Kategori: Dünya

  • Blinken: “İsrail, stratejik hedeflerine ulaştı, artık Gazze’de savaşa son verme zamanı”

    Blinken: “İsrail, stratejik hedeflerine ulaştı, artık Gazze’de savaşa son verme zamanı”

    Belçika’nın başkenti Brüksel’deki NATO Karargahı’nda gerçekleştirilen Kuzey Atlantik Konseyi Toplantısı’nın ardından açıklama yapan ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken, ABD’nin Gazze’de ihtiyaç sahiplerine yardım ulaştırabilmek için çatışmalara gerçek ve uzun süreli aralar verilmesini talep ettiğini söyledi.
    İsrail’in Gazze’deki insani durumu iyileştirmemesi halinde ABD’den İsrail’e silah sevkiyatı ve askeri yardımların kısıtlanacağı tehdidini içeren mektubun gönderilmesinden bu yana Gazze’de insani durumun daha da kötüleştiğine dikkat çekilen bir soruya cevap veren Blinken, mektubun amacının İsrailli yetkililere Gazze için adım atma konusunda bir aciliyet hissi aşılamak olduğunu söyledi. Mektubun etkili olduğunu savunan Blinken, “İsrail, bizim adım atılması talebinde bulunduğumuz 15 adımdan 12’si konusunda bir uygulama sürecine girmiş veya uygulamaya başlamıştır” dedi.

    Blinken, “Gazze’nin geniş bir kısmında savaşa ve her türlü çatışmaya gerçek ve uzun süreli aralar verildiğini görmemiz gerekiyor. Böylece yardım malzemeleri etkili bir şekilde ihtiyaç duyan insanlara ulaştırılabilir. Bu konuda büyük zorluklar bulunuyor fakat başarılı çözümlere de şahit olduk. Gazze’de çocuk felci aşısı seferberliği çok başarılı olan girişimlerden biri oldu. Yüz binlerce çocuk aşı oldu. Ancak bu başarıda kritik olan halihazırda olduğu gibi sadece saatler süren değil, günler süren uzun süreli aralar olmasıydı. Yardımları getirenlerin bunları ulaştırabilmesi, dağıtabilmesi ve bunu gerçekleştirecek alan bulabilmesi hayati önem taşıyor” dedi.

    “Savaşa son verilmesi gereken zamanın geldiğini düşünüyorum”
    Blinken, “Tüm adımlara rağmen, durum o kadar zor ve çarpıcı ki bunu tamamen düzeltmek ve insanların ihtiyaçlarını tam olarak karşılayabilmek için en iyi yol, savaşı sona erdirmek. Kendi açımdan gördüğüm şey şu: İsrail, kendi belirlediği standartlar çerçevesinde, kendi koyduğu stratejik hedeflere ulaşmıştır. 7 Ekim’in bir daha asla yaşanmamasını sağlamak için elinden gelenin en iyisi yapmak konusunda kararlıydı. Bunu yapmak için Hamas’ın askeri yapılanmasını dağıtması ve 7 Ekim’den sorumlu lider kadrosunu ele geçirmesi gerektiğini belirtmişti. Bu iki hedefi de gerçekleştirdi. Bu nedenle artık savaşa son verilmesi gereken zamanın geldiğini düşünüyorum. Bunu yapmak için temelde iki şeye ihtiyaç bulunuyor. Bunlardan ilki, aralarında 7 Amerikalının da bulunduğu rehinelerin evlerine döndüğünden emin olmaktır” dedi.

    “Aynı zamanda savaş sonrasına dair bir plana da ihtiyaç duyulduğunu” söyleyen Blinken, “Bu son haftalarda üzerinde çalıştığım bir konu. İsrail’in savaşı sonlandırmaya karar vermesi ve rehineleri kurtarmanın bir yolunu bulmamız halinde, İsrail’in Gazze’den çıkabilmesi ve Hamas’ın tekrar geri dönmesini engelleyecek net bir planımızın olması gerekiyor. Bu planlar üzerinde elimizden geldiğince yoğun bir şekilde çalışarak bunları detaylandırıyor ve hayata geçirmeye çalışıyoruz” dedi.
    İsrail’in yükümlülüklerini yerine getirmek zorunda olduğunu ve bu açıdan İsrail’i günbegün takip edeceklerini ifade eden Blinken, rehinelerin serbest bırakılması karşılığında ateşkes tekliflerinin Hamas tarafından reddedildiğini ve Hamas’a da baskı yapılması gerektiğini belirtti.

