pyongyang, son olarak çöp ve propaganda broşürleri taşıyan yüzlerce balonu Güney Kore’nin sınır bölgelerine göndererek tansiyonun yükselmesine neden olmuştu. Pyongyang’ın balonlu eylemleri Seul ve Washington yönetimlerinin tepkisini çekmişti.

  • Lübnan’dan atılan roketler İsrail’de yangına yol açtı

    Lübnan’dan atılan roketler İsrail’de yangına yol açtı

    İsrail ordusu ile Lübnan’daki Hizbullah arasında karşılıklı saldırılar devam ediyor. Hizbullah’ın İsrail’in kuzeyine pazar gününden bu yana gerçekleştirdiği roket saldırıları sonucu iki ülke sınırında yer alan Kiryat Shmona kentinde, Amiadi, Kfar Giladi, Betzet bölgelerinde çıkan yangınlar devam ediyor. İsrail itfaiye ve kurtarma hizmetlerinden yapılan açıklamaya göre 30’dan fazla itfaiye ekibiyle söndürme çalışmaları sürerken, birçok ana yol kapatıldı. İsrail Savunma Kuvvetleri (IDF) ise söndürme çalışmalarına destek verdiklerini, dumandan etkilenen 6 askerin hastaneye kaldırıldığını aktardı. İsrail Doğa ve Parklar Kurumu’na göre saldırıların ardından 10 bin dönümden fazla alan kül oldu.

  • “Azerbaycan güvenilir bir ortak olduğunu kanıtladı”

    “Azerbaycan güvenilir bir ortak olduğunu kanıtladı”

    Azerbaycan’da Bakü Enerji Haftası kapsamında gerçekleştirilen 29’uncu Uluslararası Hazar Petrol ve Doğal Gaz Fuarı kapılarını ziyaretçilerine açtı. Bakü Expo Merkezi’nde bölgenin en önemli etkinliği kabul edilen fuara SOCAR, Türkiye Petrolleri, BOTAŞ, Tekfen Construction, BP, Total başta olmak üzere 37 ülkeden 300’e yakın şirket katılıyor. Açılış konuşmasında, fuarın 1994’den beri düzenlendiğini vurgulayan Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev, “O günden bu yana Azerbaycan’ın enerji sektörüne doğrudan yabancı yatırımın çekilmesinde çok önemli bir rol oynamıştır. O günden itibaren bu etkinliğin ölçeği genişlemiş ve artık Bakü Enerji olarak anılmaktadır. Bu, Petrol, gaz, rafinaj, ihracat ve tabii ki yeşil enerji gibi tüm alanları kapsıyor” dedi.

    “Doğal gaz ihracatımız 24 milyar metreküpü aşacak”

    Azerbaycan’ın doğal gaz ihracatını arttığını vurgulayan Aliyev, “Şahdeniz projesiyle Azerbaycan’ın doğalgaz sıkıntısı ortadan kalktı. Bu yıl doğalgaz ihracatımız 24 milyar metreküpü aşacak. Bugün 8 ülke Azerbaycan doğal gazını ithal ediyor. Azerbaycan doğal gaz tedariki konularında güvenilir bir ortak olarak kendisini zaten kanıtlamıştır. Avrupa Komisyonu Azerbaycan’ı Avrupa’nın doğalgaz tedarikçisi olarak adlandırıyor. Yani bugün doğal gazımızı ithal eden 8 ülkeden 6’sı Avrupa ülkeleridir. Tedarik coğrafyamız genişlemeye devam edecektir. Birçok ülkeyle aktif müzakereler yürütüyoruz. Enerji güvenliklerini sağlamak için Azerbaycan doğalgazına ihtiyaç duyan birçok ülkeyle aktif olarak müzakere ediyoruz. Son 30 yılda imzalanan tüm anlaşmalar eksiksiz olarak uygulandı, parlamento düzeyinde onaylandı ve yasalaştı. Yani o sözleşmelerin tek bir kelimesi veya cümlesi değiştirilmedi. Bu nedenle başka bir hızlı gelişme görüyoruz. Yeşil enerji ve yenilenebilir enerji kaynaklarının üretimi konusunda dahil” diye konuştu.

    “2027’nin sonuna kadar 2 gigawatt yenilenebilir enerjiye sahip olacağız”

    İşgalden kurtarılan Karabağ ve Doğu Zengezur bölgesinin hidroelektrik açısından büyük bir potansiyele sahip olduğunu vurgulayan Aliyev, “Kasım 2020’de bu bölgeleri özgürleştirdikten sonra zaten 270 megavatlık hidroelektrik santralini devreye aldık. Üç-beş yıl içinde bu rakamı 500 megawatt’a çıkaracağız. Yani 1 gigawatt yenilenebilir enerji, uluslararası pazarların ihtiyaç duyduğu ve sahip olacağı 500 milyon metreküp doğalgazdan tasarruf etmemizi sağlayacak. 2027 yılı sonuna kadar 2 gigawatt yenilenebilir enerjiye sahip olacağız. Bu çok gerçek bir rakam ve henüz sadece başlangıç” dedi.

    Bakü Expo Merkezi’nde düzenlenen fuar 6 Haziran’a kadar kapılarını ziyaretçilerine açık tutacak.

  • Venezuela’da Türkçe kursları başladı

    Venezuela’da Türkçe kursları başladı

    Türkiye’nin kültür akıncısı Yunus Emre Enstitüsü, Latin Amerika’da Arjantin ve Meksika’dan sonra Venezuela’da da faaliyetlerine başladı. Başkent Karakas’ın en önemli muhitlerinden Altamira bölgesinde müstakil binasıyla misafirlerini ağırlayan Yunus Emre Türk Kültür Merkezinde ilk olarak Türkçe kursu açıldı. Venezuelalı gençlerden büyük ilgi gören kursun ilk dersine Türkiye’nin Karakas Büyükelçisi Aydan Karamanoğlu da katıldı. Öğrencilerle sohbet edip başarılar dileyen Büyükelçi Karamanoğlu, “Yunus Emre Türk Kültür Merkezinin Karakas’taki yeni binasında faaliyetlerine başlamış olmasından büyük memnuniyet duyuyoruz. Venezuela’da Türk diline ve kültürüne yönelik oldukça yoğun bir ilgi mevcut. Türk dizilerinin halk arasında oldukça popüler olması bunun en somut göstergesi. Merkezin Türkçe kursları başta olmak üzere önümüzdeki dönemde gerçekleştireceği etkinliklerle Türkiye ile Venezuela arasındaki kültürel ilişkileri daha da güçlendirecektir. Kurslar halklarımız arasında dostluk köprüleri kurulmasına katkı sağlayacak” diye konuştu. Kültür Merkezinin yetkilileri, “Faaliyetlerine yeni başlayan bir merkez olmasına rağmen kayıtlardaki ve derslere ilgi bizi fazlasıyla mutlu etti” dedi.

    “Binlerce kilometre uzakta bu imkanı bize sunanlara teşekkür ederiz”

    İlk derste öğrencilerin heyecanı yüzlerinden okundu. Franklin isimli kursiyer, Türkiye’yi ve kültürünü çok sevdiğini daha önce öğrenmek istediğini, ancak imkan bulmadığını dile getirdi. Sandra isimli kursiyer ise, Yunus Emre Türk Kültür Merkezinin ilk öğrencisi olmanın gurur verici olduğunu belirterek, “Binlerce kilometre uzakta bu imkanı bize sunanlara teşekkür ederiz” dedi. Veruska isimli öğrenci de Türk mutfağını çok beğendiğini dile getirerek kendi elleriyle arkadaşlarına çay ikramında bulundu.