  • İspanya’da yine sel felaketi yaşandı

    İspanya’da yine sel felaketi yaşandı

    İspanya’nın Valencia kentinde 29 Ekim’de yaşanan sel felaketinin ardından ülkenin doğu ve güney bölgelerinde kırmızı alarm verildi. Söz konusu bölgelerde etkili olan şiddetli yağış bir kez daha sele neden oldu. Malaga ve Granada şehirlerinde eğitim ve öğretime ara verilirken, Guadalhorce Nehri yakınlarında yaşayan 3 bin kişi tahliye edildi.

    Birçok kentte cadde ve sokaklar göle dönerken, aralarında Malaga Havalimanı’nda bulunduğu çok sayıda noktayı su bastı. Araçlar sel sularına kapılırken, sel felaketinde henüz can kaybı bildirilmedi.

    Yetkililer, halktan dikkatli olmalarının ve evlerini terk etmemelerini istedi. Malaga’da 12 saatten kısa bir sürede metrekareye 180 litreden fazla yağış düşebileceği belirtildi.

  • Rusya’nın Karadeniz Filosu komutanına suikast

    Rusya’nın Karadeniz Filosu komutanına suikast

    Rusya Soruşturma Komitesi tarafından yapılan açıklamada, Kırım’a bağlı Sivastopol kentinde Rusya Silahlı Kuvvetleri’ne bağlı bir askerin içinde bulunduğu aracın altına yerleştirilen el yapımı patlayıcının infilak ettirilmesi sonucu öldürüldüğü bildirildi. Olayın ardından “terör saldırısı” soruşturması başlatıldığı aktarıldı.

    Ukrayna’ya füze saldırılarının emrini veren komutan
    Ukrayna medyası, saldırıda Rus donanmasının Karadeniz Filosu’na bağlı füze ve çıkarma gemileri komutanı Valery Trankovsky’nin öldürüldüğünü, saldırının Ukrayna Güvenlik Servisi (SBU) tarafından gerçekleştirildiğini aktardı.

    Suikasta uğrayan Trankovsky’nin Rusya’nın Ukrayna’ya yönelik füze saldırılarında Karadeniz Filosu’na füzeleri ateşleme emri veren komutan olduğu, yerleşim yerlerine yönelik füze saldırılarının emrini veren komutan olarak “savaş suçlusu” olarak görüldüğü de kaydedildi.

  • “Kuzey Korelilerin Ukrayna’da aktif olmasının bir bedeli var”

    “Kuzey Korelilerin Ukrayna’da aktif olmasının bir bedeli var”

    NATO Genel Sekreteri Mark Rutte ve ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken, Belçika’da bir araya geldi. Başkent Brüksel’deki NATO Karargahı’nda görüşmenin ardından basına konuşan Rutte, ABD liderliği sayesinde Ukrayna’nın Rusya’ya karşı galip geldiğini vurgulayarak, “Artık Kuzey Korelilerin Ukrayna’da aktif olduğunu görüyoruz ve elbette bunun bir bedeli var. Bu Kuzey Koreli askerler Ukrayna için ekstra bir tehdit oluşturuyor ve Putin’in zarar verme potansiyelini arttıracak. Bunun bedelini ödemek zorunda ve bunun bedelini de teknolojiyle ödüyor” dedi.
    Çin’in yaptırımları delmek ve Rusya’ya yardımcı olduğunu bildiklerini aktaran Rutte, “Elbette İran da bunu Rusya’ya dron teknolojisi ve diğer teslimatlar yoluyla yapıyor. Burada Rusya para ödüyor ve bu da İran’ın Orta Doğu’yu ve hatta Orta Doğu’nun ötesini istikrarsızlaştırma çabalarını sürdürmesine yardımcı oluyor” diye konuştu.

    “NATO Müttefiklerinin 23’ü savunma harcamalarında GSYİH’nin yüzde 2’si düzeyinde”
    ABD Dışişleri Bakanı Blinken ise, Rusya’ya karşı Ukrayna’ya yönelik desteklerinin devam edeceğini kaydederek, “Kuzey Kore’nin savaşa dahil ettiği ve şu anda kelimenin tam anlamıyla savaş halinde olan askerleri ile ilgili olarak çok verimli bir görüşme gerçekleştirdik” ifadelerini kullandı.
    Avrupa-Atlantik tiyatrosu, Hint-Pasifik tiyatrosu, Orta Doğu gibi farklı senaryolar arasında güvenliğin bölünmezliğini giderek daha fazla gördüklerini vurgulayan Blinken, “Birlikte daha yakın çalışmanın yollarını bulmamız kritik önem taşıyor. NATO’nun son yıllarda yaptığı şeylerden biri de Hint-Pasifik ortaklarıyla olan ortaklığını güçlendirmektir ve önümüzdeki haftalarda ve aylarda bundan daha fazlasını yapacağız” şeklinde konuştu.

    “Biden, son 4 yılda yaptıklarımızı yapmaya devam etmek için her günü kullanmak niyetinde”
    Savunma sanayi tabanını güçlendirmeye devam edeceklerini belirten Blinken, “Harcamaların gerekli kabiliyetlere odaklanmasını sağlamak açısından yapması gereken çok iş olan bir İttifakı da dikkate aldığımızı düşünüyorum. Şu anda NATO Müttefiklerinin 23’ünün savunma harcamalarında GSYİH’nin yüzde 2’si düzeyinde ya da bunun üzerinde olduğu bir noktadayız. Bu iyi bir şey, ancak bu harcamaların odaklanılması gereken yerlere odaklandığından emin olmak istiyoruz. Bu konuda çok verimli bir görüşme gerçekleştirdik” dedi.
    Önlerinde çok önemli günlerin bulunduğunu kaydeden Blinken, “Başkan Biden son 4 yılda yaptıklarımızı yapmaya devam etmek, yani ABD’nin güvenliği ve Avrupa’daki ülkelerin güvenliği için çok kritik olan bu İttifakı güçlendirmek için her günü kullanmak niyetinde. Bunu yapacağız ve aynı zamanda Ukrayna’nın Rus saldırganlığına karşı kendisini etkin bir şekilde savunabilmesini sağlamak için yaptığımız her şeyi desteklemeye devam edeceğiz” ifadelerini kullandı.

  • Kırgızistan’da darbe girişimi şüphesi

    Kırgızistan’da darbe girişimi şüphesi

    Orta Asya ülkesi Kırgızistan’da hükümeti devirmek amacıyla spor etkinliklerinde şiddet çağrıları yaparak yerel seçimlerin yapılacağı 17 Kasım’da ayaklanma çıkarmayı hedefledikleri şüphesiyle 7 kişi gözaltına alındı. Kırgızistan İçişleri Bakanlığı tarafından yapılan yazılı açıklamada, kitlesel ayaklanma çıkarma ve iktidarı güç kullanarak ele geçirme amacıyla bir grup kurulduğu belirtilerek, “Grup üyeleri arasında roller paylaşıldı. Bişkek yakınlarında spor oyunları ve diğer müsabakaların düzenlenmesi planlandı. Ulusal spor oyunları düzenleme bahanesiyle şiddet eylemleri çağrısında bulunmayı, anayasa karşıtı çağrılar yapmayı, yerel seçimlerin yapılacağı 17 Kasım’da iktidarın şiddet yoluyla ele geçirilmesi için durumu istikrarsızlaştırmayı amaçlıyorlardı” ifadeleri kullanıldı. Toplanan deliller ve soruşturma tedbirleri sonucunda K.A., A.M., M.M. isimli 3 yabancı ve B.T., K.D., Ç.A., A.K. isimli 4 Kırgızistan vatandaşının gözaltına alındığı aktarıldı. Açıklamada, “Gözaltına alındığı sırada markası belirsiz, numaraları silinmiş bir tabanca ve bu tabancaya ait fişekler, 5.7 gram ağırlığında uyuşturucu madde ele geçirildi. Yabancı bir ülkenin vatandaşı olan M.M.’nin yabancı bir ülkenin topraklarında savaş eylemlerine katıldığı, K.A. ile birlikte kitlesel ayaklanmalara yardımcı olmak için Kırgızistan’a geldiği M.M.’nin insansız hava araçları ile çalışma konusunda uzman, patlayıcı cihazların üretimi ve kullanımı konusunda becerilere sahip olduğu tespit edildi” denildi.

    Aralarında eski başsavcı yardımcısı da var
    Ayrıca Kırgızistan vatandaşı olan B.T.’nin grubun organizatörü ve koordinatörü olduğu, K.D.’nin de görevinin de finansman yoluyla spor etkinlikleri kisvesi altında katılımcıların toplanmasını organize etmek ve kalabalığı hükümet binasına yönlendirmek olduğu aktarıldı. A.K.’nin kitlesel isyan çıkarma ve iktidarı devirme girişiminin ana organizatörü ve eski Başsavcı Yardımcısı olduğu kaydedilen açıklamada, “A.K.’nin görevi ise mali destek sağlamak, kolluk kuvvetleriyle irtibat kurmak, eylemleri hakkında çıkarılan bilgileri aktarmak, roller vermek ve kitlesel ayaklanmaları ve iktidarı ele geçirmeyi koordine etmekti” ifadeleri kullanıldı.


    Söz konusu gruba ait depoda silah ve mühimmatın yanı sıra çok sayıda alkol, bir ton pirinç ve kesim için hazırlanmış bir at ele geçirildiğini kaydedildi.


    7 kişinin mahkeme kararıyla 10 Ocak 2025’e kadar gözaltında tutulacağı kaydedildi. Olayla ilgili soruşturmanın devam ettiği belirtildi.
    Yaklaşık 7 milyonluk nüfusu sahip eski Sovyet cumhuriyeti olan ve Çin ile Kazakistan arasında yer alan Kırgızistan’da son yıllarda çok sayıda iç karışıklık yaşanmıştı.

  • Rusya’dan Kiev’e saldırı

    Rusya’dan Kiev’e saldırı

    Rusya, Şubat 2022’den bu yana Ukrayna’ya saldırılarını sürdürüyor. Rus ordusu, 73 gün aradan sonra Ukrayna’nın başkenti Kiev’e ilk kez füze ve İHA’larla birlikte saldırı gerçekleştirdi. Başkent sakinleri metro istasyonlarına sığındı. Ukrayna Hava Kuvvetlerinden yapılan açıklamada, Rusya’nın Ukrayna’nın 8 bölgesini hedef aldığı, 6 balistik ve seyir füzesi ile 90 insansız hava aracı fırlattığı bildirildi. Hava savunma sistemlerinin ülke genelinde 2 seyir füzesi, 2 balistik füze ve 37 İHA’yı düşürdüğü, 47 İHA’yı da durdurduğu belirtildi. Kiev’de can kaybı veya büyük hasar bildirilmedi.

    Ukrayna Devlet Başkanı Vladimir Zelenskiy sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda, “Rusya bu sabah şehirlerimize bir kez daha saldırı düzenledi ve hava savunmamız buna etkili bir şekilde karşılık verdi. Kiev’i hedef alan balistik ve seyir füzeleri de dahil olmak üzere Rus füzeleri ve insansız hava araçları (İHA) düşürüldü. Ülkemizi Rus teröründen korumak için güçlerimizin gerekli ekipmana sahip olması hayati önem taşıyor. Bize yardımcı olan her bir ortağımıza minnettarım. Hava savunmamıza yönelik füze savunma sistemlerinin zamanında teslimi, savunma sistemlerine ilişkin anlaşmaların yerine getirilmesi, elektronik harp üretim ve tedarikinin sağlanması, hayat kurtarıcı çabalardır. Hava savunmamızın her başarılı müdahalesi hayat kurtarır ve kritik altyapıyı korur. Savaşçılarımız ne kadar başarılı olursa bu savaşı sona erdirmeye o kadar yaklaşırız. Barış ancak bu şekilde güçle sağlanır” ifadelerini kullandı.

    Rusya haftalardır neredeyse her gece Kiev’i İHA’larla hedef alıyordu.

  • Gazze’de can kaybı 43 bin 712’ye yükseldi

    Gazze’de can kaybı 43 bin 712’ye yükseldi

    İsrail’in Gazze Şeridi’nde düzenlediği saldırılar 404 gündür devam ediyor. Filistin Sağlık Bakanlığı tarafından yapılan açıklamada, İsrail güçlerinin son 24 saatte düzenlediği 7 saldırıda 47 Filistinlinin hayatını kaybettiği, 182 Filistinlinin ise yaralandığı bildirildi. İsrail’in Gazze Şeridi’ne saldırılarını başlattığı 7 Ekim 2023 tarihinden bu yana yaşanan toplam can kaybının 43 bin 712’ye, yaralı sayısının ise 103 bin 258’e yükseldiği aktarıldı.

  • İran’da 200’den fazla kadına tecavüz eden Selamet, idam edildi

    İran’da 200’den fazla kadına tecavüz eden Selamet, idam edildi

    İran’da bir şahıs tecavüz suçlamasıyla idam edildi. İran’ın Hamedan kentinde 200’den fazla kadın ve kız çocuğuna tecavüz ettiği suçlamasıyla ocak ayında tutuklanan Muhammed Ali Selamet’e ekim ayında verilen idam cezası, dün sabah halka açık bir şekilde infaz edildi. Selamet, Hamedan’da bir mezarlıkta vinç ile asıldı.

    Hamedan Eyaleti Adalet Bakanlığı tarafından yürütülen soruşturmaya göre, Selamet kurbanlarını evlilik vaadi, arkadaşlık, ilaç temini gibi bahanelerle kandırdı, bazılarına ise zorla tecavüz etti.

    Soruşturma sürecinde Adalet Bakanlığına başvuran mağdurların şikayetlerinin incelenmesinin ardından sanık hakkında iddianame hazırlanmış, dava Hamedan Devrim Mahkemesi birinci şubesine sevk edilmişti.

  • ABD’den Ukrayna’ya 1.35 milyar dolarlık bağış

    ABD’den Ukrayna’ya 1.35 milyar dolarlık bağış

    ABD’nin Ukrayna’ya maddi desteği sürüyor. Ukrayna Başbakanı Denys Shmyhal yaptığı açıklamada, ülkesinin ABD’den 1.35 milyar dolarlık bağış aldığını bildirerek, “ABD hükümeti, ABD Hazine Bakanlığı ve ABD Dışişleri Bakanlığı ile koordinasyon halinde ABD Uluslararası Kalkınma Ajansı’nın (USAID) aracılığıyla fon tahsis etmiştir” dedi.
    Bağışın insani ve sosyal programlara yönlendirileceğini belirten Shmyhal, “Bu, Ukrayna’nın dayanıklılığı ve küresel güvenliği için hayati bir yatırım” ifadelerini kullandı.
    Ukrayna Maliye Bakanlığı ise, bu yıl Batılı müttefiklerden gelen doğrudan bütçe desteğinin şu ana kadar 28,2 milyar dolar olduğunu açıkladı.

  • “İklim finansmanına erişimin kolaylaştırılması daha adil bir dünya için şarttır”

    “İklim finansmanına erişimin kolaylaştırılması daha adil bir dünya için şarttır”

    Birleşmiş Milletler (BM) İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi 29. Taraflar Konferansı (COP29), Azerbaycan’ın başkenti Bakü’de devam ediyor. COP29’a katılan Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum, Türkiye’nin ‘İklim Vizyonu Uzun Dönem Yol Haritası’na ilişkin açıklamalarda bulundu. Konuşmasına Azerbaycan’a COP29 başkanlığı görevinde başarılar dileyerek başlayan Kurum, “Şu anda küresel çapta somut adımlar atılacağına inandığım ve beklentinin en yüksek düzeyde olduğu COP toplantılarından birini Azerbaycan’da gerçekleştiriyoruz. Türkiye olarak bu yılki gündemin doğrudan finans kaynaklarına erişim olmasının, finansa erişemeyen ülkeler için çok kritik bir önemde olduğunu ifade etmek istiyorum. Tüm kurumlarımızla birlikte biz de 1 yıldır çok yoğun şekilde COP toplantısına hazırlanıyoruz. Şimdi de çok geniş bir katılımla Azerbaycan’dayız. Ben bu vesileyle ülkemizin iklim değişikliğiyle mücadelesine katkı veren tüm bakanlarımıza, kurumlarımıza, sivil toplum kuruluşlarımıza ve yine en önemli paydaşımız olan belediyelerimize çok çok teşekkür ediyorum” dedi.

    “Finansmana erişimin kolaylaştırılması daha adil bir dünya için şarttır”
    İklim finansmanının kesintisiz bir şekilde sunulmasının sera gazı emisyonlarının azaltmasına ve iklim değişikliğinin etkilerine uyum sağlanmasına yardımcı olacağını belirten Kurum, “Bu nedenle iklim finansmanına erişimin kolaylaştırılması ‘daha adil bir dünya’ için şarttır. Türkiye olarak her platformda COP29’u iklim finansmanında bir dönüm noktası olarak gördüğümüzü ifade ediyoruz. Önümüzdeki 10 gün boyunca da burada iklim finansmanının yeni hedeflerini belirlemeye çalışacağız. Tabii COP29, ülkelerin iklim krizine dair yaptıklarını görmemiz açısından da kritik öneme sahip bir zirvedir. Çünkü ülkelerin Paris Anlaşması ile birlikte yeni bir döneme giren şeffaflık raporlamalarının bu zirvenin en önemli konularından biri olduğunu da COP çerçevesinde değerlendiriyoruz” dedi.

    “Dünyanın birlik ve beraberliğe her zamankinden daha çok ihtiyacı var”
    Türkiye’nin Uzun Dönem Yol Haritası’nı kısa başlıklar halinde sunacağını belirten Kurum, “Türkiye olarak Cumhurbaşkanımızın ifadeleriyle insanlığa daha adil bir dünyayı hep birlikte teklif ediyoruz. İnsani ve vicdani bir sorumluluk olarak gördüğümüz bu yolda küresel iş birliğini ve dayanışmayı en yüksek sesle dile getiriyoruz. Çünkü dünyanın bu birlik ve beraberliğe emin olun her zamankinden daha çok ihtiyacı var. Bugün, Dünya Meteoroloji Örgütü’ne kulak verdiğimizde son 50 yılda iklim veya su ile bağlantılı 11 binden fazla afetin yaşandığını görüyoruz. 2 milyonun üzerinde can kaybının, 4.5 trilyon dolarlık ekonomik kaybın olduğunu üzülerek müşahede ediyoruz. Türkiye olarak raporlarla ortaya konulan bu gerçeklere hiçbir zaman sessiz kalmamış, pasif bir tutum içinde olmamışızdır” diye konuştu.
    Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın dünyaya ilan ettiği “2053 net sıfır emisyon” hedefinin bu kararlılığın en yüksek belgesi ve tezahürü olduğunu söyleyen Bakan Kurum, “İşte hazırladığımız uzun dönem stratejimizi, bir başka deyişle yol haritamızı da bu kararlılığa uygun olarak, en şeffaf ve katılımcı süreçleri işleterek ortaya koyduk. Uzun Dönemli İklim Stratejimizin hazırlık sürecini yaklaşık 2 yıl boyunca kamu ve özel sektör ile sivil toplum temsilcilerinin katkılarıyla yürüttük. Stratejimizi toplam 18 sektörde 89 strateji ile hazırladık ve üç temel sacayağı üzerine bina ettik. Bu üç temel sacayağı, ‘Azaltım, Uyum ve Yatay Kesen Konular’ adını verdiğimiz her iki başlığın ortak noktalarından müteşekkildir” dedi.

    “Enerjinin yaklaşık yüzde 80’inini karbonsuz hale getireceğiz”
    Türkiye’nin bu yılki emisyon miktarlarına bakıldığında emisyon oranının yüzde 72’sinin enerji sektöründen, yine yüzde 13’ünün tarım, kalan yüzde 3’ünün ise atık sektöründen kaynaklandığını belirten Kurum, “Bu nedenle de uzun dönemli iklim stratejisi azaltım hedeflerimiz kapsamında emisyonların çoğunun kaynaklandığı enerji sektöründe iddialı hedefler ortaya koyduk. Bugün, toplam kurulu güç içerisinde yenilenebilir enerjinin payını yüzde 53’ten 59’a yükseltmiş olan bir ülkeyiz. Bu alanda Avrupa’nın 5’incisi, dünyanın 11’incisi ülkesi konumundayız. Amacımız, hedefimiz, enerjide, yenilenebilir enerjinin payını yüzde 50’ye, nükleer enerjinin payını ise yüzde 30’a çıkarmayı planlıyoruz. Böylece ulusal çapta kullanacağımız enerjinin yaklaşık yüzde 80’inini karbonsuz hale getireceğiz” diye konuştu.

    “Atıkta geri kazanım oranımızı yüzde 70’e çıkaracağız”
    Sanayi sektöründe 2053’e kadar çimentoda yüzde 93, demir-çelikte yüzde 99, alüminyumda yüzde 75 emisyon azaltımı sağlamayı öngördüklerini belirten Kurum, “Bina sektöründe de burada da 2053’te emisyonlarımızı sıfıra yaklaştırmış olacağız. Bu alanda toplam 2 milyar ton karbondioksit eşdeğeri emisyon salımını engelleyeceğiz. Ulaştırma sektöründe yine 2053’e kadar 7 bin kilometre yüksek hızlı tren ve yine hızlı tren hattı inşa ederek, temiz ulaşım olan demiryollarının lojistikteki payını yüzde 5’ten yüzde 22’ye çıkaracağız. 2035 yılına kadar elektrikli araç sayısını 4,2 milyona ulaştıracak, bu sayede elektrikli araç yerlilik oranımızı da yüzde 75’e çıkarmış olacağız. Bu çalışmalarla karayolu ulaşımı inşallah bu ulaşımdan kaynaklı sera gazı emisyonlarımızı olabildiğince azaltacağız. Bir başka alan ise atık sektörü olacak. Atık sektöründe Sayın Emine Erdoğan’ın himayelerinde yürüttüğümüz ‘Sıfır Atık’ projemizle, ‘Sıfır Atık’ prensibiyle hareket edeceğiz ve yıllar içerisinde aşamalı olarak atıkların düzenli depolama sahalarına gönderilmesine son vereceğiz. Atıkta geri kazanım oranımızı yüzde 70’e çıkaracağız. Depozito yönetim sistemimizin makine ve altyapı kurulumunu çevre ajansımız ve yine Çevre Yönetimi Genel Müdürlüğümüz ile birlikte 2025 yılı sonuna kadar yapacak, ülke genelinde bu uygulamayı yaygınlaştıracağız” dedi.

    “Tarım arazilerinin yüzde 10’unda organik tarım yapacağız”
    Tarım arazilerinin en az yüzde 10’unda organik tarım yapacaklarını ifade eden Kurum, “Hayvancılıkta yem rasyonu ile yem çeşidini optimize edeceğiz. Biyogaz tesislerini yaygınlaştıracak, karbondioksit dışı emisyonlarını azaltacak ve en önemlisi gıda güvenliğimizi koruyacağız. Son olarak ormancılık sektöründe baktığımızda üretilen emisyonların yutulacağı, yutak alanlarımızdaki gerek korunan alanlarımızı, gerek orman alanlarımızı artıracak, kapasitemizi arttıracak adımları da atıyoruz. Bu kapsamda ormanlarda koruma çalışmaları yürütülmesi ve yine millet bahçelerinin, yeşil alanların ve yeşil koridorların artırılması yoluyla, yutak alan kapasitemizi arttırıyor olacağız” ifadelerini kullandı.
    Türkiye’nin 6 Şubat’ta depreme uyandığını hatırlatan Kurum, “6 Şubat’ta 11 ilimizi, 14 milyon vatandaşımızı etkileyen depremde binlerce canımızı, kardeşimizi yitirdik. Hemen hızlı bir şekilde tüm dünyaya örnek olacak, belki de dünyanın hiçbir ülkesinde göremeyeceğiniz bir anlayışla seferberlikle tek yürek olduk, tek bilek olduk. Ve 11 il için inşa ve ihya faaliyetlerimize başladık. Bu kapsamda bugüne kadar 200 bin konutumuzu bu yıl sonuna kadar teslim etme hedefiyle çalışıyoruz. Ve inşasına başladığımız yaklaşık 360 bin bağımsız bölümümüz, ki önümüzdeki yıl 2025 yılına geldiğimizde evine girmeyen tek bir afetzede kardeşimiz kalmayacak anlayışıyla, prensibiyle buradan da can Azerbaycan’dan da 11 ilimize, 11 ilimizdeki depremzede hemşehrilerime, kardeşlerime buradan sevgilerimizi, saygılarımızı göndermek istiyorum” şeklinde konuştu.
    Türkiye’nin uzun dönemli iklim stratejisini hem azaltım hem de uyum politikalarını ilgilendiren ortak konuları ‘Yatay Kesen Konular’ başlığı altında değerlendirdiklerini vurgulayan Kurum, “Burada da, yenilikçi teknolojileri destekleyerek kapsamlı adımlar atıyoruz. Bu çerçevede, hidrojen teknolojileri, karbon yakalama, kullanma ve depolama teknolojileri, akıllı şehir ve akıllı tarım teknolojilerine dair yaklaşımlarımızı strateji belgemize en kapsamlı şekilde yansıttık. Yine, adil geçiş politikalarıyla, yeni iş imkanları ve beceri geliştirme programları da hedeflerimizi gerçekleştiriyor olacağız” dedi.

    “Ulusal Yeşil Taksonomi Yönetmeliğimizi de 2025 yılında çıkaracağız”
    İklim kanununun bu yıl içerisinde TBMM’de kanunlaşarak yürürlüğe girmesini beklediklerini belirten Kurum, “Bu kanunla birlikte yeşil dönüşümü hızlandıracağız ve 2026 yılında Avrupa Birliği’nde yürürlüğe girecek olan ‘Sınırda Karbon Düzenleme Mekanizması’na karşın dış ticarette rekabet gücümüzü artırmak için karbon fiyatlandırma ve ‘Emisyon Ticaret Sistemimizi’ süratle hayata geçireceğiz. Yeşil yatırımlar için finansman mekanizmalarını geliştirecek, ‘Ulusal Yeşil Taksonomi Yönetmeliğimizi de 2025 yılında çıkarmış olacağız” ifadesini kullandı.
    İklim değişikliğine karşı dünyanın en kırılgan kesimlerinin 6 milyardan fazla insana ev sahipliği yapan Akdeniz, Asya-Pasifik ve Afrika iklim bölgeleri olduğunu ifade eden Kurum, “Türkiye de sanayi devrimi öncesine göre 1,5 dereceden daha fazla yüzey sıcaklığı yaşayan, dünyanın en tehlikeli göç rotalarından birine ev sahipliği yapan Akdeniz iklim havzasında yer almaktadır. Biz, iklim değişikliğinden etkilenmekte ve bu krizi fırsata dönüştürme becerisine de sahip olan bir ülkeyiz. Bu tecrübelerimizi aktarmak, her ülkenin tecrübesini de doğrudan kendilerinden almak için yine iklim değişikliği ile küresel mücadeleye en yüksek katkıyı sunmak için COP31 başkanlığını çok önemsiyoruz” dedi.

    “Türkiye, COP başkanı olursa iklim eylemini güçlendiren bir köprü olacaktır”
    Türkiye’nin COP31 başkanlığına dair adaylığının Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından tüm dünyaya ilan edildiğini hatırlatan Kurum, “Ben de sizlere COP31’e dair temel vizyonumuzu ortaya koyan dört ana taahhüdümüzü burada ifade etmek isterim. Türkiye, başkanlığı süresince gelişmiş ve gelişmekte olan ülkeler arasında iklim eylemini güçlendiren bir köprü olacaktır. İstisnasız tüm ülkeler için iklim adaletine uygun bir teknoloji akışını ve finansman paylaşımını sonuna kadar destekleyecektir. İklim dirençli ve uyumlu kent modelini geliştirmek maksadında bu manada kararlı adımları atacaktır. Akdeniz-Afrika-Pasifik başta olmak üzere tüm dünyadaki kırılgan bölgelerin direncini artırma konusuna tüm gücüyle odaklanacaktır. Bu kapsamda Türkiye’nin COP31 başkanlığında adil, sürdürülebilir, kapsayıcı ve şeffaf bir yaklaşımla hareket edeceğini ifade ediyor, tüm dostlarımızdan da desteklerini bekliyoruz” diye konuştu.

    “Türkiye daima selden etkilenen dostlarının yanındadır”
    İklim krizini en derinden yaşayan İspanya’daki sel felaketlerinde hayatını kaybedenleri derin bir üzüntüyle yad ettiklerini belirten Kurum, “Türkiye’nin daima selden etkilenen dostlarımızın yanında olduğunu ifade ediyorum. Ben bu duygularla COP29’un Türkiye’nin ve tüm ülkelerin geleceğine, çocuklarımızın geleceğine katkı sunmasını umuyorum. Alınacak tüm kararların insanlık alemi ve ortak evimiz dünya için hayırlı sonuçlar getirmesini temenni ediyorum. Bir kez daha COP29 başkanlığı sürecinde gösterdikleri başarı ve misafirperverlik için Azerbaycanlı kardeşlerimize çok teşekkür ediyor, sizleri saygıyla, hürmetle selamlıyorum” dedi.